"Kaç zamirim ki sıfatlarım sayılsın,
kaç dokuyum, kaç et parçası,
biraz karbon var kalbimde elbette,
sen de susun işte benim kadar.
Altı çizili bir tebessüm gibi geçirilirken
gövdeler,
zamanın gümüş renkli labirentine,
tekrarına lüzum görülmeyen
bir mecazî katliam oldu ifadeler!
(...)
Kaç zamirim ki sıfatlarım sayılsın,
kaç tarihim, kaç tarih kumbarası,
biraz azot var beynimde elbette,
sen de gazsın işte benim kadar.
(...)”
- küçük İskender, Bachhus Kasabası
(Lezzetli Tümörler Lokantası / İpucu Bırakma Sanatı)
- Görsel: Sim Sim
15 notes
·
View notes
“küçük İskender” anısına...
(28 Mayıs 1964, İstanbul - 3 Temmuz 2019, İstanbul)
* * *
küçük İskender'in Walizi - Haydar Ergülen
“İskender de Attilâ İlhan gibi bir ‘şair-i maderzat’ bence, yani ‘anadandoğma şair’, o nedenle yazmak için yaratılmış olanlardan, yani yazmamak elinde değil! Üstelik de çok yazmasının kime zararı var, doğrusu bunu da bilemem, Enis Batur çok yazıyormuş, ne güzel demek ki yazabiliyor, istediğini okursun, tümünü senin okuman için yazmıyor, işte İskender de öyle.
İskender Türkçenin en zeki şairlerinden, yazarlarından. Onun şiiri bir ‘gökkuşağı’ tam anlamıyla. Renkli, farklı, zengin, çeşitli, yüksek, doğal, yalın, derin, katmanlı, coşkulu, düşündürücü, zevkli, enerjik, akıllı, duyarlı, komik, ironik, lirik, epik, erotik, eleştirel, sivri dilli, yaramaz, asi, tehlikeli, korkusuz, pervasız, argolu, sokak dilli, koyu, bireysel, toplumsal, tümüyle laik bir şiir; evrensel, kalıcı ve evet herkese göre bir şiir. Daha doğrusu çok şiir! İskender’in sözgelimi “uzun yazlardan sözeden kadınlardan korkacaksın/ hani bir de ağustos köpek gibi sarhoşsa ayakbileklerinde” dizeleriyle başlayan “Uzun” şiiri (ki çok severim, hatta en sevdiğim şiirlerinin başında gelir; tek kusuru, yıllar önce İskender’e de söylemiştim, ‘kısa’ olması; şaka gibi, adı ‘Uzun’, kendisi ‘kısa’ bir şiir) ‘çok’ ve ‘çoğul’ şiirinin örneklerinden biridir. “leyla, sen bir heves değilsin baharda/ çiy değilsin, kırağı değilsin,/ mahmurluk hiç değilsin sevdada!” dizeleriyle başlayan “leyla”, onun çok şiirinden bir başka örnektir. Ya da “Meleğin mesleğini sordunuz bana;/ Camcılıktır o, dedim. İnsan ham ışıktan/ yapılmıştır ki bu da/ suyun gizlediği mürekkep ve sıla” dizeleriyle başlayan “kalbin ders saati” ise çoğul şiirinden bir diğer örnektir.
İskender yüksek, çok, çoğul ve sürekli şiiriyle hem kendisine hem başka şairlere yol ve alan açan bir olanaktır. Yalnızca şiir yazan biri değil bir ‘şiir açıcı’dır ki, şiirini bir olanak olarak sunan, var eden tüm büyük şairler, onlarca yıl belki bir yüzyıl sürecek bir etki alanı oluştururlar. Büyüklükleri yüzyıl ya da yüzyıllarla ölçülür, ki onlara ‘yüzyıl şairleri’ denilse yeridir. İskender de benim “1980 Yüzyılı” olarak tanımladığım kaotik yüzyılın şairidir, belki de yüzyılın damgasını en çok vurduğu ve yüzyıla damgasını en çok vuran şairlerden. Cumhuriyet dönemi şiirinin o okunmadan eksik kalacağı bir şair. Yıllar önce, şimdi aramızda olmayan bir şairimiz bir ‘Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri Antolojisi’ hazırlamıştı. Gençlerden, o zaman gençtim, beni de almıştı antolojisine, fakat baktım küçük İskender yok, o zamanlar Varlık’ta ya da Radikal gazetesinde, ‘benim antolojiye alınmamın önemli olmadığını, fakat küçük İskender’in antolojiye alınmamasının çok önemli olduğunu’ yazmıştım. Hâlâ öyle düşünürüm. 80 Kuşağı diyelim birkaç büyük şair armağan etmiştir Türk şiirine, bunların başındaysa küçük İskender gelir, Birhan Keskin gelir, Ahmet Erhan gelir...
Waliz Bir’de (Can Yayınları, Kasım 2016) “Bazı şeyleri öğrenmeyi reddettiğim için bağımsızsam, imgelerin kontrolü kolaylaşıyor. Hayal gücünü sıfırlamaya çalışan sistemli öğretilerden saklanan hayvanları arıyorum hayatıma sızan. Biz büyük bir aileyiz.” (s. 44) diyordu.
küçük İskender’in bavulunda, ‘waliz’inde en azından bir yüzyıla yetecek şiir ve dize var. Yazıları ise şiirini sardığı kâğıtlar gibi daha yolda okumaya başlanacak türden.
küçük İskender: Bağımsız, eliaçık, gönlüaçık, cömert bir şair. Şairlerin en zengini.”
- Haydar Ergülen, küçük İskender’in Walizi
(Şairin Bavulu / Portreler)
* * *
uzun - küçük İskender
hüseyin alemdar’a
uzun yazlardan sözeden kadınlardan korkacaksın
hani bir de ağustos, köpek gibi sarhoşsa ayakbileklerinde;
hani bir de masada rakı, aşkta endişe tükenmişse
uzun yazlardan sözeden kadınlardan çok korkacaksın
bir ağaç, gece vakti tırmanmaya kalkışmışsa ölü ren geyiklerine!
uzun yolculuklardan sözeden erkeklerden korkacaksın
hani bir de taşlı tozlu yollar, deli gibi koşuyorsa gözbebeklerinde;
hani bir de devrimde inanç, vücutta takat tükenmişse
uzun yolculuklardan sözeden erkeklerden çok korkacaksın
bir çocuk, gece vakti sapanla vurmaya kalkışmışsa sınırdaki askeri!
uzun şiirlerden sözeden şairlerden korkacaksın
hani bir de intihar, fiyakalı bir sustalı gibi duruyorsa arka ceplerinde!
hani bir de kâğıtta mürekkep, kâinatta şiddet tükenmişse
uzun şiirlerden sözeden şairlerden çok korkacaksın
bir mecnun kul, gece vakti tanrıyla peygamberin arasına girmişse!
uzun sözcüğünden korkacaksın
hani bir de kısaysa yazılırken bile!
- küçük İskender, uzun
(lezzetli tümörler lokantası / gözyaşlarım nal sesleri)
- Görsel: Mehmet Adıyaman (küçük İskender)
11 notes
·
View notes
Tanrısıyla tartışmaz hiçbir peygamber,
kitap inmez sonra yüzünün en çilek tarafına;
bunu artık anla, bunu artık anlat anladıkça
içindeki misafirlerin, melek akrabalarına.
Bak, bazı çiçekler geceleri açar göğüslerini,
bak, bazı sular yalnızca seher vakti akar
çağlayanlardan hep aradıkları ketum ırmaklara;
ve sessiz uzaklaşan her faytonda kırmızı eşarplı bir kız vardır
ve o kızlar.. neyse.
Elbette otur, sohbet et, gelecek güzel günlerden dem vur,
ama sakın şeytanı şeytanla aldatma!
- küçük İskender, Bir Evlada Nasihatler
(Lezzetli Tümörler Lokantası)
- Görsel: Carole Perret
44 notes
·
View notes
uzun - küçük İskender
hüseyin alemdar’a
uzun yazlardan sözeden kadınlardan korkacaksın
hani bir de ağustos, köpek gibi sarhoşsa ayakbileklerinde;
hani bir de masada rakı, aşkta endişe tükenmişse
uzun yazlardan sözeden kadınlardan çok korkacaksın
bir ağaç, gece vakti tırmanmaya kalkışmışsa ölü ren geyiklerine!
uzun yolculuklardan sözeden erkeklerden korkacaksın
hani bir de taşlı tozlu yollar, deli gibi koşuyorsa gözbebeklerinde;
hani bir de devrimde inanç, vücutta takat tükenmişse
uzun yolculuklardan sözeden erkeklerden çok korkacaksın
bir çocuk, gece vakti sapanla vurmaya kalkışmışsa sınırdaki askeri!
uzun şiirlerden sözeden şairlerden korkacaksın
hani bir de intihar, fiyakalı bir sustalı gibi duruyorsa arka ceplerinde!
hani bir de kâğıtta mürekkep, kâinatta şiddet tükenmişse
uzun şiirlerden sözeden şairlerden çok korkacaksın
bir mecnun kul, gece vakti tanrıyla peygamberin arasına girmişse!
uzun sözcüğünden korkacaksın
hani bir de kısaysa yazılırken bile!
- küçük İskender, uzun
(lezzetli tümörler lokantası / gözyaşlarım nal sesleri)
- Görsel: Flóra Borsi
40 notes
·
View notes