Tumgik
#aile doktoru
Text
Karim ve Baldiz
Selem arkadaşlar  biz İstanbuldan ben Volkan 28 karim  merve 27  baldizim meltem 30  .Anlatacaklarim gerçek ve halen yaşanan sex hayatimizdir .
Biz karimla üniversite yıllarında tanışıp  guzelbirlikteliğimizi evlilikle sonuçlanmıştık karim zengin bir ailenin küçük kızı biraz şımarık ve hür ruhlu bir yapıya sahip bende Ankarada doğmuş büyümüş tutucu bir aileden gelen birisiyim birbirimizi severek evlendik .Düğün hediyesi babam  sahibi olduğumuz binadan bir daire hediye etti buda sorunların başlangıcı oldu karimla ailem arasında anlaşmazliklar olmaya basladi  .Karimla ikimizin arasi superdi ve sex hayatimizda super herturlu fantaziyi kurup uyguluyorduk en çok istediğimiz 3 lü sex hariç . Diş doktoru olmuştum arkadaşımla bir yer açtık güzel gidiyordu iş hayatımızda ama bir gün eve geldiğimde karim ağlıyor eşyalarını toplamış ben dayanamıyorum artık ailene dedi konuştuk olanları anlattı ben ailemin yanına indim sordum sorun ne diye annem gelin gibi olmadı hiç açık giyiyor falan babam bize göre aile deyiller dedi ben ikimiz birbirimizi seviyoruz sizdede  öyle olacak dedim kabullenin artık dedim yukarı ciktim karımı İstanbula ailenin  yanına götüreyim biraz kafan dağılsın dedim buraktim .
Zaman geçtikçe ipler geriliyordu daha çok babam boşanin olmaz böyle demeye başladı  ben hafta sonları istanbula gidip gezip otelde cilginlargibi sevisiyorduk bazende annesinden kalıyor baldiz ve annesiyle babasıyla daha samimi olmaya başladım  5 hafta böyle geçti  perşembe günüydü kayinpeder telefon açtı oğlum hafta sonu istanbula gelince bize gel direk konuşacaklarim var dedi tamam dedim .Karımı aradım ne oldu diye  oda yok birsey ikimizin geleceği için konuşacak senle dedi ben perşembe  öğleden sonra istanbula gittim akşam oradaydım  yemek masası hazırdı bir yandan yemek yerken kayın peder konuya girdi hemen  oğlum ikinizin bu durumu iyiye gitmiyor sana teklifim var size buradan daire alcam birde  kendi adına dış doktoru merkezi açman için destek olurum  buraya istanbula yerleşin dedi .Ben bir yandan ailemin tepkisi bir yandan güzeller güzeli karim  düşünürken kayın valide istersen gidip bakalım evinize beğenirsen maddi açıdan biz  herseyi karşılayacağız siz mutlu olun yeterki dedi .Neyse gittik lüks deniz manzaralı güzel yerdi onlarda yakındı zaten ben ikna olmuştum ama babamın vereceği tepkiyi biliyordum sonra geri eve geldik kayın peder  kararını ver tapu işlemleri için haber bekliyorlar benden dedi  bende tamam dedim .Karim baldiz ben gece kulübüne gittik biraz eylendik onları eve buraktim karimla biraz konuştuk lütfen aşkım kabul et burda istediğimizgibi yaşarız istedigin bütün fantazileri yaparız dedi biraz seviştikten sonra herseyimi yapcaz dedim evet aşkım istedigin herseyi dedi anlamıştı nedemek istediğimi ama güzel dul ablasını kast etmemiştim ben  baldiz o sırada kahve getirdi kahve içte  öyle git kendine gelirsin dedi oda katıldı bizle sohbete bize ben sizgibi birbirini seven bir evlilik yaşayamadım lütfen birbirinizi bırakmayın dedi karim o sirada beni dudağımdan öptü sonra ablasının dudagindan ben sadece yutkundum şaşırmıştım  ben karim için herseyi göze alırım bizi kimse ayıramaz dedim ve gece 1 olmuştu ben yarın işlerim var gideyim dedim yolda aklimda gözümün önünde sadece karimin ablasını öptüğü sahne vardı  sabaha karşı eve geldim 3 saat uyup kalkıp hasta randövülerim vardı öğleye kadar işlerimi bitirdim eve gittim tekrar uydum akşam uyandığımda karim  video göndermiş açtım ben şok olmuştum baldizla karim  tam benim karımı hayal ettiğim şekilde am dudakları birbirine sürterek sevisiyorlardi  ikiside sen de gel katıl bize diyordu baldiz burda olmaz evinizde ilk gecesi olabilir ama diyordu beni ikna etmek için her yolu deniyorlardi ben 5 sefer tekrar  izledikten sonra karımı aradım gercekmiydi ben ruyami gördüm dedim hayır aşkım gerçek senin için supriz yaptık dedi ben de sözünüzü tutarsanız tamam dedim .Biz dünden razıyız seni bekliyoruz ama bir sorun var  burda kaldığım sürece yalayıp yutuyor beni her gece ablam dedi . Bende şimdi babalara  geçiyorum onlarla konuşacağım babana söyle başlayın tapu işine dedim çok sevindi . Babamlara atlattım istanbula gidiyorum falan diye tahmin ettigimgibi kızdı iç guveği olmuşsun aferim sana defol gözüm görmesin dedi bende çıktım gittim arkadaşıma telefon açtım dış doktorunu ona devredeceğimi istanbula gideceğimi söyledim bir yerde buluşup konuştuk kafaları çektik o gece sonra istanbula gittim pazartesi  işlemler başlattık temizletip Ankara'daki ev eşyalarını getirmek için bir firmayla anlaştım 10 gün içinde hersey bitmişti yerleştik ilk akşam yemeğini karimin ailesiyle beraber yemiştik terasta kayinpederle küçük bir kaçamak yapıp viskilerimizi içip  sohbet ettik sonra musade istediler kalktılar baldiz kalmıştı ama   biraz oturup sohbet ettik içmeye devam ettik karimla ikisi kalkıp geliyoruz bekle bizi burda dediler yarım saat sonra yatak odasına gel aşkım diye mesaj  gelmisti kalkıp gittim trans paran fantazi sex kıyafeti ile yatakta uzanmış beni bekliyorlardı karimin yanına uzandım ikisi öpüşüyorlardi bende karımı okşuyor kulak memesini boynundan öpüyor bir yandan baldızı izliyordum karim elimi ablasının kalçalarına götürdü ben okşayarak göğüslerine doğru ciktim birbirimizi öpmeye başladık üçumuzun dili birbirine dolanmışti sanki baldızı ortaya aldık üzerindeki çıkarıp çırılçıplak kalmıştı karim bir taraftan ben diyer taraftan göğüslerini emiyor amini okşuyorduk sonra aşağı doğru indik karimla beraber baldızı am dudaklarını yapıyorduk sonra ben karimin arkasına geçtim onu yalamaya başladım bacaklarını açıp am dudakları birbirine surtmeye başladılar onların izlemesi aldığı zevk benim hayalimdeki gibiydi hersey yanlarına yatıp onları izliyordum sonra taş gibi olmuş sikimi yalamaya başladılar ikisini izliyordum karim baldiza ilk sen dedi baldiz sikimin üzerine oturdu sonra karim kafama oturdu baldızı yanan kaygan ami sikimin üzerinde zipliyordu bende karimin arka deliğini am dudaklarini emiyor yaliyordum sonra karim sikime oturdu baldiz yüzümdeki dudaklarimdaki karimin zevk sularını yalayıp yutuyor öpusuyorduk o na sende gel hadi dedim kafama oturmasını söyledim sikimin üzerinde zıplayan karimla bir birlerini okşuyor öpüşüyorlardi bende baldızı am dudaklarından akan zevk suyunu emiyor arka deliğini yaliyor dilimi içine sokuyorum zevk aldığı inlemesinden çıkardığı seslerden belliydi sonra kalktip ikisini yan yana domalttip sert sikmeye başladım sırayla baldiza arkadan izin varmi dedim açık büfe istedigin yerden dedi yavaşça sikimi arka deliğine bastırdım karim kalcasını iki eliyle açıyor yakından izliyordu çık diye bir sesle arka deliğine kaymisti sikim biraz bekledim  yavaş yavaş pompalamaya başladım çıkarıp krem sürüp tekrar girdim baldiz daha çok zevk alıyor karim ablasının  am dudaklarını okşuyor bir yandan bizi  izliyordu fazla geçmeden ikimizde boşaldik  ben son damlasına kadar içinde bekledim sonra ucumuzde nefes nefese uzandik herkez mutluydu dinlendik duşa gidip birseyler içip ikinci postaya başladık birbirimizi yaliyor sevisiyor yatakta düğüm olmustuk  ilk karımı sonra baldızı orgazm etmiştim sonra karim kendi isteği ile anal yapmak istedi karim ara sıra yapsakta benim istemem  yüzünden zorunlu yapardı bu sefer yalayıp yavaşça girdim sanki arka deliği sikimi vakumlargibi gitgel yapıyordu karim önümde baldiz altında göğüslerini emiyor bir yandan amini koşuyordu karim  bir anda hizlanarak orgazm oldu ben arka deliğinden çıkıp baldızı parmakları arasından amina girdim iki elimle omuzlarından tutarak sert sikmeye başladım daha çok lütfen aşkım sert işte böyle diye inliyor du amindan çıkıp arka deliğine girdim tekrar kısık sesle ohhhhh çok güzelmiş birdaha yap aynısını dedi amina sert bir kaçkez girip sonra arka deliğine girdim hızlanarak pompalamaya basladim o sirada boşaldik ikimizde ilk defa böyle orgazm oluyordu karim yatağa uzandık  baldiz ben karim bitkin haldeydik sabah 4 olmuştu  ucumuzde uyup kalmışız uyandığımda saat 11 di not yazmışlar biz annemgile kahvaltıya gidiyoruz akşama iyi dinlen aynısından istiyoruz yazmışlar kalkıp duş aldım eczanesi arkadaşımın önerdiği viagra türü hapı ve kayganlaştirici aldım akşam bizde tekrar başladık bu sefer daha profesyonel ve istekliydi ikisi  o günden sonra her fırsatta yapıyoruz vibrator ve belden başlamalı sex oyuncağı aldık sırayla tost yapıyoruz 
344 notes · View notes
yantekerlek · 1 year
Note
Selamün aleyküm size soru sormayı sonra da verdiğiniz cevabı beklemeyi, cevabınızı okuyunca dağılan bulutları seviyorum. Allah razı olsun ✨🧡
her mahallenin aile hekimi ya da pratisyen hekimi diye doktoru var. Heh işte bizim mahallenin doktoru bana çok bakıyor aşırı rahatsız oluyorum. Beni görünce kapıdan içeri girdiğim anda gülüyor gözleri parlıyor. Adamdan aşırı rahatsız oluyorum. Adama bana böyle bakma da diyemiyorum. O kadar çok aklıma geliyor ki hoşlanmıyorum. Bunu bir simariklik ya da kendini beğenmişlik olarak algılamayın ne olur. Böyle insanın içine sinmez ya bende. Yaşça da büyük. Sırf böyle bakıyor diye doktora gitmeye çekiniyorum. Geçenlerde beni sağlık ocağından çıkana kadar izledi yolcular gibi peşimden geldi ne yapacağımı bilemiyorum. Yani ortada bir şey yok ama ben rahatsız oluyorum. Kendisinden bir adım gelmedi. Ama bana hayran hayran bakışı beni rahatsız ediyor. Bu durumda nasıl önlem almalıyım.
ve aleyküm selam. aile hekiminizi e-nabız veya e-devlet üzerinden değiştirebiliyorsunuz. aynı sağlık ocağında farklı doktora geçme kısıtı da yok üstelik. farklı sağlık ocağına da geçebilirsiniz.
tık
Allah'a emanet olun.
2 notes · View notes
korelist · 1 year
Text
Tumblr media
HOSPITAL PLAYLIST 1-2 //  KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı: 8,8 Benim puanım: 10
Drama: Hospital Playlist (English title) / Wise Doctor Life (literal title)
Hangul: 슬기로운 의사생활
Director: Shin Won-Ho
Writer: Lee Woo-Jung
Date: 2020 - 2021
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Cho Jung-Seok, Yoo Yeon-Seok, Jung Kyoung-Ho, Kim Dae-Myung, Jeon Mi-Do, Shin Hyun-Bin, Ha Yoon-Kyung, Kwak Sun-Young, Kim Hae-Sook, Kim Kap-Soo
Şahane bir diziydi. İki sezonu da kıskançlık krizleri içerisinde izledim. Dizi kimyası gereği uzun uzadıya anlatılacak bir konuya sahip değil. O yüzden kısaca bahsedip karakterler üzerinden yorum yapacağım. En basit anlatımı ile aynı tıp fakültesinde okumuş 5 arkadaşın hikayesi konu ediliyor. Aynı hastanede çalışan bu arkadaşların her biri  kendi alanında parmakla gösterilen doktorlar. Kendi branşlarında başarılara imza atmışlar, bunun yanı sıra aralarındaki dostluk hiç azalmamış yıllar içerisinde güçlenerek artmış.
Ahn Jeong-Won (Yoo Yeon-Seok) çocuk doktordur. Lee Ik-Joon(Cho Jung-Seok-) genel cerrahtır. Kim Jun-Wan(Jung Kyoung-Ho) kalp doktorudur. Yang Seok-Hyeong(Kim Dae-Myung) kadın doktorudur. Chae Song-Hwa(Jeon Mi-Do) beyin doktorudur.
Dizi; Ahn Jeong-Won (Yoo Yeon-Seok)’un babasının cenazesinde başlıyor. Beş kardeş olan Jeong-Won ‘un iki abisi rahip, iki ablası da rahibedir. Hastane sahibi olan babası vefat edince hastane yönetimi de rahip olmayan tek çocuk Jeong-won ve annesine kalır. Jeong-won da rahip olmak istediği için yalnızca VIP koğuşlarının gelirinin kendisine verilmesi şartıyla hastane yönetimini bir aile dostlarına devreder. İkinci şartı ise VIP koğuşundan sorumlu doktor ekibini kendisi seçecektir. Bu noktada birbirinden çok farklı karakterlere sahip arkadaşlarını ikna etmesi gerekir. Kadın doktoru üniversitedeki müzik gruplarını tekrar kurmaları karşılığında kabul edeceğini söyleyince, beyin doktoru da vokal olması koşulu ile kabul eder. Herkesi bir şekilde ikna ettikten sonra diziye de ismini veren hastane müzik grubu kurulmuş hikayeleri ile kalbinize girmeye başlamış olurlar.
Birinci doktorumuz; Lee Ik-Joon(Cho Jung-Seok-) galiba ülkenin bütün karaciğer nakillerini yapan bir genel cerrahtır. Dizinin başında evli olsa da, karısı 1-2 senedir yurtdışında yaşadığı için ilerleyen bölümlerde boşanmalarına şahit oluruz. Kendisinden tatlı olmasın bir de oğlu vardır. Karısı yurtdışına gittiğinden beri çocuğuna bakıyor olmasının da etkisi ile velayeti babasında kalır. Ik-Joon IQ’su çok yüksek olmasına ve alanında bir numara olmasına rağmen ilgilendiği bütün alanlarda en iyi olmaya takıktır. Ama bunu her zaman hayattan zevk alarak gerçekten eğlenerek yapar. Herkesle arkadaştır, hep gülümser, yemekten keyif alır, dans eder, şarkı söyler, boş zamanlarında fal bakar, etrafındaki herkesin mutlu olmasına uğraşır, insanları okuma konusunda başarılıdır.  Hayatını hep çok odaklı olarak yaşamaktadır. Oğlu da onun gibi yüksek IQ’ya sahip olduğu için aralarındaki baba-oğul ilişkisini izlemek çok keyifliydi. Hatta oyuncu Cho Jung-Seok, karakterinin ideal baba figürü olduğunu ve öyle bir baba olmak istediğini söylemiş. Kendisi oyuncu/şarkıcı Gummy ile evli. Ik-Joon karakterinin, oğlunun yanı sıra birde asker kız kardeşi var; Lee Ik-Soon(Kwak Sun-Young). Oda abisi kadar renkli bir karakter.
İkinci doktorumuz; Ahn Jeong-Won (Yoo Yeon-Seok) pediyatri cerrahı yani çocuk doktorudur. Kendisini doktor olarak izlediğim ikinci dizi oldu. İlk Dr Romantik dizisindeki rolüyle karşılaşmıştık. O dizideki bıçkın delikanlıdan tamamen sıyrılmış dünyalar tatlısı olgun aklı başında bir doktor rolüne bürünmüş. Ama asıl oyuncuyu “Mr Sunshine” dizisinde izlemelisiniz. Bu bilgi burada dursun, henüz o diziden bahsetmeme çok var. Jeong-Won yukarıda da bahsettiğim gibi hastane sahibinin oğlu. Annesi, bütün çocukları kendisini tanrıya adadığı için Jeong-Won’u elinde kalan tek çocuğu gibi görüyor. Onu da tanrıya kaptırmak istemediği, normal bir hayatı çocukları olsun istediği için rahip olmasına şiddetle karşı çıkıyor. Jeong-Won da her sene karşılaştığı hasta çocuklara dayanamadığından rahip olmak için başvuru yapmak istiyor, cesaretini topluyor, her sene abisi onu 1 sene daha düşün diyerek vazgeçiriyor. Jeong-Won’un annesine Jeong Ro-Sa (Kim Hae-Sook) bayıldım. Oyuncuda başarılıydı tabi ki ama karakter inanılmazdı. Erkek kardeşlerinden Sung Dong-Il; Reply dizisinden tanınıyor, kız kardeşlerinden Ye Ji-Won ise birçok dizide karşımıza çıkan bir oyuncu. Erkek kardeşlerinden diğeri de yine Reply dizisinden tanınan Kim Sung Kyun ‘du. İkinci doktor etrafındaki insanlardan bahsederken, anne karakteri kadar bayıldığım bir diğer karakter daha var. O da hastane yönetimini bıraktıkları aile dostları Ju Jong-Su(Kim Kap-Soo). Annenin kankası olan bu karakter, daha önce gördüğümüz hastane yöneticilerinden farklı olarak hiçbir güç savaşına girmeyen, entrikalardan uzak, tabiri caizse şeker şerbet bir adamdı. Anne ile arkadaşlığı, doktorlara olan davranışları izlerken beni hep gülümsetti. Oyuncuyu da birçok dizide sert mizacı ile görmüş olsak da bu dizinin kesinlikle güzel yanlarından biriydi. Ahn Jeong-Won (Yoo Yeon-Seok) ‘a dizide partner olarak Jang Gyeo-Wool (Shin Hyun-Bin) eşlik ediyor. Bölümdeki tek asistan doktor olduğu için doktorlar tarafından paylaşılamayan Gyeo-Wool ‘a benim kanım çok ısınamadı. Paspal halleri, erkek tavırları, donuk oyunculuğu, karakterler arasındaki kimya beni kendine çekmedi. Dizideki tek ısınamadığım oyuncuydu sanırım.
Üçüncü doktorumuz; Kim Jun-Wan(Jung Kyoung-Ho) havalı ve soğuk tavırları ile kalp cerrahımız. Kendisi grubun en kibirlisi olarak görülebilir ancak en az diğerleri kadar sevilesi bir karakterdi. Sosyal becerileri düşük olan bu karakter her öğrendiği yeni duygu ve durum karşısında izleyiciye eğlenceli sahneler izletmeyi başarıyordu. Asistanı Do Jae-Hak (Jung Moon-Sung) ile aralarındaki bromans gerçekten izlemeye değerdi. Bu doktorumuzda bütün o soğuk görünümünün altında duyarlı, düşünceli ve çok çalışkandı. Doktorumuzun yemek ile olan ilişkisi ise eğlenceli bir detay olmuş. Masaya ilk oturan ve sanki kaçıracaklarmışçasına hızlı yemek yiyen, hatta ne varsa yiyen bir karakterdi. Bütün o karizmasını, duruşununu yemek masasında şapka gibi çıkartıp kenara koyuyordu. İlerleyen bölümlerde aşk hayatı ile ilgili kısımlar bir miktar sinirimi bozsa bile, karakteri de oyuncuyu da çok sevdim.
Dördüncü doktorumuz; grubun çiçeği Chae Song-Hwa (Jeon Mi-Do) oldukça başarılı bir beyin cerrahıydı. Oyuncu seçimlerinde diğer başrol oyuncularından Cho Jung-Seok ve Yoo Yeon-Seok tarafından önerilerek rolü üstlenmiş. İki başarılı oyununda rol arkadaşı olarak Jeon Mi-Do’yu seçmeleri enteresan olmuş. İronik bir şekilde dizide kurdukları müzik grubunda müzik geçmişi olan tek oyuncu Jeon Mi-Do olmasına rağmen karakteri şarkı söyleyemiyordu. Kendisi normalde müzikal geçmişli bir oyuncu olsa da sesi kötü bir karakteri canlandırdığından, özel bas gitar dersleri almış. Vokal olma şartı ile gruba katılmayı kabul etse de aslında grubun bas gitaristiydi. Üçüncü doktorumuz olan kalp cerrahı ile yemek konusunda hem partner hem de rakiptiler. İkisinin yemek yedikleri sahneler inanılmaz eğlenceliydi. Genel olarak doktorlarımızın asistanları onlardan hoşlanıyorlardı. Hayranlık, beğenme, örnek alma gibi yan hikayeler her biri için arka planda yazılmıştı. Song-Hwa için yazılanlar arasında asistanı Heo Seon-Bin(Ha Yoon-Kyung) sıyrılıyordu.
Beşinci, son doktorumuz; Yang Seok-Hyeong(Kim Dae-Myung) jinekolog, kadın doktoruydu. Tam bir ana kuzusu olan bu karakterimiz sessiz, sakin ve yalnızlıktan hoşlanan bir karakterdi. Yakın zamanda boşanmış olmasının verdiği bir mutsuzluk da üzerine yapışmış durumdaydı. Kadınlara olan yaklaşımı mesleğin verdiği incelikte olsa da karakterimiz kadınlardan hiç anlamıyordu. Dizide kadın doktorumuza partner olarak eşlik eden asistanı ise Heo Seon-Bin (Ha Yoon-Kyung)di. Ha Yoon-Kyung’u yakın zamanda Extraordinary attorney woo dizisinde izledik. İkilinin sahneleri oldukça eğlenceliydi. Kim Dae-Myung da beyin cerrahımız gibi dizide oynayabilmek için piyano dersleri almış. Dizideki müzik grubunun kurulmasına da Yang Seok-Hyeong karakteri ile kendisi vesile oluyordu.
Kısa kısa doktorlarımızı anlattığımıza göre genel birkaç şey söyleyip toparlayayım. Dizide beş doktorumuz Mido and Falasol adlı bir müzik grubu kuruyor. Grubun şarkılarına Spotyfy’dan ulaşabilirsiniz. Ben kendi adıma coverları orijinallerinden daha çok beğendim. Senaristin 90’lara olan tutkusu nedeni ile şarkılar hep nostaljik parçalardan oluşuyordu. Oyuncuların her biri bireysel şan hocaları ile çalışarak rollerine hazırlanmışlar. Youtube’da çalışma videolarına da ulaşabilirsiniz. Hatta Mido and Falasol ismi ile Youtube konserleri bile mevcut. Onlarda oldukça keyifliydi. En komiği ise daha önce de söylediğim gibi müzik sektöründe olmasına rağmen Mi-Do’nun bet sesli rolü yapmasıydı. Her şekilde aralarındaki arkadaşlık ilişkisi kesinlikle parmak ısırtıyordu. Baştan sonra kıskanarak izledim.
Dizi oyuncuları bakımından bir nevi yıldızlar geçidi olarak görülebilir. Gerek başroller, gerek yan roller gerekse de konuk oyuncular açısından dikkat çekiciydi. Konuk oyuncuların büyük çoğunluğu Reply dizisinden tanındığı için ben izlerken çok da tanımıyordum. Diziye çok fazla eleştirim yok. İlk göze çarpan olumsuzluk, bölümlerin çok uzun olmasıydı. Bazıları neredeyse normal bir film süresi kadardı. Daha az sürelere bölerek daha uzun bölüm sayıları ile düzenlenebilirdi. İkinci olarak dizi gündelik hayattan kesitler sunması nedeni ile sonunda bir çok merak edilen noktayı izleyiciyi tatmin etmeden bıraktı. Sanki hikaye 3.sezon devam etmeliymiş gibi kaldı. Kesinlikle 3.sezonun gelmesini isterim ama gelmeyecekse de 2.sezonu biraz daha keskin hatlarla bitirselerdi daha güzel olurdu. Ve son olarak; bu kadar başarılı, bu kadar iyi kalpli ve özverili doktorun bir araya, aynı hastaneye toplanmış olması o kadar ütopik geliyor ki, gerçek olamayacak kadar güzellerdi. Keza arkadaşlıkları da aynı oranda ütopikti. Bir grup arkadaş içinde gerçekten uzun yıllar devam edebilen bu denli bir dostluk çok görülebilen bir durum değil ne yazık ki. Genelde izlediğimiz diğer doktor dizilerinde, doktorların hırsları, yönetimin taht kavgaları ve insanların birbirilerinin arkasını kazmaları izleyiciyi dert sahibi yaparken, bu dizi bu mevzuların yakınından bile geçmiyordu.
Sonuç olarak çok beğendim. Karakterlere tek tek bayıldım. Aralarındaki arkadaşlıklara hayran kaldım. Benim 10 puan verdiğim diziler arasına çok rahat girdi. Ve tabi ki müzikleri de şahaneydi.
 OST:
Cho Jung Seok – Aloha
Mido & Falasol - It's my life
Mido & Falasol - You have a crush on me
Mido & Falasol - I like you
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
1 note · View note
psikologilkerkucuk · 2 years
Text
YEMEK YEME SORUNLARI
Yemek yemek günlük hayatımızın önemli bir parçasıdır. Dengeli ve yeterli beslenmek hem fiziksel hem psikolojik sağlığın ön koşuludur. Bu yüzden yeme bozukluğundan bahsederken sıklıkla yeme bozukluklarının hayati önemine vurgu yapılır.
Yeme bozukluğu sanıldığı kadar nadir görülen psikolojik bir rahatsızlık değildir. Görülme yaşı olarak 12’li yaşlardan başlayan bozukluğun artık günümüzde aşağıdaki çeşitli türevlerinden bahsetmek mümkündür.
Anoreksiya nervoza nedir?
Anoreksiya nervoza en çok bilinen yeme bozukluğudur. Anoreksiya; açlıktan, metabolik olarak çökmeden veya intihardan kaynaklanan herhangi bir ruhsal bozukluğun en yüksek ölüm oranına sahiptir.
Yunanca’da Anoreksiya kelimesi “iştahsız” anlamına gelir; Latince’ de ise nervoza kelimesi “sinir rahatsızlığı” anlamına gelir. Anoreksiya nervoza ilk olarak Viktorya döneminde tıbbi bir durum olarak kabul edilmiştir. Kraliçe Victoria’nın kişisel doktoru Sir William Gull 1873'te bu durumu resmi olarak tıp sözlüğünün bir parçası olarak belirlemiştir.
Anoreksiya yaşayan kişiler genellikle bir sorunları olduğunu kabul etmezler. Normal kilolarının altında bile kilolu olduklarını düşünürler. Kilo kaybı hayati fonksiyonları zorlayana kadar yardım alma konusunda direnç gösterebilirler. Bu yüzden yakınlarının durumu kabullenmesi ve yardım arayışına girmeleri önemlidir.
Anoreksik kişilerin kişilik özelliklerine bakıldığı zaman bu kişilerin aşırı mükemmeliyetçi yapıları dikkat çeker. Düşük özsaygı, stres ile başa çıkmada zorlanma gibi özelliklere sahiptirler. Aile yapılarına bakıldığı zaman anoreksik kişilerin kendi gibi mükemmeliyetçi ve yüksek beklentilere sahip aileleri olduğu göze çarpar.
Yeme sorununun yanı sıra, depresyon, öfke kontrol sorunları, obsesyon gibi başka psikolojik sorunlarda görülebilir.
Anoreksiya nervoza belirtileri ve semptomları
Diyet veya aşırı kısıtlayıcı beslenme alışkanlıkları
Takıntılı bir şekilde kilo alma korkusu
Vücut dismorfisine bağlı düşük benlik kaygısı
Uyuşukluk ve genel yorgunluk
Kas kaybı ve aşırı zayıflık
Konsantrasyon problemleri
Aşırı hassasiyet
Aşırı spor yapma çabası
Kilo alımını engellemek için kusmak, laksatif kullanmak veya idrar söktürücü kullanmak gibi yöntemlere başvurabilirler.
Bulimia Nervoza nedir?
Bulimia, “kurt gibi aç” anlamına gelen Yunan kökenli bir kelimedir. Diğer yandan “tıkanma temizleme sendromu” olarak da adlandırılan Bulimia Nervoza, yeme davranışlarında alışılmış bir rahatsızlıktır. Sonuç olarak Bulimia, aşırı gıda alımının sık bölümleri ile karakterize edilmiştir. Bu bölümleri Bulimia’dan kaynaklanan kusma, diüretikler ( hipertansiyon tedavisine yardımcı olmak amacıyla idrar atılımını kolaylaştıran ve fazlalaştıran ilaçlardır. Kan basıncını düşürmek için vücutta tutulan fazla sıvıyı uzaklaştırmak amacıyla kullanılırlar) veya diyet hapları gibi gıdaları vücuttan temizlemek için başka bir yöntem izler. Bulimiadan muzdarip kişiler genellikle normal bir kiloda kalırlar ve hatta kilolu bile olabilirler.
Anoreksiya nervoza da olduğu gibi bulimia nervozada da düşük öz saygı yeme sorunu üzerinde etkilidir. Ayrıca yeme sorunlarının kökeninde genetik faktörler, dayatılan güzellik algısının zayıflıkla idealize edilmesi, çocukluk travmaları, aile ilişkilerinde olumsuz yaşantılar yer almaktadır.
Bulimia Nervoza belirtileri ve semptomları
Özellikle abur cubur ve tatlılardan oluşan aşırı yeme
Yemek sırasında ve sonrasında sürekli banyoya gitme
Müshil, diüretik ve/veya diyet haplarının aşırı alımı ve kullanımı
Boyunda ve çenede şişmiş tükürük bezleri ile belirgin bir sağlık nedeni bulunamayan boğaz ağrısı
Hazımsızlık, asit reflü ve gastrointestinal problemler
Diş eti hastalıkları ve kanayan diş etleri
Aşırı Yeme Rahatsızlığı (Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu) nedir?
Aşırı yeme rahatsızlığı yaygın görülen yeme bozukluklarından biridir. Bir kişinin rahatsızlık derecesinde hızlı ve aşırı miktarda yemek yemesi, yeme bozukluğundaki en büyük sorunlardandır.
Bununla birlikte, aşırı yeme bozukluğu başka şeylerle karıştırılabilir. Zihinsel açıdan bakıldığında tıkınırcasına yeme, aşırı yemek yemeden daha tehlikeli olabilir.
Aşırı yemek yeme, tıkınırcasına yeme bozukluğu Bulimia ’ya benzer. Ancak Bulimia’dan farklı olarak, tıkınırcasına yeme bozukluğu düzenli temizlemeyi (kendini kusturma) içermez.
Genel olarak bakıldığında, tıkınırcasına yeme bozukluğu her zaman kilo problemine odaklanmaz. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişiler normal kiloda kalma veya fazla kilolu olma eğilimindedir.
Tıkınırcasına yeme bozukluğu belirtileri ve semptomları
Tekrarlanan tıkınırcasına yeme
Normalden daha hızlı ve agresif şekilde yemek
Doyduğunu söylediği halde yemeye devam etmek
Tek başına yemek yemek
Bir seferde bir kişinin öğününden daha fazlasını yemek ve yiyecekleri karıştırmak
Eskişehir Psikolog İlker Küçük
Tumblr media
#psikoloji #psikolog #psikoterapi #psikiyatri #psikolojikdanışmanlık #psikoterapist #pedagoji #pedagojikdanışmanlık #psikologilkerkucuk #eskişehir #ailedanışmanı #ailedanışmanlığı #aileterapisi #evlilikterapisi #evlilikterapisti
1 note · View note
kevseriarslan · 1 month
Text
24012024 Aile dizisi Show Tv Acil Doktoru sahnem
0 notes
elazigsurmanset · 4 months
Text
Doktora Ölüm Tehdidine Takipsizlik
Tumblr media
Cumhuriyet Başsavcılığı, hekimin ölümle tehdit edilmesini, “hastane ile ilgili yaşanan sorunların, şikâyet yoluyla dile getirilmesi” olarak değerlendirerek, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi!  İstanbul Tabip Odası tarafından yapılan açıklamada, “Arnavutköy Devlet Hastanesi’nde görev yapan hekimden, kızı için istediği yönde rapor alamayan hasta yakını, 18.10.2023 tarihinde Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi’ni (SABİM) arayarak, Doktoru dövünce şiddet uygulandığını iletiyorlar. Hastane dışında doktoru dövüp öldüreceğim. Doktoru dövdüğün zaman suçlu konumuna düşüyorsun.” Ben o … doktorunu bizzat döveceğim.Hastane dışında onu yakalayıp geberteceğim. Bir genç kızın idealleri ile oynayabilir mi?”dedi. Hastanenin içinde döversem suçlu konumuna düşerim, hastanenin dışında evire çevire döveceğim. sözleri ile hekimin can güvenliğini tehdit etmiştir. Aynı konuşma içerisinde birden fazla kere, hekimi hastane dışında döveceğine ve öldüreceğine yönelik tehditleri kayda geçti.
“Hukuki Mücadele Sonucunda Hekime Koruma Kararı Alındı”
“Bu olay üzerine İstanbul Tabip Odası Hukuk Büromuzca, gerekli hukuki girişimlerde bulunulmuş, taleplerimiz üzerine Gaziosmanpaşa 1. Aile Mahkemesi’nce, şüphelinin 3 ay süre ile 6284 sayılı yasanın 5. maddesinin 1/a fıkrası gereğince, “a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması” ve 1/c fıkrası gereğince “Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması” yönünde koruma kararı verilmiştir. Yanı sıra yine hekim adına yaptığımız başvuru üzerine Gaziosmanpaşa 2. Aile Mahkemesi’nce, 6284 sayılı Kanun 8. maddesinin 6. fıkrası gereği, “hekimin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgileri ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgilerinin, tüm resmi kayıtlarda 3 ay süre ile gizli tutulmasına” karar alınmıştır” Hekimin korunmasına yönelik tüm hukuki girişimlerin yapıldığı bu süreçte, Savcılığa da yansıtılan olayda; “SABİM hattını arayan şüphelinin, aynı hastanede görevli doktor ………………….’ya yönelik “… Doktoru döveceğim…” şeklinde tehdit içerikli sözler sarf ettiği belirtilmiş ise de, dosya içerisinde bulunan belgeler ile şüphelinin SABİM hattı başvurusuna ilişkin tutanak içeriği incelendiğinde sarf edilen sözlerin müştekiye iletmek kastının bulunmadığı, şüphelinin esasen ilgili hastanede yaşadığı şikayetleri dile getirmeye çalıştığıesnada bahse konu sözleri sarf ettiği, bu nedenle atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar alınmıştır.
“Hekimlere Yönelik Tehditler: Hukuki Süreç ve Şiddetin Anlamı”
Şüphelinin defalarca kez hekimi ölümle tehdit ettiği kayıtlarla sabit olmasına rağmen, “esasen ilgili hastanede yaşadığı şikayetleri dile getirmeye çalıştığı esnada bahse konu sözleri sarf ettiği, hekime iletme kastı bulunmadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi anlaşılır gibi değildir. Herhangi bir kuruma ya da hizmete yönelik şikayetleri dile getirmenin yolu, kurumda çalışan personeli ölümle tehdit etmek midir? Vatandaşın sağlık sistemine yönelik eleştirilerini ya da somut olayda olduğu gibi hekimin kanaatinin aksine bir rapor talebini bu şekilde dile getirebileceğini ve bunun da herhangi bir yaptırımı olmayacağını hukuki olarak karar altına almak, sağlık hizmetinde yaşanan şiddet olaylarının önünü açmak anlamına getirilmiştir.
Birçok Hekim Hayatını Yitirdi
Şüpheli çok açık ki, kızına istediği raporu alabilmek için hekimi korkutmaya, tehdit yoluyla işini halletmeye çalışmaktadır; dolayısıyla bu sözlerin hekime iletilme kastıyla söylenmediği düşüncesi gerçeklikten uzaktır. Biz hekimler, can güvenliğimizi tehdit eden bu sözlerin her an gerçeğe dönebileceği kaygısı ile mesleğimizi icra etmeye çalışıyoruz. Bu kaygıyı/korkuyu duymakta da maalesef haksız değiliz. Uzun yıllardır hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eylemlerinin önlenmesi, hekimlerin sağlık ve yaşam hakkının korunması için mücadele ediyoruz. Meslektaşlarımıza yönelik önlen(e)meyen ve kaygı verici boyutlara ulaşan şiddet eylemleri, günlük yaşantının adeta bir parçası haline gelmiş, sözlü ve fiziksel şiddet eylemlerinden, bıçaklı, silahlı saldırılara kadar ulaşmış ve maalesef birçok hekimi yitirmemize dahi yol açtı. 11 Kasım 2005 tarihinde hasta yakınlarının silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitiren İstanbul Üniversitesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Göksel Kalaycı’dan, Giresun Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ndeki görevinin başındayken hastası tarafından arkadan ateş edilerek vurulan ve 4 Şubat 2008 tarihinde yaşamını yitiren Dr. Ali Menekşe’ye, 17 yaşındaki bir hasta yakını tarafından bıçaklanan ve tüm çabalara karşı verdiği yaşam mücadelesini 17 Nisan 2012 günü kaybeden Dr. Ersin Arslan’a, 29 Mayıs 2015 günü, hasta yakınının silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitiren Dr. Kamil Furtun’a, 19 Kasım 2015 tarihinde uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybeden Dr. Aynur Dağdemir’e, 2 Ekim 2018 tarihinde hastasının silahlı saldırısı sonucu aramızdan ayrılan Dr. Fikret Hacıosman’a, 6 Temmuz 2022 tarihinde hasta yakınının silahlı saldırısı ile öldürülen Dr. Ekrem Karakaya’ya… çok sayıda hekim görevinin başında uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
“Sağlık Politikaları ve Şiddet: Hekimlerin Talepleri”
Sağlık alanında yaşanan şiddetin kök nedeninin uzun yıllardır uygulanmakta olan sağlık politikaları olduğunun bilincindeyiz. Şiddet, esas sorumluyu, çarpık sağlık sistemini, gizlemenin ve faturasını sağlık hizmetini sunmaya çalışan hekimlere çıkartma politikasının bir sonucudur. Nihai çözüm; hastayı müşteri, sağlığı piyasa olarak gören anlayışın değiştirilmesindedir. Ancak bu mücadele uzun solukludur. Kısa vadede sağlıkta yaşanan şiddete karşı caydırıcı tedbirler almak gerekmektedir. Bir başka meslektaşımızın daha bu saldırıların hedefi olmaması, tehdidin gerçeğe dönüşmemesi için, yaşam hakkımızın korunmasına yönelik her türlü tedbirin alınmasını ve sözlü ve/veya fiziksel şiddet içeren sözlerin indirime uğramadan, hapis cezasıyla sonuçlanacak şekilde hukuki yaptırımlarla karşılaşmasını talep ediyoruz. Karara karşı İstanbul Tabip Odası Hukuk Büromuzca itiraz yoluna başvurulmuş olup, konunun takipçisi olacağımızı bildirdi. (BSHA-Bilim Sağlık  ve Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
drakifakca · 7 months
Video
Doktorlara uzanan eller kırılsın! Yazıklar olsun! Tek amacı insana hizmet etmek olan sağlık çalışanına şiddet asla kabul edilemez! Yapılan menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum. Meslektaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Kocaeli Fatih Mahallesi'ndeki ASM'yi basan grup, 3 doktoru öldüresiye dövdüler. Körfez Fatih Mahallesinde hasta ve hasta yakını olduğu iddia edilen bir grup henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı Aile Sağlığı Merkezini bastı. Sağlık merkezinde bulunan 3 doktoru darp eden grup, çevreye de zarar verdi. Darp edilme esnasında hekimlerden birinin boğazı sıkıldığı için boğulma tehlikesi geçirerek bayıldığı öğrenilirken; olayın ardından Hekimlerden biri Körfez Devlet Hastanesi’nde diğer, iki Hekime ise ilk müdahale Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapıldı. Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan ilk müdahaleden sonra iki hekim, tedavileri yapılmak üzere Kocaeli Şehir Hastanesi’ne sevk edilirken saldırgan 3 şahıs için arama çalışması başlatıldı. Konuya ilişkin 2 şahıs yakalanıp emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edilirken 1 firari hala aranıyor. Yakalanan iki şahıs ise savcılıkta tutuklandı.
Bu olay da sağlık sisteminin sorunlarını bir kez daha gündeme getirirken, sağlık çalışanlarının güvenliği konusunda ciddi endişelere yol açtı. Daha fazla vakit kaybetmeden sağlık çalışanı katliamına ve sağlıkta şiddete engel olunmalıdır.
Hekim ve sağlık çalışanlarının görevlerini yaparken konsantrasyonlarını bozacak, başta ekonomik nedenler olmak üzere, yetersiz sosyal-kurumsal faktörlerin iyileştirilmesi aciliyet arz etmektedir.
TBMM, şifa veren ele vefa göstermeyenler için acilen sağlıkta şiddet yasasını revize etmeli ve yeni ilave etkin önlemler hızla uygulamaya konulmalıdır. #SağlıktaŞiddeteHayır
https://youtu.be/AEIOrMf4G5g?si=jmJweMCiu0XMVuEE
0 notes
personelsagliknet · 8 months
Link
Gaziantep'te Hasta Yakınlarının Darp Ettiği Doktor Ağır Yaralandı https://personelsaglik.net.tr/hasta-yakinlarinin-darp-ettigi-doktor/?feed_id=4485&_unique_id=64e1c0d242f45
0 notes
Text
Fikret Ürgüp / Yazdım, çabaladım, yaşadığımı anlatmak istedim
Tumblr media
Ayrı bir üslup sahibiydi Ürgüp, özgün, taze, çarpıcı biçimlerdeydi hikâyeleri. Sait Faik'in dostu ve doktoru olmuştu. O da Sait Faik gibi, dünyada rahatlıklar içinde hep bir yadırgamayı beslemiş, büyütmüş, kendi dünyasını boşluk, tedirginlik, uyumsuzluk alanında kurmuş bir sanatçıydı. Behçet Necatigil ve Selim İleri anlatıyor...
Gazetedeki ölüm duyurusunda (Cumhuriyet, 9 Mart 1977) birkaç akrabasının adları, yakınlık dereceleri sıralanıyor, sonra da "Dr. Fikret Ürgüp bu dünyadan kurtuldu. Cenazesi 9 Mart 1977 Çarşamba günü ikindi namazı kılındıktan sonra Çengelköy'deki aile mezarlığında huzura kavuşacaktır" deniyordu. Kim yazdıysa (yoksa çok önceden kendi vasiyeti miydi?) ne kadar yalın ve içten bir gerçeği dile getirmişti. Sanatçı kişiliğini bilenler için zaten gereksizdi hikâyeci olduğunu belirtmek; bilmeyenler içinse, artık bundan sonra hatırlatmak değmezdi! Rahat günlerde ve huzurda bir boşluk yaşayan; yazdıklarını ancak acılarda, yitik ve sıkıntılarda yazanlar vardır; belki ben de böyle olduğum için, nedenler arasında farklar da olsa, Fikret Ürgüp'ü biraz da bu yüzden seviyordum. Onun yazması için de gerilim, gerginlik ve sarsıntı gerekiyordu. Ölümler de çokluk böyledir, bir yazma kapısıdır. Sağlığında yazamayıp ölümünde yazmak. Ölümlerde bazan birdenbire beni zorlayan şey, bir bağışlanma isteği midir? Ölüler bağışlamaz, ama tek olan ölümün sonrasında çeşitli yaşamalar, unutulmayışlar da var.
Yaşıyorum, seviyorum, dayanacağım
Birkaç yıldır ağır bir hastalık geçirdiğini biliyordum. Neydi hastalığı? Adını, ayrıntılarını bilmiyorum, öğrenmek de istemedim. Bir hastanedeydi, hangisi, onu bile bilmiyorum. Öğrensem gidebilir miydim? Ziyaret günleri, saatleri nerden nasıl öğrenilirdi? Kalkıp gitsem kapıdan çevrilebilirdim. Ne nöbetçi doktora kadar ulaşıp özel bir izin koparmak ne de hastane kapısından bir hademeyle, yazılı bir hatır sorma, bir geçmiş olsun deme kartı göndermek benim harcım değildi. Becerikli olmak, hayat adamı olmak da bir ilimdi. Çok seyrek karşılaştığım, konuştuğum Fikret Ürgüp'ü sanatçı yönüyle pek beğenirdim. Tekrar tekrar okuduğum pek az hikâye yazarından biriydi. Ona bir de mektup yazmış olmalıyım ki, 17 mayıs 1969 tarihli bir cevabı duruyor bende: "Ne kadar sevindim bilmezsin mektubuna. Yazıyorum, yapıyorum, kimse takmıyor. Senin anlayacağını zaten biliyordum, onun için yazdım, çabaladım, yaşadığımı anlatmak istedim, sana ve birkaç kişiye. Lodos Hikâyeleri'nin önsözü bunu anlatır. Kimse bir şey yazmadı bu işler üzerinde şimdiye kadar. Ama ben yaşıyorum, seviyorum, dayanacağım." Fikret Ürgüp'ün iki kitabı var: Van (1966), Kısa Lodos Hikâyeleri (1968). Kendi bastırdı. Şimdi hangi kitapçılarda bulunur? Yoktur. Doğru dürüst piyasaya bile çıkaramadı, tezgâhlama nedir bilmiyor, hattâ tam adamını bulmuş, bana soruyordu o mektubunda: "Bir yol gösterebilir misin?" Kısa hikâyelerdi bunlar. Bazıları, kendi deyişiyle "çok kısa hikâyeler". İki kitabında toplam 42 hikâye. Van kitabını Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü'nde (1971) şöyle değerlendirmişim: "Sık mecazlar, alegoriler dokusu. Olayları değil, izlenim ve atmosferleri belirliyor. Hepsine çağımız insanının bunalım ve yalnızlıklarını, geçerlikteki değerlere yabancılaşmasını duyuran bir deneme. Franz Kafka esprisini güzel özümlemiş birer düzyazı-şiir gözüyle de bakabiliriz. Van kitabında Ürgüp karakteristiği, en belirgin çizgileriyle, Yolculuk, Van, Orada, Tenis Topu, Hatırlayış vb. örneklerinde açıkça görülür."
Pul kolleksiyoncusunun, Saksunya vazodan içtiği şekersiz Vermut'tur kısa hikâyeler
Ürgüp'ün kendi kaleminden hikâye anlayışı, Kısa Lodos Hikâyeleri kitabında önsözde dile gelmişti: "... Çok kısa hikâyeyi anlamak, hissetmek g��ç ister. Okuyanın kendine yabancı gelecek yaşantı parçalarına, kendi hesabına iştirak etmesini gerektirir. Gerçek üstü olmayıp sahici gerçek (süperrealism) insan yaşantısının üç değişik alanını birden içine alır. Onların bir karışımıdır: Bilinç, bilinçaltı ve rüya. Süperrealist hikâyeyi okuyanın, yazarı ve kendini bu üç alanın karışımı şeklinde anlamaya, kapıları açık olması gerekir. (Bu da olur mu?) şaşkınlığından kurtulmak. Hepsi kısa hikâyelerdir. Pul kolleksiyoncusunun, Saksunya vazodan içtiği şekersiz Vermut'tur kısa hikâyeler. Van hikâyelerini bastırmıştım. Bir kadın okumuş, -korktum, dedi. Korkacak bir şey yoktu. Ne rüya ne de uydurma. Yaşantının ta kendisiydi. Van'a gittin mi, diye soranlar oldu. -Hayır, ben Van'ı Haydarpaşa'daki trenciler arasında yaşadım. -Olur mu böyle şeyler? Olur gibi yazmış. Adamı kapatmalı. Deli mi nedir? diyenler oldu. Ne deli, ne bir şey. Ne ayıp, ne günah. Apaçık, sahici insan gerçeğinin yaşantısından parçalardı kısa hikâyeler. Yaşanırken başkadır. Yazılınca sanat olur, eğer okutturuyorsa kısa hikâyeler..."
Rahatlıklar içinde yadırgama
Ayrı bir üslup sahibiydi Ürgüp, özgün, taze, çarpıcı biçimlerdeydi hikâyeleri. Yazıları uzun bir süre Yeditepe ve Varlık dergilerinde yayınlanmıştı. Sait Faik'in dostu ve doktoru olmuştu. Sait üzerine en içtenlik dolu, en aydınlık yazıların çoğu onun kaleminden çıkmıştır. O da Sait Faik gibi, dünyada rahatlıklar içinde hep bir yadırgamayı beslemiş, büyütmüş, kendi dünyasını boşluk, tedirginlik, uyumsuzluk alanında kurmuş bir sanatçıydı. -Görüşelim! derdi, bindebir karşılaştığımızda. Telefon numarasını verirdi. Ara beni! -Ararım, görüşelim! Ama neyi görüşecektik? Onun hayatı başkaydı, benimki başka. Hikâyeleri bana yetiyordu. Cenazesini Çengelköy'deki aile mezarlığında toprağa verirken çevreme bakındım. Tanımadığım aile fertleri, sonra sanat dünyasından birkaç tanıdık: Leylâ Erbil, Suavi Koçer, Ertuğrul Şevket ve Mina Urgan. Hepsi bu. O akşam Radyo, gene o gün bir başka mezarlığa gömülmüş bir gazetecinin (sıradan bir hikâyeciydi o da) töreni üzerine bilgi verdi; Gazeteciler Cemiyeti sahip çıkmıştı ona. Ve Fikret Ürgüp, bu ilginç hikâyeci, gelebilen beş on kişinin önünde sessizce gömüldü. Hayattır ve cenazelere işimiz, engelimiz yoksa, yakın bir yerse ya da çok önemli kişiyse gidebiliyoruz. Doğaldır ve ölümse ölümdür. İster çok kişi, isterse yakınlar, uzaktan sevenler, kim o gün boşsa. Fikret Ürgüp, o hikâyeleri yazan, eminim, bunları çok iyi anlardı. Her sanatçı sevdiği sanatçılarla ölüyor, sonra gene, birkaç saat geçince, uzun kısa yeryüzünde yaşamasına koşuyor. Gemiler geçtikten sonra, deniz üstü dalgasız. (Behçet Necatigil / Nisan 1977 / Varlık dergisi )
Tumblr media
Fikret Ürgüp, Birkaç Çizgi
Fikret Ürgüp'ü ilk kez Kemal Tahir'in evinde görüşümü daha önce yazdım, 12 yıl önce. Lâcivert ceketi, boyunbağı, gri pantalonu... Ve Fikret Ürgüp sarhoş gibiydi. Biz derli topluların dünyasında sözcükleri yaya yaya konuşan bu adam hem ürkütücü, hep şaşırtıcıydı. Ürkütücü: Herhalde sarhoş, alkolik... Şaşırtıcı: Öteki sarhoşlara benzemiyor, boyunbağı takmış, olağanüstü kibar...
Kemal Tahir konuğunu savunmak ihtiyacıyla Fikret Ürgüp'ün saygın, seçkin ailesinden söz açıyordu. Hekim oluşundan, Şizofreni adlı, Türkçe'de kendi alanında "pek güzel" bir eser yazmış olduğundan. Fikret Ürgüp bir kadeh konyak istemiş, Kemal Tahir'in sözlerini uzaktan dinlemişti.
Van bir korkular kitabıdır
UZAKTAN: Bir gün Behçet Necatigil aracılığıyla Şizofreni’yi, Van’ı okuyunca Fikret Ürgüp'ün birinci tekil kişiden üçüncü tekil kişiye dönüşümünü, bu, yazıya geçmiş evrimi (ya da kişisel devrimi) ayırt edecektim. Fikret Ürgüp biz derli topluların dünyasına sövgüler yağdırmıyordu ama o dünyada var olmadığını açık açık söylüyordu.
Van bir korkular kitabıdır. Küçücük okur topluluklarından ün ve kazanç bekleyen muhteris yazarlar o zaman var mıydı, şimdi kestiremiyorum. Ama Van o zaman da şaşkın okur topluluğuna ulaştırılmamıştı. Bu topluluğun kendisine sunulandan öte pek bir istemi olmadığı için Van da, Kısa Lodos Hikâyeleri de has edebiyata gönül açmış tektük kitapevinin raflarında tozlanıp görünmeden yitmiş olmalı.
Van üzerine Behçet Necatigil'in yazdıkları vardı. Edebiyatımızda örneğine onca rastlanılmayan bir çizgiyi tutturduğunu söylüyordu. Fikret Ürgüp, Leylâ Erbil'in bir romanında, Karanlığın Günü’nde göründü. Acımasız bir eleştirelliği yansılıyordu. Leyla Erbil gerçekliğin parçalandığı, dayanılamaz bir toplumsal ortamda iz sürüyor ve Fikret Ürgüp'ten derli topluların niçin 'kaçıştığını' yazıyordu. Karanlığın Günü’ nden:
"Fikret Kapadok bu dünyadan kurtuldu.
Cenazesi ikindi namazından sonra
Çengelköy'de toprağa verilecek."
Sevim Burak’la aynı gece kulübünde
Kitaplarına girmemiş, dergilerde yayımlanmamış öyküleri, yazılan, şiirleri alkolle bulanmış sanılabilir. Oysa "bu dünyadan" kurtulmak isteyen bir yazarın söylemi başka nasıl olabilirdi7 O zamanlar ya Kulüp 12 ya da Gup 12 diye adı ışıklı harflerle yazılmış, artık modası geçmiş, bir hayli köhnemiş bir 'gece kulübü'nde Fikret Ürgüp'ü çılgıncasına dans ederken görmüştüm. Birkaç kez; hep çılgıncasına dans ederken. Orada müthiş yeşil gözlü bir kadın boğuk sesiyle şarkılar söylerdi: Renata. Bazen birlikte dans ederlerdi.
Orada bir gece yarısı Sevim Burak, şimdi yazarçizerler katına erişmiş bir arkadaşımızın "Bu hanım burada mı çalışıyor? Konsonmatris mi?" sorusuna çılgıncasına bir kahkahayla karşılık vermiş ve henüz yazarçizerler katına erişememiş, yaşıtım, o zamanki genç arkadaşa "Şekerim, bana bir bol ısmarlamayacak mısın?" demişti.
Fikret Ürgüp bu dünyadan 8 Mart 1977'de kurtuldu.
Renata ölmüş, galiba bir trafik kazasında, galiba canına kıymış...
Sevim Burak'ın oğluna yazdığı harikulâde mektuplar ancak geçen yıl yayınlandı: Mach 1'den Mektuplar.
Uğultularla donatılmış yolculuklar
MEKTUPLAR: Bir gün, Kafes’i yazarken, tekrar okuduğum Şizofreni’de birçok sayfanın seslendiğini ayırt ettim. Yalnız Neveser Reşat'ı (Esat Bey'i) değil, Süha Rikkat'i ve Hayal ve Istırap’da, hatta hepsini sesleniyor sandım. Sesleniyorlardı. Öylesine ıssızlık dolu sayfalardı ki bu seslenen sayfalar, kâğıt üstünde çıkılan yolculuğu... kâğıt üstünde çıkılmış bütün yolculukları uğultular donatıyordu. İşte benim uydurduğum kişiler Şizofreni’yle çoktan beri yazışmaya koyulmuşlar. Ben de onları yanı başımda görüyormuşum.
Prens Mışkin'in portresine bakıyorum. Fikret Ürgüp'ün öteki karakalem çalışmalarını gözümün önüne getirmek istedim. Biri, Bülent Erbaşar'dadır: Karakalemle eski bir İstanbul evi, yeşil kuruboyayla yapraklar, bir ağaç ve sonsuz dinginlik. Prens Mışkin cinnet dolu ifadesiyle hiç de benim düşlediğim Mışkin değil. Belki de sonra sonra böyle görülüyor...
(Selim İleri / Haziran 1991 / Argos dergisi)
Tumblr media
0 notes
antalyamemurlarcom · 1 year
Text
Deprem bölgesinde hayat kurtaran doktorlar yaşadıklarını anlattı
Tumblr media
ANTALYA (AA) - AYŞE YILDIZ - Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Adıyaman'a gönüllü giden ve şifa dağıtmak için gece gündüz mücadele veren doktorlar, depremzedelerin gönüllerine de dokunuyor. "Asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 11 ili etkileyen depremlerin ardından farklı illerden doktorlar, gönüllü olarak Adıyaman'a gitti. Zorlu hava koşullarına rağmen kent merkezi ve ilçelerindeki hastanelerde görevlendirilen doktorlar, 7 gün boyunca enkazdan çıkarılan yaralıların tedavisini yaptı, ihtiyaç duyulan hastaların ameliyatlarını gerçekleştirdi. Ekipler, yaralıların hayatını kurtarmak için mücadele etmelerinin yanı sıra gönüllerine de dokunarak, moral, motivasyon sağlamaya, maddi ve manevi destek vermeye çalıştı. Görev süreleri dolan, aralarında Afyonkarahisar, Antalya, Burdur, Isparta başta olmak üzere farklı illerden 137 kişilik sağlık ekibi, Antalya Havalimanı'na geldi. Burada sevdikleri tarafından karşılanan ekip, ilk fırsatta tekrar deprem bölgesine gitmeyi hedefliyor. Sandıklı Devlet Hastanesinden anestezi uzmanı Elif Aşıcı, AA muhabirine, Adıyaman'ın Kahta ilçesindeki Devlet Hastanesinde, Ağrı'dan gelen ekipten görevi devraldıklarını söyledi. Yaralanan ve vefat eden sağlık çalışanlarının da olduğunu anlatan Aşıcı, "Çocuk hastalarımız vardı. Elif isminde bir çocuğu 14. gün ameliyat edebildik. Zor bir süreçti. Oradaki sağlıkçı arkadaşlarımız depremzedeydi. Ülkenin her yerinden gelen meslektaşlarımız çok emek veriyor. Eğer ihtiyaç olursa gönüllü olarak tekrar hemen yola çıkarız." diye konuştu. - "Hep birlikte o yaraları sarmamız gerekiyor" Çocuk doktoru Aycan Çelebi de bölgedeki tüm zorluklara rağmen hastalara yardımcı oldukları için kendilerini iyi hissettiklerini aktardı. İnsanların yardıma ihtiyacı olduğunu anlatan Çelebi, şunları kaydetti: "Bir gülümsemenize bile orada insanların ihtiyacı var. Orada olduğumuz süreçte zor gelen hiçbir şey olmadı. Deprem bölgesine giden her arkadaşımız bir daha gitmek istiyor. Hep birlikte o yaraları sarmamız gerekiyor. Umarım elimizi hiç çekmeyiz çünkü hepimize ihtiyaçları var. Yaraları sarmak için bir hafta mücadele ettik. Yoğun bakımda tedavi ettiğimiz üç depremzede çocuğumuzu sağlıkla taburcu etmek güzeldi. Şifa bulmaları için çabaladık." Pratisyen Hekim Akif Şahiner ise Adıyaman'ın Tut ilçesinde görevi devraldıklarını, bir hafta hastaların tedavisini üstlendiklerini söyledi. Depremin ilk saatlerinden itibaren bölgeye gitmek için çok çabaladığını ancak ilk etapta uzman ekibin gönderildiğini hatırlatan Şahiner, tekrar bölgeye giderek, şifa dağıtmak istediğini vurguladı. Bronşit, zatürre rahatsızlığı bulanan çocuk hastaları da tedavi ettiklerini vurgulayan Şahiner, "Enkazdan çıkarılan durumu ağır olan hastalarımız da vardı. Tıbbi imkanlarla tüm hastalara maddi ve manevi dokunmaya çalıştık, psikolojik destek de verdik. Oranın halkı çok misafirperver. Sanki yardıma gelen onlarmış gibi bize hep destek oldular. Kalacak yer, yiyecek, içecek konusunda kendilerine ait olan her şeyi bizimle paylaştılar." diye konuştu. Aile hekimi Muammer Topuz ise ekip olarak Adıyaman'da UMKE bünyesindeki sahra hastanelerinde, kamu hastanelerinin acil ve diğer servislerinde çalıştıklarını bildirdi. Depremden zarar gören sağlık çalışanlarının yerine görev yapmaya çalıştıklarını belirten Topuz, "Artan sağlık hizmetini karşılamak üzere gönüllü olarak gittik. Orada konaklama imkanı, kişisel ihtiyaçlarımızın karşılanması gibi bir beklentimiz yoktu. Kahta Devlet Hastanesinde teveccühle karşılandık. Bizi hepsi bağrına bastı, büyük misafirperverlik gösterdiler." ifadelerini kullandı. Acil serviste günlük 1600-1800 civarında hastaya hizmet verdiklerine değinen Topuz, kalp krizleri, inmeler, depremden dolayı travması bulunan, üst solunum yolu, mide ve bağırsak enfeksiyonu vakalarının daha çok olduğunu dile getirdi. Pratisyen hekim Nazmiye Büşra Tosun, hastalara her türlü desteği sağlamaya çalıştıklarını, hafızalarına kazınan anılar yaşadıklarını sözlerine ekledi. Read the full article
1 note · View note
nazimmutlu11 · 1 year
Text
Prof.Dr.Enver Hasanoğlu ve Kerem Hasanoğlu Uluslararası Pediatri Kurumunu yöneterek Türkiye'nin gururu oldular.
IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğünü bir yıldır yürüten Kerem Hasaoğlu'nun babası, dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul edilen Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın dönem başkanlığına seçildi.
Geçtiğimiz yıl Kerem Hasanoğlu'nun Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildiği Uluslararası Pediatri Kurumunun (IPA) önümüzdeki dönem başkanlığı bir Türk'e emanet edildi.
IPA'nın dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul ettiği Kerem Hasanoğlu'nun babası, Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın gelecek dönem başkanlığını yapacak.
Kerem Hasanoğlu, geçen yıl, dünyadaki en büyük çocuk sağlığı kurumu olan, 1 milyon 200 bin doktoru temsil eden, 144 ülkede, 156 kuruluşu bünyesinde barındıran IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildi.
Asya, Avrupa, Afrika ve ABD'de ciddi anlamda güçlü bir yapılanması bulunan IPA'nın, gelecek dönem başkanı ise yapılan seçimlerde oyların yüzde 70'ini alan Prof. Dr. Enver Hasanoğlu oldu.
Kerem Hasanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının dünyada tanınan bir çocuk doktoru olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Dünyada hangi görüşmeye gidersem gideyim, zaten hep Enver hocayı soruyorlar. Çalışmalarını takip ediyorlar. IPA tarafından zaten yeryüzünde en iyi 5 pediatri uzmanından biri olarak gösteriliyor. IPA başkanı seçerken, kişinin pediatri alanındaki katkısına bakıyor. Başkan hep ya Amerikalı ya İngilizdir. Bu anlamda, büyük bir organizasyona ev sahipliği yaptık. Ciddi bir seçim sürecine girdik. Uluslararası başarılar önemliydi. Adaylar arasında en güçlüsü gerçekten de Enver Hasanoğlu'ydu. Oyların yüzde 70'ini aldık, ciddi bir başarı elde ettik. Ülkemize bu kadar farklı bakış açılarının olduğu bir dönemde, bu kadar oy almamız, herkesin ayakta alkışlaması, bizi ailece de gururlandırdı."
Türkiye'nin çalışmalarını dünyaya duyurdu
Prof. Dr. Enver Hasanoğlu da oğlunun geçen yıl IPA'ya atanmasının ardından Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF, BM gibi kurumlarla çalışmalar yaptığını, bu arada Orta Doğu'daki savaş mağduru çocuklar ve Türkiye'nin bu konuda yaptığı katkıları kamuya ve dünyaya bildirdiğini söyledi.
Oğlunun böyle bir göreve gelmesinin aile olarak kendilerini ve ülkeyi gururlandırdığını belirten Enver Hasanoğlu, "Bana 'Baba 1 milyon 200 bin çocuk hekiminin bulunduğu kurumun başkanı olmalısın' dedi. Böylece süreç başladı. Başkanılığına getirildim. Önümüzdeki sene başkanlığı devraldıktan sonra özellikle Avrupa'da dernek arasında çatışmalar gibi bazı problemler var. Benim en büyük hedefim bunları birleştirmek, aralarını yapmak." diye konuştu.
kaynak için tıklayınız.
Tumblr media
0 notes
jalecamci11 · 1 year
Text
Prof.Dr.Enver Hasanoğlu ve Kerem Hasanoğlu Uluslararası Pediatri Kurumunu yöneterek Türkiye'nin gururu oldular.
IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğünü bir yıldır yürüten Kerem Hasaoğlu'nun babası, dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul edilen Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın dönem başkanlığına seçildi.
Geçtiğimiz yıl Kerem Hasanoğlu'nun Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildiği Uluslararası Pediatri Kurumunun (IPA) önümüzdeki dönem başkanlığı bir Türk'e emanet edildi.
IPA'nın dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul ettiği Kerem Hasanoğlu'nun babası, Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın gelecek dönem başkanlığını yapacak.
Kerem Hasanoğlu, geçen yıl, dünyadaki en büyük çocuk sağlığı kurumu olan, 1 milyon 200 bin doktoru temsil eden, 144 ülkede, 156 kuruluşu bünyesinde barındıran IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildi.
Asya, Avrupa, Afrika ve ABD'de ciddi anlamda güçlü bir yapılanması bulunan IPA'nın, gelecek dönem başkanı ise yapılan seçimlerde oyların yüzde 70'ini alan Prof. Dr. Enver Hasanoğlu oldu.
Kerem Hasanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının dünyada tanınan bir çocuk doktoru olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Dünyada hangi görüşmeye gidersem gideyim, zaten hep Enver hocayı soruyorlar. Çalışmalarını takip ediyorlar. IPA tarafından zaten yeryüzünde en iyi 5 pediatri uzmanından biri olarak gösteriliyor. IPA başkanı seçerken, kişinin pediatri alanındaki katkısına bakıyor. Başkan hep ya Amerikalı ya İngilizdir. Bu anlamda, büyük bir organizasyona ev sahipliği yaptık. Ciddi bir seçim sürecine girdik. Uluslararası başarılar önemliydi. Adaylar arasında en güçlüsü gerçekten de Enver Hasanoğlu'ydu. Oyların yüzde 70'ini aldık, ciddi bir başarı elde ettik. Ülkemize bu kadar farklı bakış açılarının olduğu bir dönemde, bu kadar oy almamız, herkesin ayakta alkışlaması, bizi ailece de gururlandırdı."
Türkiye'nin çalışmalarını dünyaya duyurdu
Prof. Dr. Enver Hasanoğlu da oğlunun geçen yıl IPA'ya atanmasının ardından Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF, BM gibi kurumlarla çalışmalar yaptığını, bu arada Orta Doğu'daki savaş mağduru çocuklar ve Türkiye'nin bu konuda yaptığı katkıları kamuya ve dünyaya bildirdiğini söyledi.
Oğlunun böyle bir göreve gelmesinin aile olarak kendilerini ve ülkeyi gururlandırdığını belirten Enver Hasanoğlu, "Bana 'Baba 1 milyon 200 bin çocuk hekiminin bulunduğu kurumun başkanı olmalısın' dedi. Böylece süreç başladı. Başkanılığına getirildim. Önümüzdeki sene başkanlığı devraldıktan sonra özellikle Avrupa'da dernek arasında çatışmalar gibi bazı problemler var. Benim en büyük hedefim bunları birleştirmek, aralarını yapmak." diye konuştu.
kaynak için tıklayınız.
Tumblr media
0 notes
mehmetbulut11 · 1 year
Text
Prof.Dr.Enver Hasanoğlu ve Kerem Hasanoğlu Uluslararası Pediatri Kurumunu yöneterek Türkiye'nin gururu oldular.
IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğünü bir yıldır yürüten Kerem Hasaoğlu'nun babası, dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul edilen Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın dönem başkanlığına seçildi.
Geçtiğimiz yıl Kerem Hasanoğlu'nun Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildiği Uluslararası Pediatri Kurumunun (IPA) önümüzdeki dönem başkanlığı bir Türk'e emanet edildi.
IPA'nın dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul ettiği Kerem Hasanoğlu'nun babası, Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın gelecek dönem başkanlığını yapacak.
Kerem Hasanoğlu, geçen yıl, dünyadaki en büyük çocuk sağlığı kurumu olan, 1 milyon 200 bin doktoru temsil eden, 144 ülkede, 156 kuruluşu bünyesinde barındıran IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildi.
Asya, Avrupa, Afrika ve ABD'de ciddi anlamda güçlü bir yapılanması bulunan IPA'nın, gelecek dönem başkanı ise yapılan seçimlerde oyların yüzde 70'ini alan Prof. Dr. Enver Hasanoğlu oldu.
Kerem Hasanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının dünyada tanınan bir çocuk doktoru olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Dünyada hangi görüşmeye gidersem gideyim, zaten hep Enver hocayı soruyorlar. Çalışmalarını takip ediyorlar. IPA tarafından zaten yeryüzünde en iyi 5 pediatri uzmanından biri olarak gösteriliyor. IPA başkanı seçerken, kişinin pediatri alanındaki katkısına bakıyor. Başkan hep ya Amerikalı ya İngilizdir. Bu anlamda, büyük bir organizasyona ev sahipliği yaptık. Ciddi bir seçim sürecine girdik. Uluslararası başarılar önemliydi. Adaylar arasında en güçlüsü gerçekten de Enver Hasanoğlu'ydu. Oyların yüzde 70'ini aldık, ciddi bir başarı elde ettik. Ülkemize bu kadar farklı bakış açılarının olduğu bir dönemde, bu kadar oy almamız, herkesin ayakta alkışlaması, bizi ailece de gururlandırdı."
Türkiye'nin çalışmalarını dünyaya duyurdu
Prof. Dr. Enver Hasanoğlu da oğlunun geçen yıl IPA'ya atanmasının ardından Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF, BM gibi kurumlarla çalışmalar yaptığını, bu arada Orta Doğu'daki savaş mağduru çocuklar ve Türkiye'nin bu konuda yaptığı katkıları kamuya ve dünyaya bildirdiğini söyledi.
Oğlunun böyle bir göreve gelmesinin aile olarak kendilerini ve ülkeyi gururlandırdığını belirten Enver Hasanoğlu, "Bana 'Baba 1 milyon 200 bin çocuk hekiminin bulunduğu kurumun başkanı olmalısın' dedi. Böylece süreç başladı. Başkanılığına getirildim. Önümüzdeki sene başkanlığı devraldıktan sonra özellikle Avrupa'da dernek arasında çatışmalar gibi bazı problemler var. Benim en büyük hedefim bunları birleştirmek, aralarını yapmak." diye konuştu.
kaynak için tıklayınız.
Tumblr media
0 notes
fatihhizir30 · 1 year
Text
Prof.Dr.Enver Hasanoğlu ve Kerem Hasanoğlu Uluslararası Pediatri Kurumunu yöneterek Türkiye'nin gururu oldular.
IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğünü bir yıldır yürüten Kerem Hasaoğlu'nun babası, dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul edilen Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın dönem başkanlığına seçildi.
Geçtiğimiz yıl Kerem Hasanoğlu'nun Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildiği Uluslararası Pediatri Kurumunun (IPA) önümüzdeki dönem başkanlığı bir Türk'e emanet edildi.
IPA'nın dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul ettiği Kerem Hasanoğlu'nun babası, Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın gelecek dönem başkanlığını yapacak.
Kerem Hasanoğlu, geçen yıl, dünyadaki en büyük çocuk sağlığı kurumu olan, 1 milyon 200 bin doktoru temsil eden, 144 ülkede, 156 kuruluşu bünyesinde barındıran IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildi.
Asya, Avrupa, Afrika ve ABD'de ciddi anlamda güçlü bir yapılanması bulunan IPA'nın, gelecek dönem başkanı ise yapılan seçimlerde oyların yüzde 70'ini alan Prof. Dr. Enver Hasanoğlu oldu.
Kerem Hasanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının dünyada tanınan bir çocuk doktoru olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Dünyada hangi görüşmeye gidersem gideyim, zaten hep Enver hocayı soruyorlar. Çalışmalarını takip ediyorlar. IPA tarafından zaten yeryüzünde en iyi 5 pediatri uzmanından biri olarak gösteriliyor. IPA başkanı seçerken, kişinin pediatri alanındaki katkısına bakıyor. Başkan hep ya Amerikalı ya İngilizdir. Bu anlamda, büyük bir organizasyona ev sahipliği yaptık. Ciddi bir seçim sürecine girdik. Uluslararası başarılar önemliydi. Adaylar arasında en güçlüsü gerçekten de Enver Hasanoğlu'ydu. Oyların yüzde 70'ini aldık, ciddi bir başarı elde ettik. Ülkemize bu kadar farklı bakış açılarının olduğu bir dönemde, bu kadar oy almamız, herkesin ayakta alkışlaması, bizi ailece de gururlandırdı."
Türkiye'nin çalışmalarını dünyaya duyurdu
Prof. Dr. Enver Hasanoğlu da oğlunun geçen yıl IPA'ya atanmasının ardından Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF, BM gibi kurumlarla çalışmalar yaptığını, bu arada Orta Doğu'daki savaş mağduru çocuklar ve Türkiye'nin bu konuda yaptığı katkıları kamuya ve dünyaya bildirdiğini söyledi.
Oğlunun böyle bir göreve gelmesinin aile olarak kendilerini ve ülkeyi gururlandırdığını belirten Enver Hasanoğlu, "Bana 'Baba 1 milyon 200 bin çocuk hekiminin bulunduğu kurumun başkanı olmalısın' dedi. Böylece süreç başladı. Başkanılığına getirildim. Önümüzdeki sene başkanlığı devraldıktan sonra özellikle Avrupa'da dernek arasında çatışmalar gibi bazı problemler var. Benim en büyük hedefim bunları birleştirmek, aralarını yapmak." diye konuştu.
kaynak için tıklayınız.
Tumblr media
0 notes
bulut987 · 1 year
Text
Prof.Dr.Enver Hasanoğlu ve Kerem Hasanoğlu Uluslararası Pediatri Kurumunu yöneterek Türkiye'nin gururu oldular.
IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğünü bir yıldır yürüten Kerem Hasaoğlu'nun babası, dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul edilen Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın dönem başkanl��ğına seçildi.
Geçtiğimiz yıl Kerem Hasanoğlu'nun Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildiği Uluslararası Pediatri Kurumunun (IPA) önümüzdeki dönem başkanlığı bir Türk'e emanet edildi.
IPA'nın dünyadaki 5 pediatri uzmanından biri olarak kabul ettiği Kerem Hasanoğlu'nun babası, Türkiye Milli Pediatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, IPA'nın gelecek dönem başkanlığını yapacak.
Kerem Hasanoğlu, geçen yıl, dünyadaki en büyük çocuk sağlığı kurumu olan, 1 milyon 200 bin doktoru temsil eden, 144 ülkede, 156 kuruluşu bünyesinde barındıran IPA'nın Dış İlişkiler Direktörlüğüne getirildi.
Asya, Avrupa, Afrika ve ABD'de ciddi anlamda güçlü bir yapılanması bulunan IPA'nın, gelecek dönem başkanı ise yapılan seçimlerde oyların yüzde 70'ini alan Prof. Dr. Enver Hasanoğlu oldu.
Kerem Hasanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının dünyada tanınan bir çocuk doktoru olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Dünyada hangi görüşmeye gidersem gideyim, zaten hep Enver hocayı soruyorlar. Çalışmalarını takip ediyorlar. IPA tarafından zaten yeryüzünde en iyi 5 pediatri uzmanından biri olarak gösteriliyor. IPA başkanı seçerken, kişinin pediatri alanındaki katkısına bakıyor. Başkan hep ya Amerikalı ya İngilizdir. Bu anlamda, büyük bir organizasyona ev sahipliği yaptık. Ciddi bir seçim sürecine girdik. Uluslararası başarılar önemliydi. Adaylar arasında en güçlüsü gerçekten de Enver Hasanoğlu'ydu. Oyların yüzde 70'ini aldık, ciddi bir başarı elde ettik. Ülkemize bu kadar farklı bakış açılarının olduğu bir dönemde, bu kadar oy almamız, herkesin ayakta alkışlaması, bizi ailece de gururlandırdı."
Türkiye'nin çalışmalarını dünyaya duyurdu
Prof. Dr. Enver Hasanoğlu da oğlunun geçen yıl IPA'ya atanmasının ardından Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF, BM gibi kurumlarla çalışmalar yaptığını, bu arada Orta Doğu'daki savaş mağduru çocuklar ve Türkiye'nin bu konuda yaptığı katkıları kamuya ve dünyaya bildirdiğini söyledi.
Oğlunun böyle bir göreve gelmesinin aile olarak kendilerini ve ülkeyi gururlandırdığını belirten Enver Hasanoğlu, "Bana 'Baba 1 milyon 200 bin çocuk hekiminin bulunduğu kurumun başkanı olmalısın' dedi. Böylece süreç başladı. Başkanılığına getirildim. Önümüzdeki sene başkanlığı devraldıktan sonra özellikle Avrupa'da dernek arasında çatışmalar gibi bazı problemler var. Benim en büyük hedefim bunları birleştirmek, aralarını yapmak." diye konuştu.
kaynak için tıklayınız.
Tumblr media
0 notes
Text
Bursa Kadin Dogum Uzmani
Bursa kadın doğum doktoru hamilelik ve hamilelik sonrasında sırasında ortaya çıkabilecek durumlar için tedavi planları geliştirirler. Kadın doğum uzmanı hamileliği sağlıklı bir şekilde yürütebilmeniz için belirli aralıklarda kontrolleri yapmaktadır. Aynı zamanda kadın hastalıklarının tanı ve tedavisi de yer almaktadır. Kadın doğum uzmanları, özellikle kadınların hamileliklerini sağlıklı bir şekilde geçirmeleri için önemlidir. Gebelik öncesi hazırlık, gebelik sonrası bu sürecin takibi ve gebelikte oluşabilecek problemlere müdahale kısmı kadın doğum uzmanlarının çalışma alanlarıdır. Ayrıca, normal doğum veya sezaryen doğum süreçleri de kadın doğum uzmanları tarafından yapılmaktadır.
Bursa kadın doğum uzmanı hamilelik ve doğumun yanı sıra jinekolojik durumlarla da ilgilenirler. Rahim veya yumurtalık hastalıkları, akıntı rahatsızlığı, adet düzensizlikleri, aile planlaması olarak bilinen bir doğum kontrol yöntemi, kısırlık alanında tüp bebek veya aşı gibi tedaviler, idrar kaçırma sorunları, cinsel organların sarkması gibi birçok hastalıklar için hizmetler vermektedir. Bu tür hastalıklar ile kadın doğum uzmanları ilgilenmektedir. Sizlerde cagdasozdemir.com sitesi üzerinden kadın doğum uzmanı ile görüşebilir, Bursa kadın doğum doktoru ve Bursa kürtaj gibi birçok konu hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
0 notes