Tumgik
#oha abi ohaa
kitapkokansevgili · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
41 notes · View notes
lemonsherbett · 2 years
Text
Abi oha ben az önce ne izledim ohaa
youtube
2 notes · View notes
semanuripekli · 6 years
Text
Bu gün uyandım. Sanki hayatımın en güzel gününe uyanmış gibi hissediyorum. Bilmiyorum belki de kendimi kandırıyordum..bildiğim tek bir şey vardı ama o da içim huzurla doluydu. Sanki bu gün bir şey olacak gibiydi. Zaten bu gün lisede ilk günüm. Elbet bir şey olucaktı. Çok heycanlıydım. Okulun ilk günü.. Hatta lisenin ilk günü acaba nasıl geçiçekti çok merak ediyordum. Etrafımda benden 1-2 yaş büyük çok arkadaşım var  3 ay boyunca onlara hep sormuştum. Lisenin ilk günü nasıl davranmam gerekiyor diye. Hatta onlarda bu soruyu duymaktan çok sıkılmıştı. 
Sabah uyandım annem kahvaltı hazırlıyordu babamda yardım ediyordu. Sonra beni gördüklerinde hadi gel iki dakika otur yemek şimdi hazır olur dediler tamam dedim ve masadaki yerimi aldım. Lezzetli bir kahvaltı yaptıktan sonra, babamla okula gittik. Ve eveet Ay Kolejinin tam önündeyiz. Çok büyük bir heycan var. Emin ki bu tüm 9. sınıflarda vardır. Tabi ki tekrar olanlar hariç.. 
İlk dersteyiz, herkes kalktı teker teker kendini tanıttı sıra bana geldi; 
-’’Adım Zeynep soyadım Ünlü. Şen Kolejinden mezun oldum.’’
Diyerek kendimi kısa bir şekilde tanıttım. Sonra başımı hiç kaldırmadım. Sınıfta kim var kim yok diye bakmadım bile. Sadece şubemi biliyorum  o kadar. Ve zaten  bir  15-20 dakika sonra zil çaldı. Sınıfta mı kalım yoksa dışarı mı çıkım diye çok düşündüm. En sonunda dışarı çıkmaya karar verdim. Ama abi kimseyi tanımıyorum ki. Ne yapıcam ben diye düşündüm. Bu düşüncelerle birlikte bahçeye indim. İnşallah bir aksilik olmaz diyerekden kendimi bahçede buldum. Kafamı bir kaldırdım, aman Allah’ım bu nee?! Birini gördüm ve yanında iki erkek arkadaşı daha var. Onlar bahçede tur atarken ben de onları takip ettim. O kadar birbirleriyle samimiler ki anlatamam.. Sanki çoçukluğundan beri birbirleriyle yan yanalar. Ama şu an çok garip bir şey fark ettim. Bu çocuk niye hiç gülmüyor kii??Dümdüz önüne bakıyor. Her neyse iki tur attıktan sonra zil çaldı. Ama bu üçlü hala tur atmaya devam ediyorlar. Ben de de umut bitmez ki.. Bekledim bu çoçuğun hangi sınıfta olduğunu öğrenicem, bu çocuğa kendimi göstericem çünkü benim adım ZEYNEP ÜNLÜ. 
Oh bee çok şükür sonunda okula girmeyi becerdiler. Bir kat çıktıktan sonra bir sınıfın içine girdiler. Yalnız bu çocuk hala gülmüyor. Her neyse.. Ben de onların arkasından sınıfa girdim. En arka sıranın cam kenarına oturuyorlar. Biraz bekledim. belki kalkar ayağa da benle konuşur diye. Ama yok öyle bir şey olmadı. O sıra hoca geldi. Çıkmak zorunda kaldım. Tam o sıra da geçen bizim derste olan hoca derse girdi. Nereye gidiyorsun Zeynep dedi sınıfıma hocam dedim. Baktım tün sınıf gülme krizine girdi. Ama o hariç. Hoca da tamam çoçuklar. İlk günü olabilir dedi ve tüm sınıfı susturdu. Sen bu sınıftasın Zeynep 9/A burası dedi. 
Anlaşılan ben insanlara bakmasam da insanlar bana bakıyormuş. İlk günden rezil oldum. Ohaa olamaaz o çucuk o çocukta bu sınıfta. Aynı sınıftayızz!! E iyi de benim çantam onun oturduğu sıranın bir önünde!! Bu da mı tesadüf? Biraz tereddütle yerime oturdum ve onun arkadaşı adının bilmediğim ama onun bir arkadaşı onun yanında olan bir çocuk bana ; 
-İyi rezil oldun dedi ve gülmsedi. 
-Rezil olmak erdemliktir dedim
Abi ben ne dedim öyle yaa?? Tekrardan rezil oldum. Hem de ona. Ama çok şükür ki bir şey demedi üçü de. Yani rezil olmaktan kıl paya kurtuldum. Hadi yine iyiyim. 
Adın Zeyneptı değil mi dedi onlardan biri. Evet dedim. Peki ya senin?
-Harun.
-Memnun oldum. Peki ya senin adın ne?
Bu seferde parmağımın uçunda duran kişi onların yanındaki kız. Acaba hangisinin sevgilisi? İnşallah Harun’un sevgilisidir dedim kendi kendime.
-Eda. 
-Hım. Memnun oldum. Senin adın ne?
Aman Allah’ım !! Bu cesaret nereden gelmişti birden bana böyle? Baksanıza ona, yani hoşlandığım kişinin adını sordum. Oh be tanışmamız, arkadaş olmamız için ilk adımı atmıştım. 
-Sana ne?
Ne az önce ben ne duydum öyle? Ne kadar da soğuk kanlı bir çocuk. Adını bile söylemedi. Sana ne dedi ya. Ama ben demiştim çok sert bakıyor diye abi. Şu bakışlara bak. Hindistan cevizi bile dayanamaz bu bakışlara, paramparça olur. Ama gözleri o kadar sıcak ki..  Ela gözlerinde kaybolmak istedim bir an.. Her neyse gerçeğe dönmem lazım. Harun birden lafa girdi; 
-Kusura bakma Zeynep. Okan hep öyle. 
Vayy demek ki adı Okanmış. Senle çok iyi günler geçiricez Okan. 
-Yok yok sorun değil, dedim gülümsemeye çalışarak. 
Bu sefer Eda’ya yöneldim. 
-Okan’ın sevgilisi misin? Okan bu sefer lafa atladı;
-Evet sevgilim ne oldu kıskandın mı?
Ne ne demişti abi bu? Sevgilisi mi Okan’ın sevgilisi mi vardı. Hayatımda ilk defa bir insana aşık oldum ve onunda sevgilisi varmış. Direkt kendimi savunma zorunluluğunda hissettim ve lafa daldım;
-Ne kıskanıcam be? Ayrıca çok yakışıyorsunuz. Allah ayrımasın canım benim dedim, Eda’ya bakarak. 
Ama içimden beddua ediyordum hemen yarın ayrılsınlar diye. 
-Sağ ol, dedi Okan da sırıtarak. 
Sonra ben önüme döndüm ve arkama ders bitinceye kadar bakmadım. Zil çaldı. Sınıfın çoğu zaten bahçeye indi. Ben ve 4-5 kişi tek kaldık. O sıra da sınıfa bir göz attım, boş yer var mı diye. Bir yer gördüm, tam da bakış hizzasında Okan vardı. Hiç tereddüt bile etmeden çantamı ve masamın üzerinde duran defterimi ve kalemlerimi alıp direkt oraya oturdum. Başımı sıranın üstüne koydum zilin çalmasını bekledim. 2-3 dakika sonra zil çaldı. Kafamı kaldırdım ve mühteşem üçlünün gelmesini bekledim. Ve bu üçlünün içinde EDA DA VAR!! Çok sinir bozucu bir durum. 
Heeh sonunda onları gördüm, demek ki sınıfın yolunu biliyorlarmış. Harun ilk baş benim oturduğum eski yere baktı. Beni göremeyince direkt sınıfın içinde göz gezdirdi ve o sıra da bana baktı ve gülümsedi. Her halde beni arıyordu. İyi de neden? Ben bunlarını düşünürken Harun yanıma gelip;
-’’Selam Zeynep. Niye yerini değiştirdin’’ dedi. 
Tam da o sıra SANA NE demek istiyordum, tıpkı Okan’ın bana dediği gibi. 
-’’Bilmem, burda daha iyi yazı yazarım diye düşündüm.’’ dedim.
-’’Aaa sen yazar mı olmak istiyorsun?’’ dedi sevinçle. 
Sustum hiç bir şey diyemedim. O da konuşmaya devam etti. 
-’’Bizim Okan da yazar olmak istiyor. Benim en yakın arkadaşım diye söylemiyorum ama çok güzel yazı yazar’’ dedi kıkırdayarak. 
Tam da o sıra Okan’a baktım. O muhteşem sert bakışlarıyla buraya bakıyordu. İsmini duydu ya o yüzdendir. Şu bakışlara bak. Bence bu çocuğun gözleri ela değil, kırmızı renk olmalıydı. Şuraya baksana bi abi, vampir gibi bakıyor. 
-’’Hım. Bilmiyordum.’’ dedim. Abi ben manyak mıyım? Nerden bilicem çocuğun hangi mesleği istediğini. Çocuğa soru sorunca sana ne diyor. 
 -’’Her neyse ben gidiyorum. Okan ve Eda beni bekler dedi gülümseyerek. 
-’’Peki görüşürüz.’’
35 dakika boyunca o kusursuz suratı izledim. Sınıfta espiriler yapılıyordu, gülünüyordu kahkaha atılıyordu ama, ama onun dudağının kenarı hafifçe bile kalkmamıştı. İyi de neden? Harunla göz göze geldik. Gel işareti yaptım. O da anlam veremeyerek kaşlarının çattı. Sonra Okan’a baktı. Okan da başını salladı ve o sıra da Harun yarıma geldi. Harun yanıma gelmek  için Okandan izin mi almıştı? Harun gülerek yanıma geldi;
-’’Efendim Zeynep’’ dedi sırıtarak. 
-’’Gel otursana şuraya Harun’’ dedim.  O da oturdu. 
-’’Bişi sora bilir miyim?’’
-’’Tabi ki de’’
-’’Ya senin şu arkadaşın niye hiç gülmüyor?’’ Ohaaaa abi bu çocuk ne yapıyor? Sınıfın orta yerinde Okan’a;
-Senin hakkında soru soruyor cevap verim mi’’ diye bağırdı. 
Direkt başımı sıranın üstüne yapıştırdım, abi rezil oldum!! Hem de ilk günden!! Hem de!! İlk günden ikinci defa rezil oldum. Biri beni durdursun, ben duramıyorum!  
-’’Harun abi buraya gelsene lan’’ diye bağırdı. Oha ben korktum be. Bu nasıl ses tonudur ya. Yerimden sıçradım. Of sorumun cevabını da alamadım. Ve zil çaldı. Hocanın çıkabilirsiniz dediğini duyduğum da direkt çıktım. Onlardan sonra çıkarsam bizi takip ediyor diye düşünücekler. Kapının önünde bir 5-10 siniye bekledim ve sonra çıktılar. Benim beklediğimi görmediler. Evet artık her tenefüs böyle yapıcaktım ama şu an da onlara yetişmek için koşuyorum ve evet aramazda bir adım tek var ne dedikleri tam olarak duyuluyor. 
-’’Kız sana ne dedi Harun?’’ deiye sordu sert bir şekilde Okan. 
-’’Abi dedi ki; senin arkadaşın niye hiç gülmüyor’’ 
-’’Lan salak sen de sana ne diyemedin mi?’’ 
-’’Ne bilim abi ya of’’ dedi Harun pişman olmuş bir şekilde.
-’’Bence bu kız seni seviyor Okan. Haydi gel seni bu kıza ayarlıyalım.’’ dedi Eda kıkırdayarak. 
Ne ordan öyle mi gözüküyor? Çok mu dışa vuruyorum sevdiğimi. O değil de abi bu kız onun sevgilisi değil miydi? İnsan sevdiği çocuğa sevdiğine gel sana şunu ayarlıyalım der mi? 
 -’’Eda boş boş konuşma elimin tersindesin, bir tane vursam öleceksin he’’ dedi Okan sinirle. 
Kalbim kırıldı. Demek ki benden bu kadar çok nefret ediyordu! 
-’’Dur dur sen daha bunun hesabını vermedin.’’ dedi Eda sinirle. Okan da  çok masum ama çok sinirli bir şekilde;
-’’Neyin hesabını vericekmişim be ben sana?’’ dedi sinirle. Eda da gülümseyerek; 
-’’Aa sen senin sevgilin olduğumu unuttun mu?’’ dedi Eda sinirli bir şekilde. 
-’’Ne saçmalıyorsun gerizekalı!’’ dedi sinirle. 
-’’Abi geçen kıza ‘evet sevgilim kıskandın mı’ diye soran sen değil miydin be?’’
-’’Of Eda aklın onda mı kaldı?’’ 
-’’Evet aklım bunda kaldı!’’
-’’Belli oluyor zaten. Sus.’’
-’’Aa neden susucakmışım ben? Ayrıca sana mı sorucam susup susmayacağımı?’’
-’’Hım’’ dedi Okan sakince. Ve devam etti;
-’’Neden mi susacaksın? Çünkü ben istiyorum. Bence gayet mantıklı dimi? Şuna  gelince de evet elini kaldırsan bile bana sorucaksın!’’ dedi. 
-’’Tamam’’ dedi Eda sakince. 
Bu kız kendini niye bu kadar çok ezdiriyor? Mesala biri bana bu cümleyi kursa ‘Sen kimsin lan’ diyip elimi kaldırırdım ve ‘Bak sana sormuyorum’ derdim. 
-’’Ama kolumu tuttun ya, bu kız benim sevgilim dedin ya  kolumdan tutup o kadar mutlu oldum ki anlatamam Okan. Gene tutsana bak bu elim, bak bu elimi tuttun gene tutsana Okan, gene tutsana. Tutman için ne yapabilirim Okan söyle ciddiyim  bak cidden söylüyorum yapıcam. Söz veriyorum’’ dedi.
Abi bu kız Okan’ı  seviyor ve Okan onu sevmiyordu. Çok acıdır. Hiç tatmadım karşılıksız aşkı ta ki Okan’ı tanımadan önce.
Eda’nın gözleri doldu. Ben bunu fark ettim ama o odun, o yanında ki odun fark etmedi. Ve cebinden bir şey çıkardı. Koluna sürdü Okan’a gösterdiği koluna, bak bu kolumu tuttun dediği koluna sürdü  ve kolundan bir sürü kan geldi. Hızlıca yanına gittim. Gittiğim sırada;
-’’Aaaaa’’ diye acı bir çığlık attı. Ben de o sıra yanındaydım. 
-’’Ne yaptın abi sen eline’’ dedim sinirle. ‘’Niye canını yakmak için ekstra bir çaba harcıyorsun sen’’ dedim ve gözlerime bakıp;
-’’Ben kendi canımı yakmıyorum ki Zeynep. Benim canımı yanımdaki yakıyor. Hem de o kadar çok yakıyor ki, içinde ki bu yangın ejderhanın içinde yok yemin ediyorum.  Takmıyor bak bak canımın yandığını görüyor, hem de benden daha fazla. Canımı yaktığını ne kadar çok yaktığını benden iyi biliyor ama, ama Zeynep hiç bir şey yapmıyor’’ dedi kan revan içinde olan gözleriyle gözüme bakarak. 
-’’Hadi Eda kalk gidiyoruz. Revire gidiyoruz.’’ dedim emir verir gibi. 
-’’Okan hadi sende geliyorsun.’’ dedim takmadı.
-’’Hadi’’ dedim sinirle. 
-’’Bağırma bana!!’’ dedi sinirle. 
Gözlerine baktım, sonra o kusursuz yüzüne ardından eline sonra her yerine ilk defa kalbimin bu kadar hızlı çarptığını hissediyordum. İlk def bu kadar heycanlanmıştım. 
-’’Harun sen tut şu salak kızın kolundan, dikkat et canı azıcık yanarsa senin başına dert olurum’’ dedi sinirle. Abi kıza salak  diyor da kendisi daha salak. Sanki görmüyor sanki kızın canını nasıl yaktığını. 
-’’Tamam’’ dedi Harun sakince, ve yavaş yavaş uzaklaştılar. 
Ben ve Okan yalnız kalmıştık. Kalbim her zamanınkinden hızlı atıyordu. Dayanamayıp konuşmaya girdim;
-’’Okan kız seni çok seviyor. Ya kızın yanından git ya da yanında dur. Onu koruyarak onun acı çekmesini önleyemezsin. Böyle yapma Okan. Ya tut kızın elinden adam gibi ben seni seviyorum de, ya da çık hayatımdan ben seni sevmiyorum de.’’ dedim sakince.
-’’İyi Zeynep iyi diyorsun, ben kızı aşk olarak sevmiyorum. Ama benim ona verdiğim değeri hiç kimse ona vermez.’’
-’’İşte orda dur Okan.’’ Anlamayarak yüzüme baktı, devam ettim. 
-’’Sen eğer bu kızı cidden sevseydin onun yanında olurdun. Şu an benimle boşa vakit harcamazdın onun yanına koşardın hem de nefes almadan koşardın. Ben seni çok seviyorum diyebilirsin mesala şu an da. Bak aramazıda çok fark yok zaten, koşup yetişe bilirsin hala onlara. Edayı kucağına alıp geldim, bak seni yalnız bırakmadım bırakmıycam  can diyip öpebilirsin. Ama sen hala boşa zamanın geçmesini bekliyorsun.’’ 
 Abi ben ne yaptım yaa Okan, Okan şimdi koşuyor Eda’nın yanına ona sevdiğini söylemeye gidiyor ben ne yaptım. Hiç bir şey demeden, söylediğim sözlere cevap bile vermeden onun yanına gitti.  Hem de koşarak. Ama durdu. Neden durdu? Yanıma geldi. 
-’’Yapamam Zeynep anla lütfen beni anla. Ben Edaya o gözle hayatta bakmam. Lütfen beni anla. Biz üçümüz birlikte  büyüdük. Aynı sitenin parkında koştuk, aynı yemeği yedik, aynı sakızı bile birlikte çiğnedik. Birlikte ağladık, birlikte güldük. Biliyorsun ben çok gülmem hatta hiç gülmem diyebiliriz. Ama onlar beni güldürebiliyorlardı. Bunu başara biliyorlardı. Eda beni çocukluğumuzdan beri seviyor, Harun da onu seviyor. Ama Eda bunu bilmiyor. Ben Edayı sevmediğim halde en yakın arkadaşımın canını yakamam. Edaya seni seviyorum  diyip onu sevmemezlik yapamam. Böyle olursa eğer hem Harun’un canını hem de Eda, Eda’nın canını yakabilirim.’’ dedi mahsumca. Ne diyeceğimi düşündüm. Ama aklıma hiç bir şey gelmiyordu. Ne denilirki böyle bir durumda, sussam eksik, konuşsam fazla kalırdı her şey. Ben bunları düşünürken Okan devam etti;
-Bir şey diyebilmek için boşuna düşünme. Susma hakkın bu konuda var.’’ dedi. Gülümsedim. 
-’’Peki’’ dedim gülümseyerek. ‘’Hadi gel gidelim Okan, Eda’nın yanına. 
-’’Sana ne sana mı sorucam nereye gidiceğimi, sen kimsin?’’
Sanki yiycez onu he. Bu ne ego bee? Hiç bir şey diyemedim. Sustum. Ben revire gittim. Oda bir iki adım arkamdan geldi. 
Revire girdim, Okan da benden 1-2 saniye sonra geldi.  Eda’nın gözleri şiş ve Harun da onu izliyordu, ona üzülerek. Harun’un içinden geçenleri bilmesem de tahmin edebiliyordum. O neşeli halinden eser yoktu. O kadar çok üzlüldüm ki o an Haruna’a ama elimden gerçekten hiç bir şey gelmedi. 
Eda bizi görünce kafasını kaldırım kocaman bir gülücük yerleştirdi yüzüne. Okan’a bakıp;
-’’Geleceğini biliyordum sevdiğim,’’ dedi gülümseyerek. Harun’a baktıp  Okan’a bakıyordu, Okan’a baktım Harun’a bakıyordu mahçup bir şekilde. Sonunda Okan  dayanamayarak; 
-’’Harun Eda’nın durumu nasıl?’’ 
-’’Emin ol seni gördü daha iyi oldu.’’ dedi Eda gülümseyerek. Harun da sinirliydi baya.
-’’Her neyse kanka ben çıkıyorum. Sen Eda’nın başında dur.’’ dedi Harun sinirle. 
-’’Kanka sağ ol seviyorum seni’’ diye bağırdı Eda Harun’un arkasından. 
-’’Bay’’ dedi Harun üzüntüyle. 
Oha ya. Çok kötü bir durum abi ya. Düşüsenize sevdiğiniz kişi size KANKA diyor. Oha ya cidden çok can yakıcı bir durum. 
Ben de Okan’a bakıp;
-’’Ben de Harun’un yanına  gidiyorum.’’ dedim
-’’Bana ne?’’ 
 Off bu çocuğun bu halinden bıktım! Niye böyle? Bu çocuk hiç güzel söz bilmez mi  ya? Bu ne hal? Bak gene sinirlendim ya. İnsan biraz kibar olur. İnsan biraz nezaket kurallarına dikkat eder. Yok yok bunlar Okanda imkansız şeyler. Nezaket ne diye sorsak, ‘’One abi siz manyak mısınız lan?’’ der o derece yani. 
                                                                                             ***
‘’Zeyneeeep!’’ 
‘‘Zeyneeeeeeeepp’’
‘’Güzel kızım’’
‘‘Hadi ama Zeynep’‘
‘‘Uyansana canım  kızım’‘
Annemin bağırışları çok net bir şekilde duyuluyordu. Ama o kadar yorgundum ki cevap vermedim. Cevap vermeden aşşağı inince;
-’’Demmek ki uyanıktınız küçük hanım. O zaman niye cevap vermediniz?’’
O an Okan gibi anneme, ‘’Sana ne’’ demek isiyordum. Ama söyleye bildiğim;
-’’Çok yorgunum annem. Seslenemedim kusura bakma.’’ dedim gülümseyerek. Annemde o halime gülmüş olmamı ki;
-’’Ayy sen ne şirin bir şeysin öyle.’’ dedi. Gülmekten kendimi alamadım. Büyük bir kahkaha attım. 
-’’Bu tiplemi şirinim ben anne!’’ dedim.
-’’Sen her halinle güzelsin canımın içi’’ dedi, bana onur vererek. Ben de gülümsedim. 
Güzel bir kahvaltıdan sonra hızlıca hazırlandım ve evden çıktım. Ve okula varmıştım. 
Eda okula gelmemişti. Acaba kötü bir şey mi olmuştu? Harun da gelmemişti, Okan gelmişti sadece. İyi de neden? Gidip sormam lazımdı, ama Okan’a mı sorucaktım. Ahaha çok komik. Beni yerle bir ederdi be! En iyisi okul çıkışı Edalara gitmek olucaktı ama evlerini bilmiyordum. Okan biliyordur. Gidip ona sormam gerekiyordu. Evet kesin tersliycekti ama bana ne ya. Terslerse terslesin. Çok umurumda değil. 
Ayağa kalktım tam gidicekken kendime; ‘’Ya da gitmesem mi?’’ dedim. Sonra da hiç düşünmeden kendimi Okan’ın yanında buldum. 
-’’Şey Okan’’ dedim kendime güvensizce ve devam ettim.
-’’Ben Edayı çok merak ettim. Okul çıkışı yanına gidicem. Evinin adresini verebilir misin?’’ dedim.
-’’Veremem’’ dedi. 
-’’Niye?’’
-’’Sana ne?’’
Kendini dövdürmek için neden arıyordu nerdeyse. Ve devam etti.
-’’Okul çıkışı ben de yanlarına gidicem. Beni takip edersin. 
-’’Yanlarına derken?’’ 
-’’Saf mısın kızım sen? Edayla Harun’un yanına’’ dedi sinirle. 
Annemi arayıp söylemem gerekiyordu. Hızlıca sınıftan çıktım, ve bahçeye indim. Ama telefonumu çantam da unutmuştum. Geri çıkmak zorundaydım şimdi of. Ofla puflaya sınıfa çıktım. Çantamdan telefonumu alıp geri bahçeye indim. 
Hızlıca annemin numarasını yazdım. Ve aradım.
-’’Alo anne’’.
-’’Efendim canım kızım. Bir sorun mu var ?’’
-’’Yok yok. Bir sorun yok. Ben çıkışta bir arkadaşımın evine gidicem. Onu haber vericektim. Merak ettme diye.’’ 
-’’Hangi arkadaş?’’
-’’Evi nerde?’’
-’’Kaç yaşında?’’
-’’Ben tanıyormuyum?’’
-’’Neden gidiceksin?’’ Diye tüm klasik Türk annesi sorularını sıraladı. 
-’’Anne anne sakin olur musun?’’ dedim sakince. 
-’’Okuldan bir arkadaşım. Dün okulda revire kaldırdılar, bu günde okula gelmemiş, o yüzden merak ettim.’’
-’’Peki. Ama çok geç kalma olur mu?’’
-’’Tamam tamam. Hadi öptüm.’’
-’’Hadi iyi dersler  canım kızım.’’
-’’Sağol annecim.’’
Gün boyu Okanla konuşmadık.Hatta bakışmadık bile. Ben ona bakıyordum tabi ki ama o  bana bakmıyordu. Olsun ben alışmıştım bile. Hem de iki günde alışmıştım. Nasıl bağlaya bildi ya kendini böyle.
Çıkış saatimiz gelmişti bile. Hızlıca Okan’ın yanına gittim. Beni beklemiyordu bile.  Yanına vardığımda okulun kapısının önündeydik zaten. Evet de tüm gözler bizim üzerimizdeydi neden? Tüm kızlar bana beni dövücek gibi bakıyordu. Okan bunu anlamıştı ve bana;
-Benim yanımda olduğun her dakikka insanlar sana böyle bakıcak.’’ dedi. 
Bilmemezlikten gelip;
-’’Nasıl bakıcak?’’ dedim. 
-’’Dövücek gibi’’ dedi. 
-’’Şu an insanlar bana öyle mi bakıyor?’’
-’’Farkında değil misin cidden?’’
-’’Farkında olmam mı gerekiyor?’’. 
Vee evet ilk defa tersleyen kişi ben olmuştum. 
-’’Tamam kes!’’ dedi.
Ahahah görülen o ki zoruna gitmişti Okan Bey’in.
Ne oldu Okan Bey. Foton gitti. Tabiki de bunu içimden söylemiştim. Dışımdan söyleseydim her halde ölüm günümü yaşıyor olurdum. Evet evet dışımdan söyleseydim bu benim dünya da ki son günüm olacaktı. 
Karşıdan karşıya  geçiceğimiz sırada Okan  önden gitti bende arkasından gidiyordum Okan karşı kaldırma geçmeden ben yola çıktım. Tamda o sırada karşıdan bir araba geliyordu. Ben görmemiştim. Ama Okan görmüştü. Hızlıca Okan yanıma geldi ve beni belimden tutup kendine çekti. Kocaman bir gülücük oluştu yüzümde. Ama anlaşılan Okan baya bir sinirlenmişti. 
-’’Ne yapıyorsun geri zekalı?’’ 
-’’Hay Allah’ım bir de gülüyor ya. Çıldırıcam.’’
-’’Hey kızım ben olmasam sen kendine bakamıycak mısın ya?’’ dedi sinirle. 
Karşı kaldırıma geçtiğimiz sırada fark ettim ki eli hala belimdeydi. Elinin belimde olduğunu fark etmişti. Ve bu yüzden daha çok sıkı sardı belimi. 
-’’Okan canımı acıtıyorsun ama.’’ dedim mahsumca. Elini belimden çekti. 
-’’Kızım sen manyak mısın? Ben olmasam sen ölücektin gelmişsin hala burda sen canımı acıtıyorsun diyorsun?’’ 
Evet, sanırım doğru söylüyordu. Ama ben de haklıydım. Öyle sıkı bel mi tutulur be! 
‘‘Şimdi nereye gidicez?’‘ 
‘‘Sen beni dinlemiyor musun ya? Ben sana ilk ders ne dedim? Sen beni takip edicezsin dedim. Soru sorucaksın demedim!’’
Sırf gıcıklık olsun diye;
‘‘Neden?’‘ diye bir soru sordum. Ah canım şu anda kafayı yiycek. Kıyamam..
‘‘Çünkü ben öyle istiyorum. Yeterli bir cevap mı bu senin için?’‘
‘‘Hayır.’‘ 
Oh oh sanırım Okan’ı şu an tımarhaneye yatırmamız gerekiçek.  Şu kaşlara bak ya. Sinirliyken nasıl bu kadar çekçi olmayı becerebiliyordu? 
‘‘Çünkü sen, her neyse bu seferlik affediyorum.’‘ 
Aferin yola geliyorsun. 
O taksiye bindi. Ben de diğer kapıdan onun bindiği taksiye bendim.
‘‘Hey ne yapıyorsun kızım, geri zekalı mısın’’.
‘‘Ne ya?’‘
‘‘Ben sana beni takip et dedim, benimle aynı taksiye bin mi dedim?’‘
‘‘Abartma istersen Okan!’‘
‘‘Sana ne ya? Bak arkadan bir tane daha taksi geliyor hadi ona bin.’’
‘‘Off!’‘
Sanırım bu çocuğun beyin hücrelerin de sorun var. Tabi olmayan beyinin nasıl hücrelerinde sorun olabilir? 
Ben kendi kendime konuşurken arkamdan bir ses;
‘‘Gel şuraya, tek başına nereye gidiceksin?’‘ 
Evet bu Okan’ın sesiydi. Sanırım arkama dönmem gerek. Tam arkamı döndüm, Okanla aramızda bir adım vardı. 
‘‘Ne oluyor?’‘
‘‘Bir şey olduğu yok. Benimle geliyorsun.’‘
‘‘Neden?’‘
‘‘Çünkü ben öyle istiyorum.’‘
‘‘Hayattaki her şey senin istediklerin doğrultusunda ilerlemez ama. Dikkat et istersen’’.
‘‘Sana ne ya?’‘
Duymamazlıktan geldim. Arkadaki taxiye doğru ilerledim. Bir adım attım ki eli kolumdaydı.. Beni kendine doğru  çekmişti. Göz göze geldik. O ela gözlerini bir kere daha gördüm. O gözlerin içinde kaybolmak istedim birden ama biliyordum bu imkansızdı. O bana benim ona baktığım gibi bakamazdı. Ama bunu da biliyordum imkansız diye bir şey yok. 
‘‘Hadi bin şu arabaya deli etme beni’‘ 
‘‘Ama..’‘ 
‘‘Uzatma istersen biniyorsan bin’‘
Ben arkaya oturdum o da arkaya geldi. Şaşırdım. Gerçekten şaşırdım. Ynıma geldi. Öne oturmak varken yanıma geldi. 
Yol boyunca hiç konuşmadık. Hep sustuk. Ama anlatmak stediğim o kadar çok şey vardı ki.. Bir de onun sesinden duymam gereken bir sürü hikaye. Bilsem bile hiç ama hiç sıkılmadan dinlerdim o hikayeleri. Çünkü onun sesini duyuyor olucaktım. Var mı bundan güzel bir şey?
Edaların evine gelmiştik bile. Okan da yanımdaydı. Yol boyunca yan yanaydık. Yalnızdık. İkimizdik. Bir tane de yabancı bir adam. Kim olduğu hakkında en ufuk bir fikrim bile olmayan bir adam. Ama.. Ama hiç bir şey konuşmamıştık Okanla. En ufuk bir soru bile sormamıştı, sormamıştım. Benim ayıbımdı.. Konuşmak için önümüzde hiç bir engel yoktu. Ama biz susumayı tercih etmiştik.. 
Okan önden gidiyordu bende arkasından gidiyordum. Kapıyı Edanın annesi açtı. Okan kadını görünce çok mutlu oldu. Kimseye böyle gülmemiştir bence yani. 
‘‘Tuba ablaa :))’‘ 
‘‘Okan yavrum hoşgeldin’‘ dedi kadın yumuşak bir sesle. 
‘‘Eda nerede’‘ 
‘‘Ne oldu merak mı etmeye başladın artık kızımı?’‘ dedi gülerek. 
‘’Tuba abla sanki biliyorsun ona ne kadar değer verdiğimi’‘
Sonko bolmoyorson ono no kodor doğor vordoğomo. 
‘‘Biliyorum evladım şaka yapıyorum. Her neyse bu güzel kız kim?’‘ dedi bana bakarak.
‘‘Önemli biri değil.’‘ 
‘‘Beni mi kandırıyorsun canım benim? Sanki seni tanımıyoruz. Senin için önemli olmayan birinin senin yanında ne işi var. Önemli olmasaydı yanında durmazdı senin. Bana yalan söyleme.’‘ dedi Okana. Sonra bana dönüp; ‘‘Ben şu yaşıma kadar arkadaş olarak Okanın yanınd Eda ve Harundan başka kimseyi görmedim. Edanın yanına da Okan ve Harundan bşak kimse olmadı. Harunun yanında da Okan ve Edadan başka kimse olmadı. Ve u çoçukuklarından beri hiç değişmedi. Sen yenisin galiba.’‘ dedi gülerek. 
‘‘Tuba abla o hiç değişmiycek. Biz hala üçlüyüz. Her zamanki gibi. Yani b ir dördüncüye ihtiyacımız olmadı olmuycakda.’‘ 
Hakiki salak. Vallah.
‘‘Okancım benim içdüdülerim yüksek biliyorsun, bu kız şu an da aranızda olmaya bilir ama yakın zaman da aranızdan biri olucak. ‘‘
‘‘Sen öyle diyorsan öyledir Tuba Sultan’‘ dedi Okan gülerek. 
İçeri girdik. Okan yukarı çıktı bende kadına bakıp tebessüm ettikten sonra bende Okanı takip ettim. 
‘‘Niye peşimden geliyorsun? Tuvalete gidiyorum.’‘
1 note · View note