Tumgik
#kendim ettim kendim buldum
folkfasil · 1 month
Video
youtube
ᎽıᏞᎠıᏒᎪᎽ ᎠᎥᏒᎥᎬᏒ 🪕 Kendim Ettim Kendim Buldum
0 notes
hosumakactila · 2 years
Text
ben herkesi cok kinadim salak misiniz diye kesin hepsi basima gelecek ya
74 notes · View notes
estellamila · 1 year
Text
Banyo yaparken yoruldum şu an yarı baygın bir şekilde uzanıyorum ve deli gibi susadım. Kardeşim devasa kulaklık takmış... Öteki odadan biri çıksa da su istesem diye hayal kuruyorum.
Evet arada üşengeçlik ve hayalperestliğim yarışa geçiyor. Genelde hayalperestlik kazanıyor, sonra hayalperestliğim beni harcıyor arada, bugüne kadar hiç şaşmadı bu. Şimdiye kadar yediğim en büyük hançerleri hep kendi hayalperestliğimin sonucunda yedim.
8 notes · View notes
onderkaracay · 11 months
Text
Tumblr media
5 notes · View notes
askokussko · 2 years
Text
2021 yazi hayatimin en mutlu dinemiydi
10 notes · View notes
boshvepiremses · 9 months
Text
youtube
0 notes
murat-o41 · 1 month
Text
GENİŞ (2)
Kaldığım yerden devam edeyim anlatmaya..
Ertesi gün uyandığımda unutmak istediğim herşey olduğu gibi yine aklımdaydı. Melih’in Hale ablamı siktiği gerçeği. Gün boyu oturup düşündüm. Sinirimi bir şeyden çıkarmam lazımdı. Bu Melih olamazdı çünkü onu dövmenin bana fayda sağlayacağını düşünmüyordum. Onu neyin acıtacağını düşündüm. Ne yaparsam Melih’in hayatını sikerim diye düşündüm. Akşamüstüne doğru artık düşünmekten beynim çatlamak üzereydi. Annem’in işten geldiğini duydum. İşte o anda şimşekler çaktı Melih’in bu hayatta en çok sevdiği şey annesiydi. Okulda herkes onunla “ana kuzusu” diye dalga geçerdi. Peki annesine ne yapabilirdim? Gülüzar’ı baştan çıkarmaya çalışmak komik olurdu. Hayatımda gördüğüm en güzel kadının 17 yaşında bir ergenin tavırlarından etkilenmesini beklemek gerizekalılıktı. Biraz daha düşündüm ve Gülüzar’ın çıplak fotolarını bulma fikri geldi aklıma. Kadınların ölümsüzleşme arzuları asla körelmiyordu. Bu kadar güzel bir kadının vücudunu ölümsüzleştirdiğine emindim. 
Dedemi arayıp evde olup olmadığını sordum, Gülüzar’la birlikte yemeğe gittiklerini söyledi. Swarm’ı kontrol edip Melih’in nerede olduğuna baktım. Bir kafede aşık olduğu ama asla ona bakmayacak bir kızla oturuyordu, vakit müsaitti. Koşarak evden çıktım ve soluğu dedemin kocaman malikane gibi evinde aldım. Kapıyı hizmetçileri açtı. Dedemin alet takımından alacağım birşey olduğunu söyleyerek içeri girdim. Aile toplantılarından alışık oldukları için hizmetçi gelişimi garipsemedi ve işine koyuldu. Ben de harıl harıl dedem ve Gülüzar’ın ortak kullandıkları bilgisayarı aradım. 
Çok çabalamadan buldum ve karıştırmaya başladım. Dedemin teknolojiyle arası iyi olmadığı için dosyalarını iyi gizleyebildiğini düşünmüyordum. Gezinmeye devam ettim ve içinde bir sürü klasör olan bir dosyaya rastladım. Bu klasik porno saklama yöntemlerinden biriydi. Tıklamaya devam ettim, “Fotoğraflar” diye bir klasör buldum. Dosyaya girmemle doğru yerde olduğumu anlamıştım. Rastgele bir fotoğrafa bastım ve işte oradaydı. Bütün ihtişamı, kocaman yuvarlak memeleri şahane götüyle Gülüzar yatakta uzanmıştı. oklara basarak devam ettim artık göreceğimi gördüğüm için hızlı davranıyordum, bu fotoğrafları internete koyduğumda Melih’in yüzünün alacağı hali çok merak ediyordum. Fotoğrafları geçmeye devam ederken birden duraksadım. Gözlerimi faltaşı gibi açmıştım. Bugüne kadar gördüğüm en iğrenç şeyi görmüştüm. Dedem ayakta Annem Hale ve Ayşe ise önünde diz çökmüşlerdi, dedemin eli sikindeydi, annem Hale ablam ve Ayşe’nin ise ağızları açık üstleri çıplaktı. Dedem, annem ve iki ablamın ağzına veriyordu… İlerlemeye devam ettim. Birkaç fotoğraf sonra yaşadığım şok ikiye katlandı. Babam Gülüzar’ı kanepenin üzerinde domaltmış sikiyor annesinin yanında koltuğa oturmuş olan Melih de sikini sıvazlıyordu…
Ben ne görmüştüm? Bu dünya gerçek miydi? Bu bir rüya olmalıydı. Cebimden çıkarmaya hazırlandığım flash disk elimden düştü, olduğum yere yığıldım kaldım. Başım dönüyordu. Bir süre öylece kaldım fotoğraftan gözümü alamıyordum. Dedemin sikine ve onu kavrayan eline, annemin gözlerindeki ifadeye, Ayşe’nin terden yapışmış saçlarına ve Hale ablamın gülümsemesine boş boş bakıyordum. Orada ne kadar kaldım bilmiyorum. Biraz olsun kendime geldiğimde bilgisayarı kapatıp yerine koydum. Başım dönüyordu. Yavaş adımlarla evden çıktım. Yine yürüyordum ancak bu kez yüküm daha ağırdı ve bunu kaldırabilir miyim bilmiyordum. Ben nerede yaşıyordum? Annem, babam, ablalarım… kimdi onlar? Dayım ve yengem bu işin neresindeydi. Ben kimdim? 
Cevabı olmayan sorularla gece geç saatlere kadar yürüdüm. Eve girdiğimde herkes odasına çekilmişti. Özellikle bu saate kadar beklemiştim kimsenin yüzünü görecek halim yoktu. Son 4-5 günde olanlara aklım ermiyordu. En büyük derdi üniversiteye gitmek olan ben dedemin annem ve ablalarımı siktiğini gözümle görmüştüm. Gerizekalı da değildim bu iş bundan daha karmaşıktı. 
Ertesi gün yine evde kimsenin olmadığı bir anı kovaladım ve annemlerin odasına girdim. Ortak kullandıkları bilgisayarı asla diğer odalara götürmezlerdi. O bilgisayarı bulmalıydım ve bu işin gerçek yüzünü öğrenmeliydim. Bilgisayarı buldum, şifre koymuştu babam. Çözmem zor olmadı çünkü babam arkadaşım gibiydi muhtemel şifrelerinin hepsini biliyordum. Yine dosyaların içinde kayboldum. Babam emlakçılık yaptığı için bilgisayarında bir sürü kontratlar, dosyalar vardı. Aralarında bir dosya dikkatimi çekti “Meleğim” yazıyordu. Tıkladım. Bu dosya da şifreliydi birkaç denemeden sonra şifreyi çözdüm ve gezmeye başladım. Sadece fotoğraflardan oluşmuyordu günlük gibi, tarih atılmış dosyalar da vardı. Fotoğraflara bakmaya gönlüm el vermedi önce günlükleri açtım.
Bu dosyalar günlükten çok babamın fantezilerinin kağıda dökülmüş halleriydi. Annemle yaptığı ve yapmak istediklerini anlatıyordu. İlerledikçe işler sertleşmeye başladı. Dosyalardan birinde babamın annemi bir zenciyle sevişirken görmek istediğini okudum… Galiba bünyem üst üste şoklara alışmıştı. Bu olayı resmen normal karşılayıp başka şeyler bulmaya çalıştım. Ancak ne dedemle ne Gülüzarla ne de ablalarımla ilgili hiçbir şey yoktu. Fotoğrafları gezdiğimde annemi iki zencinin arasında gördüm, tahammül sınırımı aşmıştım, bilgisayarı kapatıp odama döndüm.
Yaşadığım şokun etkisi geçmeye başlıyordu galiba, çünkü yaşadığım onca duygunun arasında en göze çarpanı merak haline gelmişti. Sadece merak ediyordum. Bu iş ne kadar ileriye gitmişti. Mithat dayım, Pemra yengem, Leyla da dahil olmuşlar mıydı? En nihayyetinde ben de bir ergendim. Onsekizinci yaşına 10 gün kalmış bir ergen. Bazen Leyla’yı düşleyen bir ergen. Penisimin hareketlendiğini fark ediyor ve ona hemen inmesini söylüyordum. Bazen sözümü tutuyor bazen de Melih’in üstünde inleyen Hale ablamı görüp şahlanıyordu. Kendime inanamıyordum. İğrençliğin içine düşmüş gibiydim.
Arada geçen günler odamdan tuvalet ve yemek haricinde hiç çıkmadım. Evdekilerin yüzüne az da olsa bakabiliyordum. Günde 15 dakika en fazla. Dedemin annemi ve ablalarımı, babamın Gülüzar’ı, zencilerin annemi siktiğini öğrenmemin üzerinden 10 gün geçti ve doğum günüm geldi çattı. 
Annem her zamanki gibi bu olayı da büyütmüş ve tüm aileyi öğleden sonra için mangal yapmaya çağırmıştı. İstemeye istemeye aşağı indim ve birbirlerini siken ailemin arasına karıştım. Evden çıkmadığım için bembeyazdım. Bunun sebebi sadece evden çıkmamam da olmayabilir tabi. Başımla insanlara selam vererek yürüdüm ve arka bahçedeki kocaman masadaki yerime geçtim. Benim haricimde herkes gülüp eğleniyor şakalaşıyordu. Dedem mangalın başında etlerle ilgileniyor, babamın karışmasına asla izin vermiyordu. Bir süre sonra bir şeyler yemeye başladım vakit de geçmiş oldu böylece. Kimse bana bulaşmıyor diye düşünürken Gülüzar; “Umutcuğum, ne bu halin ya.” dedi. Masadaki herkes bana döndü. Genelde böyle durumlarda soruları annem göğsünde yumuşatır ben de “ehe ehe” der geçerdim. fakat bu kez annem hiçbir şey demediği gibi “Hakikaten oğlum neyin var senin?” diye sordu. Birden masadaki herkes bu anı bekliyormuş gibi bana sorular sormaya başladılar. Kızları mı düşünüyosun? Sevdiğin mi var? Okulu bir şekilde halledersin… Hiçbirinin onların birbirlerini siktiğini bildiğimden haberleri yoktu. Git gide sinirlenmeye başlıyordum. Elimdeki bıçak ve çatalı sıkıp duruyordum. Artık dayanamadım ve patladım;
– Herşeyi biliyorum.
Masadaki herkes donakaldı, annem çabucak toparlanarak;
– Ne diyorsun sen Umut? – Bilmemi istemediğiniz herşeyi.
Israrla anlamamış gibi davranıyorlardı. Nereye kadar kaçabileceklerini sanıyorlardı ki. Hepsinden nefret ediyordum.
– Oğlum bizim ailemizde gizli saklı olmaz biliyorsun. – Biliyorum anne, kendinizi dedemden de saklamıyorsunuz.
O anda masanın ortasına gökten bir öküz düşmüş gibi oldu. Herkes oturduğu yere yapışıp kaldı, tedirgin gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. İlk toparlanan yine annem oldu;
– Demek buraya kadarmış, sana bunu biz anlatmak istiyorduk. Çünkü diğer herkes bu şekilde öğrendi ve zorluk çekmedi. Sana da anlatmanın sırası geldi…
Annem masadan kalkıp içeri gitti ve bir defter ve albümle geri döndü. Günlük annemin genç kızken tuttuğu günlüktü. Albüm de eski aile albümlerine benziyordu.
– Anlattıklarıma inanmazsan ve kanıt istersen diye bunları da getirdim. Şimdi beni dikkatle dinle. Anneanneni az da olsa hatırlıyorsun. Dedenle sen çok küçükken boşanmışlardı. Mithat dayın ve ben güzel bir çocukluk geçirdik. Dedeni çok çalıştığı için pek göremezdik ama anneannen bizim her ihtiyacımızı karşılar bizi hep mutlu ederdi. Ancak anneannenin alışılmamış bir huyu vardı; evde hep çıplak gezerdi. Bizi de bu şekilde büyüttü. Okula gidene kadar başka insanların evlerinde kıyafet giydiklerini bilmiyorduk bile. Bizim için çok normaldi. Ben 11 Mithat dayın 10. sınıftayken anneannen dedenle birlikte bizi karşısına oturttu. Deden bazen anneannene katılıp çıplak gezse de fazla karışmazdı. Zaten pek evde de değildi. Anneannen bizi karşısına oturtup vücutlarımızın geliştiğinden artık birer ergen olduğumuzdan, bir takım ihtiyaçlar duymaya başlayabileceğimizden bahsetti. Tabi ki ne demek istediğini biliyorduk ama o güne kadar hiç deneyimimiz olmamıştı. Anneannen de bunu bildiği için ilk deneyimimizin birbirimizle olması gerektiğini söyledi. Biz şaşırdık tabi ki. Anneannen kendi ilk deneyimini de ağabeyiyle yaşadığını ve bu hissiyatın çok güzel olduğunu söyledi. Sen pek görmedin onun çok ikna edici bir tarafı vardır. Bir süre sonra Mithat dayın üzerimdeydi. İlk deneyimimizi bu şekilde yaşadıktan sonra aile olarak daha sıkı bağlara sahip olduk. Bazen deden de bize katıldı ve çok güzel zaman geçirdik. Ancak bu durum benim bir seks manyağına dönüşmeme neden oldu. Okuldan sonra sürekli seks ihtiyacıyla hareket ettim. Babanla da sandığın gibi okulda değil bir seks partisinde tanıştık. Hale ablana hamile kalınca da evlendik. Bu noktadan sonra ben daha dengeli hareket edip sizleri de birer seks manyağına dönüştürmemek amacıyla her birinizin 18 yaşına kadar bu durumdan haberdar olmamanızı sağladım. Deden Gülüzar’la evlenirken Mithat dayın da Pemra yengenle evlenirken onlara bu durumu söylediler ve bu sayede sırrımız devam etti. Ailedeki herkes birbirleriyle özgürce cinselliğini yaşıyor, sen de artık bir yetişkin olduğuna göre aramızda seni de görmeyi bekliyoruz.
Masadaki herkesin rahatladığını görebiliyordum. Bu sefer yerine çivilenen bendim. Boş boş anneme bakıyordum. Annem ise bir yandan gülümsüyor bir yandan elimi okşuyordu. Hızlı bir hamleyle yerimden kalkıp kapıya yöneldim. Ancak fazla ilerleyemedim olduğum yere çöküp ağlamaya başladım. Neden ağladığımı bilmiyordum günlerdir peşinde olduğum sırrı artık öğrenmiştim ancak öğrenmemle birlikte aileme olan nefretim geçmişti. Şimdi onların arasında olmak istiyordum fakat içimde birşey hala bunun iğrenç olduğunu söylüyordu. Bunları düşünmek bile kendimden nefret etmeme sebep oluyordu. Sanırım bu yüzden ağlıyordum. Sümüklerim aka aka 2 saat kadar evin önünde ağladım. Kimse de yanıma gelip napıyorsun demedi. 
İki saatin sonunda zihnimde bazı şeyler berraklaşmıştı. Ben bu ailenin bir ferdiydim ve onlardan farklı değildim. İçimde bu dürtüyü taşıyordum bununla yüzlşmeliydim. Yoksa ömür boyu kendimden nefret edecektim. Kendimle barışmak en doğrusuydu. Yerimden doğruldum derin bir nefes aldım. Sanki haftalardır ilk kez nefes alıyordum. Eve doğru yürüdüm kapıyı açtım koridor boyunca ilerledim. İçeriden gelen sesleri tanıyordum. Koridor birince başımı sağa çevirdim ve ilk acayip manzarayla karşılaştım. Pemra yengem ve leyla üstlerini çıkarmışlardı ve koltukta arkası bana dönük olan Mithat dayımın önünde kıkırdıyorlardı. Kafamı sağa çevirdiğimde ise mutfak masasına dayalı Ayşe ablamı gördüm. Arkasında Melih vardı, terlemişti ve güçlükle Ayşe Ablamı sikmeye çalışıyordu, bir nebze başarılıydı da. 
Koridordan geri dönüp üst kata doğru yöneldim annemlerin odasının kapısı aralıktı, içeri girdim ve yüzü bana dönük domalmış annemi ve arkasında onu siken dedemi gördüm. Yatağın baş tarafına doğru uzanmış olan babam bir yandan Hale ablamı sikerken bir yandan da yüzüne oturmuş olan Gülüzar’a oral yapıyordu. Bu kadar pronografik bir manzarayı beklemiyordum. Annem eliyle gel işareti yaptı.
– Biraz düşünüp doğru kararı vermen için seni yalnız bıraktık. Görüyorum ki doğru kararı vermiş benim oğlum. Annesinin oğlu.
Annem dedemden kurtulup bana doğru geldi. Tişörtümü çıkardı kotuma yöneldi. Kemerimi çözüp beni boxer’ımla bıraktıktan sonra elimden tutup beni yatağa doğru çekti. Yatağın ucuna oturttu ve vücuduma dokunmaya başladı. Daha önce seks yapmıştım, mevzua aşinaydım ancak annemin vücuduma dokunması bütün sinir uçlarımın yanmasına sebep oluyordu. Başım istemsizce geri gidiyordu. Annem boxer’ımı da çıkaıp penisimi eliyle tuttuğunda sanki gözümde şimşekler çaktı. Kalbim deli gibi atıyordu. Arkamda bir el daha hissettim kafamı kaldırdığımda Gülüzar’ı gördüm. Görkemli memeleri sırtıma değiyor elleri vücudumda geziyordu.
– “Hoşgeldin” dedi.
Ağzımı açamıyordum bile. Bir ara dönüp babama baktım Hale ablamın bacaklarının arasına geçmiş ileri geri hareket ederken bir gözüyle de bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde yüzündeki gurur ifadesini gördüm. Tedirginliğim biraz azalmış kendimi olaya kaptırmıştım. Annemin saçlarını topluyor bana oral yapmasını kolaylaştırıyordum. Gülüzar da memelerini ağzıma dayamıştı. Yatağa iyice uzandım ve Gülüzar’ın üzerime oturmasına izin verdim. Amı karşımdaydı işte, sırılsıklamdı. Dilimi dudakları arasında gezdirmeye başladım, yavaş yavaş klitorisini buldum. Parmaklarım da boş durmuyordu ufak ufak Gülüzar’ın amını zorluyordum. Annem tamam oldu bu dedi. Başımı kaldırdığımda dimdik penisimle karşılaştım. Yatakta biraz daha geri çıktım. Tarihi bir andı. Annemi sikmek üzereydim. Gülüzar üzerimden çekilip bu ana tanıklık etmek istedi. Annem üzerime geldi ve amının penisimin başına temas ettiğini hissettim. İnanılmaz sıcaktı. Usta bir hareketle vücudunu kaydırdı ve penisimi içine aldı. Tamamen annemin içindeydim artık, sanki o yatakta değil de bulutların üzerindeydim. Belinin kıvrak hareketleri beni adeta çıldırtıyordu. Bir elimden Gülüzar diğerinden ise Hale ablam tutuyordu. Babam da Hale ablamı bırakıp bizi izliyordu. Birkaç dakika boyunca dünyayla iletişimim kesildi. Annem üzerimde inip kalkıyordu sıcaklığı bütün vücuduma yayılmıştı. Babam, Gülüzar ve Hale ablamın bakışları altında annemin içine boşaldım. Annemden gelen DNA’larımı ona geri vermiştim. Bir nevi borcumu ödemiştim.
– “Hadi aşağı inelim” dedi annem.
Hepimiz hemfikir olup çırılçıplak aşağı indik. Aşağıda muazzam bir manzara vardı. Pemra yengem Melih’in üstünde kanepede yanlarında ise dedem Ayşe ablamın arkasına geçmiş pompalıyor Mithat dayım ise Ayşe Ablamın ağzına veriyordu. İnlemeler ve ıslak amların şırıltısı birbirine karışıyordu. Annem muzaffer bir tavırla önden yürüyor sırasıyla ben Gülüzar babam ve Hale ablam onu takip ediyorduk. Aşağı indik, Gülüzar hemen Pemra yengemin omzuna dokunarak ondan yer istedi. Pemra yengem de onu kırmadı. Annesinin oğluyla sevişmesine izin verdi. Gülüzar zaten kalkık olan Melih’in penisini kolayca içine aldı ve zıplamaya başladı. Bizi gören dedem de;
– “Nihayet hep beraber yapabileceğiz ha” dedi.
Annem “evet” diye yanıt verdi ve dedemin dudağına bir öpücük kondurdu. Ayşe Ablam da dedemin önünden kalkarak yanıma geldi.
– “Hale, artık küçük kardeşimiz artık bizimle olduğuna göre bunun tadını çıkarmamız gerek” dedi 
Elimden tutarak beni odanın ortasına getirdi ve önümde diz çöktü. Hale ablam da aynısını yaptı ve ikisi birlikte henüz annemin içine boşalmış penisimi diriltmek için var güçleriyle çalıştılar. Biri taşaklarımı yalarken diğeri başını uyarıyordu. Bunu daha önce babama, dedeme, Mithat dayıma, Melih’e yapmış olabilirlerdi. Demek ondan bu kadar rahatlardı. Penisim yeterli sertliğe ulaşınca Hale ablam domalıp kalçasını kaldırdı, belini indirdi. Bütün şehrin sikmek için can attığı am karşımdaydı. Biraz uğraştıktan sonra içine girdim ve gidip gelmeye başladım. Ayşe ablam da beni destekliyor, öpüyor ve beni uyanık tutuyordu. 
Ellerimi Hale ablamın kalçalarına koyup elimden geldiği kadar hızlı ve sert gidip gelmeye çalışıyordum. Sağıma baktığımda babam ve Mithat dayımı Pemra yengemi sikerken gördüm. Yengemin mutluluğu yüzünden okunuyordu. Melih de annesini sikiyor gözünü dahi açmıyordu. Annem ise dedemin inmeye başlamış olan penisini ağzına alarak ona can veriyordu. Ayşe ablam sıranın kendisine geldiğini söyleyerek Hale ablamın yanına uzandı ve bacaklarını ayırdı. Hale ablamın sıcacık amından çıktım ve Ayşe ablamın henüz taze amını zorlamaya başladım. Biraz uğraşsam da içeri girmeyi başardım. Ayşe ablamın yaşına göre gereksiz büyüklükte memeleri vardı. Uçları küçük ve pembbeydi. Ellerimle iki memesini sıkarak gidip gelmeye başladım. Bu sırada Hale ablam da dedemin penisini kaldırma çalışmalarında anneme yardıma gitmişti. Ayşe ablamı bir müddet siktim, bu kez boşalmadım çünkü annemin içine boşaldıktan sonra kendimi daha kontrol edebilir hale gelmiştim. Ayşe ablamı öylece yerde bırakıp Melih’in yanına gittim.
-Sana bi önerim var. Yan yana birbirimizin annesini sikelim. -Kabuul
Annem de Gülüzar da duymuştu bunu. Bir çırpıda pozisyon alıp kanepenin üstünde bacaklarını açtılar. Gülüzar’ın biraz yıpranmış esmer amına kolayca girdim ve sertçe sikmeye başladım. Hemen yanımda Melih de yorulmasına rağmen bana ayak uydurmaya çalışıyor annemi güzelce sikiyordu. Bu kadarı benim için fazlaydı birkaç gidiş gelişten sonra Gülüzar’ın içinden çıktım ve vücuduna boşaldım. Dizlerim tutmuyor ve başım dönüyordu. Olduğum yere yığıldım. Ayşe ablam yanıma gelip sokuldu ve “günaydın” dedi. Yüzüne anlamsızca baktım…
82 notes · View notes
sigarakutusu · 2 months
Text
kendim olmaya çalıştım hep, bir şeyleri başarmak umuduyla attım her adımımı. böyle daha iyi dedim, bir uçuruma rastgeldim. burayı deneyeyim dedim, bir bataklıkta çırpınırken buldum kendimi. durmadım ama devam ettim. mecburdum. hayatın öğrettiği çok şey oldu. aldığım nefes için sınandım. bir ömür tükettim acılarıma. mutlu olmaya çalışırken acı buldum. hiç mutlu olmadım demiyorum. dengesizliğimle acı toplar, dengesizliğim de mutluluk arardım. bir şeyler bekler ama hep yerimde sayardım. başaramazdım, bazen kabul edemez, bazen ederdim. bu’sun diyemedim kendime. herkes başka kalıba sokmaya çalıştı sanki. kendim olmaya çalışırken, kendimi yok etmeye çalıştığımı farkettim. geç farkına vardım, vardım varmasına da bir değişiklik gösteremedim kendime. cesaretli olamadım. korkum vardı, inadım vardı, saçacak sevgim vardı. doğru yerlerde harcayamadım. yanlışı seçerken doğru diye ilerledim. geç farkına vardım ama baksan gene aynıyım.
57 notes · View notes
sezginer35 · 6 months
Text
youtube
KENDİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM..
YAŞADIĞIM SÜRE BOYUNCA HEP MERHAMETİMİN ARKASINDAN YÜRÜDÜM, BEKLENTİLERİMİ ARKADA BIRAKTIM.
KİMSEDEN BİR ŞEY BEKLEMEDİM, DOĞRUSU BU SANIYORDUM ÇÜNKÜ.
YAŞADIKLARIMI YAŞAYAMADIKLARIMI İÇİMDE SAKLADIM, SUSTUM BASTIRDIM OLSUN DEDİM İNSANLIK BENDE KALSIN.
BEN EN İYİSİNİ YAŞATAYIM Kİ İSTEMEYE YÜZÜM OLSUN DEDİM.
VERDİM, HEP VERDİM KARŞILIĞINI ALIP ALAMADIĞIMA BAKMADAN, ASLINDA GÜÇLÜ OLMAK DEĞİLDİ İSTEDİĞİM, AMA OLMAK ZORUNDAYDIM VE BIRAKILDIM.
KENDİMİ HEP ERTELEDİM.
KİMSENİN BENİ ANLAMADIĞINI BİLDİĞİM HALDE HAYATIMA GİRENLERİ BANA VERİLMİŞ BİR GÖREV OLARAK GÖRDÜM.
HERKESİ MUTLU ETMEK ZORUNDAYIM SANDIM.
BENİMDE MUTLU OLMAM GEREKTİĞİNİ UNUTMUŞUM MEĞER..
GÖREVİM NEYSE EN İYİSİNİ YAPMALIYDIM Kİ VİCDANIM RAHAT ETMELİYDİ.
BİRİLERİNİN DE BANA KARŞI GÖREVLERİ OLDUĞUNU HİÇE SAYMIŞIM OYSA…
NE YAZIK Kİ; BANA VERİLEN ROLLERİ EN İYİ ŞEKİLDE OYNARKEN ONLARIN ROLLERİNİ İYİ OYNAYIP OYNAMADIĞINA HİÇ BAKMADIM.
KARŞIMDAKİLERİN EKSİKLERİNİ TAMAMLAMAYA ÇALIŞIRKEN, ONLARIN HATALARINI GÖRMEYE VAKTİM KALMAMIŞ SANKİ.
BENİ ÜZMELERİNE BAKMADAN, KARŞILIĞINDA NE ALDIĞIMA NE HİSSETTİĞİME ALDIRIŞ ETMEDEN HEP VERDİM..
KENDİMİ NASILDA UNUTMUŞUM.. UNUTTURMUŞLAR ASLINDA.
PARAMPARÇA OLMUŞ KALBİME, CAYIR CAYIR YANAN İÇİME DOĞRULARI SÖYLEMEYE ÇALIŞAN BEYNİME, MUTSUZ YÜZÜME HEP SUS DEDİM.
SEN SUS…
KENDİME HAKSIZLIK ETTİM, KİMSEYE ETMEDİĞİM KADAR.
HERKESİ DİNLEDİM KENDİMİ DİNLEMEDİĞİM KADAR.
KİMSE BENİM YÜZÜMDEN MUTSUZ OLMASIN DİYE, HİÇ BİR ŞEYİN SEBEBİ BEN OLMAYAYIM DİYE MUTLULUK OYUNLARIMI OYNADIM..
YETMEDİ YENİ OYUNLAR BULDUM.
AMA BİR GÜN BİR BAKMIŞIM Kİ PARAMPARÇA OLMUŞUM.
TUTUNACAK TEK DUYGU BIRAKMAMIŞIM KENDİME.
KENDİMİ TESELLİ EDECEK TEK ŞEY YOKMUŞ HAYATIMDA.
ALLAK BULLAK OLMUŞUM..
KENDİMİ ARAMAYA ÇIKTIĞIMDA YORGUN, YILGIN, BİTKİN BİR KÖŞEDE SAKLANIP AĞLAYAN BİR ERKEK ÇOCUĞU OLARAK BULDUM.
VE ONA ELİMİ UZATTIM DİYEBİLDİĞİM TEK ŞEY GEÇTİ, BİR DAHA SENİ KİMSE ÜZEMEYECEK.
ŞİMDİ SENDEN ÖZÜR DİLİYORUM.
SENİ BU KADAR HİÇE SAYDIĞIM İÇİN, İNSANLARIN SENİ BU KADAR ÜZMELERİNE MÜSADE ETTİĞİM İÇİN, SENİ HİÇ BİR ZAMAN DİNLEMEDİĞİM İÇİN, ÜZERİNE BU KADAR SORUMLULUK YÜKLEDİĞİM İÇİN, HAKKIN OLAN BÜTÜN DUYGULARI SANA YAŞATMADIĞIM İÇİN…
ŞİMDİ TEKRAR SÖYLÜYORUM.
İNSANLIĞINDAN, KALBİNDEN, DUYGULARINDAN, ÇOCUKLUĞUNDAN, HİSLERİNDEN ÇOK ÖZÜR DİLİYORUM…
GALİBA BEN ALMADAN VERMENİN ALLAH’A MAHSUS OLDUĞUNU UNUTMUŞUM…
can abimizden
67 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media
Ayrılığımı sessizce yaşadım, sanırım sandığımdan daha güçlü buldum kendimi, zaman zaman bunu mu hak ettim diye sorguladım, zaman zaman sinirlendim, zaman zaman kendime üzülüp acıdım, zaman zaman hastanede 1-2 dakika olsun gözyaşı döküp toparlanacak bir oda aradım. Bugün de kendime bunları hissettirdiğim son gün olsun istedim. Kendime iyi bakacağım hediyelerimi giyip kuşandım ve bu baharda kalpleri yeşeren dostlarımın mutluluğuna gölge de yaş da düşürmeden onları dinledim, her şeyin en güzelini hak eden minnoşlarımın mutlulukları içimi sıcacık etti. Her şeyin bir sonu varmış dostlarım ve biz kendimizin değerini bilen, hayatını güzel yaşamayı başarmış insanlardan olmak için çabalayacağız.
51 notes · View notes
ruhunuterkedenkiz · 1 year
Text
kırıldığımı söyleyemedim, anlaşılır sandım. kimse farkında olmadı suçlandım. kendime olan saygımı siktir ettim, defalarca bana yapılan hataları affettim. denedim, çabaladım, olur sandım. olmadı. yapmam dediğim ne varsa yaparken buldum kendimi. yıprandım. kendime deva olamazken herkese ilaç olmaya çalıştım. yıprandım. şimdi bakıyorum da, yolun sonuna ulaşırım dediğim her yoldan geri dönmüşüm. olmadı, anlatmak istediğimde kimseyi bulamadım, şimdi de anlatamıyorum.
159 notes · View notes
master1wayne · 9 months
Text
BÖLÜM 11.1 [HIZLI DEĞİL]
Nadia'nın yanından ayrıldıktan sonra, şirkete doğru yol aldım. Bir süre yolda ilerledikten sonra, şirkete varmış ve kapıda karşılanmıştım.
Hemen arabamın anahtarını teslim ettim ve Tuğba Hanım ile birlikte, asansöre doğru yürüyerek konuştuk.
Tu: Günaydın Aras Bey.
“Günaydın Tuğba Hanım. Herkes hazır mı?”
Tu: Evet efendim. Herkes, toplantı salonuna geçti ve sizi bekliyorlar.
“Daha fazla bekletmeyelim. Önden buyurun.”
Tuğba ile birlikte asansöre bindik ve hızlıca toplantı salonu'nun olduğu kata doğru, hemen çıktık.
Birlikte toplantı odasına girince, herkes ayağa kalktı ve sırayla “Günaydın!” denildi ve yerimize oturduk.
Bu hafta, gayrimenkul ve yazılım alanı hakkında olan ve bazı değişiklikleri olduğu. Köklü ve büyük araştırmaları, teker teker anlatıyordu.
Bir sürü fikir arasında, bazıları riskli olsa bile girilebilecek işlerdi. Bu nedenle, benden onay istiyorlardı.
Zaten, daha neyi kaybedebilirim ki?
Böylece onay verdim ve işlemler için, gidilecek ülkeye özel bir ekip oluşturup, başlarına da kuruldan bu fikri ortaya çıkaran 2 kişiyi koydum.
Diğer arkadaşların fikirlerini dinledikten sonra da, toplantıyı bitirme kararı aldık ve sırayla çıktık.
Ben tam asansöre binmek için yürürken, arkamdan bir kadın geldi ve bana “efendim, özel bir ziyaretçiniz varmış, kendisi çok önemli bir konu için gelmiş!” dedi.
Tam da gitmek için hazırlanmışken, ne ziyaretçisinden bahsediyor du ki?
Neyse ne! Kim olduğunu öğrenelim.
“Nerede şu an?”
X: Kendisi şu an aşağıda. Ne yapmamı istersiniz efendim?
“Tamamdır, kendisini yanında biriyle birlikte odama getirin lütfen!”
X: Tamamdır efendim.
“Teşekkür ederim!”
Kadın, kafasını sallayarak gitti.
Odama doğru yürüdüm ve kapıyı açtım. İçeri geçtiğimde, koltuğuma oturdum ve kendisini beklemeye başladım. Biraz süre geçtikten sonra kapı yavaşça açıldı ve içeri girdi.
“Leyal?”
Le: Merhabaaa.
“Ne oldu Leyal? Neden geldin?”
Le: Hoş buldum Aras. Teşekkür ederim yaa.
İçimden kendi kendime” Kesin bir işi düştü. Yoksa siktin sene buraya gelmezdi!” demiştim.
İstemeden de olsa, tok ve sinirli bir ses tonuyla “iyi otur bakalım” dedim.
Leyal koltuğa oturmuş. Ben de, yerime geçmiştim. Sözüne başlamadan önce, şirketin telefonuyla “iki tane acı kahve lütfen!” dedim ve kapattım.
Le: Acı sevmem ben ama...
“Konuşucaklarımızın üstüne iyi gider diye düşündüm. Yanlış mı yaptım?”
Le: Yaani yok ama...
“Ee Leyal. Ne için geldin buraya?”
Le: Halini hatırını sorayım dedim.
“Ben gayet iyiyim, sağlığım yerinde. Yani bir şey yok.”
Le: Öncelikle özür dilerim.
“Ne için?”
Le: Geçenlerde seni rahatsız ettiğim için! Ama cidden yardımına ihtiyacım var Aras! Bana yardım etmek istemez misin? Biz çok iyi arkadaşız hem!
Hemen yalakalık yapmaya ve kendi ihtiyacı için kullanmadan önce, bana yol yapmaya başlamıştı!
“Olmaz Leyal! Sınırını aşma lütfen!”
Le: Yaa Aras lütfen. Magazinden düşmezsiniz, herkes sizi konuşur. Son zamanlarda olan babanın hatalarını bu haberle kapatır ve zorluklara rağmen, her olayın üstünden gelen bir, aile imajı vermiş olursunuz.
Sırf, kendisini ünlü etmek için özellikle benim ailemin içerisinde bulunduğu, bu durumun üstüne gitmesi sabrımı taşırıyordu.
“Geçen sana ne dedim ben Leyal?”
Le: Ya lütfen. Bak eğer ki, bana yardımcı olursan. Büyük ihtimalle daha öne çıkacağım.
“Ee öne çıksan ne olacak be?”
Le: Para kazanacağım. Herkes beni konuşacak. Herkes benimle irtibata geçmek isteyecek. Eğer ki, bir haberi ilk ben öğrenirsem, bunu başka kanallara güzel fiyata satabilirim.
“Vay be, ne kadar güzel bir hayat bu böyle! Demek, diğer kanallara satarak beni ve ailemi iyice acınası duruma sokacaksın. Leyal çık git buradan! İyice tadını kaçırıyorsun!”
Le: Sadece anne'nin başına gelenleri kısaca konuşsak bile yeter.
“Annemin başına bir şey gelmedi!”
Le: O zaman, emniyette polislere neden hesap verdin?
“Çok seviyorlarmış beni. Gel çayımızı iç ve biraz da sana soru soralım dediler. Ben de, iyidir tamam dedim geçtim.”
Le: Yaani annene taciz edildiğini kabul ediyorsun.
İyice sinirlenmeye başlamıştım, suratım iyice sıcaklamış ve soğuk terler döküyordum. İçimde tek bir ses vardı bu sefer ve bana “parçala şu kaltağı, hakkında öğrendiklerini ortaya dök” diyordu.
Ancak, birazcık daha sabretmeliydim.
Her işin, bir zamanı ve vakti vardır. Bu nedenle derin bir nefes aldım.
“Bak Ley-”
[Kapı tıklatılır]
Kahvelerimiz gelmiş ve ortama kısa süreli bir sessizlik çökmüştü. Kadın çıkınca tekrar lafa girmek için ağzımı açtığımda, Leyal konuşmaya başladı.
Le: Bak Aras. Bana istediğim bilgiyi vereceksin. Elbet ya senden, ya da başkasından elbet bu bilgiyi tamamen koparırım.
Le: Yani bu sebepten dolayı işimi zora sokma ve bana yardımcı ol.
Leyal bir anda kaplan modunu açmıştı ama yanlış kişiye karşı, yanlış adımları atıyordu. Bunun farkında mıydı? Tabii ki, hayır!
“Çok mu bilgi istiyorsun?”
Le: Evet ve bana o bilgileri vereceksin.
“Tamam o zaman aç telefonunu lütfen.”
Leyal tavrından ödün vermese bile, altında heyecanlı bir kız çocuğu yatıyordu ve eminim kendisine “işte böyle, istediysem bana vereceksin” diyordu kesinlikle.
O çantasından telefonunu çıkarırken. Ben de telefonumu açtım. Madem bir oyun oynamak istiyordu, oynayalım o zaman değil mi?
Ses kaydını açtı ve konuşmaya başladı.
Le: Evet Aras Bey. Olay nasıl oldu.
“Her şey çok ani oldu. Araştırmaya başladım sizi ve sonra şunlar geçti aklımdan, siz aslında ne kadar da karaktersiz bir kadınmışsınız, Leyal Hanım. Sizden beklemezdim...”
Leyal ne olduğuna şaşırmış ve anlam verememişti.
Ve sırayla, elime ne geçtiyse onun hakkında bildiğim. Hepsini dökmeye başladım. Aciz bir durumun içine hapsolup, yerin dibine girecekti.
“Saat 23.39. Büyük bahçesi olan, ormanlık bir alanda 2 katlı ve havuzlu bir villadan. ***** turizm acentası sahibi. Fatih Ateşoğlu ile el ele görüntülenmişsiniz.”
Leyal, bunları duyunca titremeye başladı. Suratı buz kesmiş ve çaresiz bir durumun içine adım atmıştı.
“Sonra, bu adam ile aynı hafta içinde 4 ve diğer ay tam 17 defa buluşmuşsunuz. İşin acı tarafı, adamın çok iyi bir eşi var. Kendisi ile tanışıklığımız var ve kadının 1 kızı, 1 oğlu var Leyal Hanım.”
Leyal hemen elini telefonuna uzattı.
“Aa dur lütfen. Ne oldu hemen öyle? Daha anlatacağım var!”
Le: Lü-lütfen, bunu yapma. Aramızda kalsın bunlar yalvarıyorum...
“Sadece bu mu var elimde? Hayır tabii ki sadece bu deği!”
“Yaşadığın apartmanda nişanlısı olan genç bir çocukla'da bu görüntülerini yakaladım.”
“Araba içerisinde yapmak, sizin için hiç te bile zor olmamış galiba! Hah?”
[Şimdi siz diyeceksiniz ki, ne zaman oldu ve öğrendin bunları]
“Biliyor musun Leyal. Seninle tanıştıktan sonra. Birazcık araştırmak istemiştim seni. Ancak ne param vardı ne de doğru imkânım.”
“Babamın davası süresince senin geçmişine biraz baktım ve bazı şeyler gözüme takıldı. Sonra da, bunun üstüne düşmek istedim ama olmadı, bazı aksaklıklar çıktı maalesef ki!”
“Fakat, sonra dava sürecini atlatınca kendime dedim ki. Madem süreç bitti! Ben de, o zaman seni niye seni takip ettirmeyeyim dedim kendime.”
“Ve evet yaptım. Ama aklıma hâlâ şu var. Senin gibi bir kadın. Şık giyimli ve başarılı birisi. Neden önüne gelen insanın kucağında terler ki?”
Leyal ayağa kalktı hemen kapıya doğru yürüdü. Fakat kapıyı kahveleri içerken kilitlemiştim bile...
Le: Bırak çıkayım, lütfen! Bir daha adını ağzına bile almam. Yeter ki, izin ver de gideyim.
“Otur şuraya küçük orospu!”
Leyal beni dinlemeyip, kapıya vurmaya başlamıştı. Ancak kapılar babam sağ olsun dışarıya ses vermiyordu. Ve camlarda özel bir camdı.
Eğer ki, kumandayla gerekli tuşa basarsam bembeyaz oluyor ve dışarıdan, içerisi görünmüyordu.
Herhalde Alya'yı odasında böyle sikiyordu...
“Onlar seni duyamazlar, hatta göremezler bile. Babam sağ olsun. Yurt dışından getirtti bu sistemi.”
Yavaşça yanına yürüdüm ve onu çevirip duvara yapıştırdım.
“Eğer ki, bana karşı gelmeseydin ve işleri buraya kadar getirmeseydin! Şu an böyle bir durumda olmazdın...”
Elimle çenesini tuttum ve “şimdi sana gitmen için izin veriyorum. Ancak yeniden görüşeceğiz ve artık ben ne istersem yapacaksın. Yoksa bu görüntüleri, her yerde görürsün!”
“Anladın mı beni Leyal!?”
Le:...
“ANLADIN MI?”
Le: E-evet...
“Güzel, şimdi çıkabilirsin!”
Düğmeye bastım ve kilidi kaldırdım, Leyal kapıyı açtığı gibi, koşar adımlar atarak asansöre doğru gitti ve gözden kayboldu.
Keşke, bunlar yaşanmasaydı ama egosu ve bencilliği onu böyle bir duruma kadar itmişti. Üzücüydü...
Birazcık daha şirkette yapmam gereken işleri yaptıktan sonra, dosyaları kapattım ve eşyalarımı da alıp aşağı indim.
Vale hemen arabayı getirmişti. Bindiğim gibi eve sürdüm. Yolda giderken güzel bir mekâna uğradım.
Bir kaç parça, et ve hindi eti aldım. Sonra arabaya tekrar bindim ve evime yol aldım.
Yolda giderken, Derya beni aramıştı.
Hoparlörü açtım ve telefonu kenara koyup konuşmaya başladım.
“Alo aşkım, günaydın bitanem!”
De: Günaydın canım. Neredesin, seni bekliyorum. Dün neredeydin?
“Arkadaşımda kaldım, biraz oturduk sohbet ettik. Tam kalkacaktım, ısrar etti. Ben de, geceyi onlarda geçirdim! 10 dakikaya evde olacağım aşkım.”
De: Tamam bekliyorum...
Telefonu kapattıktan sonra, az biraz daha sürünce evin kapısına kadar gelmiştim. Yavaşça arabayı garaja doğru soktum ve indim.
“Sen evet sen, gel buraya”
(güvenlik görevlisi)
G.g: Evet efendim.
“Şu iki salağa söyle arabayı güzelce temizletsinler!”
Adam “tamam efendim” dedi ve gitti.
Kapıyı açtım ve elimdeki ağırlıklarla birlikte, mutfağa gittim. Mutfak kapısını zor da olsa açtım ve Derya'mı bulaşıkları temizlerken görmüştüm.
Kapının kapanma sesini duyunca, arkasını döndü ve beni görünce hemen elindeki bezi bıraktı. Yere topuklu ayakkabılarını sertçe vurarak, bana koştu ve sarıldı.
“Aşkım, kusura bakma beklettim!”
De: Olsun, sen geldin ya gerisi sorun aşkım. Aç mısın, yapayım mı bir şey?
“Yok hayatım, bunları dolaba koyayım akşama güzel bir yemek yiyelim. Sen de katıl bize hem!”
Sen de katıl dediğim için yanakları kızardı kafasını öne eğdi. Şımarmış bir sesle “ayy tamam aşkım” demişti.
“Bizimkiler nasıl bakalım? Var mı bir olay, kusur ya da herhangi bir şey?”
De: Bir şey yok. Ancak farklı bir şey var!
“Nedir durum anlat canım?”
De: Aşkım, annen acaba biraz şey mi? Yani...
“Nasıl şey mi?”
De: Annen biraz değişik giyindi bugün. Hafif biraz, yani bildiğin, şeyleri andırıyor ya...
“Canım! Çekinme anlat ya da söyle sorun etmem ben. İstediğin kelimeyi, kullanabilirsin aşkım.”
De: Tam orospuları andırıyor, başka bir ruh hali var bugün. Kaşarlar gibi kıvırta kıvırta yürüyordu, evin içinde.
De: Babanın yokluğundan dolayı biraz kişisel zevkleri arttı galiba?
Bunu duyunca tepkimi belli etmeden, kendimi sonunda zafer kazanmış gibi mutlu hissetmiştim.
Sonunda, o da bana boyun eğmiş ve aldığım kıyafetleri giymeye başlamıştı demek ki. İçim baya hoş olmadı değildi.
“Gerekli uyarıyı yaparım ben, sen merak etme aşkım. Hatta şimdi il-...”
De: Ya boşver aşkım. Kadını sevmesem bile, en azından istediği gibi takılsın! Fazla karışmayalım.
Derya'nın böyle düşünmesi garip geldi. Şahsen, böyle görüntüler görmemi istemez ve kendisinden başkasını asla yakınımda böyle, açık saçık takılırken görmek isteyeceğini de, sanmıyorum ama ne diyebilirim.
Belki de annem olduğu için, biraz göz yummuştu ve düşüncelerimi de bilmediğinden dolayı ona karşı.
Kendi içini böyle ferah tutuyor olmalıydı. Yoksa, pek yapılabilecek açıklama yok aslında bu konuda.
Biraz orada oturup, kahve eşliğinde kurabiyelerinden götürdükten sonra kalktım ve mutfaktan çıkıp, odama yönelmek için merdivenleri çıktım.
Odamın kapısını açmadan önce, Ayla'nın yanına gittim. Kapısı hafif açıktı ve yatağın üstüne yüz üstü uzanmış.
Altına, götünün iki yanağını birlikte güzelce gösterecek gri bir şort giymiş ve kendisini sergiliyordu.
Önceden, beni sevmeyen ve nefret eden bir kadındı. Şimdiyse kendisini siktirmek için, elinden geleni yapıyor.
Neyse geceye işimi görürüm bununla ben, şimdi dönüp işleri halledeyim.
Odama döndüğümde, takım elbiseyi çıkardım ve normal günlük kıyafet giydim. Bilgisayar başına oturdum.
Biraz iş ve biraz da, sınavla alâkalı çalışmalar yaptıktan sonra bilgisayarı kapattım. Ekran gözlerimi yormuş ve kollarım, bacaklarım ağrımaya başlamıştı.
Telefonuma uzandım ve annemi aramak için, dokundum.
An: E-evet oğlum, bir şey mi oldu?
“Odama gel hemen, girince de kapıyı kilitle. Çabuk ol 30 saniye içinde gel!”
An: Ta-...
Telefonu yüzüne kapattım ve üstümü çıkarıp, tekrar uzandım. Uzandıktan tam 6 saniye sonra. Hızlıca topuklu ayakkabılarını yere sertçe vurarak, odaya girdi ve hemen kapıyı kilitledi.
An: Ne oldu? Sorun nedir? (çekinerek)
“Masaj yapman lazım, gel buraya!”
Bana, çekinerek baktı. Ama istemeye istemeye, adımlar atarak geldi ve topuklu ayakkabılarını çıkardı.
Dar kırmızı elbisesi yüzünden, bacaklarını tam açtıramıyordu. Etek kısmını elleriyle tutup biraz yukarı çektirdi.
Siyah jartiyerli ayağını hafifçe kaldırıp, yatağın üstüne çıktı ve kalçamın üstüne oturabileceği bir şekilde, pozisyon aldı ve oturdu.
Kafamı biraz yana çektirip baktığımda, ellerini saçına atmış ve saçını toplayıp topuz yapmıştı.
58 notes · View notes
siyahperi · 6 months
Text
İnsan yaşamı boyunca kaç defa doğar?
Tumblr media
Kaç yenilgi kaç ölüm kaç doğum sığdıra bilir derken kendi kendime, gözlerimi kapatıp son günlerde yaşadıklarımın muhasebesini yaparken buldum kendimi. Yaşarken defalarca ölürmüş insan öldüğünü zannederken yeniden doğarmış.
Anka kuşu derdim kendimi hep yeniden doğmalarım mehşurdur benim derken bu sefer havlu attım hayat denen ringe. Pes ettim, iliklerime kadar hissettim bu sefer rakibimin sert yumruğunu. Bu sefer kaybettim kirli bir kaybedişe şahit oldu bedenim ruhum öylece sere serpe düştüğüm o yerde gözlerim kapalı yüreğimden akan kanın sıcaklığı sardı bedenimi. Kulağımda sevdiğim insanların telkin edici sözleri çınlıyor ama ben hiç birini duymuyorum. Tek bir kişinin sesi ve yüzü! KATİLİM.
37 notes · View notes
leeyll · 4 months
Text
Fark ettim de uzun zamandır aynada kendini hiç incelememişim. Bu sabah fırsat buldum. Biraz baktım da kendime. İçinde olduğum karmaşa dışa fazlasıyla vurmuş. Mosmor gözaltlarım, şiş gözlerim ve hiç gülmeyen dudaklarım gibi.
20 notes · View notes
murat-o41 · 25 days
Text
YAŞLI KOMŞUM VE KARIM (5)
İnanılmaz derecede yaramaz ve inanılmaz derecede erotik bir değişimdi hayatımızda… Yine de üçüncü bir göz de olsa, karı koca arasında yaşanan bir cinsel fanteziydi yaşadıklarımız…
Evliliğimiz ve cinsel yaşantımız önemli ölçüde değişene kadar birkaç gün pek fazla bir gelişme olmadan geçti.
Ayla ve ben birkaç bardak kırmızı şarap eşliğinde güzel bir akşam yemeğini yeni bitirmiştik. Telefonum çaldığında koltuğumuzda uzanıyorduk, Burhan'dı arayan… Tuhaf buldum, çünkü numaralarımızı almamıza rağmen tanıştığımızdan beri beni hiç aramamıştı.
“Komşu…?” diyerek telefonu açarken bir yudum şarap aldım.
“Timur?” Şakacı bir sesle cevap verdi.
“Sana nasıl yardım edebilirim abi?” dedim. Yüzeyde sesi sakindi, ama sözlerinde gizli bir sinirlilik tonu vardı,
“Ya dostum, etli yemek yaptığım güveci fırında unuttum ve kömür gibi yandı da… Yarın bir arkadaşım için parti veriyorum. Bana yardım etmesi için Ayla'yı bir süre ödünç alabilir miyim senden? ”
Aniden dikkatimi çekmişti söyledikleri… Dizlerim heyecanla titreyince yanımdaki koltuğa çöktüm. Karımın bu isteğe nasıl tepki vereceğini bilemiyordum. İşler tamamen kontrolden çıkmaya başlamıştı.
“Ayağa kalk Timur ve karınla konuş.” diye telkin ettim kendime… Yavaşça kalkıp diğer odaya doğru yürüdüm,
“Ben… Evet komşum. Neden olmasın? Ama o ne diyecek bakalım, sormama izin ver.“ Durakladım, devam ettim, kelimelerimi dikkatle seçerek devam ettim,
“Sadece yemekle ilgili mi ihtiyacın var karıma?” Benimle açıkça konuşmalıydı bu herif, karımı ne için istediğini söylemeliydi.
“Elbette, yemek için… Ah, bir de… Bende duruyor da hala, bikinisini geri vermek isterim.“
Karımın minik seksi bikinisinin onda olduğunu bile unutmuştum.
“Ah... Doğru yaa… Elbette… Ama o pazar gününü hatırlayınca biraz utanacak karım… Sanırım o da unuttu bikinisinin sende olduğunu…” Garip bir şekilde güldüm.
“Güzel! Biraz utanmayı hak ediyor. Bikiniyi fırlatırken benim gibi yaşlı bir adamla alay etti çünkü…” dedi ve o da güldü. Cevap olarak,
“Evet komşum, bu genç karımın şımarıklığı… Bence ona bir ders vermelisin.” diyebildim.
Biraz şakacı bir tavırla söylemiştim bunu, ama kelimeler ölü gibi havada asılı kaldı. Gergin, iki cambazın bir ipte oynaması gibi bir garip konuşmaydı aramızdaki… Burhan cevaplarken sözlerinin altında gizli bir anlam yüklüydü,
“Timur, olayın ne olduğunu biliyorsun. Bence bu harika bir fikir… O güzel eşine ders vermeyi çok isterim.”
Yüzüm kızardı, yutkundum. Garip, şaşkın bir heyecanla doluydum, ama cevapladım,
“Tamam komşum… Nasıl istersen… Karımı sana tekrar göndereceğim.”
“Sen çok iyi bir adamsın. Karın da senin gibi anlayışlı bir kocası olduğu için çok şanslı…”
Görüşme bitmiş, ben elimdeki telefona bakıp duruyordum. Heyecan içindeydim. Yavaşça oturma odasına geri döndüm sonra, uyarılma ifadesini yüzümden atmaya çalıştım. Ayla beni bekliyordu.
“Kimdi o aşkım?”
“Burhan aradı canım… Yemek hazırlamak için mutfakta senin yardımına ihtiyacı varmış.”
Yüzü neredeyse anında kızardı. Eminim, o da bu çağrının nereden çıktığını düşünüyordu.
“Ne…? Şimdi, şu anda mı?” Başımı salladım,
“Evet. Yarın düzenlenecek bir parti için pişirdiği yemeği yakmış, şimdi de sana ihtiyacı varmış, yardım istiyor.” dedim. İstek tamamen normalmiş gibi davranmaya çalışıyordum.
Aniden göğüslerinin büyüklüğünü meydana çıkaran ve pek sevdiği minik geceliğini giydiğini, yatmak için hazırlanmış olduğunu fark ettim.
Gecelik tam olarak erotik iç çamaşırı sayılmazdı. Ama ancak kendi evinizde giyilebilirdi. Başka bir yerde giyecek bir giysi değildi. Yüzünde heyecan ve karmakarışık duygular belirdi bir anda… Doğrulup kalkarken,
“Ben… Tamam öyleyse… Komşumuza yemek yapmasına yardım edeyim. Yukarı çıkıp üstümü çabucak değiştireyim bari…”
“Hayır canım, gerek yok değişmene… Sadece birkaç dakikalığına gideceksin zaten…” dedim. Dik bakışlarla karıma baktım. Ayağa kalktı, yüzü kızarmıştı yine karımın…
“Aşkım… Bu gecelik komşumuzun yanına gitmek için pek uygun sayılmaz…”
Üzerindeki kıyafetini gösteriyordu bana… Şeffaf gecelik kumaşından minicik tanga külodunu görebiliyordum. Eteği o tanga külodun hemen altında bitiyordu zaten, kısacıktı… Sütyen yoktu içinde… Meme uçlarının pembemsi koyuluğu ve kabarıklığı belli oluyordu. Gülümseyerek,
“Uygun değil mi? Biz buraya taşındığımızdan beri Burhan’ın yanında giydiğin neredeyse en kapalı kıyafet bu aşkım…”
Şaka yollu söylemiştim ama söylediklerim neredeyse gerçekti. Havuz başında önce minicik bikiniyle görmüştü karımı… Sonra çırılçıplak suyun içinde sevişmemizi izlemişti. Ve yatak odasında çırılçıplak karıma bakarak mastürbasyon yapmıştı.
“Tamam bebeğim. Eğer öyle diyorsan…” 
Gülümsüyordu karım… Yavaşça arkaya doğru yürüdü ve kapıyı yavaş hareketlerle açtı. Dışarı çıkarken bana son bir bakış attı. Yüzünde yaramaz, şeytanca bir sırıtma vardı.
“Bir yemek için komşumuza yardıma gideceğim. Tamam…” Aslında hiç de öyle olmadığını biliyormuş gibi üstüne basarak söyledi bunu… 
“Sadece bir yemek…”
Çıktı sonra… Bu kadını seviyordum. Komşumuzun bahçesine doğru yüksek topuklu terlikleriyle yürürken, onu bekleyen yabancı erkeğin evine yaklaşırken ağır çekimde karımı izledim. İncecik şeffaf kısa geceliği bütün güzelliğini meydana çıkarmıştı karımın, uzun ve çıplak bacaklarının üstünde çalkalanan kalçalarını sarıyordu.
Burhan sanki hazır bekliyormuş gibi karım adımını attığında kapıyı açıverdi. Burhan’ı gördüğümde kalbim hopladı. İri yarı gövdesiyle, gömleksiz ve yarı çıplak arka kapıyı açtı karıma… Bir şorttan başka bir şey giymiyordu komşumuz, öyle görünüyordu.
Birbirlerine gülümsediler. Ayla kızardı. Hiç konuşmadılar ve adam kolunu nazikçe beline sarıp karımı içeriye soktu. Aniden, gözümün önünden kayboluverdi karım…
Mutfağını görmek için uğraştım, ama panjurlar kapandı. İçeriden gelen ışık, pencerenin kenarlarından zar zor sızıyordu. Kalbim aniden daha hızlı atmaya başladı, ama kendimi kanepede oturmaya ve beklemeye zorladım.
On dakika geçti, sonra yirmi… Elimde televizyonun kumandası görmeden zap yapıyordum. Tüm televizyon kanalları zihnimdeki bulutları dağıtamadı bir türlü… Bir korku kapladı içimi, soğuk soğuk terlemeye başladım.
Komşumun yatak odasına, karanlığa, perdelerine bakabilmek, karımı görebilmek için yukarı koştum. Işığı yanmayan yatak odası karanlıktı. Sanırım aslında mutfaktaydı bizimkiler… Birkaç dakika daha geçti ve oturma odasında masanın etrafında volta atmaya başladım.
Yaklaşık bir saate yakın zaman geçtikten sonra aklıma iyi bir fikir geldi. Arka kapıdan çıktım, yavaşça bahçede yürüdüm. Komşunun mutfağına bir göz atmaya çalıştım. Işık yanıyordu ve ocakta bir kaç tencere vardı, ama Burhan ya da eşimden hiçbir iz yoktu.
Sonunda yan tarafa geçip bahçede sürünmeye karar verdim. En sonunda oturma odası penceresine vardım. Perdenin köşesinde tesadüfi bir boşluk vardı. Ya da ben öyle düşündüm.
Gördüğüm şey beni iliklerime kadar sarstı, ama aynı zamanda korkunç bir uyarılma hissi yarattı.
Burhan ve Ayla komşunun geniş koltuğunda oturuyorlardı. Fark ettiğim ilk şey, eşimin geceliğinin beline kadar aşağıya indiği ve onu güzel büyük göğüslerini meydanda bıraktığıydı. Burhan’ın muazzam elleri karımın iri göğüslerini pençeliyor, onlara masaj yapıyor, meme uçlarını sıkıyordu.
Kafasını zevkle arkaya atmış ve kendini o koca ellere bırakmış olan karımın hafif inlemelerini camın arkasından duyabiliyordum. Sonra büyük bir dehşetle Burhan’ın şortunun ayak bileklerinin etrafında olduğunu fark ettim.
Kocaman, kalın ve büyük yarağı açıkta duruyor ve yukarı doğru yükseliyordu. Tarifi imkansız derecede büyüktü aleti… Ayla'nın narin elinin o koca yarağın etrafına sarıldığını görünce neredeyse çöküyordum.
Karım elindeki aleti büyük bir zevkle, huşu içinde sıvazladı. Parmakları komşumuzun etkileyici direğine yavaşça yukarı ve aşağı masaj yaptı. Adamın ağır görünen taşakları karımın narin elinin hareketleriyle yukarı ve aşağı hareket ediyordu. Küçük, ince parmaklarının yarağın kalın çevresini tamamen kuşatmasının hiçbir yolu yoktu.
Manzara karşısında ağzım dilim kurudu, gözlerim genişledi, dizlerim titredi. Daha ben ne yapacağımı düşünemeden, bir tepki vermeden önce Burhan bir anda patladı. Onun inanılmaz, koç yumurtası kadar büyük toplarının nabız gibi hareket ederek yukarıya çekildiğine tanık oldum.
Kalın tohum şelalesi o koca yarağın ucundaki delikten adeta fışkırarak boşalmaya başladı. Beyaz köpüklü spermler, olayı Burhan için tatmin edici bir orgazmla taçlandırmak için pompalamaya çalışan Ayla’nın elini kapladı.
Burhan, karımın dokunuşundan gelen inilti, zevkle kendinden geçmiş vaziyette, başını geriye yasladı. Duvarın arkasına eğildim, dinledim, sersemlemiştim. Karımın şaşkın sesini duydum,
“Vay canına Burhan, çok fazla boşaldın. Nerede biriktirdin bu kadar spermi?”
“Teşekkür ederim sevgilim. Bunlar benim büyük taşaklarımın imalatı…” Durdu, gülerek devam etti. “Tanrım, bu harikaydı. Böyle bir şey yapmamızı ne kadar çok istediğimi bilemezsin.”
Ayla'nın sesi gergindi, kafası karışıktı. Erkeğin boşalmasına rağmen kule gibi dimdik duran sikinden gözünü ayıramıyordu.
“Bunu yaptığımıza inanamıyorum! Timur beni öldürecek!”
“Kocanı tanıyorum bebeğim, hiç de öyle bir şey yapmaz Timur… Ama ben seni zevkten öldüreceğim şimdi…”
Burhan’ın sesi şehvete bürünmüş gibiydi. Ben yine de karımın olayı burada bitireceğini umuyordum. Kısacık şeffaf geceliğini tekrar yukarıya çekip çıplaklığını örttüğünü görmeyi bekleyerek içeriye baktım.
Ahh… Hayır, tam tersine… Komşum geceliğini çıkarıp atan Ayla’yı kucağına oturtmuştu, dudaklarını kemirircesine öpüyordu. Karım da büyük bir şehvetle ona karşılık veriyordu. Karımın o hayran olduğu yarağın tadına bakmadan bırakacağını zannetmek ne kadar büyük bir saflıkmış meğer…
Karım adamın kucağında yükselerek alttan o odun parçası gibi yükselen erkekliğin üstüne oturmaya çalıştı. Dudaklarını ısırarak hedefi bulduğunda oturmaya başladı. İnlemelerini duyabiliyordum.
“Ohhh… Burhan… Canım yanıyor. Çok büyüksün… İkiye ayrılıyorum sanki… Çokk… Aahhh…” 
Burhan cevap bile vermedi karıma… Homurdanarak karımın koca memelerine yumulmuş, dudaklarıyla uçlarını ısıra ısıra emiyor, dilini dolaştırıyordu.
O koca kule az sonra becerikli karımın bacaklarının arasında kaybolmuş, amcığına gömülmüştü. Biraz o şekilde durup bekledikten sonra oturup kalkmaya başladı karım… Çok sürmeden de feryat figan boşalmaya başladı. Burhan’ın kalın sikine geçirilmiş bir işkence mağduru gibi dakikalar boyu titreyerek, sarsılarak orgazm oldu.
Sonunda duruldu, yavaşça erkeğin kucağından kalktı. Amcığı sırılsıklam, dudakları genişlemiş vaziyetteydi. Gözleri yarı kapalı, eliyle amını okşayarak yatıştırmaya çalıştı bir müddet… 
Sonra eğilip yerden geceliğini aldı, üstüne geçirdi. Burhan oturduğu koltuktan kalkmadan seksi karımı izliyordu sikini sıvazlayarak…
“Timur’dan korkma canım… Kocan senin yaramaz bir kız olmandan çok hoşlanıyor, Ayla. Yaptığımız şeyi sevecek, inan bana... Öyle bir erkek olsaydı, geçen gün seni benim yanımda sikmezdi.” Karım sinirli bir şekilde görüş alanımdan çıktı ve kapıya doğru giderken,
“Umarım sen haklısındır…” dediğini duydum.
Evimize geri döndüm, oturma odamızdaki kanepeye neredeyse uçarak daldım. Umutsuzca kendime çeki düzen vermeye, olan bitenlerden pek sarsılmamış gibi görünmeye çalıştım. 
Hemen ardından sürgülü kapının yavaşça açıldığını duydum ve darmadağınık eşimin odaya girdiğini gördüm.
Saçları dağınıktı ve nefes alışverişleri hızlıydı. Geceliği kırış kırış bir haldeydi ve yüzünde beni görünce dehşete kapılmış bir ifade belirdi. 
Ayağa kalkıp yanına gittim. Karıma hiç bu kadar ilgi duymamıştım. Hiçbir şey söylemeden durdum. Onu kolundan tutup kanepeye attım….
36 notes · View notes
1sairbisikletle · 1 month
Text
Meursault'la Konuşmalar 41
Bugün temizlik günü. Neyse ki sıra bende değil. Evdeki odalardan en azından biri temizlenene kadar kardeşlerimin odasında takılıyorum. Çünkü odam süpürüleceği zaman her şeyi yatağımın üzerine toplamam gerekiyor ve başka oturulacak oda da yok. Bir iş yapamadığım için bilgisayardan kitap okuyacaktım, sonra baktım burada metin ekranını açıp boş bırakmışım, doldurayım dedim.
Dün Üsküdar'da Emre Abiyle denk geldik, insanın doğru anlaşılır mıyım endişesi taşımadan konuşabilmesi harika bir şey. Öncesinde de çalışmak için çıkmıştım ama çalışmak dışında her şeyi yaptım. Keyfim yerinde gibiydi buna rağmen. Rutinlerimi aksatmadan sürdürmeyi yavaş yavaş öğreniyor olmamın etkisi var sanırım. Şimdilik sadece bakım rutini olsa da bunu büyütebileceğime inanmaya başladım. Bu benim için çok kıymetli.
Önceki günlerden birinde hem çalıştım, hem güzel bir sohbet imkanı yakaladım yeni tanıştığım biriyle hem de akşamında bir seminere gittim ki seminer Abdülmecit Efendi Köşkündeydi, seminer konusu da mimaride moda bağlamında el-Hamra etkisiydi. Pratiğe anında yansıyan çok keyifli bilgiler öğrenmek, ortamın ambiyansı, yeni insanlar tanımak, tanıdıklarla karşılaşmak vs. derken tam tamına dolu bir gün ve akşam oldu. Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum, beş yaşımdan beri ne olmak istiyorsun sorusuna fıkıhçı cevabını veriyorum, bu cevap yalnızca bir kez 11. sınıftayken kısa bir süre değişti ve mimarlık oldu, sonra mimarlığın bana keyif veren kısmının sanata yansıyan yönü ve İstanbul olduğunu, teknik kısmından zevk almayabileceğimi fark ettim ve bundan vazgeçtim. Ama ilgim baki kaldı. Hala mimarlık üzerine dinlemeyi, okumayı ve keşfetmeyi seviyorum. Çoktandır uzaktan uzağa güzel şeyleri görüp okuyup geçmekle iktifa ettiğim için bu alanda bir şey dinlemek beni ayrıca mutlu etti. Mayıs sonunda bir seminer daha olacak aynı yerde, iple çekiyorum.
Tumblr media Tumblr media
Evdeki ortamım stabilleşse ve huzursuz hissetmeme sebep olan sorunlar tahammül edilebilir bir noktaya gelse ritmimi bulurum gibi yavaş yavaş. Ama o kısım oldukça zor. Biraz da o yüzden "kendime ait bir düzen" arzum bu kadar tavan yapıyor. Çok yoruldum çünkü.
Sonraki gün Meydan Avm'de çalıştım ama yine hiçbir şey istemiyordu canım. Bir koltuk bulup ona gömülme arzusuyla yanıp tutuşuyordum ama eve gitsem göze batacaktım. Çok sevdiğim badem unlu kek bile tat vermemişti o derece. Sonra oturduğum yerden kalkıp Nero'ya geçtim, kahvemi alırken baktım, her zaman dolu olan koltuk boştu. Olabilecek en rahat ve korunaklı pozisyonda oturdum ve kitap okuyup kahvemi içtim. Kurtarılmış bir an gibiydi. Çalışmadım ama olsun. Kitap okumak da boş durmak değil sonuçta.
Tumblr media Tumblr media
Bu süreçte dört kitap okudum ve bir de tabak yaptım. Deseni çıkarırken çekmişim ama bitmişini çekmemişim. Bir de ilk defa kendi başıma trilin çektim tabağıma, güzel de oldu. Bir şeyi daha kendi başıma halledebilmiş olmak iyi geldi. Aldığım bardaklar için de desen buldum bugün, becerebilirsem ona başlayacağım. Geleneksel bir desene denemiştim ama hoşuma gitmemişti, yakışmamıştı bardağa. Yine de onu da boyayacağım, ziyan olsun istemiyorum emeğim.
Tumblr media
Annem bunu tabağa geçirirken ve tahrirlerken ne kadar uğraştığımı görünce "bir daha bu kadar zor desen seçme, çok uğraşıyorsun, başka işlerin olmasa neyse " dedi. Seviyorum deyip geçiştirdim. Tezimi kastediyor elbette. Her gün tezle ilgili bir şey buluyor soracak. Panik bir insan olsam sürekli paniklerim, öyle sorular. Kendince o da beni düşündüğünü düşünüyor. Bu soruların hiçbir faydası olmadığını, aksine zararı olduğunu kaç kere anlattım ama kârı olmadı. Yavaş yavaş umursamamayı da öğreniyorum. O soracak, ben sakince cevaplayıp geçeceğim.
İşte böyle Meursault, insanoğlu her şeye alışıyor ve acele etmezse yavaş da olsa bir şeyleri fark etme fırsatı buluyor, bulabiliyor. Bu da öyle bir haftaydı işte. Şimdi oturup dün akşam S'yle izlediğimiz dizinin kitabını okuyacağım. Agatha Christie'nin bir kitabından uyarlanmış ve çok kötü uyarlanmış. Çok da anlamsız bitti. Bu yüzden kitabını okumaya karar verdik. Şu anda bir iş yapamadığım için ona odaklanacağım.
Güncelleme
Diziyi yaparken bütün detayları çorba etmişler, kitap ne kadar harika çiziyor oysa her şeyi. Sonunu bilmeme rağmen merakla okuyorum. Christie okumayı da özlemişim.
10 notes · View notes