Maraş merkezli depremler sonrasında enkaz altından çıkarılan ve şu ana kadar teslim alınmayan 197 çelik kasa açıldı.
İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, Valilik oluru ile oluşturulan komisyon koordinesinde açılan çelik kasaların içerisinden çıkarılan eşya ve belgelerin sahiplerine veya varislerine teslim edildiği aktarıldı.
İl Emniyet Müdürlüğü tarafından muhafaza edilen 197 kasadan 119'unun içinin boş çıktığı, 57 kasada değersiz evrak ve eşya bulunduğu ifade edilen açıklamada, 21 çelik kasada ise 5 kilo 90 gram altın, 21 çeyrek altın, altın kolye ucu, 3 altın kaplama kol saati, 2 gümüş bileklik ve 4 çift gümüş küpe, 458 bin 198 Türk Lirası, 58 bin 700 dolar, 404 euro ile eski madeni para bulunduğu belirtildi.
Açıklamada, bazı kasalarda 3 tabanca ve bunlara ait 397 fişek ile 38 parça tarihi eser, 960 yeşil ve kırmızı reçeteye tabi hap çıktığı, 18 kasanın sahibine, tarihi eserlerin ise Müze Müdürlüğüne teslim edildiği ifade edild
تم فتح 197 خزانة فولاذية تم إخراجها من تحت الأنقاض بعد زلزال مرعش ولم يتم استلامها حتى الآن.
وجاء في البيان الكتابي الذي تقدمت به إدارة شرطة المحافظة، أن الأغراض والمستندات المستخرجة من الخزائن الفولاذية المفتوحة بتنسيق من اللجنة المشكلة بموافقة المحافظ، تم تسليمها إلى أصحابها أو ورثتهم.
وذكر البيان أن 119 خزانة من أصل 197 مخزنة لدى إدارة شرطة المحافظة كانت فارغة، و57 خزانة تحتوي على وثائق وأغراض لا قيمة لها، و21 خزانة فولاذية تحتوي على 5 كيلو و90 جرام ذهب، و21 ربع عملة ذهبية، وقطعة ذهبية. قلادة و3 ساعات يد مطلية بالذهب، وذكر أنه تم العثور على 2 سوار من الفضة و4 أزواج من الأقراط الفضية و458 ألف و198 ليرة تركية و58 ألف و700 دولار و404 يورو وعملات معدنية قديمة.
وذكر في البيان أنه تم العثور في بعض الخزائن على 3 بنادق و397 خرطوشاً تابعة لهم، و38 قطعة أثرية تاريخية، و960 حبة دواء باللونين الأخضر والأحمر، كما تم تسليم 18 خزانة لأصحابها وتم سرقة القطع الأثرية التاريخية. سلمت إلى مديرية المتحف.türkiye🇹🇷
197 steel safes, which were taken out from under the rubble after the earthquakes in Maraş and not received until now, were opened.
In the written statement made by the Provincial Police Department, it was stated that the items and documents removed from the steel safes opened under the coordination of the commission established with the approval of the Governorship were delivered to their owners or heirs.
In the statement, it was stated that 119 of the 197 safes kept by the Provincial Police Department were empty, 57 safes contained worthless documents and items, and 21 steel safes contained 5 kilos and 90 grams of gold, 21 quarter gold coins, a gold pendant, 3 gold-plated wrist watches, It was stated that 2 silver bracelets and 4 pairs of silver earrings, 458 thousand 198 Turkish Liras, 58 thousand 700 dollars, 404 euros and old coins were found.
In the statement, it was stated that 3 guns and 397 cartridges belonging to them, 38 pieces of historical artifacts, and 960 green and red prescription pills were found in some safes, and that 18 safes were delivered to their owners and the historical artifacts were delivered to the Museum Türkiye 🇹🇷
- Kırmızı ışıktan ve dur levhasından geçer,
- Uyuşturucu ve alkol alarak araç kullanır,
- Sık sık hız limitini aşarsanız,
- Emniyet kemeri takmaz,
Read the full article
70 – 80 – 90′ lı yıllarda mı büyüdün? nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın? 🙂
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi Ya da en azından kurşunlu, muhtelif, zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde, çocuk kilitleri yoktu…
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan, yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliniyordu…
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı, hava kararmadan önce eve dönmekti.
8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz …
9.- Okul öğlen bitiyordu… Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı – çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak …
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk… aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU. onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada!Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu? Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz, başarılarımız , görevlerimiz vardı. …ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk. Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık???
Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik???
Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar
Demin araba kullanıyorum tamam mı babam emniyet kemeri takiyor yetiyormuş gibi tavan kısmındaki şeyi de tutuyor bide eli el freninde tutuyor sanki öldürcem hayır doğru 3 kere sağa git derken yoldan tam çıkacakken durdurmuş olabilir ama napim yeni kullanıyor Allah Allah ama baya zevkliymiş heee daha çok istiyorum yaa
Aşk aynı kaza gibi hiç geliyorum felan demiyor, geliyor ve vuruyor darmadağın ediyor. Emniyet kemeri mi ? O kaza da hayat kurtarsa da aşk'a sökmüyor..!
Nej aynı yolda denk düşmeyelim amk ben hiç estafurullah önemli değil fln demem ararım polisi alın bu deli man yak karıyı
hahsidjsodkdjwosjdns ya bi de senin lastikler cok kayiyo baktir bi ara dedi. Lastige suc atti rahatlatti beni yani. halbuki baya benim sucumdu dalmisim amk ani direksiyon hareketleriyle HAYATIMIN EN SAGLAM DRIFTINI ATTIM artik emniyet kemerine cok ozen gosteriyorum tekrarlanirsa bokuyemiyim diye. gecen otobanda saga cekip emniyet kemeri taktim mesela imdatya
normalde emniyet kemerini arkadan baglayan babam surucu koltuguna ben gecince hemen kemeri baglayip tavandaki tutucuyu tutuyo baba gercekten cok kiricisin ya
50 – 60 – 70 – 80′ li yıllarda mı büyüdün? Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın?
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizleyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu…
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan ya da muhtelif başka kaynaklardan su içiliyordu…
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.
8.- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz…
9.- Okul öğlen bitiyordu… Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu. Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı – çünkü hep dışarda oynardık, aktif olarak …
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk… aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Video oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız, Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU. onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmayarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! Nasıl mümkün oluyordu bu? Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoga gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz, üzüntülerimiz, başarılarımız, görevlerimiz vardı… Ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık??? Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik??? Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar – fakat- bizler çok güzel ve mutlu yaşadık! Dİ Mİ AMA?
Ona söylememiştim ama ben aslında onunla tanıştığım gün vazgeçmiştim ki. Çünkü ben onunla tanıştığım ilk gün, çaresizce yaşamak için; bir şeyler deneyimlemek, bir şeyler tatmak için atlamıştım hayatına. Emniyet kemeri takmadan binmiştim arabaya, Paraşütsüz atlamıştım bulutlardan, oksijen tüpü olmadan dalmıştım okyanusunun derinliklerine. Ben onunla tanıştığım gün intihar etmiş ve yaşamayı seçmiştim aslında.
50 - 60 - 70 - 80' li yıllarda mı büyüdün? nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın?
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu...
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliniyordu...
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.
8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...
9.- Okul öğlen bitiyordu... Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı - çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak ...
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk... aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU.
onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu?
Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.