Tumgik
#algı operasyonları
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
🗣️ Bilinç Düzeyimiz Değişir ise Kaybetmeyiz
Televizyon seyretmek öfke artırır ve başka bir tuzağa düşürür.
Medya kanalizasyon bataklığı gibi bir alan oldu.
Özel televizyonlar sonrası ulusal bilinci, birlik ve beraberliği bozmak amaçlı düzenekler olarak karşımıza çıktılar.
Sömürgeci sermaye medyaya hakim olduktan ve siyasetin kontrolünde sermaye yararına bir araca dönüştükten sonra Türk ulusu aleyhinde olan her yapının bizim gerçeğimiz olarak sunuldu.
Bu düzene ve bu düzeni sürdürülebilir yapmak isteyen herkese karşı olanlara karşı olmamak gerekir.
Devlet televizyonu bile siyasetin (iktidarın) yayın organı haline geldi.
Televizyon bir aptal kutusudur.
Uyuşturucudan bir farkı yoktur.
Tüm televizyon kanalları dünyada ki sömürgeci ve küresel bir merkezden yönetilirler.
Arkasında sömürgeci kodaman güçler vardır.
Niteliksiz sosyal medya da öyledir.
Sosyal ağların amacı toplum mühendisliği yapmak ve istihbarat amaçlı kullanılan bir bataklıktan başka bir şey değildir.
Kendilerine ait şirketinin reklamını yapmak hem para kazanmak hemde toplumu her zaman toplum mühendisliği ile kontrol etmek amaçlı bir başka düzenektir.
Herkes kendini rahatlatır burada yazarak. Kimse kimseye ulaşamaz. Teknolojik görünmez bariyerlere takılırsınız.
Bu yazı bir işe yarayacağı için değil kendi rahatsızlığımı bu rezilliğe haykırmak için yazıyorum.
Bilsinler ben onların istediği gibi biri hiçbir zaman olmadım, olmayacağım.
Kitapları da seçerek okumak gerekir.
Okuyan cehaletin feraseti çok daha korkunç sonuçlar üretmeye başladı.
Cehaleti ve sömürgeyi savunanlar da kitap ve çeşitli yayınlar aracılığıyla algı operasyonu yapmak adına yazıyorlar.
Yinede kitaplar yazılı ve görsel medyadan daha bağımsız ve özgürdür.
Seçici olmak şartıyla kitap okumak daha faydalıdır.
Çünkü sömürgeciler her televizyona girdikleri gibi her kitaba giremezler.
Hiç birimizin bilinci çöplük değildir.
Onlar bizim bilincimizi algı operasyonlarının çöplüğü olarak kullanıyorlar.
Buna izin verip vermemek bizim elimizdedir. İzin vermez isek kullanamazlar.
Her kanalda onlardan biri var. Hepsi bizim aleyhimize çabalıyor.
Biz bizde olmadığımız için çok başarılı sonuçlar alıyorlar.
Çünkü onlara bölünerek gücü biz veriyoruz.
Artık yetmez mi? Tamamen bizi bitirmeleri mi istiyoruz?
Bu tatil günlerinde oturup biraz bu konuları düşünsek bir farkındalık ortaya koysak kötü mü olur?
Bir siyasi partinin veya ideolojinin fanatik taraftarı olmadan da bu dünyada yaşanabilir.
Bize Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı fazlası ile yeter.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk ayarlarına dönmesini istiyor isek kendi ayarlarımızı değiştirerek bunu başarabiliriz.
Cumhuriyet yıkılır ise yıkılan biz olacağız.
] Önder KARAÇAY [
8 notes · View notes
mutsuzsonn · 2 years
Text
Zihinlerimiz sömürge alanı olduktan sonra gönüllerimiz birer yağma alanına dönüştü..çünkü insan güzel olan her şeyi gönlünde yetiştirir ve orda saklar..Yalanlara doğru oymuş gibi sarılıp sabit fikirlerin ana kaynaklarını sorgulamaktan aciz bir düşünce yapısı ile Dinine,tarihine, kültürüne, örfüne, adetine, geleneğine,görenegine yabancı ve düşman bir toplumun inşa edilmesi için zihinlerin sömürülerek işgal edilmesi gerekiyordu ki gönüller bu işgal karşısında harap olsun.bu başarıldı..gönül evimiz talan, yurdumuz ve zihnimiz işgal edildi bir kurşun dahi atılmadan tek bir tuşla..!
Tumblr media
29 notes · View notes
emektarbircadillac · 5 months
Text
İşlek bir caddede bir adamın bir çocuğu öldüresiye dövdüğünü düşünün. Bir sürü insan buna şahit oluyor. Sizce olacak olan nedir? İnsanlar adamı meydan dayağına alıp çocuğu kurtarırlar mı?
Hipotetik olarak "diyelim ki dünyada falanca yerde şöyle bir soykırım yapılıyor ve bu uzun süre devam ediyor. sizce neden?" diye sorulsa inanın bana herkes bu senaryonun mümkün olamayacağını söyler. Çünkü bebeklerin öldürülüp hastanelerin bombalandığı bir senaryo insan aklı için mümkün değildir, buna kitleler tepki gösterir ve cesaret edilemez. Yukardaki soruya meydan dayağı demediniz mi?
İnsan ne kadar tuhaf ve beklenmedik bir varlık, anlayın diye söylüyorum bunları. Bir o kadar da sıradan ve manipülasyona açık. Algı operasyonları o adamın çocuğu öldüresiye dövmesini haklı çıkarabilir, "aile meselesine karışmamak" olarak addettirebilir, o anda ayağınızın takılıp düşmüş olmanızı daha çok önemsetebilir.
İnsanlar sandığımız kadar ahlâklı canlılar değiller ya da bir insan tek başına değilse de toplumlar düşündüğümüz kadar etkili olamazlar. Olamıyorlar.
17 notes · View notes
baybaykus · 3 months
Text
Bana sen neden gurur duymuyorsun diyorlar…
Eğer gerçekten söz verdikleri yerli hibrit roketi yapsalardı….Eğer gerçekten söz verdikleri uzay mekiğini yapsalardı…
Eğer gerçekten bilime önem verip üniversiteler arası çalışmalar yapıp bir proje hazırlasalardı …
Eğer gerçekten söz verdikleri gibi 2023 yılı sonunda Ay seyahati yapabilselerdi gurur duyardım…
Şimdi yaptıkları Yerel seçim öncesi 55 milyon dolara bileti bu fakir halkın vergileri ile alınmış birini göstermelik ABD üzerinden uzaya göndermek ve bundan siyasi çıkar sağlamak.
Zamanında yazdığımda yine inanan olmamıştı şimdi yazıyorum yine halkın büyük bölümü alkışlar…
Uzaya giden bu vatandaş ne gibi deneyler yapacak nereden uzaya gidiyor vergilerden ne kadar harcandı kimse sormaz soramaz.
Ama Türkiye’de kahvehanelerde oturan dayılar televizyondan seyredip bak Recep sayesinde uzaya gittik adama oy ve destek vermeye devam edecek.
O kahvede oturan emekli dayılar 10 bin lira emeklilik alıyor sürünüyor ama olsun.
Şimdi parayı öder Turist astronotumuz uzaya giderse bir hafta yeni uzay filmi seyredeceğiz.
Uzayda Türk bayrağı açacak… Erdoğan ile görüntülü telefon ile konuşacak.
Erdoğan bakın nereden nereye geldi Türkiye biz getirdik diyecek…
Ve maalesef bu çok pahalı algı operasyonunu sorgulamadan halkın büyük bölümü alkışlayacak.
Ve aklı başında okumuş anlayan sorgulayan kesim yine fetöcü vatan haini ilan edilecek…Türkiye Cumhuriyeti Algı operasyonları ile tek bir kişinin çıkarları için günü kurtarıyor…
Halka bak uzaya astronotumuz uçuyor denirken arka planda tüm tersaneleri, hastaneleri satılmaya iflasa doğru emin adım gidiyor…
Emeklinin 10 bin lira alıp açlık sınır altında hayatta kalma savaşı verdiği bir ülkede Amerika’ya show yapmak için 55 milyon dolar ödeyip turist göndermenin neresi ile gurur duyacağım?
Özet budur….
4 notes · View notes
34-ist-34 · 2 years
Text
15 Temmuz-Erdoğan & Antalya Altınları
(Darbenin Bilinmeyen Kodları)
15 Temmuz Darbesi'nden önce Antalya’nın Kemer ilçesinde bir mağaraya 369 adet külçe altın konuldu.
Bunlar bulunup haberlere yansıdı.
Daha sonra anlaşıldı ki bu külçeler kireçmiş. Altın rengine boyanmış.
Peki bunlarla ne yapılmak istendi? Dikkatli okuyun.
Bu altın rengine boyanmış külçe kireçleri FETÖ'nün hazırlattığı ortaya çıktı.
Bununla neyi amaçlamışlardı?
15 Temmuz gecesi Erdoğan yakalanıp hemen Antalya'ya götürülecekti.
FETÖ'nün planına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz sürecinde Antalya civarında yakalanacak, Kemer'e getirilecekti. Altın rengine boyanmış bu külçelerin önünde fotoğraflanacaktı.
Dünya basını buraya davet edilecekti.
"Erdoğan, hazineden çaldığı altınları alıp sahilde bekleyen teknesiyle yurtdışına kaçacaktı" haberleri yapılacaktı.
Erdoğan'ın bu sahte altınlarla boy boy fotoğrafları çekilip her yere servis edilecekti.
Çok kirli bir kumpas hazırlanmıştı.
FETÖ'nün bu operasyonda Antalya'yı seçmesinin sebebi, kıyıya yakın olmasıydı.
Dediğimiz gibi sahilde de bir tekne hazır bekletildi.
Erdoğan'ın altınlarla bu tekneye binip kaçacağı söylenecekti.
Buna herkesi inandıracaklardı.
Hâlâ anlamıyoruz!
15 Temmuz gecesi Erdoğan'ı yakalayıp öldüreceklerdi diyorlar.
O gece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı öldürmeleri FETÖ'nün zararına olurdu.
Eğer öldürülseydi, Erdoğan daha da büyürdü.
Erdoğan'ı yakalayıp halkın nezdinde itibarını yerle bir edecek algı operasyonları yapacaklardı.
Tıpkı Menderes'e, "altın dolu uçakla yurt dışına kaçacaktı, Kars Ardahan'ı Rusya'ya satmış" diye itibar operasyonu yaptıkları gibi.
Zaten Menderes'i bu kirli algı operasyonunu yaptıktan sonra idam etmişlerdi.
Erdoğan için de "Altın ile kaçacak, ülkeyi satmış" v.b algı içeren konular servis edilecekti.
Darbe gecesi sırf bu işle görevlendirilmiş ekip İstanbul, Ankara ve Antalya'da ekipmanları ile bekliyordu.
İşleri tamamen algı yapmak olacaktı.
CIA ajanları ise uydu ve frekans yardımı ile tam destek olmak için Ege adası ve Kıbrıs'ta üs kurmuştu.
Erdoğan'a karşı İlk operasyon "itibara" yönelikti. Öldürmeye yönelik değil.
Anlamadık.
Unutmayın, FETÖ için Antalya çok önemlidir.
FETÖ'nün Türkiye'de gizli saklanma ve operasyonlar için kurduğu "gaybubet evlerinin" çoğu Antalya'da bulundu.
Gaybubet, yok olma anlamına geliyor.
FETÖ'nün şu anda firari olan elemanları saklanmak için bu "gaybubet evlerini" kullanmaktadır.
Bu evlerin kimine operasyon yapıldı.
Saklanan firarilerin kimi bu evlerde bulundu.
Bu evlerde üniversite okuyan öğrenciler de yakalandı.
FETÖ, kimi öğrencileri operasyonlarında ve belge saklamada aktif olarak kullanmaktadır.
Nasılsa öğrenciler tutuklanmaz diyerek bunları aktif olarak şuan kullanıyor.
Pensilvani öldüğünde Antalya'ya gömülmeyi vasiyet etmişti.
Antalya Pensilvani'nin en büyük kalelerindendi.
Türkiye, buradan esir alınacaktı.
Pensilvani, Antalya’yı yıllar önceden izlemeye almıştı.
FETÖ, Türkiye’ye Antalya’dan giriş yapacak, F-16’ların himayesinde İstanbul’a inecekti.
Fakat millet oyunu bozdu.
15 Temmuz bitmedi, devam ediyor.
Daha ağır ve şiddetlenerek devam ediyor.
15 Temmuz, başlatılan büyük bir yıkım darbesinin başlangıcıdır.
Bitişi değil.
Farklı yönlerden farklı araçlarla darbe devam ediyor.
Bitti sanıp çekildi çoğu.
Hayır hayır!
Daha ağır şartlar ve saldırılarla devam ediyor.
Magazin ile meşgul olmaktan fark edemiyoruz.
-- Mustafa Güldağı --
Tumblr media
23 notes · View notes
etaali · 2 years
Text
Tumblr media
"İran'da Rejim Değişikliği" Batılı Devletlerin 40 yıllık gündemi...
Bunun ne çarşafla ilgisi var ne de iddia edildiği uzere Diktatoryal yapıyla.
Batı, kendi güdümünde bir yönetim istiyor, mesele bu. Mutevası, uygulanış biçimiyle pek ilgilenmez.
Çevremizdeki yönetim biçimleri ve bunların batıyla ilişkisi ortada. Irak ve Suriye deneyimleri belli. IŞİD gibi bir yapıya vücut veren Batı'nın "İnsan Hakları" iddiası samimi olabilir mi?
Ülkemiz ıdeolojik mahalleleri, maalesef bu konuda henüz toplumu emperyalist kuşatmadan koruyacak bir yetkinlikte değil. Ve hatta son olaylar gösterdi ki, Cübbeli Mahalleyle Muhalefete akredite mahalle, aynı oyun havasında buluşabilen iki orta oyuncu...
Bu çok acınası bir durum. Bir rezil hâl... Ülkemiz aydınlanma ve bilinç seviyesi açısından hepimizi düşündürmesi gereken bir süreç yaşadık kaç gündür. Saçlarını kazıyan Selahaddin Demirtaş ile İşgalci İsrailli Aktivistler aynı fotoğrafta buluştular. Onlara Tekfirci kesimler hoparlör oldu. Faşist mahalleler aynı semtin insanı olduklarını ilan etti. Normalde bir Türk Faşisti Araptan nefret eder ama burada ortaklaştılar. Suud'un fonladığı Tv'ler, seküler oturumlar düzenledi, bakar mısın? Testereyle adam doğrayanlar doğranmış eti siyanürle yok pişirip çuvala koyanlar yaptı bunu. Bizim tatlı su solcularımız onlarla el ele verdi. Eliniz kurusun...
Hani bir deyim var ya "At izi it izine karştı" diye. Tam öyle oldu. Hatta fazlası...
Ve bunların hepisi bir yere, İslâm İnkılâbına vurdu. 2009 "Yeşil Fitne" denilen dönemde de aynısını yaptılar ve hatta o zaman sembol olarak kullandıkları da sakallı-çarşaflı figürler idi... Mir Huseyn Musevi ve eşi Zehra Nehravad üzerinden gidiyorlardı. Kollarında ise yeşil bez bağlı. O dönem renkli devrim modaydı çünkü. Ki, başörtüsünü hiç konu dahi etmiyorlardı. Oysa o günlerde de aynı bugünkü mahfillerdi etki potansiyeline sahip olanlar. Mesele başörtüsü değildi yani. Şimdi de değil. Hesap başka.
Başörtüsü değil ama, bunca yaşanmışlığın etrafımızda döndüğü, 5 milyon Suriyeli'nin sabah akşam kovulduğu, 15 Temmuz'u yaşamış bir ülkede hâlâ batının düdüğüyle oyun havasına dahil olan solundan sağına, İslamcısından LGTB'sine kadar toplumu emperyalizmin çıkarına yazmaya hevesli taifeden nasıl korunacak bu ülke?
FETÖ'nün algı operasyonları farklı biçim ve muhtevada hâlâ tedavülde. Komşumuz İran'a karşı neredeyse onu aratmayacak kötülük ehli yine korosunu kurmuş durumda.
Çok acı bir durum bu. Aynı Fetullah Gülen gibi Amerika'dan ülkesine kötülük yayanı, bizim insanımıza aktivist olarak tanıtıyorlar. Sürecini bilmesek, yutturacaklar kadını. Bunu yapan, sabah-akşam bize emperyalizm, bağımsızlık falan anlatan...
Hadi İran'da başörtüsü, ya Libya'da neydi mesele? "ABD'nin oyunuydu" diyen sol-mualif kesim şimdi aynı ABD'nin yelkenini şişirdiği gemiyle İran'ı, Libya'ya çevirmek icin yolcu topluyor...
40 kişi öldü olaylarda, o hâlâ kan peşinde. Biri saçını kesiyor, diğeri Suriye'den İran'a tayin olmuş etki ajanslarının elemanlarıyla tv stüdyolarından "Devrim" yapıyor. Ki, bazısı da bizdeki Hendek planını İran'a uygulamaya çalışan Kürt-Türk-Arap Faşizminine çanak... Ellerinden gelse IŞİD'i dahi çağıracak denli gözleri dönmüş.
Yaşanan hadiselere "İran'da Devrim!" adı koyulan tuzak, milyon milyon halk basiretinde bozulunca, moral bozukluğunu organize ol(a)madıklarına bağladılar.
Utancınız büyüsün sizin, daha ne organize, topunuz geldiniz yetmedi mi?
"İftira ettiler bana, onun için cezaevindeyim" diyen adama iftira mektubu dahi yazdırdınız, kel bıraktınız adamı, daha ne olsun?
Normalde sabah akşam birbirinize sövdüğünüz kesimler, o nasıl paslaşmalardı öyle?
Bir yalan hamurunu hep beraber açmıyor muydunuz?
Biriniz yorulunca diğeri geçmiyor muydu klavyenin başına, gece boş geçmesin; Sanal devrim sahipsiz kalmasın diye...
Olmadı... Devrimci halk sahip çıktı ülkesine, yenildiniz.
Yenilenmeniz gerekiyor, arınmanız, emperyalizmin kapsama alanından çıkmanız için kendinizi imâr etmeniz gerekiyor.
O halka, halklarımızın tamamına özür borcunuz var sizin. Siz günahı temsil ettiniz, "saçının teli göründüğü için kadın öldürdüler" diye bir yalan 40 insani ayırdı bu dünyadan. Babaların gözyaşını, annelerin feryadını duymadınız siz. Çünkü vicdan özürlüsünüz.
Vataseverlerden helallik almanız gerekiyor, Vatanlarına sahip çıkmak için ölenlerden af dinlemeniz gerekiyor normalde. Ancak ne sizde o ahlak ne de muhatapta sizi görecek göz kaldı.
Ki bizim insanımız Emperyalizmden çok onun maşasından nefret ediyor.
Halklarımıza ettiğiniz kötülüğü görmeniz için Irak ve Suriye'ye ve hatta Libya'ya bakmasına bakıyorsunuz siz, ama görmüyorsunuz. Görm(e)diğiniz için de o yıkımlara İran'ı dahil etmek için gönüllü yazılıyorsunuz Beyaz Baretli oluşa... Beyaz Baret'in onca yalanı sizlerin televizyonlarında yayımlanmadı mı, ülkemin solcuları?! Sahi siz bu kadar balık hafızalı mıydınız? Dedir bu Gurup Yorum Marşıyla Emperyalizme asker yazılmak?!
Hamdolsun, her şeye rağmen Anadolu ruhu var ülkemin yine... Kendinden menkul bir feraseti var. Yunus'un, Mevlana'nın tesiri var. Nasıl ki, İran Milleti binmiyorsa, Türkiye Milleti de binmiyor sizin treninize, lokomotifiniz Amerikan Emperyalizmi, Makinist Siyonizm çünkü. O küçümsediğiniz, kıt aklınızla yönlendireceğinizi umduğunuz halk biliyor bunu.
Ne Fatih'in arka sokakları ne Beyoğlu Meyhaneleri, ne iktidara yalakalık ile kendine alan açmaya çalışan taife ne de muhalefetten istikbal devşirmeye hedefli ülke bünyesine cerahat kesim... Rabbim halklarımızı korusun sizden. Bağımsızlığımızı da...
Ve sen Ey Halkım, Halklarımız!
Sorunların, sıkıntıların var biliyorum.
Biliyorum slogan atanların imza atarken aynı olmadıkları nice tecrübelere sahipsin.
Aman ha aman! Göbek bağını kendin kes yine. Nâmahrem eli değdirme bu coğrafyaya.
Hayini çoktur, hayininin rengi de çoktur ülkelerimizin.
Yılanı, çıyanı...
5 notes · View notes
yenikibris · 14 days
Text
Algılar ve gerçeklerle karışık İran gelişmeleri - Özkan Yıkıcı
Son günlerde iran iyice merkeze oturdu. Gerek direk İsrail saldırıları ve karşılığında batı medyasının probaganda operasyonları içiçe girince, iran adeta siyasetin algı merkezine oturtuldu. Öyle bir algı oyunu oluyor ki olaylardan çok iranın nasıl karşılık verecek tahminleriyle probaganda alanı açılma peşinde. İranın davranışlarını sınırlayarak hem israilin istedikleri hem de genel Ortadoğu iran…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ozel-buro · 28 days
Text
İSTİHBARAT DOSYASI /// SERKAN YILDIZ : Kahramanlık hikâyelerinin ötesinde : İstihbaratın zorlu ger çekleri
SERKAN YILDIZ : Kahramanlık hikâyelerinin ötesinde : İstihbaratın zorlu gerçekleri 04-03-2024 Kahramanlık Hikâyelerinin Ötesinde: İstihbaratın Zorlu Gerçekleri Son yıllarda, istihbarat operasyonları ve casusluk faaliyetleri hakkındaki algı, Hollywood’un yarattığı süper kahraman filmleriyle şekillenmiş gibi görünüyor. Kısa vadede bakıldığında bunun bir ‘PR’ ve pazarlama tekniği olarak…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
isiltili · 9 months
Text
koyunlara bir şey öğretemezsin çobana ihtiyaç duyar. bu insanlara da bir şey öğretemezsin kendilerinin aklıyla en iyi oynayanı arar. insanları yönetmenin en iyi yolu algı yaratıp hem akıllarıyla, vicdanıyla hem de nefisleriyle oynamaktır. bunları yaparken iki temel şeye ihtiyaç duyuluyor inanç ve para. bu inanç çoğunlukla din olsa da bir kısmı daha farklı inanç sistemleri olabiliyor. günümüzde ise bu algı operasyonları daha fazla çünkü teknolojiyle insanlara ulaşmak daha kolay. insanlara ihtiyaç duymadığı eşyaları aldırmak, herhangi bir düşünce yapısını empoze ettirmek kolay. günümüzde pazarlama sektörleri, siyaset, ünlü markalar vs en güçlüleri. bir yandan bu alanların arasına girip insanları yöneten sektörlerin içinde yer almak çok istiyorum bir yandan da birazcık kötülük gibi geliyor. aslında istememdeki en büyük sebep insanları bu süreçte incelemek. psikoloji çok okumak istedim ama şunu fark ettim benim isteklerim aslında psikolog olmak değil. insanları yönetmek, algısallık oluşturmak denilince sosyoloji ve psikoloji çok hakimmiş gibi görünse de o bölümdekiler aslında konunun daha farklı bir yerinde. ben ise daha da farklı bir noktasında olmak istiyorum. geçmişe ve günümüze baktığımızda türlü türlü akımlar, modalarla insanların hayatı şekillenmiş. güzellik algıları bunların başında geliyor. geçen karşıma bir türkünün hikayesi düştü. 'Zeytinyağlı Yiyemem Aman' türküsü ne kadar da coşkulu ne kadar da insana iyi hissettiren, hüzün barındırmayan türkü değil mi? ama bu türkünün siyasi bir algı yarattığını biliyor muyuz? insanların algılarıyla oynamak işte böyle sinsi şekilde yapılıyor. zeytinyağı dünyanın en iyi, en sağlıklı yağıdır. neredeyse her derde devadır. geçmişteki en güçlü medeniyetlerin, imparatorlukların zeytin'in yetiştiği ve insanların hep zeytinyağı ile içli dışlı olduğu yerlerdir. aynı şekilde Türkiye'de öyle. 1950'li yıllarda sırf katı yağlar yani margarinler satılması için zeytinyağını kötü gösterildiğini biliyor musunuz? zeytinyağının kanser yaptığı hakkında söylenti çıkarmışlar. işte türküde de bunu söylüyor ki insanların bilinçaltına kazınsın diye. sonrasında ise bizi köylü hayatından koparmak için ki köylü yaşam tam olarak bir ülkenin ayakta kalmasına yardımcı olan en büyük etkendir, bu hayattan koparmak için türkünün devamında köylülere "senin gibi cahile ben efendi diyemem" sözü geçiyor. Atatürk köylüler için ne diyor? milletin efendisidir diyor ama bakın türküde cahil diyor. türkünün devamında "basma da fistan giyenem aman" diyor. basma kumaş ve fistan giyinmeye de gönderme yapıyor. basma kumaşından daha adi olan naylon kumaşlar moda oluyor. değersiz kumaşa değerinden fazla ödeyerek bizi hem yaşantımızdan koparıyorlar hem de en adi ürünleri pazarlıyor. bu türkü de bunu benimsememiz için bestelenmiş "harika" bir türkümüzdür. şimdi yine Türkleri kendi özünden koparıp iyice arap kültürünü benimsettirmeye çalışıyorlar. güçlü olmak istiyorsan algı yönetimin çok iyi olmalı, empoze edebilmeli ve en iyi görünmez baskıyı sen kurmalısın. zaten bunu yapan insanın parası da olur. söz�� de dinlenir. sözü dinlenen yepyeni bir din bile çıkarabilir.
1 note · View note
onderkaracay · 11 months
Text
Tumblr media
🗣️ Yabancı Aslerler Nerede?
Sorgulayan bir eğitim ve öğretim almadığı sorduğu sorulardan belli olan bir gencimiz ile sohbet ederken söz dönüp dolaşıp özelleştirmelere geldi.
Özelleştirmelerin bir işgal projesi olduğunu söyledim.
İtiraz etti. Olur mu dedi? İşgal ise yabancı askerler nerede diye sordu.
Tuttum kolundan gel yabancı askerleri tek tek göstereceğim dedim.
✓ Yüzde sekseni yabancı küresel sömürgeci tefecilere ait bankaları ve atm'leri gösterdim.
✓ Üç adet küresel sömürgeci zehir taciri güçlere ait sigara şirketlerini gösterdim.
✓ Genetiği değiştirilmiş ambalajlı gıda terörünü gösterdim.
✓ Küresel çetenin şirketlerine satılmış ilaç şirketlerini gösterdim.
✓ Yabancıya toprak, mülk, maden ruhsatlarını satan, küresel sömürgeci güçlerin şirketlerinin çıkarına yasalar çıkartan iktidarı ve bunu görmezden gelen hazine yardımı aldıkları hakde ulusun aleyhine küresel sömürgeci güçlerin şirketlerinin ve yerli işbirlikçi holdinglerin çıkarına destek olan siyasi partileri gösterdim.
✓ Yurttaşlığın yerine kula kulluğu, müşteri ve seçmen olmayı dayatarak birlik beraberlik ve toprak ve ulus bütünlüğünü yok etmeye kalkan kirli niyetli siyasetin tümünü gösterdim.
✓ Toplumu ırk ve mezhep üzerinden bölerek ayrıştıran siyaseti bir kez daha gösterdim.
✓ Doğal kaynakların halk yararı yerine küresel sömürgeci güçlerin şirketlerinin çıkarına ve yerli işbirlikçi sermayenin çıkarına yok edildiğini gösterdim.
✓ Bu ülkenin kaynaklarını cebe indirerek güç sahibi olan holdinglerin artık devlet yok şirketler var diyen tehdidi gösterdim.
✓ Din ile ilgisi olmayan din üzerinden menfaat sağlayan cemaat ve tarikatları gösterdim.
✓ Bilimsel üretim öğretmeyen eğitim öğretim sistemini gösterdim.
✓ İşsizliği, yaşam pahalılığını, borcu, ithalatı, tarım ve hayvancılığın bilinçli yok edildiğini gösterdim.
✓ Yabancı dilde eğitim ve öğretimi gösterdim.
✓ Yurttaş olmak yerine kul, müşteri ve seçmen olmayı kendine yeterli görenleri gösterdim.
✓ Toplumun algı operasyonları ile beynini işgal eden sermaye ve siyaset destekli medyayı gösterdim.
Daha da gösterebilirdim.
Bu kadar yabancı asker senin durumun vahametini anlamana yeter mi diye sordum.
Durdu, afallamış bir şekilde düşünmeye başladı.
Sonra doğru ya dedi. Ben neden böyle düşünemiyorum diye bir soru daha sorduğunda o genci kurtardığımı düşündüm.
Ufkumu açtın dedi bana.
Yeni nesillere sorgulamayı öğreten eğitim ve öğretim yerine tarikat ve cemaatlerin din, sermaye localarında işbirlikçi, siyaseyi ideolojiler ile sembol ve slogan ile karnını doyuran nesiller yetişir ise üretmeyi, çalışmayı, hakkını korumayı ve ne yaşandığını anlamayan toplum ortaya çıkar.
Bir toplum için en büyük felaket ahlaklı, yaşadığı toplum ve ülkesinin çıkarlarını şahsi çıkara satılmaktan üstün tutmayan insan yetiştirmeyi sürdürülebilir hale getirmesidir.
Diğer her kötülüğün sebebi ulusun birliğini, beraberliğini ve bütünlüğünü korumasını bilmeyen nesiller yetiştirmektir.
] Önder KARAÇAY [
8 notes · View notes
mutsuzsonn · 2 years
Text
Helak olan kavimler,sebepleri ve sonuçları ile ilgili yapılan bilgi notları çokça yer kaplamasın diye yorum kısmına bırakılmıştır..>
Görüş: Dünyayı yönettigini söyleyen güçler; dünyayı, tıpkı helak olan kavimlerin yaşantıları ile yaşamaya sevk ediyor özgürlük lafını tekrarlatarak. Bilinçaltlarına algı operasyonları ile girip insanlığın tüm değer yargılarının içini boşaltıp, insanları hiç ölmeyecek ve hesap vermeyecekmiş gibi bir yaşama sevk ediyor.Allah'a Resulüne, Dinine, vatanına düşman bir varlik haline dönüştürüyor..Yeni kuşak diye belirtilen nesili bu şekilde ele geçirmiş ve bunda da başarılı olmuş gibi görünüyorlar..Bunları bizleri güldürerek yapıyorlar. Çünkü komik olan, gülünüp gecilen şey bir süre sonra adı ne olursa olsun normal bir hal olarak beyinlerimize işliyor.. Haram yemek,zina yapmak, din ile dalga geçmek,isyan etmek, örf adet gelenek ve görenekleri üzerinden geçmiş zaman insanlarını küçümsemek vb..
Tumblr media
82 notes · View notes
irtifuck · 9 months
Note
bu yorumu atmayacaktım yaşım ortaya çıkacak diye ama günah benden gitti... bir forum vardı şeçitli fandomlara ev sahipliği yapıyodu. gelen her yeni üye spama başladığı için adminleri moderatörleri felan dedikodusunu yapıyolardı yine velet geldi felan diye. ondan sonra da oturup neden forum kültürünün öldü diye ağlaşıyordular. bi gün dayanamadım yazdım ben de chatboxa, her yeni geleni zorbaladığınız için olabilir mi acaba?? banlanacağımı düşündüm ama hak verdiler. senin durumun da ona benziyo :D
Ayyy bu hikaye bana çok tanıdık geldi Tuanacığımmmmm
Aynı şeyleri ben de sözlükte yaşadım APAYNI. Admin ve mod diktatörlüğünün olduğu hiçbiyerde barınamazsın bak Telegram'da da aynı zorbalığı yapıyolar,değişen hiçbişey yok. Yine de burada mutluyum, güneş ışığına çıkmak zorunda kalmayan vampirler gibi hissediyorum.İstedikleri kadar it gibi havlayabilirler, zerre sikimde değil, burayı terk etmiyorum, onlar Hangster tag'ine bakmayabilirler bu kadar sikiliyorlarsa.
(Bu arada, yaşın konusunda hiiiiç canını sıkma, bu kadar anlaşabildiğim ve bu kadar kafa dengi bi insanın yaş konusunda gerilmesine lüzum yok. En fazla üslubumu değiştiririm o kadar. Sen dayı olursun ben yeğen. Saygı duymak istiyorum hani karşımdaki kişi benden büyükse. Fazla da benden yaşlı birileri ile karşılaşmadığım için hep böyle üstten üstten konuşuyorum. DM'im sana her zaman açık.Benden hiçbir şekilde sır çıkmaz.Burda kendi kendini savunamayan, linç ve algı operasyonları için arkadaşlarını tag'leyen ezikler gibi, bana saldırıldığında seni tag'lemem yani "Gelll beni kurtar🥺🥺🥺" diye.)
0 notes
Link
#Gündem
0 notes
guncelhaber1 · 1 year
Link
#Gündem
0 notes
pusancatholic · 1 year
Text
Batı medyasından seçim ayarlı provokasyon
Avrupa medyası, yaklaşan seçimler öncesinde Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı düşmanlığı körüklemeye yönelik yayınlarını hız kesmeden sürdürüyor. Türkiye’nin son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde dış politikada sergilediği dikkat çekici başarıları gölgelemeye çalışan Batı, kara propaganda ve algı operasyonları yürütüyor. Türkiye’de seçim yaklaştıkça provokatif…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yenikibris · 1 year
Text
Amerika'dan pancara bakışlı yakalananlar - Özkan Yıkıcı
Basit bir düşünce modelimiz var: “Amerika isterse, Kıbrıs sorununu bir gecede çözer” inancı hakimdir. Paradoksal olan onca ABD gerçekliği yanına orada olanları da bilmeme düşüncesi de yaygındır. Genelikle piyar çalışmaları algı operasyonları veya sırf hDemokrat algılı Obamanın da Suriye hamlesi ve Pasefik hamleleri hala şimdiki politikanın başlangıçlarıydı. Trumpun onca tutumlarına karşın fazla…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes