Explore Tumblr blogs with no restrictions, modern design and the best experience.
Fun Fact
Kazakhstan’s Minister of Communications and Informatics has blocked the Tumblr site because it contained 60 sites of terrorism, extremism, and pornography in 2015.
seviyorum suskunluğunu, çok uzakta görünüyorsun. sanki yas tutuyorsun, kumrular gibi cilveleşen kelebek benzeri. uzaklardan duyuyorsun beni, ulaşmıyor sana sesim. bırak da varayım dinginliğine sessizliğinde. ve konuşayım sessizliğinle. bir lamba gibi parlak, bir yüzük gibi yalın. gece gibisin, suskunluğun ve takım yıldızlarınla
Sahi birgün biz de Nurullah Genç'in dediği gibi; "Tarihe gömüyorum acıyı ve ölümü Yenilgiyi zafer şarkılarına Çünkü sen geldin; kumrular geldi İçim içime sığmıyor Umurumda mı sanki ayrılık trenleri Ay tutulması, rasathaneler Aşkın değerini düşüren darphaneler.. Çünkü hem sen geldin; hem bahar geldi.." der miyiz.. 🍂
Burası senin kâlbindi. Buradan bir kavim göçtü. Sen çok küçüktün daha nasıl anlayacağını bilmiyordun. Sesini tanımıyordun öyle bebek. Buradan bir kavim göçtü annen vardı içinde baban vardı, yeşil toyota vardı, beyaz bisiklet, iki ablan vardı. Sen bir dağda kaybolmuştun. Kavim göçtü dağ vardı sen yoktun. Dudağını kanatan bir geceydi. Kötü biri olduğunu düşünmüyorum ama sandığın kadar iyi biri de değilsin dedi. Hayatımda ilk kez birinin ağlamamak için omuzları titreyene kadar kendini sıktığını gördüm, senden o gün çok korktum dedi. Seni burada kim unuttu? Çok büyüdüm diyordun. Kavmini dağını anneni, babanın öfkesini anladığını sanıyordun, müthiş virajlar almıştın, tüm virajları alırım sanıyordun, affetmiştin, affettiğini sanıyordun, beyaz kağıtları beyaz bayraklar sanıyordun, saçlarını daha güzel uzasınlar diye kestiğini sanıyordun, sandığın kadar iyi biri olmadığını artık biliyordun, birkaç çiçek sularsam birkaç yaprak görürsem, sigarayı azaltırsam diyordun, gelecek kış biraz daha mutlu olursam, her şey düzelecekmiş gibi bakıyordun takvime, kendini sıkmaktan omzunu hiç titretmemiş gibi bakıyordun. Biri geldi sonra senin çatını yıktı. Avcunun içiyle yıktı nefesiyle yıktı ayak sesiyle yıktı olmadık ne varsa yani, bir çatı bir ev birkaç duvar her nasıl yıkılmazsa öyle yıktı. Sen oradan nasıl çıktın?
Aşklar vardır yüz yılda bir yaşanır, aşklar vardır iki kişilik, aşklar vardır tek kişilik. kumrular gibi yaşar kimileri aşklarını, göz göze, ağız ağıza. kimileri bir başına. aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir. çok şükür aşığım. bana öyle geliyor ki bir tek insana, yüz milyonlarca insana, bir tek ağaca, bütün ormana, tek bir düşünceye, bir çok düşünceye ve fikre aşık olmadan yaşamak yaşamak değildir...**
Gecenin karanlığında bir yıldızın kayması gibi gülümsedin yine…
Kalbimin tam ortasında bir kuş çırpınıyor sanki. Ellerim kıyamıyor dokunmaya da nefesimle öpüyorum parmak uçlarını.
Gecenin örttüğün gibi örttün yine ruhumu. Tüm karanlıklar kıskanırken sarılışını, sen minicik ellerinle tutuyordun ellerimi, gözlerimiz uzaklara dalarken…
Sen bir kez geçirdin mi ismini aklından, bir yol açılıveriyor labirentlerin tam ortasından. Her duvar saygı duruşunda, her ağaç alkış tutmakta sevincinden. Her aşık kıskanmakta kelimelerini ve mecnun omuz vermekte bana… sen ulaş diyerek aşığına…
Sen bir kez hayal ettin mi gökkuşağının tüm renkleri dökülür gözlerine. Yeşilden kahverengi çalar, siyahtan beyaz… alevlendirir ruhumu, dudaklarından bal dökülür, gamzende kaybolur tüm acılar…
Sen bir kez gülümseyince, kaç çiçek açar kalbimde. Bahar gelir, yemyeşil ağaçlarda çifte kumrular dans eder sessizce, serçeler alkış tutar gülümsemene… Ben seni izlerim sadece. Sessizce.
Sen gülümsersin, zaman durur, hayal ile gerçek sarmaş dolaş…
İyi grcelrr diyim şöyle bir selam veriyim de almıyım virüs var.
Valla ben bazen size o kadar özeniyorum ki. O kadar özeniyorum ki. Keşke diyorum bende karakter filan aramasam. Bugün atıp tutup yarın yüz yüze baksam. O kadar özeniyorum.
Ruhunu kanatan acıların olmadığı, olduysa bile yarın yine gülmeye devam ettiğin bir zaman dilimidir çocukluk. Ne yazık ki sonsuza kadar sürmez. Fakat kime göre, neye göre böyledir bu? Çocukluğunu yaşayamamış bir yetişkin için bitmiş midir bu zaman dilimi? Hayat ona bir şans daha vermez mi? Verir, inan ki verir. O sadece bu şansı kullanmayı bilmelidir. Ruhunu hiç büyütmezsen hala çocuklar gibi eğlenebilirsin. Çocuklar gibi gülebilirsin, çocuklar gibi koşabilirsin, çocuklar gibi yere düşüp sonrasında kalkıp devam edebilirsin... Bedenin büyüse de, belki doksan yaşına da gelsen ruhun sen izin verdiğin müddetçe çocuk kalacak. Ve bilirsin, çocuklar canı acırlarsa çocuk gibi hissedemezler. Çocuklar gülmek ister, sevmek, sevilmek. O yüzden ruhundaki çocuğa izin ver ki çocukluğunu yaşasın. Sev, sevil, gül, koş, düş sonra yine kalk... Ruhun senin ve sen ne istersen o olur. Onu acıya mahkum edersen sana itiraz edemez. Onu gülmeye mahkum ettiğinde de sana itiraz edemez. Sen yeter ki içindeki çocuğu papatyalarla büyüt, ninniler söyleyerek uyut. Kendini hep sev ki içindeki çocuk sana şefkat göstersin. Kalbin pırıl pırıl parlasın, içinde çiçekler açsın. Kimsenin görmediği ama senin varlığını hep hissettiğin çiçekler... Çiçeklerinin kokusu burnuna dolsun, bahar gelsin, gözlerinde kumrular uçuşsun.