Zina yaparken yakalanan bir kadın Hz. İsa’nın huzuruna getirilir…
Halk öfkelidir...
Kadının recm cezasıyla taşlanarak öldürülmesini istemektedir…
Hz. İsa kavminin bu isteğini reddetmez…
Eğilir yerden bir taş alır…
Ve yere bir daire çizer…
Daire Allah'ın izni ve kudretiyle bir aynaya çevrilir...
Ve aynaya bakan herkes geçmişte işlediği günahları tüm çıplaklığıyla görür...
Hz. İsa doğrulur,
0 kalabalığa doğru döner ve;
"Hadi, ilk taşı en günahsız olanınız atsın" der.
Kimse kadına taş atmaya cesaret edemez…
Çünkü herkes haddinden fazla günahkardır…
Biri kadına taş atacak olsa günahları herkesin içinde ifşa olacaktır…
Kimse taş atmaya cesaret edemeyince,
Hz. İsa kadını affederek oradan gönderir....
Evet, cennetteki yerini babadan kalan miras malı gibi garanti görenler şimdi söyleyin, bakalım…
Hangimiz diğerimizden daha az günahsızız?
Amel defterlerimiz boynumuza asılı kalsaydı acaba kaçımızın birbirine bakacak yüzü olurdu?
Veyahut, günahlarımızın rengi yüzümüze yansısaydı kaç tanemiz sokaklarda rahat gezebilirdik?
Sorular çok ağır mı oldu?
Ahirette daha ağırı olacak…
Evet, hiç birimiz günahsız veya hatasız değiliz…
Ama her nedense hepimiz cüretkarız…
Her birimiz, başkalarının günahlarını ve hatalarını izlemekten, onları yargılamaktan, kendi günahımızla ve hatalarımızla yüzleşmeye vakit bulamıyoruz...
Allah affederken, kul yargılıyor.
Kula, kulun sorması gereken soruları sormamız lazım iken, Allah'ın soracağı soruları soruyoruz...
öfkem dindi. ne zaman öfkem dinse yanlış şeyler yapmaya başlıyorum. sanki kendime olan saygımı yitiriyorum. daha çok kaçıyorum, sesimden kaçamıyorum. sanki bağırınca anlaşırlık yükseliyor sanan öğretmen gibiyim. bazı soruların cevabı, her şeyin anlamı olmadığını asla öğrenemeyeceğim. öğrenmemenin imkansız olduğununu düşünen biri için cehennem bu. aynı yere döneceğim, bazen neyden korktuğumu istemsizce sayıklıyorum. duyduğum şeyleri unutmalıyım, unutmalıyım ki bir daha durmayayım. ölmemek için yerde hareketsiz yatan o asker gibi zeminden rahatsız ama yaşadığına bir şekilde memnun. her şeyi denedim, her şey ne demekse. nasıl hissettiğimi tanımlayamıyorum. az sonra tanıdık bir sima görünce kahkahalarla sohbet edebilirim. az sonra kimse yoksa ki yok memnuniyetsiz suratıma devam edebilirim. iyi rol yaparım. ama tercihen kendimi izlemekten hoşlanmıyorum. yağmur başladı, yağmur romantik değildir.
Bir şarkıya, bir kitaba, bir filme, bir ana, bir insana takılı kaldığınızda seçeneklerinizin kalanı elenir, tercih yapmadığınızı düşünürsünüz; takılı kalmak bir tercih değilse nedir? Sağlıklı olmadığını bilirsiniz ama dinlemekten, okumaktan, izlemekten, aklınızda tekrar tekrar oynatmaktan, hatırlamaktan alıkoyamazsınız kendinizi. İnsanın tutkuyla sarmaladığı her şey saplantı haline gelme potansiyeline sahiptir ve potansiyel cinayet silahınız da aralarından biridir.
Kadının recm cezasıyla taşlanarak öldürülmesini istemektedir…
Hz. İsa kavminin bu isteğini reddetmez… Eğilir yerden bir taş alır…
Ve yere bir daire çizer…
Daire Allah'ın izni ve kudretiyle bir aynaya çevrilir...
Ve aynaya bakan herkes geçmişte işlediği günahları tüm çıplaklığıyla görür...
Hz. İsa doğrulur, 0kalabalığa doğru döner ve; "Hadi, ilk taşı en günahsız olanınız atsın" der.
Kimse kadına taş atmaya cesaret edemez… Çünkü herkes haddinden fazla günahkardır… Biri kadına taş atacak olsa günahları herkesin içinde ifşa olacaktır…
Kimse taş atmaya cesaret edemeyince,
Hz.
İsa kadını affederek oradan gönderir....
Evet, cennetteki yerini babadan kalan miras malı gibi garanti görenler şimdi söyleyin, bakalım…
Hangimiz diğerimizden daha az günahsızız? Amel defterlerimiz boynumuza asılı kalsaydı acaba kaçımızın birbirine bakacak yüzü olurdu?
Veyahut, günahlarımızın rengi yüzümüze yansısaydı kaç tanemiz sokaklarda rahat gezebilirdik?
Sorular çok ağır mı oldu?
Ahirette daha ağırı olacak…
Evet, hiç birimiz günahsız veya hatasız değiliz…
Ama her nedense hepimiz cüretkarız…
Her birimiz, başkalarının günahlarını ve hatalarını izlemekten, onları yargılamaktan, kendi günahımızla ve hatalarımızla yüzleşmeye vakit bulamıyoruz...
Allah affederken kul yargılıyor.
Kula Kulun sormasi gereken soruları sormamız lazım iken Allah'ın soracağı soruları soruyoruz...