Tumgik
#ady berber
weirdlookindog · 2 months
Text
Tumblr media
Die toten Augen von London (1961)
AKA Dead Eyes of London
63 notes · View notes
gameraboy2 · 1 year
Text
Tumblr media
Karin Ball and Ady Berber in Dead Eyes of London (1961)
62 notes · View notes
atomic-raunch · 8 months
Text
Tumblr media
Karin Baal and Ady Berber in Dead Eyes Of London, 1961
60 notes · View notes
lucdesportes · 4 years
Photo
Tumblr media
En regardant des images sur Ady Berber, hier soir.
11 notes · View notes
bodie-r-hart · 5 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Hallo, hier spricht Edgar Wallace
Die toten Augen von London [1961]
Der unheimliche blinde Jack (Ady Berber).
0 notes
moviesandmania · 2 years
Text
NYLON NOOSE (1963) Reviews of mad doctor krimi thriller
NYLON NOOSE (1963) Reviews of mad doctor krimi thriller
Nylon Noose is a 1963 German Krimi mystery thriller film about a serial killer who threatens rich people using the titular murder weapon. Directed by Austrian-born Rudolf Zehetgruber (Nessie, das verrückteste Monster der Welt; The Inn on Dartmoor; Piccadilly null Uhr zwölf; The Black Cobra) from a screenplay co-written by Fred Ignor and Thomas Engel. Produced by Erwin C. Dietrich and [uncredited]…
Tumblr media
View On WordPress
3 notes · View notes
bitter69uk · 3 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Recently watched: Carnival Story (1954). Tagline: “The story of a woman’s shame!” I’m using this period of enforced social isolation to explore the weirder corners of YouTube for long forgotten and obscure movies. (My boyfriend is accompanying me only semi-willingly). 
A traveling American carnival is touring through post-war Germany. In Munich, the carnival barker Joe Hammond (Steve Cochran) encounters desperate local woman-on-the-skids Willi (Anne Baxter) when she pickpockets him. (Baxter instills Willi with an almost Joan Crawford-level lip-twisting intensity, but her German accent falters). Perversely, when Joe catches her, the attraction between them is immediate. Willi’s criminal act charms Joe (“You feel sorry for everything that wears skirts!” another character spits) - probably because Joe is an amoral conman, and he assumes Willi is a soulmate. He impulsively hires the guttersnipe to scrub dishes in the cook tent. Within no time, the circus’ new female arrival catches the eye of dashing high-diving artist Frank Collini (Lyle Bettger), who recruits Willi as his assistant, training her in the death-defying art of high-diving. Soon, Willi has swapped toiling in the cook tent to performing under the big top in a glamorous sequined leotard with the carnival’s headline act. The besotted Frank asks Willi to marry him. He’s thoroughly decent as well as handsome (Lyle Bettger’s butt and thighs look sensational in tights), but Willi is conflicted: the suavely duplicitous Joe still exerts a powerful sexual hold over her. And it’s tinged with sadomasochism: Joe alternates between slapping Willi around and hungrily kissing her – which to be fair, seems to excite her. “Until I met you, I never knew how rotten I was!” Willi pants. “We belong together,” Joe growls back. “We’re two of a kind!” Willi is horrified, though, when Joe assures her, “We’re not going to let a little thing like you being married come between us!” With hideous inevitability, things soon spiral into jealousy, violence and tragedy … 
Filmed on location in Germany and set in the tattered milieu of itinerant carnie folk, Carnival Story is an overwrought, amusingly sordid melodrama via RKO Radio Pictures. (We see titillating glimpses of the sideshow acts, including Siamese twins, a bearded woman, a snake handler and a sword swallower – very Diane Arbus. Note Groppo the hulking mute strongman, who observes everything silently and gradually emerges as a significant figure. As Groppo, Ady Berber presages Ed Wood stalwart Tor Johnson from Plan 9 from Outer Space). Kurt Neumann’s direction is creakily old-fashioned (rapturous music crashes and swells on the soundtrack when characters embrace or erupt into fistfights). But with the depravity, homoeroticism and emotional cruelty cranked-up a few more notches, it’s weirdly easy to imagine R W Fassbinder remaking Carnival Story. (The early scenes of Fassbinder’s Fox and His Friends (1975) unfold in a low-rent German carnival). And you’ve got to love a film with dialogue this pungent: "If you were starving to death, howling for food, I wouldn't throw you a rotten bone!" “You love to wallow in the mud!” “If you touch me again – I’ll kill you!” “We’re both bad, baby … that’s why we’re good for each other!” 
Many of these lines are snarled by mid-century cinema’s supremely sexy bad boy, Steve Cochran. Carnival Story succeeds best as a “star vehicle” for the alluring Cochran, who specialized in depicting amoral anti-heroes, heels and tough guys you-love-to-hate with surprising complexity, even delicacy. A swarthy charmer with pomaded hair and an impressively lustrous chest pelt, Cochran effortlessly radiates testosterone and animal magnetism. Just try to tear your eyes off him when he’s onscreen. If you keep your expectations low, Carnival Story is the tawdriest of circus-set thrillers until a sixty-something Joan Crawford donned hot pants and top hat to play a ringmistress in Berserk (1967). Note that Carnival Story was filmed in a process called “Agfacolour”. The faded public domain print circulating online looks like it’s been overlaid with a retro Instagram filter. YouTube link. 
8 notes · View notes
deepredradio · 5 years
Text
Die Tür mit den 7 Schlössern
Die Tür mit den 7 Schlössern
Story: Scotland-Yard-Inspektor Martin und sein Assistent Holms ermitteln: Eine mysteriöse Mordserie führt sie zum Schloss der Selfords, wo sich sieben Personen treffen, die vom Lord je einen Schlüssel zu einer Tür geerbt haben, hinter der sich ein immenses Vermögen verbergen soll. Aber nur einer soll das Geld bekommen – und der beginnt, seine Rivalen auszulöschen.
Es ist unmöglich, von Edgar…
View On WordPress
0 notes
toteredennicht · 7 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Die toten Augen von London | BRD 1961 | Regie: Alfred Vohrer
Ady (Adi) Berber als der blinde Jack.
0 notes
denizliaktuel · 3 years
Text
Selim Berber’in Adı Futbol Turnuvası İle Anılacak
Geçtiğimiz yıl yakalandığı koronavirüs sebebiyle hayatını kaybeden işadamı Selim Berber unutulmadı. Bu yıl ilk kez düzenlenecek olan 1. Denizli Cup Yaz Futbol Ligi merhum Selim Berber adına düzenlenecek. 26 Haziran Cumartesi Günü Bereketli Sahasında yapılacak olan turnuvaya 10 takım katılıyor.
https://www.denizliaktuel.com/spor/selim-berberin-adi-futbol-turnuvasi-ile-anilacak-h26101.html
0 notes
weirdlookindog · 11 months
Text
Tumblr media
Dead Eyes of London (Die toten Augen von London, 1961)
65 notes · View notes
bobofaegean · 4 years
Photo
Tumblr media
ADI AYBERK AKSU. Kendisi %98’lerde otistik bir çocuktu. Annesi ve babası o küçükken ayrıldı. Bir tek babasıyla iletişim kuruyordu. Annesi hastalığını kabullenmişti. Ona bakıcı tutulmuş, krize girmesin diye ne istiyorsa yapılıyordu. Ayberk’in aldığı eğitim onu kendi dünyasından çıkaramamıştı. Hastalığından dolayı saçına bile dokundurtmuyordu. 90 kilo civarındaydı. Ağız kaslarını kontrol edemediğinden salyası akıyordu. Yani görüntüsü hiç de iyi değildi. Babası Naciye adlı biriyle evlenmiş. Daha sonra Naciye Aksu, eşine Ayberk’i yanına almayı istediğini söyledi. Bir gün Naciye Aksu, Ayberk havuzdayken, havuza havlu attı. Ayberk gidip onu aldı ve belli bir seviyede ona geri verdi. Bunu daha uzak olarak 3 kere yaptı ve üçünde de geri getirdi. En son getirişinde fark etti ki, Ayberk ona gülümsüyordu. Naciye, onun dünyasına girmeyi başarmıştı. Otizmi araştırmaya başladı ve ödül almış bir bilim adamının aslında otistik olduğunu öğrendi. Bu onda büyük umut yarattı ve Ayberk için uğraşmaya başladı. İlk olarak ona ”ver” demeyi öğretti. Bunun için en sevdiği soslu makarnayı kullandı. Ver demeyi öğrenmesi için onu aç yatırdığı bile oldu. Ve başardı, Ayberk ”makarna ver.” dedi. eğitimi yanında onun görünüşünün de düzelmesi gerekiyordu. Sürekli ”sallanma Ayberk, ağzını kapa Ayberk” diyerek onu uyarmaya başladı. Uyarma süreleri arasındaki fark günden güne açılıyordu. Evet bunu da başarmıştı. Yüzme yanında yürüyüş bandında da çalışmasını istedi. Ayberk başta istemedi, krize girdi. Ama Naciye Aksu, bu sefer de patates kızartmasıyla kandırarak onu banda çıkardı ve yürüyüşe başlattı. Ayberk giderek kilo veriyor ve fit bir görünüm elde ediyordu. Kendi isteğiyle berbere gitti ve saçını kestirdi. Kendine baktıkça mutlu oluyordu. Bu sırada eğitiminde ilerleme kaydederken yemeğe ilgisi olduğunu fark ettiler. o geleceğin aşçısı olacaktı. İlerlemeler çok iyi sonuç verdi, Otizm %20’lere kadar geriledi. Ayberk artık normal bir genç gibiydi ve bir ilki gerçekleştirdi. O ilk otistik fotomodel oldu. kiğılı da manken oldu. Şimdide Türkiye'nin ve dünyanın ilk otizmli mankeni oldu.13 yıl aldığı tüm tıbbi ve eğitimler sonucu asla konuşamaz dedikleri Ayberk şuan şarkı söylüyor. Okuma yazma öğrenme https://www.instagram.com/p/CCOqTtGAaE6/?igshid=prbvnb1m3mw3
0 notes
hakarakanyel · 5 years
Photo
Tumblr media
Yoktan ve yokluk içerisinde bir hükûmet kuruluyor ; bütün esas dosyalar ve kayıtlar İstanbul'da. Elde kâfi miktarda memur yok. Maliyesi, iktisadı, nâfiası, adliyesi, cephesi vd. bütün devlet şubeleri yeni esaslara göre kurulup canlandırılacak. Ordular tensik, tanzim ve bütün ihtiyaçları tesviye olunarak (ödenerek) tevsi ve takviye olunacak. Millet hâkimiyeti ve halkçılık esaslarına göre mevcut idari, iktisadi, mali, adli, (cezai ve hukuki) bütün kanunlar değiştirilerek, iyileştirilerek veya yeniden düzenlenerek çıkartılacak. Uluslararası siyasetimiz millî davanın gereğine ve memleketin menfaatine göre daima ayarlanacak.. Meclis, Cuma demez, bayram demez ; her gün toplanır. Gizli, açık günde iki celse düzenlenen toplantılar bazen gece yarılarına kadar sürerdi. Vekiller, ahşap ve eski bir evin en ufak odasında, önünde adi bir masa, altında bir hasır iskemle, dinlenmeden çalışır ve günde iki üç defa da Meclis'e koşarlardı. Binanın nispeten büyük odaları, sofalar ve çam tahtaları, genişliğine göre iki veya dört bölmeye ayrılmıştır.. Her bir bölmede ayrı bir daire, keza önde adi bir tahta masa, altta kırık bir iskemle, memurlar vira çalışıp dururlardı.. Demiryolu bağlantısı kesilmiş. Ankara âdeta soyutlanmış vaziyette ; hariçten kolay kolay bir şey gelemiyor. Ev yok, (mebuslar kısmen Sanayi Mektebi koğuşlarında yatıyorlar) eşya yok, yiyecek az (Ankara'da yeşil sebze yetiştirilemiyor), giyecek kıt, (Devlet Reisi, vekili, mebuslar vd. başlarında siyah veya boz renkte birer kalpak, altta bir kilot pantolon, dizlere kadar Ankara tiftiğinden örme kalın bir çorap, üstüne bir potin veya bir iskarpin, bu halde geziniyor)... Yoksulluk ortasında hayat tabii pahalı. Mebuslar ayda 100 lira maaş alıyorlar. Öyle "kira bedeli" ve saire namlarıyla ek tahsisat yok. Hatta İstiklâl Mahkemesi azası vazifelerinin bu derece mühim, geniş ve güç oluşuna rağmen ayrı bir tahsisat almazlar. Yüksek bir ideal, büyük bir feragat-ı nefs içinde asil bir çalışma.. Ben Ankara'nın bu devrini bir noktadan aşağı yukarı Halife Hazreti Ömer'in zamanına benzetirim. Devlet reisi, vekili, mebusu, halk arasında ; bir berber dükkânına gidersin ; arabacısı tıraş oluyor, kunduracısı birinci sırada ; ondan sonra https://www.instagram.com/p/B4UvIxKFT6nuNr5gt95PFdhytewcvXq8mFxAI80/?igshid=cczlqsxv09a6
0 notes
manualstogo · 5 years
Link
For just $3.99 Carnival Story Released April 16, 1954: A carnival that failed in the U.S. travels to Munich, Germany to see if the Germans will like the corny carnival acts any better than the U.S. did. Directed by: Kurt Neumann Written by: Hans Jacoby, Charles Williams, Marcy Klauber and Kurt Neumann The Actors: Anne Baxter Willie, Steve Cochran Joe Hammond, Lyle Bettger Frank Colloni, George Nader Bill Vines, Jay C. Flippen Charley Grayson, Helene Stanley Peggy, Ady Berber Groppo Runtime: 1h 35m *** This item will be supplied on a quality disc and will be sent in a sleeve that is designed for posting CD's DVDs *** This item will be sent by 1st class post for quick delivery. Should you not receive your item within 12 working days of making payment, please contact us as it is unusual for any item to take this long to be delivered. Note: All my products are either my own work, licensed to me directly or supplied to me under a GPL/GNU License. No Trademarks, copyrights or rules have been violated by this item. This product complies withs rules on compilations, international media and downloadable media. All items are supplied on CD or DVD. On Dec-13-16 at 14:29:07 PST, seller added the following information:
0 notes
i-mag-blr · 5 years
Text
YARASA NEDİR, YARASALAR NASIL YAŞAR, YARASALAR KÖR MÜ,
YARASA NEDİR, YARASALAR NASIL YAŞAR, YARASALAR KÖR MÜ,
YARASALAR (Chiroptera)
Alm. Flattertiere, Fr. Chauves-souris, İng. Bats. Kanatlarını çırparak gerçek anlamda uçabilen yegâne memeliler takımı. 980 türü bilinmektedir. Her iki yarım kürenin tropikal bölgelerinde yaşarlar. Küçücük tilkiye benzeyen yüzleri, büyük kulakları, ön ve arka ayakları arasında gerili tüysüz zarımsı kanatları, vücutlarını örten kürkleri, parlak küçücük…
View On WordPress
0 notes
toteredennicht · 7 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
13. September 2017
Heute gesehen: Das indische Tuch, Spielfilm, BRD, 1963. Erstaufführung (BRD): 13. September 1963, Verleih: Constantin, FSK: 16, Laufzeit: ca. 88 Min., Bild: s/w (mit Farbelementen im Vorspann), Bildseitenverhältnis: 2,35:1. Produktion: Rialto Film. Regie: Alfred Vohrer. Drehbuch: Harald G. Petersson, George Hurdalek nach einer Vorlage von Edgar Wallace. Musik: Peter Thomas. Kamera: Karl Löb. Darsteller: Heinz Drache, Corny Collins, Klaus Kinski u.a. IMDB-Bewertung: 6.5/10
Handlung
„Nachdem Lord Lebanon mit einem indischen Tuch erwürgt wurde, lässt die Schar der Erbwilligen nicht lange auf sich warten. Zur Testamentseröffnung reist die komplette Familie an. Doch ein Gewitter hindert die Familienmitglieder an der Abreise. So muss noch der ein oder andere sein Leben lassen...
Wiederum ein typischer Edgar-Wallace-Krimi über einen Gestörten, der diesmal alle Mitglieder einer Familie nacheinander meuchelt. Hauptdarsteller Heinz Drache spielt übrigens keinen Kommissar, sondern den jungen Testamentsvollstrecker Frank Tanner, der das Geheimnis um die Meuchelmorde lüften will ...“ [Prisma]
Darsteller
Heinz Drache: Frank Tanner
Corny Collins: Isla Harris
Klaus Kinski: Peter Ross
Gisela Uhlen: Mrs. Tilling
Hans Nielsen: Mr. Tilling
Siegfried Schürenberg: Sir Henry Hockbridge
Richard Häussler: Dr. Amersham
Hans Clarin: Lord Edward Lebanon
Alexander Engel: Reverend Hastings
Ady Berber: Chiko
Eddi Arent: Richard Maria Bonwit
Elisabeth Flickenschildt: Lady Emily Lebanon
Wilhelm Vorwerg: Lord Frances Percival Lebanon (ungenannt) u.a.
Zu Beginn spricht Alfred Vohrer selbst die einleitenden Worte: „Hallo, hier spricht Edgar Wallace!“ Am Schluß hört man die Stimme von Rainer Brandt, der sich am Telefon als „Inspektor Fuchsberger“ von Scotland Yard meldet. Wilhelm Vorwerg war ein Szenenbildner, der in den Rialto-Produktionen hin und wieder kleine Rollen übernahm.
Ort der Handlung: Das Familienschloß „Marks Priory“. Studio- und Außenaufnahmen in Berlin.
Fazit
Filmdienst mag diesen Wallace-Film nicht:
„Ein Geisteskranker ermordet die gesamte Familie. Serien-Gruselkrimi nach Edgar Wallace, der auch die geringsten Erwartungen enttäuscht.“ [Filmdienst]
Es handelt sich um ein Mörderratespiel nach dem Muster von Agatha Christies Ten Little Indians, wo einer nach dem anderen einer geschlossenen Gesellschaft ermordet wird. Das Ergebnis ist nicht spektakulär. Erfüllt aber doch gewisse Klischee-Erwartungen: Eddi Arent und Siegfried Schürenberg sind wieder die komischen Chargen, Klaus Kinski ist sinister und undurchschaubar wie immer. Gegenüber dem irren Blick von Hans Clarins Rollenfigur wirkt Kinski jedoch geradezu „normal“. Elisabeth Flickenschildt gibt die dominante ältere Dame.
Veröffentlichungen
Mir lag eine Aufzeichnung der ORF-Ausstrahlung vom August vor (ORF3, 17.08.2017, 21:50-23:15 Uhr). Sie hatte eine Laufzeit von 82:56 Min. und ein Breitbildformat von 2,35:1.
[IMDB]; [OFDB]; [Filmdienst]; [Wikipedia (de)]; [Filmportal]. Bildquelle: ORF
1 note · View note