Tumgik
#DTCF
tikiunderground · 1 year
Photo
Tumblr media
We’re kicking off the first TU Supper Club on April 26 featuring an amazing 5-course meal by One Bite Kitchen and 3 cocktails. Tickets must be purchased in advance and they go on sale tomorrow! - TU 📷 @s.marescophotos #tikiunderground #tiki #tikiohio #tikibar #tikicocktails #tusupperclub #onebitekitchen #dtcf #cuyahogafalls (at Tiki Underground) https://www.instagram.com/p/Cqk_iSWAsKD/?igshid=NGJjMDIxMWI=
9 notes · View notes
mulahazat · 1 year
Text
Dtcf yolu düzdür
2 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
Tumblr media
Filiz Akın Kimdir ?
Suna Akın ya da sahne adıyla Filiz Akın
(d. 2 Ocak 1943, Ankara), Türk oyuncu, yazar, sunucu.
Filiz Akın, 2 Ocak 1943’te Ankara'da doğdu. Annesi Ankaralı kadın terzisi Habibe Leman Şaşırmaz, babası Afyonlu hakim Bekir Sami Akın’dır.
Annesi baba tarafından Arnavut, babası ise anne tarafından Çerkestir. Annesinin ikinci evliliğinden kızkardeşi Günseli doğdu.
Anneannesi olan Halime Hanımın öz babası Atatürk’ün şifrecisi, üveybabası da Atatürk’ün kalem müdürü olup Atatürk kıyafet seçiminde zevkine güvendiği için zaman zaman Halime Hanımın fikrini alırdı.
Filiz Akın 3 yaşına kadar babası hakim Sami Beyin görev yaptığı Beypazarı’nda yaşadı. 5.5 yaşında ilkokula başladı.
İlköğrenimini Ankara, Kızılay'da bulunan Sarar İlkokulu'nda tamamladı.7 yaşındayken annesi ile babası ayrıldı.
Filiz Akın TED Ankara Koleji ve DTCF Arkeoloji bölümünde okudu. Artist mecmuasının düzenlediği yarışmayı kazanarak oyunculuğa başladı(1962). İlk filmi Akasyalar Açarken 'dir.
Kolejli Kız, Yankesici Kız gibi "kız"lı filmlerle ünlendi. Sinemada özellikle romantik ve batılı kız rollerini canlandırdı.
Yönetmen-yapımcı Türker İnanoğlu, Bubi Rubinstein ve MİT müsteşarı Sönmez Köksal ile evlilikler yaptı.
Türker İnanoğlu ile olan evliliğinden, daha sonra tüm sinema severlerin tanıyacağı, Yumurcak adlı seri filmlerinin başrol çocuk oyuncusu İlker İnanoğlu doğdu. Bir dönem Türkiye'nin Paris sefiresi oldu.
Filiz Akın, lise arkadaşı Oya San’ın annesinin ısrarı ile Artist mecmuasının düzenlediği yarışmaya resmini gönderdi ve 1962 yılında birinci oldu.Ancak ödülün kendisine Akasyalar Açarken filminde oynarsa verileceği söylenince vazgeçti.
Dergi yöneticileri ve filmciler kendisini ikna etmek için İstanbul'dan Ankara'ya geldiler ancak ikna olmadı.
Fakat Memduh Ün de Ankara'ya kadar gelip ısrar edince kabul etti. İşi ve üniversiteyi bırakıp annesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Kendisine yardımcı olan derginin yöneticilerine ve Memduh Ün’e güven duyması sinemaya başlamasına yardımcı oldu.
Anlaşmayı imzaladı ve 1962 yılında ilk filmi olan “Akasyalar Açarken”i Göksel Arsoy’la birlikte çektikten sonra prodüktörler kendisine bütün yılını dolduran bir program hazırladılar.
2002 yılında yakalandığı çene kanseri hastalığını yendi. Kansere karşı destek amaçlı "sarı bilezik", "mavi bilezik" gibi kampanyalar başlattı ve yürüttü.
Bu kampanya çok başarılı olmuştur. Son olarak, Starkey İşitme Vakfı onursal başkanı olarak "Türkiye'de İşitmeyen Kalmasın" adlı bir kampanya başlatıp yürüttü ve sosyal güvencesi olmayan 2000 civarı çocuğu işitme cihazı sahibi yaptı.
2004 yılında Bircan Silan Usallı, Filiz Akın, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik'in yaşam öykülerinin yanı sıra kapsamlı röportajlar da içeren "Dört Yapraklı Yonca" adlı bir kitap yazdı. 2007 yılında Pınar Çekirge tarafından yazılan "Başrolde Filiz Akın" adlı kitap da Türk Sineması'nda ikonografik ve toplumbilimsel bir değer olarak Filiz Akın olgusunu ele alan bir çalışmadır.
Filiz Akın'ın bilinen en sadık ve en bağımlı hayranı olarak da nitelendirilebilecek Pınar Çekirge, Filiz Akın ismi etrafında bir dönemi ustaca aktarmış. Halen Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor. Ayrıca dergilerde Taner Ay, Agah Özgüç, Atilla Dorsay, Fatih Özgüven, Mehmet Atak gibi yazarların ayrıntılı Filiz Akın portreleri vardır.
12 notes · View notes
Text
German Government Unveils a 1Bn Euro Fund To Support Deep Tech & Climate Tech
The Federal Government of Germany has announced the creation of the DeepTech & Climate Fund (DTCF) to support the country’s technology and venture capital financing expansion. This new fund, established by the German Government (Federal Ministry of Economics and Climate Protection and the Federal Ministry of Finance), will provide up to 1 billion euros of investment capital to companies at the…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mriya2014 · 1 year
Text
Din ve Bilim - Stanford Felsefe Ansiklopedisi
Din ve Bilim – Stanford Felsefe Ansiklopedisi
Hasan Ayer Ankara Üniversitesi DTCF İngiliz filolojisi lisans öğrencisidir. Temel ilgi alanı siyaset felsefesi ve siyaset teorisidir. Spesifik olarak liberal ve muhafazakar siyaset teorisi ile çokkültürcülük, hak teorileri, kültür kuramları ve göç teorileri çalışmaktadır. Yazıyı PDF olarak okumak için tıklayınız. Din ve bilim arasındaki ilişki felsefede ve teolojide halen daha devam etmekte…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
benimpencerelerim · 2 years
Text
SSCB
Mülksüzlerin mülksüzleştirilmesi?!..
Biz ’68 gençliği, işçileri olduğu kadar köylüleri de çok severdik. Bir devrim romantizmimiz vardı ve bu romantizmde işçiler kadar köylüler de büyük yer tutuyordu. Gençlerin köylere gidip sol propaganda yapmaya başlamaları, bu gençler henüz Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi ya da sempatizanıyken, ta 1965’e, hatta daha öncesine uzanır. Rusya’da devrimi işçiler ve köylüler yapmamış mıydı, burada da böyle olacaktı!
Misafirliğe gidildiğinde ayakkabı çıkartmayı “köylü âdeti” diye küçümseyen; kendisi de Balkan göçmeni bir aileden gelen bir kadın arkadaşın, “Rumelili kibri varmış onda” diye tanımladığı annem, benim köylü romantizmime tanık oldukça, “sana ne köylülerden? Sen köylü müsün?” diye sordukça içimden güler, “anlatsam anlamaz ki” diye düşünürdüm.
1968 yılının Şubat başlarında DTCF Fikir Kulübü’nden arkadaşım Ali Orhan Yücelalp’le birlikte, Ankara’nın Haymana köylerine, yanımızda bir çuval TİP bildirisiyle TİP propagandası yapmaya çıkmıştık. Haymana’yı tercih etmemizin en önemli nedeni, Ali Orhan’ın bu kasabanın köylerinde daha önce öğretmenlik yapmış ve yöreyi iyi tanıyor olmasıydı.
Bir köyün yakınlarından geçerken, Ali Orhan, “bu damları kırmızı kiremitli evler bana buranın Bulgar göçmenlerinin köyü olduğunu söylüyor” demişti, “dikkatli olalım. İhbar edebilirler…” (Haymana’nın köy evlerinin çoğu, damı lov ile düzlenen, çatıları kiremitsiz evlerdi).
Buna rağmen, fütursuz cesaretimizle köye girip köy kahvesinde oturduk. Kâğıt oyununu bırakmayan köylülerin bize uzak uzak baktığını fark etmiştik ama bozuntuya vermedik. Sonunda köylülerden biri bize seslendi: “Hayrola gençler, nereye böyle?” Ali Orhan, hiç tereddüt etmeden TİP’den geldiğimizi ve köylerde sosyalizmi anlattığımızı söyledi. Kısa bir sessizliğin ardından, köylülerden biri aynen şöyle dedi, bugün gibi kulaklarımdadır: “Biz sosyalizmi gördük. Sosyalistler, insanın tavuğunu bile alır elinden.”
Sonrasını anlatmayayım, çünkü bu yazının konusuyla doğrudan ilgili değil. (Devamı için bkz: Yarılma, s. 258-260)
Köylünün söylediğinin doğru olduğunu, 1980’li yılların başlarında, yoğun bir okumayla “sosyalizmin soruları”nı araştırmaya başladığımda anlayacaktım. Nasıl olmuştu da bayrağında işçileri temsilen “çekiç”in, köylüleri temsilen “orak”ın bulunduğu “sosyalizm”, “kolektifleştirme” ve “mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi” adına, bazı durumlarda neredeyse tencere tavasına, altındaki yatağına kadar köylülerin malına mülküne el koymuştu?
RSDİP’nin (Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi) programı, daha başından köylülere uzak bir programdı. RSDİP, toprakların kamulaştırılmasını öngörüyordu. Rusya topraklarında yaşayan köylülerin toprak ve “kara paylaşım” talebine yanıt veren parti, bir köylü partisi olarak da görülebilecek olan SR’lerdi (Sosyalist Devrim Partisi). Bu yüzdendir ki, RSDİP içindeki Bolşevik ve Menşevik hizipler daha çok şehirlerde işçilerin desteğini alırken, SR’ler köylülerin desteğini alıyordu.
Ne var ki, 1917 Şubat Devrimi’nden sonraki büyük toplumsal altüst oluş ortamında, iktidarı almaya yönelen Bolşeviklerin lideri Lenin, toprak programında büyük bir değişiklik yaptı ve Ekim’e giden günlerde SR’lerin programını benimsedi. Eğer Bolşevikler iktidara gelirlerse, askerlerin ve işçilerin taleplerini gerçekleştirdikleri gibi, köylülerin “kara paylaşım” talebini de gerçekleştirecek ve büyük toprak sahiplerinin topraklarını köylülere paylaştıracaktı (köylüler bunu zaten fiilen gerçekleştirmeye başlamıştı). Bu program değişikliği, Bolşeviklere büyük bir köylü desteği sağladı.
Gel gör ki, Bolşeviklerin iktidara gelmelerinden bir yıl sonra (1918 sonlarında), artık SBKP adını alan Bolşevik Partisi bir yıl önce benimsediği köylü politikasının tam zıddı bir yol izlemeye başladı. Köylülere dağıttığı toprakları yeniden kamulaştırmaya ve bu topraklar üzerinde “kolektif devlet çiftlikleri” kurmaya girişti. Bununla da yetinmedi, İç Savaşı bahane ederek, küçük toprakları üzerinde üretim yapmaya çalışan köylülerin ürünlerine zoralımda bulundu (“Savaş Komünizmi”). Bu politika, köylülerle SBKP’yi karşı karşıya getirdi. Köylerde üretim hızla düştü ve açlık baş gösterdi. Bir yıl önceki politikayla bir yıl sonra izlenen politikanın zıtlığına akıl erdiremeyen köylüler, duygularını, “biz Bolşevikleri destekliyoruz, komünistler ise düşmanımızdır” diye ifade etmeye başladılar. SBKP’nin zoralım politikası, Tampov bölgesi başta olmak üzere köylük bölgelerde büyük direnişlere yol açtı. Hepsi şiddet yoluyla bastırıldı.
1921 yılındaki 10. Kongre’de ilan edilen NEP dönemiyle birlikte, “Sosyalist devlet”le köylüler arasında beş-altı yıl süren bir ateşkes dönemi yaşandı. Zoralımlar büyük ölçüde durdu. Köylüler ellerinde kalan topraklarda yeniden üretime döndüler.
Fakat bu dönemin ardından, 1929-30 yıllarında daha şiddetli bir kolektivizasyon politikası başlatıldı SBKP tarafından. “Mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi” Marksist şiarını benimseyen SBKP, “zengin köylüleri” (“kulakları) mülksüzleştirme adına, zaten önemli ölçüde mülksüzleştirilmiş orta-küçük köylüleri topraklarından çıkardığı, zorla kolektif çiftliklere (açıkça belirtilmese de aslında devlet çiftlikleriydi bunlar) kattığı gibi, bütün Rus köylü sınıfını (müjikleri) sürüp çalışma kamplarında bedava işgücü olarak kullandı yıllar boyu. Böylece, zaten yarı yarıya mülksüz hale gelmiş müjik sınıfı tamamen mülksüzleştirilmiş, Zek (köle işçi) durumuna düşürülmüştü.
1920’lerin başında Sovyetler Birliği hükümeti Ukrayna’da, 1930’ların başında da, Sovyetler Birliği’nin güdümündeki Negrin hükümeti İspanya’da, köylülerin gerçek kolektifleştirme çabalarının önüne dikilmişti. Ukrayna’da, 1919-20 yıllarında, Mahno anarşistlerinin önayak olduğu gerçek köylü kolektifleri, SBKP tarafından nasıl zorla yıkılmışsa, 1930’lar İspanya’sında Komintern, Mahnovistler örneğini tekrarlayan anarşistlerin ve muhalif komünistlerin örgütü POUM’un önayak olduğu, köylü kitlelerinin gerçek kolektifleşme çabalarının en büyük düşmanı olmuş, köylü girişiminin ürünü olan bu kolektifler, Stalinistlerin ve onlarla işbirliği halindeki Cumhuriyetçi Negrin Hükümeti’nin silahlı güçlerince zorla dağıtılmış ve köylülerin el koyduğu topraklar büyük toprak sahiplerine geri verilmiştir.
1932 yılında, Ukrayna’da zorla kolektifleştirmeye direnen köylülerin üretim yapmayı bırakması üzerine, daha sonradan holodomor adı verilen ve 6 milyon köylünün ölümüne yol açan büyük açlık felaketi yaşandı. Köylüleri zorla başka bölgelere süren Sovyet hükümeti, bu sefer açlıktan kaçıp şehirlere sığınmaya çalışan köylülerin göçünü engellemek için bölgeyi askerî ablukaya aldı.
II. Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra kurulan “halk demokrasileri” döneminde köylülerin mülksüzleştirilmesi, “sosyalizmin” amentüsü haline geldi. Artık Marx’ın “devletin sönüşe gitmesi” öngörüsü devasa devlet organlarının ötesinde, ufukta bile görünmez olmuştu. Doğu Avrupa’da iktidarı ele geçiren Moskova’ya bağlı KP’lerin yaptığı ilk değilse de ikinci iş, kolektivizasyona giderek köylülerin mülklerine el koymak oldu. Patron devlet, siyasi alanda olduğu gibi, ekonomik alanda da tekelciydi, rakip tanımıyordu.
Macaristan’da ise, KP iktidarı kısa bir süre de olsa tersine bir çizgi izlemiş ve faşistler yenildikten sonra köylülere gerçekten toprak dağıtmıştır. Bu politikanın mimarı, Tarım Bakanı İmre Nagy’di. Fakat kısa süre sonra İmre Nagy kızağa çekildi ve Rakosi iktidarı bilinen köylü düşmanı uygulamalara ve “mülksüzleştirme” politikasına girişti. 1956 yılındaki Macar ayaklanması sırasında, Kruşçev, isyanı yatıştırır umuduyla, köylü politikası nedeniyle halkın sevdiği İmre Nagy’i yeniden iktidara getirmiş, fakat İmre Nagy ayaklanmayı yatıştırmaya çalışmak yerine başına geçtiği için ayaklanmanın Sovyet tankları tarafından bastırılmasından sonra idam edilmiştir.
(Burada sadece Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkelerindeki kolektifleştirmeler üzerinde durdum. Çin, Küba, Kuzey Kore, Vietnam, Kamboçya deneylerine girersem yazının boyutlarını bir hayli aşmış olurum.)
Gerçek, meseleyi izah etmekten çok, daha da karmaşıklaştıran güdümlü teorisyenler tarafından değil de, gördüklerini ve yaşadıklarını olağanüstü bir sadelikle anlatıveren (“insanın tavuğunu bile alırlar elinden”) bir köylünün ağzından ifade edilir genellikle. Bulgar göçmeni bir köylüden, 1968 yılında, bir kahvede duyduğumuz basit bir sözün, yüzyılımızın önemli bir gerçeğini özetlediğini o zaman nereden bilecektik…
0 notes
netbilge · 2 years
Text
Hilal Öztunca Kimdir? Nereli? Kaç Yaşında? Boyu? Dizileri?
Hilal Öztunca Kimdir? Nereli? Kaç Yaşında? Boyu? Dizileri?
Hilal Öztunca Kimdir? Nereli? Kaç Yaşında? Boyu? Dizileri? @hilaloztuncaa kullanıcı adı ile instagramda bulunur. Ankara Üniversitesi DTCF • Tiyatro • Oyunculuk ASD 1998 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Hilal Öztunca, dizi-film ve tiyatro oyuncusudur. Lisans eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamlayan Hilal Öztunca aynı zamanda Yetenek Evi’nde sahne sanatları konusunda eğitim…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
vbeyaz · 2 years
Photo
Tumblr media
Miandji  Anooshirvan Miandji İran Azeri Türkü olan Dr. Anooshirvan Miandji 1995 senesinden beri Ankara’da yaşamaktadır. Gazi Üniversitesi'nde Eczacılık eğitiminden sonra, Farmasötik ve Medisinal Kimya’da (birincilik derecesiyle) uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. Devamında Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümü'nde Bilim Tarihinde Anabilim dalında doktora derecesini (çok üstün başarı ile) almayı başarmıştır. 2004-2018 arası Bilkent Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmıştır. Oxford Üniversitesi'nden 2016-2018 arası Bilim Felsefesi, Eleştirel Düşünme ve Bilgi Teorisi üzerine eğitim almıştır. İran, Türkiye ve ABD'nde çeşitli kitapları basılmıştır. Onlarca üniversite, okul ve kuruluşta seminerler ve konferanslar veren Miandji, sosyal medyada felsefe, eleştirel düşünme, bilim ve eğitim üzerine pek çok yazısı yayımlanıştır. Felsefe üzerine çeşitli TV kanallarında programlar yapmıştır. Halen TOBB-ETÜ Yapay Zekâ Mühendisliği'nde Eleştirel Düşünme dersleri vermektedir. Yazdığı kitaplar: Modern Farsi (1994, İran), Digital Konuşma Sözlüğü (1996), Beginner’s Persian (1997, ABD), Farsi-English/English-Farsi Concise Dictionary (2003, ABD), Tıbbi Bitkiler Atlası (2010), Süzme Felsefe (2012), Majistral Reçeteler (2013), Samanadam (2015), Filozof Meşe (2018) ve Muz Cenneti (2018), Bilge Çiçek (2020), Kara Kaz (2020), Aromatik Adam (2020). Çevirdiği Samed Behrengi kitapları: Küçük Kara Balık (2014), Bir Şeftali Bin Şeftali (2014), Sevgi Masalı (2016), Püsküllü Deve (2016), Pancarcı Çocuk (2017), Ulduz ve Konuşan Bebek (2017), Deli Dumrul (2018), Güvercinci Kel Çocuk (2018). https://www.instagram.com/p/ChMM9IHtktlhmTNSZrWmEHGiydX9OITt75I_-I0/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
timurbdavletov · 2 years
Photo
Tumblr media
Hakas Türkolog ve şair Alevtina K. Maytakova'nın doğumunun 90. yılına ithafen TÜRKSOY'la Ankara Üniversitesi DTCF ÇTLE Bölümü ortaklığında düzenlenen Uluslararası Sibirya Türk Destan Geleneği ve Kamlık İnancı Konferansı Bildiriler Kitabı çıktı🌿 Türkolojiye esen ve uğurlu olsun🌿 ↘️↘️↘️ https://twitter.com/aronberk/status/1534449309705555969?t=ksvwT6VwAhd6_ri5gigOWA&s=08 @NDavletovArt @TimurBDavletov @ShamanSociology https://www.instagram.com/p/CeiZ0f3goWH/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
tikiunderground · 1 year
Photo
Tumblr media
TOMORROW!!! Super excited to showcase these cocktails by Danina Calame tomorrow from 5-9! We have complimentary Rocco's pizza after 6PM (while it lasts) + it's also industry night which means $1 off all cocktails and drafts all night if you're in the biz. - TU #tikiunderground #tiki #tikiohio #tikibar #daninacalame #guestmixologist #dtcf #cuyahogafalls (at Tiki Underground) https://www.instagram.com/p/CqjNE5jgX2B/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
senfonikankara · 4 years
Audio
Chopin | Ballade No.1 Op.23
Tumblr media
35 notes · View notes
booksinsteadofdrugs · 4 years
Text
bir yıl boyunca günde tam 2 saat yol git gel, mont üstüne şal atıp titreyerek ders dinle, her perşembe ''anne ben yapamıyorum'' diye ağlayarak sabah 4'e kadar ders çalış, sürekli gözünü korkutsunlar, sonunda hazırlık sınavını geçip fakülteni kazan, vee hoop tüm dünya karantinaya girsin.
şaka gibi ama özlüyorum o zamanları.
1 note · View note
busrahilall · 5 years
Text
Tumblr media
1 note · View note
akif-sarier · 6 years
Photo
Tumblr media
🔸Kalple bilmek, bilmenin âlâsı. 🔹Haliyle rüyanın tabire ihtiyacı olduğu gibi, rü'yetin de var. ____________________________________ #arapça #türkçe #vezin #rüya #edebiyat #literature #bookstagram #farsça #calligraphy #vezin #dtcf #persianliterature #lisan #screenshot # (Edebiyat Atölyesi Kadıköy) https://www.instagram.com/p/BpkMSoxlHLD/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1jyt61pu740mb
2 notes · View notes
rehberguide-blog · 3 years
Photo
Tumblr media
Ankara Ünv. DTCF Sanat Tarihi bölümünden sınıf arkadaşımız çok kıymetli Editör, Yazar Şebnem Atılgan’ın kaleme aldığı yeni eseri sevgili arkadaşlarım Eylem’ciğim ve Yıldıray beyin vesile olmasıyla Ankara’ya kadar ulaştı 🍀📚 Hem ilmek ilmek emeği için @dailyarts62 Şebnem hanıma hem de heyecanla ve keyifle okuyacağımıza emin olduğum bu polisiye romanın bizlere ulaşmasında emeği olan @myrinayayinlari Myrina Yayınları’na ve @afilisahaf Afili Sahaf’taki imza gününe çok istesek de katılamayacağımız için imzalı kitabımıza ulaşmamızı kolaylaştıran arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bir İstanbul Hikayesi “Sevgilim İstanbul” 💕 “O kente yerleşecek insanlara ne mutlu, Trakya kıyısında, Karadeniz’in ağzındaki burnun yanında, balıkla geyiğin aynı yemden beslendiği yerde.” Delphoi Apollon Tapınağı Kehaneti #sebnematilgan #myrinayayinlari #afilisahaf #sevgilimistanbul #biristanbulhikayesi #istanbul #sanattarihi #dtcf #ankarauniversitesi (Ankara, Turkey) https://www.instagram.com/p/CUuXBonqVnT/?utm_medium=tumblr
0 notes
thesocialdept · 4 years
Photo
Tumblr media
We are psyched to announce we are collaborating with Here We Go Brownies to bring you amazing Chocolate awesomeness for the Valentine Season. Starting this Saturday you can swing in and grab some brownies and place orders for the perfect Valentines gift. Hope to see you all for the chocolate walk this Saturday 12-5. Checkout available flavors at www.hwgbrownies.com #dtcf #downtowncuyahogafalls #brownies While you’re at it click on the image and follow all our great Falls neighbors! (at Cuyahoga Falls, Ohio) https://www.instagram.com/p/B8O90LbpHDp/?igshid=u2mrtskjjxq8
0 notes