Çocuğun ağlıyor. Duymuyor musun? Gece yarısı o çığlıkları duymuyor musun? Şu acıyı görmüyor musun? Yüzlerinde, hareketlerinde, derilerinde çok açık bir şekilde işaretlenmişti. Açıkça belirtmediler mi? Çocuğunuzun yaptığı her şeyden dolayı hayal kırıklığı içinde orada duruyorsunuz.
Elinden gelenin en iyisini yaptığını düşündün değil mi? Belki bizim de duygularımız olduğunu hiç düşündünüz mü? Rüyalar mı? Hırslar mı? Belki de dinlemeyi öğrenmelisin. Çığlıklarımızı duymak için. Çünkü biz sadece senin mutlu olmanı istiyoruz. Sadece gurur duymanızı istiyoruz. Sadece anlamanızı istiyoruz.
''Mutsuzum çok hastayım güldür beni doktor
Öldüm ama hayattayım tarifi çok zor
Çıkmaz bir sokaktayım gel bul beni doktor
Sanki çocuk yaştayım bana bilmeceler sor''
Sonra annem gitti, tüm anneler yara oldu bana. Anne sözü sızı oldu içime. Anneler günü kara gün oldu. Ben yeri geldi annesine koşup sarılan küçük çocuğa düşman oldum. Bu eksiklik hiç bitmeyecek.
Tutunamayanlar'da ; "Kollarımı açıp tüm insanlığı kucaklıyorum." diyen Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar'da; "Bütün insanlığı kucaklamak isterken neredeyse bu dünyanın altında eziliyordum." diyerek umudunu kesmişti insanlardan. Bu, hayatın en yorucu vazgeçişidir.