Tumgik
#Akciğer sağlığı
Text
Akciğerlere İyi Gelen Bitkiler
Akciğerlere İyi Gelen Bitkiler
Tumblr media
#AkciğerEnfeksiyonlarınıTedaviEtmekIçinTıbbiVeAromatikBitkiler, #AkciğerFonksiyonlarınıArtırmak, #AkciğerFonksiyonlarınıIyileştirmekIçinTıbbiVeAromatikBitkiler, #AkciğerHastalıkları, #AkciğerHastalıklarınaIyiGelenTıbbiVeAromatikBitkiler, #AkciğerHastalıklarındanKorunmakIçinÖneriler, #AkciğerHastalıklarındanKorunmakIçinTıbbiVeAromatikBitkiler, #AkciğerHastalıklarınıÖnlemekIçinTıbbiVeAromatikBitkiler, #AkciğerKanseriRiskiniAzaltmakIçinTıbbiVeAromatikBitkiler, #AkciğerSağlığı, #AkciğerSağlığıIçinBitkiÇayları, #AkciğerSağlığınaIyiGelenTıbbiVeAromatikBitkiler, #AkciğerSağlığınıIyileştirmekIçinTıbbiVeAromatikBitkiler, #AkciğerSağlığınıKorumakIçinÖneriler, #AkciğerSağlığınıKorumakIçinTıbbiVeAromatikBitkiler, #AkciğerTemizlemeBitkileri, #AkciğerlerIçinBitkiselÇözümler, #AromatikBitkiler, #DoğalAkciğerTedavisi, #SolunumSistemiHastalıkları, #TıbbiBitkilerinAkciğereFaydaları https://is.gd/TzeCAL https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/akcigerlere-iyi-gelen-bitkiler/
Akciğerlere iyi gelen bitkiler öncesinde akciğer vücudumuzun solunum sisteminin en önemli organlarından biridir. Oksijenin vücuda alınması ve karbondioksitin vücuttan atılmasından sorumlu olan akciğerler, çeşitli hastalıklara karşı da hassastır. Akciğer hastalıklarından korunmak ve tedavi etmek için doğal yöntemlere başvurmak isteyenler, tıbbi ve aromatik bitkilerden faydalanabilir.
Akciğerlere İyi Gelen Tıbbi Bitkiler
Ekinezya: Bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olan ekinezya, soğuk algınlığı, grip ve enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. Ekinezya, ayrıca iltihabı azaltmaya ve ağrı kesici özelliklere sahiptir.
Zerdeçal: Antioksidan ve antienflamatuar özellikleri ile bilinen zerdeçal, akciğer sağlığını korumaya yardımcı olur. Zerdeçal, ayrıca akciğer kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
Kantaron yağı: Antiseptik ve antibakteriyel özellikleri ile bilinen kantaron yağı, solunum yolları enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. Kantaron yağı, ayrıca akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Adaçayı: Antiseptik, antienflamatuar ve antioksidan özellikleri ile bilinen adaçayı, solunum yolları enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. Adaçayı, ayrıca akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Meyan kökü: Balgam söktürücü ve antienflamatuar özellikleri ile bilinen meyan kökü, solunum yolları enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. Meyan kökü, ayrıca akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Akciğerlere İyi Gelen Aromatik Bitkiler
Okaliptüs: Antiseptik ve antibakteriyel özellikleri ile bilinen okaliptüs, solunum yolları enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. Okaliptüs, ayrıca akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Lavanta: Antiseptik, antibakteriyel ve sakinleştirici özellikleri ile bilinen lavanta, solunum yolları enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. Lavanta, ayrıca akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Kekik: Antiseptik, antibakteriyel ve balgam söktürücü özellikleri ile bilinen kekik, solunum yolları enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. Kekik, ayrıca akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Nane: Antiseptik, antibakteriyel ve balgam söktürücü özellikleri ile bilinen nane, solunum yolları enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. Nane, ayrıca akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Akciğer Sağlığı İçin Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kullanımı
Tıbbi ve aromatik bitkileri akciğer sağlığı için kullanmak için çeşitli yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemlerden bazıları şunlardır:
Çay: Tıbbi ve aromatik bitkilerden çay demleyerek içilebilir.
Kapsül ve tablet: Tıbbi ve aromatik bitkilerden kapsül ve tablet şeklinde alınabilir.
Yağ: Tıbbi ve aromatik bitkilerin yağları, solunum yollarına buhar şeklinde çekilerek kullanılabilir.
Tentür: Tıbbi ve aromatik bitkilerden tentür yapılarak kullanılabilir.
”Tıbbi ve aromatik bitkileri kullanmadan önce mutlaka bir doktora danışmak gerekir. Bu bitkiler, bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara veya diğer yan etkilere neden olabilir.”
Akciğer Sağlığını Korumak İçin Öneriler
Akciğer sağlığını korumak için aşağıdaki önerilere uymak faydalı olabilir:
Sigarayı bırakın.
Düzenli egzersiz yapın.
Sağlıklı beslenin.
Kirli ortamlardan uzak durun.
Bu önerilere uymak, akciğer hastalıklarına yakalanma riskinizi azaltmaya yardımcı olabilir.
0 notes
musfika-hanim · 1 year
Text
ortanca adıyaman'dan geldiğinden beri öksürüyor geçmedi bir türlü. iftardan sonra kalktık yakınımızdaki hastaneye acile gittik. doktor akciğer grafisi çekti, kan aldı, buhar verdi.. ciğerler hafif sıkıntılı. tahlillerde bir şey yok. "buhar rahatlattı mı" dedi çünkü nefes almakta zorluk çekiyordu. evet iyi geldi diyince buhar da yazdı ilaçlarla beraber. yaşlı bir doktordu kendisi. adıyaman'da çadırda kaldıklarını söylemişti muayene ederken "hocam perşembe günü yine kızılayla deprem bölgesine gidecekler hem de bir haftalığına sizce sağlığı için uygun mu" diye sordum.. hayır sakın gitme, daha kötü olursun dedi. anlaştık mı diye soruyor bir de. çıktık hastaneden bana söyleniyor :) niye soruyorsun ki doktora diye. aradım ablasına şikayet ettim bende. "annemin sözünü dinle haklı" dedi büyük kızçe. iyileşmezsem gitmem elbet derken hastaneden çıkar çıkmaz bir anda gayet iyiyim iyi oldum demesi de pek manidar 🙃
*kafasına koymuş gidecek çünkü oraya bir kere giden ve birilerinin yaralarını sardığını, yüzlerinde tebessüme vesile olduğunu düşünen biri gitmeden duramaz.. git kızım ama önce iyileş 🤍
26 notes · View notes
falancaportal · 2 months
Text
Gebelikte 25. hafta gelişimi - 25 Haftalık Gebelikte bilinmesi gerekenler
New Post has been published on https://renklihobi.com/gebelikte-25-hafta-gelisimi-25-haftalik-gebelikte-bilinmesi-gerekenler/
Gebelikte 25. hafta gelişimi - 25 Haftalık Gebelikte bilinmesi gerekenler
Gebelik süreci her hafta farklı gelişim evreleriyle devam eder. 25 haftalık gebelik dönemi de anne adayı için oldukça önemlidir. Bebeğin gelişimi hakkında bilgi sahibi olmak ve bu süreçte nelere dikkat etmek gerektiğini bilmek, hem anne hem de bebek sağlığı açısından büyük önem taşır.
Ana Noktalar:
25 haftalık gebelikte bebeğin gelişimi
Anne adayının sağlığı
Beslenme ve egzersiz
Rutin doktor kontrolleri
Psikolojik destek
Gebelikte 25. Hafta Gelişimi
Gebelikte 25. haftada bebeğin gelişimi hızla devam etmektedir. Bebeğin boyu yaklaşık olarak 33 cm, ağırlığı ise 660 gram civarındadır. Anne adayları için bu dönemde bazı önemli değişiklikler ve belirtiler görülmektedir. Gebeliğin bu döneminde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır.
Anne Adayında Görülen Belirtiler
Gebeliğin 25. haftasında anne adaylarında çeşitli belirtiler görülebilir. Bunlar arasında en sık rastlananlar şunlardır:
Ödem: Bacaklarda, ellerde ve yüzde ödem görülebilir. Eğer ödemde ani ve ciddi bir artış yaşanıyorsa doktora danışmak gereklidir.
Kabızlık: Hormonal değişiklikler ve rahmin büyümesiyle kabızlık problemi yaşanabilir. Bol lifli beslenmek ve yeterince su içmek bu dönemde önemlidir.
Bel Ağrıları: Artan rahim nedeniyle belde ve sırtta ağrılar sıkça görülebilir. Rahat bir yatakta uyumak ve düzenli olarak egzersiz yapmak bu ağrıları azaltabilir.
Bebeğin Gelişimi
25. haftada bebeğin akciğerleri hızla gelişmeye devam etmektedir. Ayrıca bebeğin cildi de daha kalınlaşmaya ve altında yağ depolanmaya başlar. Bu dönemde bebeğin kulakları da daha hassas hale gelir ve seslere karşı tepki vermeye başlar. Bebeğin kendini daha fazla hareket ettirmesi ve anne adayının bu hareketleri daha net hissetmesi de bu dönemin önemli özelliklerindendir.
Gebelikte 25 Haftalık Bebeğin Gelişimi ve Anne Sağlığı
Gebelik süreci her anneyi heyecanlandırır ve meraklandırır. Özellikle bebeğin gelişim süreci anne adayları için oldukça önemlidir. 25. haftada bebek ve anne sağlığı açısından nelere dikkat etmek gerektiğini gelin birlikte inceleyelim.
Bebek Gelişimi
25. haftada bebeğin boyu yaklaşık olarak 33-35 cm, ağırlığı ise 700-800 gram arasındadır. Bu dönemde bebeğin böbrekleri ise idrarı üretmeye başlar ve bu idrarı amniyotik sıvıya boşaltır. Bebeğin kemikleri gelişmeye devam ederken, akciğerleri de hava alışverişine hazırlanır. Ayrıca bebeğin cildi de daha kalın bir hal almaya başlar ve altında yağ depoları oluşur.
Anne Sağlığı
Anne adayları için 25. haftada dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri beslenmedir. Yeterli ve dengeli beslenme bebeğin sağlıklı gelişimi için oldukça önemlidir. Ayrıca anne adaylarının kan şekeri, tansiyon ve demir seviyeleri düzenli olarak kontrol edilmelidir. Bu dönemde anne adayları vücutlarındaki değişiklikler nedeniyle bel ve sırt ağrıları yaşayabilirler. Bu ağrıların azaltılması için doktor önerisiyle egzersizler yapılabilir.
Bebek Gelişimi Anne Sağlığı Boy: 33-35 cm Ağırlık: 700-800 gram Böbrekler idrar üretmeye başlar Kemik ve akciğer gelişimi devam eder Cilt kalınlaşır ve yağ depoları oluşur Beslenmeye dikkat Kan şekeri, tansiyon ve demir seviyeleri kontrolü Bel ve sırt ağrılarına dikkat Doktor önerisiyle egzersizler
Unutulmaması gereken en önemli nokta ise düzenli kontroller ve sağlıklı bir yaşam tarzıdır. Gebelik sürecinde bebeğin ve anne adayının sağlıklı olması için düzenli olarak doktor kontrollerine gidilmeli, sağlıklı beslenmeye ve düzenli egzersiz yapmaya özen gösterilmelidir.
0 notes
finansca66 · 3 months
Text
Sigara Satın Almak ve Karelias Satın Almak
Sigara ve Karelias, her ikisi de son derece bağımlılık yapan ve sağlığı olumsuz etkileyen maddelerdir. Sigara, tütün yaprağının yakılması ve dumanın solunması yoluyla tüketilen bir tütün ürünüdür. Karelias, bir tür sentetik kannabinoid olan 4-metil-nabilon’dan (4-MMC) yapılan bir uyuşturucudur.
Sigara Satın Almak
Sigara satın al, çoğu ülkede yasaldır. Sigara, marketlerde, benzin istasyonlarında ve diğer perakende satış noktalarında satılır. Sigara satın almak için genellikle 18 yaş veya üzeri olmak gerekir.
Sigara satın almak, bağımlılık riskini artırır. Sigara içenler, sigara içmeyenlere göre kalp hastalığı, felç, akciğer kanseri ve diğer birçok sağlık sorunu geliştirme riski daha yüksektir. Sigara içmek ayrıca erken ölüm riskini artırır.
Karelias Satın Almak
Karelias light satın al, birçok ülkede yasa dışıdır. Karelias, genellikle internet üzerinden veya sokak satıcılarından satın alınır. Karelias satın almak için genellikle 18 yaş veya üzeri olmak gerekir.
Karelias, son derece bağımlılık yapan ve tehlikeli bir maddedir. Karelias kullanan kişiler, halüsinasyonlar, paranoya, kaygı ve şiddet gibi yan etkiler yaşayabilirler. Karelias kullanımı ayrıca kalp krizi, felç ve beyin hasarı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
0 notes
bilgilikus · 5 months
Text
Nefes Egzersizlerinin Yararları ve Uygulanışı
Tumblr media
Nefes almak, yaşamımızın en temel ve önemli fonksiyonlarından biridir. Ancak çoğumuz, doğru nefes alma konusunda yeterince bilinçli değiliz. Bu nedenle nefes egzersizlerinin önemi oldukça büyük. Bu yazıda, düzenli nefes egzersizinin sağladığı faydaları ve nasıl yapılması gerektiğini detaylı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca nefes egzersizlerinin fiziksel ve zihinsel faydalarını, stres azaltıcı etkisini ve uyku kalitesini arttırmadaki rolünü de inceleyeceğiz. Günlük yaşamınızda kolayca uygulayabileceğiniz nefes egzersizi rutini ve uygun ortamın nasıl oluşturulacağı konusunda da ipuçları bulabilirsiniz. Artık nefes almanın sadece hayatta kalmak için değil, yaşam kalitenizi arttırmak için de ne kadar önemli olduğunu fark edeceksiniz.
Nefes Egzersizlerinin Önemi
Birçoğumuz nefes almayı bir alışkanlık olarak görüyoruz ve genellikle bunun üzerine düşünmüyoruz. Ancak, nefes egzersizlerinin aslında sağlık ve zindelik açısından ne kadar önemli olduğunu biliyor muydunuz? Nefes egzersizleri, vücut ve zihin arasındaki bağlantıyı güçlendirmenin yanı sıra stresi azaltmaya, odaklanmayı artırmaya ve genel sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabilir. Nefes egzersizleri ile ilgili daha fazla bilgi edinmek ve bu konuda farkındalık yaratmak için, bu blog yazısında sizinle paylaşacağımız derinlemesine bilgiye göz atmanızı öneririz.
Düzenli Nefes Egzersizi Alışkanlığı
Nefes almak vücudumuz için hayati bir öneme sahiptir. Ancak çoğu insan düzenli olarak derin ve doğru nefes almaya pek dikkat etmez. Oysa düzenli nefes egzersizi alışkanlığı kazanmak hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız için oldukça önemlidir. Nefes egzersizleri stresin azaltılması, odaklanmanın artırılması, enerji seviyelerinin yükseltilmesi, sindirimin iyileştirilmesi ve genel olarak vücuttaki iyileşme süreçlerinin desteklenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca düzenli nefes egzersizleri solunum yolu enfeksiyonlarına karşı direnci artırabilir ve akciğer kapasitesini geliştirebilir. Bu nedenle günlük yaşamda düzenli olarak nefes egzersizi alışkanlığı kazanmak, genel sağlık ve iyilik halimiz üzerinde olumlu bir etki yapabilir. Egzersiz rutinlerimize düzenli olarak nefes egzersizlerini eklemek, hem bedensel hem de zihinsel olarak daha dengeli ve sağlıklı olmamızı sağlayabilir.
Derin Nefes Alma Teknikleri
Birçok insan günlük yaşamlarında stresle baş etmek için farklı yöntemler arar. Ancak, çoğu zaman bu yöntemler yetersiz kalabilir ya da geçici bir rahatlama sağlar. Derin nefes alma teknikleri ise, stresle baş etmek için oldukça etkili bir yöntem olarak görülmektedir. Derin nefes almak, vücudunuzu rahatlatmanın yanı sıra zihinsel dinginliği de sağlayabilir. Bu teknikler, kontrolsüz zihinsel durumlarla başa çıkmak, odaklanma yeteneğini artırmak ve ruhsal dengeyi sağlamak için de kullanılabilir. Nefes teknikleri, derin nefes alma gibi çeşitli yöntemlerle uygulanabilir. Bu tekniklerin en yaygın ve etkili olanlarından biri, "diyafram nefesi" olarak bilinen yöntemdir. Bu teknikte, nefesi kontrol altına almak için diyafram kasını kullanarak daha derin ve daha kontrollü nefes alınır. Böylece, vücuda daha fazla oksijen alınmasını sağlanır ve rahatlama hissi artar. Derin nefes alma tekniklerinin düzenli olarak uygulanması, stres yönetimi konusunda önemli bir fayda sağlayabilir.
Nefes Egzersizlerinin Fiziksel Faydaları
Nefes egzersizleri, sadece zihinsel sağlık için değil, aynı zamanda fiziksel sağlığımız için de oldukça faydalıdır. Derin ve düzenli nefes almayı alışkanlık haline getirmek, vücudumuzda bir dizi olumlu etkiye sahiptir. Bu egzersizler, vücutta kasların gevşemesine yardımcı olur ve genel bir rahatlama hissi yaratır. Nefes egzersizleri ayrıca, solunum sisteminin düzgün şekilde çalışmasına yardımcı olur. Düzenli olarak yapılan nefes egzersizleri, akciğer kapasitesini artırabilir ve daha etkili bir şekilde oksijen alınmasını sağlayabilir. Bu da vücuda daha fazla enerji verir ve genel dayanıklılığı artırır. Bununla birlikte, düzenli nefes egzersizi yapan kişilerin kalp atış hızı ve kan basıncı genellikle daha düşüktür. Yapılan araştırmalar, derin ve düzenli nefes almanın kalp sağlığını olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Bu nedenle, nefes egzersizleri aslında fiziksel sağlık için de büyük önem taşır.
Nefes Egzersizlerinin Zihinsel Faydaları
Nefes egzersizleri yalnızca bedenimiz için değil, zihnimiz için de son derece faydalıdır. Stresin azaltılması, odaklanma ve zihinsel dinginlik gibi pek çok konuda bize yardımcı olabilirler. Zihinsel sağlığımız için de düzenli olarak nefes egzersizi yapmak oldukça önemlidir. Nefes egzersizleri, yoga ve meditasyon gibi tekniklerle bir arada kullanıldığında zihinsel sağlık üzerinde olumlu etkileri görülmektedir. Bu egzersizler sayesinde zihin, rahatlatıcı bir etkiyle sakinleşir ve derin bir dinginlik hissi oluşturulur. Bunun sonucunda, stres azalır, endişeler azalır ve zihinsel odaklanma artar. Bir nefes egzersizi rutini oluşturmak, zihinsel faydalarının yanı sıra, zihin ve beden arasındaki dengeyi de sağlamakta yardımcı olur. Bu sayede, günlük hayatta karşılaştığımız zorluklarla daha iyi başa çıkabilir, daha mutlu ve huzurlu bir zihinsel durum elde edebiliriz.
Günlük Nefes Egzersizi Rutini
birçok kişi için stresin azaltılması, zihinsel ve fiziksel sağlığın iyileştirilmesi için önemli bir araç olabilir. Günümüzün hızlı ve stresli yaşam tarzı, insanların nefes alışkanlıklarını olumsuz etkileyebilir ve bu da sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle günlük nefes egzersizleri, sağlıklı bir yaşamın önemli bir parçası haline gelmelidir. Günlük nefes egzersizi rutini oluşturmak, birkaç dakikanızı ayırarak günün stresini azaltmanın ve zihinsel netliğinizi artırmanın basit bir yoludur. Bu rutin, sabahları veya akşamları yapılabilir ve rahatlatıcı bir ortamda gerçekleştirilebilir. Bunun için rahat bir pozisyon alın, gözlerinizi kapatın ve derin nefes alma tekniklerini uygulayın. Bu esnada vücudunuzu dinleyin ve nefesinizi kontrol altına alarak zihinsel olarak daha fazla odaklanabilirsiniz. Bu basit egzersiz, gününüzü daha sakin ve dengeli bir şekilde geçirmenize yardımcı olabilir.
Nefes Egzersizleri İçin Uygun Ortamın Oluşturulması
Nefes egzersizleri yaparken uygun bir ortam oluşturmak, bu pratiklerin etkili olmasını sağlayabilir. Nefes egzersizleri yapılan ortamın sessiz, sakin ve rahatlatıcı olması oldukça önemlidir. Bu ortam, kişinin rahatlamasına ve derin nefes almasına olanak tanımalıdır. Nefes egzersizini yapacak kişi, kendini rahat hissettiği bir ortam oluşturarak daha etkili sonuçlar elde edebilir. Nefes egzersizleri için uygun bir ortam oluşturulurken, odanın havalandırılmış olması da oldukça önemlidir. Temiz ve taze bir hava almak, kişinin nefes alışverişini rahatlatır. Ayrıca egzersiz sırasında bol oksijen almak, vücudu ve beyin fonksiyonlarını olumlu yönde etkiler. Bu nedenle egzersiz yapılacak odanın penceresi açılmalı ve temiz hava girişine olanak tanımalıdır. Bunun yanı sıra, nefes egzersizleri için uygun ortam oluşturulurken odada rahatlatıcı bir koku tercih edilebilir. Lavanta, nane veya portakal gibi doğal yağların ferahlatıcı ve rahatlatıcı etkisi bulunmaktadır. Bu tür bir koku, nefes egzersizi sırasında kişinin zihinsel olarak da rahatlamasını sağlayabilir. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, kişi nefes egzersizlerinden maksimum fayda sağlayabilir.
Nefes Egzersizlerinin Stres Azaltıcı Etkisi
Nefes Egzersizlerinin Stres Azaltıcı Etkisi oldukça önemlidir. Günlük yaşamın getirdiği stres ve baskı altında kalmak, fiziksel ve zihinsel sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle düzenli olarak nefes egzersizleri yapmak, stresin azaltılmasına ve daha dengeli bir yaşam tarzına sahip olmamıza yardımcı olabilir. Nefes egzersizleri, vücudun gevşemesini ve stresin azalmasını destekleyen bir etkiye sahiptir. Derin ve kontrollü nefes almak, vücudu sakinleştirir ve zihni dinginleştirir. Bu sayede endişe ve kaygı duygularıyla baş etmek daha kolay hale gelir. Bununla birlikte, düzenli olarak yapılan nefes egzersizleri, stres hormonlarının azalmasına yardımcı olur. Böylece vücuttaki gerginlik ve gerilim hissi azalır, ruh halimiz düzelir ve yaşam kalitemiz artar. Hatta yapılan araştırmalar, stres azaltıcı etkisiyle nefes egzersizlerinin depresyon ve anksiyete belirtilerini hafifletebileceğini göstermektedir. Nefes Egzersizleri Stres Azaltıcı Etkisi Düzenli yapıldığında vücudu sakinleştirir. Stres hormonlarının azalmasına yardımcı olur. Zihni dinginleştirir, endişe ve kaygıyı azaltır. Depresyon ve anksiyete belirtilerini hafifletebilir.
Nefes Egzersizleri İle Daha İyi Uyku
Günümüzde birçoğumuz uyku problemleriyle karşı karşıya kalmaktayız. Uyku kalitesini artırmak ve daha iyi bir uyku deneyimi yaşamak için pek çok farklı yöntem deniyoruz. Ancak, nefes egzersizleri de uyku düzenini olumlu yönde etkileyen etkili yöntemlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bilimsel araştırmalar, nefes egzersizlerinin stresi azaltmayı, zihni sakinleştirmeyi ve vücudu rahatlatmayı sağlayarak daha kaliteli bir uyku deneyimi yaşamaya yardımcı olduğunu göstermektedir. Bu egzersizler genellikle derin ve yavaş nefes almayı içerir. Bu sayede vücut ve zihin rahatlar, strese bağlı uykusuzluk problemleri azalır. Bu egzersizlerin yanı sıra uygun bir uyku ortamı oluşturmak da önemlidir. Rahat bir yatak, sessiz bir ortam ve karanlık bir oda, uyku kalitesini artırmak için oldukça etkilidir. Nefes egzersizleri ile birlikte uygun bir uyku ortamının oluşturulması, daha iyi bir uykuya kavuşmanın anahtarı olabilir. Read the full article
0 notes
karaca2508-blog · 6 months
Text
Tarım Sektöründe Toza Bağlı Sağlık Sorunları
Tumblr media
Tarım Sektöründe Toza Bağlı Sağlık Sorunları; havadan, araziden, ateşten ve makinalardan kaynaklanan ‘fiziksel tehlikeleri’; pestisit, gübre ve yakıtlardan kaynaklanan toksikolojik tehlikeleri ve tozlardan kaynaklanan tehlikeleri içinde barındırmaktadır. Tozlardan kaynaklanan bazı hastalıklar;
Tarım Sektöründe Toza Bağlı Sağlık Sorunları
Kimler Sigortalılık Kapsamında Yer Alır? Tehlikeler Hastalıklar Tahıl tozları, hayvan kepekleri, mantar antijenleri, toz akarları (maytlar^), organofosforik insektisitler Astım ve rinit Organik tozlar Astım Bitkilerin bazı kısımları, endotoksinler ve mikotoksinler Mükoz zar iltihabı İnsektisitler, arsenik, iritan tozlar, amonyak, tahıl tozları Bronkospazm, bronşit Küflü saman ve tahıllardan bırakılan termofilik aktinomisitlerin üstündeki mantarsı sporlar Aşırı duyarlılık pnömoniti Küflü şeker kamışı Bagassosis-şeker kamışı tozuna aşırı duyarlılık pnömoniti Mantar sporları Mantar i��çisi hastalığı Küflü saman Çiftçi akciğeri hastalığı Nemli akçaağaç mantarı Akçaağaç kabuğu soyanların hastalığı Böceklenmiş tahıl Buğday biti hastalığı Silo (tahıl deposu) içinde küflü silaj(bitki artıkları) Silo yükleyicileri sendromu Fermente olan silaj üzerindeki nitrojen dioksit Silo işçileri hastalığı, silo akciğeri
Organik Tozlardan Kaynaklanan Hastalıklar
Organik tozlar, akciğerlerde birikip doğrudan fibrojenik etki göstermez, ancak bir tür alerjik mekanizma aracılığı ile solunum yollarında spazma neden olurlar. Tekrarlayan spazmlarla da kronik akciğer hastalığı oluştururlar. Organik toz maruziyeti sonucu basit bir enflamasyon oluşabileceği gibi IgE (Alerjiye yol açan antikor tipi İmmunoglobulin E’) aracılığı ile olan immün cevap ve allerjik tablolar ortaya çıkabilir. Tarım çalışanlarında görülen bazı solunum hastalıkları virüsler tarafından meydana getirilen tablolara benzemekle birlikte hastalarda herhangi bir enfeksiyon yoktur. Bu hastalıkların nedeni çalışma ortamında karşılaşılan bazı etkenlerdir. Hipersensitivite Pnömonisi Hipersensitivite pnömonisi (HP), sorumlu organik toz partiküllerinin ya da düşük molekül ağırlıklı kimyasal bileşenlerin yineleyen inhalasyonu sonucu ortaya çıkan, alveolleri ve interstisyumu tutan, immunolojik ve T hücre kaynaklı bir granülomatöz yangıdır. Farklı etkenlerle gelişen HP’ler ortak klinik, radyolojik ve patolojik özelliklere sahiptir. Aspergillus ailesinden mantar tarafından meydana getirilen bu tablo en çok tavuk ve diğer hayvanları yetiştiren kişilerde ve hayvan bakıcılarında görülür. Etken, uzun zaman beklemiş ve küflenmiş hayvan yemlerinde bulunur. Bu işlerde çalışanlarda görülme sıklığı ’a kadar çıkabilmektedir. Karmaşık bir immünolojik mekanizmaya bağlı olan hastalığın klinik olarak akut-subakut ve kronik seyirli formları vardır Tekstil Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Organik Toksik Toz Sendromu Hipersensitivite pnömonisine benzer bir tablodur. Farkı bu tablodaki immünolojik mekanizmanın olmayışı ve tablonun organik tozlara ve küflere yoğun bir maruziyet sonucu meydana gelmesidir. Hastalıktan esas olarak tahıllardaki endotoksin sorumlu tutulmaktadır ve bu konuda da özellikle darı ve soya taneleri daha önemlidir. Bu işleri yapanlarda oldukça sık görülebilen bu tablonun belirtileri 24-72 saat içinde şiddetli olarak ortaya çıkar, etkenle temasın kesilmesinden sonra da bir hafta içinde kendiliğinden iyileşir. Mesleksel Astım Astım, hasta olan kişi üzerinde ciddi olumsuz etkileri olan ve ileriki aşamalarda hayati tehlikelere yol açabilen ciddi bir rahatsızlıktır. Mesleki astım toza maruz kalan ve solunum sistemi hassasiyeti bulunan çalışanları etkileyen bir hastalıktır. Astım, solunum yollarının ataklar halinde gelen tıkanması ile kendini gösteren kronik bir hastalıktır. Astımda solunum yollarının şişmesi ve tıkaçların oluşması sonucu havanın akciğerlere girip çıkması engellenir. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler. Ataklar sırasında öksürük, göğüste sıkışma hissi, solunumda hızlanma, hırıltı ve nefes darlığı olur. Astımlı hastalar çevredeki birçok maddeye astımlı olmayanlara göre daha duyarlıdır. Normal solunum ile akciğer keseciklerinden kan geçmekte ve kandaki karbondioksitte akciğer keseciklerine geçmektedir. Eğer çeşitli nedenlerle bu işlemler yapılamaz ise kandaki karbondioksit düzeyi yükselir. Buna asfiksi (boğulma) denir. Tüm meslekler arasında fırıncılık, mesleki astımın en yoğun görüldüğü ikinci meslek dalıdır. Ayrıca un ve tahıl tozları astıma sebep olma açısından ikinci sırada yer alan maddelerdir. Un ve tahıl tozları haricinde yumurta proteini, balık proteini ve talaş tozu da astımın hastalığının oluşmasına sebep olabilmektedir. Dolayısıyla fırınlarda, değirmenlerde, balık işleme tesislerinde ve fıçılama vb. işlerde çalışan kişiler potansiyel astım hastalığı riski altında bulunmaktadır Bronkospazm Bronş düz kaslarının ani kasılması sonucu daralma ile birlikte nefes almakta yaşanan büyük sıkıntıdır. Astım ve bronşit hastalarında sıkça görülür. Toz Sınıfları Bronşit Akciğerlere giden havayollarının iç yüzündeki zarın iltihaplanmasıdır. Akut ve kronik olarak iki gruba ayrılır. Bissinosis On yıl ve daha uzun sürede solunum yoluyla pamuk, keten veya kendir tozunun solunması sonucu meydana gelen bir hastalıktır. Alerjik bir durum olduğu zannedilmektedir. Sigara içenlerde daha sık görülür. Belirtileri, bronşitte de olduğu gibi öksürme ve balgam çıkarma şeklindedir. Bu hastalık üç evrede kendini gösterir. - Birinci devrenin tipik belirtisi“Pazartesi Ateşidir”. - İkinci devre, nefes darlığı, öksürük vb. belirtiler pazartesiyi takip eden günlerde de devam eder. - Üçüncü devre, işe devam edildiğinde şikayetler yerleşir, iyileşmeyen bir duruma gelir Çiftçi Akciğeri Küflenmiş saman veya kuru ot tozlarının, çiftçilerin solunum yoluyla akciğerlerine girmesinden meydana gelen akut bir akciğer hastalığıdır. Havadaki toz çok düşük düzeylerde bile sağlık sorunlarına neden olur. Bu nedenle hem kısa süreli hem de uzun süreli ortalama konsantrasyon için önerilen bir eşik değer yoktur. Yüksek miktarlarda bu tozlara maruz kalmak gözlerde , burunda ve solunum yollarında birikmelere neden olur Bagassosis Uzun süreden beri balyalanmış ve depo edilmiş olan şeker kamışından çıkan tozların neden olduğu bir akciğer hastalığıdır
Mikroorganizmalara Bağlı Hastalıklar
Toprak içindeki bakteri ve mantarların insan sağlığına olumsuz etkileri bulunmaktadır. Özellikle kırsal kesimde bir gram kuru toprakta bir milyara yakın bakteri ve mantar türü mikroorganizma bulunabilmektedir. Yemler özellikle gıda zehirlenmesine neden olan Salmonella cinsinin yayılmasında önemli rol oynarlar. Bu organizmaların işletmenin bir yerinde görülmesiyle birlikte her yerine dağılması çok hızlı olmaktadır Küf mantarları alerjik sorunlara neden olur. Küflerin birçoğu yıl boyu ve her yerde mevcuttur. Kurumuş yapraklar ve tarımsal alanlar, dışarıdaki küf kaynaklarının başında gelir. Toprak, su, hayvan yemleri, toz ve dışkılarda bulunan mikroorganizmaların hepsine hayvan deri ve postunda rastlanabilir. Bu mikroorganizmalar hayvan postlarından da çalışanların ellerine veya doğrudan doğruya gıdalara bulaşabilirler. Akciğer fonksiyon testleri, kümeslerde çalışanların kronik bronşit ve astım gibi kronik solunum hastalıklarına yakalanma risklerinin yüksek olduğunu göstermektedir. Gözlerin tahriş olması, burun akması, baş ağrısı ve ateş kümes çalışanlarında görülen solunum kaynaklı olmayan diğer hastalıklar arasında yer almaktadır. Ensefalit, listeriosis, dermatofitoz ve psitakoz gibi zoonal hastalıklar da görülebilmektedir. Kandidiazis, salmonella, histoplazmozis gibi zoonal olmayan enfeksiyon hastalıklarıyla da karşılaşılabilmektedir. Çevreden kaynaklanan toz maruziyetinin hayvan barınaklarında çalışanlar üzerinde alerjiler oluşturması söz konusudur. Alerjik etkenler alerjen bakteri, mantar, organik toz gibi maddelerdir ve hayvancılık yapılan her yerde havada uçuşur durumda bol miktarda bulunurlar. Bunlar dokunma ve solunum yoluyla insan ve hayvana geçerek etki gösterirler Sağlık İçin: Kanser Hayvan yemleri sağlıksız ortamlarda saklandığında aflatoksin içermekte; cilt ve solunum yolu ile maruz kalma sonucunda çalışanlarda karaciğer kanseri riskini arttırmaktadır Hantavirus Bir RNA virüsü olan Hantavirüs, akciğerlerde bilateral infiltrasyon ve ateş ile seyreden bir tabloya yol açar (HPS: Hantavirus Pulmonary Syndrome). Hastalık en çok hayvanların barınaklarını temizleyen kişilerde görülür Blastomikozis Üst solunum yolu enfeksiyonuna benzer bir tablodur. Ancak bazı vakalarda plöritik ağrı ve pnömoni gelişebilir. Akciğerlerde radyolojik olarak infiltrasyon ve nodüler görünüm vardır.
İnorganik Tozlardan Kaynaklanan Hastalıklar
Özellikle kronik akciğer hastalığı veya astım sorunları olan kişilerin hastalığının seyri inorganik toz maruziyeti sonucunda alevlenebilir Asbestin Neden Olduğu Hastalıklar Asbestin doğada serbest olarak bulunması nedeniyle her insan asbest ile temas edebilir. Yaşanılan yere bağlı olarak değişmekle beraber günde ortalama 10.000 - 15.000 arası asbest lifi solunması mümkündür. Asbestin nefes yoluyla alınmasından sonra solunum sistemi üzerine oluşturduğu maruziyet sonucu ortaya çıkan, kesin kanıtlanarak tanımlanmış hastalıklar- patolojiler şunlardır: - Kalsifiye veya kalsifiye olmayan plevral plak (Akciğer zarı üzerinde kireçlenme yapmış veya yapmamış lokal zar kalınlaşmaları), - Diffüz plevral fibrozis (Akciğer zarında çepeçevre kalınlaşma), - Benign asbest plörezisi (Akciğer zarları arasında iyi huylu su toplanması), - Asbestozis (Akciğerlerde asbest toplanmasına bağlı sertleşme ve bozulma), - Vücut, asbest mineralindeki lifleri açmak için bir tür asit salgılar. Salgılanan bu asit, akciğerde yaralar oluşturur ve asbestoz hastalığı oluşan bu yaralardır. Ortaya çıkması yaklaşık 10 ile 20 yıl arasında değişir. - Yuvarlak atelektazi (Akciğerde küçük sönmüş alanlar), - Mezotelyoma (Akciğer zarı kanseri), bu hastalık, asbest maddesinin yol açtığı en tehlikeli hastalık konumundadır. Akciğer zarı ve karın kanseri mezotelyoma hastalığıdır. Hastalığın en önemli yaptırımları, sürekli ilerleyen nefes darlığı ve ağrı sorunlarıdır. Erken tedavi kaçırıldığında, hastalık kişiyi kısa sürede ölüme götürebilmektedir. - Akciğer kanseri, bu hastalıklar asbest ile temas etmişinsanlarda daha sık görülür. Asbest teması önlenebilir bir durumdur. Dolayısıyla asbest nedenli hastalıklar da tamamen önlenebilir hastalıklardır. Eriyonitoz Bu mineralin tozları solunum yolu ile alındığında iğneciklerin akciğere ve karın zarına saplanarak akciğer ve karın zarı kanserine neden olduğu tıbbi çalışmalarda ortaya konulmuştur. Zeolit’lerin doğal olan otuz türünün içinde sadece eriyonit ve mordenite lifsel yapıdadır. Bunlardan yalnız kristal yapısı lifsel olan eriyonitin yaygın olarak canlı üzerinde ve laboratuvar ortamında kanserojenik ve fibrojenik olduğu gösterilmiştir. Eriyonitin şimdiye kadar bilinen en kuvvetli kanser yapıcı bir mineral olduğu Dünya Sağlık Teşkilatına bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu (International Agency Research on Cancer) tarafından kabul edilmiştir. Elle Taşıma İşlerinde İş Güvenliği Eriyonit iğneciklerinin birkaç mikron boyutunda olanlar havada asılı kalabilmekte ve bu sayede solunum yoluyla alınmaktadır. Toz halinde havayla taşınma özelliğinden dolayı pnömokonyozlar içine dahil edilebilir. Eriyonit minerali iğneciklerinin solunum yollarına kolayca girip derinliklere kadar gidebilmesi, orada hiç değişmeden kalabilmesi ve kimyasal yapıları nedeniyle akciğer ve karın zarında mezotelyoma denilen kanser türünü yaptığı belirtilmektedir
Tarımsal Mücadele İlaçları (Pestisitlerden) Kaynaklanan Hastalıklar
Pestisitler; zararlıları ve hastalıkları yok etmek amacıyla kullanılan kimyasal maddelerdir ve insanlara toksiktir. Pestisitler toksisite değerleri yönünden sınıflandırılmıştır. Toksisite bir kimyasalın herhangi bir canlıda istenmeyen etki oluşturma durumudur. Çoğu toksik etki, uygun tıbbi tedavi uygulandığında geriye dönüşümlü iken bazı etkiler ise kalıcı olabilmektedir. Özellikle tarım ilaçları açısından toksisitenin belirlenmesinde; - Üretim ve kullanım sırasında insan sağlığı için risklerin değerlendirilmesi, - Gıda maddelerindeki kalıntılar dolayısıyla tüketicide oluşturabileceği riskin değerlendirilmesi, - Çevre kirlenmesi ve dolayısıyla doğal hayat için risklerin tespiti önem taşımaktadır. Pestisitlerin uygulandığı bir alanda, mücadele edilen zararlı ile birlikte aynı ekosistem içindeki diğer canlılar da zarar görür. Bu da bu alanda besin zincirinde kopmalara neden olur. Av-avcı dengesinin bozulması bir ekosistem için sonun başlangıcıdır. Su (yer üstü - yer altı), toprak ve hava ile gıdaların pestisitlerden etkilenmesi bu çevrede yaşayan insanların sağlığını da doğal olarak tehdit etmektedir. Pestisitlerin etkisi uzun süre kalıcıdır aksi takdirde zirai mücadele anlamını yitirecektir. Örneğin uygulanan ilacın toksik etkisi kısa sürede ortadan kalkarsa mücadele edilen zararlılar yeniden üremeye başlayacaktır Pestisitlerin istenmeyen özelliklerinden en önemlileri çevrede kalıcılıklarının uzun süreli oluşu, biyo-akümülasyon ile canlı organizmalarda depolanması ve kendilerinin, dönüşüm ürünlerinin veya içerdikleri gayri safiyetlerin canlılara önemli derecede toksikolojik etkilere sahip olmalarıdır. Pestisitlerin Etkileme Yolları Ağız Yolu İle Pestisitlerin vücuda alınış yollarından biridir. Bu şekilde giriş genellikle kaza, dikkatsizlik, kirlenmiş ortamda yeme içme sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu yolla zehirlenmenin şiddeti özellikle etken maddenin özelliğine ve alınan miktara göre değişmektedir. Solunum Yolu İle Solunum yoluyla maruziyet sıvı ve toz ilaçların imalatı veya kullanımı esnasında ortam havasına yayılan buhar ve tozların solunması ile gerçekleşir. Solunum yoluyla maruziyet özellikle buharlaşma özelliği yüksek fumigant ilaçlarda çok fazladır. Deri Yolu İle Pestisitlerin vücuda girişinde en yaygın yoldur. Deri yoluyla maruziyet, bir pestisitin deriden emilme özelliğinin olup olmadığı ile ilişkilidir ve sıvı ilaçların deriden geçişi genellikle hızlıdır. Vücudun değişik kısımlarında deriden emilme önemli farklılıklar göstermektedir. Uzun kollu gömlek ve kimyasala dayanıklı eldiven giyilmesi halinde derinin ilaca maruz kalması oranında önlenebilmektedir. Birey Duyarlılığı Kimyasal bir dozla karşı karşıya kalındığında, toksisiteyi birçok faktör belirlemektedir. Kişisel duyarlılık bu faktörlerden birisidir. Duyarlılık öncelikle kişinin yaşına bağlıdır. Genellikle çok genç ve çok yaşlı kişilerde toksik kimyasal maddelere karşı duyarlılık yüksektir. Bu durum bu kişilerde metabolizma faaliyetlerinin tam gelişmemesi ya da fonksiyonunu kaybetmeye başlamasından ve kimyasalın detoksifikasyonunun ve eliminasyonunun güç olmasından kaynaklanmaktadır. Beslenme ve bireyin genel sağlık durumu da bu konuda çok önemli rol oynar. Metabolizma ve boşaltım sisteminde rolü olan organların fonksiyon yetersizlikleri toksisiteyi artırır. Özellikle karaciğer ve böbrek fonksiyonları bu açıdan son derece önemlidir. Kalıtsal farklılıklar da bireyler arasında toksik etkinin görünmesinde önemli farklılıklar gösterebilir.
Çöl Tozlarının İnsan Sağlığına Etkileri
Çöl kaynaklı tozların atmosferde yoğunlaştığı günlerde dış ortamdaki hava kalitesi önemli ve ciddi oranda düşmekte; bu da insan sağlığına zarar vermektedir (Özdemir ve Ertaş, 2011; 23–24). Çöl tozları ile birlikte taşınan bazı partiküller ve çöl tozları içerisinde bulunan zararlı maddeler insan metabolizmasında ciddi hasarlara yol açabilmektedir. Atmosferdeki toz konsantrasyonunun yüksek olduğu dönemlerde akciğer ve solunum yolları rahatsızlıkları bulunan hastaların yaşamı daha da zorlaşmakta ve astım, bronşit, migren gibi hastalıkları olan insanların şikâyetleri normal seyrinin dışına çıkarak artış göstermektedir. Bunun dışında çöl tozlarıyla birlikte hareket eden bazı mikroorganizmalar insanlarda gribal enfeksiyonlara ve menenjit gibi ateşli hastalıklara sebep olmaktadır. Çöl tozlarının bazı salgın hastalıkların dünyada yayılmasını sağladığı da yapılan araştırmaların sonuçları arasındadır (Eren 2006: 8’e göre Afeti and Resh 2000). (Yeşilyurt ve Akcan’a göre 2008 Bulut ve ark, 2008; 370). Çöl tozlarının insan sağlığını etkileme potansiyelleri boyutlarına göre değişmektedir. Boyutları 10 mikrondan daha büyük olan kaba toz ya da normal toz olarak tabir edilen iri partiküller insan vücudunun doğal savunma mekanizması tarafından büyük ölçüde uzaklaştırılırlar ya da astım gibi rahatsızlıkları tetikleyerek solunum yapmayı zorlaştırırlar. Esas tehlikeli olan boyutları 0,1 mikrondan daha küçük olan ve sürekli hareket halindeki çok ince toz tanecikleridir. Bu tozlar solunum sisteminde birikerek tahriş ve tıkayıcı etki yapabilmekte; kalp damar hastalıklarını, kardiyovasküler rahatsızlıkları artırmakta hatta erken ölümlere bile sebep olabilmektedir (Özdemir ve Ertaş, 2011; 25). Çöl tozları içerisinde bulunan önemli kirleticilerden biri de kurşundur (Pb). Atmosfere karışan kurşun parçacıklarının su kaynaklarına çökelmesi veya gıda maddelerini kirletmesi sonucu insan sağlığı tehlikeye girmektedir. Kemik ve dokularda biriken kurşun beyin hasarlarına ve ölümlere neden olabilmektedir. Düşük dozdaki kurşun birikimi bile anne karnındaki bebekler ve henüz bağışıklık sistemi gelişmemiş çocuklara büyük zararlar verebilmektedir. Toz fırtınaları esnasında havalanan tozlarla birlikte mikroorganizmalar da bir bölgeden başka bir bölgeye hatta bir kıtadan başka bir kıtaya taşınır. Kaynak; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Kaynakları Read the full article
0 notes
haber71net · 6 months
Link
Kırıkkale İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığına bağlı Kronik Hastalıklar ve Yaşlı Sağlığı Birimi personeli tarafından 15 Kasım Dünya KOAH günü nedeniyle il müdürlüğü bahçesinde fark... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
Text
Akciğerleri Temizleyen Bitkiler
Akciğerleri Temizleyen Bitkiler
Tumblr media
#Adaçayı, #AkciğerTemizleyenBitkiler, #AkciğerEFaydalıBitkiler, #Anason, #Fesleğen, #IsırganOtu, #Kekik, #Kırmızıbiber, #Lavanta, #Limon, #MürverÇiçeği, #Nane, #Okaliptüs, #Papatya, #Rezene, #Zencefil, #ZeytinYaprağı https://is.gd/n97Hg1 https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/akcigerleri-temizleyen-bitkiler/
Akciğerleri temizleyen bitkiler, solunum sistemi sağlığını desteklemek ve akciğerlerin etkili bir şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla kullanılan doğal alternatiflerdir. Akciğer sağlığı, genel vücut sağlığının önemli bir parçasını oluşturur. Akciğerleri temiz ve sağlıklı tutmak, solunum yollarını korumak ve genel sağlık durumunu desteklemek açısından kritik bir öneme sahiptir.
Doğanın bize sunduğu bazı bitkiler, içerdikleri özel bileşenlerle akciğerleri temizlemeye yardımcı olabilir. Bu bitkiler, tıbbi ve aromatik özellikleriyle bilinir ve solunum sisteminin işleyişini destekleyebilir. Bu bitkiler, içerdikleri özel bileşenler sayesinde solunum yollarını rahatlatma, mukusun inceltilmesi ve toksinlerin uzaklaştırılması gibi etkiler gösterebilir. Akciğer sağlığını desteklemek için başvurabileceğiniz bazı bitkiler:
Adaçayı: Adaçayının içeriğindeki uçucu yağlar, solunum yollarını rahatlatıcı etkiler sunabilir ve öksürüğü hafifletebilir. Adaçayı çay olarak tüketilebilir. Bir bardak sıcak suya 1-2 tatlı kaşığı kurutulmuş adaçayı ekleyip demleyerek içebilirsiniz.
Okaliptüs: Okaliptüs yapraklarından elde edilen yağ, bronşları açma ve mukusu inceltme özellikleriyle solunum yolunu destekleyebilir. Okaliptüs yağı, buhar inhalasyonu yöntemiyle kullanılabilir. Sıcak suya birkaç damla okaliptüs yağı ekleyip buharını soluyarak etkilerinden faydalanabilirsiniz
Kekik: Kekik, içeriğindeki timol ve karvakrol gibi bileşenlerle anti-enflamatuar etki gösterebilir, solunum yollarını rahatlatabilir. Kekik çayı, bir bardak sıcak suya 1 çay kaşığı kekik ekleyerek demleyip içebilirsiniz. Ayrıca yemeklerinizde baharat olarak da kullanabilirsiniz.
Nane: Nane, mentol içeriği ile nefes yollarını açabilir, mukusu inceltebilir ve solunumu kolaylaştırabilir. Nane çayı, nane yapraklarından demlenerek hazırlanabilir. Solunum yollarını açmak için bu çayı tüketebilirsiniz.
Rezene: Rezene tohumları, özellikle öksürüğü hafifletmeye yardımcı olabilir ve solunum yollarını destekleyebilir. Rezene çayı, rezene tohumlarından demlenerek hazırlanabilir. Öksürüğü hafifletmek için tüketebilirsiniz.
Zencefil: Zencefil, içeriğindeki gingerol sayesinde anti-enflamatuar etkiler gösterebilir, mukusun inceltilmesine yardımcı olabilir. Zencefil çayı veya zencefil kökü tüketilebilir. Zencefil çayı için, taze veya toz zencefil kullanarak çay hazırlayabilirsiniz.
Akciğer sağlığını korumak ve temizlemek için başvurabileceğiniz bitkiler arasında adaçayı, okaliptüs, kekik, nane, rezene ve zencefil yer alır. Her biri farklı etken maddeler içerir ve solunum yollarını rahatlatma, mukusun inceltilmesi ve bronşları açma gibi etkileri bulunabilir. Bu bitkilerin düzenli olarak tüketimi veya buhar inhalasyonu şeklinde kullanımı, akciğerlerin temizlenmesine ve sağlıklı kalmasına katkı sağlayabilir.
Bu bitkileri tüketirken dikkat etmek ve gerektiğinde sağlık uzmanına danışmak önemlidir. Bitkisel ürünlerin aşırı kullanımı veya yanlış kullanımı istenmeyen etkilere neden olabilir. Doğal yöntemlerin kullanımı sırasında dikkatli olmak ve gerektiğinde profesyonel yardım almak önemlidir. Herhangi bir sağlık sorunu veya ilaç kullanımı durumunda bitkisel tedavilerin kullanımı öncesinde doktorunuza danışmalısınız. Bitkisel tedavilerin yanı sıra sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek, düzenli egzersiz yapmak ve dengeli beslenmek de akciğer sağlığını desteklemek açısından önemlidir.
0 notes
blog3rdew · 9 months
Text
Tütün kullanımı
Tütün kullanımı, dünyadaki en yaygın ölüm nedenidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl yaklaşık 7 milyon kişi tütün kullanımından dolayı hayatını kaybediyor. Tütün kullanımı, akciğer kanseri, kalp krizi, felç, astım, kronik bronşit ve diğer birçok sağlık sorununa neden olabilir.
Tütün kullanımı, sadece sigara içen kişiyi değil, çevresindeki insanları da etkiler. Pasif içicilik, sigara içmeyen kişilerin sigara dumanına maruz kalmasıdır. Pasif içicilik, akciğer kanseri, kalp krizi ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Backwoods satın al daha fazla tavsiye edilmektedir.
Tütün kullanımı, çok zararlı bir alışkanlıktır. Tütün kullanımının zararlarından korunmanın en iyi yolu, hiç başlamamaktır. Eğer sigara içiyorsanız, sigarayı bırakmak için yardım alın. Sigarayı bırakmak için birçok kaynak mevcuttur. Bu kaynaklar, sigara bırakmak için size destek ve bilgi verebilir.
Tütün kullanımının zararları
Akciğer kanseri
Kalp krizi
Felç
Solunum sistemi hastalıkları
Diyabet
Karaciğer hastalığı
Mide ülseri
İmmün sistem bozuklukları
Cinsel işlev bozuklukları
Doğum kusurları
Erken ölüm
Tütün kullanımı, dünyadaki en büyük halk sağlığı sorunlarından biridir. Tütün kullanımının zararlarından korunmak için, sigara içmeyin ve sigara içenlerle birlikte bulunmayın. Kent switch satın al ile kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.
Tütün kullanımı, insan sağlığına çok ciddi zararlar vermektedir. Tütün kullanımının zararları, aşağıdakileri içerir:
Akciğer kanseri: Tütün kullanımı, akciğer kanserinin en önemli risk faktörüdür. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre akciğer kanserine yakalanma riski 25 kat daha fazladır.
Kalp krizi: Tütün kullanımı, kalp krizi riskini artırır. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre kalp krizi geçirme riski 2 kat daha fazladır.
Felç: Tütün kullanımı, felç riskini artırır. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre felç geçirme riski 3 kat daha fazladır.
Solunum sistemi hastalıkları: Tütün kullanımı, solunum sistemi hastalıklarına neden olur. Sigara içenler, astım, bronşit ve amfizem gibi solunum sistemi hastalıklarına daha yatkındırlar.
Diyabet: Tütün kullanımı, diyabet riskini artırır. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre diyabet olma riski 3 kat daha fazladır.
Karaciğer hastalığı: Tütün kullanımı, karaciğer hastalığına neden olur. Sigara içenler, siroz gibi karaciğer hastalıklarına daha yatkındırlar.
Mide ülseri: Tütün kullanımı, mide ülserine neden olur. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre mide ülseri olma riski 2 kat daha fazladır.
İmmün sistem bozuklukları: Tütün kullanımı, bağışıklık sistemini zayıflatır. Sigara içenler, enfeksiyonlara daha kolay yakalanırlar.
Cinsel işlev bozuklukları: Tütün kullanımı, cinsel işlev bozukluğuna neden olabilir. Sigara içenler, ereksiyon problemi ve kısırlık gibi cinsel işlev bozuklukları yaşama riski daha fazladır.
Doğum kusurları: Hamileyken sigara içen kadınlar, bebeklerinde doğum kusurları riski daha fazladır.
Erken ölüm: Tütün kullanımı, erken ölüme neden olur. Sigara içenler, sigara içmeyenlere göre daha erken yaşta ölürler.
Tütün kullanımı, çok zararlı bir alışkanlıktır. Tütün kullanımının zararlarından korunmak için, sigara içmeyin ve sigara içenlerle birlikte bulunmayın. Old holborn satın al sizi daha az zarara sokacaktır.
0 notes
falancaportal · 2 months
Text
Gebelikte 28. hafta gelişimi - 28 Haftalık Gebelikte bilinmesi gerekenler
New Post has been published on https://renklihobi.com/gebelikte-28-hafta-gelisimi-28-haftalik-gebelikte-bilinmesi-gerekenler/
Gebelikte 28. hafta gelişimi - 28 Haftalık Gebelikte bilinmesi gerekenler
Gebelikte 28. hafta gelişimi hakkında bilgi edinmek, annelerin bu dönemde yaşayabilecekleri değişiklikleri ve bebeğin gelişimini daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. 28 haftalık gebelik dönemi, bebeklerin organ gelişiminin hızla devam ettiği bir zaman dilimidir ve annelerin de vücutlarında birçok değişiklik yaşayabilirler. Bu yazıda, 28 haftalık gebelikte bilinmesi gerekenler hakkında kapsamlı bilgiler bulabilirsiniz.
Ana Noktalar
Bebeğin Gelişimi: 28 haftalık gebelikte bebeğin hangi aşamalardan geçtiği ve ne gibi değişiklikler yaşadığı
Annenin Değişen Vücudu: Bu dönemde annelerin vücudunda görülen değişiklikler ve bunların sebepleri
Beslenme ve Bakım: 28 haftalık gebelikte annelerin dikkat etmesi gereken beslenme ve bakım önerileri
Tıbbi Kontroller: Bu dönemde yapılması gereken tıbbi kontroller ve testlerin önemi
Gebelikte 28. Hafta Gelişimi ve Anneye Etkileri
Gebeliğin 28. haftası, anne adayı ve bebeği için önemli bir dönemdir. Bu süreçte bebeğin gelişimi hızla devam ederken, anne adayı da birçok değişim yaşayabilir.
Bebeğin Gelişimi
28. haftada bebeğin ağırlığı yaklaşık 1 kilograma ulaşmış olabilir. Bu dönemde bebeğin akciğerleri daha da gelişmeye devam eder ve solunum için önemli olan surfaktan üretimi artar. Bu haftadan itibaren bebeğin gözleri açık olabilir ve ışığa tepki verebilir.
Anneye Etkileri
Gebeliğin 28. haftasında anne adayı hormonlardaki değişiklikler nedeniyle duygusal dalgalanmalar yaşayabilir. Ayrıca artan bebeğin büyümesiyle beraber bel ve sırt ağrıları artabilir. Anne adayı bu dönemde daha fazla istirahat etmeli ve doktorun önerdiği egzersizleri yapmalıdır.
Önemli Noktalar
Beslenme: Anneye, bebeğin ve kendi sağlığı için dengeli beslenme önemlidir. Yeterli protein, demir, kalsiyum ve folik asit alınması gerekmektedir.
Doktor Kontrolleri: Gebeliğin 28. haftasında düzenli doktor kontrolleri önemlidir. Kan testleri ve ultrason ile bebeğin ve annenin sağlık durumu kontrol edilmelidir.
Duygusal Destek: Anne adayı bu dönemde duygusal olarak desteklenmelidir. Gebelikte yaşanan değişimler, doğum korkusu gibi konular üzerinde konuşmak önemlidir.
Bebeğin 28. Haftalık Gebelikte Gelişimi ve Özellikleri
Gebeliğin 28. haftası, bebeğin gelişimi açısından oldukça önemlidir. Bu dönemde bebeğin vücut ağırlığı hızla artmaya devam eder ve organları gelişmeye devam eder. Bu haftada bebeğin bazı özellikleri şunlardır:
Vücut Gelişimi
28. haftada bebeğin vücut ağırlığı yaklaşık olarak 1 kg civarındadır. Cilt altı yağ depoları oluşmaya başlar ve bu da bebeğin cildinin pürüzsüzleşmesine yardımcı olur. Bebeğin kemikleri de daha da sertleşmeye başlar ve göğüs kafesi genişlemeye devam eder.
Organ Gelişimi
Bebeğin akciğerleri 28. haftada hızla gelişmeye devam eder. Ayrıca beyin ve sinir sistemi de olgunlaşmaya başlar ve işlev görmeye başlar. Bu dönemde bebeğin gözleri de açılır ve göz kapakları artık daha kontrol edilebilir hale gelir.
Özellikler Gelişim Cilt altı yağ depoları Oluşmaya başlar Akciğer gelişimi Hızla devam eder Beyin ve sinir sistemi Olgunlaşmaya başlar
Gebeliğin 28. haftasında bebeğin gelişimi hızla devam etmektedir. Bu dönemde annenin düzenli beslenmesi ve doktor kontrolünde olması oldukça önemlidir. Bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için annenin sağlığı da oldukça önemlidir.
Sağlıklı Bir Gebelik İçin 28. Haftalık Dönemde Bilinmesi Gerekenler
Gebelik süreci her anne adayı için oldukça önemlidir ve bu süreçte anne adaylarının sağlıklı bir gebelik geçirmesi, bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişmesi açısından büyük önem taşır. 28. haftalık dönem, gebeliğin ikinci trimesterinin sonuna gelindiği, bebeğin hızla büyümeye devam ettiği bir dönemdir. Bu dönemde anne adaylarının dikkat etmesi gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır.
Beslenme
Gebelik sürecinde sağlıklı beslenmek, hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı açısından büyük önem taşır. 28. haftalık dönemde anne adayları, demir, kalsiyum, protein, folik asit ve diğer temel besin maddelerini yeterli miktarda almalıdır. Ayrıca, düzenli ve dengeli beslenme, bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için önemlidir.
Egzersiz
Gebelik sürecinde düzenli egzersiz yapmak, anne adayının fiziksel ve zihinsel sağlığı için önemlidir. 28. haftalık dönemde hafif egzersizler, yürüyü��, yoga gibi aktiviteler anne adaylarının vücut kondisyonunu korumalarına yardımcı olabilir.
Doktor Kontrolleri
Hamilelik sürecinde düzenli doktor kontrolleri, bebeğin ve anne adayının sağlığı açısından büyük önem taşır. 28. haftalık dönemde yapılan kontroller, bebeğin gelişimi, anne adayının kan değerleri ve genel sağlık durumu hakkında önemli bilgiler sağlar. Bu nedenle, anne adaylarının düzenli olarak doktor kontrollerine gitmeleri büyük önem taşır.
Sağlıklı Gebelik
Gebelik sürecinde beslenmeye dikkat etmek, düzenli egzersiz yapmak ve düzenli doktor kontrollerine gitmek, sağlıklı bir gebelik geçirmek için oldukça önemlidir. 28. haftalık dönem, bu önlemlerin alınması açısından oldukça kritik bir dönemdir. Anne adaylarının bu dönemde sağlıklı yaşam alışkanlıklarına dikkat etmeleri, bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi için büyük önem taşır.
Sıkça Sorulan Sorular
28. haftada bebeğim ne kadar büyümüş olmalıdır?
28. haftalık gebelikte bebeğin ağırlığı genellikle 1 kilogram civarındadır ve yaklaşık 35 cm uzunluğundadır.
Gebelikte 28. hafta döneminde nelere dikkat etmeliyim?
28. haftalık gebelikte dengeli beslenmeye ve düzenli egzersiz yapmaya özen göstermelisiniz. Ayrıca doktorunuzun önerdiği takviyeleri düzenli olarak almalısınız.
28. haftalık gebelikte hangi belirtiler artabilir?
Bu dönemde ödem, halsizlik, sindirim sorunları ve sırt ağrıları gibi belirtiler artabilir. Bu durumda doktorunuza danışmalısınız.
0 notes
finansca66 · 5 months
Text
Sigara Satın Almak ve Karelias Satın Almak
Sigara ve Karelias, her ikisi de son derece bağımlılık yapan ve sağlığı olumsuz etkileyen maddelerdir. Sigara, tütün yaprağının yakılması ve dumanın solunması yoluyla tüketilen bir tütün ürünüdür. Karelias, bir tür sentetik kannabinoid olan 4-metil-nabilon’dan (4-MMC) yapılan bir uyuşturucudur.
Sigara Satın Almak
Sigara satın al, çoğu ülkede yasaldır. Sigara, marketlerde, benzin istasyonlarında ve diğer perakende satış noktalarında satılır. Sigara satın almak için genellikle 18 yaş veya üzeri olmak gerekir.
Sigara satın almak, bağımlılık riskini artırır. Sigara içenler, sigara içmeyenlere göre kalp hastalığı, felç, akciğer kanseri ve diğer birçok sağlık sorunu geliştirme riski daha yüksektir. Sigara içmek ayrıca erken ölüm riskini artırır.
Karelias Satın Almak
Karelias satın al, birçok ülkede yasa dışıdır. Karelias, genellikle internet üzerinden veya sokak satıcılarından satın alınır. Karelias satın almak için genellikle 18 yaş veya üzeri olmak gerekir.
Karelias, son derece bağımlılık yapan ve tehlikeli bir maddedir. Karelias kullanan kişiler, halüsinasyonlar, paranoya, kaygı ve şiddet gibi yan etkiler yaşayabilirler. Karelias kullanımı ayrıca kalp krizi, felç ve beyin hasarı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
0 notes
mansetmalatya · 1 year
Text
Deprem Bölgesi İçin Maske Uyarısı
Tumblr media
Deprem bölgelerinde ağır hasarlı binaların yıkımı ile birlikte toz salınımının fazla olacağını belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Yücel, KOAH ve astım hastalarını uyararak “Dışarıda mutlaka maske takılmalı” dedi. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, bölgede yaşayanlar şimdi de hafriyat kaynaklı göğüs hastalıkları tehdidi altında. Malatya Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Yücel, deprem bölgesinde yaşanları ya da çalışanları, bina yıkımları sırasında ortaya çıkan toz bulutları konusunda uyardı. Dr. Yücel, deprem bölgesindekilerin sağlıklarını korumak için mutlaka maske takmaları gerektiğini söyledi. 9. Köy’den Berkman Dulcan'ın sorularını yanıtlayan Uzman Dr. Orhan Yücel, depremin ilk döneminde soğuk hava nedeniyle görülen zatürre vakalarının yerini, hasarlı binaların yıkımlarının başlaması ile birlikte diğer akciğer rahatsızlıklarının aldığına dikkat çekti. Yücel, şöyle konuştu; “Depremin ilk günü itibariyle kış şartları söz konusuydu. Kış şartlarından dolayı ortaya çıkan zatürre durumu ile mücadele ettik. Özellikle Göğüs Hastalıkları Uzmanı olarak o süre zarfında zatürreye tıbbi terimi olarak da pnömoni ile çok fazla vakayla karşılaştık. Zatürre durumu gençlerde ve yaşlılarda değişiyor. Şimdi mesela gençler zatürreye ayakta atlatabilir iken yaş ilerledikçe yatış durumu söz konusu olabiliyor. Depremin ilk günleriyle beraber hava şartlarınında etken olması ile birlikte zatürreden kaynaklı yatış sayımız çok fazla oldu.”
Tumblr media
“Karbon monoksit zehirlenmeleri oldu” Deprem sonrası kurulan çadır kentlerde yaşamanın da akciğer sağlığı açısından riskleri beraberinde getirdiğini vurgulayan Dr Yücel, çadır şartlarında yaşamanın zorluğuna dikkat çekti.  Uzm Dr. Yücel “İlk zamanlarda çadırlarda ısı problemi oldu. Isı problemini bir kısım ısıtıcı ile bir kısım ise soba kurarak çözdü. Şu anda herkes doğalgaz kullandığı için soba yakmayı bilmeyen bir çok insan vardı. Karbon monoksit zehirlenmeleri oldu. Hiperbarik ünitemizi hizmete açtık ve hizmete sunduk. Ağır karbonmonoksit zehirlenmesinde tedavi hiperbarik oksijen tedavisidir” diye konuştu. “Maske takın diye uyarılarda bulunduk” Hasarlı binaların yıkımları ile birlikte havaya kimyasal tozların karıştığına dikkat çeken  Uzm Dr. Yücel, deprem bölgesinde yaşanmakta olan durumu konusunda “Bina yıkımları ile birlikte toz bulutu ortaya çıktı. Toz durumu KOAH ve astım hastalarını çok fazla etkiliyor. Binaların yıkımı ile birlikte kimyasal tozlar yani çimento tozu açığa çıktı. Normal bir insanda dahi üst solunum yolu, alt solunum yolu enfeksiyonuna neden olabilecek bir ortam oluştu” ifadesini kullandı. Astım ya da KOAH gibi kronik akciğer hastalığı olan insanların yıkım sahalarından kaçınmaları gerektiğini söyleyen Dr Yücel, şu uyarılarda bulundu: “Özellikle astımlı kişiler arasında bu toz bulutuyla karşılaştığı zaman ataklara girip acil servislere gelen vakalar çok oldu. Bunu önleyebilir miyiz? Tabii ki önleyebiliriz. İlk olarak kişiler o bölgelere girmeyecekler ama biz hani toplum olarak meraklı olduğumuz için yani daha fazla cazibe haline geliyor. Bizim çarşı diye hitap ettiğimiz Malatya’nın merkezindeki alanlarda yıkılan binalarda bir seyirci kitlesi oluştu. İnsanların oraya gitme nedenleri, yıkılan binaları seyretmek oldu. Fotoğraf ve videoya almak gibi. Biz ne kadar bu alanlardan hem emniyet, hem hastalık açısından uzak durun desek de insanlarımız oralara gidip seyretmeyi tercih ettiler. O bölgeden zorunlu olarak geçeceksiniz veya bulunmak zorundaysanız maske takın diye önerilerde bulunduk. Hastanelere üst solunum yolu enfeksiyonu, az solunum yolu enfeksiyonları, kronik hastalığı olanlar, astım, KOAH gibi hastalıkları bulunanlar nefeste darlığı şikayetiyle müracaat ettiler. Hala yıkımlar devam ediyor ve biz önerilerimizi sunuyoruz.” “Astım hastaları mevsim geçişlerine dikkat etmeli” Yıkım olan alanlardan insanların mutlaka uzak durması gerektiğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Yücel, “Maskenin kısmi olarak koruyuculuğu var ama bunu enfeksiyon ve nefes darlığı olarak düşünmemek lazım. Bu olay Göz Hastalıklarında enfeksiyona kadar gider. Çok ciddi bir rüzgar salınımı olmadığı müddetçe şu aşamada yıkılan binalardaki kimyasal tozlar bulundukları çevre üzerinde etki gösterir. Şu Anda Astımlı hastalarımız mutlaka maske ile dolaşmalı çünkü mevsim geçişleri onlar için tehlikeli olabilir. Malatya bu aralar çok fazla yağış aldı ve bu yağışlar çimleri oldukça artıracak ve çim poleni daha fazla olacak.” “Yazın çadır ortamı sauna sıcaklığını yakalayabilir” Çadır ve konteynerde kalanlar için yaz aylarının da zor geçebileceğini belirten Uzm. Dr. Yücel “Özellikle çadırlar yazın güneş vurdukça içerideki ısı çok yüksek olacak. KOAH ve astımlı hastalar için değil de kalp ve tansiyon hastaları için sıkıntı yaratabilir. Yani ani tansiyon yükselmeleri ondan sonra tabii beraberinde kardiyak alt yapısı sıkıntılıysa kardiyak açılan kalp hastalıkları açısından sıkıntı yaratabilir. Sonuçta sıcak bir ortama giriyorsunuz. Çadır ortamı sauna sıcaklığını yakalayabilir. Konteynerlerde çadıra göre konfor ortamı biraz daha iyi” diye konuştu. KOAH Hastaları için yaz aylarındaki tehlikeye dikkat çeken Malatya Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Yücel “KOAH Hastaları için tek sıkıntımız yaz aylarında yıkımlar devam ettikçe hava kuru olacağından dolayı toz salınımı fazla olacaktır. Kış aylarında yağış olduğundan toz yere çöker ama yaz aylarında aşağı inen toz hareket ettikçe tekrar yukarı yükselecektir. Tek yaşanacak sıkıntı o olacaktır. O nedenle maskesiz çıkmamalarını istiyoruz” dedi. Read the full article
0 notes
worldtravellike1 · 1 year
Text
Gebelikte Akciğer Tomografisi
Gebelikte Akciğer Tomografisi Gebelik dönemi anne adayları için oldukça hassas bir dönemdir. Bu dönemde anne adaylarının sağlığı kadar bebeğin sağlığı da önemlidir. Bu nedenle, gebelikte bazı tıbbi testlerin uygulanması gerekebilir. Bu yazıda, gebelikte akciğer tomografisi testi hakkında bilgi vereceğiz. Gebelikte Akciğer Tomografisi Gebelikte Akciğer Tomografisi Nedir? Akciğer tomografisi,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sektorellfirmalar · 1 year
Link
0 notes
backlinkmezbilisim · 8 months
Text
Akciğer
Akciğerler, solunum sistemimizin önemli bir parçasıdır ve oksijen alışverişi ile vücudumuzun atık gazlarını temizleme görevini üstlenir. Akciğer sağlığı, yaşam kalitesi için kritiktir.
0 notes
karaca2508-blog · 6 months
Text
Madenlerde Sağlık Tehlikeleri ve Riskler
Tumblr media
Madenlerde Sağlık Tehlikeleri ve Riskler, temel hava kirleticiler, çeşitli partiküller, doğal olarak bulunan gazlar, motor egzoz gazları ve bazı kimyasal buharlardır Madencilik farklı mesleklerin bir arada bulunduğu bir endüstridir. Geleneksel olarak, metal veya kömür madenciliği, yüzey veya yeraltı madenciliği gibi sınıflandırmalar yapılabilir. Metal madenciliği de çıkarılan cevherin cinsine göre göre sınıflandırılır. Çıkarılan cevherler, genellikle bir dereceye kadar ocak alanında işlenir. Metal madenciliğindeki iş sağlığı tehlikelerinin çoğu bu metalurjik süreçlerle ilişkilidir.
Madenlerde Sağlık Tehlikeleri ve Riskler
Madencilik sektöründeki temel hava kirleticiler, çeşitli partiküller, doğal olarak bulunan gazlar, motor egzoz gazları ve bazı kimyasal buharlardır. Bu maddeler vücuda ya temas ederek, ya da emilerek zararlı olurlar. Emilim ciltten veya inhalasyon yoluyla oluşabilir. Kimyasallar akut ve/veya kronik etkiler oluşturabilirler. Etkileri kimyasal ve fiziksel özelliklerine bağlıdır. Temel fiziksel tehlikeler gürültü, titreşim, ısı, barometrik basınç ve iyonize radyasyondur. Madenin derinliği, cevher ve çevresindeki kayaçların bileşimi, kullanılan madencilik yöntemleri gibi faktörle bağlı olarak farklı kombinasyonlarda tehlikeler ortaya çıkar. Dar ve kapalı alanlarda birlikte yaşamak da verem, hepatit (B ve E) ve insan immün yetmezlik virüsü (HIV) gibi bazı enfeksiyöz ajanlara maruziyet riskini artırır. Yapılan iş, tehlike kaynağına uzaklık, kontrol önlemlerinin etkinliği gibi faktörler, maruziyet üzerinde etkilidir. Gazlar, buharlar, tozlar ve dumanlar Madencilikte çeşitli gaz, toz, duman, buhar ve aerosoller gibi solunabilir ajanların salınımı söz konusudur. Bu ajanlar irritanlar, kimyasal asfiksanlar, fibrojenler, allerjenler, kanserojenler ve sistemik toksinleri oluştururlar. En sık görülen hava kirleticiler solunabilir kömür tozu ve kristal silikadır. Zararlı ajanlara maruziyet, akciğerlerde akut hasara, pnömokonyozlara ve solunum fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Bazı hava kirleticileri akciğer kanserine neden olabilir. Bazı inhalasyon zararlıları, akciğerin yanı sıra, sistemik etkilere de neden olabilir. Bazı asfiksanlar yüksek konsantrasyonlarda, oksijenle yer değiştirerek saniyeler içinde ölüme neden olabilirler. Yeraltı kömür madenciliğinde kapalı alan ve bu kısıtlı alan içindeki havalandırma akımları, hava kirleticileri için taşıyıcılık yapabilir. Çözücüler ve temizlik maddeleri, poliüretan spreyler, yapıştırıcılar, emülsiyon sıvıları ve madencilikte kullanılan diğer ürünler çeşitli tehlikeler içerebilir. Egzoz dumanları, iyi havalandırılmayan alanlardan kaynaklanan karbondioksit veya metan da solunum zararı oluştururlar. İş Güvenliği Samimiyet Testi Gazlar ve Buharlar Aşağıda, madenlerde doğal olarak sık görülen gazlar listelenmiştir. En önemlileri kömür madenlerinde metan ve hidrojen sülfür, uranyum ve diğer madenlerde ise radondur. Oksijen eksikliği de başka bir sorundur. Metan yanıcıdır, kömür madeni patlamalarının çoğu zaman nedenidir. İkinci sırada kömür tozu patlamaları gelir. Kömür ocaklarında meydana gelen tehlikeli gazların genel isimleri ve sağlık etkileri; Radon Uranyum, kalay ve diğer bazı madenlerde bulunan doğal radyoaktif bir gazdır. Kömür madenlerinde tespit edilmemiştir. Temel zararı iyonize radyasyondur. Diğer tehlikeli gazlar dizel motor egzoz gazları ve patlatma yan ürünleri olan solunum irritanlarıdır. Karbon monoksit sadece motor egzoz ürünü değildirler, maden yangınları sonucunda da oluşurlar. Ocak yangınları sırasında CO ölümcül konsantrasyonlara ulaşabilir. Bunun yanı sıra patlama tehlikesi de oluşturabilir. Azot oksitleri(NOx) dizel motor egzozu ve patlatma bir yan ürünü olarak oluşur. Oksijen eksikliği birçok şekilde oluşabilir; metan gibi bazı diğer gazlar tarafından yer değiştirebilir, veya yanma ya da havalandırma sistemindeki mikroplar tarafından tüketilebilir. Altın madencileri ve değirmencilerinde ve cıva madencilerinde cıva buharına temas riski vardır. Altın ve kurşun madencilerinde arsenikle temas ve akciğer kanseri riski vardır. Nikel madencilerinde nikel teması ve bu nedenle akciğer kanseri ve cilt allerjisi riski vardır. Partiküller Serbest kristal silika; yerkabuğunda en çok bulunan bir bileşiktir ve dolayısıyla maden ve taş ocağı işçilerinin en sık karşılaştıkları tozdur. Silika içeren kayaçların delinmesi, parçalanması patlatılması veya ince silika partiküllerinin pulverize edilmesi gibi işlemler sırasında solunabilir silika partikülleri oluşur. Kumtaşı % 100, kayrak % 40, granit % 30’a kadar silika içerebilir. Kömür tozu; yeraltı ve yerüstü kömür madenleri ve kömür işleme tesislerinde karşılaşılan bir tehlikedir. Karışık bir tozdur; kömürün yanı sıra silika, kil, kireçtaşı ve diğer mineral tozları da içerebilir. Kömür tozunun bileşimi kömür damarı, çevredeki tabakaların yapısı ve madencilik yöntemlerine bağlı olarak değişir. Kömür tozu, kesme, patlatma, delme ve taşıma işlemleri sırasında oluşturulur. Kömür tozu kömür işçisi pnömokonyozu (KİP)’na neden olur ve kronik bronşit, amfizem gibi kronik solunum yolları hastalıklarının oluşumuna katkıda bulunur. Antrasit gibi karbon içeriği yüksek olan sert kömürlerde, KİP riski daha yüksektir. Kömür tozuyla bazı romatoid reaksiyonlar arasında da ilişki vardır. Asbest; asbest madenlerinde ve yapısında asbest de bulunan cevherin madenciliğinde görülür. Asbestoz(pnömokonyoz), havayolu hastalığı, akciğer kanseri ve mezotelyoma riskini artırır. Dizel motor egzozu; Gaz, duman ve partikül maddelerin bir karışımıdır. En tehlikeli gazlar karbon monoksit, azot oksit, azot dioksit ve sülfür dioksittir. Aldehitler, yanmamış hidrokarbonlar gibi birçok uçucu organik bileşikleri(UOB), polisiklik aromatik hidrokarbonları (PAH) ve nitro-PAH bileşiklerini de (N-PAH) içerir. Azot oksitleri, kükürt dioksit ve aldehitler akut solunum irritanlarıdır. PAH ve N-PAH bileşiklerinin çoğu kanserojendir. Dizel egzoz partikülleri (DEP) genellikle küçük çaplı ( Read the full article
0 notes