Tumgik
#aile sevgisi
aaliyeva · 1 month
Text
Acı çektiğinde kendine zarar veren bir tek benmi varım..
2 notes · View notes
cicibebepaketi · 11 months
Text
Çocuklarınıza sık sık; Sen varsın diye çok mutluyum, Seni büyürken izlemek beni çok mutlu ediyor, Benim için çok özelsin, Sana bakmak ve büyütmek bana gurur veriyor, Sen hayatımı güzelleştiriyorsun, Seni görmek, güzel yüzüne bakmak içimi aydınlatıyor... gibi cümleler kurun. Bunları duyarak büyümek her çocuğun hakkı.
1 note · View note
garfiremld · 11 months
Text
ya salak eren
0 notes
nefss-blog · 2 months
Text
Kadın hamile.
Bebek erkekmiş.
Aile mutlu çok mutlu.
Bebek doğdu, pipisini gösterdi amcalara.
Amcalarda bayram sevinci. Dünyanın en gerekli organını gördüler çünkü.
Bebek terledi, çırılçıplak soydular, evde misafirlikte, mahallede böyle gezdi. Bu hakka sahipti çünkü pipisi vardı.
Bebek biraz büyüdü. Sünnet olacak.
Davullar, zurnalar, hediyeler… Çocuk düşündü;
“Sanırım bu çok önemli bir organ”
Çocuk aklının en karanlık köşesine yazdı.
Üç beş güzel kız var gittikleri yerde, annesi babası dedi ki:
“Hangisini alayım oğlum sana?”
Çocuk düşündü:
“Sanırım karşı tarafa sormaksızın seçme hakkım var”
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuk acıktı, sofrasını varsa kız kardeşleri ve annesi hazırladı. Yemek bitince topladılar.
Çocuk düşündü:
“Sanırım kızlar/kadınlar bana hizmet etmekle yükümlü. “
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Kalabalık bir yemek daveti, herkes masaya sığmayacak. Erkekler ve yaşlılar masaya oturdu. Çocuğu da masaya oturttular. Annesi ve varsa kız kardeşleri yerde oturuyordu.
Çocuk düşündü:
“Sanırım önemli olan erkeklerin konforu.”
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Servis yapılacak, önce erkeklere yemek verildi, erkekler yardım etmedi.
Çocuk düşündü:
“Sanırım öncelikli olan erkeklerin karnının doyması. “
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuğun kız arkadaşı oldu.
Bütün sülale duydu. Herkesin ağzı kulaklarında. Densiz bir amca:
“Neler yapacan bahim gızlaraaa”dedi.
Çocuğun annesi ve babası:
“Oğlumdan daha iyisini mi bulacak?” dediler.
Çocuk düşündü:
“Sanırım en iyisini hak eden benim ve bu yüzden kızlara rızasıyla ya da rızasız istediğimi yapabilirim. “
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuk büyüdü, arkadaşlarıyla dışarı çıktı, gezdi, eğlendi. Eve geç geldi paşalar gibi karşılandı. Kız kardeşi eve geç geldiği için azar işitirken , dövülürken.
Genç düşündü:
“Sanırım eve istediğim saatte girip çıkabilirim. “
Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Kavga etti, ağzı burnu kan içinde.
Annesi, babası:
“Koçum benim helal olsun. ” dedi
Genç düşündü:
“Sanırım güçlüyüm ve sorunlarımı bu şekilde halledebilirim. “
Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuk büyüdü, Ev, İş, Güç sahibi oldu.
Ama bir türlü adam olamadı.
Bu kültür herkeste olmasa da
ülkenin bir çoğunda böyle .
Bu yüzden birey yetiştirmek
Çocuklara Para, mal, mülk bırakmak değil.
Çocuğa sevgiyi saygıyı ,annesine ve kadınlara aşılamak olmaktır.
Ve bu sevgi,saygı sadece insan sevgisi ve saygısı
İle sınırlandıramaz...
(Alıntıdır)
33 notes · View notes
siiravcisi · 11 days
Text
«فَفِرُّٓوا اِلَى اللّٰهِۜ »
"O hâlde (sizi Allah'tan alıkoyan put, dünya sevgisi, aile, toplum baskısı gibi her türlü prangadan kurtulup) Allah'a kaçın."
• Zâriyat Suresi | 50
8 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 3 months
Text
Tumblr media
SİZ SİZ OLUN, BİZİM NESLİ KÜÇÜMSEMEYİN........
Bizler İlkokulda Yurt bilgisi, Lise de mantık sosyoloji, felsefe okuyan nesiliz, onun için biz kim 500 Milyon istiyor programında 15 bin lirayı hiç Joker kullanmadan %90 kazanabilen nesiliz.
Biz 3 yazılı 1 sözlü imtihan olan nesiliz, biz kopya çeken ama kopya yaparken öğrenen bir nesiliz, biz Endonezya’nın ihracatını, Surinam’ın ithalatını bilen nesiliz.
Biz ANASINI, BABASINI Bakım evlerine terk etmeyen nesiliz.
Biz babasının cenazesine tatildeyim diye gelmeyen nesil değiliz, şahsiyet sahibi olması için terbiyesinden vazgeçilen kendine özgüveni olan ama etrafa saygısı ve sevgisi olmayan sadece kendisine yaşayan egoist nesil değil, sevgiyi saygıyı fedakarlığı dostluğu vefa duygusunu yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakarlık eden nesiliz.
Arkadaşımızın ailesini kendi ailemiz kabul eden namus anlayışını buna göre dizayn eden nesiliz, biz Psikologlarla, Pedagoglarla şekillendirilen değil, Psikolojik sorunlarını aile mahalle ilişkileri içinde bedava çözen nesiliz, olayları çözmek için atılan, onları bana ne deyip pas geçmeyen nesiliz bizler.
Anasına, babasına ailesine, egosundan fedakarlık edip maddi manevi kol kanat geren nesiliz, biz bu gün 50-60 yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan onlarla birliktelikten zevk alan nesiliz. Öğretmenlerinin ellerini öpmek için yarışan, 50 yıllık 60 yıllık arkadaş biriktirebilmiş bir nesiliz.
Semt çocukluğunu mahalle terbiyesini, büyüklere saygıyı görmüş bir nesiliz. Kabadayı dediğimiz mahallenin bilekli delikanlısını, bizi soyan değil, bizi koruyan kollayan olarak bilen nesiliz, misketi, çemberi, uçurtmayı, birdirbiri, topacı, uzuneşeği, kukalı saklambacı, üçtaşı, kaptanı, müsellesi, kovalamacayı, ip atlamayı, seksek’i üçgen( şeytan uçurtması) uçurmayı, çivili futbolu, 9 taşı, bakkal amcalara kese kağıdını yapmayı, yakan topu oyun olarak bilen nesiliz.
Futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi tüm imkansızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz biz, akşam üstleri şekerli ekmek, karabiberli ekmek yiyen, çikolatayı, pastayı, turtayı, şekerlemeyi tanımayan bir nesiliz biz.
Dışarıda yemek yemenin ayıp olduğu, ağız oynatmanın bile ayıplandığı her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şekerin bile kaşıkla karıştırılırken çıkan sesin ayıp olduğu bu eylemin kahvelerde yapıldığında kahvecinin hop deve kervanın mı gidiyor diye ikaz ettiği bir nesiliz biz.
Ebeveynlerimizin Öğretmenimize eti sizin kemiği benim diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu, kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikayet edemediğimiz, öyle bir durum da babamızdan azar işiteceğimizi bildiğimiz bir nesiliz biz.
Hele öğretmenin çocuğa bir sitemin de, anne baba, dayı hala, enişte bacanak hep birlikte okul basıp, sen bizim çocuğumuzun psikolojisini nasıl bozarsın diye öğretmen döven bu nesille uzaktan, yakından hiçbir ilişkimiz yok.
Öğretmen benim neslimin en kutsal varlıklarından idi, ataerkil babanın sözünün geçtiği ama babanın da analarımıza değer verdiği fikir paylaştığı aileleri olan nesiliz biz.
En az, it köpek serseri, hırsız, dolandırıcı, rüşvetçi, uyuşturucu bağımlısı, sapık çıkaran bir nesiliz biz.
Lise mezunu arkadaşlarımızın, bugün ki Üniversite mezunlarının yanında doktora yapmış bir insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız biz.
Not;
Biz küçükken öğretmenimiz en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye, teneffüse kadar konuşmazdık.
Not yazardık birbirlerimize.
Biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık.
Yani biz diyebileceğim kadar çok.
Biz küçükken bir büyüktük ki...
Sormayın gitsin....
böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu. Sonra mı..?
Büyüdük... Kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik. Küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani.
Biz olamadık bir daha.
Sen, ben olduk. Büyüklük lüks değildi, zenginlik değildi.
Koşa koşa büyüdük.
Büyürken ne de çok küçüldük...!
Siz bizim nesli küçümsemeyin, en iyisi siz bence bizim nesile benzemeye çalışın.
Bu anlattıklarım çok eskiden idi çok, teşekkür ederim saygılarımla.
Yaşasın Bizim Nesil...
Tumblr media
Arkadaşlar bu resim banim okul resmim ☕🍫🥰♥️🇹🇷🇹🇷🇹🇷
16 notes · View notes
nazlimsiblog · 9 months
Text
aile sevgisi görmemis insanlar daha cabuk kırılır
35 notes · View notes
Text
İki kadın aynı şefkat için kavga eder, birinin sevgisi, saygısı vardır, diğeri sadece bir nesnedir, iki kadın aynı adam için kavga eder, biri aile kurar, ona çocuk verir, diğeri yalnızlık tüketir, iki kadın aynı zaman için kavga eder Biri onunla alışveriş merkezine, partilere, sinemaya gidiyor, diğeri sadece hobi, iki kadın aynı kalbi istiyor, birinde zaten var, diğeri ise sadece diğeri.
Jonas R Cezar
13 notes · View notes
pamukzy · 1 year
Text
Eğer aile sevgisi görmüş olsaydım küçük sevgi kırıntılarının peşine düşüp kendimi harap etmezdim. İnsan biraz olsun sevgi hissedebilmek için ne yapacağını şaşırıyor. Sizden tek beklentisi sevgi görmek olan çocuklarınızın hakkı yakanızı bırakmasın hiçbir zaman
24 notes · View notes
yaralanma · 2 months
Text
aileden başka kimse çıkarsız sevemiyor hiçbir çıkar bulunamasa bile verilen ilgi sevgi yüzünden de sevilebildiğini zannedebiliyor insan gerçek sevgiye olan inancım sıfırlandı ama yine de kendimi istisna olarak görüyorum şimdiye kadar sevdiğim eş dost sevgili aile sevgisi hepsi benim açımdan çıkarsızdı karşılığı öyle olmasa bile bir karşılık beklemeden dahi olsa
3 notes · View notes
mavikadarguzel0-0 · 2 months
Text
Hayatın labirentlerinde kaybolmuş bir ruh,
Aile sevgisi gibi bir hazineyi arar, susuz.
Bir çocuk gibi özler, bir annenin sıcak dokunuşunu,
Bir babanın kollarında güvenle uyumayı.
Ama hayat acımasız, yüreği yara bere içinde bırakır,
Aile sevgisi eksik, yalnızlıkla baş başa kalır.
Gözlerinde bir çocuğun hüznü, yüzünde bir yetimin ifadesi,
Sevgisizlik çölünde yürür, umutla yıldızlar arar gecede.
Belki de aile sadece bir kelime,
Ama onun anlamı derin, kalbini yaralayan bir kaç hece.
Bir gün belki kurtulacak, gerçekten gülmeyi hatırlayacak,
Sevgiyle dolu, dertsiz bir yaşama atılacak.
D.A
3 notes · View notes
aynodndr · 4 months
Text
Tumblr media
SİZ SİZ OLUN, BİZİM NESLİ KÜÇÜMSEMEYİN........
Bizler İlkokulda Yurt bilgisi, Lise de mantık sosyoloji, felsefe okuyan nesiliz, onun için biz kim 500 Milyon istiyor programında 15 bin lirayı hiç Joker kullanmadan %90 kazanabilen nesiliz.
Biz 3 yazılı 1 sözlü imtihan olan nesiliz, biz kopya çeken ama kopya yaparken öğrenen bir nesiliz, biz Endonezya’nın ihracatını, Surinam’ın ithalatını bilen nesiliz.
Biz ANASINI, BABASINI Bakım evlerine terk etmeyen nesiliz.
Biz babasının cenazesine tatildeyim diye gelmeyen nesil değiliz, şahsiyet sahibi olması için terbiyesinden vazgeçilen kendine özgüveni olan ama etrafa saygısı ve sevgisi olmayan sadece kendisine yaşayan egoist nesil değil, sevgiyi saygıyı fedakarlığı dostluğu vefa duygusunu yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakarlık eden nesiliz.
Arkadaşımızın ailesini kendi ailemiz kabul eden namus anlayışını buna göre dizayn eden nesiliz, biz Psikologlarla, Pedagoglarla şekillendirilen değil, Psikolojik sorunlarını aile mahalle ilişkileri içinde bedava çözen nesiliz, olayları çözmek için atılan, onları bana ne deyip pas geçmeyen nesiliz bizler.
Anasına, babasına ailesine, egosundan fedakarlık edip maddi manevi kol kanat geren nesiliz, biz bu gün 50-60 yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan onlarla birliktelikten zevk alan nesiliz. Öğretmenlerinin ellerini öpmek için yarışan, 50 yıllık 60 yıllık arkadaş biriktirebilmiş bir nesiliz.
Semt çocukluğunu mahalle terbiyesini, büyüklere saygıyı görmüş bir nesiliz. Kabadayı dediğimiz mahallenin bilekli delikanlısını, bizi soyan değil, bizi koruyan kollayan olarak bilen nesiliz, misketi, çemberi, uçurtmayı, birdirbiri, topacı, uzuneşeği, kukalı saklambacı, üçtaşı, kaptanı, müsellesi, kovalamacayı, ip atlamayı, seksek’i üçgen( şeytan uçurtması) uçurmayı, çivili futbolu, 9 taşı, bakkal amcalara kese kağıdını yapmayı, yakan topu oyun olarak bilen nesiliz.
Futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi tüm imkansızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz biz, akşam üstleri şekerli ekmek, karabiberli ekmek yiyen, çikolatayı, pastayı, turtayı, şekerlemeyi tanımayan bir nesiliz biz.
Dışarıda yemek yemenin ayıp olduğu, ağız oynatmanın bile ayıplandığı her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şekerin bile kaşıkla karıştırılırken çıkan sesin ayıp olduğu bu eylemin kahvelerde yapıldığında kahvecinin hop deve kervanın mı gidiyor diye ikaz ettiği bir nesiliz biz.
Ebeveynlerimizin Öğretmenimize eti sizin kemiği benim diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu, kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikayet edemediğimiz, öyle bir durum da babamızdan azar işiteceğimizi bildiğimiz bir nesiliz biz.
Hele öğretmenin çocuğa bir sitemin de, anne baba, dayı hala, enişte bacanak hep birlikte okul basıp, sen bizim çocuğumuzun psikolojisini nasıl bozarsın diye öğretmen döven bu nesille uzaktan, yakından hiçbir ilişkimiz yok.
Öğretmen benim neslimin en kutsal varlıklarından idi, ataerkil babanın sözünün geçtiği ama babanın da analarımıza değer verdiği fikir paylaştığı aileleri olan nesiliz biz.
En az, it köpek serseri, hırsız, dolandırıcı, rüşvetçi, uyuşturucu bağımlısı, sapık çıkaran bir nesiliz biz.
Lise mezunu arkadaşlarımızın, bugün ki Üniversite mezunlarının yanında doktora yapmış bir insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız biz.
Not;
Biz küçükken öğretmenimiz en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye, teneffüse kadar konuşmazdık.
Not yazardık birbirlerimize.
Biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık.
Yani biz diyebileceğim kadar çok.
Biz küçükken bir büyüktük ki...
Sormayın gitsin....
böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu. Sonra mı..?
Büyüdük... Kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik. Küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani.
Biz olamadık bir daha.
Sen, ben olduk. Büyüklük lüks değildi, zenginlik değildi.
Koşa koşa büyüdük.
Büyürken ne de çok küçüldük...!
Siz bizim nesli küçümsemeyin, en iyisi siz bence bizim nesile benzemeye çalışın.
Bu anlattıklarım çok eskiden idi çok, teşekkür ederim saygılarımla.
Yaşasın Bizim Nesil....
ALINT
4 notes · View notes
mezardakicicekk · 7 months
Text
İÇİMDEKİ ÇOCUĞUN ANNESİYİM
Çoğu zaman eleştiri aldığım konulardan birini ele alacağım bugün. 20 yaşında biri olarak bu yaptıklarım normal karşılanmıyormuş. Kimse içimdeki çocuğu umursamadan hakaretler ediyor. Öncelikle size içimdeki çocuğa neden annelik yaptığımdan bahsedeceğim.
Bazı şartlar nedeniyle 2 yaşındayken ailemden uzakta, köyde büyüdüm. Köye götürüldüğüm günü hayal meyal hatırlarım hâlâ. İçimdeki çocuğun en büyük travmalarından biridir bu. Pencere önünde annemin gelip beni almasını beklediğimi hatırlıyorum. Hatta sarışın; saçları iki yandan örgülü, mavi gözlü ve içinde yıldızlar barındıran, pembe üstü beyaz çiçek desenli elbisesi ve parlak pembe ayakkabıları olan bir bez bebeğim vardı. Onu annemin yerine koymuştum ve yanımdan hiç ayırmazdım. O bebek hâlâ yatağımın yakınında duruyor. Sanırım bu süreç 2 yıl sürdü. İçimdeki çocuğun ömrü boyunca kapatamayacağı 2 yıllık aile sevgisi var.
Annemle babam kendimi bildim bileli sürekli çalışır. Ablam okula gittiğinde yan evde oturan babaanneme giderdim. Ablam okuldan geldiğinde eve geçerdim. Babaannemle hep resim çizip oyun oynadığımı hatırlıyorum. Hatta bir ara gençliğinde tasarladığı kıyafetlerin çizimlerini görmüştüm. Genetik geçmiş demekki resim çizebilme yeteneğim. Annem de çok güzel resim çizer mesela.
Evde yalnız kalmaya fazlasıyla alışıktım. O zamanlar ev telefonumuz vardı. Beni kontrol etmek için düzenli olarak evi ararlardı. Bazen babam yedek telefonunu bana verirdi. Evde tek başımayken ya çizgi film izlerdim ya da resim çizip oyun oynardım. Yalnızlığa küçüklüğümden beri alışık olduğumu bunu yazarken daha net anladım. Bu biraz canımı acıttı.
Her zaman kendimle baş başa kaldığım için arkadaş edinmekte zorlanırdım. Arkadaşım olduğunda nasıl davranmam gerektiğini bilmezdim. Arkadaşlar arasında yapılan davranışların hangisi doğru hangisi yanlış bilmezdim. Eğer farkında olmadan zorbaladığım kişiler olmuşsa özür dilerim.
Çekingen, utangaç ve sessiz biriydim. Okulda her zaman kurallara uyardım. Çünkü ben sadece bana söyleneni yapabilen biriydim. Sınıfta herkes arkadaşlarıyla konuşup oyunlar oynardı öğretmen gelene kadar ama ben kimseyle konuşamazdım. Her zaman çok fazla arkadaşı olanları kıskanırdım. İtiraf etmem gerekirse hâlâ kıskanıyorum. Nasıl o kadar sosyal olabiliyorlardı?
Satürn'ün ölümünden sonra bir kişiliğimin kafasına sıkınca film koptu iç dünyamda. İçimdeki çocuğun asla sevmeyeceği birine dönüştüm. Hayal ettiği hayatı kendi ellerimde yok ettim. Çok ağlattım onu. Ben onu sakinleştirmeye çalışırken ona daha ağır gelen cümleleri duymasına sebep oldum. Ablamın kızı benim küçüklüğüme görünüş olarak benzediği için ailem hep ''Sanki o küçülmüş ve yanımıza gelmiş gibi. Telafi fırsatı mı acaba?'' diyip duruyorlardı. Telafi? Neyin telafisi? Benim içimdeki çocukla değil de yeğenimle mi telafi edeceklerine inanıyorlardı?
İçimdeki çocuğun haykırışlarını yalnızca ben duydum. Bana olan öfkesini dahi unutmuştu. Korkuyordu, terk edilmiş gibi hissediyordu. Sırf bu yüzden yeğenime çok bir sevgi besleyemiyorum. Kıskançlıksa bu evet kıskanıyorum. İçimdeki çocuğun yarasına tuz bastığı için sevemiyorum istediğim kadar. Her zaman bir mesafe var onla benim aramda. Sımsıkı sarıldım içimdeki çocuğa. Hıçkırıkları yüzünden nefes almakta zorlanıyordu. Onu nasıl susturacağımı bilemedim. Ağlayan bir çocuk -hele ki 2 yaşındaysa- nasıl susturulurdu? Çizgi film açsam susar mıydı? Dans edip eğlendirmeye çalışsam? Onunla konuşmayı denesem? Belki de bir oyuncak onu sakinleştirirdi. Elime geçen ilk oyuncağa sarıldım. Hıçkırığı durmasada artık ağlamıyordu. 2 yaşındaki bir çocuk böyle mi susturulurdu?
O günden itibaren görüp beğendiğim tüm oyuncakların listesini yapmaya başladım. En beğendiklerimi ilk fırsatta alıyorum. Şuan 3 tane oyuncak bebeğim var mesela. Düzenli olarak onlarla oynuyorum. 1 tanesi uyku arkadaşı olmak üzere toplam 7 tane peluş oyuncağım var. Karanlıktan korkuyor diye gece lambası aldım, satürn şeklinde ve renk değiştiriyor.
Her fırsatta beğendiğim çizgi filmleri izliyorum. Bazen küçükken izlemeyi çok sevdiğim çizgi filmleri açıyorum. Artık bana eskisi kadar öfkeli değil. Bazen 16 yaşındaki halimle ettiğim kavgaya şahitlik ediyor. İkimiz de onun gelecekteki hali olduğumuzdan taraf tutmakta zorlanıyor. Bu yüzden 19 yaşındaki halimi şuanki halimden ve 16 yaşındaki halimden daha çok seviyor. Çünkü 19 yaşındaki halim tüm zorlukları sırtlayıp teker teker hepsine çözüm buldu. Bir nevi kahraman onun gözünde. Beni de anne figürü olarak görüyor. Çünkü her zaman onu mutlu etmek için bir şeyler yapıyorum. Onu ben sevmezsem 2 yıl eksikliğini hissettiği o sevginin yerini nasıl dolduracak?
20 yaşında oyuncaklar ve çizgi filmlerle ilgilenen biri olarak her zaman şu cümleye maruz kalıyorum: ''Sen ne zaman büyüyeceksin? Kazık kadar kız oldun, bırak artık şunları.''
Siz fark etmiyorsunuz ama ben büyüdüm. Yetmezmiş gibi içimdeki çocuğa annelik yapmakla sorumluyum. Eğer bazı günlerde onun özgür kalmasına izin vermeyeceksem ben neden yaşıyorum?
2 notes · View notes
Text
Eğer azıcık aile sevgisi görseydim inan ki seni sevmezdim..
24 notes · View notes
342c · 1 year
Text
bir tek siz mi çektiniz. hepinize yazıklar olsun beni bir başıma bıraktınız. ailem dediklerim bakın bu zamana kadar sesimi çıkarmadım. evime aldım, aileme soktum. dahası var mı. annem sana oğlum dedi, önüne yemek koydu bak kaç kere yazıklar olsun.
bak ben kin tutmayı sevmem. eyvallah der önüme bakarım. benle kalmak isteyen kalır, giden zaten uçar gider bilirim. ama şimdi kimse kalmadı, ne kapısına evden çıkamazken gittiklerim ne de ülke değiştirdiklerim. neyse ne. neler yaptık yani kimlere ailemiz dedik aslında ağzım çok bozuktur burada pek bozmam. amına koyayım ayakta duracak halim yoktu sizin peşinizden koşuyordum. yazıklar olsun. ucunda hayatım vardı sizi koruyordum. yazıklar olsun.
hastanelik oldum lan senin için karakolluk oluyordum. batacaksak birlikte batalım dedim ben sizin için en dibe de batardım. ben sizin gibi büyümedim. aile sevgisi belki ben de çok görmedim ama değer vermeyi sike sike öğrendim.
bir ötekisine ömrümü adadım, kedisini kedim, derdini dert, arkadaşlığımızı dinim belledim bir ellerinden öpmedim bak ilk fırsatta nasıl da teptin. hayat nasıl da zorla öğretiyor insana. herkes gider o gitmez sandım, şu hayatta bir onu net bildim. ben senin içini bildim. ulan diyorum ya dünyamın merkezinden sarsıldım biriniz dönüp nasılsın demedi yazıklar olsun. büyümek ne kadar acılı bir ölüm. şimdi gece ikide telefonum çalıyor, gizli numara. sen arasan açardım. merak etme kapına falan da dayanmam bu gece. o günler geride kaldı. çağırılmadığım hiçbir yere gitmem, hakkım olmayan sofradan tek parça ekmek yemem bu saatten sonra. ulan var ya sizin dilinize düşeceğime başımı alır giderim her şeyi çalın başınıza. paran cebinde kalsın, kendi sigaramı kendim alırım. ben nerelerde ağladım bir annem gördü. içimdeki meleğin vakti doldu. herkes bir gün geri döner. bak bu kulağına küpe olsun, bir gün çok güzel bir haber alırsın. arayıp paylaşacak bir kişi bulamazsın. beni o gün hatırlarsan sana da yazıklar olsun.
3 notes · View notes
buse-005 · 9 months
Text
Tumblr media
Özgüvensiz olmamızın en büyük sebebi aile sevgisi görmemektir belki?
2 notes · View notes