Tumgik
#erol parlak
haberolacom · 2 years
Link
Tumblr media
2 notes · View notes
fisiltihaberleri · 1 year
Photo
Tumblr media
#GaripBülbül Neşet Ertaş"/ #YILINSONAÇIKLAMASI: Dijital Sanatlar-Prof .#ErolParlak Garip Bülbül Neşet Ertaş” filmimize de adını veren, Prof. Dr Erol Parlak’ın kaleme aldığı, merhum Neşet Ertaş’ın vefatından bir yıl önce son kontrolleri yapmaya başladığı; 2 cilt, 1408 sayfalık kitabı hakkında, Neşet Ertaş ailesinin avukatı Uğur Çapkın’ın yaptığı itibarsızlaştırma açıklamalarına ve bu açıklamalardan yola çıkarak basın etiğine uymayacak ithamlarla yazılan haberlere ve köşe yazılarına cevabımızdır. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/garip-bulbul-neset-ertas-yilin-son-aciklamasi-dijital-sanatlar-prof-erol-parlak-7575.html #neşatertaş #istanbul #izmir #new #raki #rakicandir #galata #edebiyat #photooftheday #aşk #muhabbet #ankara #fotoğraf #vietnam #sözler #racon #mutlu #yeniraki #taksim #illegal #rakimasasi #erkek #dubai #photogrid #ağır #sözdiyarı #aşıkveysel
0 notes
sonmuzik · 2 years
Text
"Garip Bülbül Neşet Ertaş" Filmi Dev Oyuncu Kadrosu Belli Oldu
Tumblr media
"Garip Bülbül Neşet Ertaş" Filmi Dev Oyuncu Kadrosu Belli Oldu
Ünlü Sanatçı Neşet Ertaş ‘ın Filminin Oyuncu Kadrosu Belli Oldu. “Ayla”, “Naim”, “Müslüm” gibi hafızalarda iz bırakan başarılı yapımlara imza atarak Türkiye sinemasında yeni bir d��nem başlatan ‘Dijital Sanatlar’, yine çok özel bir ismin saz ve söz ustası Neşet Ertaş ’ın yaşam öyküsünü beyazperdeye taşıyor. Sanatçının hayatına saygı duruşu niteliğindeki “Garip Bülbül Neşet Ertaş” filminin oyuncu kadrosu açıklandı. Neşet Ertaş Kimdir?
Tumblr media
"Garip Bülbül Neşet Ertaş" Filmi Dev Oyuncu Kadrosu Belli Oldu Türkiye sinemasında art arda çektiği gerçek hayat hikayeleriyle milat kabul edilen birbirinden başarılı filmlere imza atan Dijital Sanatlar, bu kez büyük usta isim Neşet Ertaş ’ın hayatını “Garip Bülbül Neşet Ertaş” ismiyle sinemanın büyüsüyle buluşturmaya hazırlanıyor. Prof. Dr. Erol Parlak ’ın aynı isimli kitabından uyarlanan Fulya Özcan ve Mert Dikmen’in senaryosunu yazdığı, müzik direktörlüğünü Yıldıray Gürgen’in üstleneceği filmi Ömer Faruk Sorak ve Berker Berki yönetiyor. İstanbul, Ankara, Kırşehir ve Almanya ’da çekilecek filmin Görüntü Yönetmeni Jean Paul Seresin, Kostüm Tasarım Sorumlusu Baran Uğurlu… "Garip Bülbül Neşet Ertaş" Filmi Dev Oyuncu Kadrosu Belli Oldu Film 27 Haziran Pazartesi Günü ‘Motor’ Diyecek… Abdal kültürünün en önemli temsilcilerinden Neşet Ertaş’ın hayatına saygı duruşu niteliği taşıyan, okuma provalarıyla birlikte ön hazırlıkları tamamlanan film, 27 Haziran Pazartesi günü ‘motor’ diyecek… Kadroda Yıldızlar Geçidi Var… “Garip Bülbül Neşet Ertaş”, birbirinden değerli oyuncularıyla da dikkat çekiyor. Yılın merakla beklenen filminde Neşet Ertaş’ı Ramazan Bağgül, gençliğini Bektaş Dolu canlandırırken başarılı müzisyen Zara, Neşet Ertaş’ın annesi rolünü üstlenecek. Filmin sürprizlerinden birisi de Timuçin Esen’i Müslüm Gürses rolünde yeniden izleme fırsatı bulmamız… Zara Kimdir?        Timuçin Esen Kimdir? “Garip Bülbül Neşet Ertaş”ın yıldızları bir araya getiren kadrosunda ayrıca; Melisa Aslı Pamuk, Yüsra Geyik, Toygan Avanoğlu, Serkan Köksal, Selin Genç, Rüzgar Aksoy, Ayça Damgacı, Bahtiyar Engin, Caner Kurtaran, Yiğit Mahzuni, Celal Öztürk, Gözde Kansu, Renan Bilek, Cemal Toktaş, Atay Yıldız, Cansu Fırıncı, Kemal Başar, Mehmet Esen, Ali Tutal, Erhan Uslu, İmren Çapanoğlu, Ersin Faikzade, Cenk Gürpınar, Hasan Ali Mete, Halil İbrahim Kalaycıoğlu, Erkan Kolçak Köstendil, Doğan Tokel, Asaf Doğan, Ayhan Pekbilgin bulunuyor. Onur Efe Şahin ise Neşat Ertaş’ın çocukluğunu oynayacak. Film, CGV Mars Dağıtım aracılığıyla 23 Aralık 2022’de tüm Türkiye’de vizyona girecek. Melisa Aslı Pamuk Kimdir? Yüsra Geyik Kimdir? Toygan Avanoğlu Kimdir? Yiğit Mahzuni Kimdir? Bahtiyar Engin Kimdir? Rüzgar Aksoy Kimdir? Ayça Damgacı Kimdir? Caner Kurtaran Kimdir? Gözde Kansu Kimdir? Read the full article
0 notes
haberznet-blog · 7 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "Rektör atamaları Resmi Gazete'de" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. http://www.haberz.net/rektor-atamalari-resmi-gazetede/
0 notes
haberkaraman · 7 years
Text
Sevenleri "bozkırın tezenesini" unutmadı
Sevenleri “bozkırın tezenesini” unutmadı
Neşet Ertaş‘ın Kırşehir‘deki mezarını ziyaret eden sevenleri ve ailesi, dua okuyarak kabrine çiçek bıraktı.
KIRŞEHİR (AA) – Ölümünün 5. yılında Neşet Ertaş’ı unutmayan sevenleri, “bozkırın tezenesi“nin Kırşehir’deki mezarını ziyaret ederek dua okudu.
Ertaş’ın Bağbaşı Mezarlığı‘ndaki kabrinde ziyaretçi yoğunluğu yaşanıyor. Türkiye’nin birçok ilinden ve yurt dışından gelen vatandaşlar, bozlak…
View On WordPress
0 notes
buzfmnet · 7 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "İbrahim Kalın, Bingöl ve Parlak'tan 15 Temmuz türküsü" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. http://tuzlahaberi.com/haber/8565/ibrahim-kalin-bingol-ve-parlak-tan-15-temmuz-turkusu.html
0 notes
metruksehir-blog · 7 years
Text
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 15 Temmuz için türkü seslendirdi / Foksmedya, son dakika, haberler
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, sanatçı Yavuz Bingöl ve Erol Parlak 15 Temmuz gecesi hayatını kaybedenler için türkü söyledi. Kaynak : Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 15 Temmuz için türkü seslendirdi
0 notes
keremulusoy · 7 years
Text
1964 DOĞUMLU EROL PARLAK, BİR TÜRKÜ İNSANI, DERİN VE AĞZINA KADAR DOLU BİR SANATÇI, GELECEĞE KALACAK BİR MİRAS. 44 YILDIR ELİNDE BAĞLAMASI, ANADOLU’NUN AZIZ HİKÂYELERİNİ GÜN YÜZENE ÇIKARTIYOR. BU KÜLTÜRE YAPTIĞI SON HİZMET DE, ÖLÜM KALIM MÜCADELEMİZ OLAN ÇANAKKALE SAVAŞI’NIN KAYBOLMAYA YÜZ TUTMUŞ AĞITLARINI GÜN YÜZÜNE ÇIKARTIP ALTIN TEPSİDE SUNMASI.
Erol Parlak bir lütuf, değer ve başarı. Çünkü Erol Parlak toprağın, tarihin, Anadolu’nun, bu ülke halkının mahsulü. Uzun yıllar, türküsüne, kültürüne, sanatına değer katmış, kadim hünerlerin emekçisi. Her şeyden önce sanatını, bilim seviyesine taşıyarak, derinlikli araştırmalarla satır aralarına kadar incelikleri kavramış. Yani bir birikim şelalesi; akmaya hazır; akıyor da ve hiç tükenmiyor.
TRT’de yaptığı on yıllık görevle, İTÜ Türk Musikisindeki hocalığıyla, ulusal ve uluslararası konserleriyle, Neşet Ertaş hakkında yazdığı 2 ciltten oluşan 1500 sayfalık külliyatla, Arif Sağ, Erdal Erzincan gibi ustalarla gerçekleştirdiği çalışmalarla ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaptığı saha araştırmalarıyla, türküye ve ağıta biçtiği öneme değer vermiş, bu alanı ve kendisini beslemiş. Nihayetinde müthiş bir birikim ortaya koymuş.
ÇANAKKALE AĞITLARINI DERLEMEK
Bu birikimin meyvelerinden bir tanesi de, Erol Parlak’ın Çanakkale Ağıtları konulu çalışmasıdır. Çanakkale Savaşı sırasında, Anadolu’nun dört bir yanından harp etmeye giden gençlerin arkasından yakılan ağıtları derlemiş. Anadolu’da her şeyin bir karşılığı olduğunu vurguluyor Parlak. “Anadolu’da çok fazla ozan, şair, sanatkar var. En ufak bir şey türküyle ifadelendiriliyor. Karıncaya, söğüt dalına yuva yapan mandaya, çekirgeye türkü var fakat yaklaşık iki yüz elli bin insanımızı yitirdiğimiz Çanakkale’ye bir türkü dışında ağıt yok!”
Bu eksikliğin, aslında kendiliğinden var olmadığına vurgu yapıyor. Çanakkale’ye gönderilen askerlerin ardından bir çok ağıt yakılmış fakat bunlar derlememiş. Hatta bu eksikliğin sebep olduğu çarpıcı bir gerçeği gündeme getiriyor. “Araştırılmamış, derlenmemiş. Cumhuriyet, Çanakkale savaşının önemini de belki çok sonraları idrak etmiş. 1930’lu yıllarda Kastamonulu İhsan Ozanoğlu’na “Çanakkale içinde aynalı çarşı” diye bir türkü bestelettirilmiş…” Parlak, bu işin peşine düşmüş. Yılların birikimini kullanmış. Ağıtları derleyerek ‘Bitmeyen Ağıt Çanakkale’ albümünü hazırlamış. Kültürü ve mirası yaşatmaya yönelik çaba, müthiş bir sanatsal zevk…
BİTMEYEN AĞIT’A, ANADOLU TOPRAĞININ TINILARI EŞLİK EDİYOR
Ağıtların tek hakimi yalnızca sözleri değil. Türlü acıların ve hasretlerin doğurduğu kelimelerden evvel işitilen giriş tınısı sizinle sohbet ediyor. “Bak,” diyor. “Birazdan, yaşananları anlatacağım. Fakat önce hisset. Bu notalar, yüreğine dokunmak için var. Sazın telleri iliklerine işlemek ve tüylerini diken diken etmek için dans ediyor.” Özlemin adım adım dokunduğu yolların tarifi ve acısı, kulaklarınızdan sülüzüp gözünüzde canlanıyor. Evet, Çanakkale’ye böyle gitmiş olmalılar. Orada ben de olsaydım, sevdiğimin ya da oğlumun peşi sıra gözlerimi dolduran damlalar böyle bir duyguyla titrerdi.
Erol Parlak’ın bu ağıtlara ördüğü müziğe tanıklık ederken, nasıl gözleriniz kızarıp burun delikleriniz büyüyorsa, aynısının, tarihe işlenmiş bu hikayelerdeki insanların da başına geldiğine katılıyorsunuz. Arkada eşlik eden müzik, kimi zaman kederli, kimi an umutsuz, kimi yerde cesur ve amansız…
Başlı başına, hem beste hem de ağıtlar, gönlünüzü doldurmanın ötesinde, sizden bir parça sunduklarını kanıtlıyor. Peki aralarındaki uyum? Olmuş mu? Böyle bir hikayeye böyle ezgiler uygun görülebilir mi? Pek düşünmeye gerek kalmadan dinleyince daha iyisinin imkansız olduğuna karar verebilirsiniz.
OLYMPUS DIGITAL CAMERA
KAHRAMANLIK YURDU ÇANAKKALE
Müzikal, tarihi ve kültürel zevke doyduktan sonra, bu eserin ve çabanın mimarına ne düşündüğünü sormak gerekir. Erol Parlak, binlerce şehitle bedel ödeyerek geçit vermediğimiz Çanakkale Savaşı hakkında ne düşünüyor? Ardında yatan mücadeleler ve kayıplara dair ne hissediyor? “Çanakkale Savaşı tarihin kaydettiği en büyük savaşlardan biri” diyor sanatçı. “Bizim ülkemiz için de çok kritik bir savaş bu. Orada büyük bir kahramanlık destanı sergilenmiş ve bu kritik savaştan başarıyla çıkılmış. Diğer yandan çok sayı da okumuş, eğitimli kesimimizin de kaybedildiği büyük bir acı yaşanıyor. Bu yönüyle de çok büyük bir trajedi aslında. Bu trajedinin maalesef türküleri yok idi, biz bir örnek sunmaya çalıştık. Umuyoruz ki bundan sonra bu konudaki çalışmalar daha çok gelişir.”
“HERKES TÜRKÜYE TUTKUN”
Erol Parlak yalnızca müziğin derdinde değil. Bu toprağın insanının, kültürünün, düşünce yapısının, dilinin kaygısını çekiyor. Medyanın popüleriteyi pompalayarak, türküleri bir kenara itelemesinin, hem yanlış olduğunu, hem de halkta bir karşılığının bulunmadığını dile getiriyor. “Ders verdiğim öğrencilerin bazılarında tanık oluyorum, çocukların Türkçesi kalmamış. Neredeyse 100 kelime ile konuşuyorlar. Anlıyorlar ama Türkçe zayıf olduğu için yeterince ifade edemiyorlar. Medyadan yapılan kültürel operasyonlarda deniliyor ki türküler çağdışıdır, ilkeldir, yaşlılar dinler. Yavaş yavaş herkes de bunun böyle olduğuna inanıyor. Hiç alakası yok, eskiden onbinlerce saz çalan var deniliyordu. Şimdi milyonlarca saz çalan var. Herkes tutkun buna, herkes Neşet Ertaş dinliyor çünkü böyle değerli başka bir figür yok”
NOTLAR
NOT -Erol Parlak 1988’de TRT İstanbul Radyosu’nda yetişmiş sanatçı olarak on yıllık bir görevi omuzladı.
-İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 1992 yılında başladığı ‘‘Sanatta Yeterlik (Sanat Doktorası)’’ eğitimini 1998 de’’ Türkiye’de El İle (Tezenesiz) Bağlama Çalma Geleneği ve Çalış Teknikleri” adlı tez çalışmasıyla taçlandırdı.
-Yaklaşık on yıl boyunca başta Orta Anadolu, Teke Yöresi, Doğu ve Güneydoğu olmak üzere Anadolu’nun çeşitli yörelerinde alan araştırmaları yaptı.
EROL PARLAK HAKKINDA
» T.C. Cumhurbaşkanlığı “Kültür Sanat Büyük Ödülü” (2016), T.C. Kültür Bakanlığı “Neşet Ertaş Altın Bağlama Ödülü” (2013), Türkiye Radyo Televizyon Kurumu “Türk Halk Müziği Derleme Ödülü” gibi saymakla bitmeyecek birçok ödüle layık görüldü. » Arif Sağ ve Erdal Erzincan gibi birçok usta isimle çalışıp, beraber konserler verdi.
NOT
En az elli yedi bin askerin şehit düştüğü bilenen, bir varoluş mücadelesi olan Çanakkale Savaşı’na, Anadolu, Ortadoğu ve Balkanlar coğrafyasından binlerce Kınalı Kuzu’nun hasret sızısıyla gönderildiği biliniyor. Bu ödenen bedel de, tartılayamayacak bir değeri bizlere miras bırakıyor.
  Yazı: Faruk Kanber
*Marmara Life Sayı 101
‘Kadim Ağıt’ların Peşinde 1964 DOĞUMLU EROL PARLAK, BİR TÜRKÜ İNSANI, DERİN VE AĞZINA KADAR DOLU BİR SANATÇI, GELECEĞE KALACAK BİR MİRAS.
0 notes
dramatik-buluntular · 6 years
Text
Bir Gün Bir Yerde Mutlaka
Tumblr media
Bazen yanındaki insan seni anlamaz da, yabancı olduğun, çok az şey paylaştığın ve uzakta olan anlar. Bu da hayatın paradokslarından birisidir. Aynı dünya görüşünde olmak da yetmez.  Bunun ötesinde bir duyarlılık gerekir. İşte bu tür insanların yolları bir yerde kesişir.
George Orwell’ın “1984” başlıklı kitabının bir yerinde beni etkileyen kısa bir cümle vardır: “Bir gün karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız.” Buluşma kaçınılmazdır, ama buluşmak isteyenler için, ona yönelik çaba harcayanlar için yalnızca. Böyle bir duyarlılığa sahip olanların yolu bir gün mutlaka bir yerlerde kesişir, buluşurlar. Uzak ve sisli anılardan çıkıp gelen tanıdık, ama unutulmuş bir yüz gibiydi sanki. Ama yüzlerin ne önemi vardı. Önemli olan beynin bir yerlerinde sizden bir imge kalmasıydı. İşte o imge yıllar sonra kanatlanıp, denizleri aşarak ve uzaklardan süzülerek size kadar ulaşıyordu. Bu da hayatın bir güzelliğiydi. Şöyle demişti kanatlı bir kuş gibi ansızın geliveren o imge: “Sene bilmem kaç. Yüzümde sivilce izleri henüz geçmiş olmalı. Mahallenin özendiğim ablası Ankara İnsan Hakları Derneği’nde (İHD )  tercümanlık yapıyor o vakitler. Ablamın iyi arkadaşı. Oraya gidiyoruz birlikte. Birisiyle tanışıyoruz. O vakitler çok parlak değil halbuki. Ama bir yerlere ismi kazınıyor. İsmi çıkmıyor akıldan. Sosyal medya işe yarıyor, facebook’da buluyorsun. O seni tanımaz etmez. Zevkle okuyorsun yazdıklarını. O uzak yerlere savrulmuş, sen bir yere.” Bir süre düşünüyorum o anlatırken. Neden yıllar önce bir an gördüğümüz imgeler kalıyor beynimizin bir yerlerinde ve yıllar sonra birden açığa çıkıveriyor de, bazen yanımızda olan insanların imgelerini unutuveriyoruz… Uzaklardan çıkıp gelmiş, kanatlı imge anlatmaya devam ediyor. Sanki hayali bir sohbet gibi gerçekleştiriyoruz hiç olmamış, belki de gerçektir kim bilir… “Bazen yıllarını birlikte geçirdiğin insanlar buhar olup gidiyor,” diyor “bazen de kalıyor hiçbir şey paylaşmadığın insanlar sarkıt dikit misali. Damla damla çoğalarak…” Bir yerlerde bir iz kalmış, o iz yıllar geçse de silinmemiş. Çok az bir zaman paylaşılmış, kısa bir sohbet belki. Ama yine de bir şeylerin izi bugüne dek gelmiş. Yakında ya da uzakta olmak değil; aynı duyarlılığa sahip olan insanların yolları bir noktada kesişir yeniden, belki de bu kaçınılmazdır, diyorum. “Hiç sevmediğim bir adamın sözü vardı: ‘Yolu sevgiden geçen insanlar, bir gün bir yerde buluşur’ diye. Bu böyle işte, bir şekilde kesişiyor insanlar. Sevgiden öte elbet, bizimkisi.” diyor kanatlı imge. Güzel bir söz, diyorum.  Bazen yanındaki insan seni anlamaz da, yabancı olduğun, çok az şey paylaştığın ve uzakta olan anlar. Bu da hayatın paradokslarından birisidir. Aynı dünya görüşünde olmak da yetmez.  Bunun ötesinde bir duyarlılık gerekir. İşte bu tür insanların yolları bir yerde kesişir.
İşte o elenmiş, süzülmüş olan çıkar bir anda açığa. Aslında insanların çoğu büyük parçalardan ibaret, elenecek süzülecek bir şey yok. İncelemiyoruz bir türlü.
Kanatlı imge devam ediyor bir süre sustuktan sonra gizemli bir edayla sözlerine: “Ben belki sadece hücrelerimle hissediyorum. Beyine, kola bacağa gerek yok.  Söze bile bazen gerek yok, o bile bazen yetersiz.” diyor ve susuyor. Ve küf tuttuğundan bahsediyor bir süre. Ben ise olgunlaşmaktan söz ediyorum. Belki küf tutmak bile olgunlaşmanın bir aşamasıdır kim bilir… Küf de, kokusu da kalmaz zamanla, ama o da bir şeyler katar insana. Çünkü her şey birbirinin bir parçası; iç içe ve de birbiriyle kesişir. Sahipliği sevmiyor, mış gibi yapmak istemiyor, sahtelikten nefret ediyor, saf kendiniz olmak istiyor, düşüncelerinizi çekinmeden hesapsız ortaya koyuyor, itiraz ediyorsanız, bir gün bir yerde mutlaka sizinle de buluşuruz. Ne derece başardım bunları yapmayı kendi hayatımda, bilmiyorum; ama en azından bütün hayatım bu çabayla geçti. Ve sonra sanki bir yerlere geç kalmış gibi aceleyle veda edip tekrar uzaklara kanat çırpmaya başlıyor kanatlı imge. Geldiği gibi hızla gidiyor. Denizin üstündeki ufukta kayboluncaya görünmez oluncaya kadar izliyorum onu. Tek bir sözcük dökülüyor yalnızca dudaklarımdan: Hayat… Erol Anar Haziran 2017 Paraná
https://erolanar.org/2018/05/20/bir-gun-bir-yerde-mutlaka/
25 notes · View notes
haberolacom · 2 years
Link
2 notes · View notes
thefreedomus · 2 years
Link
0 notes
bunedycom · 2 years
Text
Neşet Ertaş'ın Hayatını Anlatan Filmden Yeni Fragman
Neşet Ertaş’ın Hayatını Anlatan Filmden Yeni Fragman
Türk Halk Müziği’nin en önemli figürlerinden biri olan Neşet Ertaş, 2012 yılında prostat kanseri tedavisi görürken hayatını kaybetmişti. Ünlü ozanın ölümünden sonra, Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir eser kaleme alınmış ve bu esere “Garip Bülbül Neşet Ertaş” ismi verilmişti.  Büyük ustanın ölümünün 10. yılında, aynı isimli bir sinema filmi ile Neşet Ertaş’ın hikayesi beyaz perdeye taşınacak.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ugisie77 · 3 years
Text
Neşet Ertaş’ın hayati film oluyor
Neşet Ertaş’ın hayati film oluyor
Usta sanatçı Neşet Ertaş’ın hayatı film oluyor. “Garip Bülbül, Neşet Ertaş”ın yapımcılığını, “Ayla”, “Müslüm” ve “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu”nun yapımcısı Mustafa Uslu üstlenecek.  Filmin yönetmen koltuğuna ise Ömer Faruk Sorak oturacak. Yapım, Prof. Erol Parlak’ın “Garip Bülbül, Neşet Ertaş” adlı iki ciltlik kitabından sinemaya uyarlanacak.  Parlak kitabında yakın arkadaşı Neşet Ertaş ile…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
0nurrrsln · 3 years
Text
0 notes