Tumgik
#Baysun
quiverpaw · 3 months
Text
Tumblr media
there's a world where baysun can still win
47 notes · View notes
bramblewhisker · 2 months
Text
Nightheart: I hope you're not mad at me for this after moving clans and all, but, I think... I think I like toms.
Sunbeam: I don't blame you, toms are great.
Bayshine: Hello, I'm toms! :3
13 notes · View notes
askaniatravel · 1 month
Text
Entdecken Sie die Seidenstraße |Ein 15-tägiges Abenteuer durch Usbekistan
🌟 Ein neuer Artikel über eine exklusive Reise durch Usbekistan ist jetzt online! Erleben Sie die faszinierende Seidenstraße und entdecken Sie verborgene Schätze. Lesen Sie jetzt für ein unvergessliches Abenteuer! 🕌🏞️ #Usbekistan #Seidenstraße #Reisen
Die Seidenstraße – einst ein Netzwerk von Handelsrouten, das den Osten und den Westen verband, und heute eine Route voller Geschichte, Kultur und atemberaubender Landschaften. Für Reisende, die auf der Suche nach einem authentischen Abenteuer sind, bietet eine Reise durch Usbekistan eine einzigartige Möglichkeit, in die reiche Vergangenheit dieser legendären Handelsroute einzutauchen. Unsere…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
otocekici06 · 1 year
Link
Baysun - Baysun Kurtarıcı Baysun Çekici ekonomik çekici hizmeti ve deneyimli araç çekici hizmetlerinin türkiye'de lider firma olarak hizmet sunmaktadır. Profesyonel Çekici Ekibi ile hizmetinizdeyiz. Baysun bölgesinde otobanda çekici hizmeti almak için şimdi arayın. Baysun içinde size en hızlı güvenilir çekici hizmetini vermektedir. En hesaplı oto çekici hizmetini arıyorsunuz. O halde doğru yeribuldunuz! Baysun Çekici hizmeti almak için hemen bize ulaşın. Çekici hizmeti gerektiğinde Yoldacekici.com profesyonel araç Filosu işiniz kolaylaştırıyor, Baysun bölgesinde nerede olursanız en hesaplı çekici. Siz neredeyseniz Baysun Çekici orada! Baysun Oto Çekici Hizmetleri Baysun Oto Kurtarma en hızlı ve güvenli oto kurtarma hizmeti sunmak başlıca görevlerinin başında gelir. Baysun bölgesinde güvenilir oto kurtarma denilince bölgede bilinen firma olmak bizim için çok önemli. Baysun Oto Çekici Bulunduğunuz konuma çekici hizmetini çabucak alabilirsiniz. Baysun civarında En Yakın Çekici için hemen bizi arayın. 7 gün 24 saat her yere oto çekici hizmeti veriyoruz. Siz de yolda kaldıysanız Baysun çekici hizmeti bizim işimiz. Baysun Sıfır Araç Taşıma Baysun bölgesinde Profesyonel araç çekici sıfır araç taşıma tecrübeli firmayız. Kişiye Özel Çözümler sunmaktayız. Baysun Çoklu Araç Taşıma Baysun bölgesinde çoklu araç taşıma hizmetine mi ihtiyacınız var? En uygun fiyatlı çoklu araç taşıma Hizmetimiz bulunmaktadır. Hemen şimdi arayın. Size özel fiyat verelim. Baysun Çekici Hizmet Bölgeleri Baysun Çekici Baysun Oto Kurtarma Baysun Oto Cekici Baysun Kurtarıcı BaysunSize en uygun fiyatlı ve Profesyonel hizmet vermek için 7 gün 24 saat aralıksız çalışmaktayız Oto Kurtarma ve Oto Çekici Hizmeti Almak için yoldacekici.com 0501 244 66 00 hemen arayınız whatsapp destek hattımıza bağlanarak 7/24 acil bildirimde bulunabilirsiniz çağrı merkezimiz 7/24 çalışmaktadır https://yoldacekici.com/mardin/dargecit/baysun-cekici/.html?feed_id=29111&_unique_id=63ce67874fb03
0 notes
pdfsayar · 2 years
Text
Hüseyn Bağ
10 sonuç Boyut Önizleme İndirme Genel Kimya – PegemEditörler: Prof. Dr. Hüseyin BAĞ – Doç. Dr. Gamze DOLU GENEL KİMYA ISBN 978-9944-919-09-8 DOI 10.14527/9789944919098 Kitap içeriğinin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.Kaynak: https://depo.pegem.net/9789944919425.pdf 308 KB Önizle İndir Hacı Hüseyin Bağı – CoreHACI HÜSEYİN BAĞI M. Cavid Baysun Beşiktaş semtinin bir vakit pek makbûl bir…
View On WordPress
0 notes
behruzkarimov-blog · 5 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Kyzyl canyons (Red canyons) Baysun mountains. Uzbekistan. Surkhandarya region
Travel with us!
SILK ROAD PILGRIM TRAVEL AGENCY
Our contacts:
Silkpilgrim.travel
Imo, whatsapp, telegram: +998 99 424 5678
Facebook, twitter: Silk Road Pilgrim
1 note · View note
artisd3ad · 2 years
Text
A.I.D on AIR #20
Tumblr media
w/ Burak Baysun
Bu seferki özel konuğumuz Burak Baysun ve onun her seferinde şaşırtan enfes müzik seçkileriyle dinleme ağırlıklı bir program gerçekleştirecek, yer yer dinleme pratiklerimiz ve müzikle ilişkilenme biçimlerimizden, estetik zevk ve yargılarımızın oluşum süreçlerinden bahsetmeye çalışacağız.
görsel: Katrin Koenning
0 notes
topstartour · 3 years
Link
For several thousand years now, the mysterious Surkhandarya has been attracting the attention of conquerors, travelers and explorers. The southernmost region of Uzbekistan captures its ancient monuments, natural sights and cultural heritage. One of the most mysterious places, perhaps, in the whole Central Asia is the famous mountain pass of Iron Gate, located in Baysun district on the territory of Derbent village.
0 notes
Text
Tumblr media
Made this while I was on my Twitter break but even tho it turned out pretty nice, I didn't think it was worthy of Twitter postin. Now that I have ALTERNATIVE socials that aren't Twitter where compression is a thing, I guess I'll put it here (And I guess Ill put other "Sketches that aren't complete shitposts yet aren't important enough for DeviantArt.". Or maybe I'll just put shitposts here too hsjhfdd (as I said, lil more distance from Twitter. Though with more friendos to talk to there it has been feeling a bit more welcoming... Perhaps then this'll be my "Talk to the void about unimportant things" social. Yeah y'know, kinda need a place like that.)
Oop, I've gotten off track. But yeah, to explain, these two are characters I own. The sheep is Claire and the lil foxy is Valentine. I was trying to draw Valentine for the Bayfox prompt (I was having a bit of an art block at the time due to the stress from the event I will not mention but was what made me leave Twitter). While I was doing that tho, I noticed somethin with her eyes. She has the SAME COLOR PATTERN IN HER EYES AS CLAIRE, BUT IN REVERSE!! Which I found hilarious (and still do tbh, especially since they're from completely different designers and locations in general.). And another thing I noticed while I was drawing is that THEY BOTH HAVE DUAL PONYTAILS LIKE WUT AHAHDKSF! Its funny how similar they are. Now I really wanna draw these two in the same space as one another more cuz like... squad (I dunno what it is with me and wanting to put characters I think are similar in the same space as one another hhhh...). I'm thinkin tho it would look kinda weird considering one's a feral water foxy and ones a sheep furry. Tho Claire did come with a human design and Bayfoxes do have a Baysune form so eyyy...
I did go a lil bit overboard for a sketch, ngl. Really wanted to get into the art groove at the time so I did everything to make it look pretty. Still didn't like it tho. Still don't really like it now (tbh, its the big white background void. I hate that... Also, Valentine's other arm just sort of... Hanging there. I don't like that either but that was the best position I could think of at the time.) But yaya uh, I don't wanna make this sound like "Oh haha, its just a lil doodleee lol" cuz no, it took me a couple of days to get it the way I wanted it. "Just doodles" don't exist, my friends.
Also, another moviation for not posting it on Twitter, Twitter is super open and out there. Yet here, only people who come in from places like my DA will be able to see the stuff here (At least I hope. Thats how it should work...)
0 notes
ahmetduzen · 4 years
Photo
Tumblr media
Bir zamanlar okullarımızda okutulan çok değerli Oktay Aslanapa, Arif Müfid Mansel, Cavid Baysun, Enver Ziya Karal hocalarımızın yazdığı sanat tarihi kitapları. Her öğrenci Sanat tarihi dersini zorunlu olarak okurken şimdi seçmeli bir ders olarak programda yer almaktadır. Hiç bir öğrencimiz de artık bu dersi seçmiyor. Sanat tarihi öğretmenimiz de yok gerçi. Tarihi ve kültürel zenginliklerini gelecek kuşaklara aktaracak ve koruyacak bilinçte bir nesil bu ders ve bu ders kitapları olmadan yetiştirilebilir mi? #sanattarihi (Zile, Tokat) https://www.instagram.com/p/CAu4GGBDlb8RT09j8STakP9NvP3dWWdAReCHbA0/?igshid=1d3kv9c34a6fy
0 notes
dugunsalonlarifiyat · 5 years
Text
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
Doç. Dr. Murat A. Karavelioğlu
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 1924 yılında Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü tarafından kurulmuş olup, Türkiye Cumhuriyetinde Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan ilk ve tek ilmî enstitüdür.[1] Türklerin yarattığı zengin medeniyeti ve kültürü araştıracak resmî bir kurumun yokluğu fark edilince, Gazi Mustafa Kemal, böyle bir enstitünün kurulabilmesi için çalışmalara başlanmasını istemiştir. Böylelikle, diğer ülkelerde çoktan kurulmuş olan bir merkezin, Türkiye’de de kurulması sağlanır. Bu kurum için, bizzat Atatürk tarafından bir de amblem tespit edilir. Bu amblem, elinde meşale tutan bir bozkurttur. Enstitünün altıncı müdürü olan Ahmet Caferoğlu’na göre, Atatürk’ün ‘bozkurt’ amblemini seçmesinin nedeni, bu sembol ile Türklüğün yeniden doğuşunu kastetmesidir. Meşale ise ilim ateşi olarak değerlendirilmiştir.[2]
İstanbul Dârülfünûnu Edebiyat Fakültesi’ne bağlı olarak faaliyetine başlayan enstitünün 12 Kasım 1924 tarihli talimatnamesinde, enstitünün Türklükle ilgili ilimlerde araştırma ve yayın yapacağı, bir müdürü, kâtibi, ihtiyaca göre asistan, muhafız ve hademelerinin olacağı belirtilmiş, enstitü tarafından basılacak eserlerin ücretlerinin de Maarif Vekâleti bütçesinden temin edileceği gibi hususlara yer verilmiştir. Bu talimatnamenin altıncı maddesinde enstitünün bir mecmuasının olacağı ve bu mecmuanın basımında Edebiyat Fakültesi mecmuası talimatnamesine uyulacağı belirtilmiştir.[3]
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, ilk olarak İstanbul Üniversitesi Merkez binasının içinde yer alan bugünkü Profesörler Evi’nde faaliyetine başlamıştır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü için bu kadar gösterişli ve göz önünde olan bir binanın tahsis edilmesi, Atatürk’ün kültür milliyetçiliğinin bir delili olarak görülür.[4] Fakat enstitü hep bu binada kalmaz. 1948 senesinde Edebiyat Fakültesi’nin yanındaki Seyyid Hasan Paşa Medresesi’ne geçen kurum, 1989’da Rektör Cem’i Demiroğlu döneminde Saraçhane Horhor’da müstakil bir binaya taşınır. Enstitü, faaliyetlerine halen bu binada devam etmektedir.
Enstitünün binası gibi ismi de aynı kalmamış, değişmiştir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adı ile faaliyete başlayan kurum, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile birlikte Türkiyat Araştırma Merkezi,[5]  16 Ocak 1991’de kabul edilip 24 Ocak 1991 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 3699 sayılı kanunla da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adını almıştır.
Enstitünün müdürlüğünü sırasıyla Ord. Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü, Ord. Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Prof. Dr. İsmail Hikmet Ertaylan, Prof. Dr. Cavit Baysun, Prof. Fahir İz, Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Sadeddin Buluç, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Ali Alparslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Kemal Eraslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, Prof. Dr. Musa Duman yapmışlardır. Bugün bu görev, Prof. Dr. Kemal Yavuz tarafından yürütülmektedir.
Tumblr media
Faaliyetler
          Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne hususi bütçenin verilmesiyle, 1926 tarihinden itibaren ciddi çalışmalar başlatılır, enstitü bünyesinde ilmî bir kadro oluşturulur ve yayın faaliyetine geçilir.[6] Enstitü kütüphanesinin kurulması da bu bağlamda önem taşır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesinin temellerini atan, Hakas Türklerinden olan Türkolog Nikolay Katanov’un 7325 ciltlik kütüphanesidir. Bu kütüphane 1914’de Rusya’ya giden Sait Halim Paşa veya o tarihlerde hayatta olan Tevfik Paşa tarafından devlet adına satın alınarak İstanbul Darülfünunu’na ve ardından da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne geçmiştir.[7] Necat Birinci’nin Ahmet Caferoğlu’ndan aktardığı bilgiye göre Katanov, bu kitapları Azerbaycan’da kurulacak olan İlimler Akademisinin Türkoloji Bölümü için bir araya getirmiş; fakat ölümü üzerine kitapları eşi tarafından satılmıştır.[8] Katanov’un kütüphanesi o tarihe kadar çıkmış Türkoloji konusundaki bütün Rusça yayınların yanı sıra aynı konuda başka dillerde yazılmış eserleri de kapsamaktadır.[9] Bu haliyle bu koleksiyonun enstitünün kütüphanesine büyük katkı sağladığı şüphesizdir. Bunun dışında Hüseyin Sadettin Arel, Prof. Dr. Hamit Ongunsu, Halid Ziya Uşaklıgil, Sultan Beg, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Behçet Yazar gibi kimselerin bağışladıkları kitaplar da kütüphanenin gelişmesini sağlamıştır. İlk kurulduğu zaman 7.000 cilt kitaba sahip olan Enstitü Kütüphanesi, 1931 yılında 10.000 ve bu saydığımız bağışlar sonucunda da 50.000 kitaba sahip olmuştur.[10] Fakat enstitü, Seyyid Hasan Paşa Medresesi’nde faaliyet gösterirken, kütüphanedeki kitaplardan bir kısmı, medrese üzerindeki kurşunların kısmen çalınması sebebiyle rutubet alıp zarar görmüştür.[11] Mertol Tulum’un müdürlüğü zamanında tahrip edilmiş kitaplar özenle tamir ettirilmiştir. Kütüphane son yıllarda Prof. Dr. Oktay Aslanapa, Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Prof. Dr. Muharrem Ergin’in bağışlarıyla daha da zenginleşmiştir.[12] Enstitü Kütüphanesi’ndeki yazma eserlerin Mehmet Zeren ve İsmail Güleç tarafından katalogları yapılmıştır. Bu katalogda Prof. Dr. Osman Nedim Tuna tarafından bağışlanan eserler dışında, kütüphanenin bütün yazma eserleri tasnif edilerek listelenmiş ve yazmaların tamamı hakkında geniş bilgi verilmiştir.[13]
Bunlardan başka Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kütüphanesinde 2400 civarında doktora ve mezuniyet tezi ile 76 adet disiplin travayı mevcuttur.[14] Bu eserlerin bibliyografyası Kâzım Yetiş’in çalışmaları sonucunda konularına göre tasnif edilerek yazarların soyadlarına göre alfabetik olarak sıralanmıştır.
Enstitü kütüphanesinde şu an 7359 kitap ve derlemenin olduğu Katanov kitapları, 2557 tez ve 9671 bağış kitap bulunmaktadır.[15]
Enstitünün kendi bünyesinde yayımladığı eserler de vardır. Bunlardan ilki, 1927 senesinde Barthold’un Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler adlı eseridir. Enstitü daha sonra Kilisli Rifat’ın Maniler’ini (1928), Aziz bin Erdeşir Esterâbâdî’nin Bezm ü Rezm’ini (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Gibbons’un Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu’nu (trc. Ragıb Hulusi, 1928), Hasluck’un Bektaşilik Tedkikleri’ni (trc. Ragıb Hulusi, 1928), müellifi meçhul El-kavâninü’l-külliyye li-zabti’l-Türkiyye isimli eseri (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Köprülüzade M. Fuad’ın Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türkî-i Basit (1928), Erzurumlu Emrah (1929), Gevherî (1929), Influence du Chamanisme Turco Mongol Sur Les Ordres Mystiques Musulmans (1929), Pir Sultan Abdal (1929), Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman Hikâyesi (1930), On Altıncı Asır Sonuna Kadar Türk Saz Şairleri (1930), Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi I (1935) adlı eserlerini, Barthold’un Uluğ Bey ve Zamanı’nı (1930), Hamilton A. R. Gibb’in, Orta Asya’da Arab Fütuhatı’nı (trc. M. Hakkı,1930), Ahmet Refik’in Anadolu Türk Aşiretleri (1930) ve Osmanlı Devrinde Türk Madenleri (1931) adlı eserlerini, Max Silberschmidt’in Venedik Membalarına Nazaran Şark Meselesi’ni (trc. Ahmed Celâl, 1930), Pertev Nailî’nin Köroğlu Destanı’nı (1931), Abdülbâki (Gölpınarlı)’nın Melâmîlik ve Melâmîler’ini (1931), Abû Hayyân’ın Kitâb al-idrâk li-lisân al-Atrâk’ini (nşr. Ahmet Caferoğlu, 1931), Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası I-II’yi (1931-1939), Ahmet Caferoğlu’nun Uygur Sözlüğü I-III’ü (1934, 1937, 1938), Ömer Lutfi Barkan’ın Osmanlı İmparatorluğunda Ziraî Ekonominin Hukukî ve Malî Esasları-Kanunlar c. I (1945) adlı eserini ve Osman F. Sertkaya, Yıldız Kocasavaş, Erol Çetin ve Yavuz Tiryaki’nin birlikte hazırladıkları Balkanlarda Türk Mührü (1998) adlı kitabı yayımlamıştır. Bunların dışında Türkiyat Mecmuası, enstitünün süreli yayını olarak yayımlanmıştır. Kilisli Rifat, Ragıp Hulusi, Ahmet Caferoğlu, M. Hakkı, Ahmet Cemal ve Akdes Nimet de tercüme ettikleri eserlerle bu yayın faaliyetinin içinde yer almışlardır.
1950’lerden sonra enstitünün yayın faaliyetlerinde gerileme görülür. Bunun sebebi olarak, Atatürk’ün ölümünden sonra konuya kayıtsızlık gösterilmesi ve maddî desteğin esirgenmesi gösterilmektedir.[16]
Yayın faaliyetinin düştüğü dönemlerde, enstitüde farklı bir faaliyet kendini gösterir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü millî ve milletler arası pek çok kongreye ev sahipliği yapmaya başlar. Millî kongreler 1978’den itibaren 1979, 1980, 1981, 1983, 1984, 1986, 1987 yıllarında; milletler arası kongreler ise 1973, 1976, 1979, 1982, 1985, 1988 yıllarında yani üç yılda bir yapılmıştır. 1973-1988 arasında yapılan bu kongrelerde Türk kültürü, tarihi, dili, edebiyatı, sanatı gibi konularda tebliğler sunulmuştur. Yerli ve yabancı araştırmacıların sundukları bu tebliğler, alanlarına büyük katkı sağlamıştır. Bulgaristan’da yok edilmek ve yok sayılmak istenen Türk varlığı ile ilgili birçok bildiri metni bizzat Bulgar Türkologlar tarafından bu kongrelerde sunulmuştur.[17]
          1988 yılından itibaren ise Türkiye ile SSCB arasında yapılan mutabakat çerçevesinde Türkoloji Kolokyumları düzenlenmeye başlanmıştır. 1988-1992 yılları arasında her yıl düzenli olarak yapılan bu kolokyumlarda sunulan bildiriler ayrıca Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten’de yayımlanmıştır.
          Enstitüde, bunların dışında 28 Mayıs 1997’de Fatih Sultan Mehmed Han ve İstanbul’un Fethi, 25 Aralık 1997’de Seyyid Mehemmed Hüseyin Behçet Tebrîzî Şehriyâr’ın doğumunun 90. Yıldönümü Anma Toplantısı, 17 Nisan 1998’de 100. Doğum Yılı Dolayısıyla Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu’nu Anma Toplantısı yapılmış, ayrıca 1997, 1998 yıllarında IX. ve X. Milli Türkoloji Kongreleri, yine 1998’de II. Milletler Arası Dede Korkut Kolokyumu, 1999’da VII. Milletler Arası Türkoloji Kongresi, 2000’de İkinci Milletler Arası Göktürk Anıt ve Yazıtları Kolokyumu, 2002’de Doğumunun 140. Ölümünün 80. Yıl dönümü Dolayısıyla Nikolay Fedoroviç KATANOV Konferansları, 2004’te Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün Kuruluşunun 80. Yıl Dönümü Töreni, 2005’de Tataristan’da Türk-Tatar Kültür İlişkileri Konferansı, 2006’da Cengiz Han ve Oğullarının İcraatlarının Türk Dünyasındaki Akisleri Konferansı, 2009’da İ.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ve Türk Dil Kurumu ile birlikte Doğumunun 990. Yılında Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Uluslararası Sempozyumu, 2011’de Vefatının 25. Yılında Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ı Anma Toplantısı gibi faaliyetler düzenlenmiştir.
Türkiyat Mecmuası
Enstitünün süreli yayınlarına baktığımızda ise, Türkiyat Mecmuası ile Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası’nı görürüz. Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası yalnızca iki cilt yayımlanabilmiştir. Bunlardan ilki 1931, ikincisi de 1939 yılında Köprülüzade Mehmet Fuad’ın müdürlüğü döneminde çıkmıştır.
Türkiyat Mecmuası ise 1925’ten 1997’ye kadar 20 cilt olmak üzere yayımlanmıştır. Mecmuanın ilk iki cildi Arap harfleriyle, diğer ciltleri ise Latin harfleriyle basılmıştır. İlk altı cilt, Köprülüzade Mehmed Fuad’ın müdürlüğünde, VII-VIII. cilt Reşit Rahmeti Arat’ın, IX-XIII. ciltler Cavid Baysun’un, XIV. cilt Fahir İz’in, XV-XVII. ciltler Ahmet Caferoğlu’nun, XVIII. cilt Mehmet Kaplan’ın, XIX. cilt Sadeddin Buluç’un ve son olarak XX. cilt de Kemal Eraslan’ın müdürlüğü döneminde hazırlanmış, ancak 1997 yılında basılmıştır.
Mecmuanın yayımlandığı yıllar ve ciltleri şu şekildedir:
I. cilt, Ağustos 1925, İstanbul, 1925.
II. cilt, 1926, İstanbul, 1928.
III. cilt, 1926-1933, İstanbul, 1935.
IV. cilt, 1934, İstanbul, 1934.
V. cilt, 1935, İstanbul, 1936.
VI. cilt 1936-1939, İstanbul, 1939.
VII-VIII. cilt, cüz I, 1940-1942; cüz II, (1943-1945), İstanbul, 1945.
IX. cilt, 1946-1951, İstanbul, 1951.
X. cilt, 1951-1953, İstanbul 1953.
XI. cilt, 1954, İstanbul, 1954.
XII. cilt, 1955, İstanbul, 1955.
XIII. cilt, 1958, İstanbul, 1958.
XIV. cilt, 1964, İstanbul, 1965.
XV. cilt, 1968, İstanbul, 1969.
XVI. cilt, 1971, İstanbul, 1971.
XVII. cilt, 1972, İstanbul, 1972.
XVIII. cilt, 1973-1975, İstanbul, 1976.
XIX. cilt, 1977-1979, İstanbul, 1980.
XX. cilt, 1997, İstanbul, 1997 (iç kapakta 1996)
Mecmua düzenli olarak çıkmadığı gibi, bazı yıllarda mecmua tarihi ile basım tarihi arasında farkların olduğu görülür. Örneğin enstitünün kuruluşunun 70. yılına armağan edilen 20. cildi, 1997 tarihinde yayımlanmıştır. XIX. cilt ile XX. cildin basımı arasında 17 yıllık bir zaman olduğu gibi, XX. cilt iki yıl boyunca basım sırası beklemiştir.
Mecmuanın bazı ciltleri, kimi olaylara ve kişilere ithaf edilmiştir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir[18]:
IV. cilt, 18 Ağustos 1934’te Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan İkinci Dil Kurultayı’na armağan edilir.
X. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Mecmuasının kurucusu Prof. Dr. Fuat Köprülü’ye 60. doğum yıldönümü için ithaf edilir.
XV. cilt, yine kurucu Fuat Köprülü’nün hatırasına armağan edilir.
XVII. cilt, Malazgirt Meydan Savaşı’nın 900. yıldönümüne ithaf edilir.
XVIII. cilt, Türkiyat Mecmuası’nın yayın hayatına başlayışının 50. yılına ithaf edilir.
XX. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kuruluşunun 70. yılı dolayısıyla başta kurucu Köprülü olmak üzere vefat etmiş olan mensuplarının hatıralarına ithaf edilir.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes
bramblewhisker · 3 months
Text
Tumblr media
The new book preview has a little scrap for all the BaySun shippers out there (me).
9 notes · View notes
cpanelkurulumlari · 5 years
Text
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
Doç. Dr. Murat A. Karavelioğlu
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 1924 yılında Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü tarafından kurulmuş olup, Türkiye Cumhuriyetinde Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan ilk ve tek ilmî enstitüdür.[1] Türklerin yarattığı zengin medeniyeti ve kültürü araştıracak resmî bir kurumun yokluğu fark edilince, Gazi Mustafa Kemal, böyle bir enstitünün kurulabilmesi için çalışmalara başlanmasını istemiştir. Böylelikle, diğer ülkelerde çoktan kurulmuş olan bir merkezin, Türkiye’de de kurulması sağlanır. Bu kurum için, bizzat Atatürk tarafından bir de amblem tespit edilir. Bu amblem, elinde meşale tutan bir bozkurttur. Enstitünün altıncı müdürü olan Ahmet Caferoğlu’na göre, Atatürk’ün ‘bozkurt’ amblemini seçmesinin nedeni, bu sembol ile Türklüğün yeniden doğuşunu kastetmesidir. Meşale ise ilim ateşi olarak değerlendirilmiştir.[2]
İstanbul Dârülfünûnu Edebiyat Fakültesi’ne bağlı olarak faaliyetine başlayan enstitünün 12 Kasım 1924 tarihli talimatnamesinde, enstitünün Türklükle ilgili ilimlerde araştırma ve yayın yapacağı, bir müdürü, kâtibi, ihtiyaca göre asistan, muhafız ve hademelerinin olacağı belirtilmiş, enstitü tarafından basılacak eserlerin ücretlerinin de Maarif Vekâleti bütçesinden temin edileceği gibi hususlara yer verilmiştir. Bu talimatnamenin altıncı maddesinde enstitünün bir mecmuasının olacağı ve bu mecmuanın basımında Edebiyat Fakültesi mecmuası talimatnamesine uyulacağı belirtilmiştir.[3]
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, ilk olarak İstanbul Üniversitesi Merkez binasının içinde yer alan bugünkü Profesörler Evi’nde faaliyetine başlamıştır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü için bu kadar gösterişli ve göz önünde olan bir binanın tahsis edilmesi, Atatürk’ün kültür milliyetçiliğinin bir delili olarak görülür.[4] Fakat enstitü hep bu binada kalmaz. 1948 senesinde Edebiyat Fakültesi’nin yanındaki Seyyid Hasan Paşa Medresesi’ne geçen kurum, 1989’da Rektör Cem’i Demiroğlu döneminde Saraçhane Horhor’da müstakil bir binaya taşınır. Enstitü, faaliyetlerine halen bu binada devam etmektedir.
Tumblr media
Enstitünün binası gibi ismi de aynı kalmamış, değişmiştir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adı ile faaliyete başlayan kurum, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile birlikte Türkiyat Araştırma Merkezi,[5]  16 Ocak 1991’de kabul edilip 24 Ocak 1991 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 3699 sayılı kanunla da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adını almıştır.
Enstitünün müdürlüğünü sırasıyla Ord. Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü, Ord. Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Prof. Dr. İsmail Hikmet Ertaylan, Prof. Dr. Cavit Baysun, Prof. Fahir İz, Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Sadeddin Buluç, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Ali Alparslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Kemal Eraslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, Prof. Dr. Musa Duman yapmışlardır. Bugün bu görev, Prof. Dr. Kemal Yavuz tarafından yürütülmektedir.
Faaliyetler
          Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne hususi bütçenin verilmesiyle, 1926 tarihinden itibaren ciddi çalışmalar başlatılır, enstitü bünyesinde ilmî bir kadro oluşturulur ve yayın faaliyetine geçilir.[6] Enstitü kütüphanesinin kurulması da bu bağlamda önem taşır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesinin temellerini atan, Hakas Türklerinden olan Türkolog Nikolay Katanov’un 7325 ciltlik kütüphanesidir. Bu kütüphane 1914’de Rusya’ya giden Sait Halim Paşa veya o tarihlerde hayatta olan Tevfik Paşa tarafından devlet adına satın alınarak İstanbul Darülfünunu’na ve ardından da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne geçmiştir.[7] Necat Birinci’nin Ahmet Caferoğlu’ndan aktardığı bilgiye göre Katanov, bu kitapları Azerbaycan’da kurulacak olan İlimler Akademisinin Türkoloji Bölümü için bir araya getirmiş; fakat ölümü üzerine kitapları eşi tarafından satılmıştır.[8] Katanov’un kütüphanesi o tarihe kadar çıkmış Türkoloji konusundaki bütün Rusça yayınların yanı sıra aynı konuda başka dillerde yazılmış eserleri de kapsamaktadır.[9] Bu haliyle bu koleksiyonun enstitünün kütüphanesine büyük katkı sağladığı şüphesizdir. Bunun dışında Hüseyin Sadettin Arel, Prof. Dr. Hamit Ongunsu, Halid Ziya Uşaklıgil, Sultan Beg, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Behçet Yazar gibi kimselerin bağışladıkları kitaplar da kütüphanenin gelişmesini sağlamıştır. İlk kurulduğu zaman 7.000 cilt kitaba sahip olan Enstitü Kütüphanesi, 1931 yılında 10.000 ve bu saydığımız bağışlar sonucunda da 50.000 kitaba sahip olmuştur.[10] Fakat enstitü, Seyyid Hasan Paşa Medresesi’nde faaliyet gösterirken, kütüphanedeki kitaplardan bir kısmı, medrese üzerindeki kurşunların kısmen çalınması sebebiyle rutubet alıp zarar görmüştür.[11] Mertol Tulum’un müdürlüğü zamanında tahrip edilmiş kitaplar özenle tamir ettirilmiştir. Kütüphane son yıllarda Prof. Dr. Oktay Aslanapa, Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Prof. Dr. Muharrem Ergin’in bağışlarıyla daha da zenginleşmiştir.[12] Enstitü Kütüphanesi’ndeki yazma eserlerin Mehmet Zeren ve İsmail Güleç tarafından katalogları yapılmıştır. Bu katalogda Prof. Dr. Osman Nedim Tuna tarafından bağışlanan eserler dışında, kütüphanenin bütün yazma eserleri tasnif edilerek listelenmiş ve yazmaların tamamı hakkında geniş bilgi verilmiştir.[13]
Bunlardan başka Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kütüphanesinde 2400 civarında doktora ve mezuniyet tezi ile 76 adet disiplin travayı mevcuttur.[14] Bu eserlerin bibliyografyası Kâzım Yetiş’in çalışmaları sonucunda konularına göre tasnif edilerek yazarların soyadlarına göre alfabetik olarak sıralanmıştır.
Enstitü kütüphanesinde şu an 7359 kitap ve derlemenin olduğu Katanov kitapları, 2557 tez ve 9671 bağış kitap bulunmaktadır.[15]
Enstitünün kendi bünyesinde yayımladığı eserler de vardır. Bunlardan ilki, 1927 senesinde Barthold’un Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler adlı eseridir. Enstitü daha sonra Kilisli Rifat’ın Maniler’ini (1928), Aziz bin Erdeşir Esterâbâdî’nin Bezm ü Rezm’ini (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Gibbons’un Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu’nu (trc. Ragıb Hulusi, 1928), Hasluck’un Bektaşilik Tedkikleri’ni (trc. Ragıb Hulusi, 1928), müellifi meçhul El-kavâninü’l-külliyye li-zabti’l-Türkiyye isimli eseri (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Köprülüzade M. Fuad’ın Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türkî-i Basit (1928), Erzurumlu Emrah (1929), Gevherî (1929), Influence du Chamanisme Turco Mongol Sur Les Ordres Mystiques Musulmans (1929), Pir Sultan Abdal (1929), Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman Hikâyesi (1930), On Altıncı Asır Sonuna Kadar Türk Saz Şairleri (1930), Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi I (1935) adlı eserlerini, Barthold’un Uluğ Bey ve Zamanı’nı (1930), Hamilton A. R. Gibb’in, Orta Asya’da Arab Fütuhatı’nı (trc. M. Hakkı,1930), Ahmet Refik’in Anadolu Türk Aşiretleri (1930) ve Osmanlı Devrinde Türk Madenleri (1931) adlı eserlerini, Max Silberschmidt’in Venedik Membalarına Nazaran Şark Meselesi’ni (trc. Ahmed Celâl, 1930), Pertev Nailî’nin Köroğlu Destanı’nı (1931), Abdülbâki (Gölpınarlı)’nın Melâmîlik ve Melâmîler’ini (1931), Abû Hayyân’ın Kitâb al-idrâk li-lisân al-Atrâk’ini (nşr. Ahmet Caferoğlu, 1931), Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası I-II’yi (1931-1939), Ahmet Caferoğlu’nun Uygur Sözlüğü I-III’ü (1934, 1937, 1938), Ömer Lutfi Barkan’ın Osmanlı İmparatorluğunda Ziraî Ekonominin Hukukî ve Malî Esasları-Kanunlar c. I (1945) adlı eserini ve Osman F. Sertkaya, Yıldız Kocasavaş, Erol Çetin ve Yavuz Tiryaki’nin birlikte hazırladıkları Balkanlarda Türk Mührü (1998) adlı kitabı yayımlamıştır. Bunların dışında Türkiyat Mecmuası, enstitünün süreli yayını olarak yayımlanmıştır. Kilisli Rifat, Ragıp Hulusi, Ahmet Caferoğlu, M. Hakkı, Ahmet Cemal ve Akdes Nimet de tercüme ettikleri eserlerle bu yayın faaliyetinin içinde yer almışlardır.
1950’lerden sonra enstitünün yayın faaliyetlerinde gerileme görülür. Bunun sebebi olarak, Atatürk’ün ölümünden sonra konuya kayıtsızlık gösterilmesi ve maddî desteğin esirgenmesi gösterilmektedir.[16]
Yayın faaliyetinin düştüğü dönemlerde, enstitüde farklı bir faaliyet kendini gösterir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü millî ve milletler arası pek çok kongreye ev sahipliği yapmaya başlar. Millî kongreler 1978’den itibaren 1979, 1980, 1981, 1983, 1984, 1986, 1987 yıllarında; milletler arası kongreler ise 1973, 1976, 1979, 1982, 1985, 1988 yıllarında yani üç yılda bir yapılmıştır. 1973-1988 arasında yapılan bu kongrelerde Türk kültürü, tarihi, dili, edebiyatı, sanatı gibi konularda tebliğler sunulmuştur. Yerli ve yabancı araştırmacıların sundukları bu tebliğler, alanlarına büyük katkı sağlamıştır. Bulgaristan’da yok edilmek ve yok sayılmak istenen Türk varlığı ile ilgili birçok bildiri metni bizzat Bulgar Türkologlar tarafından bu kongrelerde sunulmuştur.[17]
          1988 yılından itibaren ise Türkiye ile SSCB arasında yapılan mutabakat çerçevesinde Türkoloji Kolokyumları düzenlenmeye başlanmıştır. 1988-1992 yılları arasında her yıl düzenli olarak yapılan bu kolokyumlarda sunulan bildiriler ayrıca Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten’de yayımlanmıştır.
          Enstitüde, bunların dışında 28 Mayıs 1997’de Fatih Sultan Mehmed Han ve İstanbul’un Fethi, 25 Aralık 1997’de Seyyid Mehemmed Hüseyin Behçet Tebrîzî Şehriyâr’ın doğumunun 90. Yıldönümü Anma Toplantısı, 17 Nisan 1998’de 100. Doğum Yılı Dolayısıyla Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu’nu Anma Toplantısı yapılmış, ayrıca 1997, 1998 yıllarında IX. ve X. Milli Türkoloji Kongreleri, yine 1998’de II. Milletler Arası Dede Korkut Kolokyumu, 1999’da VII. Milletler Arası Türkoloji Kongresi, 2000’de İkinci Milletler Arası Göktürk Anıt ve Yazıtları Kolokyumu, 2002’de Doğumunun 140. Ölümünün 80. Yıl dönümü Dolayısıyla Nikolay Fedoroviç KATANOV Konferansları, 2004’te Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün Kuruluşunun 80. Yıl Dönümü Töreni, 2005’de Tataristan’da Türk-Tatar Kültür İlişkileri Konferansı, 2006’da Cengiz Han ve Oğullarının İcraatlarının Türk Dünyasındaki Akisleri Konferansı, 2009’da İ.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ve Türk Dil Kurumu ile birlikte Doğumunun 990. Yılında Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Uluslararası Sempozyumu, 2011’de Vefatının 25. Yılında Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ı Anma Toplantısı gibi faaliyetler düzenlenmiştir.
Tumblr media
Türkiyat Mecmuası
Enstitünün süreli yayınlarına baktığımızda ise, Türkiyat Mecmuası ile Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası’nı görürüz. Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası yalnızca iki cilt yayımlanabilmiştir. Bunlardan ilki 1931, ikincisi de 1939 yılında Köprülüzade Mehmet Fuad’ın müdürlüğü döneminde çıkmıştır.
Türkiyat Mecmuası ise 1925’ten 1997’ye kadar 20 cilt olmak üzere yayımlanmıştır. Mecmuanın ilk iki cildi Arap harfleriyle, diğer ciltleri ise Latin harfleriyle basılmıştır. İlk altı cilt, Köprülüzade Mehmed Fuad’ın müdürlüğünde, VII-VIII. cilt Reşit Rahmeti Arat’ın, IX-XIII. ciltler Cavid Baysun’un, XIV. cilt Fahir İz’in, XV-XVII. ciltler Ahmet Caferoğlu’nun, XVIII. cilt Mehmet Kaplan’ın, XIX. cilt Sadeddin Buluç’un ve son olarak XX. cilt de Kemal Eraslan’ın müdürlüğü döneminde hazırlanmış, ancak 1997 yılında basılmıştır.
Mecmuanın yayımlandığı yıllar ve ciltleri şu şekildedir:
I. cilt, Ağustos 1925, İstanbul, 1925.
II. cilt, 1926, İstanbul, 1928.
III. cilt, 1926-1933, İstanbul, 1935.
IV. cilt, 1934, İstanbul, 1934.
V. cilt, 1935, İstanbul, 1936.
VI. cilt 1936-1939, İstanbul, 1939.
VII-VIII. cilt, cüz I, 1940-1942; cüz II, (1943-1945), İstanbul, 1945.
IX. cilt, 1946-1951, İstanbul, 1951.
X. cilt, 1951-1953, İstanbul 1953.
XI. cilt, 1954, İstanbul, 1954.
XII. cilt, 1955, İstanbul, 1955.
XIII. cilt, 1958, İstanbul, 1958.
XIV. cilt, 1964, İstanbul, 1965.
XV. cilt, 1968, İstanbul, 1969.
XVI. cilt, 1971, İstanbul, 1971.
XVII. cilt, 1972, İstanbul, 1972.
XVIII. cilt, 1973-1975, İstanbul, 1976.
XIX. cilt, 1977-1979, İstanbul, 1980.
XX. cilt, 1997, İstanbul, 1997 (iç kapakta 1996)
Mecmua düzenli olarak çıkmadığı gibi, bazı yıllarda mecmua tarihi ile basım tarihi arasında farkların olduğu görülür. Örneğin enstitünün kuruluşunun 70. yılına armağan edilen 20. cildi, 1997 tarihinde yayımlanmıştır. XIX. cilt ile XX. cildin basımı arasında 17 yıllık bir zaman olduğu gibi, XX. cilt iki yıl boyunca basım sırası beklemiştir.
Mecmuanın bazı ciltleri, kimi olaylara ve kişilere ithaf edilmiştir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir[18]:
IV. cilt, 18 Ağustos 1934’te Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan İkinci Dil Kurultayı’na armağan edilir.
X. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Mecmuasının kurucusu Prof. Dr. Fuat Köprülü’ye 60. doğum yıldönümü için ithaf edilir.
XV. cilt, yine kurucu Fuat Köprülü’nün hatırasına armağan edilir.
XVII. cilt, Malazgirt Meydan Savaşı’nın 900. yıldönümüne ithaf edilir.
XVIII. cilt, Türkiyat Mecmuası’nın yayın hayatına başlayışının 50. yılına ithaf edilir.
XX. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kuruluşunun 70. yılı dolayısıyla başta kurucu Köprülü olmak üzere vefat etmiş olan mensuplarının hatıralarına ithaf edilir.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes
bebekarabasionerisi · 5 years
Text
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
Doç. Dr. Murat A. Karavelioğlu
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 1924 yılında Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü tarafından kurulmuş olup, Türkiye Cumhuriyetinde Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan ilk ve tek ilmî enstitüdür.[1] Türklerin yarattığı zengin medeniyeti ve kültürü araştıracak resmî bir kurumun yokluğu fark edilince, Gazi Mustafa Kemal, böyle bir enstitünün kurulabilmesi için çalışmalara başlanmasını istemiştir. Böylelikle, diğer ülkelerde çoktan kurulmuş olan bir merkezin, Türkiye’de de kurulması sağlanır. Bu kurum için, bizzat Atatürk tarafından bir de amblem tespit edilir. Bu amblem, elinde meşale tutan bir bozkurttur. Enstitünün altıncı müdürü olan Ahmet Caferoğlu’na göre, Atatürk’ün ‘bozkurt’ amblemini seçmesinin nedeni, bu sembol ile Türklüğün yeniden doğuşunu kastetmesidir. Meşale ise ilim ateşi olarak değerlendirilmiştir.[2]
İstanbul Dârülfünûnu Edebiyat Fakültesi’ne bağlı olarak faaliyetine başlayan enstitünün 12 Kasım 1924 tarihli talimatnamesinde, enstitünün Türklükle ilgili ilimlerde araştırma ve yayın yapacağı, bir müdürü, kâtibi, ihtiyaca göre asistan, muhafız ve hademelerinin olacağı belirtilmiş, enstitü tarafından basılacak eserlerin ücretlerinin de Maarif Vekâleti bütçesinden temin edileceği gibi hususlara yer verilmiştir. Bu talimatnamenin altıncı maddesinde enstitünün bir mecmuasının olacağı ve bu mecmuanın basımında Edebiyat Fakültesi mecmuası talimatnamesine uyulacağı belirtilmiştir.[3]
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, ilk olarak İstanbul Üniversitesi Merkez binasın��n içinde yer alan bugünkü Profesörler Evi’nde faaliyetine başlamıştır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü için bu kadar gösterişli ve göz önünde olan bir binanın tahsis edilmesi, Atatürk’ün kültür milliyetçiliğinin bir delili olarak görülür.[4] Fakat enstitü hep bu binada kalmaz. 1948 senesinde Edebiyat Fakültesi’nin yanındaki Seyyid Hasan Paşa Medresesi’ne geçen kurum, 1989’da Rektör Cem’i Demiroğlu döneminde Saraçhane Horhor’da müstakil bir binaya taşınır. Enstitü, faaliyetlerine halen bu binada devam etmektedir.
Enstitünün binası gibi ismi de aynı kalmamış, değişmiştir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adı ile faaliyete başlayan kurum, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile birlikte Türkiyat Araştırma Merkezi,[5]  16 Ocak 1991’de kabul edilip 24 Ocak 1991 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 3699 sayılı kanunla da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adını almıştır.
Enstitünün müdürlüğünü sırasıyla Ord. Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü, Ord. Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Prof. Dr. İsmail Hikmet Ertaylan, Prof. Dr. Cavit Baysun, Prof. Fahir İz, Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Sadeddin Buluç, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Ali Alparslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Kemal Eraslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, Prof. Dr. Musa Duman yapmışlardır. Bugün bu görev, Prof. Dr. Kemal Yavuz tarafından yürütülmektedir.
Faaliyetler
          Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne hususi bütçenin verilmesiyle, 1926 tarihinden itibaren ciddi çalışmalar başlatılır, enstitü bünyesinde ilmî bir kadro oluşturulur ve yayın faaliyetine geçilir.[6] Enstitü kütüphanesinin kurulması da bu bağlamda önem taşır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesinin temellerini atan, Hakas Türklerinden olan Türkolog Nikolay Katanov’un 7325 ciltlik kütüphanesidir. Bu kütüphane 1914’de Rusya’ya giden Sait Halim Paşa veya o tarihlerde hayatta olan Tevfik Paşa tarafından devlet adına satın alınarak İstanbul Darülfünunu’na ve ardından da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne geçmiştir.[7] Necat Birinci’nin Ahmet Caferoğlu’ndan aktardığı bilgiye göre Katanov, bu kitapları Azerbaycan’da kurulacak olan İlimler Akademisinin Türkoloji Bölümü için bir araya getirmiş; fakat ölümü üzerine kitapları eşi tarafından satılmıştır.[8] Katanov’un kütüphanesi o tarihe kadar çıkmış Türkoloji konusundaki bütün Rusça yayınların yanı sıra aynı konuda başka dillerde yazılmış eserleri de kapsamaktadır.[9] Bu haliyle bu koleksiyonun enstitünün kütüphanesine büyük katkı sağladığı şüphesizdir. Bunun dışında Hüseyin Sadettin Arel, Prof. Dr. Hamit Ongunsu, Halid Ziya Uşaklıgil, Sultan Beg, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Behçet Yazar gibi kimselerin bağışladıkları kitaplar da kütüphanenin gelişmesini sağlamıştır. İlk kurulduğu zaman 7.000 cilt kitaba sahip olan Enstitü Kütüphanesi, 1931 yılında 10.000 ve bu saydığımız bağışlar sonucunda da 50.000 kitaba sahip olmuştur.[10] Fakat enstitü, Seyyid Hasan Paşa Medresesi’nde faaliyet gösterirken, kütüphanedeki kitaplardan bir kısmı, medrese üzerindeki kurşunların kısmen çalınması sebebiyle rutubet alıp zarar görmüştür.[11] Mertol Tulum’un müdürlüğü zamanında tahrip edilmiş kitaplar özenle tamir ettirilmiştir. Kütüphane son yıllarda Prof. Dr. Oktay Aslanapa, Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Prof. Dr. Muharrem Ergin’in bağışlarıyla daha da zenginleşmiştir.[12] Enstitü Kütüphanesi’ndeki yazma eserlerin Mehmet Zeren ve İsmail Güleç tarafından katalogları yapılmıştır. Bu katalogda Prof. Dr. Osman Nedim Tuna tarafından bağışlanan eserler dışında, kütüphanenin bütün yazma eserleri tasnif edilerek listelenmiş ve yazmaların tamamı hakkında geniş bilgi verilmiştir.[13]
Bunlardan başka Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kütüphanesinde 2400 civarında doktora ve mezuniyet tezi ile 76 adet disiplin travayı mevcuttur.[14] Bu eserlerin bibliyografyası Kâzım Yetiş’in çalışmaları sonucunda konularına göre tasnif edilerek yazarların soyadlarına göre alfabetik olarak sıralanmıştır.
Enstitü kütüphanesinde şu an 7359 kitap ve derlemenin olduğu Katanov kitapları, 2557 tez ve 9671 bağış kitap bulunmaktadır.[15]
Enstitünün kendi bünyesinde yayımladığı eserler de vardır. Bunlardan ilki, 1927 senesinde Barthold’un Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler adlı eseridir. Enstitü daha sonra Kilisli Rifat’ın Maniler’ini (1928), Aziz bin Erdeşir Esterâbâdî’nin Bezm ü Rezm’ini (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Gibbons’un Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu’nu (trc. Ragıb Hulusi, 1928), Hasluck’un Bektaşilik Tedkikleri’ni (trc. Ragıb Hulusi, 1928), müellifi meçhul El-kavâninü’l-külliyye li-zabti’l-Türkiyye isimli eseri (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Köprülüzade M. Fuad’ın Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türkî-i Basit (1928), Erzurumlu Emrah (1929), Gevherî (1929), Influence du Chamanisme Turco Mongol Sur Les Ordres Mystiques Musulmans (1929), Pir Sultan Abdal (1929), Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman Hikâyesi (1930), On Altıncı Asır Sonuna Kadar Türk Saz Şairleri (1930), Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi I (1935) adlı eserlerini, Barthold’un Uluğ Bey ve Zamanı’nı (1930), Hamilton A. R. Gibb’in, Orta Asya’da Arab Fütuhatı’nı (trc. M. Hakkı,1930), Ahmet Refik’in Anadolu Türk Aşiretleri (1930) ve Osmanlı Devrinde Türk Madenleri (1931) adlı eserlerini, Max Silberschmidt’in Venedik Membalarına Nazaran Şark Meselesi’ni (trc. Ahmed Celâl, 1930), Pertev Nailî’nin Köroğlu Destanı’nı (1931), Abdülbâki (Gölpınarlı)’nın Melâmîlik ve Melâmîler’ini (1931), Abû Hayyân’ın Kitâb al-idrâk li-lisân al-Atrâk’ini (nşr. Ahmet Caferoğlu, 1931), Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası I-II’yi (1931-1939), Ahmet Caferoğlu’nun Uygur Sözlüğü I-III’ü (1934, 1937, 1938), Ömer Lutfi Barkan’ın Osmanlı İmparatorluğunda Ziraî Ekonominin Hukukî ve Malî Esasları-Kanunlar c. I (1945) adlı eserini ve Osman F. Sertkaya, Yıldız Kocasavaş, Erol Çetin ve Yavuz Tiryaki’nin birlikte hazırladıkları Balkanlarda Türk Mührü (1998) adlı kitabı yayımlamıştır. Bunların dışında Türkiyat Mecmuası, enstitünün süreli yayını olarak yayımlanmıştır. Kilisli Rifat, Ragıp Hulusi, Ahmet Caferoğlu, M. Hakkı, Ahmet Cemal ve Akdes Nimet de tercüme ettikleri eserlerle bu yayın faaliyetinin içinde yer almışlardır.
1950’lerden sonra enstitünün yayın faaliyetlerinde gerileme görülür. Bunun sebebi olarak, Atatürk’ün ölümünden sonra konuya kayıtsızlık gösterilmesi ve maddî desteğin esirgenmesi gösterilmektedir.[16]
Yayın faaliyetinin düştüğü dönemlerde, enstitüde farklı bir faaliyet kendini gösterir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü millî ve milletler arası pek çok kongreye ev sahipliği yapmaya başlar. Millî kongreler 1978’den itibaren 1979, 1980, 1981, 1983, 1984, 1986, 1987 yıllarında; milletler arası kongreler ise 1973, 1976, 1979, 1982, 1985, 1988 yıllarında yani üç yılda bir yapılmıştır. 1973-1988 arasında yapılan bu kongrelerde Türk kültürü, tarihi, dili, edebiyatı, sanatı gibi konularda tebliğler sunulmuştur. Yerli ve yabancı araştırmacıların sundukları bu tebliğler, alanlarına büyük katkı sağlamıştır. Bulgaristan’da yok edilmek ve yok sayılmak istenen Türk varlığı ile ilgili birçok bildiri metni bizzat Bulgar Türkologlar tarafından bu kongrelerde sunulmuştur.[17]
          1988 yılından itibaren ise Türkiye ile SSCB arasında yapılan mutabakat çerçevesinde Türkoloji Kolokyumları düzenlenmeye başlanmıştır. 1988-1992 yılları arasında her yıl düzenli olarak yapılan bu kolokyumlarda sunulan bildiriler ayrıca Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten’de yayımlanmıştır.
          Enstitüde, bunların dışında 28 Mayıs 1997’de Fatih Sultan Mehmed Han ve İstanbul’un Fethi, 25 Aralık 1997’de Seyyid Mehemmed Hüseyin Behçet Tebrîzî Şehriyâr’ın doğumunun 90. Yıldönümü Anma Toplantısı, 17 Nisan 1998’de 100. Doğum Yılı Dolayısıyla Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu’nu Anma Toplantısı yapılmış, ayrıca 1997, 1998 yıllarında IX. ve X. Milli Türkoloji Kongreleri, yine 1998’de II. Milletler Arası Dede Korkut Kolokyumu, 1999’da VII. Milletler Arası Türkoloji Kongresi, 2000’de İkinci Milletler Arası Göktürk Anıt ve Yazıtları Kolokyumu, 2002’de Doğumunun 140. Ölümünün 80. Yıl dönümü Dolayısıyla Nikolay Fedoroviç KATANOV Konferansları, 2004’te Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün Kuruluşunun 80. Yıl Dönümü Töreni, 2005’de Tataristan’da Türk-Tatar Kültür İlişkileri Konferansı, 2006’da Cengiz Han ve Oğullarının İcraatlarının Türk Dünyasındaki Akisleri Konferansı, 2009’da İ.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ve Türk Dil Kurumu ile birlikte Doğumunun 990. Yılında Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Uluslararası Sempozyumu, 2011’de Vefatının 25. Yılında Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ı Anma Toplantısı gibi faaliyetler düzenlenmiştir.
Tumblr media
Türkiyat Mecmuası
Enstitünün süreli yayınlarına baktığımızda ise, Türkiyat Mecmuası ile Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası’nı görürüz. Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası yalnızca iki cilt yayımlanabilmiştir. Bunlardan ilki 1931, ikincisi de 1939 yılında Köprülüzade Mehmet Fuad’ın müdürlüğü döneminde çıkmıştır.
Türkiyat Mecmuası ise 1925’ten 1997’ye kadar 20 cilt olmak üzere yayımlanmıştır. Mecmuanın ilk iki cildi Arap harfleriyle, diğer ciltleri ise Latin harfleriyle basılmıştır. İlk altı cilt, Köprülüzade Mehmed Fuad’ın müdürlüğünde, VII-VIII. cilt Reşit Rahmeti Arat’ın, IX-XIII. ciltler Cavid Baysun’un, XIV. cilt Fahir İz’in, XV-XVII. ciltler Ahmet Caferoğlu’nun, XVIII. cilt Mehmet Kaplan’ın, XIX. cilt Sadeddin Buluç’un ve son olarak XX. cilt de Kemal Eraslan’ın müdürlüğü döneminde hazırlanmış, ancak 1997 yılında basılmıştır.
Mecmuanın yayımlandığı yıllar ve ciltleri şu şekildedir:
I. cilt, Ağustos 1925, İstanbul, 1925.
II. cilt, 1926, İstanbul, 1928.
III. cilt, 1926-1933, İstanbul, 1935.
IV. cilt, 1934, İstanbul, 1934.
V. cilt, 1935, İstanbul, 1936.
VI. cilt 1936-1939, İstanbul, 1939.
VII-VIII. cilt, cüz I, 1940-1942; cüz II, (1943-1945), İstanbul, 1945.
IX. cilt, 1946-1951, İstanbul, 1951.
X. cilt, 1951-1953, İstanbul 1953.
XI. cilt, 1954, İstanbul, 1954.
XII. cilt, 1955, İstanbul, 1955.
XIII. cilt, 1958, İstanbul, 1958.
XIV. cilt, 1964, İstanbul, 1965.
XV. cilt, 1968, İstanbul, 1969.
XVI. cilt, 1971, İstanbul, 1971.
XVII. cilt, 1972, İstanbul, 1972.
XVIII. cilt, 1973-1975, İstanbul, 1976.
XIX. cilt, 1977-1979, İstanbul, 1980.
XX. cilt, 1997, İstanbul, 1997 (iç kapakta 1996)
Mecmua düzenli olarak çıkmadığı gibi, bazı yıllarda mecmua tarihi ile basım tarihi arasında farkların olduğu görülür. Örneğin enstitünün kuruluşunun 70. yılına armağan edilen 20. cildi, 1997 tarihinde yayımlanmıştır. XIX. cilt ile XX. cildin basımı arasında 17 yıllık bir zaman olduğu gibi, XX. cilt iki yıl boyunca basım sırası beklemiştir.
Mecmuanın bazı ciltleri, kimi olaylara ve kişilere ithaf edilmiştir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir[18]:
IV. cilt, 18 Ağustos 1934’te Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan İkinci Dil Kurultayı’na armağan edilir.
X. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Mecmuasının kurucusu Prof. Dr. Fuat Köprülü’ye 60. doğum yıldönümü için ithaf edilir.
XV. cilt, yine kurucu Fuat Köprülü’nün hatırasına armağan edilir.
XVII. cilt, Malazgirt Meydan Savaşı’nın 900. yıldönümüne ithaf edilir.
XVIII. cilt, Türkiyat Mecmuası’nın yayın hayatına başlayışının 50. yılına ithaf edilir.
XX. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kuruluşunun 70. yılı dolayısıyla başta kurucu Köprülü olmak üzere vefat etmiş olan mensuplarının hatıralarına ithaf edilir.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes
Text
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
Doç. Dr. Murat A. Karavelioğlu
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 1924 yılında Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü tarafından kurulmuş olup, Türkiye Cumhuriyetinde Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan ilk ve tek ilmî enstitüdür.[1] Türklerin yarattığı zengin medeniyeti ve kültürü araştıracak resmî bir kurumun yokluğu fark edilince, Gazi Mustafa Kemal, böyle bir enstitünün kurulabilmesi için çalışmalara başlanmasını istemiştir. Böylelikle, diğer ülkelerde çoktan kurulmuş olan bir merkezin, Türkiye’de de kurulması sağlanır. Bu kurum için, bizzat Atatürk tarafından bir de amblem tespit edilir. Bu amblem, elinde meşale tutan bir bozkurttur. Enstitünün altıncı müdürü olan Ahmet Caferoğlu’na göre, Atatürk’ün ‘bozkurt’ amblemini seçmesinin nedeni, bu sembol ile Türklüğün yeniden doğuşunu kastetmesidir. Meşale ise ilim ateşi olarak değerlendirilmiştir.[2]
Tumblr media
İstanbul Dârülfünûnu Edebiyat Fakültesi’ne bağlı olarak faaliyetine başlayan enstitünün 12 Kasım 1924 tarihli talimatnamesinde, enstitünün Türklükle ilgili ilimlerde araştırma ve yayın yapacağı, bir müdürü, kâtibi, ihtiyaca göre asistan, muhafız ve hademelerinin olacağı belirtilmiş, enstitü tarafından basılacak eserlerin ücretlerinin de Maarif Vekâleti bütçesinden temin edileceği gibi hususlara yer verilmiştir. Bu talimatnamenin altıncı maddesinde enstitünün bir mecmuasının olacağı ve bu mecmuanın basımında Edebiyat Fakültesi mecmuası talimatnamesine uyulacağı belirtilmiştir.[3]
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, ilk olarak İstanbul Üniversitesi Merkez binasının içinde yer alan bugünkü Profesörler Evi’nde faaliyetine başlamıştır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü için bu kadar gösterişli ve göz önünde olan bir binanın tahsis edilmesi, Atatürk’ün kültür milliyetçiliğinin bir delili olarak görülür.[4] Fakat enstitü hep bu binada kalmaz. 1948 senesinde Edebiyat Fakültesi’nin yanındaki Seyyid Hasan Paşa Medresesi’ne geçen kurum, 1989’da Rektör Cem’i Demiroğlu döneminde Saraçhane Horhor’da müstakil bir binaya taşınır. Enstitü, faaliyetlerine halen bu binada devam etmektedir.
Enstitünün binası gibi ismi de aynı kalmamış, değişmiştir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adı ile faaliyete başlayan kurum, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile birlikte Türkiyat Araştırma Merkezi,[5]  16 Ocak 1991’de kabul edilip 24 Ocak 1991 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 3699 sayılı kanunla da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adını almıştır.
Enstitünün müdürlüğünü sırasıyla Ord. Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü, Ord. Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Prof. Dr. İsmail Hikmet Ertaylan, Prof. Dr. Cavit Baysun, Prof. Fahir İz, Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Sadeddin Buluç, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Ali Alparslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Kemal Eraslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, Prof. Dr. Musa Duman yapmışlardır. Bugün bu görev, Prof. Dr. Kemal Yavuz tarafından yürütülmektedir.
Faaliyetler
          Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne hususi bütçenin verilmesiyle, 1926 tarihinden itibaren ciddi çalışmalar başlatılır, enstitü bünyesinde ilmî bir kadro oluşturulur ve yayın faaliyetine geçilir.[6] Enstitü kütüphanesinin kurulması da bu bağlamda önem taşır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesinin temellerini atan, Hakas Türklerinden olan Türkolog Nikolay Katanov’un 7325 ciltlik kütüphanesidir. Bu kütüphane 1914’de Rusya’ya giden Sait Halim Paşa veya o tarihlerde hayatta olan Tevfik Paşa tarafından devlet adına satın alınarak İstanbul Darülfünunu’na ve ardından da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne geçmiştir.[7] Necat Birinci’nin Ahmet Caferoğlu’ndan aktardığı bilgiye göre Katanov, bu kitapları Azerbaycan’da kurulacak olan İlimler Akademisinin Türkoloji Bölümü için bir araya getirmiş; fakat ölümü üzerine kitapları eşi tarafından satılmıştır.[8] Katanov’un kütüphanesi o tarihe kadar çıkmış Türkoloji konusundaki bütün Rusça yayınların yanı sıra aynı konuda başka dillerde yazılmış eserleri de kapsamaktadır.[9] Bu haliyle bu koleksiyonun enstitünün kütüphanesine büyük katkı sağladığı şüphesizdir. Bunun dışında Hüseyin Sadettin Arel, Prof. Dr. Hamit Ongunsu, Halid Ziya Uşaklıgil, Sultan Beg, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Behçet Yazar gibi kimselerin bağışladıkları kitaplar da kütüphanenin gelişmesini sağlamıştır. İlk kurulduğu zaman 7.000 cilt kitaba sahip olan Enstitü Kütüphanesi, 1931 yılında 10.000 ve bu saydığımız bağışlar sonucunda da 50.000 kitaba sahip olmuştur.[10] Fakat enstitü, Seyyid Hasan Paşa Medresesi’nde faaliyet gösterirken, kütüphanedeki kitaplardan bir kısmı, medrese üzerindeki kurşunların kısmen çalınması sebebiyle rutubet alıp zarar görmüştür.[11] Mertol Tulum’un müdürlüğü zamanında tahrip edilmiş kitaplar özenle tamir ettirilmiştir. Kütüphane son yıllarda Prof. Dr. Oktay Aslanapa, Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Prof. Dr. Muharrem Ergin’in bağışlarıyla daha da zenginleşmiştir.[12] Enstitü Kütüphanesi’ndeki yazma eserlerin Mehmet Zeren ve İsmail Güleç tarafından katalogları yapılmıştır. Bu katalogda Prof. Dr. Osman Nedim Tuna tarafından bağışlanan eserler dışında, kütüphanenin bütün yazma eserleri tasnif edilerek listelenmiş ve yazmaların tamamı hakkında geniş bilgi verilmiştir.[13]
Bunlardan başka Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kütüphanesinde 2400 civarında doktora ve mezuniyet tezi ile 76 adet disiplin travayı mevcuttur.[14] Bu eserlerin bibliyografyası Kâzım Yetiş’in çalışmaları sonucunda konularına göre tasnif edilerek yazarların soyadlarına göre alfabetik olarak sıralanmıştır.
Enstitü kütüphanesinde şu an 7359 kitap ve derlemenin olduğu Katanov kitapları, 2557 tez ve 9671 bağış kitap bulunmaktadır.[15]
Enstitünün kendi bünyesinde yayımladığı eserler de vardır. Bunlardan ilki, 1927 senesinde Barthold’un Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler adlı eseridir. Enstitü daha sonra Kilisli Rifat’ın Maniler’ini (1928), Aziz bin Erdeşir Esterâbâdî’nin Bezm ü Rezm’ini (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Gibbons’un Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu’nu (trc. Ragıb Hulusi, 1928), Hasluck’un Bektaşilik Tedkikleri’ni (trc. Ragıb Hulusi, 1928), müellifi meçhul El-kavâninü’l-külliyye li-zabti’l-Türkiyye isimli eseri (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Köprülüzade M. Fuad’ın Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türkî-i Basit (1928), Erzurumlu Emrah (1929), Gevherî (1929), Influence du Chamanisme Turco Mongol Sur Les Ordres Mystiques Musulmans (1929), Pir Sultan Abdal (1929), Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman Hikâyesi (1930), On Altıncı Asır Sonuna Kadar Türk Saz Şairleri (1930), Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi I (1935) adlı eserlerini, Barthold’un Uluğ Bey ve Zamanı’nı (1930), Hamilton A. R. Gibb’in, Orta Asya’da Arab Fütuhatı’nı (trc. M. Hakkı,1930), Ahmet Refik’in Anadolu Türk Aşiretleri (1930) ve Osmanlı Devrinde Türk Madenleri (1931) adlı eserlerini, Max Silberschmidt’in Venedik Membalarına Nazaran Şark Meselesi’ni (trc. Ahmed Celâl, 1930), Pertev Nailî’nin Köroğlu Destanı’nı (1931), Abdülbâki (Gölpınarlı)’nın Melâmîlik ve Melâmîler’ini (1931), Abû Hayyân’ın Kitâb al-idrâk li-lisân al-Atrâk’ini (nşr. Ahmet Caferoğlu, 1931), Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası I-II’yi (1931-1939), Ahmet Caferoğlu’nun Uygur Sözlüğü I-III’ü (1934, 1937, 1938), Ömer Lutfi Barkan’ın Osmanlı İmparatorluğunda Ziraî Ekonominin Hukukî ve Malî Esasları-Kanunlar c. I (1945) adlı eserini ve Osman F. Sertkaya, Yıldız Kocasavaş, Erol Çetin ve Yavuz Tiryaki’nin birlikte hazırladıkları Balkanlarda Türk Mührü (1998) adlı kitabı yayımlamıştır. Bunların dışında Türkiyat Mecmuası, enstitünün süreli yayını olarak yayımlanmıştır. Kilisli Rifat, Ragıp Hulusi, Ahmet Caferoğlu, M. Hakkı, Ahmet Cemal ve Akdes Nimet de tercüme ettikleri eserlerle bu yayın faaliyetinin içinde yer almışlardır.
1950’lerden sonra enstitünün yayın faaliyetlerinde gerileme görülür. Bunun sebebi olarak, Atatürk’ün ölümünden sonra konuya kayıtsızlık gösterilmesi ve maddî desteğin esirgenmesi gösterilmektedir.[16]
Yayın faaliyetinin düştüğü dönemlerde, enstitüde farklı bir faaliyet kendini gösterir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü millî ve milletler arası pek çok kongreye ev sahipliği yapmaya başlar. Millî kongreler 1978’den itibaren 1979, 1980, 1981, 1983, 1984, 1986, 1987 yıllarında; milletler arası kongreler ise 1973, 1976, 1979, 1982, 1985, 1988 yıllarında yani üç yılda bir yapılmıştır. 1973-1988 arasında yapılan bu kongrelerde Türk kültürü, tarihi, dili, edebiyatı, sanatı gibi konularda tebliğler sunulmuştur. Yerli ve yabancı araştırmacıların sundukları bu tebliğler, alanlarına büyük katkı sağlamıştır. Bulgaristan’da yok edilmek ve yok sayılmak istenen Türk varlığı ile ilgili birçok bildiri metni bizzat Bulgar Türkologlar tarafından bu kongrelerde sunulmuştur.[17]
          1988 yılından itibaren ise Türkiye ile SSCB arasında yapılan mutabakat çerçevesinde Türkoloji Kolokyumları düzenlenmeye başlanmıştır. 1988-1992 yılları arasında her yıl düzenli olarak yapılan bu kolokyumlarda sunulan bildiriler ayrıca Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten’de yayımlanmıştır.
          Enstitüde, bunların dışında 28 Mayıs 1997’de Fatih Sultan Mehmed Han ve İstanbul’un Fethi, 25 Aralık 1997’de Seyyid Mehemmed Hüseyin Behçet Tebrîzî Şehriyâr’ın doğumunun 90. Yıldönümü Anma Toplantısı, 17 Nisan 1998’de 100. Doğum Yılı Dolayısıyla Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu’nu Anma Toplantısı yapılmış, ayrıca 1997, 1998 yıllarında IX. ve X. Milli Türkoloji Kongreleri, yine 1998’de II. Milletler Arası Dede Korkut Kolokyumu, 1999’da VII. Milletler Arası Türkoloji Kongresi, 2000’de İkinci Milletler Arası Göktürk Anıt ve Yazıtları Kolokyumu, 2002’de Doğumunun 140. Ölümünün 80. Yıl dönümü Dolayısıyla Nikolay Fedoroviç KATANOV Konferansları, 2004’te Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün Kuruluşunun 80. Yıl Dönümü Töreni, 2005’de Tataristan’da Türk-Tatar Kültür İlişkileri Konferansı, 2006’da Cengiz Han ve Oğullarının İcraatlarının Türk Dünyasındaki Akisleri Konferansı, 2009’da İ.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ve Türk Dil Kurumu ile birlikte Doğumunun 990. Yılında Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Uluslararası Sempozyumu, 2011’de Vefatının 25. Yılında Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ı Anma Toplantısı gibi faaliyetler düzenlenmiştir.
Türkiyat Mecmuası
Enstitünün süreli yayınlarına baktığımızda ise, Türkiyat Mecmuası ile Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası’nı görürüz. Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası yalnızca iki cilt yayımlanabilmiştir. Bunlardan ilki 1931, ikincisi de 1939 yılında Köprülüzade Mehmet Fuad’ın müdürlüğü döneminde çıkmıştır.
Türkiyat Mecmuası ise 1925’ten 1997’ye kadar 20 cilt olmak üzere yayımlanmıştır. Mecmuanın ilk iki cildi Arap harfleriyle, diğer ciltleri ise Latin harfleriyle basılmıştır. İlk altı cilt, Köprülüzade Mehmed Fuad’ın müdürlüğünde, VII-VIII. cilt Reşit Rahmeti Arat’ın, IX-XIII. ciltler Cavid Baysun’un, XIV. cilt Fahir İz’in, XV-XVII. ciltler Ahmet Caferoğlu’nun, XVIII. cilt Mehmet Kaplan’ın, XIX. cilt Sadeddin Buluç’un ve son olarak XX. cilt de Kemal Eraslan’ın müdürlüğü döneminde hazırlanmış, ancak 1997 yılında basılmıştır.
Mecmuanın yayımlandığı yıllar ve ciltleri şu şekildedir:
I. cilt, Ağustos 1925, İstanbul, 1925.
II. cilt, 1926, İstanbul, 1928.
III. cilt, 1926-1933, İstanbul, 1935.
IV. cilt, 1934, İstanbul, 1934.
V. cilt, 1935, İstanbul, 1936.
VI. cilt 1936-1939, İstanbul, 1939.
VII-VIII. cilt, cüz I, 1940-1942; cüz II, (1943-1945), İstanbul, 1945.
IX. cilt, 1946-1951, İstanbul, 1951.
X. cilt, 1951-1953, İstanbul 1953.
XI. cilt, 1954, İstanbul, 1954.
XII. cilt, 1955, İstanbul, 1955.
XIII. cilt, 1958, İstanbul, 1958.
XIV. cilt, 1964, İstanbul, 1965.
XV. cilt, 1968, İstanbul, 1969.
XVI. cilt, 1971, İstanbul, 1971.
XVII. cilt, 1972, İstanbul, 1972.
XVIII. cilt, 1973-1975, İstanbul, 1976.
XIX. cilt, 1977-1979, İstanbul, 1980.
XX. cilt, 1997, İstanbul, 1997 (iç kapakta 1996)
Mecmua düzenli olarak çıkmadığı gibi, bazı yıllarda mecmua tarihi ile basım tarihi arasında farkların olduğu görülür. Örneğin enstitünün kuruluşunun 70. yılına armağan edilen 20. cildi, 1997 tarihinde yayımlanmıştır. XIX. cilt ile XX. cildin basımı arasında 17 yıllık bir zaman olduğu gibi, XX. cilt iki yıl boyunca basım sırası beklemiştir.
Mecmuanın bazı ciltleri, kimi olaylara ve kişilere ithaf edilmiştir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir[18]:
IV. cilt, 18 Ağustos 1934’te Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan İkinci Dil Kurultayı’na armağan edilir.
X. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Mecmuasının kurucusu Prof. Dr. Fuat Köprülü’ye 60. doğum yıldönümü için ithaf edilir.
XV. cilt, yine kurucu Fuat Köprülü’nün hatırasına armağan edilir.
XVII. cilt, Malazgirt Meydan Savaşı’nın 900. yıldönümüne ithaf edilir.
XVIII. cilt, Türkiyat Mecmuası’nın yayın hayatına başlayışının 50. yılına ithaf edilir.
XX. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kuruluşunun 70. yılı dolayısıyla başta kurucu Köprülü olmak üzere vefat etmiş olan mensuplarının hatıralarına ithaf edilir.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes
arapalfabesiogren · 5 years
Text
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ VE TÜRKİYAT MECMUASI
Doç. Dr. Murat A. Karavelioğlu
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 1924 yılında Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü tarafından kurulmuş olup, Türkiye Cumhuriyetinde Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan ilk ve tek ilmî enstitüdür.[1] Türklerin yarattığı zengin medeniyeti ve kültürü araştıracak resmî bir kurumun yokluğu fark edilince, Gazi Mustafa Kemal, böyle bir enstitünün kurulabilmesi için çalışmalara başlanmasını istemiştir. Böylelikle, diğer ülkelerde çoktan kurulmuş olan bir merkezin, Türkiye’de de kurulması sağlanır. Bu kurum için, bizzat Atatürk tarafından bir de amblem tespit edilir. Bu amblem, elinde meşale tutan bir bozkurttur. Enstitünün altıncı müdürü olan Ahmet Caferoğlu’na göre, Atatürk’ün ‘bozkurt’ amblemini seçmesinin nedeni, bu sembol ile Türklüğün yeniden doğuşunu kastetmesidir. Meşale ise ilim ateşi olarak değerlendirilmiştir.[2]
İstanbul Dârülfünûnu Edebiyat Fakültesi’ne bağlı olarak faaliyetine başlayan enstitünün 12 Kasım 1924 tarihli talimatnamesinde, enstitünün Türklükle ilgili ilimlerde araştırma ve yayın yapacağı, bir müdürü, kâtibi, ihtiyaca göre asistan, muhafız ve hademelerinin olacağı belirtilmiş, enstitü tarafından basılacak eserlerin ücretlerinin de Maarif Vekâleti bütçesinden temin edileceği gibi hususlara yer verilmiştir. Bu talimatnamenin altıncı maddesinde enstitünün bir mecmuasının olacağı ve bu mecmuanın basımında Edebiyat Fakültesi mecmuası talimatnamesine uyulacağı belirtilmiştir.[3]
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, ilk olarak İstanbul Üniversitesi Merkez binasının içinde yer alan bugünkü Profesörler Evi’nde faaliyetine başlamıştır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü için bu kadar gösterişli ve göz önünde olan bir binanın tahsis edilmesi, Atatürk’ün kültür milliyetçiliğinin bir delili olarak görülür.[4] Fakat enstitü hep bu binada kalmaz. 1948 senesinde Edebiyat Fakültesi’nin yanındaki Seyyid Hasan Paşa Medresesi’ne geçen kurum, 1989’da Rektör Cem’i Demiroğlu döneminde Saraçhane Horhor’da müstakil bir binaya taşınır. Enstitü, faaliyetlerine halen bu binada devam etmektedir.
Enstitünün binası gibi ismi de aynı kalmamış, değişmiştir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adı ile faaliyete başlayan kurum, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile birlikte Türkiyat Araştırma Merkezi,[5]  16 Ocak 1991’de kabul edilip 24 Ocak 1991 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 3699 sayılı kanunla da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adını almıştır.
Enstitünün müdürlüğünü sırasıyla Ord. Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü, Ord. Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Prof. Dr. İsmail Hikmet Ertaylan, Prof. Dr. Cavit Baysun, Prof. Fahir İz, Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Sadeddin Buluç, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Prof. Dr. Ali Alparslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Kemal Eraslan, Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, Prof. Dr. Musa Duman yapmışlardır. Bugün bu görev, Prof. Dr. Kemal Yavuz tarafından yürütülmektedir.
Faaliyetler
           Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne hususi bütçenin verilmesiyle, 1926 tarihinden itibaren ciddi çalışmalar başlatılır, enstitü bünyesinde ilmî bir kadro oluşturulur ve yayın faaliyetine geçilir.[6] Enstitü kütüphanesinin kurulması da bu bağlamda önem taşır. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesinin temellerini atan, Hakas Türklerinden olan Türkolog Nikolay Katanov’un 7325 ciltlik kütüphanesidir. Bu kütüphane 1914’de Rusya’ya giden Sait Halim Paşa veya o tarihlerde hayatta olan Tevfik Paşa tarafından devlet adına satın alınarak İstanbul Darülfünunu’na ve ardından da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne geçmiştir.[7] Necat Birinci’nin Ahmet Caferoğlu’ndan aktardığı bilgiye göre Katanov, bu kitapları Azerbaycan’da kurulacak olan İlimler Akademisinin Türkoloji Bölümü için bir araya getirmiş; fakat ölümü üzerine kitapları eşi tarafından satılmıştır.[8] Katanov’un kütüphanesi o tarihe kadar çıkmış Türkoloji konusundaki bütün Rusça yayınların yanı sıra aynı konuda başka dillerde yazılmış eserleri de kapsamaktadır.[9] Bu haliyle bu koleksiyonun enstitünün kütüphanesine büyük katkı sağladığı şüphesizdir. Bunun dışında Hüseyin Sadettin Arel, Prof. Dr. Hamit Ongunsu, Halid Ziya Uşaklıgil, Sultan Beg, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Behçet Yazar gibi kimselerin bağışladıkları kitaplar da kütüphanenin gelişmesini sağlamıştır. İlk kurulduğu zaman 7.000 cilt kitaba sahip olan Enstitü Kütüphanesi, 1931 yılında 10.000 ve bu saydığımız bağışlar sonucunda da 50.000 kitaba sahip olmuştur.[10] Fakat enstitü, Seyyid Hasan Paşa Medresesi’nde faaliyet gösterirken, kütüphanedeki kitaplardan bir kısmı, medrese üzerindeki kurşunların kısmen çalınması sebebiyle rutubet alıp zarar görmüştür.[11] Mertol Tulum’un müdürlüğü zamanında tahrip edilmiş kitaplar özenle tamir ettirilmiştir. Kütüphane son yıllarda Prof. Dr. Oktay Aslanapa, Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Prof. Dr. Muharrem Ergin’in bağışlarıyla daha da zenginleşmiştir.[12] Enstitü Kütüphanesi’ndeki yazma eserlerin Mehmet Zeren ve İsmail Güleç tarafından katalogları yapılmıştır. Bu katalogda Prof. Dr. Osman Nedim Tuna tarafından bağışlanan eserler dışında, kütüphanenin bütün yazma eserleri tasnif edilerek listelenmiş ve yazmaların tamamı hakkında geniş bilgi verilmiştir.[13]
Bunlardan başka Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kütüphanesinde 2400 civarında doktora ve mezuniyet tezi ile 76 adet disiplin travayı mevcuttur.[14] Bu eserlerin bibliyografyası Kâzım Yetiş’in çalışmaları sonucunda konularına göre tasnif edilerek yazarların soyadlarına göre alfabetik olarak sıralanmıştır.
Enstitü kütüphanesinde şu an 7359 kitap ve derlemenin olduğu Katanov kitapları, 2557 tez ve 9671 bağış kitap bulunmaktadır.[15]
Enstitünün kendi bünyesinde yayımladığı eserler de vardır. Bunlardan ilki, 1927 senesinde Barthold’un Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler adlı eseridir. Enstitü daha sonra Kilisli Rifat’ın Maniler’ini (1928), Aziz bin Erdeşir Esterâbâdî’nin Bezm ü Rezm’ini (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Gibbons’un Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu’nu (trc. Ragıb Hulusi, 1928), Hasluck’un Bektaşilik Tedkikleri’ni (trc. Ragıb Hulusi, 1928), müellifi meçhul El-kavâninü’l-külliyye li-zabti’l-Türkiyye isimli eseri (nşr. Kilisli Rifat, 1928), Köprülüzade M. Fuad’ın Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türkî-i Basit (1928), Erzurumlu Emrah (1929), Gevherî (1929), Influence du Chamanisme Turco Mongol Sur Les Ordres Mystiques Musulmans (1929), Pir Sultan Abdal (1929), Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman Hikâyesi (1930), On Altıncı Asır Sonuna Kadar Türk Saz Şairleri (1930), Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi I (1935) adlı eserlerini, Barthold’un Uluğ Bey ve Zamanı’nı (1930), Hamilton A. R. Gibb’in, Orta Asya’da Arab Fütuhatı’nı (trc. M. Hakkı,1930), Ahmet Refik’in Anadolu Türk Aşiretleri (1930) ve Osmanlı Devrinde Türk Madenleri (1931) adlı eserlerini, Max Silberschmidt’in Venedik Membalarına Nazaran Şark Meselesi’ni (trc. Ahmed Celâl, 1930), Pertev Nailî’nin Köroğlu Destanı’nı (1931), Abdülbâki (Gölpınarlı)’nın Melâmîlik ve Melâmîler’ini (1931), Abû Hayyân’ın Kitâb al-idrâk li-lisân al-Atrâk’ini (nşr. Ahmet Caferoğlu, 1931), Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası I-II’yi (1931-1939), Ahmet Caferoğlu’nun Uygur Sözlüğü I-III’ü (1934, 1937, 1938), Ömer Lutfi Barkan’ın Osmanlı İmparatorluğunda Ziraî Ekonominin Hukukî ve Malî Esasları-Kanunlar c. I (1945) adlı eserini ve Osman F. Sertkaya, Yıldız Kocasavaş, Erol Çetin ve Yavuz Tiryaki’nin birlikte hazırladıkları Balkanlarda Türk Mührü (1998) adlı kitabı yayımlamıştır. Bunların dışında Türkiyat Mecmuası, enstitünün süreli yayını olarak yayımlanmıştır. Kilisli Rifat, Ragıp Hulusi, Ahmet Caferoğlu, M. Hakkı, Ahmet Cemal ve Akdes Nimet de tercüme ettikleri eserlerle bu yayın faaliyetinin içinde yer almışlardır.
1950’lerden sonra enstitünün yayın faaliyetlerinde gerileme görülür. Bunun sebebi olarak, Atatürk’ün ölümünden sonra konuya kayıtsızlık gösterilmesi ve maddî desteğin esirgenmesi gösterilmektedir.[16]
Yayın faaliyetinin düştüğü dönemlerde, enstitüde farklı bir faaliyet kendini gösterir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü millî ve milletler arası pek çok kongreye ev sahipliği yapmaya başlar. Millî kongreler 1978’den itibaren 1979, 1980, 1981, 1983, 1984, 1986, 1987 yıllarında; milletler arası kongreler ise 1973, 1976, 1979, 1982, 1985, 1988 yıllarında yani üç yılda bir yapılmıştır. 1973-1988 arasında yapılan bu kongrelerde Türk kültürü, tarihi, dili, edebiyatı, sanatı gibi konularda tebliğler sunulmuştur. Yerli ve yabancı araştırmacıların sundukları bu tebliğler, alanlarına büyük katkı sağlamıştır. Bulgaristan’da yok edilmek ve yok sayılmak istenen Türk varlığı ile ilgili birçok bildiri metni bizzat Bulgar Türkologlar tarafından bu kongrelerde sunulmuştur.[17]
           1988 yılından itibaren ise Türkiye ile SSCB arasında yapılan mutabakat çerçevesinde Türkoloji Kolokyumları düzenlenmeye başlanmıştır. 1988-1992 yılları arasında her yıl düzenli olarak yapılan bu kolokyumlarda sunulan bildiriler ayrıca Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten’de yayımlanmıştır.
           Enstitüde, bunların dışında 28 Mayıs 1997’de Fatih Sultan Mehmed Han ve İstanbul’un Fethi, 25 Aralık 1997’de Seyyid Mehemmed Hüseyin Behçet Tebrîzî Şehriyâr’ın doğumunun 90. Yıldönümü Anma Toplantısı, 17 Nisan 1998’de 100. Doğum Yılı Dolayısıyla Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu’nu Anma Toplantısı yapılmış, ayrıca 1997, 1998 yıllarında IX. ve X. Milli Türkoloji Kongreleri, yine 1998’de II. Milletler Arası Dede Korkut Kolokyumu, 1999’da VII. Milletler Arası Türkoloji Kongresi, 2000’de İkinci Milletler Arası Göktürk Anıt ve Yazıtları Kolokyumu, 2002’de Doğumunun 140. Ölümünün 80. Yıl dönümü Dolayısıyla Nikolay Fedoroviç KATANOV Konferansları, 2004’te Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün Kuruluşunun 80. Yıl Dönümü Töreni, 2005’de Tataristan’da Türk-Tatar Kültür İlişkileri Konferansı, 2006’da Cengiz Han ve Oğullarının İcraatlarının Türk Dünyasındaki Akisleri Konferansı, 2009’da İ.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ve Türk Dil Kurumu ile birlikte Doğumunun 990. Yılında Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Uluslararası Sempozyumu, 2011’de Vefatının 25. Yılında Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ı Anma Toplantısı gibi faaliyetler düzenlenmiştir.
Tumblr media
Türkiyat Mecmuası
Enstitünün süreli yayınlarına baktığımızda ise, Türkiyat Mecmuası ile Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası’nı görürüz. Türk Hukuk ve İktisat Mecmuası yalnızca iki cilt yayımlanabilmiştir. Bunlardan ilki 1931, ikincisi de 1939 yılında Köprülüzade Mehmet Fuad’ın müdürlüğü döneminde çıkmıştır.
Türkiyat Mecmuası ise 1925’ten 1997’ye kadar 20 cilt olmak üzere yayımlanmıştır. Mecmuanın ilk iki cildi Arap harfleriyle, diğer ciltleri ise Latin harfleriyle basılmıştır. İlk altı cilt, Köprülüzade Mehmed Fuad’ın müdürlüğünde, VII-VIII. cilt Reşit Rahmeti Arat’ın, IX-XIII. ciltler Cavid Baysun’un, XIV. cilt Fahir İz’in, XV-XVII. ciltler Ahmet Caferoğlu’nun, XVIII. cilt Mehmet Kaplan’ın, XIX. cilt Sadeddin Buluç’un ve son olarak XX. cilt de Kemal Eraslan’ın müdürlüğü döneminde hazırlanmış, ancak 1997 yılında basılmıştır.
Mecmuanın yayımlandığı yıllar ve ciltleri şu şekildedir:
I. cilt, Ağustos 1925, İstanbul, 1925.
II. cilt, 1926, İstanbul, 1928.
III. cilt, 1926-1933, İstanbul, 1935.
IV. cilt, 1934, İstanbul, 1934.
V. cilt, 1935, İstanbul, 1936.
VI. cilt 1936-1939, İstanbul, 1939.
VII-VIII. cilt, cüz I, 1940-1942; cüz II, (1943-1945), İstanbul, 1945.
IX. cilt, 1946-1951, İstanbul, 1951.
X. cilt, 1951-1953, İstanbul 1953.
XI. cilt, 1954, İstanbul, 1954.
XII. cilt, 1955, İstanbul, 1955.
XIII. cilt, 1958, İstanbul, 1958.
XIV. cilt, 1964, İstanbul, 1965.
XV. cilt, 1968, İstanbul, 1969.
XVI. cilt, 1971, İstanbul, 1971.
XVII. cilt, 1972, İstanbul, 1972.
XVIII. cilt, 1973-1975, İstanbul, 1976.
XIX. cilt, 1977-1979, İstanbul, 1980.
XX. cilt, 1997, İstanbul, 1997 (iç kapakta 1996)
Mecmua düzenli olarak çıkmadığı gibi, bazı yıllarda mecmua tarihi ile basım tarihi arasında farkların olduğu görülür. Örneğin enstitünün kuruluşunun 70. yılına armağan edilen 20. cildi, 1997 tarihinde yayımlanmıştır. XIX. cilt ile XX. cildin basımı arasında 17 yıllık bir zaman olduğu gibi, XX. cilt iki yıl boyunca basım sırası beklemiştir.
Mecmuanın bazı ciltleri, kimi olaylara ve kişilere ithaf edilmiştir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir[18]:
IV. cilt, 18 Ağustos 1934’te Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan İkinci Dil Kurultayı’na armağan edilir.
X. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Mecmuasının kurucusu Prof. Dr. Fuat Köprülü’ye 60. doğum yıldönümü için ithaf edilir.
XV. cilt, yine kurucu Fuat Köprülü’nün hatırasına armağan edilir.
XVII. cilt, Malazgirt Meydan Savaşı’nın 900. yıldönümüne ithaf edilir.
XVIII. cilt, Türkiyat Mecmuası’nın yayın hayatına başlayışının 50. yılına ithaf edilir.
XX. cilt, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kuruluşunun 70. yılı dolayısıyla başta kurucu Köprülü olmak üzere vefat etmiş olan mensuplarının hatıralarına ithaf edilir.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes