Tumgik
#mahkeme
ilmiyyat1453 · 6 months
Text
Allah mazlumun hakkını almaz sandınız!
56 notes · View notes
siyahisttsblog · 11 months
Text
Tumblr media
15 notes · View notes
denizeyuruyen · 6 months
Text
Tumblr media
https://www.bbc.com/turkce/articles/ceqe99d75lyo
"Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi!"
demiş bir zamanlar Tezer Özlü. Geçen onca zamanda ne değişmiş? Yaşamdan çalmak bedava! İtiraz edenin başını ezerler. Yandaş kepazeler konforlu hayatlarını sürdürmeye devam etsinler.
5 notes · View notes
desroars · 10 months
Text
Bugün mahkemem var. Tacizden dolayı açtığım bir dava için ilk duruşma gibi bir şey.
Karşı tarafın ceza alacağına zerre inancım yok. Davacı olduğum kişinin deli raporu var. Daha önce taciz gibi vukuatları olmasa da, yaralama gibi olayları olmuş ama ceza almamış.
Oraya ceza almayacağını bildiğim halde gitmek çok koyuyor.
Bu önünüzdeki iki saati sinir krizi geçirmeden atlatabilirsem ne mutlu bana
6 notes · View notes
hatiragulzaman · 11 months
Text
Tumblr media
💫💫💫
Enes bin Mâlik (r.a.)'in rivâyeti, rahmet peygamberinin özelliğini açıklar: ?Rasûlullah (s.a.s.), hiçbir kimseye kötü söz söyleyen, lânet eden ve söven bir kişi olmadı. (Bir kimseye) öfkelenip darıldığında ?alnı topraklanası o kimseye ne oluyor?? derdi.? (Buhârî, c. 7, s. 84) Rasûlullah (s.a.s.), öfkeli haldeyken de ancak hakkı söyler, hak olanı yapardı. Fakat Allah adına olan öfkesi, ona suçlunun cezalandırılmasında sabır ve teenniyi terk ettirir ve acele etmesine sebep olurdu. Bu hususta Hz. Ali şunu söyler: ?Hz. Peygamber, hiçbir vakit, nefsi için intikam peşinde koşmadı. Onun insanları cezalandırması, Allah'ın haramlarının çiğnenmesine karşı idi.? (Kütüb-i Sitte, 15/166).
2 notes · View notes
tugralaw · 2 years
Text
DEVLETTEN ADALETİ ÇIKARTIRSAN, GERİYE BÜYÜK VE YOZLAŞMIŞ BİR ÇETEDEN BAŞKA NE KALIR Kİ
4 notes · View notes
quotpediatr · 2 years
Text
Son mahkemeyi bekleme, kendini her gün yargıla
Son mahkemeyi bekleme, kendini her gün yargıla. 💬 Albert Camus
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
haberolacom · 2 years
Link
2 notes · View notes
dahaneler100 · 12 days
Text
İngiltere'de Yüksek Mahkeme: Bitcoin'in mucidi Craig Wright değil
İngiltere Yüksek Mahkemesi, Avustralyalı yazılım mühendisi Craig Wright’ın dünyanın ilk ve en büyük kripto para birimini icat ettiği “Bitcoin’in mucidi” olduğu iddiasını reddetti. REKLAM Craig Wright, sekiz yıldır Bitcoin’in mucidi olduğunu ve “Satoshi Nakamoto” takma adını kullandığını iddia ediyordu. Ancak kripto para teknolojisini patentlerden muaf tutmak için kurulan kar amacı gütmeyen bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mustafakemalbatur · 27 days
Text
KKDF İADESİ HAKKINDA KARAR. İADE EMSAL KARARI
İlgili karar ihracat işlemi için yurtdışından gelen ödemenin daha sonra çeşitli nedenlerle ihracatın yapılamaması ve ardından iade edilmesine yönelik verilen emsal nitelikte çok önemli bir karardır. KKDF kesintisinin usulsuz, haksız olarak yapılmış olmasına yönelik kesinleşmiş önemli bir karardır. İdare mahkemesinden alınan karar ve KKDF kesintisi nedeniyle istinaf aşamasında alınan emsal karara aşağıda ulaşabilirsiniz.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
DAVACI                            :
VEKİLİ                               : AV. MUSTAFA KEMAL BATUR
DAVALI                               : BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
VEKİLİ                               :
                                              Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı – Barbaros Mahallesi Ardıç Sokak No:10 Ataşehir/İSTANBUL
DAVANIN ÖZETİ              : Davacı şirket tarafından, xx.xx.xx tarihinde haksız olarak kesildiği ileri sürülen xxx.xxx.xxx-TL KKDF bedelinin iadesi talebinin reddine ilişkin xx.xx.xxxx günlü, xx sayılı işlemin; hukuka aykırı olduğu iddia edilerek iptali ile kesilen xxx.xxx.xxxx-TL’nin davacıya ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ     : Yapılan işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İstanbul x. İdare Mahkemesi’nce duruşma için önceden belirlenerek taraflara tebliğ edilen xx.xx.xxxx günü saat 10:00’da davacı şirket vekili Av. Tuğçe Hacer Aslan ‘nın ve davalı idare vekili  ‘ın geldiği görülerek duruşma açılıp gelen taraf vekillerine usulüne göre söz verildi, duruşma bitirildikten sonra dava dosyası incelendi, işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirket tarafından, xx.xx.xxxx tarihinde kesilen xxx.xxx.xxxx-TL KKDF bedelinin iadesi talebinin reddine ilişkin xx.xx.xxxxgünlü, xx sayılı işlemin iptali ile kesilen xxx.xxx.xxx-TL’nin davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
12.5.1988 tarih ve 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin 1. maddesinde; kalkınma planı ve yıllık programlarda öngörülen hedeflere uygun olarak yatırımların yönlendirilebilmesi ve ihtisas kredilerinde kredi maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla 1211 sayılı Kanun’un 3098 sayılı Kanun’la değişik 40. maddesinin II-(b) ve (c) fıkralarına dayanılarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası nezdinde “Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu” kurulması hükme bağlanmış; 2. maddesinde, teşviki öngörülen yatırımlar ile ihtisas kredilerinin bu Kararın kapsamında bulunduğu belirtilmiş; 3. maddesinde, Fonun kaynakları ile Fona yapılacak kesinti oranlarına yer verilmiş; 4. maddesinde de Fona kesinti yapılmayacak krediler açıklanmıştır.
              Yukarıda yer alan Kararnameye dayanılarak Fona yapılacak kesintiler ile bu Fondan ihtisas kredilerine ödenecek primlerin oranı uygulamaya ilişkin esas ve usullerini belirlemek amacıyla çıkarılan 6 sıra no.lu Tebliğ’de, Kararname’ye paralel düzenlemelere yer verilerek, 2. maddesi uyarınca da bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışından sağladıkları kredilerden % 3 oranında fon kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır.
4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun, Bakanlar Kurulunun kredilerin kalkınma planlarının amaçlarına uygun olarak yönlendirilmesi için fon kurmaya, kaldırmaya, kaynağını kredilere tahakkuk ettirilen faizlerden veya sair suretlerle sağlamaya yetkili olduğuna ilişkin 20. maddesinin 1 numaralı fıkrasının (b) bendi, 3.7.2001 tarih ve 24451 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4684 sayılı Kanun’un 16. maddesinin (e) bendi ile 1.1.2002 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmış, aynı Yasanın Geçici 3. maddesinin (d) bendinde ise, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintilerinin, bu konuda yeni birdüzenleme yapılıncaya kadar yürürlükten kaldırılan hükümlere göre tahsil edilmeye devam olunacağı ve doğrudan bütçeye gelir yazılmak üzere hesaplarına intikal ettirileceği, kesinti oranlarını sıfıra kadar indirmeye ve onbeş puana kadar yükseltmeye ve tümüyle kaldırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; xx.xx.xxxx tarihinde davacı şirket ile xx. S.A. tarafından sözleşmeye istinaden davacı şirketin Türkiye İş Bankası A.Ş. xx Şubesinde bulunan hesabına xxx.xxx.xxx USD ödeme bedeli gönderildiği, sözleşmenin şartları yerine getirilemediğinden sona erdirilmesi üzerine ihracatın gerçekleştirilemediği, davacı şirket tarafından peşin ödeme bedelinin geri gönderilmesi aşamasında söz konusu bedelin yurtdışından sağlanan kredi olarak nitelendirilmesi suretiyle Türkiye İş Bankası A.Ş. xx Şubesi tarafından %3 oranındaKKDF kesinti bildirimi ile tahakkuk ettirilerek davalı idareye ödendiği, davacı şirket tarafından, sözleşmenin sona erdirilmesi nedeniyle iade edilen ve hiçbir işlem görmeyen bedelin kredi olarak nitelendirilmesi ve buna bağlı olarak KKDF kesintisi yapılmasının hukuka aykırı olduğu belirtilerek iptali ile KKDF bedeli olarak kesilen xxx.xxx.xxxTL’nin iadesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda; KKDF kesintisi yapılmasına neden olan olayın, davacı şirket ile xx  S.A.arasında sözleşme şartlarının birtakım nedenlerle yerine getirilememesi nedeniyle sona erdirilen ve bu nedenle davacı şirket tarafından peşin ödeme bedelinin yurtdışına iade edilmesinden kaynaklandığı görülmektedir.
Bu durumda yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve tarafların dosyaya sunmuş olduğu belge ve bilgilerin birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu KKDF kesintisinin, davacı şirketin xx S.A. ile akdettiği ancak birtakım nedenlerle sona erdirilerek iade edilen peşin ödeme bedeli üzerinden gerçekleştirildiği dolayısıyla davacı şirket tarafından yurtdışından sağlanan bir kredinin söz konusu olmadığı, davacı şirket tarafından iade edilen bedelin fon kaynağı olarak “yurtdışından sağlanan kredi” şeklinde nitelendirilmesinin ve bu nitelendirmeye dayanılarak iade bedelinden KKDF tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, Anayasanın 125. maddesi ile düzenlenen, idarelerin her türlü işlem ve eylemlerinden doğan zararları tazminle yükümlü olduklarına yönelik kural uyarınca, yapılan yargılama ile hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı parasal haklarının davalı idare tarafından davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, davacının tazmin talebinin kabulü ile, xxx.xxx.xxx-TL’nin davalı idarece davacıya ödenmesine, aşağıda dökümü yapılan xxxxxxxTL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen xxxxxxx-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücreti avansının kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, xx.xx.xxxx tarihinde karar verildi.
KESİN KARAR İSTİNAF
İstinaf Yoluna Başvuran (Davalı)    : Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
Vekili                                                   :
Karşı Taraf (Davacı)                         :
Vekili                                                   : Av. Mustafa Kemal Batur
İstemin Özeti                                       : Davacı şirket tarafından, xx.xx.xxxx tarihinde haksız olarak kesildiği ileri sürülen xxx.xxx.xxx-TL KKDF bedelinin iadesi talebinin reddine ilişkin xx.xx.xxxx günlü, xx sayılı işlemin hukuka aykırı olduğu iddia edilerek iptali ile kesilen xxx.xxx.xxx TL’nin davacıya ödenmesi istemiyle açılan davada; mevzuat hükümleri ve tarafların dosyaya sunmuş olduğu belge ve bilgilerin birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu KKDF kesintisinin, davacı şirketin xx S.A. ile akdettiği ancak birtakım nedenlerle sona erdirilerek iade edilen peşin ödeme bedeli üzerinden gerçekleştirildiği dolayısıyladavacı şirket tarafından yurtdışından sağlanan bir kredinin söz konusu olmadığı, davacı şirket tarafından iade edilen bedelin fon kaynağı olarak “yurtdışından sağlanan kredi” şeklinde nitelendirilmesinin ve bu nitelendirmeye dayanılarak iade bedelinden KKDF tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu öte yandan, Anayasanın 125. maddesi ile düzenlenen, idarelerin her türlü işlem ve eylemlerinden doğan zararları tazminle yükümlü olduklarına yönelik kural uyarınca, yapılan yargılama ile hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı parasal haklarının davalı idare tarafından davacıya ödenmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davanın davanın kabulüne ilişkin İstanbul x. İdare Mahkemesi Hakimliğince verilen xx.xx.xxxx tarih veE: 202x/xxxx, K: 202x/xxxx sayılı kararın, KKDF kesintisinin mevzuata uygun olduğu davacının dilekçede belirtilen hususlarla ilgili idareye yaptığı herhangi bir başvurusunun bulunmadığı iddialarıyla kaldırılması ve işin esası hakkında yeniden karar verilmesi davalı idare tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti                              : Kararın hukuka uygun olduğu, istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRKMİLLETİADINA
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi xx İdari Dava Dairesince gereği görüşüldü:
07.06.1988 tarih ve 19835 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 12.05.1988 tarih ve 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının amaç başlıklı 1 inci maddesinde ” Kalkınma planı ve yıllık programlarda öngörülen hedeflere uygun olarak yatırımların yönlendirilebilmesi ve ihtisas kredilerinde kredi maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla 1211 sayılı Kanunun 3098 sayılı Kanunla değişik 40 ıncı madde II-b, c fıkralarına dayanılarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde ‘Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’ kurulmuştur.” düzenlemesi yapılmış, 20.06.2001 tarih ve 4684 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici 3 üncü maddesinin (a) bendinde “Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintileri, bu konuda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar yürürlükten kaldırılan hükümlere göre tahsil edilmeye devam olunur ve doğrudan genel bütçeye gelir yazılmak üzere Hazine hesaplarına intikal ettirilir. Kesinti oranlarını sıfıra kadar indirmeye veya onbeş puana kadar yükseltmeye veya kesintiyi tümüyle kaldırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu kesintiler vergi kanunlarındaki tahakkuk ve tahsilat hükümlerine göre takip edilir. Kaynak Kullanımını Destekleme Fonundan ihtisas kredilerine ödenmesi gereken destekleme primleri nedeniyle bankalara ödenmemiş birikmiş borçlar, Hazinenin görev zararı borcu olarak kabul edilir ve bu borçların tasfiyesine ilişkin hükümler çerçevesinde işlem yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.
01/01/2013 tarih ve 28515 sayılı Resmi Gazete’de 02/01/2013 tarihinden itibarenkullanılacak kredilere uygulanmak üzere yayımlanan 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde KKDF kesintisi oranı; ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda %3, ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda %1, ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda %0,5, ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda %0 olarak belirlenmiştir.
07/06/1988 tarih ve 19835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında Karar“ın “Müeyyide Uygulaması” başlığını taşıyan 8. maddesi, 96/9006 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 5. maddesi ile yeniden düzenlenmiş ve “Müeyyide uygulaması ile ilgili olarak,
a) Zamanında ve tam olarak yatırılmayan fon kesintileri ile fon kesintisi indirimi uygulanan kredilerde, vergi, resim ve harç istisnası uygulaması paralelinde, ihracatın veya taahhüdün gerçekleşmemesi veya ihracat veya taahhüdün kısmen gerçekleşmesi durumunda indirimli uygulanan fon kesintileri tama iblağ edilir ve tahsili gereken fon kesintileri bankalar, özel finans kurumları veya finansman şirketlerinden, …
Fon’a yatırılması gereken, fon kesintisi istisnasının uygulandığı, destekleme priminin ödendiği tarihler ile Fon’a yatırıldığı tarih arasında geçen süre için ve bu sürede yürürlükte bulunan cezai faiz oranları üzerinden hesaplanacak cezai faizi ile birlikte geri alınır.
d) Fon kesintisi indirimi uygulanan ithalat işlemlerinde, vergi, resim ve harç istisnası uygulaması paralelinde ihracatın veya taahhüdün gerçekleşmemesi veya ihracat ve taahhüdün kısmen gerçekleşmesi durumunda indirimli uygulanan fon kesintileri tama iblağ edilir ve tahsili gereken fon kesintileri, fon kesintisi istisnasının uygulandığı tarih ile tahsil edildiği tarih arasında geçen süre için ve bu sürede yürürlükte bulunan cezai faiz oranları üzerinden hesaplanacak cezai faizi ile birlikte gümrük idarelerince firmalardan tahsil edilir.
İlgili idarelerin maddi hata veya hatalı yorumu sonucu ödenen destekleme primlerinin geri alınmasında cezai faiz tahsil edilmez. Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nca yapılacak incelemeler sonucunda ihracat ve taahhüdü mücbir sebep halleri nedeniyle gerçekleşmediğine karar verilen kredilere ait fon kesintileri alınmaz.
Bu madde esaslarına göre Fon’a yatırılacak tutarların ve bunlara tahakkuk ettirilecek cezai faizlerin tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. Cezai faiz oranı, 04/11/2000 tarih ve 24220 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 28/09/2000 tarih ve 2000/1387 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yeniden kanuni faiz oranının iki katı olarak belirlenmiştir.
12/05/1988 tarih ve 88/12944 sayılı Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında 6 nolu Tebliğ‘in 2. maddesinde de aynı yönde düzenlemeler yer almıştır
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket ile x Amerikada faaliyet gösteren xx S.A.arasında xxxxxxxx adlı ürünün ihracı için xx.xx.xxxx tarihinde sözleşme yapıldığı, bu şirket tarafından xx.xx.xxxx tarihinde ürün bedeli olarak xxx.xxx.xxx USD ödeme bedelini davacı şirketin İşbankası xx Şubesinde bulunan hesabına yatırıldığı, bu dönemde Covit-19 pandemisi nedeniyle xx.xx.xxxx tarihli ve xx sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İhracı Kayda Bağlı Mallara İlişkin Tebliğ ile Hidrojen Peroksit ihracatının yasaklandığı, bu Tebliğin ilanı üzerine davacı şirketin ihracatın gerçekleşeceği şirket ile yazışma yapılarak xxxxxxxx ihracatının yasaklandığı ve sonrasında ise üretiminin sağlanamadığının bildirildiği, xx S.A’nın bedelin iadesini talep etmesi üzerine xx.xx.xxxx tarihinde bu bedelin iade edildiği, peşin ödeme bedelinin geri gönderilmesi aşamasında söz konusu bedelin yurtdışından sağlanan kredi olarak nitelendirilmesi suretiyle Türkiye İş Bankası A.Ş. xx Şubesi tarafından %3 oranındaKKDF kesinti bildirimi ile tahakkuk ettirilerek davalı idareye ödendiği, davacı şirket tarafından, sözleşmenin sona erdirilmesi nedeniyle iade edilen ve hiçbir işlem görmeyen bedelin kredi olarak nitelendirilmesi ve buna bağlı olarak KKDF kesintisi yapılmasının hukuka aykırı olduğu belirtilerek KKDF bedelinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile KKDF bedeli olarak kesilen xxx.xxx.xxx-TL’nin iadesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin, Hidrojen Peroksit adlı ürünün ihracı için döviz olarak peşin ihracat bedeli aldığı, Hidrojen Peroksit cinsi eşyanın xx.xx.xxxx tarihli ve x sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İhracı Kayda Bağlı Mallara İlişkin Tebliğ ile Hidrojen Peroksit ihracatının yasaklanması nedeniyle ihracatının gerçekleştirilmediği görülmektedir.
Davacı şirketin döviz olarak aldığı peşin ihracat bedelinin ihracatın gerçekleşmemesi nedeniyle 1 yıldan önce iade edildiği, ortada gerçek anlamda bir ihracaatın bulunmaması karşısında ihracat nedeniyle yurt dışından temin edilen döviz cinsi bedel iade işleminin kredi olarak değerlendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Nitekim, Danıştay 10.Dairesinin 11.03.2019 tarih veE: 2016/763, K: 2019/1890 Sayılı kararı da bu yöndedir.
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilen 08.04.2014 tarih ve 39861 sayılı ve 10.06.2016 tarih ve 62668 sayılı,25.04.2014 tarih ve 47678 sayılı özelgelerde,3 yıldan önce yurt dışına iade edilen ve karşılığında ihracat gerçekleşmeyen peşin ihracat bedellerinin yurt dışından sağlanan kredi olarak değerlendirilmesi ve %3 oranında KKDF kesintisine tabi olması gerektiği açıklamasına yer verildiği görülmektedir.
Bu durumda dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, Covit-19 pandemisi nedeniyle xx.xx.xxxx tarihli ve x sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İhracı Kayda Bağlı Mallara İlişkin Tebliğ ile Hidrojen Peroksit ihracatının yasaklanması   nedeniyle davacı şirket tarafından Hidrojen Peroksit adlı ürünün ihracatının gerçekleştirilemediği ve ihracatın gerçekleşmemesi olayının mücbir sebep olarak kabul edilecek bir olaya dayandığı dikkate alındığında yapılacak ihracat karşılığında döviz cinsinden davacı şirketin  Türkiye İş Bankası A.Ş. xx Şubesine yatırılan peşin ödeme bedelinin iadesinden Türkiye İş Bankası A.Ş. xx Şubesi tarafından %3 oranındaKKDF kesinti bildirimi ile tahakkuk ettirilerek davalı idareye ödenen bedelin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde bu gerekçeyle hukuka uyarlık dava konusu işlemin iptali ile kesilen KKDF’nin davacıya iadesine ilişkin mahkeme kararında sonucu itibariyle hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; dilekçede ileri sürülen iddialar söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeyle reddine, aşağıda dökümü gösterilen kanun yolu aşamasına ait yargılama giderlerinin istinaf yoluna başvuranın üzerinde bırakılmasına, posta gideri için alınan paranın kullanılmayan kısmının ilgilisine iadesine, kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 6. fıkrası uyarınca kesin olarak, xx.xx.xxxx tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu karar önemli olmakla beraber emsal niteliğindedir.
Tam metne ulaşmak için: https://www.batur.av.tr/blog-post/gerceklesmeyen-ihracat-sonrasi-kkdf-kesintisi-ve-iadesi
0 notes
tatilgez · 29 days
Text
Trump'ın Illinois ön seçimlerine girmesi yasaklandı, kararın yürürlüğe girmesi ertelendi
Eski Başkan Trump, Anayasa’nın “isyana karışan” kişilerin görev yapmasını yasaklayan 14. maddesi hükmünü ihlal ettiği suçlamasıyla Yüksek Mahkeme’de yargılanıyor. REKLAM Eski Başkan Donald Trump’ın ABD’nin Illinois eyaletindeki Cumhuriyetçi Parti ön seçimlerine katılması yasaklandı. Mahkeme, temyize gidileceği gerekçesiyle kararın yürürlüğe girmesini erteledi. Colorado ve Maine’in ardından…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
neredenalinir · 2 months
Text
Bitcoin'in mucidi Craig Wright mı?: İngiltere'de mahkeme karar verecek
İngiltere’deki bir mahkeme, Bitcoin’in mucidi olduğunu iddia eden Avustralyalı yazılım mühendisi Craig Wright’ın dünyanın ilk ve en büyük kripto para birimini icat edip etmediğine karar verecek.
View On WordPress
0 notes
karaca2508-blog · 2 months
Text
İşçiyi aşağılayan patronlar için "manifesto" niteliğindeki karar!
Tumblr media
Çalıştığı işyerinde, patronlar tarafından sürekli aşağılandığını öne süren işçi, mobinge maruz kaldığını belirterek istifa etti... İşçiyi aşağılayan patronlar için "manifesto" niteliğindeki karar! İş Mahkemesi'nin yolunu tutan davacı işçi, kişilik haklarına saldırı gerekçesiyle manevi tazminat talebinde bulundu. Mahkeme, davanın reddine hükmetti. Davacı işçi, kararı istinaf etti. Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi girdi. Manifesto niteliğindeki kararda şu ifadelere yer verildi: "Dosya kapsamındaki tanık anlatımları, mail içerikleri ile davacının gördüğü psikolojik tedaviye dair rapor ve tıbbi belgeler birlikte değerlendirilip olayların kronolojik sıralaması incelenmiştir. Davacının davalı işveren tarafından aşağılandığı, görev tanımı dışındaki işlerin davacıya yaptırıldığı, hedeflerin tutturulması aksi halde işten atılacağı konusunda mailler gönderildiği ve temadi eden bu davranışlar nedeniyle davacının sağlığının bozulduğu, bu sebeple psikiyatrik tedavi gördüğü ve bu suretle davacının işyerinde psikolojik taciz ve baskıya uğradığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle davacının uğradığı kişilik hakkı ihlalinin ağırlığı da gözetilerek davacı lehine uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş, Dairemizce manevi tazminat talebinin kabulüne hükmedilmiştir." Diğer Yargı Kararları Read the full article
0 notes
iahaber · 2 months
Text
Tumblr media
İA HABER AJANSI Site yöneticisi cinayetinde taciz iddiasına cevap! ‘Babamı bir günde 12 kere aramışsınız’ https://www.iahaber.com/site-yoneticisi-cinayetinde-taciz-iddiasina-cevap-babami-bir-gunde-12-kere-aramissiniz/142611/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr www.iahaber.com https://iahaber.com
0 notes
serhatnigiz · 4 months
Text
Devletin Teminatının Olmadığı yerde Milletin Teminatı Olur mu?
Tumblr media
Yürütmenin yargıya tepeden atamış olduğu memurlar (kendi adamları) ile yürütmedeki ve yasamadaki memurlar karşı karşıya gelmiş durumda. Ne de olsa bugüne kadar tüm kirli işlerini bu yargıya yaptırdılar.
Bahçeli sistem krizi yok dese de, sadece sistem krizi de yok! Sistem krizi ile iç içe girmiş yapısal bir kriz var. Yasama, yargı ve yürütme klikleri arasındaki gerilimin asıl nedeni de bu.
Düne kadar emir ve talimat ile AYM'ye karar aldıran Bahçeli (Jülistokratik MHP çetesi) ne oldu da şimdi AYM'yi "kapatmakla" tehdit eder hale geldi.
Bahçeli ve adamlarında AYM'yi kapatabilecek cesaretin zerresi yok!
İyisi mi yürütmenin (kendisini milletten üstün gören yetki diktatörlüğünün) son kalesi olan yürütme-yargısı AYM'yi ve diğer sözde yargı kurumlarını Bahçeli'yi beklemeden millet topyekün kapatsın!
Bu kurumların bugüne kadar millete bir faydası da görülmedi. Bu kurumlar ülke tarihi boyunca kendisini milletin üstünde gören bir avuç memur kastına çalıştı. Bu memur kastları da milletin devlete sunduğu olanakları kullanarak kendi kafalarına göre bir "kapitalist düzen" yarattı. Ama bu nasıl bir kapitalizm ise ortaya çıka çıka kapitalizmin ne evrensel ne de yerel normlarına dahi oturmayan feoktokratik ve müphem bir çete-kapitalizmi ortaya çıktı.
Bu çeteleri AYM gibi yürütme-yargısı değil, yargılasa yargılasa denetim usul/muhakeme kanunları ve denetim mahkemeleri yargılar!
Öyle yalandan tehditleri geçeceksin önce icraat görelim. Hadi paçan yiyorsa Bahçeli AYM'yi kapatta görelim! Sende o yürek var mı Bahçeli?
Yıllarca "devletin bekası" söyleminin arkasına saklanıp milletin temel haklarına çökme döneminiz artık bitti. Yaptığınız onca katliamlar, işkenceler, zulümler yanınıza kar mı kalacak sandınız!
"Devlet" diye isim mi olur? Gerçek ismini kullanmayan adamdan milliyetçi mi olur?
Milliyet-çiliği bile ayaklar altına alıp milleti tanımayanlar tabii ki anayasada tanımaz, kanunda tanımaz, her haltı yer. Bu nasıl bir milliyet-çilik ise Türklüğü/üniter kimliği mahkemeleştirmek için 15 Temmuz senaryosunu çevirir!
Millet niye bu temsiliyetist-memuriyetist zorbalığı tanımaya devam etsin ki? Teminatı olmayan devlet çete devletinden başka da bir şey değildir.
Çeteyseniz açıkça çıkıp "biz çeteyiz" diyin olsun bitsin. Öyle yalandan cumhuriyet gibi demokrasi gibi kavramların arkasına saklanmaya devam etmeyin.
O da olmuyorsa çıkın açıklayın "biz devlet değiliz" diyin, biz anayasa ile kanun ile kural ile yönetilmiyoruz, bu devleti bir avuç memur kastı idare ediyor diye millete beyan edin!
Ne de olsa devlet bile beyan esasına göre kurulur.
Bu ülkede devletin teminatı yok! Bir ülkede devletin teminatı yoksa o ülkede milletinde teminatı yok demektir.
Milletin teminatının olmadığı bir ülkede kurtuluşun tek yolu vardır; o da yasamada, yargıda ve yürütmede gerçekleşecek olan kurumsal denetimist devrimlerdir.
Ancak millet bu şekilde kendi temel hakları için ister seçilmiş olsun ister atanmış olsun temsiliyetizmden ve memuriyetizmden hesap sorabilir.
Temsiliyetizm ve memuriyetizm var oldu olalı devlet her zaman var olmuştur. Devletin-kitleselleşebilmesinin ve kitlelerin-devletleşebilmesinin yolu denetimle mümkündür. Aksi takdirde; ister cumhuriyet denilsin ister demokrasi denilsin tüm rejimler son çözümlemede bir memur kastları diktatörlüğünden başka da bir şey değildir.
Bir avuç bürokrasi mi hayatınızı nasıl yaşacağınıza karar verecek yoksa siz kendi hayatınızın yönetiminde söz ve hak sahibi mi olacaksınız?
Denetim mücadelesi ne sağ ne de sol meselesidir. Denetim meselesi siyaset üstü politik bir toplumsal proje meselesidir. Bir kişiye hak olan şey herkese de hak olmalıdır ki, toplum kendi deneylerinden dersler çıkararak denetimi tabandan tavana kadar yaşamın her alanına yayabilsin. Bu sayede de insan kurtarıcı aramayı bırakıp, kendi hayatının öznesi haline dönüşebilsin.
Kendi temel hakları için mücadele etmesini bilmeyen bir insan, ne işçiler adına, ne emekçiler adına, ne ezilenler adına, ne kadınlar adına, ne de gençler adına mücadele falan yürütemez. Yürütüyormuş gibi yapar ama farkında olsun ya da olmasın aslında temsiliyetizme ve memuriyetizme hizmet etmekten öteye de geçemez. Bu yüzden de kafasında ya kişileri kutsallaştırır ya partileri kutsallaştırır ya da devletleri kutsallaştırır. Bu da kendi özgür iradesinin ortadan kalkıp yerine kendisinden daha üstün olduğunu düşündüğü bir iradenin boyunduruğu altına girmesi sonucunu doğurur.
Halbuki her insan önce "ben" olduğu müddetçe "biz" olabilir ve kendi temel haklarına paralel olarak toplumsal haklar içinde mücadele edebilir. Ancak hayatın her alanında denetimist olmayı başarabilen bir insan tüm insanlığın global hak ve özgürlük mücadelesine yol gösterebilir. Emeğin emek, insanın insan üzerindeki tahakkümüne ve baskısına ancak denetimist yoldan son verilebilir! [1]
Dipnot
[1] AYM'nin Avrupa Konseyi ve AİHM-AİHS ile sözleşmesi/protokolü yok. Bu durumda AYM "seçilmenin seçimlerde teminatı yok" diyip seçilmeni (uluslararası hukuk açısından) AİHM'ne de gönderemiyor. AYM yürütmenin emrini yerine getirmek adına (yerel hukuktan) Can Atalay parodisi üzerinden sözüm ona sorunu çözmeye kalktı. Ama bu durumda da AYM hükümetin istediği kararı alamıyor. Yargı aslında hep yürütmenin-yasamanın yargısı/personeli idi. AYM'de ki memurlara onca kararı aldırıp sonrada aldırdıkları kararları, kanunları ve anayasayı tanımayanlarda yürütmedeki ve yasamadaki memur kastları. AYM'ye karar aldır sonrada AYM'yi terör yuvası olmakla suçla ne güzel di mi? AYM de adam olsun "seçilmenin seçimlerde teminatı yoktur" kararı ile birlikte Cumhurbaşkanının kanun olmayan 14 Mayıs CK'sını iptal ederek hükümeti düşürsün! Ne yani bu memur ilahları Allah'tan büyük mü? Devletten ve milletten daha mı büyükler? Bahçeli kim oluyor? Gerçek ismini kullanmayan adamdan ülkücü mü olur!
24.11.2023
Serhat Nigiz
1 note · View note
gulnurkor · 7 months
Text
Tam dokunulmazlık talep ediyorum iç mahkemeden sağ çıkamayacak olan sana, hem sana kıyamıyor hem seni yargılıyorum.
1 note · View note