Üçkağıtçılar
-I-
Üçkağıtçının etrafı insanlarla çevrilmişti. Küçük bir sehpa, üzerinde iskambil kağıtları. Ulus'un kendi halinde insanları, bir temiz giyimli memur, sakallı bir dede, bir fahişe, birkaç da sivil polis, sanki bir sihirbazı izler gibi, iskambil kağıtlarını ustaca karan ak saçlı, bıyıklı Haydar Abi'yi izliyordu. Haydar Abi, tok sesiyle bağırdı:
-Bul karayı al parayı.. Bul karayı al parayı.. Amme hizmeti yapıyoruz burda.
Genç bir erkek, Haydar Abi'ye sordu:
-Abi, nasıl oynanıyor bu?
-Ortaya para koyuyosun. Üç kağıdı sehpaya diziyorum. Eğer valeyi bulursan, koyduğun para kadar kazanıyosun.
Takım elbiseli bir adam, şaşkınlıkla kağıtları karan elleri izledi.. Kararsız gibiydi. Yanındaki bir genç fısıldadı:
-Abi ben çözdüm olayı. Şu kenarı kıvrık kağıt var ya. Hep o çıkıyor. Onu seç.
-Sen niye oynamıyorsun, madem olayı çözdün?
-Benim param yok abi. Olsa, valla bin lirayı basarım.
Takım elbiseli adama yardımcı olmaya çalışan gencin adı Selim'di. Hafif kafadan üşütük gibi görünüyordu.
Takım elbiseli adam, yüz lira koydu ortaya. Üç kağıt yan yana dizildi. Takım elbiseli adam, az önce kendisine söylendiği gibi, kenarı kıvrık kağıdı seçti. Doğru kağıdı bulmuştu. Haydar Abi cebinden yüz lira daha çıkardı, iki yüz lirayı takım elbiseli adama uzattı:
-Şansın yerinde abi.. Bereketini gör..
Adamın yüzü güldü. Selim, yine fısıldadı:
-Abi yine, kenarı kıvrık olanı seç.. Kazanırsan komisyonumu isterim ama..
Adam, bir kez daha, yüz lira koydu. Yine, kenarı kıvrık kağıdı seçti. Yine kazandı. Haydar Abi bozulur gibi:
-Ne şans be. Gözler iyi çalışıyo maşallah.
Haydar abi, iki yüz lirayı adama uzattı. Herif durduk yerde iki yüz lira kazanmıştı. Adam Selim'e baktı, cebinden yirmi lira çıkarıp uzattı:
-Al, hakkın bu.
Selim sevinçle parayı aldı. Sonra söylendi:
-Param olsa var ya, beş bini basardım.
Takım elbiseli adam biraz düşündü. Yine kağıtlar karıştırıldı. Selim'e sordu:
-Ne diyosun aslanım?
-Aynı kağıt abi.. Büyük oyna bence.
Adamın gözleri büyüdü. Cüzdanını çıkardı, tam bin lirayı sehpanın üzerine bıraktı.
-Bin lira.
Kalabalıktan biri, 'aa' diye söylendi. Herkes pür dikkatti. Genç bir kız, 'valla iyi cesaret' dedi. Oldukça güzelce bir kızdı, adı Nehir idi.. Yırtık kot pantolonu ve beyaz tişörtüyle, caddede parlıyordu. Erkekler dönüp poposuna baktılar.
Haydar Abi bin lirayı saydı, sonra cebine attı. Selim yine söylendi:
-Aynı kağıt abi..
Haydar Abi üç kağıdı sehpanın üzerine serdi. Takım elbiseli adam, ortada duran, kenarı kıvrık kağıdı seçti. Haydar Abi kağıdı çevirdi. Bilememişti. Takım elbiseli adam, doğru kağıdı bulamadı. Yüzünde bir öfke belirdi. Sağına döndü, az önce kendisine direktif veren Selim, toz olmuştu. Haydar Abi gülümsedi:
-Kumar bu abi.. Bazen kazanırsın, bazen kaybedersin.
Takım elbiseli adam ne yapacağını bilemedi. Kazanacağından emindi. 'Sağlık olsun' dedi, uzaklaştı.
Yine kağıtlar karıldı. Nehir, ortaya iki yüz lira koydu. Sonra, doğru kağıdı buldu. İki yüz lira kazandı. Sonra, üç yüz lira daha koydu, onu da kazandı. Güzel bir kızın büyük paralar kazanması, etraftaki insan sayısını arttırdı. Millet, delirmiş gibi para koydu ortaya.
-II-
Ulus'taki, garibanlara hizmet veren kahvenin televizyonunda, bir Sadri Alışık filmi oynuyordu. Haydar abi, cam kenarındaki masasında, gün boyunca kazandığı paraları saydı. Tam 5400 lira. Az sonra çayı masaya kondu, sigarasını yakıp bir yudum aldı. Nehir'le Selim kapıdan içeri girdi, Haydar Abi'nin masasına oturdular. Selim, gülerek:
-Güzel gündü be abi..
-İyi çalıştınız bugün. Aferim..
5400'ü üçe böldü, ikisinin parasını pay etti.
-Ortamda kadın olunca farklı oluyor.. Güzelce yiyin bakalım paranızı. Ama, çarçur etmeyin ha. Selim, sana söylüyorum. İki gün sonra param bitti diye gelme.
-Tamam abi..
Haydar abi, kendi parasından 50 lirayı ayırdı, Selim'e uzattı:
-Şunla bi paket Tekel 2000 al. Sonra Mesut Abi'ye götür. Doruk Otel, 10 numarada kalıyor. Kimsesi yok garibin. Parası bitmiştir şimdi, kazancımızın sadakası olsun.
Selim parayı alıp masadan kalktı. Haydar Abi, Nehir ile göz göze geldi. Nehir'e aşkla baktı. O anı tamamlarcasına, televizyondan, Sadri Alışık'ın sesi yükseldi:
-Korkma, dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur.
0 notes
Ben küçükken askerlere hep asker selamı verirdim.
Ben küçükken zeytin ağaçlarının bol olduğu bir yere giderdim ve yanımda birisi vardı siyah giyimli kimdi bilmiyorum.
Ben küçükken cami gibi bir yere giderdim içeride ak sakallı bir dede vardı bana okunmuş kesme şeker verirdi.
Ben küçükken namaz kılardım ve bir kurt görmüştüm çalılıklarda..
Şimdi Allah'ı zikrle anıyorum biliyorum ki o hep benimle..
Biliyor musunuz o hiçbir zaman kendisini yüceltmemişti, yardımları bile gizliydi.. Kendinden çok evlatlarını düşünürdü..
0 notes