Tumgik
#abd başkanı erdoğan
kizilelma035 · 7 months
Text
Tumblr media
Türkiye ile ABD arasında büyük restleşme..
ABD Başkanı Biden;
“Türkiye’nin Suriye'deki askeri harekatı, ABD'nin ulusal güvenliğine ve dış politikasına alışılmadık ve olağanüstü bir tehdittir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan;
"ABD'nin, PKK'nın Suriye'deki uzantılarıyla yürüttüğü faaliyetler Türkiye'nin millî güvenliği için olağanüstü bir tehdittir!"
Tüm zamanların en açık, en net, en cesur duruşu.
Bölgenin geleceği için temel hatlar artık netleşti.
ABD bu topraklarda asla tutunamayacak.
Batı'nın dizayn ettiği dünya bir daha olmayacak.
Asla..
BU KONUYA ODAKLANALIM.....
35 notes · View notes
veganlogicdinamo · 2 years
Text
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ DİYE PAZARLANAN TERÖR ÖRGÜTÜ
Neden 2004 tarihli MGK kararına başbakan olarak imza koyan Erdoğan ve AKP’liler, 17-25 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu nedeniyle Cemaat ile araları bozulana kadar MGK kararının tersine hareket ettiler?
Tersine diyorum çünkü kendi ağızlarından itiraf var. 8 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ’nün bizim zamanımızda büyüdüğü iddiasını ben reddetmem. 17 üniversite istediler, verdik; okul için yer istediler, verdik; ‘Türkçe Olimpiyatları’ dediler, ‘Tamam’ dedik, yurtdışında destek istediler, verdik; ne istedilerse verdik” dedi.
Demek ki 2004’te MGK’da ülkenin güvenliği için alınan karara onca yıl uymadılar.
ÖYLEYSE ISRARLA SORMAYACAK MIYIZ...
Parlamentoyu bile bombalayacak kadar terörle iç içe geçmiş bir örgüt haline gelen FETÖ’yü yıllarca kimler palazlandırdı?
Bu ülkede genelkurmay başkanı, bir terör örgütünün üyelerinin gizli tanıklığıyla müebbet hapse mahkûm edilirken, FETÖ devlet içinde örgütleniyordu.
Amerikancı/FETÖ’cü generaller ve subaylar, önemli pozisyonlara atanıp Atatürkçüler devre dışı bırakılırken FETÖ örgütleniyordu.
Cemaat’in operasyonel medya aparatı Taraf’ta dehşet verici kumpas iftiraları manşet yapılırken, FETÖ örgütleniyordu!
Demek ki, ABD emperyalizminin emrindeki bu İslamcı cemaat 17-25 Aralık operasyonunu yapmasaydı, ne istediyse verilmeye devam edilecekti.
Hâlâ tarikatlarla iç içe siyaset yapanlar, olanlardan hiç ders almadı!
3 notes · View notes
turkudostu61 · 2 years
Text
YANIT BEKLEYEN TARİHİ SORULAR (Dr. Vecdet Öz)
- Devlet Bahçeli’nin ölçüsüz Tayyip Erdoğan düşmanlığı bir anda nasıl vazgeçilmez bir hayranlığa dönüştü? - “Ergenekon’un savcısıyım” diyenler neden bir anda çark etti?
- Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek’in kronik Tayyip Erdoğan düşmanlığı bir anda nasıl “Tayyip Bey desteklenmelidir” söylemine dönüştü? - “BOB eş başkanıyım” diyen biri bir anda nasıl Rusya dostu olabildi?
- Açılım ve demokratikleşme süreci, akil adamlar safsatası nasıl oldu da bir anda ortadan kalktı? - Sınırda teröristlere tören düzenleyen bir zihniyet nasıl oldu da bir anda sınır ötesi terör avı başlattı?
- Daha düne kadar ülkücülere ağza alınmayacak sözler sarf eden,her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık diyenler nasıl oldu da milliyetçi oluverdi? - “Hoca efendi”deyip gözyaşı dökenler bir gecede nasıl oldu da fikir değiştirip hep bir ağızdan “hain FETÖ”diye haykırdılar?
-Darbe girişimi esnasında 40-50 asker köprü geçişini kapattığında 2 km mesafede bulunan ve emrinde 20.000 asker olan 1.Ordu Komutanlığı neden darbecilere müdahale etmedi? -15Temmuz kalkışmasında ölenlerin otopsi raporları ve ölüme neden olan silahların menşei neden açıklanmadı
-FETÖ’nün iki militanı TBMM'ni bombalarken Bandırma, Balıkesir, Merzifon ve Diyarbakır’daki 120 F16 uçağından hiçbiri neden müdahale etmedi? -Ankara'da 1.Kolordu, 3.Tümen, 6.Tugay’da 20bin asker varken, Genelkurmay’ı işgal eden darbecilere neden bir asker müdahalede bulunmadı?
-Yaklaşık 3.000 civarında darbeci tespit edilmişken bunlardan nedense hiç haberi olmamış olan şimdiki Savunma Bakanı (eski Genelkurmay Başkanı) ile MİT Müsteşarı ve Emniyet Genel Müdürü’ne bu garip durumun sorulması neden engellendi?
15 Temmuz soruşturulsun diye TBMM’ne soruşturma önergesi verenlerin önü neden kesildi? -FETÖ’nün siyasi ayağı konusu neden her seferinde örtbas edildi? -Gülen ve diğer kaçakların iadesi konusu neden gündeme taşınmıyor ve ilgili ülkelere yoğun baskı yapılmıyor?
-Kozmik Oda baskını ve sırların dış güçlerin eline geçmesine sebep olan Bülent Arınç ve diğer failler hakkında neden herhangi bir işlem yapılmadı? -Ayakkabı kutularında yakalanan önce inkâr edilip sonra kabul edilen paraların akıbeti ve menşei konusu neden hasıraltı edildi?
-17/25 Aralık olayı bir FETÖ tezgâhı ve iftira ise bakanlar neden görevden alındı ve sonra neden iadeyi itibar yapılmadı? -Bu konuda Bakan Bayraktar’ın “ne yaptıysam Başbakan’a sorarak yaptım” dediği konular neydi ve neden susturuldu?
-FETÖ’ye her türlü desteği verdiği söylenen Suudi Arabistan’a karşı 180 derece dönüşün asıl sebebi nedir? -Türkiye hangi ülkelerle ve kaç milyar dolarlık swap anlaşması yapmıştır? -Kanalİstanbul projesi konusunda hükümetin ağzını bıçak açmıyor bu projenin akıbeti ne olmuştur?
- Yılsonunda ödenmesi gereken 190 milyar $’lık dış borç hangi imkânlarla kapatılacaktır? -Reza davasının seyrinin perde arkasında hükümeti korkutan ne var? Şu anda sessizliğe bürünen Halkbank dosyasının akıbeti? ABD ile nasıl bir pazarlık yapıldı ve hangi ödünler verildi?
- Eski Başbakan Tansu Çiller’in vazgeçilmez Tayyip Erdoğan dostluğunun ardında neler yatıyor? - Süleyman Soylu ve Numan Kurtulmuş’un hakarete varan Tayyip Erdoğan söylemleri bir anda nasıl hayranlığa ve makama dönüştü?
- Melih Gökçek ve Kadir Topbaş’la başlayan belediye operasyonları sonrası başta her söze bir cevabı olan Melih Gökçek olmak üzere neden hiçbir belediye başkanından ses çıkmadı?
- Onca milletvekili ve başta Arınç olmak üzere önemli bakanlar siyasi bir operasyonla liste dışı bırakıldılar, neden hiçbir reaksiyon gösteremediler? - Gül’ün CB görevi sonrası tüm bağlantıları mercek altına alındı ve hakkında ciddi spekülasyonlar yapıldı, neden hala suskun?
1 note · View note
theyolgezer · 4 months
Text
Tayyip Erdoğan'ın Hilafet Meselesi
Hilafet meselesini bir de Letonya Muhtarından dinleyelim.
2012 yılında Hakan Fidan, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'yi 2 defa ziyaret eder. Henüz ortada Dersanelerin ve okulların kapatılması olayı ve 15 Temmuz yoktur.
Dönemin ABD başkanı Barack Hüseyin Obama'nın önerisiyle Recep Tayyip Erdoğan, Dünya müslümanların Halifesi olmak istemektedir.
Hakan Fidan tarafından Fethullah Gülen Hocaefendi'ye Recep Tayyip Erdoğan'ın halife olma talebi iletilir ve ilave edilir: "Tayyip Erdoğan İslamın Halifesi olsun; Fethullah Gülen de İslam dünyasının Şeyhulislamı olsun. Yani tabir-i caizse Tayyip Erdoğan Fatih Sultan Mehmet olacak, Fethullah Gülen de Akşemseddin.."
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Hakan Fidan'a bunun çocukça bir talep olduğunu ve böyle bir şeyi kabul etmeyeceğini kibar bir dille ifade eder.
Hizmet Hareketi'nin 170 küsur ülkede bulunan okullarında HALİFELİK PR çalışması yaptırılacak ve sürekli bu okullarda Tayyip Erdoğan goygoyculuğu yaptırılacak.
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Tayyip Erdoğan'ın bu "çocukça" talebini reddettikten sonra, Tayyip Erdoğan önce ülke genelindeki Dersaneleri sonra okulları ve üniversiteleri ardından Yurt ve pansiyonları kapatır ve bunlara el koyar.
"Bir savcı 2 polis ile terör örgütü" ilan etme dönemi başlar. Tayyip Erdoğan, öyle bir terör örgütü icat eder ki, hem muhalefet hem de iktidarın ağzına sakız olur. FETÖ (Fethullahçı Terör örgütü)
İktidar ve muhalefet, FETÖ kelimesini kullanarak yurt çapında Hizmet hareketine mensup iş adamlarının mallarına (İstikbal, Nakipoğlu, İpek Medya, Bankasya vb.), Medyaya (Zaman gazetesi, Samanyolu TV gibi toplamda 150 küsur yazılı ve sözlü basın kuruluşu) ek koyarlar. Olmadı masum öğretmenleri, ev hanımlarını, çocukları sorgusuz sualsiz hapse attırlar.
Hapse attıkları hiç kimse kalmadı neredeyse. 80 yaşında %80 engelli insanlar, ameliyatlı olan insanlar vb. Hasta olanlara ilaçları verilmedi, ölüme mahkum ederek bir çeşit infaz ettiler. Olmadı beyaz plastik sandalyeler üzerinde hapishanede, karakollarda insanları açık veya kapalı bir şekilde maddi ve manevi işkenceler ederek öldürdüler.
Bunlar da yetmedi, yurt dışında 150'den fazla insanı MİT'in yerli istihbarat örgütleriyle bazen de yerel mafyalar ile iş birlikteliği yaparak okul müdürlerini, iş adamlarını rüşvet karşılığında jet uçaklarla kaçırıp Türkiye getirdiler.
Yerel yöneticilere rüşvetler vererek o ülkedeki okulları MAARİF VAKFI aracılığıyla ele geçirdiler. Ele geçirdikleri bu okulları kapatmayıp bu okullarda HALİFELİK propagandası yaptılar ve hala da yapmaya devam ediyorlar.
Cemaate dişini geçiremeyen Tayyip Erdoğan, HALİFELİK sevdasından yine vazgeçmedi. Yurt dışındaki elçilikler vasıtasıyla yerel cemaatlere ve onun liderlerine Erdoğan'ın Halife olduğunu sürekli işlediler. Öyle ki o ülkelerde 100 binleri dolduracak milyon dolarlara mal olan koca koca camilere yaptırdılar. Ama maalesef beklediğini bulamadı.
Batılı ülkelere gönderdikleri imamlar aracılığıyla Erdoğan'ın Halife olduğu Cemaatin ise terörist olduğunu anlatmaya çalıştılarsa da maalesef aradıklarını bulamadılar.
Halifelik rüyasını tamamlamak için Erdoğan Beştepe-Ankara'da 1200 odalı saray bile yaptırdı. Bu sarayda her bir İslam ülkesinden temsilciler bulunacak ve Halifelik makamında alınan kararları her bir temsilci kendi ülkesine iletecek ve uygulanmasını sağlayacaktı. Bu çocukça işler ve zulümler işte bu zavallı beşeri hislerle ortaya çıkmıştı.
Sonuç itibariyle henüz Erdoğan Halife olamadı. Fakat tarihte halife olan Osmanlı devleti zamanında Halifeliğini ilan eden Şerif Hüseyin'in İngilizler tarafından nasıl Halife yapıldığını, halife olduktan 6 yıl sonra Ortadoğu ülkelerinin nasıl cetvelle çizilerek ülkeler oluşturulduğunu. Daha sonra büyük bir tuzağa düşürüldüğünü anlayan Şerif Hüseyin'in Kıbrıs'ta kahrından nasıl öldüğünü anlatan video @taceddin69 dinlemenizi tavsiye ediyorum.
0 notes
diyarbakirhaberleri · 4 months
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden ile görüştü
ICYMI: https://www.haberidiyarbakir.com/cumhurbaskani-erdogan-abd-baskani-biden-ile-gorustu/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
shahananasrin-blog · 7 months
Link
[ad_1] Türkiye ile ABD arasında, FETÖ elebaşısı Gülen'in iadesi, F-16 savaş uçaklarının modernizasyonu ve F-35 savaş uçağı anlaşmazlıkları sürerken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden ile "dostluk ve iş birliğinin güçlendirilmesi" konularında mutabık kaldıklarını açıkladı. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından Rockefeller Plaza'da düzenlenen akşam yemeğine eşi Emine Erdoğan ile katıldı. Türk-Amerikan toplumunun mensuplarıyla beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, "Aşkınız, sevdanız ve ahde vefanız için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum." ifadesini kullandı. Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesine 14 ve 28 Mayıs seçimlerindeki destekleri için teşekkür etti. Türkiye Yüzyılı'nın inşasında bir dönüm noktasını teşkil eden seçimlerle milletin hem iradesine hem de geleceğine sahip çıktığını belirten Erdoğan, Amerika dahil yurt dışında yaşayan milyonlarca vatandaşın oy kullanarak sandıkları adeta bayram yerine çevirdiğini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: "Kimi zaman saatler süren yolculuklar yaparak, kimi zaman yağmurun, güneşin altında bekleyerek, kimi zaman bölücüler ve FETÖ'cülerin tacizlerine maruz kalarak, kimi zaman çeşitli ülkelerin engelleme girişimleriyle karşılaşarak, velhasıl iradelerine sahip çıkmak için pek çok fedakarlığı göğüsleyen tüm vatandaşlarıma şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Oylarını almadığımız insanlarımıza da ulaşmaya, doğruları anlatmaya, onların da gönüllerini kazanmak için çalışmaya devam edeceğiz. Allah ömür, milletimiz de yetki verdikçe buralara her gelişimizde inşallah sizlerle muhabbetimizi sürdüreceğiz. Aramıza hiç kimsenin hiçbir çıkar hesabının girmesine müsaade etmeyeceğiz. Tıpkı bir duvarın tuğlaları misali birbirimize kenetleneceğiz." 6 ŞUBAT DEPREMLERİ Bu seneki toplantının, Türkiye'nin 6 Şubat'ta yaşadığı depremlerin acısının yüreklerde hissedildiği dönemde gerçekleştirildiğini dile getiren Erdoğan, büyüklüğü ve yol açtığı tahribat açısından "asrın felaketi" olarak nitelenen depremlerde, 50 binden fazla canın kaybedildiğini belirtti. Erdoğan, Amerika'da ikamet eden bazı vatandaşların, yakınlarını bu depremde yitirdiğini söyleyerek, vefat edenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi. Kelimelerin anlatmakta kifayetsiz kaldığı büyük bir afet yaşandığını, 11 ildeki 14 milyon insanın bu depremlerden doğrudan etkilendiğini ifade eden Erdoğan, depremin ilk anından itibaren devletin tüm imkanlarının afet bölgesi için seferber edilerek en kısa sürede yaraların sarıldığını söyledi. Erdoğan, bugüne kadar 200 bin deprem konutunun inşa sürecinin bilfiil başladığını, gelecek aydan itibaren yapımı tamamlanan konutların hak sahiplerine peyderpey teslim edileceğini, amaçlarının ilk bir sene içerisinde 319 bin konutun inşasını bitirip depremzedeleri güvenli yuvalarına kavuşturmak olduğunu vurguladı. Toplamda 650 bin konutun inşa edileceğini bildiren Erdoğan, altyapısı, üstyapısı, tarihi ve kültürel yapılarıyla depremzede şehirleri eskisinden daha güvenli şekilde ayağa kaldıracaklarını belirterek, "Dost kara günde belli olur." sözündeki hikmetin bu süreçte bir kez daha görüldüğünü kaydetti. "DAYANIŞMAYI ŞÜKRANLA KARŞILIYORUZ" Dünyanın hemen her ülkesinden insanların Türkiye için harekete geçtiğini, maddi ve manevi destekleriyle milletin yanında olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Aramızda binlerce kilometre olsa da Amerika'da kalpleri Türkiye için çarpan kardeşlerimizin desteğini yanımızda hissettik. Afet bölgesine ulaştırdığınız yardımlar, yaralarımızın sarılmasına katkıda bulundu. Bunun için de sizlere ayrıca teşekkür ediyorum. Amerikalı Müslüman kardeşlerimizin ve diğer inanç topluluklarının milletimizle sergilediği dayanışmayı şükranla karşılıyoruz. Amerikan Müslüman toplumuna da ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum." dedi. "BUNLARA SET ÇEKECEĞİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sizler burada bir yandan kimliğinizi muhafaza ederken diğer taraftan zengin kültürümüzü Amerikan halkına en iyi şekilde tanıtarak Türkiye ve Amerika arasında beşeri köprüler kuruyorsunuz. Bu köprülere yenilerini eklememiz, var olanları daha da güçlendirmemiz gerekiyor. İstiklal şairimiz Mehmet Akif ne diyor? 'Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.' Siyasette de sivil toplumda da sosyal hayatta da zafere giden yol birlikten, beraberlikten, vahdetten geçer. Sizler de sahip olduğumuz değerler etrafından birleşirseniz, üstesinden gelemeyeceğiniz engel yoktur. Türk-Amerikan ilişkilerini zehirlemek için hareket eden bazı çıkar grupları var. Hakikatleri anlatarak, iyi örnek olarak, Türkiye'yi ve Türk milletini hakkıyla temsil ederek bunlara set çekeceğiz. Bu konuda resmi kurumlarımızla birlikte siz vatandaşlarıma da sorumluluklar düşüyor. Sivil topluma aktif katılımınız, ülkedeki karar alma mercilerindeki temsiliniz bu bakımdan çok önemli. Şunu hiçbir zaman unutmayın, hayat boşluk kabul etmez. Sizin olmadığınız her yerde muhakkak bir başkası vardır. Sizin bıraktığınız boşluklar, ülkemize ve milletimize husumet besleyenler tarafından doldurulacaktır. Siz kendi haklarınızı cesaretle savunmazsanız, bunu sizin adınıza bir başkası layıkıyla yapamayacaktır. "SAFLARIMIZI ÇOK GENİŞ TUTMALIYIZ" Sizlerden aranızdaki görüş ayrılıklarına takılmadan, Türkiye için tek saf ve tek yürek halinde gayret göstermenizi bekliyorum. Bu süreçte ülkemize müzahir diğer toplumlarla dayanışma içerisinde olmanız mücadelemize güç katacaktır. Özellikle İslam düşmanlığı, ırkçılık ve nefret suçlarına karşı saflarımızı çok geniş tutmalıyız. Bu hastalıklı akımların dünyanın birçok ülkesinde sosyal medyanın da etkisiyle giderek yayıldığını görüyoruz. Sık sık başörtüsünden, sakalından, kılık kıyafetinden dolayı nefret suçuna maruz kalan kardeşlerimizin haberini alıyoruz." Erdoğan, Türk-Amerikan toplumunun da yükselen ırkçı dalgadan olumsuz etkilendiğine dikkati çekerek, "İnsan hak ve hürriyetlerine saygı duyan hiçbir devlet bu furyaya sessiz kalmaz, kalmamalıdır. Bugün çoğunlukla Müslümanları hedef alan bu saldırıların yarın kökeni, dili, kültürü, inancı farklı gruplara yönelmesi kuvvetle muhtemeldir." ifadelerini kullandı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da yaşananların bunun en acı örnekleri olarak hafızalara kazındığını, 28 yıl önce Srebrenitsa'da bu nefret ikliminin soykırıma kadar varabileceğinin görüldüğünü belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Cezasız kalan her suç failini azgınlaştırır. İslam düşmanlığının da önü alınmazsa failler daha da pervasız hale gelecektir. Türkiye olarak kar topu gibi büyüyen bu tehlike karşısında uyarılarımızı yapıyor, tepkimizi açıkça ortaya koyuyoruz. Konunun uluslararası toplumun gündeminde tutulması için çalışmalarımızı ciddiyetle yürütüyoruz. Danimarka, İsveç, Hollanda ve son olarak New York'ta kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik çirkin saldırılar hiçbir şekilde mazur görülemez. Dünya genelindeki 2 milyar Müslüman'ın kutsallarına saldırmanın fikir özgürlüğü kisvesiyle meşrulaştırılmasını asla kabul etmiyoruz. Bize göre bu eylemler, insanları kışkırtmayı amaçlayan provokasyonlardır. Bu saldırılara karşı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Genel Kurul tarafından kutsal kitaplara yönelik her türlü şiddet eylemini uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendirilen kararının kabul edilmesine, malumunuz, öncülük ettik. Bu doğrultudaki gayretlerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Sizleri de bu mücadeleye sahip çıktığınız için tebrik ediyorum." "RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDAKİ TUTUMUMUZ TÜM DÜNYANIN TAKDİRİNİ TOPLADI" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet'in 100. yılını "Türkiye Yüzyılı" ile taçlandırmak için canla başla çalıştıklarını, Türkiye'nin savunmada, diplomaside, ekonomide, turizmde büyük bir atılım içerisinde olduğunu bildirdi. DEAŞ'tan FETÖ'süne, PKK'sına kadar terör örgütlerine nefes aldırmadıklarını dile getiren Erdoğan, sınırların içinde ve dışında terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı. Bir yandan milletin hakkını ve hukukunu savunurken diğer yandan küresel adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri gidermek için çaba harcadıklarını belirten Erdoğan, "Bu amaçla sahada ve masada güçlü, yapıcı, aktif ve dengeli bir dış politika izliyoruz. Son yıllarda bölgesel ve küresel krizlerde üstlendiğimiz kritik rollerle arabuluculuk alanındaki dünya markası konumumuzu pekiştirdik. Rusya-Ukrayna Savaşındaki tutumumuz tüm dünyanın takdirini topladı. Esir takasından Karadeniz girişimine birçok diplomatik başarıya imza attık. 'Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz.' inancıyla gayretlerimizi çok yönlü bir şekilde devam ettiriyoruz." dedi. "BİDEN İLE MUTABIK KALDIK" Erdoğan, Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin günden güne geliştiğini bildirerek, şunları kaydetti: "Başkan Biden ile dostluk ve işbirliğimizin güçlendirilmesi hususlarında mutabık kaldık. Sayın Biden ile kurulmasını kararlaştırdığımız stratejik mekanizma, ülkelerimiz arasındaki diyalogun derinleştirilmesine katkı sağlıyor. İkili ticaret hacmimiz geçen sene 32 milyar doları aşarak rekor bir düzeye ulaştı. Önümüzdeki dönemde işbirliğimizi ortak çıkarlar temelinde daha da ilerleteceğiz. Devletler arası ilişkilerde görüş ayrılıkları her zaman olabilir, bu normaldir. Ancak biz ortak paydaların daha fazla olduğunu, bu minvalde açılacak çok sayıda fırsat penceresinin olduğunu da biliyoruz. Birlik ve beraberlik içerisinde hareket ettiğimiz sürece her alanda daha çok müspet sonuçlar alacağımıza inanıyorum. Devlet olarak bize düşen, sizlere destek olmaktır. Büyükelçiliğimizin ve başkonsolosluklarımızın kapıları siz değerli vatandaşlarımıza her zaman açıktır. Başınız dara düştüğünde sığınacağınız, ihtiyacınız olduğunda kapısını çalacağınız, bayram günlerinin heyecanını paylaşacağınız, zor zamanlarında yardım isteyeceğiniz ilk adres, daima devletimizin buradaki birimleridir. Devletimizin tüm imkanlarıyla yanınızda olduğunu bilmenizi istiyorum." AHISKA TÜRKLERİ İLE BİR ARAYA GELDİ: 'BU GÜZEL TABLO GÖNÜL BİRLİĞİMİZİ EN İYİ ŞEKİLDE YANSITIYOR' Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesince düzenlenen yemek öncesinde Ahıska Türkleri ile Türkevi’nde bir araya geldi.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkevi’nin tüm Türklerin evi olduğunu söyledi. Türkevi’nin Ahıska Türklerine de kapısının her zaman sonuna kadar açık olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika’nın farklı bölgelerinden yola çıkıp buralara kadar teşrifleriniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu güzel tablo, gönül birliğimizi de en iyi şekilde yansıtıyor. 1944 yılında maruz kaldığınız sürgünle birlikte büyük acılar çektiniz, nice badireler atlattınız. Bugün bu vesileyle sürgünde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Rabbim hepsini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin” dedi. "AHISKA TÜRKLERİNİN DURUMUNU ÇOK YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahıska Türklerinin, sürgünle birlikte dünyanın 9 farklı ülkesine yayıldığını, yıllar boyunca zorlu şartlar altında yaşadığını ancak onca zorluğa rağmen kimliklerini korumayı, kültürel miraslarını gelecek kuşaklara aktarmayı başardığını belirterek, “Nerede olurlarsa olsunlar, Ahıska Türklerinin yürekleri her zaman Türkiye ile birlikte atmıştır. Türkiye olarak, her türlü sıkıntıya göğüs gererek yazdığınız başarı hikâyelerinden gurur duyuyoruz. Bu başarılara yenilerinin, daha büyüklerinin eklenmesi için üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız. Bu anlayışla, Ahıska Türklerinin durumunu çok yakından takip ediyoruz. Ukrayna’da olaylar başladıktan sonra hemen bu ülke makamlarıyla irtibata geçerek çatışmalardan etkilenen Ahıskalı kardeşlerimizi ülkemize getirdik. Farklı gruplar hâlinde toplam 1000 ailenin Erzincan ve Ahlat’a yerleşmesini sağladık. Bu şekilde ülkemize gelen Ahıska Türkü sayısı 4 bini buluyor” açıklamasını yaptı.  Ayrıca çeşitli projelerle Ahıska tarihine, sanatına ve kültürel mirasına sahip çıktıklarını ifade eden, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve TİKA’nın bu yönde yürüttüğü çeşitli projeleri takdirle karşıladıklarını söyledi. "ÇALIŞMALARIMIZI TAMAMLAYACAĞIZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahıska Türklerinin huzur ve esenliğini kendi vatandaşlarından ayrı görmediklerini söyledi. Erdoğan, ”Kendilerinin yıllardır hasretle bekledikleri Türk vatandaşlığını kazanmaları için gerekli adımları atıyor, bu süreci hızlandırıyoruz. 2022 yılından bu yana İçişleri Bakanlığımızın desteği ve büyükelçiliklerimiz, başkonsolosluklarımız ve Dünya Ahıska Türkleri Birliğinin katkılarıyla 820 soydaşımız Türk vatandaşlığını kazandı. İnşallah biraz sonra sizleri temsilen kardeşlerimize Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartlarını takdim edecek, bu sevinci hep birlikte yaşayacağız. İşlemleri devam eden 578 soydaşımız için de çalışmalarımızı süratle tamamlayacağız. Ahıska Türklerine en fazla sahip çıkan, meselelerini çok yakından takip eden hükûmetiz. Bizden önce vatandaşlık verilen Ahıska Türkü sayısı oldukça sınırlıydı. 1992 ile 2003 yılları arasında sadece 4 bin 840 kardeşimiz bu haktan faydalanmıştı. Bizim dönemimizde bu rakam 60 bini geçti. Ahıska Türklerinin vatanlarına gönüllü geri dönüşleri için muhataplarımız nezdinde temaslarımızı devam ettiriyoruz. Bu meselenin dostluk, saygı ve iyi niyet temelinde insani ve hukuki çerçevede çözüme kavuşturulması için çaba harcıyoruz. İnşallah bundan sonra da sizlerin davasını davamız bilecek ve gereken her türlü diplomatik gayreti sergileyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.  Bazı hususlara dikkati çekmek istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumların, birlik ve beraberlik içerisinde olduğu ölçüde güçlü olacaklarını, hak ettikleri saygıyı gördüklerini belirtti. Erdoğan, ”Türk vatandaşlığına geçişler dâhil Ahıska Türk toplumunu ilgilendiren tüm konularda eş güdüm içinde hareket edelim. Sizlerden, büyükelçilik ve başkonsolosluklarımızla, Dünya Ahıska Türkleri Birliği ile yakın koordinasyon içinde olmanızı özellikle rica ediyorum. Ahıska Türklerinin bulundukları ülkelerde kimliklerini, dillerini, dinlerini ve kültürlerini korumaları önceliklerimizin başında geliyor” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevedeki çalışmalara katkılarını sürdüreceklerini kaydetti. Erdoğan, “Amerika’daki diğer Türk ve Müslüman sivil toplum kuruluşlarıyla da iş birliğinizi güçlendirmenizde büyük fayda görüyorum. Son dönemde artan ırkçılık ve İslam düşmanlığı karşısında birlikte hareket etmeniz, bu tür eğilimlere birlikte ‘dur’ demeniz gerekiyor. Müslümanları hedef alan haksız, hukuksuz ve ayrımcı anlayış karşısında sizlerin de hassasiyet göstermeniz önemlidir. Kültürünüzü korurken yaşadığınız toplumla bütünleşmenizi, etkin bir şekilde temsil edilmenizi de önemsiyorum. Bu çerçevede Amerikan sivil toplumuna aktif katılımınız, gelecek kuşağa bırakacağınız güçlü bir miras olacaktır. Sizlerden kimsenin aranıza nifak tohumları ekmesine fırsat vermemenizi bekliyoruz. Enerjimizi iç kavgalara değil, mücadelemizin başarısına teksif edeceğiz” açıklamasını yaptı. [ad_2]
0 notes
sigortahaber · 10 months
Link
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
0 notes
turkiyehaberi · 10 months
Link
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.ANKARA (İGFA) Cumhu...
0 notes
barkoturktv · 10 months
Text
SON DAKİKA HABERİ: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden ile görüştü
Son dakika haberi! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada görüşmede, Ukrayna’nın NATO’daki konumu, İsveç’in NATO üyeliği, F-16’ların teslimi ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik süreci ele alındı. Liderler Vilnius’ta yüz yüze görüşme ve Türkiye-ABD ikili ilişkileri ile bölgesel…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
piyasahaberleri · 11 months
Link
Devrin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 23 Ocak 2016'da İstanbul'daki Yıldız Sarayı'nda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapmış olduğu görüşmede jest yapıyor. AFPABD Başkanı Joe Biden ile Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan içinde kısa sürede meydana getirilen bir telefon görüşmesinde liderler, Türkiye'nin ABD'den potansiyel F-16 harp uçağı satın alma olasılığı ve Ankara'nın İsveç'in NATO üyeliğine itirazı da dahil olmak suretiyle birkaç mühim mevzuyu görüştüler. Biden, Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki zaferinden dolayı kutlama ettiğini ve F-16'larla ilgili bir antak kalma yapmak istediğini açıkladı. İsveç ile probleminin çözülmesinin önemine de vurgu meydana getiren Bakan, görüşmeye gelecek hafta devam edeceklerini açıkladı. Türkiye cumhurbaşkanlığının çağrıya ilişkin açıklaması kısa oldu ve bölgesel ve küresel zorluklar karşısında ikili işbirliğini derinleştirme taahhüdünden söz edildi. Türkiye, ABD'den 20 milyar dolar değerinde F-16 almak istiyor sadece ABD Kongresi'nin itirazları bu ilerlemeyi engelliyor. Biden yönetiminin satışa verdiği desteğe karşın gecikmelerle karşı karşıya kaldı. Ek olarak Türkiye, Stockholm'de terörist olarak görmüş olduğu kişilerin varlığına ilişkin endişelerini gerekçe göstererek İsveç'in NATO'ya katılma hedefine karşı çıkıyor. Türkiye Mart ayında Finlandiya'nın NATO üyeliğini onaylarken, İsveç'in katılımını hemen hemen onaylamadı. Washington, Temmuz ayında yapılacak liderler zirvesine kadar İsveç'in NATO'ya katılımını görmeyi hedefliyor.Başkan Biden'ın Erdoğan ile görüşmesi, Türk liderin tekrardan seçilmesinden bu yana ilk etkileşimlerini oluşturdu. İki önder arasındaki ilişki, Biden'ın Erdoğan şeklinde otokratik liderleri sık sık öven selefi Donald Trump'tan değişik bir yaklaşım benimsemesiyle gerildi. Biden'ın Erdoğan'ı gecikmiş tebrikleri, selefinin toplumsal medya platformundaki kamuoyu desteğini takip ediyor.Gözlemciler, Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyeliğine muhalefetinin, İsveç'in Kürt diaspora gösterilerini ele alma biçiminden duyduğu memnuniyetsizlik ve Türkiye'nin F-35 programından çıkarılmasının arkasından, İsveç'in ABD'yi F-16 uçağı satması yönünde etkileme girişimini güçlendirme arzusu da dahil olmak suretiyle çeşitli faktörlerden kaynaklanabileceğini düşünüyor. . Erdoğan'ın Türkiye'deki liderliği, bağımsız medyayı bastırmak, siyasal muhalefete baskı yapmak ve otoriter ve aşırı sağcı milliyetçi hükümetlerle bağları güçlendirmekle ilgili eleştirilere maruz kaldı.Durum ortaya çıktıkça Biden ve Erdoğan, hem ikili ilişkileri hem de bir tüm olarak NATO üstünde tesirleri olan F-16'lar ve İsveç'in NATO'ya katılımıyla ilgili mevzuları ele almak için görüşmelerine devam etmeyi planlıyor.
0 notes
baybaykus · 11 months
Text
YALAN- YILAN VE SİYÂSİLER!
Öncelikle şunu bilelim ki;
28 Mayıs Pazar günü ERDOĞAN veya KILIÇDAROĞLU’NU değil, bir ABD dayatmasından ibâret olan ve zamanında bizzat Erdoğan’ın da ‘’ Biz bu ABD- İSRÂİL dayatması olan Başkanlık Sistemini kabul edemeyiz’’ dediği tek adamlık ucube sistemin devam edip etmemesini oylayacağız.
Erdoğan burada çok büyük bir uyanıklıkla olayı AKP mi, yoksa CHP mi noktasına çekerek TEK ADAMLIK UCUBE SİSTEMİ gözlerden kaçırmak istiyor!
2006 da CİA elemanı bir Yahudi olan Paul Bernard Henze, ABD Başkanı George W Bush’a, Türkiye ile ilgili sunduğu dosyada ‘’1 Mart 2003 de Türkiye’de şayet Başkanlık Sistemi olmuş olsaydı Tayyip Erdoğan 65 bin askerimizin ülkesine yerleşmesine izin verecekti’’ diye yazılıdır.
Pazar günü mutlaka sandık başına giderek;
Devletimizin, çocuklarınızın, vatanınızın, milletinizin, ırz ve namuslarınızın geleceği için TEK ADAM- BAŞKANLIK SİSTEMİNE dur deyin.
KONUMUZA GELELİM.
Yalan konuşmanın iki nedeni vardır;
İlki imansızlık,
İkincisi şahsiyetsizlik ve kişilik bozukluğudur.
Son yıllarda milletimize söylenen yalanın haddi hesabı olmadığına göre, etraf imansız ve şahsiyetsizlerle dolu demektir.
YALAN ve YILAN!
Yalan konuşan kişi yılandan daha tehlikelidir!
Bilhassa topluma karşı yalan konuşarak koca bir kitleyi aldatmak hem çok büyük bir günah, hem ahlâksızlığın en uç noktasıdır!
İftira atmak, yalan konuşarak rakibini karalamak;
İftira atanın ve yalan konuşan kişinin sütünün ve nikâhının bozukluğuna delâlettir.
Kendi siyâsi ikbâlleri ve dünyalık çıkarları için rakip gördüklerine iftira atanlar, onları karalayarak toplum nezdinde itibarsız duruma düşürmek isteyenler bilsinler ki yaptıkları iş şerefsizliklerin en ağır olanıdır.
Yalan söylemek büyük günahtır.
Bir âyet-i kerimenin meâli şöyledir:
''Yalan söyleyenler, iftira edenler, ancak Allahü teâlânın âyetlerine inanmayanlardır. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir''
Nahl 105
Yalan, günahların en çirkini, ayıpların en fenası, kalpleri karartan bütün kötülüklerin başıdır. Peygamber Efendimiz hadislerinde buyuruyor ki;
''Yalan, nifak kapılarından biridir''
''Mümin, her hataya düşebilir, ama asla hainlik yapamaz, yalan söyleyemez''
''Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür''
''Sözle çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitne gibidir. Yalan söylemek, iftira etmek ile çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitneden de kötüdür''
''Yalan konuşarak aldatan Cehennemdedir''
Dinimiz İslâm, yalan konuşarak kendilerine râkip gördükleri günahsız ve masum insanları karalayanların aşağılıklarını apaçık bir şekilde beyan ederken, Müslüman görünerek topluma yalan konuşanlar bundan hiç ibret almazlar mı?
Eskilerimiz derler ki;
''Yalandan korktuğum kadar yılandan korkmam''
Allah yalan konuşarak başkalarını aldatanları kahreylesin inşallah.
ORHAN KILIÇOĞLU
0 notes
isvicreninsesi · 1 year
Text
İsviçre’de ilk seçim günü
Tumblr media Tumblr media
ZÜRİH- 14 Mayıs seçimleri için yurtdışında oy verme işlemleri sürüyor. İsviçre’de Cumartesi sabah saat 09.00’da başlayan oy verme işlemleri bir iki küçük olay dışında oldukça sakin geçti. Cenevre, Zürich ve Bern’de toplam 24 sandıkta 6.232 seçmen oy kullandı. ZÜRİH’DE SANDIKLARA İTİRAZ  İsviçre’deki kayıtlı 105 bin 821 seçmenden 69 bin 141’inin oy kullanacağı  Zürih’de sabah parti müşahitleri içeri alınmadan sandık kurulu oluşturulmak istendi. Bu duruma itiraz eden Yeşil Sol Parti yetkililerinin itirazı kabul edilmesi üzerine saat 09.00’da müşahitler içeri alındı. İtirazdan kaynaklı olarak Zürich Messe’deki oy verme işlemi 20 dakika gecikmeli başladı. Sabah saatlerinde yaşanan gecikme nedeniyle ciddi bir kalabalık oluştu. Öğlen saatlerinden itibaren katılım oranı düştü. Basel Alevi derneğinin tuttuğu otobüsler gün boyunca Basel’den Zürih’e seçmen taşıdı. Oy verme merkezinin yanındaki salonda ABD eski başkanı Barack Obama’nın söyleyişi vardı. Obama’yı dinlemek için uzun kuyruklar oluştu. Seçim için gelenlerin bazıları bu kuyruğa girdiği gözlemlendi. İLK GÜN KATILIM AZ OLDU. İsviçre genelinde de seçimlere katılım beklenilenin altında oldu. Yeşil Sol Parti yetkilileri hem Cumartesi olması hem de bu yıl İsviçre’de 3 gün sürecek olan 1 Mayıs etkinlikleri başladığına vurgu yaparak Pazar günü ciddi bir katılım beklediklerini dile getirdiler. İsviçre’de olan KCDK-E Eşbaşkanı Yüksel Koç her üç oy verme merkezini ziyaret ederek Yeşil Sol Parti müşahitlerinde bilgi aldı. Ziyarette ANF’ye açıklama bulunan Yüksel Koç yurtdışı oyların önemli olduğunu belirterek herkesi oy vermeye çağırdı. BİR OY KILIÇDAROĞLU’NA BİR OY YEŞIL SOLA Başta İsviçre olmak üzere Avrupa'daki seçmenlere çağrı yapan Yüksel Koç “bu aşamadan sonra bize düşen esas sorumluluk tüm seçmenlerimizi sandık başına taşıyarak oy kullanmalarını sağlamaktır. Bizler için çok önemli. Stratejik bir öneme sahip olan bu seçimde AKP/MHP’nin başında bulunan Recep Tayyip Erdoğan'ın politik dayatmalarına son vermek için Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu'ndan parlemento seçimlerinde ise Yeşil Sol Parti'den yana tavrımızı koyduk. YURTDIŞI OYLARI ÖNEMLİDİR Yurtdışındaki oylar bu anlamıyla Türkiye'de ki oyları direkt etkiliyor ve çokta stratejik bir öneme sahip. 2018 seçimlerinde 100 ve 200 gibi oylarla Milletvekili kazandık yada kaybettik. Yine 2018 seçimlerinde Hakkari, Ankara 3'üncü bölge ve Batman'da 1'er vekil Avrupa oyları az olduğu için kaybettik. Muş ve Kocaeli'de ise yurtdışı oylarıyla birer milletvekili kazandık. Bu anlamda benim bir oyumla ne olacak demek kesinlikle yanlıştır. Bir oy stratejiktir, bir oy Erdoğan'ın gitmesi için yeterli olabilir. Bu anlamda değişimin başlangıcı sandık başına giderek oy kullanmakla mümkündür. Herkes bu çerçevede göre hareket etmelidir”dedi Yüksel Koç seçimde oy kullanmanında önemli olduğuna vurgu yaparak “İkincisi bu seçimde 2 oy kullanılacağız. Bir oy Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın gitmesi için Kılıçdaroğlu'na veriyoruz. İkinci oyumuzu ise barış ve demokrasinin garantisi olan Yeşil Sol Parti'ye veriyoruz. Bunun dışındaki kullanılan oylar geçersizdir. Bunun için bizim seçmenlerimiz buna çok dikkat etmeli, görevli müşahit arkadaşlarımız seçmenlerimizi uyarmalı ve seçmenlerimizde 2 oyunu da bu çerçevede kullanmalı” diye konuştu. ŞIK: MECLİSTE GÜÇLÜ OLMAK İSTİYORSAK OY VERECEĞİZ Cenevre kentinde seçimleri takip eden Sur Eski Belediye Eşbaşkanı Fatma Şık'ta Cenevre'de sabah saatlerinde oy kullanma işlemlerinin başladığını söyleyerek 'Seçimler 9 gün boyunca burada devam edecek. Bu seçim bizim için çok önemlidir. Herkes son güne bırakmadan gelip oyunu kullanmalıdır. Bu seçimde milletvekili sayımızı arttırmak ve mecliste güçlü olmak istiyorsak mutlaka sandığa gidip oyumuzu Yeşil Sol Partiye vermeliyiz”dedi. AKP YANDAŞLARINDAN PROVOKASYON Zürih’teki oy verme merkezinin önünde öğlen saatlerinde bir araçta bozkurt işareti yaparak “ölümüne kadar Recep Tayyip Erdoğan” sloganı atanların çıkarmak istediği provokasyon, İsviçre polisinin anında müdahalesiyle sonuçsuz kaldı. Araç hızla uzaklaştı. Read the full article
0 notes
hetesiya · 1 year
Text
Erdoğan, Kürtlerden umudunu kesti - AYŞE YILDIRIM
Erdoğan, Kürtlerden umudunu kesti
Aralık 2020'de ABD, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerinin alımı nedeniyle Türkiye'ye bazı yaptırımlar uygulama kararı almıştı.
Meclisteki dört parti; AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti ortak bir bildiriyle bu yaptırım kararını kınadı.
HDP’nin imzası yoktu bu kınama kararında. Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP‘nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bunu fırsat bilerek yine HDP'ye saldırmaya başlamıştı.
Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada HDP'yi "bölücü", "terör yuvası", "ABD'nin yanında saf tutmak"la suçlamış ve HDP'nin hazine yardımına sözü getirmişti:
"Yetim hakkı, gariban nafakası, yoksul parası, milletimizin alın teri teröristlerin kursağına gitmektedir. Dünyanın neresinde terörizmi destekleyen, etnik bölücülük yapan bir sözde partiye devlet para yağdırmaktadır? Bunu nasıl hazmedelim, buna nasıl göz yumalım?"
HDP'nin kapatılmasını isteyen Bahçeli, AKP'ye de ayar vermişti:
"HDP'nin kapatılmasına karşı çıkan CHP'li sözcüler, demokrasi istismarcısı İP'in Başkanı ve AK Parti'nin içindeki bazı yöneticiler...."
Evet o güne değin HDP'nin kapatılması yönündeki tartışmalara AKP içindeki bazı isimler sıcak bakmamışlardı. Bahçeli bu nedenle ortağını da hedef almıştı.
AKP “mesajı“ almıştı. Yanıtı gecikmedi Bahçeli'ye.
Önce AKP Sözcüsü Ömer Çelik konuştu. "Cumhur İttifakı içerisinde farklı bir yaklaşım yok" dedi Çelik.
Parti kapatmayı AKP'nin zorlaştırdığını anımsattı ama hukuk mekanizmaları aracılığıyla tedbir alınabileceğini söyledi:
"Bu tip terör örgütü propagandası yapanların, hazine yardımı alması engellemesi gibi örnekler var dünyada."
Kapatmadan ziyade Hazine yardımını işaret ediyordu Çelik. Ama Bahçeli’yi bu yanıt tatmin etmemişti ki asıl yanıtını bir kaç ay sonra yargı eliyle verdi AKP.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Mart 2021’de HDP'nin katılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açtı.
Tam da MHP’nin Olağan Büyük Kongresi’nden bir gün önce.
Yargı eliyle Bahçeli’ye kongre hediyesi vermişti AKP.
O günden bu güne Bahçeli ve şürekasının HDP'nin kapatılması yönündeki çağrıları yüksek perdeden hız kesmeden sürdü.
Şimdi Anayasa Mahkemesi’ndeki kapatma davası sona yaklaşmışken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir hamlede bulundu. HDP kapatma davası kapsamında partinin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesaplarına bloke edilmesini “ivedilikle“ talep etti.
Oysa aynı talebi dava açarken de yapmıştı Başsavcılık. Anayasa Mahkemesi, 2021 Haziran'ında davanın iddianamesini oy birliğiyle kabul ederken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu talebinin reddine hükmetmişti.
Peki ikinci kez niye böyle bir talepte bulunuldu ve belki de daha önemlisi neden şimdi?
Kanuna göre, milletvekili seçimi yıllarında partilerin hazine yardımı 3 katına çıkıyor. Bu hesaba göre HDP'nin 2023'de alacağı hazine yardımı 539.5 milyon lira.
İlk yardımlar Ocak ayının ilk on günü içinde partilerin hesaplarına yatacak. (Bu tarihte HDP’ye yatacak yardımın miktarı 179.8 milyon lira). Seçim kararının ilan edilmesiyle birlikte ise ilave yardım gönderilecek.
İşte 4 Haziran 2020'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tercihiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanan Bekir Şahin'in "acelesi" bu yüzden.
Aslında Bekir Şahin’den önce MHP, 15 Kasım’daki TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bu hamlenin geleceğinin işaretini vermişti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, komisyon toplantısında HDP’ye yönelik kapatma davasında Hazine yardımından yoksun bırakma ya da kapatma gibi bir karar çıkması halinde Hazine yardımının iadesinin nasıl olacağını sormuştu.
Niyeyse aklına HDP lehine bir karar çıkabileceği gelmeyen Yıldız, hükmü vermiş ve paranın peşine düşmüştü.
Sadece Feti Yıldız da değil kimi yandaş, kimi muhalif görünümlü “gazeteciler“ de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın “ivedilikle“ başvurusundan önce köşelerinden ya da ekranlardan HDP’ye yapılacak Hazine yardımının durdurulması çağrısını yüksek sesle dile getirmişti.
Yine MHP istedi, basında pişirildi ve AKP eliyle yargı harekete geçirildi.
Sonucun ne olacağını da son günlerde yaşadıklarımızdan rahatça anlayabiliriz.
Geçen hafta HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü’ye atılan polis tokadı, polis ablukasına alınan ve parti binasına bile girmesine izin verilmeyen HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’lilere uygulanan polis şiddeti ve gözaltılar…
Anayasa Mahkemesi’ndeki HDP’ye yönelik kapatılma davasında sözlü savunmalar 10 Ocak’ta başlıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin de o gün sözlü olarak iddiasını savunacak ve muhtemelen AYM, Şahin’in isteğini karara bağlayacak.
Uzun süredir HDP ve Kürtler üzerindeki tuzaklarından sonuç alamayan Erdoğan, sona yaklaşan dava sürecini bile beklemeden yine Saray‘da hüküm kuruyor. Öyle anlaşılıyor ki İmralı’da aradığı desteği bulamamış, HDP içinde kavga çıkaramamış, yeni partiler aracılığıyla oyları bölme çabaları sonuç vermemiş…
Erdoğan ve AKP'nin Kürtlerden umudunu kestiği anlaşılıyor. Hazine yardımını engelleyerek HDP’nin yasal bir hakkını gasp etme planlarının devrede olması da bunu gösteriyor.
Tüm bunlar olurken Erdoğan kendi geçmişini unutmuşa benziyor.
Tıpkı kendisine yaşatılan siyasi yasak ve hapis cezasının bir benzerini İmamoğlu’na da verdirtiyor Erdoğan. Bu da yetmezmiş gibi, 2008’de AYM kararıyla AKP’ye verilen Hazine yardımının bir bölümünün kesilmesi gibi bir uygulamanın benzeriyle HDP’yi cezalandırmak istiyor.
Ancak çok iyi bilindiği gibi ne hapis cezası ne siyasi yasak ne de Hazine yardımının kesilmesi AKP’yi ve Erdoğan’ı engellemişti.
Bugünkü zulüm ve baskı da aydınlık bir Türkiye için çabalayan siyasetçileri ve partileri engelleyemeyecektir.
0 notes
diyarbakirhaberleri · 4 months
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden ile görüştü
https://www.haberidiyarbakir.com/cumhurbaskani-erdogan-abd-baskani-biden-ile-gorustu/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
bunedycom · 1 year
Text
Türkiye-Rusya iş birliği ABD'yi endişelendirdi! "Tarihi iki düşman bunu nasıl başardı"
Türkiye-Rusya iş birliği ABD’yi endişelendirdi! “Tarihi iki düşman bunu nasıl başardı”
ABD merkezli Gatestone Enstitüsü Burak Bekdil imzalı “Rusya-Türkiye bağları Batı’ya zarar verecek” başlıklı bir analize yer verdi. TARİHSEL OLARAK DÜŞMANLAR İşte analizden öne çıka ifadeler; Eğer başka ülkelerin cumhurbaşkanları olarak tanışmış olsalardı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin muhtemelen birbirlerinden nefret edeceklerdi. Tarihsel…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pusancatholic · 1 year
Text
Son dakika: Başkan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Vizontele muhalefetini kendi cahilliği ile baş başa bırakıyorum
Son dakika: Başkan Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na: Vizontele muhalefetini kendi cahilliği ile baş başa bırakıyorum
Son dakika haberleri: Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İnovasyon Haftası İnovalig Şampiyonları Ödül Töreni’nde önemli açıklamalarda bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretini eleştiren Başkan Erdoğan, “TOGG’un fabrika açılışına gelmeyip, 10 bin kilometre öteye hamburger yemeye giden vizontele muhalefetini kendi cahilliği ile baş başa bırakıyorum. Hamburger burada çok ama…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes