Tumgik
#Sözcük
dilhunbiri · 9 months
Text
- Neden üzgün görünüyorsun?
-Çünkü bana sözcüklerle konuşuyorsun, bense sana duygularla bakıyorum.
Tumblr media Tumblr media
89 notes · View notes
kitabinsonu · 2 years
Text
Kafamızın içindeki dünyada
Kendi özgürlüğümüz sandığımız diyarda
Dolaşıyoruz bir oraya bir buraya
Arada dönüyoruz hayatı anlamlandirircasına
23 notes · View notes
ehveniser03 · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Hatice Şirin, Sözcük Hikayeleri & Sözlerde Saklı Kültür
2 notes · View notes
aydakibulunamayansu · 2 months
Text
şiir de resim de sensin
uzakta okuyan, her okuduğunda yeni şeyler öğrenen; yakından bakan, her baktığında farklı renkler gören de benim.
0 notes
ayaenursworld · 11 months
Text
Tumblr media
0 notes
gatabs · 2 years
Text
Almanca öğrenmek ||| En Önemli Almanca Kelime Öbekleri ve Kelimeler ||| Uykuda Öğrenme #Almanca öğren #Almanca öğren Almanca öğrenmek ||| En Önemli Almanca Kelime Öbekleri ve Kelimeler ||| Uykuda Öğrenme Almanca nasıl öğrenilir? Uyurken Almanca öğrenin. Bu video, otomatik olarak dilbilgisi öğreten en önemli ve temel Almanca kelimeleri ve kelim...
0 notes
buffy-buffy · 1 year
Text
Tumblr media
Benim bir aydır onun iyiliği için dediğim şeyi bugün elin kişisi sayesinde başlamış yapmaya..
Onunla biraz şakaya vurarak konuştum ama harbi kırıcıydı.
10 notes · View notes
onderkaracay · 11 months
Text
Tumblr media
TÜRKÇE’DE YABANCI SÖZCÜK NEDEN FAZLA?
İnsancıl dergisinde okudum:
Türkçe’de yabancı sözcük oranı VIII. yüzyılda Orhun Yazıtları’nda %1 iken, Uygurlarda %2-5’e, kimi yerlerde %12’ye çıkmış.
Anadolu Selçuklularının resmî dili Farsça imiş. Hacı Bektaşı Veli (1210-1271) Makalat’ını doğrudan Arapça, Mevlana Celaleddin Rumi (1207-1279) Mesnevi’sini Farsça yazmış. Sultan Veled’in İptidaname’sinde yabancı sözcük oranı %13’müş.
Aşık Paşa’nın Garipname’sinde %20, Ahmet Fakih’in Çarhname’sinde %28’miş. Osmanlı devletinin yükselme dönemiyle doğru orantılı olarak dilimizin yabancılaşma derecesi de yükselmiş: Yabancı sözcük oranı Nabi’de %54, Nefi’de %60, Baki’de %65, Namık Kemal’de %62…
Osmanlıca’nın en yüksek örneklerinde yabancı sözcüklerin oranı %100’lere yaklaşmakta, Türkçe sözcükler ise hemen yalnızca ekler ve bağlaçlar düzeyinde kalmakta imiş [İlhan Yüce, “Halkın Dilinden ‘Sultanüs Şuara’ Diline”, İnsancıl, Haziran 2008].
Peki neden? F. Bacon “Gerçekten bilmek, sebepleriyle bilmektir” der. Neden bu böyle? Aydınlarımız neden gerek görmüş buna? Bu aşırılık neden?
İlk akla gelecek açıklama şu olacak sanırım: “Demek ki Türkçe’yi yetersiz bulmuşlar, en ince fikir ya da duygularını Türkçe ile ifade edemedikleri için Arapça, Farsça sözcükler kullanma ihtiyacı hissetmişler.” Bu bir açıklamadır, ancak bence yeterli değil. Çünkü istedikleri anlamı veren, güzel Türkçe sözcükler yerine de yabancılarını alıp kullanmışlar, çeşm (göz), zülüf (saç), nan (ekmek), ��ems (güneş),… gibi.
Ancak benim asıl merak ettiğim, bu aşırılık neden? Aklıma gelen sebepleri sayayım:
-Birinci sebep ölçüsüzlük, biz her işimizde ölçüsüz davranan bir toplumuz. Bu olumsuz yönümüz üzerinde bir yazımda durmuştum.
-İkincisi halktan kopukluk… Aydın tabakamız hep halktan uzak durmuş, onu hakir görmüştür. Bu, günümüzde böyle, geçmişte de böyleydi. Halka “avam” demişlerdir, Türk’ü “Etrakı bi-idrak” diyerek aşağılamışlardır. Ondan farklı görünmek istemişlerdir, bu etki altında dillerini bile farklılaştırma yoluna gitmişlerdir.
-Üçüncüsü gösteriş... Bu faktör, ekonomide de etkilidir. İnsanlarda “ne kadar çok yabancı sözcük kullanırsanız, o kadar aydın sayılacağınız” şeklinde bir inanış vardır.
-Çok önemli bir sebep de aydınlarımızın Türkçe sözcük üretme yollarını iyi bilmemeleridir. Yanlış hatırlamıyorsam, dilimizde yüze yakın yapım eki olduğunu bir yerde okumuştum. Bunlardan, en baba okumuşumuzun bildiği; dördü beşi geçmez.
Tabii başka sebepler de olabilir, bilen aydınlatacaktır bizi.
] Prof. Dr. Cihan Dura [
6 notes · View notes
Tumblr media
Profesyonel Çilingir Hizmeti Ayazağa'da!
Acil çilingir hizmetine mi ihtiyacınız var? Ayazağa bölgesinde güvenilir ve hızlı çilingir hizmeti sunuyoruz. 7/24 acil personel yanınızdayız!
Hizmetlerimiz:
Ev ve iş yerleriniz için hızlı kapı açma
Oto Çilingir hizmeti ile araçlarınızın kilitleme sorunlarına çözüm
Kasa açma konusundaki uzman ekibiyle güvenilir hizmet
Uygun koşullar, anahtar sözcük kopyalama ve değiştirme
Profesyonel çalışanlar ve gördükleri deneyim ile çilingir ihtiyaçlarını en kısa sürede karşılıyoruz. Güvenilir, hızlı ve uygun fiyatlı çilingir hizmeti için bize ulaşın:
Tel: 0532 724 60 75
0 notes
unconscionables · 2 months
Text
Öldü, işte o kadar, neden öldüğünün önemi yok, bir insanın neden öldüğünü sormak saçma bir davranış, ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yalnızca o tek sözcük kalır, öldü.
275 notes · View notes
dilhunbiri · 9 months
Text
"Keşke vaktiyle saçma da olsa iki laf etseymişim. Susunca yok oluyormuş insan, çok sonra öğrendim...”
15 notes · View notes
layezalll · 4 months
Text
07 Ekim pazar 03.44
Yalnızlığı daha çok hissettiğim ve bir böcek gibi kendi kabuğuna çekildiğim o kuytu geceler.
Neden hep gecelerdir insanı düşünceler denizinde yüzdüren.
Neden hep gecelerdir unuttum dediklerimi denizin dibinden çıkarıp bana geri getiren.
Neden hep geceler hatırlatır yaşadığım ama izi kalmış acılarımı…
Sevinçlerimi…
Mutluluklarımı…
Hepsi birer inci gibi çıkar kumsallara.
Ben istemesen de vurur gecenin dalgaları bir bir yüzüme
Senin yalnızlık adını verdiğin kıyılarına…
Sabaha gene unutursun.
Bir koşuşturmaca.
Hayatın kargaşası derken gelmez aklına…
Ya yeni gelen gece?
Geceler niye böyledir bilir misin?
Çünkü insan başını yastığa koyduğunda…
O sessizlikte Tüm kentin uyuduğu o vakitte hisseder insan yalnızlığını.
En çok o zaman hisseder.
İşte bu yüzden geceler seni bana hatırlatır.
Sadece seni de değil.
Yaşanmış ya da yaşanmamış tüm aşkları…
Mutlu olduğum anları, kızgınlıklarımı, bir çiçek gibi solduğum zamanları…
Kimi zamanda ilkbaharın yağmurlarıyla açıp pembelikleriyle kendisini hayran bırakan o güller gibi güldüğüm mutlu olduğum zamanları.
Çocukluk anılarımı bunları çoğaltmak mümkün…
Yorganı üzerime çekip başımı yastığa koyduğum o vakitlerde…
Hele bide uykumda kaçmışsa, işte o zaman rüyalara dalana kadar bir düş filmi oynar odamda.
Görüntüler canlanır aklımda bir bir geçer yaşadıklarım gözümün önünden.
Tek kişilik nostaljik bir sinema. Konusu benim dünyam ve dünyamın unutulmazları..
Kendimce kararlar alırım bazen bu düşünceler denizinde yüzerken.
bundan sonra şöyle, bundan sonra böyle olacağım"gibisinden cümleler kurarım.
Kimi zaman pişmanlıklarım bir kaç damla gözyaşı olur akar kalbime…
O derin sessizlikte, kimi zamansa yaşadığım mutlu anlar birer tebessüm olur yüzümde…
İşte kimi geceler acı tatlı karışık bir film oynar odamda, duvarlarımla…
Eşyalarımla kısacası en sırdaş arkadaşlarımla izlediğimiz.
Sonra ben yorumlar yaparım onlar da güzel güzel dinler beni.
Biliyorum herkes böyle.
Herkesi götürür geceler derin düşüncelere, hayallere…
Hayaller büyüdükçe azalır mı peki?
Evet azalır.
Çünkü sen büyüdükçe içinde çocuk yavaş yavaş ölmeye başlar.
Hayallerinde seni çocuksu bir dünyaya götüren en güzel oyuncakların değil miydi onlarla mutlu olup.
Onlarla gülümsediğin ama hiç bir zamanda hayallerin tam anlamıyla bitmez.
Sen nefes aldıkça mutlaka ceplerinde bir umudun ve hayalin yer alır.
Sana anlam katar..
hiçbir zaman hayallerinizden vazgeçmeyin .
Hayat önüne duvarlar örmeye çalışsa da Siz de kendi merdiveninizi kurun ve çıkın basamaklarından…
Hemen olmasa da çok geçte olsa mutlaka o duvarın arkasındaki güneşe ulaşıp.
Güneşe gülümseyin
bu güne kadar bir çok hata yapmış olabilirsiniz
Ama hiçbir zaman geç diye sözcük yer almamalı hayat sözlüğünüzde
Umut,sevgi hep bu sözlükte yer almalı
Bundan sonra üzüldüğünüzde kalbinizden hem beyaz mendilini çıkartıp gözyaşlarınızı elleriyle silecek insanları dünyanıza  yerleştirin
ve değerini her zaman bilin
Size yakın olan cana siz de yakın olun
Sarın kalbini incelikle
Tutun ellerini sımsıkı bu uzun gibi görünen ama 40 yılını şu kısacık hayat yolunda
İşte bunlarda bu gecenin bir yorumudur bu gecenin hisleriydi hayalhanemde
Bu geceden hayat defterime düşen notlardı.
156 notes · View notes
sumeyyeberraa · 2 months
Text
Kelimeler ummân, lâkin derdime muadil tek bir sözcük bulamıyorum.
101 notes · View notes
ehveniser03 · 1 year
Text
Tumblr media
Hatice Şirin, Sözcük Hikayeleri & Sözlerde Saklı Kültür
0 notes
Text
Tumblr media
Bir Yılın Son Günleri  Bir yıl daha bitiyor İşte bu kadar duru,bu kadar yalın Bu kadar el değmemiş Sıradan bir gerçeği daha kolları bağlı hayatımızın Bu şiire nasıl dahil edilebilir bir yılın son günleri Her sonda,her başlangıçta ve her defasında Alır gibi başkasını karşımıza Perdeler çekip,ışıklar söndürüp oturup yatağın içinde bir başımıza Sorgulamak kendimizi Öğrenmek ikimizin anadilini,ikinci belleğimizi Öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini Bu aynanın dehlizlerinde gezinirken görürüz Karanlık günlerimizin kenar süslerini
Tumblr media
Biterken yılın son günleri Biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini Gençlik ikindilerini Kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri.
Tumblr media
Bir yıl daha bitiyor Düşlerim ,tasalarım,yarım kalmış onca şey Her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden Bana mı öyle geliyor Yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman İnsan yaşlanırken?
Tumblr media
Kırdım mı incittim mi birilerini? Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler. Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda? Yeniden düşünmeliyim Dostluklarımı, ilişkilerimi Dağınık yatağım,mutsuz yatağım Çoğalttım mı eksiklerimi? Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı Yitirdim mi yoksa masumiyetimi? Borçlarımı ödedim mi? Doğru seçtim mi soruların fiillerini? Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, giysilerim ütülü, odam düzenli mi? Ödünç aldığım kitapları geri verdim mi? Geri verdim mi aldıklarımı: Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi? Yokladım mı duygularımı Hala sevebiliyor muyum insanları? Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma Ovmalı umutları Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan Hançer kıvamındaki o karamizah tadını Şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım Yavuz'a Sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım akşama Yeni bir yıla Ama nedense herşeyin tadı dağılıyor ağzımda Bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında Aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta
Tumblr media
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar Gece telefonları, ıssız konuşmalar Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler Bırakılmış mektuplar Ve yurdumun her karış toprağında tefrika edilen karanlık Ey hayatıma girenler ve çıkanlar Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
Tumblr media
O kadar çok anlattım ki Kendime kaldım anlatmaktan... Bunaldım kendisiyle boğuşmasını Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan, Ofset duyarlılıklardan Kaç zamandır bir ermiş dinginliği havalandırıyor dizelerime açılan pencereleri, Durup bakıyorum akşam sularında zaman kavramlarına, Zamanı düşünüyorum;koyuluyorum Anlamını yitiriyor "şimdiki zaman"ın boşyüceliği,tarihin unutkan sayfalarındaki mürekkep lekeleri İşimin başına dönüyorum içimde ıssız bir gönül erinci
Tumblr media
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum "içtenliğin" yada "dünya görüşünün" kirletmediği Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum.
Tumblr media
Sabahları açık penceremin soluduğu kent Nabzında yüzyılın dağınık sancısı Dumanı üzerinde tüten yıkıntılar Hangi anlamı kuşanabilir şimdi yeni bir yıl Umutsuzluk sözlüğünden karşılıklar aranırken hayata Hangi söküğünü dikebilir bu yaralı kuşak Hangi yüreğe öğretilebilir unutmak!
Tumblr media
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar Hala bir umut var mıdır Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Murathan Mungan
123 notes · View notes
lanausee44 · 1 month
Text
Rüzgarlada içi oyulmuş, daha doğarken, kumlarla, yağmur suyuyla kaplanan…  Orada, kat kat dizili delik deşik taşların arasında, kimsenin yanıma gelmeyeceği bir yerde, bir başıma kalakaldım: Soyunuk, yitik, sonuna dek yenilmiş. Trajedilerin, suçun ve bağışlanmanın çok ötesinde, lime lime, harf harf çözüldüm yazgımdan, uğuldayan çamura karıştım. Beni kendimle buluşturacak ve ondan azat edecek sözcüğü bulamadım. Bin yılların darbeleriyle kolu kanadı kırılmamış, ikiye yarılmamış, karanlıklardan çıkıp gelen, üzerinde şafağın sökebileceği bir sözcük.
Aslı Erdoğan.....
63 notes · View notes