Tumgik
#Açlık Filmi
sustun · 1 year
Text
Hunger (2023)
Bugün, 2023 yılı Tayland yapımı bir Netflix filmi olan Hunger (Açlık) hakkında bir kaç kelam edeceğim.
Bugün, 2023 yılı Tayland yapımı bir Netflix filmi olan Hunger (Açlık) hakkında bir kaç kelam edeceğim. Bangkok’taki kendi restoranlarında çalışan genç bir kadın olan Aoy’un, ülkenin en ünlü şeflerinden birinin takımına girmek için aldığı o davetle hayatı değişir. Tayland’ın en ünlü aşçısı Şef Paul’un başında olduğu Hunger’a katılma davetini kabul edince kendisini; hırs, entrika ve şatafat…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bugunbirazleylayim · 6 months
Text
17 Kasım'da açlık oyunlarının yeni filmi geliyormuş hikayenin baslangici diyorlar 🥳🥳 16 Kasım'da açlık oyunları serisini devireyim de sıcağı sıcağına yeni filmi izleyeyim 😌😌
11 notes · View notes
baybaykus · 3 months
Text
Bana sen neden gurur duymuyorsun diyorlar…
Eğer gerçekten söz verdikleri yerli hibrit roketi yapsalardı….Eğer gerçekten söz verdikleri uzay mekiğini yapsalardı…
Eğer gerçekten bilime önem verip üniversiteler arası çalışmalar yapıp bir proje hazırlasalardı …
Eğer gerçekten söz verdikleri gibi 2023 yılı sonunda Ay seyahati yapabilselerdi gurur duyardım…
Şimdi yaptıkları Yerel seçim öncesi 55 milyon dolara bileti bu fakir halkın vergileri ile alınmış birini göstermelik ABD üzerinden uzaya göndermek ve bundan siyasi çıkar sağlamak.
Zamanında yazdığımda yine inanan olmamıştı şimdi yazıyorum yine halkın büyük bölümü alkışlar…
Uzaya giden bu vatandaş ne gibi deneyler yapacak nereden uzaya gidiyor vergilerden ne kadar harcandı kimse sormaz soramaz.
Ama Türkiye’de kahvehanelerde oturan dayılar televizyondan seyredip bak Recep sayesinde uzaya gittik adama oy ve destek vermeye devam edecek.
O kahvede oturan emekli dayılar 10 bin lira emeklilik alıyor sürünüyor ama olsun.
Şimdi parayı öder Turist astronotumuz uzaya giderse bir hafta yeni uzay filmi seyredeceğiz.
Uzayda Türk bayrağı açacak… Erdoğan ile görüntülü telefon ile konuşacak.
Erdoğan bakın nereden nereye geldi Türkiye biz getirdik diyecek…
Ve maalesef bu çok pahalı algı operasyonunu sorgulamadan halkın büyük bölümü alkışlayacak.
Ve aklı başında okumuş anlayan sorgulayan kesim yine fetöcü vatan haini ilan edilecek…Türkiye Cumhuriyeti Algı operasyonları ile tek bir kişinin çıkarları için günü kurtarıyor…
Halka bak uzaya astronotumuz uçuyor denirken arka planda tüm tersaneleri, hastaneleri satılmaya iflasa doğru emin adım gidiyor…
Emeklinin 10 bin lira alıp açlık sınır altında hayatta kalma savaşı verdiği bir ülkede Amerika’ya show yapmak için 55 milyon dolar ödeyip turist göndermenin neresi ile gurur duyacağım?
Özet budur….
4 notes · View notes
j4kuzi · 2 years
Text
selam bugün hangi filmi izleyeceğimi bilmiyorum, labirent ve açlık oyunları tarzında film önerisi alınır görüşürüz
16 notes · View notes
futbolpenceresi · 2 months
Text
FUTBOLUN SAMPIYONLARI
SEZONUN BELİRLENEN ŞAMPİYONU
https://www.sinematek.org/sinebilgi/sinebilgi-kurgu/79-knedir.html “Kuleşov etkisi” (Kuleshov Effect) adı verilen bu deneyde önce yüzünde hiçbir ifade olmayan bir adam yakın plan çekildi, ardından ise bir tas çorba, küçük bir kız çocuğu ve bir tabut görüntülendi. Bu 4 görüntüden daha sonra şu şekilde üç kısa film oluşturuldu:
film: Adam - çorba - adam
film: Adam - kız çocuğunun tabutu - adam
film: Adam - kadın - adam
Bu üç kısa film, üç farklı denek grubuna seyrettirildi. Birinci filmi, yani yüzünde bir ifade olmayan adam, ardından çorba kâsesi ve tekrar adamın yüzünü seyreden gruba adamın yüzünde nasıl bir ifade olduğu soruldu. Grubun çoğunluğu bu soruyu “açlık” şeklinde cevaplandırdı. Aynı soruya ikinci filmi seyredenler “üzüntü” üçüncü filmi seyredenler ise “sevgi” şeklinde cevap verdi. Seyirciler, adamın çekimiyle birlikte gösterilen görüntü arasında psikolojik olarak bir bağlantı kurup farklı anlamlar çıkarmaya çalışmışlardı. Çünkü seçilen ve ardarda sıralanan görüntüler izleyicinin mesajınızı nasıl algılayacağını etkiler. Çekimler filmde öyle bir biçimde peş peşe getirilir ki, izleyiciler gerçekte görmedikleri bir şeyi görmüş gibi olurlar. GREV https://www.youtube.com/watch?v=QcWWXAP0Ue8
KURAM-DENEY-YORUM https://seyler.eksisozluk.com/yunan-mitolojisinin-haydutu-prokrustesin-tarihe-adini-yazdiran-meshur-yatagi rivayete göre prokrustes, atina ile megara yolu arasında yaşamış. onu bahsimize konu eden şey çok önem verdiği, boyu boyuna uygun olan demirden yatağı. prokrustes’in kendi boyuna göre olan yatağının ebatları, ona göre ideal ve mutlak olan formmuş. öyle ki prokrustes, kendisi için uygun olan ebatları herkes için de ideal ve değişmez kabul ediyormuş.yoldan geçen yolcuları evinde ağırlar, yatağında yatırırmış. boyu yatağa göre kısa gelenin boyunu gererek uzatır; uzun olanın boyunu ise bacaklarını keserek kısaltırmış. böylece herkesin boyunu yatağa eşitlermiş. efsaneye göre atina kralı theseus, sonunda aynı yöntemleri kullanarak prokrustes’i öldürmüş. prokrustes öldürülmüş öldürülmesine ama tek biçimciliğin, mutlakçı anlayışın, dogmatizmin sembolü olarak tarihe adını yazdırmış http://www.flsfdergisi.com/sayi2/29-43.pdf
Bu düşünürler, bilimsel etkinlik kuramsal bir etkinliktir; kuramsal etkinlik olguları belirler savlarıyla, kuram yüklü gözlem ve deneyi savunurlar ve kuramlara bir sözlük işlevi yüklerler. Hatta kuram sadece önce gelmekle kalmaz, gözlem ve deneyin yapısını da belirler.
Duhem’in asıl önemi ise kesin yanlışlamanın yöntemsel olarak olanaksız olduğunu fark etmesinden gelir. Buna göre belli bir kuramın ve varsayımın yanlışlanması esasen yöntemsel olarak uylaşımcı kararlara bağlıdır. Duhem’e göre fizikte deney, bir olguyu basitçe gözlemek değildir; deney, söz konusu olgunun kuramsal olarak yorumlanmasıdır. Deney ilkin belli olguların gözlenmesinden oluşur. Bu gözlemi yapmak için duyuların dikkatli ve tetikte olması yeterlidir. Deney, aynı zamanda gözlenen olguların yorumlanmasından oluşur ve bu yorumun yapılabilmesi için dikkatli ve deneyimli olmak yeterli değildir; kabul edilmiş kuramları ve bu kuramların nasıl uygulanacağını da bilmek gerekir. Gözlemci ya da deneycinin kabul ettiği kuramlar sayesinde olgulara ilişkin yapılan yorum(lar), fizikteki deneylerin ayrılmaz bir parçasıdır. Ayrıca, kuram bize yapılacak ya da uygulanacak deneyi de bildirir. Deney yapıldığında ve sonuçlar açık bir şekilde gözlemlendiğinde, kuram bunları genellemek için düzene sokar ve onlardan yeni deneyler çıkarır.
Fizikçi ya da bilim adamı bir deney olgusunu anında kuramın ona verdiği şematik ve soyut kavramla eşleştirmeden tasarlayamaz.
Aslına bakılırsa, bir araştırmacı ya da bilim adamının araştırmasını yaparken veya soruşturmasını yürütürken her zaman peşin hüküm, kavram ve varsayımlarla yüklü olduğunu hiç aklından çıkarmaması gerekir, çünkü bunlar bilimde kaçınılmaz olarak kılavuzluklarına muhtaç olduğumuz şeylerdir.
Şu halde peşin hüküm ve kavramlarımız olmadan deney yapmaya çalışmak ve kendimizi bu türden düşüncelerden sıyırmak olanaklı değildir, varsayımlar ve kuramlara dayanmadan yorumlanan deney tek başına bir bilgi vermez. Dolayısıyla, Meyerson, deneysel bilim için enbaşta gerek duyduğumuz kabuller zincirinin, bilimdeki a priori unsur olduğunu savunur. Ona göre, deneysel bilim sunî bir yalıtımdır ve bilim münhasıran deneysel de değildir.
Özetlersek, Koyré’ye göre, kuramdan önce gelen bir deney söz konusu değildir, yani, bilimde duyu deneyine dayanmak öncelikli değildir; başka deyişle, bilim kuramsal bir iştir, olgu toplama ve deney, kuramdan sonradır. Buna göre, gözlem ve deneyin yapısını kuram belirler. Dolayısıyla kuramdan bağımsız olgu yoktur; olgular hep belli bir kuramın olgularıdır; kuramın dili olgunun anlamlı olmasını sağlar; yani, olgu kendisini belirleyen o kuramda anlamlı olur.
Olağan bilim uygulamasında bilim adamı bir tür temizlik işiyapar; zaten olağan bilimi de bu işlemler oluşturur. İster tarihsel açıdan ister çağdaş laboratuarda olsun yakından incelendiğinde bu çaba, doğayı paradigmanın sağladığı önceden hazırlanmış ve hiç de esnek olmayan bir kutunun içine zorla yerleştirmeye benzer. Kuhn’a göre, olağan bilimin amacının hiçbir parçası yeni türden olgular aramak değildir; tersine söz konusu kutuya uymayanlar genellikle dikkate alınmazlar. Öte yandan bilim adamları da yeni kuramlar oluşturmayı hedeflemezler ve diğerbilim adamlarının oluşturduğu kuramlara da itibar etmezler. Demek ki olağan bilim araştırması, paradigmanın daha baştan temin ettiği olgu ve kuramların ayrıştırılmasına yönelmiştir.
Yeni paradigmaya geçiş tamamlandıktan sonra, ilgili meslek çevresi çalışma alanlarına, yöntemlerine ve amaçlarına yepyeni bir açıdan bakmaya başlayacaktır. Paradigma değişikliğiyle bilimin yeniden yönlendirilişi, görsel alandaki gestalt değişimine, yani algılama kalıplarındaki değişime benzetilir. Burada eskisiyle aynı olan bir veri topluluğuyla çok farklı ilişkiler kurulur, bunlar yeni sisteme yerleştirilirler ve yepyeni bir çerçeveye oturtulurlar. Sonuç olarak yeni paradigmaya geçiş bilimsel bir devrimdir.
Kuhn, paradigmalar değiştiğinde dünyanın da onlarla birlikte değiştiğini öne sürer. Yeni paradigmanın yönlendirdiği bilim adamları sadece yeni araçlar benimsemekle kalmazlar, yeni ve farklı yerlere de bakmaya başlarlar. Ayrıca devrimler esnasında, bilim adamları bildikleri araçlarla daha önce bakmış oldukları yerlere tekrar baktıklarında, yeni ve farklı şeyler görürler. Bilim adamları sanki başka bir gezegene gitmiştir; bilinen nesneler burada artık farklı bir ışıkta görünürler ve bilinmeyen bazı başka nesnelerle bir arada dururlar. İşte paradigma değişikliği bilim adamlarının araştırmayla bağlanmış olduğu dünyayı farklı şekilde görmelerine neden olur. Devrimden önce bilim adamının dünyasında ördek sayılan nesneler şimdi tavşan olmuşlardır. Bu, görsel bir kalıptan diğerine geçmenin iyi bir örneğidir. İşte bilimde kuramdan bağımsız gözlem olamaz savı bu demeye gelir. Dolayısıyla, Kuhn’a göre, duyu deneyimi değişmez ve tarafsız değildir. Sadece gözleme dayalı tarafsız bir bilim dili yaratma çabaları da artık hayaldir. Her kuram kendi olgularını belirler ve bilim adamının tabiata sorduğu sorular paradigmaya dayalı sorulardır ve alınacak yanıtlar da paradigmaya bağlıdır. Paradigmaların oluşturucuları olan kuramlar, ilgili gözlemin ne olduğunu belirleyip bilim adamının içinde çalıştığı dünyayı tanımlarlar. Görüldüğü üzere, bilimsel ya da deneysel açıdan tarafsız bir dil ya da kavramlar dizgesi mümkün değildir; bilim adamının ilgilendiği olguların seçimi ve yorumlanmaları, bir bütün olarak kurama veya paradigmaya dayanarak yapılır.
Bilimsel kuramlar dünyaya bakmanın yollarıdır ve kabul görmüş kuramlar kanı ve beklentilerimizi etkiler; dolayısıyla deneyimlerimiz de bundan etkilenir. Bilimsel çalışma için araştırmacıya, hangi verileri toplayacağını ve bunları nasıl yorumlayacağını gösteren kabul edilmiş kuramlar öbeğine ihtiyaç vardır.
KAVRAMSIZ ALGILAR KÖRDÜR, ALGISIZ KAVRAMLAR BOŞTUR IMMANUEL KANT
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/spor/toroglu/2019/08/31/bunlar-bizi-aptal-yerine-koyuyor Kardeşim sizde adalet falan istiyorsunuz ama sonra da "Bu işten fazla para kazanamıyoruz. Başakşehir'in tek başına G.Saray ile şampiyonluğa oynaması zevkli olmuyor. Bu işin sonuna kadar F.Bahçe, Beşiktaş, G.Saray ve Trabzonspor olursa biz de bu işten para kazanırız" mantalitesi varsa eğer; o zaman söyleyin dört büyükler bir tarafta oynasın, diğerleri öbür tarafta... https://www.sabah.com.tr/yazarlar/spor/toroglu/2021/03/05/orta-oyunu-cok-acik-oynaniyor Öyle şeyler oluyor ki veya öyle şeyler yapıyorlar ki göstere göstere ve şunu söylemek istiyorlar; 'Bu yapılanları anlamamak öküzlüktür.' Bak Serdar Tatlı, bak Metin Tokat, kimseyi yiyemezsiniz. Orta oyunu çok açık oynanıyor. Trabzon'u çıtır yaptılar. Galatasaray da yakalandı, onu da çıtır yaptılar. Sıra Beşiktaş'ta, onu merak ediyorum. Dikkat edin Ahmet Nur Çebi ikide bir beyanat veriyor, "Beşiktaş'ın hakkını yedirmem" diyor. Ama son olarak şunu da ilave etmeden geçemeyeceğim. Bizim anlı şanlı 3 Büyük kulübümüzün hiçbirinin diğerine bir şey demeye hakkı yok. Bunlar yıllarca her haltı yaptılar. Rakipleri de bunları biliyor. O yüzden bağırıyorlar. 1. Futbolumuz. 1.1 Toroğlu'nun tespiti birinci doğru. 1.2 Şampiyonun belirlenmesi, ona uygun ayarlamalar ikinci. doğru. 1.3 Siyaset-Klüpler-TFF,vs dinamikleri diğer etkenler 2. Az zayıda Objektif Yorumcu 2.1 Erman Toroğlu 2.2 Ahmet Çakar 2.3 Çoğu haklı ama eksik, bir kısmı zihinsel kalıpların, duygusal faktörlerin etkisiyle yoğrulmuş tespitler, yorumlar, saptamalar 3. Taraflı futbol yazarlarının kendi taraflarına yontması. 3.1 Rıdvan Dilmen 3.2 Gülengül Altınsay 3.3 vs 4. Tepkisel Yorumcular 4.1 (zaman zaman) Ahmet Çakar 4.2 (zaman zaman) Erman Toroğlu 5. Ne Kokar Ne Bulaşırlar 5.1 Ömer Üründül 5.2 Levent Tüzemen 5.3 vs 6. Çoğu doğru olan ön kabullerin(kuram) deneye(maçlara) ilişkin gözlem ve yorumları etkilemesi.
Futbolumuza ilişkin iki ön kabul(kuram) verdik. Maçlar 1. Sadece 1. kurama 2. Sadece 2. kurama 3. Sadece her ikisine 4. Çok sayıda faktöre göre yorumlanabilir. Sadece bir ön kabule göre yorumlar gerçeğin eksik bir resmini verir. Bazen doğru, bazen yanlış ve/veya eksik olur. “Nasıl olsa görüntüler yok,vermiyorlar! Kamuoyu da bunları öğrenemez. Yolda soranlara ancak böyle cevap verebiliriz.”.
Erman Toroğlu söylediklerinde haklı ama eksikleri var: 1. Seyirci azalmasın diye seyircisi yüksek takımları(doğal olarak üç büyükler) sezon sonuna kadar şampiyonluk yarışı içinde tutmak için her şey yapılıyor. 2. Takımların gücü, kulüplerin gücü, siyasetle ilişkiler, vs gibi faktörlerin bir etkileşimi sonucunda bir şampiyon belirleniyor. 2.1 Belirlenen şampiyonun önü açılıyor, gerekenler yapılıyor. 2.2 Belirlenen şampiyonun rakiplerine engeller çıkarılıyor. 3. Hem belirlenen takımın şampiyon olması hem de şampiyonluk yarışının son haftalara kadar sürmesi sağlanıyor. 3.1. Taraftarların tepkisini çekmemek için şampiyonluk son maça bırakılmıyor. 3.1.1 Sezon sonuna yaklaşırken yapılan ince ayarlarla sezon sonu sonucu daha önceden büyük ölçüde garanti altına alınıyor. Ama belirlenen şampiyon son maça kalmışsa sürprizler de gerçekleşebiliyor. Fenerbahçe’nin Denizli’de beraberlik(1-1) ile kaybettiği maçta Appiah’ın kafası direğe taklmasa belki de şampiyon Fenerbahçe olacaktı. 3.1.1.1 Taraftarlar, sadece son maçlarda yapılan hataları, manipülasyonları hatırlıyor. 3.1.1.1.1 Seçimlerde son bir yılın enflasyon ve büyüme rakamlarının oy verme davranışını belirlemesi gibi.
1. Sezonun belirlenen şampiyonu X Takımı olsun. 1.1 En büyük rakibi Y takımına engeller çıkarılır. 1.1.1 Hakkaniyete uygun olarak. 1.1.1.1 Çift sarı karttan (haklı olarak) eksik bırakarak. 1.1.1.2 Eksik ve önde oynarken rakip beraberlik golünü atana kadar (yerli/yersiz) maçı uzatarak. 1.1.2 Haksız şekilde 1.1.2.1 Rakip takımı kollayarak (verilmeyen sarı kartlar, penaltılar, vs) 1.1.2.2 Y takımı haksız sarı kartlarla eksik bırakarak, aleyhine haksız penaltı vererek vs 1.2 X takımının önü açılır. 1.2.1 Mesela, Y takımı için (haklı olarak) arka arkaya verilen sarı kartlar sonucu oluşan kırmızı kart, X takımı için uygulanmaz. Mesele verilmeyen sarı kart gibi küçük kıyaklardan oluştuğu ve Erman Hoca’nın söylediği gibi yayıncı kuruluş görüntüleri vermediği, kamuoyu öğrenemediği, taraftar spor adamları ört bas ettiği, tepkisel yorumcular sesini çıkarmadığı, idare edenler ise suya sabuna dokunmadığı için hiç kimsenin sesi çıkmaz.
Kısacası, 1. Taraflı olanlar zaten çarpıtır 1.1 Taraf tutanlar(Rıdvan Dilmen) 1.2 Tepkisel Yorumcular(Ahmet Çakar; Takım, Yönetici, Teknik Direktör alerjisi, kıskançlığı, vs) gibi yorumlarını yönlendiren saikler, duygularla hareket eder. 2. Tarafsızlar da (eksik olabilen) ön kabullerinin(paradigma) etkisi altında yorumlar(olağan bilim) yapar. 2.1 Bazen doğru, bazen yanlış, bazen eksik, bazen de çarpıtılmış yorumlar.
0 notes
piyasahaberleri · 5 months
Link
Beyaz Saray'ın klasik bir balenin son teknoloji step dansı yorumunu sergileyen senelik Noel filmi, toplumsal medyada "Açlık Oyunları estetiği" sebebiyle eleştirildi ve "pejmürde" ve "tatsız" olarak etiketlendi.First Lady Jill Biden, New York City'deki müzik topluluğu Dorrance Dancing'in Duke Ellington ve Billy Strayhorn'un yer almış olduğu Çaykovski'nin "Fındıkkıran Süiti" yorumunu gösteren 2,5 dakikalık bir film paylaştı.Videoda, heybetli başlıklara haiz cömertçe donatılmış payetli dansçılar, şeker kamışı sütunlarıyla kaplı bir Beyaz Saray koridorundan Fındıkkıran'dan esin alan bir dekorla dekore edilmiş ve hem beyaz hem de renkli ışıklarla aydınlatılmış Noel ağaçları ile Mavi Oda'ya doğru dönerken görülüyor.First Lady'nin "sihir, merak ve sevinç" içerdiğini söylediği garip sanatla alakalı ifade karşısında pek fazlaca kullanıcı kafalarını kaşıdı. Hatta bazıları, eski First Lady Melania Trump'ın 2020'de paylaşmış olduğu yurtsever temalı, sindirimi daha rahat Noel filmini bile özlemişti. New York Postası.“Ne kadar da pejmürde, tatsız ve Noel karşıtı. Melania's zevkliydi, sezonluktu, her insana hitap ediyordu ve kesinlikle nefes kesici ve muhteşemdi,” yorumculardan biri şöyleki dedi.Teknik renkli görüntüler birçok kullanıcı tarafınca distopik bir filmden sahnelere benzetildi.Bir şahıs "Disney otomatik Orange'ı sunuyor" yorumunu yapmış oldu.
0 notes
gamerbulten · 5 months
Link
Açlık Oyunları filmi gelecek yıl çekimlere başlayacak Film, Songbirds and Snakes Ballad adlı ...
0 notes
oyunistan · 5 months
Text
Miyazaki'nin son filmi Çocuk ve Balıkçıl, ABD'de gişenin lideri oldu
Açlık Oyunları'nın prequel'i Miyazaki harikasının ardında kaldı. Hayao Miyazaki'nin son filmi Çocuk ve Balıkçıl, vizyona girdiği ABD'de Açlık Oyunları: Kuşların ve Yılanların Şarkısı gibi güçlü rakipleri geride bırakarak gişenin en çok kazandıran filmi oldu. https://bit.ly/4acqWF9
0 notes
operasyon · 5 months
Text
Hayatlar üstüne bir kere daha düşündüm.
Elime geçen kağıt israfı gazetenin magazin sayfalarından bir haber:
Haberin fotoğrafında kadın "bir sanatçı" tam olarak el pençe divan vaziyetinde ayakta durmuş. Büyük puntolarla " Falanca politikacının eşinin projelerini tüm dünyanın takdir ettiğini" söylediği yazılı.
Heeee... evet. Tüm dünyanın filanca politikacının eşini takip etmekten başka işi yok zaten.
Konu politikacıyla ilgili değil.
İnsan bu yalakalığı neden yapar diye düşündüm.
Sonuçta yağcılığın yalakalığın zirvesi.
Hani genç filan olsa derdim ki " yav ikbal bekliyor, maddi çıkarları olur, bu yağcılık ona bir kaç milyon dolar getirecekse o niyetle yalar, yağlar.
Bu da mümkün değil çünkü yetmişli yaşlarında bir "sanatçı"
Ayrıca bu dünya da konfor namına benden sizden çok daha iyi yaşadığı da yüzde yüz. Elli yıldır tanınmış bir oyuncuydu. Az para kazanmamıştır.
Desem ki " yav yaş itibariyle kendisinin göreceği kalmamışsa da çoluğu çocuğu için yapıyordur bu yağcılığı, onlar daha çok para kazansın, onlar daha iyi yaşasın" diye yapıyordur.
Çok çoluk çocuğu da yok ki. Bi tane. O da mutlaka zengin bir herifle evlenmiştir. Yine kendimizle kıyaslarsak paraya para demeyecek bir serveti vardır.
----
Ben çocukken hatunda gençti tabii. Çok severdim. Herkes bi tarafa o bi tarafa. İlk platonik aşklarımdandı.
Şimdi yağcılıkta zirve denilebilecek şekilde yağladığı o politikacı da bizim gibi bir aileydi. Borçla taksitle bir televizyon almışsa, trt akşam programına koyarsa, yüzünü görmeyi hayal bile etmedikleri ünlü sanatçımızın filmini heycanla bekliyorlardı belkide.
Hayat işte. Nerden nereye...
----
Onur gurur....
Bunlar elle tutulmaz gözle görülmez. Yenilmez içilmez. Kimsenin bir işine yaradığı da görülmemiştir.
Bin tane hayatım olsaydı. Bin hayatımın hepsinde bana haksız servetler yada onurlu bir hayat arasında seçim yapmam gerektiği diretilse, bütün ömürlerimde onurlu kalmayı seçerdim.
----
Bu isterse züğürt tesellisi olsun. Tercihim her zaman aynı olurdu. Çünkü hayatıma başka türlü "değer" veremezdim.
Gurursuz onursuz on milyar dolar kazanmış olsam, bu günkünden çok daha değersiz bir hayat yaşadım sayardım kendimi. Çoluk çocukmuş. Onlar da yerin dibine batsındı. Aşağılık, alçaklıkta zirve bir babaları olacaktı. Onursuz bir babanın alçak çocukları olurlardı çocuklarım da. Öyle görürdüm. Umrumda olmazlardı.
-----
İşte yaşayıp geçtik bir hayatın içinden.
Şimdi çocukluğumun aşkı o kadın gözümde hiç. Çocuk gözlerimde ki yüceliği, ulaşılmazlığı: Boşluk. Değeri: Sıfır.
Politik bir kıyas değil bu. İnsani ölçülerde sıfır.
Çünkü yağcılık bir karakter biçimi. Dinci iktidarında dinden imandan bahsedenler, ona övgüler düzenler, sosyalistler güçlense, bir bakmışsın Che Guvera şapkasıyla tişörtüyle dolaşır, işçi haklarından bahseder. Yine baş köşede bir yer kaparlar. Yine aynı tipleri görürdünüz. Ama bu da onlara gerçek bir saygınlık sağlamazdı. Sonuçta aynı nsanlardılar.
----
The Platform adında bir film var.
Sinema tarihine kült bir film olabilecekken harcanmış bir senaryo gibi geldi bana. Politik bir bakış açısı katmak yerine dinsel sembollerle filmi harcamışlar ama harcanmış haliyle bile izlenebilir. Yine nerden nereye... Konuyla bağlayacağım. Spoiler içerir.
Bir platformda hayatta kalmaya çalışan insanlar var. Temel sorun açlık. İhtiyaç en temele inince o modern insanlarda en ilkel haldeler. Birbirini yiyecek kadar!
Filmin gözümüze sokmadığı önermesi: Ortam kötüyse insan da kötüdür. Yada özünde insan kötü olduğu için ortamda zorunlu olarak kötüdür. Bir çeşit vahşi kapitalizm kutsaması.
Filmin ayrıca umutlu bir önermesi yok. Başı da karanlık sonu da karanlık bir umutsuzluk.
Tek umut cennet. Cennete kadar yolunuz var.
----
Halbuki insanlık tarihi vahşiliğinin - ilkelliğinin yanında "onurlu çözümler" le de doludur. Hatta daha çok onlarla doludur. En basitinden şurda diyoruz ki Kurtuluş savaşında şu kadar insanımız hayatını bu vatana feda etti.
Bunlar bencil, aç gözlü insanlar olsalar neden genç yaşta ölüp gitsinler!
"Parası olana her yer vatan, burda savaş varsa biz de çeker gideriz başka ülkelere" diyebilirlerdi.
----
İşte bir yanda böyle para ve servet için bile inemeyeceği çukur, düşmeyeceği düzey olmayanlar, diğer yanda ömrünün baharında hayatını ideallerine feda edenler.
Bu hayat öyle de yaşanır böyle de... bu bir tercih.
Ben ikincilerin tarafındayım.
0 notes
kurtlukiraz · 5 months
Link
Açlık Oyunları Kuşların ve Yılanların Şarkısı filmi, konusu, oyuncular, karakterler, oyuncular, yorumlar, ekşi, Netflix, imdb puanı, Nereden izlenir, fragmanı, izle şeklindeki aramalarınıza herdembilgiler! Film hakkında 17 Kasım 2023'de gösterime giren Amerika yapımı filmdir. Toplam 2 saat 37 öğeden oluşan bir süreden oluşan film, hareket, teknoloji ve hizmet türleri yer alıyor. Francis Lawrence'yönetmenliğini yapmış olduğu filmin senaristliğini Michael Lesslie ve Michael Arndt kalem aldı. Filmin sanatçı kadrosunda Tom Blyth, Dexter Sol Ansell, Rachel Zegler, Josh Andrés Rivera, Viola Davis ve Peter Dinklage şeklinde adlar yer ediniyor. Film IMDb'de 20 bine yakın tarafınca oylandı ve puan 7,2' gibi olarak belirlendi. Filmin orijinal adı: Açlık Oyunları: Ötücü Kuşların ve Yılanların Şarkısı Açlık Oyunları Kuşların ve Yılanların Şarkısı Filmi konusu Filmin konusu, Panem'in başına gelenlerden seneler önceki, 18 yaşındaki Coriolanus Snow'un öyküsünü mevzu, bahis yapıyor. Yakışıklı ve çekici bir genç olan Coriolanus Snow, Capitol'de gözden düşüyor, solmakta olan bir soyunma nihayet dostumdur. Onun yaşamı, 10. Açlık Oyunları için mentor olarak seçildiğinde değişiklik olur. Açlık Oyunları Kuşların ve Yılanların Şarkısı Filmi oyuncuları ve karakterleri (cast) Filmin sanatçı kadrosunda Tom Blyth, Dexter Sol Ansell, Rachel Zegler, Josh Andrés Rivera, Viola Davis ve Peter Dinklage şeklinde adlar ediniyor. Tom Blyth - Coriolanus "Coryo" KarDexter Sol Ansell – genç Coriolanus.Rachel Zegler - Lucy Gray Baird:Josh Andrés Rivera - Sejanus KaidesiViola Davis – Dr. Volumnia GalyaPeter Dinklage - Casca Yüksek DipJason Schwartzman - Lucretius "Şanslı" FlickermanHunter Schafer – Dicle KarıRosa Gotzler – genç DicleFionnula Flanagan - BüyükanneBurn Gorman - Komutan HoffAshley Liao - Clemensia GüvercinliğiMax Raphael - Festus CreedZoe Renee - Lysistrata Vickers Bu ve benzeri içerikleri Instagram üstünden izlemek için: Bu ve benzeri içerikleri Youtube üstünden izlemek için:
0 notes
gundemburadadedim · 5 months
Link
Açlık Oyunları Kuşların ve Yılanların Şarkısı filmi, konusu, oyuncular, karakterler, oyuncular, yorumlar, ekşi, Netflix, imdb puanı, Nereden izlenir, fragmanı, izle şeklindeki aramalarınıza herdembilgiler! Film hakkında 17 Kasım 2023'de gösterime giren Amerika yapımı filmdir. Toplam 2 saat 37 öğeden oluşan bir süreden oluşan film, hareket, teknoloji ve hizmet türleri yer alıyor. Francis Lawrence'yönetmenliğini yapmış olduğu filmin senaristliğini Michael Lesslie ve Michael Arndt kalem aldı. Filmin sanatçı kadrosunda Tom Blyth, Dexter Sol Ansell, Rachel Zegler, Josh Andrés Rivera, Viola Davis ve Peter Dinklage şeklinde adlar yer ediniyor. Film IMDb'de 20 bine yakın tarafınca oylandı ve puan 7,2' gibi olarak belirlendi. Filmin orijinal adı: Açlık Oyunları: Ötücü Kuşların ve Yılanların Şarkısı Açlık Oyunları Kuşların ve Yılanların Şarkısı Filmi konusu Filmin konusu, Panem'in başına gelenlerden seneler önceki, 18 yaşındaki Coriolanus Snow'un öyküsünü mevzu, bahis yapıyor. Yakışıklı ve çekici bir genç olan Coriolanus Snow, Capitol'de gözden düşüyor, solmakta olan bir soyunma nihayet dostumdur. Onun yaşamı, 10. Açlık Oyunları için mentor olarak seçildiğinde değişiklik olur. Açlık Oyunları Kuşların ve Yılanların Şarkısı Filmi oyuncuları ve karakterleri (cast) Filmin sanatçı kadrosunda Tom Blyth, Dexter Sol Ansell, Rachel Zegler, Josh Andrés Rivera, Viola Davis ve Peter Dinklage şeklinde adlar ediniyor. Tom Blyth - Coriolanus "Coryo" KarDexter Sol Ansell – genç Coriolanus.Rachel Zegler - Lucy Gray Baird:Josh Andrés Rivera - Sejanus KaidesiViola Davis – Dr. Volumnia GalyaPeter Dinklage - Casca Yüksek DipJason Schwartzman - Lucretius "Şanslı" FlickermanHunter Schafer – Dicle KarıRosa Gotzler – genç DicleFionnula Flanagan - BüyükanneBurn Gorman - Komutan HoffAshley Liao - Clemensia GüvercinliğiMax Raphael - Festus CreedZoe Renee - Lysistrata Vickers Bu ve benzeri içerikleri Instagram üstünden izlemek için: Bu ve benzeri içerikleri Youtube üstünden izlemek için:
0 notes
irtifuck · 5 months
Text
Bana daha evvel spiral'a yaptığımız gibi kufredip duracağız,ondan sonra bu filmi de sevip kabul edicez hatta, fanı olucaz gibi geliyo...o yüzden büyük ve önyargılı konuşmak istemiyorum yeni açlık oyunları filmi hakkında😄
1 note · View note
kumvekopuk · 1 year
Text
bir filmi unutulmaz kılacak bir çok şey olabilir.
ama kolaylıkla hafızada yer edinebilmesini sağlayan şeyin ikonik sahneler ve replikler olduğunu düşünüyorum.
şöyle bir hatırlayalım. fight club’ın son sahnesi, matrix’teki bullet time efekti, titanic batarken kemancıların eser icrasına devam etmesi, the godfather serisindeki bir çok sahne, boş ev filmindeki öpücük, selvi boylum al yazmalım da samet’in cemşit’i seçmesi, üç renk: mavi de binochet’nin yumruğunu duvara sürterek öfkesini dizginlemeye çalışması, aşk zamanı’nda dar sokaklarda yaşanan karşılaşmalar ve bu karşılaşmalara eşlik eden film müzikleri..
bu liste uzayarak gider. sıradan olanın şiire dönüştürülerek sunulduğu filmler en sevdiklerimden ama ben bugün fight club’ın vurucu yorumlarından bahsetmek istiyorum.
hayatı sorgulamaya iten filmde, tüketim toplumundan, güzellik normu dayatması ve çalışma hayatına dair ağır eleştiriler mevcut.
“Her gün işe gidiyorsun. Akşamları erken uyuyorsun. Ve bunun karşılığında aldığın tek şey koltuk takımı. Gerçekten acınası bir durumdasın.” bu minvalde düşüncelerin hepimizin dönem dönem aklında belirdiği aşikâr ancak benim kısmen katıldığım bir yorumdur kendisi. sadece para kazanmak için çalışmıyoruz, ana motivasyonumuz bu olsa da üretmek, işe yarar olmak, zekamızı bir yerlere kanalize etmek, kendimizi oyalamak, yapılan işi sevmek gibi bir sürü motivasyonumuz var. hem de doğru yere kanalize edilmeyen zeka sahibine dert olur sözüne de aşırı katılıyorum. buradaki sır orta hatta dengede kalabilmek ve uç noktalara kaçmamakta.
“Ancak her şeyini kaybettikten sonra gerçekten özgür olabilirsin.” sahip olduklarımız bizi kendine esir kılar. sürekli onları korumak, aynı standartta kalmak, standardımızın -yükselmese bile en azından- altına düşmek istemeyiz. bu nesnelere ulaşmak için çabalayıp sonra da onların bizi esir alması, onların bağımlısı olmak bizi kısır döngüye sokar. Lacan’a göre bölünmüş özne (anne ile dolaysız bağı kopan ve eksik hisseden) yaşadığı eksiklik duygusunu arzu nesnesi ile kapatmaya çalışır. ancak dramatik olan arzu nesnesinin ulaşılamaz oluşudur çünkü var olan bir nesne arzulanamaz ve arzulanması için onun mevcut olmaması gerekir. yani bir hedef belirleyip ona ulaştığımızda başka bir hedefe doğru koşmaya başlarız. bunu maddesel düzlemde yorumladığımızda, aslında sahip olmanın bizi asıl amacımıza ulaştırmadığı gibi bir de maddenin bize sahip olduğunu görebiliriz.
“Bizim neslimiz büyük depresyon’u ya da büyük savaşı yaşamadı. Bizim savaşımız ruhsal bir savaş. Bizim depresyonumuz kendi hayatlarımız.” beni filmde en çok etkileyen cümle sanırım bu. asırlar boyunca insanların çektiği acılar, yaşadıkları savaşlar, açlık, susuzluk, kıtlık, salgınlar, işgaller, en temel insani haklarının bile elinden alınması gibi bize çok uzak görünen rahat koltuğumuzda okuduğumuz ya da izlediğimiz durumların olması gerçeği var ki şu an bile dünyanın bir yerlerinde bunları yaşayan insanlar var. peki biz neden depresyona giriyoruz? modern hayatın getirdikleri, manasızca hızlı tüketim ve bu tüketime hizmet eden düzen, maneviyattan ve doğal olandan kopup metropol yaşam��ndaki hıza kapılma, dünyaya asıl gelme amacımızdan uzaklaşma, anlam bulamama durumu ve içe kapanış. bizim savaşımız da ruhumuzla bağımızı koparan bizi kendiyle uyuşturan modern dünya nesneleri ile. bunlardan uzak durmak çok zor çünkü uyaranlar her yerdeler ve ışıltıları ile geçici körlük yapmaktalar. bu nedenle biz, ambalajı gayet parlak ve masum görünen, hep orada olan ve bizi yoran modern yaşam ruh bükücüleriyle savaşıyoruz.
Tumblr media
0 notes
mansetmalatya · 1 year
Text
Açlık Oyunları’nın Yeni Filminden İlk Fragman
Tumblr media
Açlık Oyunları’nın yeni filmi “The Hunger Games: The Ballad of Songbirds and Snakes” için ilk fragman yayında. Lionsgate, izleyicileri yeniden Panem’e davet ediyor. The Hunger Games: The Ballad of Songbirds and Snakes filminden beklenen fragman yayınlandı. Yeni Açık Oyunları filmi, izleyici orijinal maceradan yıllar öncesine götürüyor ve başrolde Tom Blyth ile Rachel Zegler rol alıyor. Çok uzun bir bekleyişin ardından Açlık Oyunları hayranları yeni film için ilk görüntülere kavuştular. Şimdiye kadar Lionsgate hayranlara pek fazla ipucu vermiyor ve orijinal film serisindeki olaylardan 65 yıl öncesinde geçen filmden hiçbir görüntü göstermiyordu. Film, sonunda Capitol başkanı olacak olan Coriolanus Snow’un (daha önce Donald Sutherland tarafından canlandırılmıştı) gençlik yıllarına odaklanıyor.  Yayınlanan ilk fragman hayranları her yıl düzenlenen Açlık Oyunları’nın 10’uncusuna götürüyor ve 12. Mıntıka’dan Lucy Gray Baird’in (Rachel Zegler) haraç toplama töreni sırasında otoriteye karşı gelmenin bir yolunu bulmasıyla devrimin çoktan hazırlandığını gösteriyor. Bu arada 18 yaşındaki Snow (Tom Blyth), tüm soyunun gözden düşmesinin ardından ailesinin itibarını yeniden tesis etmek için mücadele ediyor. Yeni Açlık Oyunları Filmi Fragmanı Hayranları Başkan Snow’un Gençliğine Götürüyor Görüntüler, Lucy ve Coriolanus’un birlikte eşleştirildikçe yakınlaştığını ve Coriolanus’un ölümcül yarışma boyunca onun akıl hocası gibi davrandığını gösteriyor. Kendi amaçları doğrultusunda Lucy’yi zafere ulaştırmaya çalışırken bile, 12. Bölge haracının onun üzerinde bir etkisi olduğu ve işlerin yapılış şeklini sorguladığı açık. Ancak yine de fragman, izleyicilerin Açlık Oyunları’nın beklenen bir parçası haline geleceğini bildiği pek çok unsuru tanıtıyor. Bunu Coriolanus’un nihai kaderiyle birleştirince, bu mücadelenin kendisi ve Lucy için nerede yanlış gideceğini hayal etmek kolay. The Hunger Games: The Ballad of Songbirds and Snakes, önceki üç bölümü yönettikten sonra bir kez daha serinin dizginlerini eline alan Francis Lawrence tarafından yönetiliyor. Senaryo, Akademi Ödülü sahibi Michael Arndt (Oblivion) ve Michael Lesslie (Assassin’s Creed) tarafından uyarlandı. Suzanne Collins’in Açlık Oyunları: Kuşların ve Yılanların Şarkısı adlı romanından uyarlanan film diğerlerinden bağımsız olarak yeni bir seri oluşturmayacak ve sadece tek bir film olarak kalacak. Yeni Açık Oyunları filmi 17 Kasım 2023 tarihinde beyaz perdedeki yerini alacak. Read the full article
0 notes
slayinwesley · 1 year
Text
Tekrar özgür olmayı özledim. Tekrar uçurtmalarımızı sonsuz vadide uçurduğumuz günü özledim. Gökyüzüne bakmayı özledim, çünkü artık acı vermekten öteye gitmiyor. Zıt şeyleri en çok senin yanında severdim. Ağlamak ve gülmek gibi. Fotoğraf çekinmeyi sevmiyordum ama sen çektiğin zaman dünyanın en sevdiğim şeyi haline geliyordu. Kabuslar gördüğümde onları sevmemi söylemiştin, çünkü kabusları sevdiğinde onların artık bana zarar veremeyeceğini söylemiştin. Bana kabuslarımı sevdirmiştin. Gökyüzünü bu kadar sevmen, oraya gitmene neden oldu. Oz büyücüsünde sen teneke adamı ben ise korkuluğu çok sevmiştim. Ama biz en çok kötü cadıyla mücadele etmeyi sevmiştik. Topuklarımıza üç kere vurduğumuzda her şeyin yoluna gireceğini biliyorduk, ama bilmezlikten gelmek o macerayı bize yaşatmıştı. Trendeki Kız’ı okurken teorileri seninle üretmiştik ve farklı teorilerimiz olsa da sonunda zevk almıştık. Patti Smith’in M Trenini okurken hiçbir yere gitmemekten zevk almıştık. Üstelik onlarca yere gitmiştik yine M Treninde. Bize özgürlüğümüzü veren o Filmi izlerken hiçbir zaman ağlamaktan çekinme demiştin. Ellerimizi uzattığımızda gölgelerimizin birleşmesi, ağaca çıktığımız her seferde yere düşmek üzere olduğum o anda beni tutuyor olman. Beni artık tutan birisi yok. Koşulsuz güvendiğim kimse yok. Okuyorsan acı çekiyorsundur demiştin. Başka insanların acılarını anlamaya çalışmak istiyorsun, çünkü okuyorsun demiştim. Sonradan anladım doğru olduğunu. Sen gidince. Açlık oyunlarında Prim’i kaybettiğimizde nasıl da ağlamıştık. Çünkü üzüldüğümüz şey Prim’i kaybetmek değildi. Farklı gerçek şeylerdi. Ölümcül Oyuncaklarda canavarları sevmiştik. Çünkü Lilith’in hikayesini okuyana kadar Lilith’in acısını bilmiyorduk. Lilith hep kötüydü belki ama yinede bir şeyleri sevgi için yapmıştı. O andan sonra canavarları korkunç bulmamıştık. Superman’ı çok sevmemle her zaman dalga geçerdin, ama ben Superman’ı hikayesi için değil senin kadar cesur olduğu için sevmiştim. Bazı şeyleri kaybedene kadar Woolf’un kitaplarında anlatmak istediği acıyı anlayamamıştım. Yaşamın Ucuna Yolculukta, Tezer Özlünün adım attığı yerleri merak etmiştik. Ya da Leyla Erbil’e mektuplarını okurken hüzünlenmiştik. Güçsüz hissettiğimde güçlü hissetmemi söylemiştin. Ama artık güçlü olunacak şeyler yok. O kaza kurşunu olmasa, belki bu kadar tökezlemeyecektim. Merak etme, tökezlesem de düşmüyorum ama seni çok özlüyorum. Gökyüzüne baktığımda Cem Özkan / Ağlamak çalıyor ama parçanın aksine ben ağlamaktan çok korkuyorum.
0 notes
balkongunlukleri · 3 years
Text
battle royale II
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
: japon yapımı bir film serisi, birincisi açlık oyunlarının database’ini oluşturmuş bile olabilir. ama devam filmi o kadar efsaneydi ki.. bir daha izleyebilirim bence.
: daha önceden japon anime-dizi-film izlemişliğiniz varsa, mesaj olayına ve kan görmeye alışkınsınızdır. they dont need sugar.. bunun haricinde pek çok yerde amerika’ya laf çakması muhteşem, acaba hiroşimanın cevabı ne zaman olacak sorunu tekrar düşündürdü :)
: bu arada 2000 yapımıydı galiba o yüzden çekim konusunda wow olmadım çok ama iyiydi. haftasonum için ideal bir seriydi, kinji fukasaku’ya yönetmenliği için ve oslo’ya selam olsun güzel bir öneriydi eyw ✌️
5 notes · View notes