Tumgik
#Kas testi ne demek
ruhsalseyler · 2 years
Text
Kas Testi Nedir?
Kas testi nedir; Kas testi bilinçaltının işleyişi, belli olay ve olguların bilinçaltımızdaki yansımaları hakkında bize fikir veren bir testtir. Temel mantığı bilinçaltındaki bir inancımızın kas hareketleri yoluyla ortaya çıkarılmasıdır. İnsan zihinsel bilinci ile kendi hakkında her şeyi bilemez. Yüzeyde bulunan zihnimiz kendimiz hakkında olan şeylerin sadece %5’ini bilir. Kalan % 95 ise…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
akilfikirgezegeni · 4 years
Text
Tumblr media
Mayıs 2020 Gürültülü Yanlızlık/1976/Bohumil Hrabal
Ertan Yavuz
Kitap arka kapak açıklaması:
İstemeden edindiği tuhaf eğitim sonucu, Talmud, Hegel, Kant ve Lao-Tzu'dan alıntılar yapabilen, değişen zaman ve modernleşmeye ayak uyduramayan bir işçinin, ölüm, felsefe ve bira içeren öyküsü.
Kitabın kahramanı Hanta, patronunun söylediği gibi, bira fıçısı budalanın teki olabilir ama o farklı bir budala: İstemeden edindiği o tuhaf eğitimi, bir polis devletinde otuz beş yıldır yaptığı işten kaynaklanıyor. Atık kâğıtları ve kitapları hamur haline getiriyor Hanta. Hidrolik presinin kocaman çenelerinden sayısız kitap kurtardı ama. Şimdi düşüncelerinin hangisi kendine ait, hangisi o kitaplardan geliyor, bilemiyor. Hanta, yazılı söz'ün hem yok edicisi, hem de sürdürücüsü.
***
0. “Otuz beş yıldır atık kağıt presliyorum,
Bütün bu zaman boyunca mahzenime 
Öyle çok güzel kitap boşaltıldı ki üç ambarım 
Olsaydı üçü de dolardı..”
1. “Zeytine benzeriz biz, en iyi tarafımızı ancak ezilince veririz."
2. Otuz beş yıldır atık kâğıt işinde çalışıyorum, bütün love story'm bu benim. Otuz beş yıldır kitapları ve atık kâğıtları presliyorum, otuz beş yıldır, ağır ağır, harflerin kirine pası­ na bulanıyorum, öyle ki ansiklopedilere benziyorum artık bunca zamandır üç tonu bulmuştur preslediğim ansiklope­ diler. Hem taze ve serin hem de durgun suyla dolu bir testi­ yim ben, güzel düşüncelerden bir ırmağın içimden akıver- mesi için biraz eğilmem yeterli.
3. Eğlenmek, zaman öldürmek ya da daha kolay uykuya dalmak için okumam ben; onbeş kuşaktır okuma yazma bilen bir ülkede yaşayan ben, okumak sonsuz bir uykuya dalmamı engellesin, korkudan tir tir titretsin beni diye okuyorum.
4. Çünkü Hegel gibi, yüce gönüllü birinin ille de asilzade olması ya da bir suçlunun ille de câni olması gerekmediğini düşünüyorum.
5. Yazmayı bilseydim insanların en büyük mutsuzlukları ve en büyük mutlulukları üzerine bir kitap yazardım.
Kitaplardan, kitaplar aracılığıyla öğrendim ki gökler insancıl değil, ne gökler insancıl ne de omuzlarının üzerinde kafası olan bir insan öyle, insanlar insancıl olmayı istemediğinden değil ama sağduyuya aykırı bu durum da ondan...
6. Fransız askerlerine bakan Leonardo da Vinci gibiydim, ustanın at heykelini hedef seçip paramparça havaya uçuran o askerlere böyle bakmıştı Da Vinci; tıpkı şimdi benim olduğum gibi öylece durmuş, o dehşet verici sahne karşısında tam bir serinkanlılıkla beklemişti, çünkü göklerin insanca bir yanı olmadığını biliyordu ve düşünen bir insanın daha fazla insan olmadığını.
7. Atık kâğıt depolarında çalışmaya başlayalı on yıl olmuştu: alışkanlık gereği krematoryumun bodrumuna indim, onların insanlarla yaptığını ben kitaplarla yapıyordum. Dört ceset yakılmıştı, annem üçüncüsüydü. Hiç kıpırdamadan insanoğlundan kalan son maddeye, ölügömücünün öğütmek üzere kemikleri almasına, annemden son kalanları madenî bir kutuya koymasına bakıyordum, gözlerimi faltaşı gibi açmıştım, tıpkı, muh­ teşem yükü İsviçre ya da Avusturya’da kilosu bir kurondan satılacak olan trenin uzaklaştığı zamanki gibi. Aklımda sadece Sandburg’un şu dizeleri vardı: insandan geriye bir kutu kibrit yapmaya yetecek kadar fosfor ve bir idamlığın çivisini dövecek kadar demir kalır sadece.
8. Bir ay sonra dayımın bahçesine elimde annemin külleri­ nin bulunduğu kutuyla girdim. Oturduğu makasçı kulübesinden bizi görünce bağırdı dayım: “Ah ablacığım, nihayet geri döndün demek!” Kutuyu şöyle bir tarttı, sağlığında aşağı yukarı yetmiş beş kilo çeken ablasından geriye pek bir ağırlık kalmamıştı! Küllerden en az elli gram eksik olduğunu hesapladı! Sonra kutuyu bir dolabın üzerine yerleştirdi.
O yaz bir gün şalgamlarını çapalarken birdenbire ablasının şalgama bayıldığını hatırlamış; konserve açacağıyla kutuyu açıp annemin küllerini şalgamların üzerine serpmiş, daha sonra yedik o şalgamları. O dönemde, mekanik presimde kitapları preslerken, hurda demir tıkırtıları arasında yirmi atmosfer basıncıyla un ufak ederken insan kemiklerinin çatırdadığını duyardım, sanki presimde ezilen klasiklerin ka- fatasları ve kemiklerini öğütüyor gibi olurdum.
9. Zamanda geriye gidiyorum, gençliğime yeniden kavuşuyorum. O dönemde her Cumartesi pantalonumu ütüler, ayakkabılarımı cilalardım, tabanları bile insan gençken temiz olmayı sever, etrafa verdiği görüntüyü sever, hattâ daha güzelleştirmeye çalışır...
10. Hep özür dilemek de benim kaderimdi, kendimden bile özür dilediğim oluyordu... Böyle olduğum, yaradılışım böyle olduğu için özür dilerdim kendimden...
11. Sakin sakin kitapların sayfalarım koparmaya devam ediyorlardı, korkudan dimdik olmuş sayfalara kayıtsızlıkla bakıyorlardı, bu yapıtların saklı değerine tümden duyarsızdılar. Oysa bu yapıtları birileri yazmış, birileri düzeltmiş, okumuş, resimlemiş, bastırmış, sonra da ciltlemişti; bir başkası da okunmaya değer olmadıklarına karar vermiş, sansürlemiş, döküntülerin arasına göndermişti;
12. Elimde bir kitap, benimkine yabancı bir dünyaya şaşkın şaşkın bakarım, çünkü itiraf etmeliyim ki ben bir kitaba gömülünce, büsbütün başka yerde olurum, metnin içinde… şaşakalır, hayallere dalar, daha güzel bir dünyaya, gerçeğin tam içine girerim. Her gün, günde on kez kendimden bu kadar uzaklara gidebilmiş oluşuma hayret ederim.
13. Ben okurken, gerçek anlamda okumam, ağzıma güzel bir cümleyi alır, bonbon gibi emerim, küçük bir kadeh likör gibi yudumlarım, ta ki düşünce içimde alkol gibi eriyip dağılana kadar; sadece beynime, yüreğime nüfuz etmekle kalmaz, damarlarımın köklerine, kılcal damarların kökçüklerine kadar işler.
14. ...çünkü yalnız değilim, sadece tek başımayım, düşüncelerle dolu bir yalnızlığın içinde yaşarım.
15. Çantamda, hakkımda henüz bilmediğim şeyleri hemen o akşam açıklayacaklarını beklediğim kitaplar vardır.
16. Kendi kendime kalabilirim çünkü yalnız değilim, sadece tek başımayım, düşüncelerle dolu bir yalnızlığın içinde yaşarım; ilksizlik ve sonsuzluğun Don Kişot’uyum biraz, ilksizlik ve sonsuzluğun benim gibilere karşı bir zaafı var galiba.
17. Engizisyoncular boşuna yakar kitapları. Bir kitapta işe yarar bir şey varsa, alevlerin ortasında sessiz kahkahalarını işitmeye devam edersiniz.
18. Kurşun harcamak konusunda cimri davranan ormancının, rastgeldiği bütün kirpileri sivri bir kazığa geçirerek öldürdüğünü hatırladım, ta ki günün birinde karaciğer kanserine yakalanana kadar; adam üç ayda öldü, karnında bir tümör ve beyninde dehşetle.
19. Yazmayı bilseydim insanların en büyük mutsuzlukları ve en büyük mutlulukları üzerine bir kitap yazardım.
20. ...yaşayan her şeyin mutlaka bir düşmanı var.
1 note · View note
kocaalihaber · 4 years
Text
0 notes
dekorasyonvemoda · 4 years
Text
Pilates nedir, Ne İşe Yarar?
Pilates nedir?
Pilatesin faydaları hakkında birçok malumat duymuş olabilirsiniz. Duruş bozukluğuna olan müspet etkisi, beden ve zihinde gerçekleştirdiği değişim, nefes, çekirdek gibi… Ama şimdi sizden pilates ile ilgili bütün bildiklerinizi unutmalısınız. Çünkü bu yazı pilatesi tamamen  anlamanızı sağlayacak ve aklınızdaki bütün sorulara ışık tutacak !
Pilatesin popülaritesi gün geçtikçe artmaya devam etmekte. Yüz senelik bir geçmişi olan pilatesin faydalarına değinecek olursak; genel olarak vücudun gücünü artırır, vücut geliştirme hedefine destek Verir, dengeyi koordinasyonu sağlar, ettik duruş bozukluğuna önemli diğer derecede etki eder, esnekliği artırır, sırt ağrılarına iyi gelir, derin stabilizatörleri çalıştırır ettik zihnin beden ile bütünleşmesini sağlar.
Pilates egzersizlerinde testi konsantrasyon olmaksızın ettik meydana getirilen hedef amacını kaybeder. Pilates hareketleri. J.Pilates “Dikkatsizce 20 yeniden yapmaktansa 5 tekrarı mükemmel bir biçimde yapmak daha iyidir.” gibi bu düşüncesini ifade eder.
Pilates Ne İşe Yarar?
Kabaca özetleyecek olursak; uzuvlar hareket ettikçe hareketsiz kalan bölgeyi kararlı tutmayı amaçlıyoruz. Örneğin; sırt üstü meydana getirilen karın çalışmalarındaki fleksiyon (bükülme) esnasinda kalça kemiği ziyaretinde kürek kemiklerini stabil tutmalıyız ki hareketin uygun formunu yakalayabilelim.
Pelvisi (kalça kemiği) sabit tutmanın yararı ne derseniz; burada core (iç ünite) içindir giriyor. Çekirdek dediğimiz derin kas grubunu efektif hale getirebilmemiz için omurganın ve pelvisin nötral pozisyonunun şartlarında. Ve etken olabilmesi için bir şeye daha gereksinim duyar: Nefes!
Bir pilates seti için gereken hareketi etkinleştirmek ya da zorlaştırmak, gücü yükseltmek, dokular arası oksijen geçişini arttırmak ve akciğer kapasitesini geliştirmek için nefese ihtiyaç duyarız.
Egzersize veya kişiye göre değişim gösterse de pilateste genel olarak yatay KOSTAL nefes diye adlandırdığımız nefesi kullanırız. Yani nefesi alırken karnı şişirmeden onu kaburgaların yanlarına doğru yollarız. ISE çekirdek verdiğimizde nefes bölgesinin bir korse olduğunu hayal ederek korseyi daraltıp kaburgaları içeri doğru kapatarak soluk veririz.
Hareket sırasında bireyin pelvis ve lomber (bel) omurgası nötral pozisyonda iken nefes alıp vermesi çekirdek bölgesi aktif hale getirir ve güçlenmesini sağlar.
Pilates kg verdirir mi?
Pilates zayıflama amaçlı bir sistem değildir. Fakat BBC muhabirine sıhhatli beslenme ettik kardiyo ile desteklendiğinde zayıflama mevzusunda da destek olacaktır. Kas kütlenizi arttıracağı için, kilo kaybını kastan değil de yağdan kaybedeceksiniz hem daha ince hem de daha sıhhatli bir bedene sahip olabilirsiniz!
Evde Pilates Yapmak
Evet, evde pilates yapılabilir. Pilates topu en popüler evde egzersiz ekipmanları arasında yer alsa da pilates aslen herhangi bir ekipmana gereksinim duymadan yapılabilen bir spordur. Fakat öncelikle sporcunun kendi bedenini tanıması gerekir.
Zayıflanmıştır saptaması, vücudunu ve kaslarını iyi mi kullanıp testi edebileceğiniz bilmesi gerekir. Örneğin; karın kasları zayıf olan bir kişinin, mekik hareketlerinin boynu ağrıyabilir, böyle bir durumda mutlaka o hareketten kaçınması gerekir. demek ki karın kasları hemen hemen bu hareket için hazır değil, alternatif hareketleri bilip ona bakılırsa planlama yapması gerekiyor. Planlı hareketleri ile karın birazcık güçlendikten sonra fleksiyonlar eklenebilir.
Sakatlanma olasılığını düşünecek olursak; en oldukça üstünde durduğumuz konuyu yine hatırlatmak istiyorum. Pilates; Kontrollü, iyi tasarlanmış, yavaş ama akıcı, konsantrasyonu kaybetmeden ettik nefes tekniklerini de unutmadan yapıldığında oldukça güzel sonuçlar doğurabilir.
Pilatesin en az iki gün mümkünse üç gün Yapılması etkili sonuçların alınmasını  sağlamaktadir. J. Pilates “10 derste fark hissedecek, 20 derste fark görecek ve 30 derste ise yeni bir vücuda sahip olacaksınız.” lafıyla bu egzersiz çalışmaları tesirini açıklamıştır.
Pilates Kimler İçin Uygundur?
Fiziksel ve ruh sağlığını korumak isteyenler
Öğrendikleri egzersizleri hayatına yaymak isteyenler
Rahatlamak, gevşemek ve motivasyonunu arttırmak isteyenler
Kısaca iş hayatında çalışan herkes
Fiziksel sağlık ile psikolojik sağlık birbiriyle doğrudan ilintili. Özellikle evden çıkmadan, daha hareketsiz kaldığımı; bilgisayar başındayken oturuş bozukluklarıyla başlayan sağlıksız süreç, masum gözüken atıştırmalarla devam edip bizi hızlıca kilo aldıran ve sağlıksızlaştıran bir döngüye sokuyor. Bu da önce fiziksel sağlığımızın ardından da ruh sağlığımızın bozulmasına neden oluyor. Özellikle evden çalışan, tüm işi bilgisayar üzerinden ilerleyen çalışanlar için hareketsiz yaşam problemimize hızlıca çözüm bulacak. Evden çıkmadan bile yapılan pilates egzersizleriyle kaybetmeye başladığımız mutluluk ve zindelik hormonu serotoninimizi geri kazanmaya başlayacağız!
Umarım sizlere faydalı bilgiler aktarabilmişimdir. Pilates tek başına zihninizi akıllı, omurganızı dik ve kalbinizi huzurlu yapar. 10 seansla farkı fark edeceksiniz. 20 seansla diğerleri farkı fark edecek ve 30 seansla yeni bir bedene sahip olacaksınız. Her gün pilates yapmak için iyi bir gün. Sağlıkla kalın…
Pilates nedir, Ne İşe Yarar?
0 notes
kasveguc · 4 years
Text
İnsülin Direnci Nedir? Gizli Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
İnsan vücudu insülini iyi kullanamadığını durumlarda insülin direnci ve prediyabet yani gizli şeker gibi sağlık sorunlarının yaşanması söz konusu olabilir. Bu tür sağlık sorunlarından Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan 18 yaşında üzerindeki her 3 yetişkinden 1'inin muzdarip olduğu düşünüldüğünde dünya genelinde milyonlarca insanın yaşadığı bu sıkıntılar hakkında daha detaylı bilgilere sahip olmanız gerekiyor. İnsulin derinci nedir, gizli şeker tehlikeli midir ya da gizli şeker belirtileri nelerdir gibi soruların cevaplarını bilmeniz en azından bazı önlemler alabilmeniz açısından size yardımcı olacaktır.
İnsülin Nedir?
İnsülin, kanda bulunan glikozun enerji için kullandığı kas, yağ ve karaciğer gibi doku ve organlara yardımcı olan ve pankreas tarafından üretilen bir hormondur. Glikoz gün içerisinde yenilen yemeklerden üretilir. Ancak oruç gibi uzun süreli açlık durumlarında karaciğer de glikoz üretebilir. Kan glikozu ya da daha çok bilinen adıyla kan şekeri yemek sonrasında yükselir ve bu noktada pankreas kana insülin salgılamaya başlar. Salgılanan insülin de kan şekerinin normal seviyelere indirilmesini sağlar. İnsülin Direnci Nedir? İnsülin direnci, kaslar, yağ dokuları ve organlarda bulunan hücrelerin insüline cevap veremeyerek kandaki glikozu alamadığı durumunda ortaya çıkar. Bu durumda pankreas daha fazla insülin üreterek hücrelere daha fazla glikozun girmesine yardımcı olmaya çalışır. Pankreas yeterli miktarda insülin üretebildiği sürece kan şekeri seviyesi olması gereken aralıklarda tutulabilir. Gizli Şeker Nedir? Gizli şeker, kan şekeri seviyesinin normalden daha yüksek olduğu ancak bunun şeker hastalığı olarak tanımlanamadığı durumlar için kullanılan bir tanımlamadır. Gizli şeker genellikle belirli bir seviyede insülin direncine sahip olan ve pankreastaki beta hücreleri kan şekeri seviyesini normal aralıklarda tutmak için yeterli miktarda insülin üretemeyen kişilerde görülmektedir. Yeterli miktarda insülin bulunmadığı durumlarda kandaki glikoz hücrelere giremeyerek kanda kalmaya devam eder. Bu durumda zaman içerisinde Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) ortaya çıkmasına neden olur. Gizli Şeker Ne Kadar Yaygın? Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık olarak 85 milyon kişinin gizli şeker problemi yaşıyor. Bu da yaklaşık olarak her 3 yetişkinden 1'inin gizli şekere sahip olması demek. Bu kişilerden önemli bir bölümünün Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) geçirme riski de göz önüne alındığında ne kadar önemli bir sağlık sorunu olduğu daha da iyi anlaşılıyor.
İnsülin Direnci ve Gizli Şeker Hastalığı İçin Risk Grupları
Genel olarak bakıldığında insülin direnci ve gizli şeker hastalığı gibi sağlık sorunlarını yaşayan kişiler bunlar ile ya genetik mirasları ya da yaşam tarzları nedeniyle karşılaşırlar. Risk grupları ise maddeler halinde aşağıda sıralanmıştır; Aşırı kilo ve obeziteye sahip olunması 45 yaş ve üzerinde olunması Aile ve kardeşlerde şeker hastalığı bulunması Fiziksel hareketsizlik Yüksek tansiyon ve normal olmayan kolesterol seviyesine sahip olmak Gebelik şekeri geçmişine sahip olmak Kalp hastalığı veya felç gibi sağlıkların sorunları ile ilgili geçmişe sahip olmak Polikistik over sendromuna sahip olmak Yüksek tansiyon benzeri metabolik sendroma sahip olmak Tüm bu risk gruplarının yanı sıra insülin direncie katkı sağlayabilecek olan diğer gruplar da şu şekilde sıralanabilir; Glukokortikoidler, bazı antipsikotikler ve HIV (Aids) için kullanılan bazı ilaçlar Cushing sendromu ve akromegali gibi hormonal bozukluklar Uyku problemleri ve uyku apnesi Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları Yaş ve etnik köken
İnsülin Direnci ve Gizli Şekerin Nedenleri Nelerdir?
İnsülin direnci ve gizli şekere sebep olan faktörler ve etkenler günümüzde dahi tam anlamıyla anlaşılamamıştır. Ancak birçok araştırmacı bu iki sağlık sorununun doğrudan fazla kilo ve düşük fiziksel aktivite ile doğrudan bağlantılı olduğu konusunda hem fikirdir. Aşırı Kilo (Obezite) Bilim insanları özellikle karın bölgesi ve çevresinde yer alan organlarda ile birlikte bulunan fazla yağların ki bunlara visseral yağ denilmektedir doğrudan insülin direncine neden olduğu hakkında hem fikirdir. Özellikle erkekler için bel ölçüsü 100 cm ve kadınlar için ise 90 cm üzeri olduğu durumlar genellikle insülin direnci ile doğrudan alakalıdır. Bu durum vücut kitle indeksi değerinizin normal aralıklarda kaldığı durumlarda dahi geçerlidir. Araştırmacılar geçmişte yağ dokusunun sadece enerji deposu olarak kullanıldığını düşünüyorlardı. Ancak yapılan çalışmalarla birlikte göbek yağında vücutta kronik ve uzun süreli iltihaplanmaya neden olabilecek hormonları ve diğer maddeleri ürettiğini göstermiştir. Özellikle iltihaplanmalar tip 2 şeker ve kardiyovasküler hastalıklara neden olabilir. Bununla birlikte aşırı kilo yağlı karaciğer hastalığının gelişimine neden olabilecek insülin direncine sebep olabilir. Fiziksel Hareketsizlik Günlük olarak yeterli derecede fiziksel aktivite gerçekleştirilmemesi de insülin direncine ve gizli şeker hastalığına neden olabilir. Düzenli fiziksel aktivite yapılması vücuttaki kan şekeri seviyesinin dengede tutulabilmesine neden olur.
İnsülin Direnci ve Gizli Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
İnsülin direnci ve gizli şeker genellikle herhangi bir belirti göstermez. Gizli şekeri olan kişilerin genellikle koltuk altında ve boyun arkasındaki derilerde koyulaşma görülebilir. Bu durum akantoz nigrikansı olarak adlandırılır. Bununla birlikte noktasal şekilde birçok küçük deri büyümesi de görülür.  Bu belirtiler ile birlikte kan şekeri seviyesine bağlı olarak retinopati adı verilen şeker hastalığına bağlı  körlük yaşanabilir. Bunun gibi bir sağlık sorununun yaşanması da şeker hastalığının bir belirtisi olarak değerlendirilir.
İnsülin Direnci ve Gizli Şeker Nasıl Teşhis Edilir?
Doktorlar genellikle gizli şekeri teşhis edebilmek için kan testi yaparlar. İnsülin direncinin belirlenebilmesi için yapılan testler ise çok daha karmaşıktır. Gizli şekerin belirlenebilmesi için açlık plazma glukozu (FPG) ya da A1C testini kullanırlar. Bazı durumlarda ise daha pahalı olan oral glukoz toleransı (OGTT) testi de kullanılabilmektedir. A1C testi ile son 3 aydaki kan şekeri belirlenebilir. FPG ve OGTT testleri ile de test sırasındaki kan şekeri belirlenebilir. A1C testi diğer testler kadar hassas değildir. Bazı durumlarda A1C testi OGTT ile belirlenebilecek olan gizli şekeri tespit edemez. OGTT ise vücudun yemekten sonra glikozu nasıl idare ettiğini belirleyebilir. Hamilelik şekeri de yine OGTT ile belirlenmektedir. Gizli şekeri olan kişilerin 5 ile 10 yıl içinde şeker hastalığına yakalanma riski %50 civarındadır. Gizli şeker doğru bir şekilde yönetilebilir tip 2 şeker hastalığının önlenmesi sağlanabilir. Yapılan testlerden çıkan ve aşağıda yer sonuçlara göre gizli şeker olup olmadığı belirlenmektedir. A1C - 5.7 ile 6.4 (yüzde) pG - 100 ile 125 mg/dL OGTT - 140 ile 199 g/dL Aşırı kilolu, obez ya da diğer risk faktörlerinden birisine sahipseniz mutlaka yukarıda verilen testlerden yaptırmanız gerekmektedir. Herhangi bir risk grubunda olmasanız bile 45 yaşın üzerindeyseniz de yine testlere başvurmanız gerekmektedir. Yaptırdığınız testlerin sonuçları herhangi bir şeker hastalığı riski taşımadığınızı gösterse bile her 3 yılda bir bu testleri yenileyerek tekrar kontrol ettirmeniz önerilmektedir.
İnsülin Direnci ve Gizli Şeker Nasıl Önlenir?
İnsülin direnci ve gizli şekerin önlemenin en temel iki yolu kilo vermek ve günlük fiziksel aktiviteyi arttırmaktır. Bunların yanında daha sağlıklı besinlerin tüketilmesi de tip 2 şeker hastalığına yakalanma riskini azaltmaktadır. Fazla kilolu olan kişlierin kilolarının %5-7 arasındaki miktarı kadar zayıfladıkları takdirde insülin direnci ve gizli şekere yakalanma risklerini azalttıkları belirtilmiştir. Bununla birlikte doktor önerisi ve kontrolü ile kullanılan ilaçlar ve uygulanan diyet programlarında bu risklerin önüne geçilmesini sağlayabilir. Read the full article
0 notes
bilgisitesi · 7 years
Text
Doğal Yollarla Boy Uzarmı ? Daha Uzun Boylu Olmak
Boy kaç yaşına kadar uzar ? Boyum uzar mı ? Büyüme kıkırdakları açık mı ? Boy uzaması ve kısalması konularında Sinan Karaoğlu’na gelen sorular ve cevapları burada. Boy uzaması bir çok faktöre ve bir çok nedene bağlı olarak değişebilmektedir. Kalıtsal faktörler, anne ve baba veya 2.nesil amca dayı teyze hala benzerlik durumları Geçmişte yaşanılan hastalık veya sıkıntılar, Stres faktörü, Beslenme bozuklukları Zararlı alışkanlıklar Uyku düzeni Boy uzaması konusunda sıkıntı yaşayan çocuklarda özellikle çocuğun kemik yaşına bakmak bilgi verebilir. Kemik yaşını belirlemek için el bileği röntgen çekilmektedir. Çocuğun yaşı diyelim ki 17, ancak kemik yaşı 14 veya 15 ise çocuk da boy uzaması hala devam edecektir kanısına varabiliriz. Ancak çocuğun anne baba veya benzerlik gösterdiği yakın akrabalara bakmak da etkili olabilmektedir. Ayrıca her ne kadar sporun etkisi net olarak belirlenmemiş olsa da kas gruplarının çalışması ile beslenme ve uyku düzenini dolaylı yoldan etkilemektedir. Çocukları bu anlamda spora teşvik etmek önem kazanmıştır. Soru: Merhaba hocam 16 yaşındayım,Boyum 1.70. Annem 1.58, babam 1.64 boyunda. Ancak ikisinin boyu da 2-3 cm kısalmış durumda. Dayım ise 1.83. tek umudum o inşallah ona benzemişimdir. Vücudumda kıllanma başlayalı uzun zaman oldu, sakalım bir yetişkin kadar olmasa da, var denilebilecek kadar sık ve sert. Boyumun daha uzayıp uzamayacağını öğrenmek istiyorum . Uzasa da en fazla ne kadar uzayabileceği. Boy uzamasını öğrenmek için yaptırabileceğim bir boy uzama testi var mıdır ? Teşekkürler. Cevap: Film çekilerek bir öngörü yapılabilir. Filmlerde büyüme kıkırdakları hala açıksa büyüme olacak demektir. Genellikle 2-3 yıl daha büyümenizin olacağı tahminen söylenebilir yaşınıza göre. Boy uzamasını etkileyen faktörler nelerdir ; Sağlıklı beslenme ,Düzenli uyku,egzersiz ve spor,zararlı alışkanlıklardan uzak durmak (sigara,içki,uyuşturucu) Soru: Merhaba , açıkçası bunu size mi sormalıyım yoksa başka branşa mı bilmiyorum. size 3 sorum olacak Boy kaç yaşına kadar uzar? Sporun etkisi nasıldır ? Erkeklerde ve kızlarda boy uzaması farklı mıdır ? 2- Boy uzaması için ne yapılabilir mesela Barfiks Boy uzatır mı ? 3- Bir yerden asılı kalmak mı daha iyi boy uzatır barfiks çekmek mi daha çok boy uzatır? Boy uzatma egzersizleri : Kaç yaşına kadar boy uzayabilir ? Neler yapılabilir ? Özellikle 18 yaş aralığına kadar genel olarak yapılan tüm egzersizlerin ve spor faaliyetlerinin boy uzatma ile ilişkisi vardır. Sadece bazı spor dallarında sürekli aynı kas grupları ve aynı bölgeler çalıştırıldığı için o bölgelerde diğer bölgelere göre aşırı gelişme gösterir. Prof. Dr. Sinan KARAOĞLU: Türkiye için genellikle erkeklerde Boy uzaması 18-20 yaşa kadar, kızlarda boy uzaması 16-18 yaşına kadar devam eder. Her ikisi de çok az (belki) fark ettirebilir. Ülkelere göre boy uzaması ve boy uzamasının durduğu yaşlar kız ve erkeklerde değişiklik gösterir. Kalıtımın, bölgenin, iklimin, beslenmenin ve stresin boy uzamasında etkileri vardır. Boy kaç yaşına kadar uzar sorusunun cevabı aslında bir çok nedene bağlıdır.Boy uzamasını etkileyen unsurların ne kadar etkiledikleri de net olarak bilinmemektedir. Ergenlik başlangıcı ve süresiyle de boy uzamasının durması ilişkilendirilebilmektedir. Örnek verecek olursak halter ile uğraşan kişi de kol ve bacak kasları üzerine aşırı derecede yük verirsek kuvvetlendirme ile kaslarda kollarda uzama durabilir. Strecthing dediğimiz açma germe egzersizlerinde kasların ve uzuvlarımızın uzaması mümkündür. Boy Uzaması İçin Yapılabilecek Egzersizler Nelerdir ? Kalıtımın boy uzamaya etkisi nedir ? Bunları günlük rutin şeklinde yaparak hem kan dolaşımımızı hem metabolizma hızımızı hem de beslenme alışkanlıklarımızı düzenlemiş oluruz.Boy uzamasının en önemli etkenlerinden birisi de kalıtımın etkisidir. Tabi bu kalıtımın etkisinin çok keskin çizgileri yoktur belirli aralıkları vardır. Bu aralıkların alt veya üst noktasında yer almak kişinin günlük yaşantısıyla ilgilidir. Spor,beslenme,stres,yorgunluk,sigara veya benzeri maddelerin kullanımı gibi bir çok etkinin boy uzamasında kesin olarak kanıtlanmamış olsa da etkileri vardır. Çocuklarda bu yapılan egzersizlerin ve spor faaliyetlerinin boy uzama üzerindeki etkilerini daha net görmek mümkündür .Parmak uçlarında yükselerek ellerimiz yukarıya kaldırmak. Dengeli bir diyet yapın. Tombul bir vücuda sahip bireyler daha kısa görünürler. Sadece bu da değil, düzenli beslenerek formda olmakta sizi daha uzun boylu yapacak ve daha iyi hissettirecektir. Bol bol yağsız protein tüketin. Kanatlı hayvanların beyaz eti, balık, soya ve süt gibi yağsız proteinler, kas büyümesini ve sağlıklı kemik yapısı oluşumunu destekler. Pizza, kek, tatlı ve gazlı içecekler uzak durulması gereken basit karbonhidratlardır. Bol miktarda kalsiyum tüketin. Ispanak ve lahana gibi yeşil yapraklı sebzelerde ve süt ürünlerinde ( yoğurt ve süt) bulunan kalsiyum sağlıklı kemik oluşumunu destekler. Yeterince çinko tüketin. Kesin olmamakla birlikte çalışmalar, çink eksikliği ile erkek çocukların bodur olmaları arasında bir ilişki olduğuna işaret etmektedir. İyi çinko kaynakları arasında istiridye, buğday tohumu, balkabağı, kabak çekirdeği, kuzu, yer fıstığı ve yengeç bulunur. Yeterli miktarda D vitamini alın. D vitamini, çocuklarda kemik ve kas büyümesini arttırır[4] ve eksikliğinde ise büyümeyi yavaşlattığı ve kız çocuklarında kilo alımına sebep olduğu saptanmıştır. Mütevazı miktarda D vitamini, balık, yonca ve mantarların yanı sıra, bazı süt ve tahıllar gibi D vitamini destekli yiyeceklerde bulunur. Bununla beraber D vitamininin büyük çoğunluğu güneş ışığı tarafından sağlanır. Güneş ışığı altında günde sadece (ortalama olarak) 15 dakika durmak, yeterli miktarda D vitamini elde etmenizi sağlayabilir. 2Gençlik yıllarında ve ergenlikte egzersiz yapın. Düzenli egzersiz yapmak, gençlik yıllarınız boyunca daha uzun süre büyümenize yardımcı olabilir. Dışarı çıkın ve her gün en az 30 dakika boyunca ve kaslarınızı çalıştırın. Bir spor salonuna üye olun. Bu size çok sayıda egzersiz ve kas geliştirme aletine erişme olanağı sağlar. Aynı zamanda sizi egzersiz yapmak için motive edecektir (eğer spor salonundaysan ve egzersiz yapmıyorsan aptal gibi hissedeceksin). Bir spor takımına katılın. Bir takıma mensup insanlar daha fazla kalori yakmak ve bir umutla boylarını uzatmak için doğal rekabet güçlerini kullanabilirler. Takım sporlarının en güzel yanı bu sürenin yarısında egzersiz yaptığınızın farkında bile olmamanız. Eğer yapacak bir şey yoksa, etrafta dolaşın. Eğer başka bir şey yapacak zaman bulamıyorsanız, kalkın ve dolaşın. Bakkala yürüyün. Kütüphaneye yürüyün. Okula yürüyün. 3Her gece yeterli seviyede uyuyun. Uyku, vücudunuzun büyüdüğü zamandır bu yüzden bol miktarda uyku uyumak, vücudunuza uzaması için daha fazla zaman vermekle aynı anlama gelir. Eğer 10-12 yaşlarında yada hala 20 yaşından küçükseniz günlük 9 ila 11 saat uyuyun. İnsan büyüme hormonu (Human GrowthHormone HGH) özellikle derin uyku esnasında vücudumuzda doğal olarak üretilir. İyi ve sağlıklı bir uyku, hipofiz bezlerinde üretilen HGH üretimini destekler. 4Boyunuzun büyük oranda genler tarafından belirleneceğinin farkına varın. Bilim adamları, boyunuzun %60 yada %80’inin genler tarafından belirlendiğini söylüyor. Ne yazık ki ya uzun boy genine sahipsiniz ya da değilsiniz. Ama bu kısa ebeveynleriniz varsa asla uzamayacaksınız demek değil sadece boyunuzun uzamasının düşük bir ihtimal olduğu anlamındadır. 5Büyümenize engel olmamaya çalışın. Boyunuzu uzatmak için yapabileceğiniz çok fazla şey olmayabilir ama en azından çevresel etmenlerle daha da kısalmasını engelleyebilirsiniz. Gençken uyuşturucu ve alkol tüketiminin büyümeye ve hatta yetersiz beslenmenin de sizin tam boyunuza ulaşmanıza engel olduğu düşünülmektedir. Kafein gerçekten büyümeyi durdurur mu? Bilimsel araştırmalar kafeinin büyümeyi durdurmadığını söylüyor. Ama kafein sizi sağlıklı ve düzenli bir uykudan alıkoyabilir. Çocuklar ve gençler 9-10 saatlik bir uykuya ihtiyaç duyarlar ve kafein bu süreyi azaltarak size zarar verebilir. Sigara içmek gerçekten büyümeyi durdurur mu? Sigaranın ve pasif içiciliğin vücut kitle endeksi (Body massindex BMI) üzerindeki etkileri kesin değildir. Kolombiya Üniversitesi İnternet Sağlık Kaynak’ına göre “ Yapılan çalışmalar büyük ölçüde kesin olmasa da, sigara içen ya da pasif içiciliğe maruz kalan çocukların, sigara içmeyen yada ebeveyni sigara içmeyen çocuklardan daha kısa olduğunu ortaya koyuyor.” Steroidler gerçekten büyümeyi durdurur mu? Anabolik steroidler çocuklarda ve gençlerde kemik büyümesini engeller, bunun yanısıra sperm sayısını düşürür, göğüs boyutlarını küçültür, kan basıncını yükseltir ve sizi kalp hastalığı riski altına sokar. Astım hastası olan ve içerisinde küçük dozlarda budenosid streoidi içeren solunum destek cihazlarını kullanan çocuklar ve gençlerin kullanmayanlara oranla yarım inç (1.27cm) daha kısa oldukları tespit edilmiştir. 6Büyümeniz durduğunda 20’li yaşlarınızda olmayı umut edin.Birçok genç çocuk kendisine bakıp “ Ben büyüdüm mü?” diye soruyor. Eğer 18 yaşının altındaysanız cevap muhtemelen “Hayır!” Eğer ergenlikten çıkmadıysanız büyümeniz henüz durmamış demektir. Ne kadar uzun boylu olacağınız konusunda endişelenmek yerine hala uzamak için bir miktar zamanınız olduğuna sevinmeye çalışın.
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
Kuluçka 2 gün kadar kısa 14 gün kadar uzun olabilir!
Uzmanlar, çok farklı konuşmalar ve bilgiler arasında kafası karışanlar için Sağlık Bakanlığı’nın rehberleri kapsamında doğru bilgilendirme yapmanın önemine dikkat çekti. Koronavirüste kuluçka dönemi 2 gün kadar kısa 14 gün kadar uzun olabileceğine dikkat çeken Dr. Songül Özer, birinci ve en önemli kuralın el yıkamak olduğunu söyledi. Özer; “El yıkamada da bir sınır var,burada önemli olan her dakika el yıkamak değildir. Kapalı bir yere girdik, otobüse bindik evimize geldiğimizde elimizi normal su ve normal sabunla yıkayalım” uyarısında bulunuyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer, Koronavirüsün hayatımızda uzun süredir olduğunu belirterek salgınla mücadelede en önemli konunun bilgilenme olduğunu söyledi.
Grip belirtileri ile başlıyor! Koronavirüs’ün grip gibi belirtilerle başladığını belirten Dr. Songül Özer; “Bu belirtiler burun akıntısı, kuru öksürük, hafif bir baş ağrısı gibi olabilir ama en önemli belirti 38 dereceyi aşan ve çok uzun süren bir ateş. Sonra kuru öksürük ya da süratle tipik olan solunum sıkıntısı bulgusu, nefes alamama oluyor. En tipik belirti budur. Gripten bir farkı hasta çok daha hızlı kötüleşiyor. İkincisi de gripte kas-eklem ağrısı, halsizlik, yatağa düşme belirtisi çoktur ama grip çok nadiren zatürre yapar ama bu koronavirüs başlangıçta çok hafif oluyor, sonrasında derhal zatürre yapıyor” dedi. 
Nasıl bulaşır? Virüsün kuluçka dönemi nedir? Özellikle sosyal medya kanallarında doğru olduğu söylenen ama aslında yanlış olan ifadeler dolaştığına dikkat çeken Dr. Songül Özer Koronavirüs’ün bulaşma ve kuluçka dönemi hakkında şunları vurguluyor: “Sosyal medyada çok fazla şey söyleniyor ama bunların bir kısmı yanlış. Bulaşma durumu ile ilgili diyelim ki virüsü kaptık, bunun 2 ile 14 gün arasında kuluçka dönemi bulunuyor. Bugüne kadar olan vakalara baktığımızda çoğunlukla beş ya da altı gün sürdüğünü görüyoruz. Kuluçka dönemi iki gün kadar kısa 14 gün kadar uzun olabilir. Kuluçka dönemi nedir dersek; virüsü aldıktan sonra ilk belirtileri kendinizde görmeye başlayana kadar geçen süre demektir. Hapşırma, öksürme, göz yaşarması ve yüksek ateş ilk belirtilerdir. Tabi ki solunum yolu enfeksiyonu olduğu için solunum salgılarıyla bulaşıyor. Kan yoluyla, idrar yoluyla, yediğimiz içtiğimiz gıdalar yoluyla bulaşmıyor, bu kesinleşti. Mutlaka virüs taşıyan solunum çıktılarının hapşırık veya öksürükle dışarıya saçılması lazım. Bunlarla sağlam kişiyle aramızda bir metreden daha yakın bir mesafe olduğunda ya onun direkt yüzüne karşı hapşırıp öksürmemiz lazım ya da bizim solunum salgılarımızın cansız bir yüzeye bulaşması ve o yüzeyin temizlenmeden bir başka kişinin çıplak eliyle değmesi ve elini de yıkamadan ağzına, gözüne, burnuna değmesi gerekiyor. Yani mutlaka bir solunum salgısı, virüs taşıyan bir solunum salgısı olması gerekiyor. Burada Sağlık Bakanlığının rehberinde de yayınlandığı gibi şu çok önemli: Bir metreden yakın mesafe ve on beş dakikadan uzun süreli temas. Bu iki cümlenin unutulmaması gerekiyor. Kuluçka dönemindeki bir kişi veya belirtileri hafif seyreden bir insanın da bulaştırıcı olabileceğini unutmamamız gerekiyor.” 
Koronavirüs kapan herkes ölüyor mu? Koronavirüs ile ilgili çok rehavete kapılmadan ama çok panik de yapmadan gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Dr. Songül Özer; “Uçlarda olmadan tedbirimizi almamız gerekiyor. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmek ama korkmadan doğru hareket etmek gerekiyor. Çok rehavet içinde olmak ‘abartılıyor, normal bir grip, geliyor ve geçiyor, öldürmüyor’ demek çok yanlış. Dünyadaki ölüm sayısı yüksek rakamlara ulaşmış durumda ancak çok panik yapmak da yanlış. Çok panik olmak aşırı dezenfektan tüketimi ve aşırı el yıkama gibi eylemler insanın psikolojisini bozabilir. Önlemleri almak gerekiyor. Bazı kişiler daha riskli, bu hastalık geçtiğinde belirtileri çok daha ağır seyrediyor. Bu nedenle yaşamını kaybeden insanlar o riskli gruptakiler oluyor. Bunlar 65 yaş üstündeki büyüklerimiz. Beraberinde başka bir hastalığı olanlar, kalp yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği, akciğer hastalığı olanlar riskli grup oluyor. Bunlardan en önemlisi KOAH hastaları dediğimiz solunum sıkıntısı çekenler. Vücudunun her hangi bir yerinde kanser teşhisi konulmuş olanlar, yine aynı şekilde kemoterapi, radyoterapi alanlar, organ nakli yapılmış olanlar. Bu kişiler birçok hastalık gibi Koronavirüs enfeksiyonuna karşı da riskli gruplardır” dedi.
Pandemi ile mücadelede önlemler basamak basamak alınır Sağlık Bakanlığı’nın çalışmalarının önemine dikkat çeken Dr. Songül Özer; “Alınan tedbirlerin hepsinin neden bir arada yapılmadığı ile ilgili soru işaretleri var. Şunu belirtmek isterim ki pandemi ile mücadelede önlemler basamak basamak alınır. Vakaları izliyoruz, hastalığın gelişimine bakıyoruz, tedbir seviyesini bir derece daha sıkılaştırıyoruz. Bu basamak halinde olmazsa bu sefer sosyal hayat sıfırlanır. Panik yapmayın deyip diğer yandan bütün önemleri tek bir anda alırsak çok fazla paniğe neden olursunuz. Tedbirli olmak, izlemek, tedbiri sıkılaştırmak biz uzmanların işidir. O nedenle uzmanların, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun söylediklerini uygulamak gerektiğini vurguluyoruz. En önemli mücadele budur” dedi. 
Koronavirüs için birinci ve en önemli kuralı el yıkamak Koronavirüs’te birinci ve en önemli kuralın el yıkamak olduğunu vurgulayan Dr. Songül Özer; “El yıkamada da bir sınır var, burada önemli olan her dakika el yıkamak değildir. Kapalı bir yere girdik, otobüse bindik vs. evimize geldiğimizde elimizi normal su ve normal sabunla yıkayalım. İllaki anti bakteriyel sabunlara ihtiyacımız yok. Normal sabun ve normal çeşme suyu bizim için yeterli. Suyun ısısı da önemli. Ellerimizi normal oda ısısındaki su ile yıkamalıyız. Aşırı derecede sıcak su cildinizde tahrişe ve gözeneklerde açılmaya neden olur, gözenekler açılınca da Koronavirüs değil ama başka mikro organizmaların girişi kolaylaşır. Normal suyla ve normal sabunla elinizi yirmi saniye kadar bir süreyle yıkamanız yeterlidir. Su bulamadığımızda alkol bazlı dezenfektan mı kullanacağız? Alkol bazlı dezenfektanın elinizdeki kiri gidermediğini, temizlemediğini bilin. Aksine fikse eder yani kalıcılaştırır. Alkol bazlı dezenfektan temiz olanın temiz kalmasını sağlar. Yani elinizi kirliyse normal su ve sabunla yıkayacaksınız ondan sonra gerekirse dezenfektanı kullanacaksınız. Esas olan su ve sabundur” dedi. 
Kimler nasıl maske kullanmalı?  Açık havada tek başına ya da arada bir metreden fazla mesafe olan insanların bulunduğu bir yerde maskeye ihtiyaç olmadığını söyleyen Dr. Songül Özer, “Bir metrelik mesafe on beş dakikadan uzun süre temas konusunda dikkat etmek gerekiyor. Bu cümleyi neden hep söylüyoruz biraz düşünmemiz lazım. 15 beş dakikadan uzun bir süre kapalı bir ortamda bir metreden yakın temas ne demek? Restorana girdiniz, çok sıkışık bir yer. İlla girmek zorundaysanız birileriyle iletişim kurmak zorundaysanız maskenizi takın. Bilmiyorsunuz çünkü karşınızdaki insanın ne olduğunu. Ama normal şartlarda panik bir halde her yere de maskeyle gitmenize gerek yok. Özellikle açık havada yürürken takmak yanlış. Ama metrobüse binmek zorundasınız, sıkışık bir ortam orada tabi ki maskenizi takın. Sadece korona için değil. Şu gerçeği unutmayalım; bugün için Türkiye’nin ve dünyanın Koronavirüs’ten sonraki ikinci gerçeği influenzadır. Yani mevsimsel grip. O nedenle dikkat etmek gerekiyor” dedi. 
Nasıl bir maske kullanmak gerekiyor? Hastaları muayene ederken bile normal maske taktığını ifade eden Dr. Songül Özer; “Piyasada bir sürü maske bulunuyor. Mesela ben hastayı muayene ederken belli bir mesafedeyim. Ama ne zaman ki hastanın boğazından örnek almam gerekiyor ya da ağzının içini muayene etmem gerekiyor o zaman N95 tipi maske takıyorum. Bizi koruduğunu düşündüğümüz maskenin aslında bir bulaşma yolu olduğunu unutmayalım. Maske takılıyor, onu suratındayken elliyor ve elledikten sonra da ellerinizi yıkamıyorsanız bu yanlış. Maskelerin hiçbirinde mikrobu önleyici kimyasal madde yoktur. Maske bir filtredir. Maske gelen mikro organizmayı üzerinde tutar. Bir maskeyi 4-6 saatten daha uzun bir süre takmamalıyız. Bu süreyi doldurduktan sonra maskeyi kulak kısmından tutarak çıkartıp, kapaklı bir çöp kutusuna atmak ve elleri su ve sabunla yıkamak gerekiyor” dedi.
Yurt dışından gelenler ne yapacak? Kesin vaka ile temas edenlere şüpheli vaka dediklerini söyleyen Dr. Songül Özer; “Şüpheli vaka dediğimiz kişilerin laboratuvarda testi pozitif çıkmış olan kişiyle 1 metreden yakın ve 15 dakikadan uzun bir süre temas etmiş olması lazım. Şüpheli vaka, boğazından ve burnundan sürüntü örneği alınarak laboratuvara gönderilip, test çalışılıp pozitif çıkana kadar şüpheli vakadır. Eğer testin sonucu negatif gelirse şüpheli vaka kesin vakaya dönüşmez. Bir süre için şüphe ortadan kalkar. İzlemeye devam edilir. Kesin vaka olabilmesi için laboratuvardan pozitif sonucun gelmesi lazım. Şüpheli vakayla temas edene de yakın temas diyoruz. Sağlık Bakanlığının bu durumda önerisi evde karantina. Peki, bunu nasıl yapacaksınız? Mümkünse ayrı bir odada yatacaksınız, ortak eşyalarınızı ayıracaksınız. Bulunduğunuz odayı sık sık havalandıracaksınız. Evdeki ortak alanlara geçerken maske takmalı ve tabi ki el yıkama kurallarına da uymalısınız. Çamaşırlar 60-90 derecede normal deterjanla yıkanması önemli. Normal tabak bardak çatal kullanabilir ama bulaşık makinasında yıkanmasını tavsiye ediyoruz” dedi. 
Gebeler kendilerini daha sık korumalılar Koronavirüs’ün solunum salgılarıyla geçtiğini belirten Dr. Songül Özer; “6 ay ve üzerindeki gebeleri izlediğimizde gördük ki, Koronavirüs’ün kan yoluyla veya plasentayla geçişi bulunmuyor. Virüs taşıyan anneler çocuklarını emzirebilirler. Süte geçmiyor. Virüs daha yeni olduğu için 1 ve 2’nci trimesterdaki anneleri izleyemedik. Onlar henüz doğum yapmadılar çünkü. Ama bu tür bulaşıcı hastalıkların özellikle ilk üç ay içerisindeki gebelere etkili olduklarını da biliyoruz. Yani ilk üç aydaki gebeler kendilerini diğer insanlara göre daha sık korumalılar” dedi.
Kalabalık ortamlarda bulunmamak lazım! Sağlık Bakanlığının açıklamalarına dikkat çeken Dr. Songül Özer; “ Herkes üzerine düşen tedbirleri almalı. Okullar gezmek için tatil edilmedi. Bunun bilincine varalım. Akraba ziyaretlerini bir süre gerçekleştirmeyelim. Mümkün olduğunca insanların arasına karışmayalım. Bağışıklık sistemimiz çok önemli. Bu hastalığın ilacı yok demek, elimiz kolumuz bağlı oturuyoruz demek değildir. Denenen ilaçlar var. Sadece tam olarak şu ilaç diyemiyoruz. Bu hastalık antijenik yapı olarak SARS’a çok benziyor. SARS’ı yok etmeyi başardık. O yüzden çok da paniğe kapılmamak lazım. Ama birebir spesifik ilacı henüz yok. Aşı da geliştiriliyor ama en az 1 yılı var” dedi. 
source https://www.kocaali.com/saglik/kulucka-2-gun-kadar-kisa-14-gun-kadar-uzun-olabilir-h15708.html
0 notes
kasveguc · 4 years
Text
İnsülin Direnci Nedir? Gizli Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
İnsan vücudu insülini iyi kullanamadığını durumlarda insülin direnci ve prediyabet yani gizli şeker gibi sağlık sorunlarının yaşanması söz konusu olabilir. Bu tür sağlık sorunlarından Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan 18 yaşında üzerindeki her 3 yetişkinden 1'inin muzdarip olduğu düşünüldüğünde dünya genelinde milyonlarca insanın yaşadığı bu sıkıntılar hakkında daha detaylı bilgilere sahip olmanız gerekiyor. İnsulin derinci nedir, gizli şeker tehlikeli midir ya da gizli şeker belirtileri nelerdir gibi soruların cevaplarını bilmeniz en azından bazı önlemler alabilmeniz açısından size yardımcı olacaktır.
İnsülin Nedir?
İnsülin, kanda bulunan glikozun enerji için kullandığı kas, yağ ve karaciğer gibi doku ve organlara yardımcı olan ve pankreas tarafından üretilen bir hormondur. Glikoz gün içerisinde yenilen yemeklerden üretilir. Ancak oruç gibi uzun süreli açlık durumlarında karaciğer de glikoz üretebilir. Kan glikozu ya da daha çok bilinen adıyla kan şekeri yemek sonrasında yükselir ve bu noktada pankreas kana insülin salgılamaya başlar. Salgılanan insülin de kan şekerinin normal seviyelere indirilmesini sağlar. İnsülin Direnci Nedir? İnsülin direnci, kaslar, yağ dokuları ve organlarda bulunan hücrelerin insüline cevap veremeyerek kandaki glikozu alamadığı durumunda ortaya çıkar. Bu durumda pankreas daha fazla insülin üreterek hücrelere daha fazla glikozun girmesine yardımcı olmaya çalışır. Pankreas yeterli miktarda insülin üretebildiği sürece kan şekeri seviyesi olması gereken aralıklarda tutulabilir. Gizli Şeker Nedir? Gizli şeker, kan şekeri seviyesinin normalden daha yüksek olduğu ancak bunun şeker hastalığı olarak tanımlanamadığı durumlar için kullanılan bir tanımlamadır. Gizli şeker genellikle belirli bir seviyede insülin direncine sahip olan ve pankreastaki beta hücreleri kan şekeri seviyesini normal aralıklarda tutmak için yeterli miktarda insülin üretemeyen kişilerde görülmektedir. Yeterli miktarda insülin bulunmadığı durumlarda kandaki glikoz hücrelere giremeyerek kanda kalmaya devam eder. Bu durumda zaman içerisinde Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) ortaya çıkmasına neden olur. Gizli Şeker Ne Kadar Yaygın? Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık olarak 85 milyon kişinin gizli şeker problemi yaşıyor. Bu da yaklaşık olarak her 3 yetişkinden 1'inin gizli şekere sahip olması demek. Bu kişilerden önemli bir bölümünün Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) geçirme riski de göz önüne alındığında ne kadar önemli bir sağlık sorunu olduğu daha da iyi anlaşılıyor.
İnsülin Direnci ve Gizli Şeker Hastalığı İçin Risk Grupları
Genel olarak bakıldığında insülin direnci ve gizli şeker hastalığı gibi sağlık sorunlarını yaşayan kişiler bunlar ile ya genetik mirasları ya da yaşam tarzları nedeniyle karşılaşırlar. Risk grupları ise maddeler halinde aşağıda sıralanmıştır; Aşırı kilo ve obeziteye sahip olunması 45 yaş ve üzerinde olunması Aile ve kardeşlerde şeker hastalığı bulunması Fiziksel hareketsizlik Yüksek tansiyon ve normal olmayan kolesterol seviyesine sahip olmak Gebelik şekeri geçmişine sahip olmak Kalp hastalığı veya felç gibi sağlıkların sorunları ile ilgili geçmişe sahip olmak Polikistik over sendromuna sahip olmak Yüksek tansiyon benzeri metabolik sendroma sahip olmak Tüm bu risk gruplarının yanı sıra insülin direncie katkı sağlayabilecek olan diğer gruplar da şu şekilde sıralanabilir; Glukokortikoidler, bazı antipsikotikler ve HIV (Aids) için kullanılan bazı ilaçlar Cushing sendromu ve akromegali gibi hormonal bozukluklar Uyku problemleri ve uyku apnesi Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları Yaş ve etnik köken
İnsülin Direnci ve Gizli Şekerin Nedenleri Nelerdir?
İnsülin direnci ve gizli şekere sebep olan faktörler ve etkenler günümüzde dahi tam anlamıyla anlaşılamamıştır. Ancak birçok araştırmacı bu iki sağlık sorununun doğrudan fazla kilo ve düşük fiziksel aktivite ile doğrudan bağlantılı olduğu konusunda hem fikirdir. Aşırı Kilo (Obezite) Bilim insanları özellikle karın bölgesi ve çevresinde yer alan organlarda ile birlikte bulunan fazla yağların ki bunlara visseral yağ denilmektedir doğrudan insülin direncine neden olduğu hakkında hem fikirdir. Özellikle erkekler için bel ölçüsü 100 cm ve kadınlar için ise 90 cm üzeri olduğu durumlar genellikle insülin direnci ile doğrudan alakalıdır. Bu durum vücut kitle indeksi değerinizin normal aralıklarda kaldığı durumlarda dahi geçerlidir. Araştırmacılar geçmişte yağ dokusunun sadece enerji deposu olarak kullanıldığını düşünüyorlardı. Ancak yapılan çalışmalarla birlikte göbek yağında vücutta kronik ve uzun süreli iltihaplanmaya neden olabilecek hormonları ve diğer maddeleri ürettiğini göstermiştir. Özellikle iltihaplanmalar tip 2 şeker ve kardiyovasküler hastalıklara neden olabilir. Bununla birlikte aşırı kilo yağlı karaciğer hastalığının gelişimine neden olabilecek insülin direncine sebep olabilir. Fiziksel Hareketsizlik Günlük olarak yeterli derecede fiziksel aktivite gerçekleştirilmemesi de insülin direncine ve gizli şeker hastalığına neden olabilir. Düzenli fiziksel aktivite yapılması vücuttaki kan şekeri seviyesinin dengede tutulabilmesine neden olur.
İnsülin Direnci ve Gizli Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
İnsülin direnci ve gizli şeker genellikle herhangi bir belirti göstermez. Gizli şekeri olan kişilerin genellikle koltuk altında ve boyun arkasındaki derilerde koyulaşma görülebilir. Bu durum akantoz nigrikansı olarak adlandırılır. Bununla birlikte noktasal şekilde birçok küçük deri büyümesi de görülür.  Bu belirtiler ile birlikte kan şekeri seviyesine bağlı olarak retinopati adı verilen şeker hastalığına bağlı  körlük yaşanabilir. Bunun gibi bir sağlık sorununun yaşanması da şeker hastalığının bir belirtisi olarak değerlendirilir.
İnsülin Direnci ve Gizli Şeker Nasıl Teşhis Edilir?
Doktorlar genellikle gizli şekeri teşhis edebilmek için kan testi yaparlar. İnsülin direncinin belirlenebilmesi için yapılan testler ise çok daha karmaşıktır. Gizli şekerin belirlenebilmesi için açlık plazma glukozu (FPG) ya da A1C testini kullanırlar. Bazı durumlarda ise daha pahalı olan oral glukoz toleransı (OGTT) testi de kullanılabilmektedir. A1C testi ile son 3 aydaki kan şekeri belirlenebilir. FPG ve OGTT testleri ile de test sırasındaki kan şekeri belirlenebilir. A1C testi diğer testler kadar hassas değildir. Bazı durumlarda A1C testi OGTT ile belirlenebilecek olan gizli şekeri tespit edemez. OGTT ise vücudun yemekten sonra glikozu nasıl idare ettiğini belirleyebilir. Hamilelik şekeri de yine OGTT ile belirlenmektedir. Gizli şekeri olan kişilerin 5 ile 10 yıl içinde şeker hastalığına yakalanma riski %50 civarındadır. Gizli şeker doğru bir şekilde yönetilebilir tip 2 şeker hastalığının önlenmesi sağlanabilir. Yapılan testlerden çıkan ve aşağıda yer sonuçlara göre gizli şeker olup olmadığı belirlenmektedir. A1C - 5.7 ile 6.4 (yüzde) pG - 100 ile 125 mg/dL OGTT - 140 ile 199 g/dL Aşırı kilolu, obez ya da diğer risk faktörlerinden birisine sahipseniz mutlaka yukarıda verilen testlerden yaptırmanız gerekmektedir. Herhangi bir risk grubunda olmasanız bile 45 yaşın üzerindeyseniz de yine testlere başvurmanız gerekmektedir. Yaptırdığınız testlerin sonuçları herhangi bir şeker hastalığı riski taşımadığınızı gösterse bile her 3 yılda bir bu testleri yenileyerek tekrar kontrol ettirmeniz önerilmektedir.
İnsülin Direnci ve Gizli Şeker Nasıl Önlenir?
İnsülin direnci ve gizli şekerin önlemenin en temel iki yolu kilo vermek ve günlük fiziksel aktiviteyi arttırmaktır. Bunların yanında daha sağlıklı besinlerin tüketilmesi de tip 2 şeker hastalığına yakalanma riskini azaltmaktadır. Fazla kilolu olan kişlierin kilolarının %5-7 arasındaki miktarı kadar zayıfladıkları takdirde insülin direnci ve gizli şekere yakalanma risklerini azalttıkları belirtilmiştir. Bununla birlikte doktor önerisi ve kontrolü ile kullanılan ilaçlar ve uygulanan diyet programlarında bu risklerin önüne geçilmesini sağlayabilir. Read the full article
0 notes