Tumgik
#24 temmuz 1923
cinaraslan · 2 years
Text
📗Lozan Antlaşması (veya yapıldığı dönem Türkçesi ile Lozan Sulh Muâhedenâmesi), 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri tarafından, Leman Gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmış barış antlaşması.📌
Tumblr media
3 notes · View notes
doriangray1789 · 4 months
Text
Bir Geri Zekalıya Anlatır Gibi Anlatayım.
Yıl: 1828–1829
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturuyor.
Osmanlı-Rus savaşı sürüyor.
Osmanlı ordusunun Tuna garnizonlarında ekmek yok! Çünkü ekmeği yapacak un yok, buğday yok!
Osmanlı, ünlü Yahudi banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild, gerekli buğdayı satın alıp Osmanlı’ya verir.
Osmanlı devleti, aldığı buğdayın ancak yarı parasını ödeyebilir.
Yıl: 1834
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturmaktadır.
Yunanlar Osmanlı’ya başkaldırmış, savaşmış ve bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
Ayrıca, Osmanlı devletinin Yunanlara tazminat ödemesi kararlaştırılmıştır.
Osmanlı’nın tazminat ödeyecek parası yoktur, hazine boştur.
Osmanlı yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild’in bir temsilcisi İstanbul’a gelir, sözü edilen parayı öder, Osmanlı’ya borç yazılır.
bu arada tahtta 1. Sultan Abdülmecit var ve 1843 de Dolmabahçe sarayı yapıldı Osmanlı hazinesine çok büyük bir yük getirdi ancak o dönemki zihniyet Avrupa’ya karşı itibarını saraylarla gösteriyordu - yıkılmadık ayaktayız- ki saray yaptırıyoruz… borç para verenler kim bilir ne düşünmüştür…
Yıl: 1853–1856
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Kırım Savaşı sürmektedir.
Osmanlı ordusunun silaha ve mühimmata ihtiyacı vardır, ama bunları alacak parası yoktur.
Osmanlı, yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild aracı olur, Osmanlı’ya 10 milyon 514 bin 976 kuruş borç verip 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek ve 50 milyon kapsül alınır.
Yıl: 1855
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Zaten kasasında parası olmayan Osmanlı’nın, Kırım Savaşı sırasında masrafları çok artmıştır.
Çok acele ve çok büyük paraya ihtiyacı vardır.
Osmanlı yine banker Rothschild’a başvurur.
Osmanlı, istediği borç karşılığı Mısır vergisi, İzmir ve Şam gümrüklerinin gelirlerini teminat olarak gösterir, yani ipotek ettirir.
Rothschild bu teminatlarla yetinmez. Çünkü Osmanlı devleti, aldığı buğdaydan kaynaklanan borcun yarısını hâlâ ödememiştir.
İşte bu nedenle Rothschild; İngiltere ve Fransa’nın kefil olması koşuluyla Osmanlı’ya borç vermeyi kabul eder.
Osmanlı devletine 5 milyon Sterlin borç verir.
bu arada Abdülmecit döneminde 1867 tarihinde Çırağan sarayının yapımına başlanır 1871 tarihinde sarayın yapımı biter itibar yine saraydadır… derken 1880 tarihinde 2. Abdülhamit devrinde yıldız sarayı yapımına başlanır … bu dönemlerde Adile Sultan sarayı, Beylerbeyi sarayı gibi onlarca saray Köşk kasr yapılmıştır
Yıl: 1891
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazinede para yoktur.
Bir kez daha banker Rothschild’e başvurulur.
Rothschild; yüzde 4 faizle, ödeme süresi 60 yıl olan, 6 milyon 316 bin 920 Sterlin borç verir.
Yıl: 1894
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazine tam takırdır.
Borç için yine banker Rorhschild’e başvurulur.
Rorhschild, yüzde 3,5 faizle 8 milyon 212 bin 340 Sterlin borç verir.
Borcun geri ödeme süresi 61 yıldır.
Osmanlı bu borcu yıllık 330 bin Sterlin taksitlerle ödemek üzere borç senetleri imzalar.
Tarih: 1 Kasım 1922
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı saltanatına son verdi,
Tarih: 17 Kasım 1922
Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan kaçtı.
Tarih: 24 Temmuz 1923
Lozan Antlaşması imzalandı.
Genç Türk devleti, Osmanlı devletinin borçlarını yüklendi.
Bu borçlar arasında banker Rorhschild’den alınmış borçlar da vardı.
Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümleri gereğince, banker Rorhschild’den alınmış olan borçlar Rothschild Ailesi’ne ödendi.
8 notes · View notes
queenisword · 1 year
Text
HÜRRİYET ATEŞİ
Bir hatırlayalım bu tarihten 99 yıl önce yani 1923’te atam ve yol arkadaşları yıllar sürmesi dileğiyle bize çok büyük bir armağan verdiler. O armağan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıydı. 1925’ten bu yana her yıl Türkiye ve KKTC’de okullarda, sokaklarda, stadyumlarda ve daha nice yerde törenlerle kutladığımız bu bayram sayesinde egemenlik millete ait oldu. Halk yöneticisini kendi seçti ve haklarını güvence altına aldı. Ve ki bana göre en önemlisi çağdaş ve modern bir toplum yapısı oluşturuldu. Özellikle kadınlar miras hukukundan, okuma hürriyetine; boşanma hukukundan, meslek icra etmeye; kıyafetten, fikriyata her alanda hak ettiği değere ve kıymete erişti. Peki, hiç düşündük mü 29 Ekim’de cumhuriyet neden ilan edildi? Hemen söyleyeyim 27 Ekim’de İcra Vekil Heyet’inin istifası ve meclisin güvenini kazanabilecek bir kabine listesinin olmaması gibi sorunlara çözüm olması için 29 Ekim akşamı acil bir toplantıyla cumhuriyeti ilan ettik. Şimdi onların verdiği bu armağanın sefasını sürerken o zamanlara bir bakalım. 7 düvel bir olmuş hasta adam diye nitelendirdikleri yüce imparatorluğu yıkmaya geliyordu. Ve nihayetinde dayandılar geçilmez boğaza, Seddülbahir’e, Conkbayırı’na, Anafarta'lara ,Çanakkale’ye. Ama bir şeyi unutmuşlardı karşılar��ndaki alelade bir ordu değil Türk ordusuydu ve başlarında çocukluğundan beri asker olma hayaliyle yanıp tutuşan vatanı için canını dişine takan Mustafa Kemal vardı. Nitekim bunu unutmalarıyla hayallerine veda etmeleri bir oldu. Aradan aylar geçti ve 13 Kasım 1918’de boğazda düşman gemileri, limanlarda düşman askerleri İstanbul işgal edildi. Bunu gören o adam vatanına kirli ayaklarla basılmasına dayanamadı. 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a Bandırma vapuruyla yola çıktı. Ve işte 4 yıl sürecek Kurtuluş Savaşı’nın ateşi göklere doğru uzandı. Samsun, Sivas, Amasya, Maraş, Urfa, Malatya, Antep, Konya ülkenin dört bir yanından binlerce insan vatanı için seferber oldu. I.İnönü, II.İnönü, Kütahya-Eskişehir, Sakarya Meydan Savaşı, Başkomutanlık Meydan Muharebesi derken 11 Ekim’de Mudanya Ateşkes Antlaşması ve en son 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması ile Kurtuluş Savaşı’nda elde edilen başarı siyasi zaferle taçlandırıldı. 29 Ekim’de ise galibiyetleri, mağlubiyetleri, antlaşmaları ve tartışmaları ile vatanı düşmandan kurtarmış yeni bir devlet kurmuştuk. Ya istiklal ya ölüm diye girdiğimiz bu yoldan zaferle çıkmış. Efendiler! Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz diye de noktayı koymuştuk. Şu ansa o kulmuş devletin içinde onların verdiği mücadele gösterdiği fedakârlıklar sayesinde rahatça yaşayabiliyoruz. İçimizden bazıları hala bu kadar fedakârlığı ve dökülen kanı umursamadan kendince konuşurken onlar için sadece ”Yılların Sefası” çok mu geldi demek istiyorum.
7 notes · View notes
isvicreninsesi · 1 year
Text
'Sınırlar, Lozan Antlaşması, 1923-2023' sergisi açıldı
Tumblr media
VAUD- Serginin açılışında konuşan Lozan Belediye Başkanı Grégoire Junod; “Lozan'da gerçekleşen ve adı barış antlaşması olarak geçen bu antlaşma ne yazık ki 100 yıl sonra bile barışı getirememiştir” dedi. Lozan Belediyesi ile Lozan Tarih Müzesi tarafından Kurdistan'ın dört parçaya bölünmesi ve bölge coğrafyasının kadim halklarının soykırım çemberinden geçirilmesiyle hatırlanan Lozan Antlaşması'nın 100'üncü yılı dolayısıyla gerçekleştirilen karma sanat sergi, ziyaretçiye açıldı. Lozan Tarih Müzesi'nde “Sınırlar, Lozan Antlaşması, 1923-2023' adıyla hazırlanan serginin açılışına Lozan Belediye Başkanı Grégoire Junod, Demokratik Kürt Toplum Merkezi temsilcileri, Lozan 2023 Komitesi adına Sevgi Koyuncu, İsviçreli çok sayıda siyasi parti temsilcisi, Türkiyeli ve Kurdistanlı onlarca sanatçı, yazar ve siyasetçi katıldı. Lozan Tarih Müzesi Direktörü Laurent Golay sergiye ilişkin bir açıklama yaptı. Golay, şunları belirtti: “Bu sergi, davetlileri Lozan Antlaşması öncesi yaklaşık dokuz ay süren konferansın öne çıkan noktalarına ve mekanlarına geri dönmeye davet ediyor. Beau-Rivage Sarayı veya şu anki Clinique Cecil gibi Lozan'ın tarihi kurumları gibi, yine birçok uluslararası delegasyona ev sahipliği yapan Vaud Kantonu’nun başkentinde o yıl yaşananları merkezine alıyor. Projenin amacı, dönemler arasında bağlantılar kurmak ve çağdaş sanatsal ifadeye yer vermektir.” Ardından katılımcıları selamlayarak bir konuşma yapan Lozan Belediye Başkanı Grégoire Junod, Antlaşma sonrası bölge haritasının yeniden şekillendirildiğini hatırlattı. Junod, “24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması, ihtilaf sonrasında yapılan anlaşmalar arasında etkilerini hâlâ sürdüren tek anlaşmadır” dedi. Lozan Antlaşması'nın 100'üncü yılı kapsamında düzenledikleri 'Sınırlar, Lozan Antlaşması, 1923 - 2023' sergisiyle bölge halklarının yaşadığı yıkım ve acılar üzerinden etkisinin hala sürdüğünü dile getiren Junod, “Bu sergi bir anma sergisidir. Lozan'da gerçekleşen ve adı ‘barış antlaşması’ olarak geçen bu antlaşma ne yazık ki 100 yıl sonra bile barışı getirememiştir” diye konuştu. Özellikle Kürtler, Ermeniler, Rumlar başta olmak üzere halklara acılar çektiren antlaşmanın 100’üncü yılında düzenledikleri bu sergiyle bir geriye dönüşü ele aldıklarını söyleyen Junod, bu sergi anma olarak tasarlandığını yineledi. Sergi boyunca Lozan'daki farklı halk grupları, yanı sıra Lozan Antlaşması'nın etkilerini yaşayan Kürtler, Ermeniler, Rumlar ve Türklerin antlaşmanın kendi taraflarından ele alınacağı bir dizi etkinlik düzenlenecek. 'Sınırlar, Lozan Antlaşması, 1923 - 2023' sergisi, 8 Ekim'e kadar Lozan Tarih Müzesi'nde ziyaretçilere açık olacak. Read the full article
2 notes · View notes
maho0326 · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
 ‘Saygıdeğer efendiler!
Lozan Barış Antlaşması’ndaki hükümleri öteki barış teklifleriyle daha fazla karşılaştırmanın yersiz olduğu düşüncesindeyim. Bu antlaşma, Türk Milleti’ne karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış Büyük Suikast’ın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş siyasi bir zaferdir’
Atatürk, Nutuk, s. 518, Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz.
'Çok acı çektik çok kan akıttık. Her millet gibi bağımsızlık istiyoruz'
İsmet İnönü
24 Temmuz 1923’ te Türkiye Cumhuriyeti’ nin bağımsızlığının dünyaya ilan edildiği bu günü kutluyorum... Başta Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü olmak üzere, bu zafer uğruna savaşmış mücadele etmiş bütün silah arkadaşlarının ruhları şadolsun... Yaşasın tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti
11 notes · View notes
ibokumus · 2 years
Text
ÖZELLİKLE "OSMANLI TORUNU" OLDUĞUNU SÖYLEYENLER OKUMALI.OKUMAYANINDA GÖ(Z)ÜNE SOKULMALI...
Yıl: 1828–1829
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturuyor.
Osmanlı-Rus savaşı sürüyor.
Osmanlı ordusunun Tuna garnizonlarında ekmek yok! Çünkü ekmeği yapacak un yok, buğday yok!
Osmanlı, ünlü Yahudi banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild, gerekli buğdayı satın alıp Osmanlı’ya verir.
Osmanlı devleti, aldığı buğdayın ancak yarı parasını ödeyebilir.
Yıl: 1834
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturmaktadır.
Yunanlar Osmanlı’ya başkaldırmış, savaşmış ve bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
Ayrıca, Osmanlı devletinin Yunanlara tazminat ödemesi karalaştırılmıştır.
Osmanlı’nın tazminat ödeyecek parası yoktur, hazine boştur.
Osmanlı yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild’in bir temsilcisi İstanbul’a gelir, sözü edilen parayı öder, Osmanlı’ya borç yazılır.
Yıl: 1853–1856
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Kırım Savaşı sürmektedir.
Osmanlı ordusunun silaha ve mühimmata ihtiyacı vardır, ama bunları alacak parası yoktur.
Osmanlı, yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild aracı olur, Osmanlı’ya 10 milyon 514 bin 976 kuruş borç verip 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek ve 50 milyon kapsül alınır.
Yıl: 1855
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Zaten kasasında parası olmayan Osmanlı’nın, Kırım Savaşı sırasında masrafları çok artmıştır.
Çok acele ve çok büyük paraya ihtiyacı vardır.
Osmanlı yine banker Rothschild’a başvurur.
Osmanlı, istediği borç karşılığı Mısır vergisi, İzmir ve Şam gümrüklerinin gelirlerini teminat olarak gösterir, yani ipotek ettirir.
Rothschild bu teminatlarla yetinmez. Çünkü Osmanlı devleti, aldığı buğdaydan kaynaklanan borcun yarısını hâlâ ödememiştir.
İşte bu nedenle Rothschild; İngiltere ve Fransa’nın kefil olması koşuluyla Osmanlı’ya borç vermeyi kabul eder.
Osmanlı devletine 5 milyon Sterlin borç verir.
Yıl: 1891
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazinede para yoktur.
Bir kez daha banker Rothschild’e başvurulur.
Rothschild; yüzde 4 faizle, ödeme süresi 60 yıl olan, 6 milyon 316 bin 920 Sterlin borç verir.
Yıl: 1894
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazine tam takırdır.
Borç için yine banker Rorhschild’e başvurulur.
Rorhschild, yüzde 3,5 faizle 8 milyon 212 bin 340 Sterlin borç verir.
Borcun geri ödeme süresi 61 yıldır.
Osmanlı bu borcu yıllık 330 bin Sterlin taksitlerle ödemek üzere borç senetleri imzalar.
Tarih: 1 Kasım 1922
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı saltanatına son verdi,
Tarih: 17 Kasım 1922
Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan kaçtı.
Tarih: 24 Temmuz 1923
Lozan Antlaşması imzalandı.
Genç Türk devleti, Osmanlı devletinin borçlarını yüklendi.
Bu borçlar arasında banker Rorhschild’den alınmış borçlar da vardı.
Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümleri gereğince, banker Rorhschild’den alınmış olan borçlar Rothschild Ailesi’ne ödendi.
Değerli Dostlar,
Kamu maliyesi uzmanı Dr. Mahfi Eğilmez, Osmanlı’nın borçlarını hesapladı. 2013 yılının kurlarına göre, Osmanlı devletinin toplam borcu MİLYARLARCA DOLAR tutuyordu.
Bu borcu, büyük devrimci Atatürk’ün önderliğinde “Yeniden Doğan” Türk milleti ödedi.
Değerli Dostlar,
Bu yazının kısa özeti şudur:
Yıkılıp giden Osmanlı’nın MİLYARLARCA DOLAR borcunu, Osmanlı’nın aşağıladığı Türk halkı ödedi.
Bu gerçeği, Osmanlı palavralarıyla kandırılmak istenen halkımız, özellikle de gençlerimiz hiç akıllarından çıkarmamalıdırlar.
Bilin istedİm.
4 notes · View notes
wikiuntamed · 7 months
Text
On this day in Wikipedia: Monday, 30th October
Welcome, Bienvenue, Selam, 你好 🤗 What does @Wikipedia say about 30th October through the years 🏛️📜🗓️?
Tumblr media
30th October 2022 🗓️ : Event - 2022 Morbi bridge collapse A pedestrian suspension bridge collapses in the city of Morbi, Gujarat, leading to the deaths of at least 135 people. "On 30 October 2022 a pedestrian suspension bridge over the Machchhu River in the city of Morbi in Gujarat, India, collapsed, causing the deaths of at least 135 people and injuries to more than 180 others. The 19th-century bridge had reopened five days earlier, in time for Diwali and the Gujarati New..."
Tumblr media
Image licensed under CC BY 3.0? by Camaal Mustafa Sikan…
30th October 2017 🗓️ : Death - Kim Joo-hyuk Kim Joo-hyuk, South Korean actor (b. 1972) "Kim Joo-hyuk (3 October 1972 – 30 October 2017) was a South Korean actor. He was known for his leading roles in the films My Wife Got Married (2008), The Servant (2010), and Yourself and Yours (2016), his supporting roles in Confidential Assignment (2017) and Believer (2018), as well as the..."
Tumblr media
Image licensed under CC BY 3.0? by 티비텐
30th October 2013 🗓️ : Event - 2013 Mahabubnagar bus accident Forty-five people are killed and seven injured after a bus catches fire in Mahabubnagar district, Andhra Pradesh (present-day Telangana), India. "The 2013 Mahabubnagar bus accident occurred on 30 October when a private Volvo bus on the way from Bangalore to Hyderabad caught fire after hitting a culvert while overtaking a car, killing 45 people and injuring another seven. The accident took place at Palem village, Mahbubnagar district, then in..."
Tumblr media
Image licensed under CC BY-SA 3.0? by
This Image was created by User:PlaneMad.
If you are using the image under the creative commons share alike license please credit the photo CC-by-sa PlaneMad/Wikimedia and include a link to this page. No explicit permission is needed from me, but id appreciate an email if my work has been of help to you.
If you dont want to release your work under a creative commons license, please mail me at [email protected] or catch me at my Website to negotiate a custom license as per your needs.
30th October 1973 🗓️ : Event - Bosphorus Bridge The Bosphorus Bridge in Turkey is completed, connecting the continents of Europe and Asia over the Bosphorus for the second time. "The Bosphorus Bridge (Turkish: Boğaziçi Köprüsü), known officially as the 15 July Martyrs Bridge (Turkish: 15 Temmuz Şehitler Köprüsü) and colloquially as the First Bridge (Turkish: Birinci Köprü), is the southernmost of the three suspension bridges spanning the Bosphorus strait (Turkish: Boğaziçi)..."
Tumblr media
Image licensed under CC BY-SA 3.0? by
Alexxx Malev
30th October 1923 🗓️ : Death - Bonar Law Bonar Law, Canadian-English banker and politician, Prime Minister of the United Kingdom (b. 1858) "Andrew Bonar Law, PC ( BONN-ər; 16 September 1858 – 30 October 1923) was a British statesman and Conservative politician who served as Prime Minister of the United Kingdom from October 1922 to May 1923. Law was born in the British colony of New Brunswick (now a Canadian province). He was of Scottish..."
Tumblr media
Image by Bain News Service
30th October 1817 🗓️ : Event - Simón Bolívar Simón Bolívar becomes President of the Third Republic of Venezuela. "Simón José Antonio de la Santísima Trinidad Bolívar Palacios Ponte y Blanco (24 July 1783 – 17 December 1830) was a Venezuelan military and political leader who led what are currently the countries of Colombia, Venezuela, Ecuador, Peru, Panama and Bolivia to independence from the Spanish Empire. He..."
Tumblr media
Image by José Toro Moreno
30th October 🗓️ : Holiday - Christian feast day: Blessed Dominic Collins (Catholic, Ireland, Society of Jesus) "Dominic Collins (Irish: Doiminic Ó Coileáin; 1566 – 31 October 1602) was an Irish Jesuit lay brother, an ex-soldier, who died for his Catholic faith. He was beatified as a martyr by Pope John Paul II on 27 September 1992...."
Tumblr media
Image licensed under CC BY-SA 4.0? by Sheila1988
0 notes
hetesiya · 9 months
Text
Lozan’a ‘Anadolu Türk yurdu’ keşfiyle gidildi
Anadolu’nun demografik yapısından milleten Türk ve dinen Sünni İslam olmayanın tasfiyesiyle kalınmadı, tarihi de temizlendi. Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında İslamlaştırılan/Türkleştirilen Anadolu’nun tarihinin de Türk olduğuna hükmedildi. Burada kalınmadı, 1930’larda Türk Tarih Tezi’yle dünya medeniyeti kaynağının da Türkler olduğu kararlaştırıldı.
Tumblr media
Nevzat Onaran
Türk Tarih Tezi’ni yazmaya 1922’de başlandı. Hıristiyan milletlerden temizlenen Anadolu’nun ezelden beri ‘Türk yurdu’ olduğu keşfi yapıldı. Bununla kalınmadı, Hıristiyan Ermeni ve Rum milletlerinin de sonradan geldiğine hükmedildi. Anadolu’ya egemen Türk’ün, artık Anadolu tarihini de Türkleştirdiğinin ilanıydı. Ankara’dan Lozan’a bu atmosferde gidildi. Bugünkü atmosferde de 16 asırlık Sümela Manastırı’nda yılda bir kez ayin yapılmasından ya da İmroz’da bir sergi açılmasından korkuluyor; paranoyak durum vesselam. Irkçılık, Türk milliyetçiliğinin yapısal unsurudur.
Lozan’da, masadaki Fransa ile 20 Ekim 1921’deki Ankara Antlaşmasıyla sorunlar çözümlenmiş geriye İngiltere kalmıştı; o da anlaşmak niyetindeydi. Nitekim İngiltere’nin Sömürgeler Bakanı Churchill’e göre, 1921 başından itibaren Ankara’yla antlaşmak hükümetin gündemindeydi.(1) İngiltere’nin bölgede asıl derdi Ankara değil, Moskova’daki Sovyet iktidarıydı. Bizzat 14 bin askeri(2) ve devrim karşıtlarıyla birlikte yaptığı harekât, Kızıl Ordu karşısında tutunamadı. 1919 başında İngiltere’nin desteklediği karşıdevrimci güçler, 1920 baharında tasfiye edildi. Artık İngiltere’nin gündemi, Malta tutukluları ve Ankara’nın elindeki İngiliz tutsaklarıydı. Mustafa Kemal ve Kâzım Karabekir planıyla Erzurum’da tutuklanan Albay A. Rawlinson’un(3) ağabeyi Lord Rawlinson, kardeşi için sürekli hükümete başvurdu.(4) “Gerek Türkiye’de gerek Kafkasya’da Ermenilere ya da öteki ırklara karşı zorbalık etmek” dâhil yedi suçlamayla(5) Malta’ya götürülen tutuklular, hiç yargılanmadı; toplanan belgeler ‘Türk Savaş Suçluları’ dosyasında(6)kaldı. Zamanla tutuklular karşılıklı serbest bırakıldı, Kasım 1921’de. Artık anlaşmamak için sorun da kalmamıştı. Masaya bu gelişmelerden sonra oturuldu.
Türk Kurtuluş Savaşı’yla Osmanlı’nın son yılları ve toprak kaybı meselesi hep hatırlanır. Osmanlı/Türk milliyetçiliği yapılarak, Osmanlı’nın sömürge imparatoru olduğu gerçeği göz ardı edilir ve zincirin kopartılacağı gerçeği ihanet vesaire bir sürü zehirli dille aktarılır. Diğer sömürge imparatorlukları İngiltere, Rusya hakkında ne analizler yapılır. Bütün gayret, “Benim sömürgecim iyidir” içindir. Neden ‘iyi’ olsun ki? Sömürgeci sömürgecidir ve hiçbir sömürge milletin ayaklanması da ihanet değildir.
Aynı zihniyete devam edilir. Osmanlı’nın bütün askeri, idari ve iktisadi imkanları kullanılarak sürdürülen Türk Kurtuluşu Savaşı için de neler yazılmaz ki? Her cephe savaşının sonunda imzalanan mütareke antlaşması sadece Yunanistan’la Mudanya’da 11 Ekim 1922’de imzalandığı halde, yedi düvele savaşıldığı iddia edildi. Halen de sürdürülüyor. Lozan’daki masada, İngiltere, Fransa vesaire ülkelerin Birinci Paylaşım Savaşı’nın yani MondrosMütarekesi’nin muhasebesi nedeniyle varlığı hatırlanmak istenmiyor.
Lozan’da 17 Kasım 1922’de masaya oturuldu. Antlaşma, 24 Temmuz 1923’te imzalandı ve TBMM’de(7) 23 Ağustos 1923’te dört kanunla onaylandı. Antlaşmanın 100’üncü yılında gizli maddeleri açıklanacak ve petrol çıkartılacak, eğitim şöyle-böyle ‘maneviyatçı’ olacak gibi söylemini sürdüren Sünni İslamcı cenahtan, iddialarının sonuçlarıyla ilgili açıklama yapmasını bekliyoruz.
1922 HAZİRAN’DA İLAN EDİLDİ
“Anadolu Türk yurdu” keşfi, Pontos harekâtının sonucuyla ve 1920-1922’de Anadolu’dan Hıristiyanların ilgili kararnamelerle(8) kovalanmasıyla doğrudan ilişkilidir. Hatta 26 Ağustos-9 Eylül 1922 Büyük Taarruz harekâtı yapılmamışken böyle bir tespitte bulunulması, Ankara iktidarının, ne yaptığını (ve yapacağını) ve sonucun ne olduğunu bildiğini ortaya koymaktadır.
TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayın, 1995
Dönemin propaganda aracı olarak Ankara Hükümeti Matbuat Müdiriyet-i Umumisi tarafından hazırlanan Pontus Meselesi kitabı(9) 1922 ve 1923 yıllarında iki kez basıldı. Dahiliye Vekili [İçişleri Bakanı] Ali Fethi [Okyar], 10 Haziran 1922 günü Pontos meselesinin tartışıldığı TBMM gizli celsede kitabın yazıldığını ve Fransızcaya da tercüme edileceğini anlattı.(10) Bu, ikinci kitaptı. Birinci kitabı İttihatçı Hükümet, Ermeni meselesiyle(11) ilgili olarak 1916’da bastırıp, dağıtmıştı. Kitap, resmi tez savunucuların Ermeni meselesiyle ilgili başvuru eseridir. Nitekim Pontus Meselesikitabı da öyledir.
Bakan Ali Fethi, kitap hakkında açıklamayı Pontos harekâtıyla ilgili müzakerede açıkladı. Harekâtı yapan Merkez Ordusu, 1920 sonunda Koçgiri ve Pontos harekâtı için kuruldu ve görevini tamamlamasının ardından 1922 başında lağvedildi. Kumandanı Nureddin’in (Sakallı) olduğu Merkez Ordusu, 1921’de Nisan-Mayıs’ta Koçgiri ve Haziran sonrasında Pontos harekâtını gerçekleştirdi; Karadeniz, Rumlardan temizlendi. Ne mi oldu? Karadeniz Rumlarının bir kısmı öldürüldü, bir kısmı kovalandı ve kalanlar da Sünni İslamlaştı. Koçgirililere yapılan da farklı değildi; yüzlerce insan öldürülmüş, kovalanmış ve onlarca köy yakılıp yıkılmıştı.
‘ANADOLU YABANCI MEMLEKET’
Anadolu’nun demografik yapısından milleten Türk ve dinen Sünni İslam olmayanın tasfiyesiyle kalınmadı, tarihi de temizlendi. Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında İslamlaştırılan/Türkleştirilen Anadolu’nun tarihinin de Türk olduğuna hükmedildi. Oysa sekiz ay evvel 1921’in Maarif Vekili [Milli Eğitim Bakanı] Hamdullah Suphi’nin [Tanrıöver], Anadolu hakkındaki açıklaması hayli dikkat çekiciydi. 10 Kasım 1921’de bakanlığının faaliyeti hakkında TBMM’ye bilgi veren Hamdullah Suphi’ye göre Anadolu, Türkler için ‘yabancı’ memlekettir:
“Arkadaşlar, Avrupalılar bütün memleketlerde, bütün muasır ve medeni memleketlerde tetkikat yaptırıyorlar ve bunu eğer muallim kendisi yapmazsa hükümet birtakım heyetleri memur ederek memleketleri parça parça tetkik ettirir.Anadolu yabancı bir memleket kadar bizim için yabancı bir yerdir. Ne asarı atîkasını [geçmişini] tetkik ettik ne kitabelerini ne şarkılarını toplamışındır. Anadolu bizim için meçhul olan bir memlekettir. Arkadaşlar bunları kim tetkik etmiştir bilir misiniz? Ermeniler tetkik etmiştir. Komidas Vartakes [Gomidas Vartabed] isminde bir Ermeni Anadolu’nun bütün [Ermenice, Türkçe, Kürtçe] şarkılarını toplamıştır ve bütün bunları Avrupa’da kitap halinde tab’ettirmiştir. Avrupa’da bu şarkılar Ermeni musikisi olarak çalınıyor. Bir Macar gelip Anadolu’da kelimeleri ve şarkıları toplamıştır. Birtakım yabancılar memleketimizin aksamı muhtelif esini ve ezcümle Konya havalisini tetkik etmiş, gitmiş Sivas’ı tetkik etmişfakat biz memleketimizi tetkik etmemişizdir. Eğer hocalar arasında hususi bir meram ile kendi yaşadığı bir memleketi, kendi milletine aidolan tarihini ve oradaki asarı atîkayı tetkik etmiş bir zata mükâfat verdimse bundan dolayı takdir mi, yoksa, tenkid mi edilmelidir?”(12)
ANADOLU’DA ‘TARİHİ TEMİZLİK’
Bakan Hamdullah Suphi açığa düşürüldü. Hamdullah Suphi’nin, Anadolu “Bizim için meçhul bir memleket” beyanından sekiz ay sonra Haziran 1922’de Anadolu’nun aslında bir ‘Türk yurdu’ olduğu tespiti yapıldı. Burada kalınmadı, 1930’larda Türk Tarih Tezi’yle dünya medeniyeti kaynağının da Türkler olduğu kararlaştırıldı. Türk’ün dili, Türkçe de unutulmadı. O da dünya dillerinin kaynağıydı. Hıristiyanlardan temizlenen ve İslamlaştırılan/Türkleştirilen Anadolu’nun aslında Türk yurdu olduğu keşfi Pontus Meselesi kitabında şöyle yazıldı:
“Her şeyden önce, dünya kamuoyu bilmelidir ki Anadolu toprağı baştan sona kadar Türk’tür. Binlerce yıldan beri Türk’ün öz vatanı, Türk’ün öz yurdudur […] Gerçekte Türkler Anadolu’ya Ertuğrul Gazi ile hatta Selçuklu devletini teşkil edenlerle gelmiş değildirler. En eski ve bilinmeyen zamanlardan beri Anadolu’da Türk ırkı vardır. Anadolu’nun ilk sakinleri tarihin ortaya koyduğu bilgilere göre Turanîlerdir. Değil yalnız Anadolu, hatta Irak ve Filistin topraklarının bilinen eski devirlerde ne ‘Arî’ ne de ‘Sâmi’ olmayıp en büyük ihtimalle ‘Turanî’ olan bir kavim ile iskân edilmiş olduğu tarih ve tarih öncesi bilginlerin ciddi gayret ve himmetleri sayesinde günden güne daha büyük bir açıklıkla ortaya çıkmaktadır […] Milattan 3000-2000 yıl önce Irak; 2000-1000 yıl önce de Anadolu’da görkemli bir devlet kurmuş ve saltanat sürmüş oldukları bilinen ‘Sümer’ ve ‘Hitit’ adı altındaki kavimlerin ise geniş anlamıyla ‘Moğol-Türk’ veya ‘Turanî’ oldukları kanıtlanmıştır.”(13)
Ve Sümerler de Turanî’ydi: “Sümerlerin Turanî bir köke mensup olduklarını ırk ve dillerinin özelliklerine dayanarak en önce kuvvet ve hararetle ileri süren -bildiğimize göre- ünlü Alman bilgini Fritz Hummel olmuştur. Bu bilgin, Babil ve Asuriyye Tarihi adlı eserde, en eski zamanlardan beri Güney Babilistan’da oturan Sümerler’le MÖ IV. bin yılı başlarından itibaren Kuzey Babilistan’da görülen ‘Samiler’ arasında dış görünüş bakımından son derece fark bulduğu gibi, öncekilerin dillerinde de yapı bakımından Altay dilleri dediği Türk dilleriyle dikkate değer bir yakınlık görüyor.”(14)
Zaten ‘Turanî’ denilen Hititliler de bir yıl öncesinde hatırlanmıştı. Şehir adlarının Türkleştirilmesi amacıyla Kütahya Mebusu Besim Atalay’ın önergesi 9 Mayıs 1921’de görüşüldü. Besim Atalay, öyle bir sunum yaptı ki, 3000 yıl öncesine gitti: “Biz de üzerinde yaşadığımız şu toprağın –ki tâ üç bin sene evvel bizden olan Hititlerin vârisiyiz- bu toprağın ismi Türkçe ve İslamca’ya çevirmek mecburiyeti katiyesindeyiz. Bunu seferberlik bidayetinde hükümet düşünmüş ve tamim etmişti ve bu yolda vilâyet merkezlerinde, liva merkezlerinde, kaza merkezlerinde birtakım isim listeleri hazırlanmıştı. Onlar burada Dahiliye Encümeninde mi olacaktır, nerede olacaktır? Bunlar getirilmeli ve birer millî isim verilmelidir.”(15)
Besim Atalay, seferberliğin başlangıcında kentlerin isminin değiştirilmesinin [dahi] planlandığını hatırlatmakla, gerekçesi ‘dış düşman’ olan seferberlikte, içeride de neler yapılmış olabileceği hakkında bilgi vermektedir.
‘RUMLAR VE ERMENİLER SONRA GELDİ’
Mezopotamya özelinde Sümerlerin Turanî olduklarıyla ilgili analize devam edilirken, hiçbir şekilde Mezopotamya’nın halklarından Kürtlerden tek kelime bahsedilmemesi de ne tesadüftür!(16)
Anadolu’nun Türk yurdu olduğu keşfiyle, temizlenen Ermeni ve Rum milletleri de unutulmadı: “Özet olarak Anadolu, tarihin ilk devirlerinden beri Türk’tür […] Şu hale göre Anadolu’da en eski zamanlardan beri Turanlı bir millet vardır […] Rum ve Ermeniler ise Anadolu’ya sonradan gelmişlerdir ve sahillerde bulunan Rumlar gibi, Van ve Bitlis bölgelerinde de bir miktar Ermeni vardır. Rumca ve Ermenice bilmeyen, ana dilleri olan Türkçeyi konuşan Hıristiyanlar ise Türk’tür ve bu kabileden olanlar diğerlerine nispeten pek büyük bir çoğunluk oluşturmaktadır.”(17)
Türkçü analize devam edildi: “Türk idaresi altında, bütün Hıristiyanlar böylece her türlü himayeye kavuşurken gayrimüslim unsurlar Türk’ün bu yüceliğini, cömertliğini hakkıyla takdir ederek kendisinden ayrılmak fikrini taşımamıştır. […] Türkiye’de yaşayan Rumların bu ihaneti doğuda Türklerin zararına büyük yararlar bekleyen Avrupalılar için önemli bir araçtı. […] Mora ayaklanması, Türkiye’de yaşayan Rumların düşmanlığını, Avrupa’nın ikiyüzlü siyasetini tam olarak ortaya koydu […] Türkiye idaresinde yaşayan diğer gayrimüslim unsurlar da yavaş yavaş ve kademe kademe Rumları taklit ettiler. Bulgarlar, Ermeniler, Suriye Hıristiyanları biri diğerini izleyerek aynı yolu aldılar.”(18)
Irkçı zihniyetin analizinde, İslam Arap ve Arnavut milletlerinin Osmanlı’dan ayrıldığı hatırlanmayıp, yalnız Hıristiyan milletler ayrılmış/ayaklanmış gibi hedef gösterildi. Ve sonunda Anadolu’nun kadim Hıristiyan milletleri Ermenilerin ve Rumların sonradan geldiğine karar verildi. Öyle dahi olsa, Rumlar ve Ermeniler Anadolu’da niye yaşamaya devam etmesin ki.
MUSTAFA KEMAL: ADANA ÖZ TÜRK MEMLEKETİ
TBMM Reisi Mustafa Kemal, 1923 başında çıktığı yurt gezisinde, uğradığı her vilayette ve kasabada güncel konuları değerlendirdi. 15 Ocak’ta Eskişehir’de başlayan gezi, 24 Mart’ta Kütahya’da bitti. Farklı konulara değinildi; İzmit’te Kürt meselesinin çözümü, İzmir’de İktisat Kongresi’nde ekonomi ve Adana’da tarih gibi. 16 Mart’ta Adana’da esnaflarla buluşmasında Mustafa Kemal’in, “Adana’nın muhterem sanatkârları” hitabıyla başlayan konuşmasında, gündem Adana’nın tarihiydi ve “öz Türk memleketi” tespiti yaptı:
“[…] Artık tarihe karışan Osmanlı hükümeti, maatteessüf [ne yazık ki] asırlarca yanlış bir zihniyet sahibi oldu. Çünkü onlar sanatı ve sanatkârları kendi milletlerinden yetişmiş görmekten zevk almazlardı. […] Asil milletimiz sanattan mahrumdu. Sanatkârlar azdı. Mevcut olanlar da icap eden derecede sanatta mahir değildi. Arkadaşımız beyanatında demişlerdir ki Adana’mıza müstevli olan [istila eden] anasırı saire, şunlar, bunlar, Ermeniler sanat ocaklarımızı işgal etmişler ve bu memleketin sahibi gibi bir vaziyet almışlardır. Şüphesiz haksızlık ve küstahlığın bundan fazlası olamaz. Ermenilerin bu feyizli [verimli] ülkede hiçbir hakkı yoktur. Memleketimiz sizindir, Türklerindir. Bu memleket tarihte Türk’tü, o halde [bugün de] Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. Gerçi bu güzel memleket kadim asırlardan beri çok kere ecnebi istilalarına maruz kalmıştı. […] Memleket en nihayet yine sahibi aslilerinin elinde takarrür etti [geçti, yerleşti]. Ermeniler vesairenin burada hiçbir hakkı yoktur. Bu bereketli yerler koyu ve öz Türk memleketidir. Arkadaşlar, bu memleketin halkı üzerinde kimsenin hak ve salahiyeti olmadığı gibi bu memleketi harice muhtaç ettirmemek de size terettüp eden [gereken] bir vazifedir.”(19)
‘ÂDEM DE TÜRK’TÜ’
Sümerlerin ve Hititlerin/Etilerin Türk olduğu tezi, resmi ideologları kesmemiş olacak ki, dinsel şahsiyetler de kapsama alındı.
1930’lu yıllarda Tarih Kongrelerinde bunun tebliğleri sunulacak olsa da İstanbul’daki saltanatın ve halifeliğin müzakere edildiği 1 Kasım 1922’deki oturumda TBMM Reisi Mustafa Kemal, dünyada 500 milyon Türk’ün bulunduğunu ve bunun bir tarihsel derinliğinin olduğunu belirtti. “Bu mikyasa göre Türk milletinin ceddi âlâsı olan Türk namındaki insan, ikinci eblülbeşer Nuh Aleyhüsselâmın oğlu Yasef’in oğlu olan zattır”(20) diyen Mustafa Kemal, Nuh’un oğlu Yasef’in oğlunun adının Türk olduğunu söyledi.
Devam edildi, 1930’lu yıllarda daha ileri keşifler yapıldı. Nasıl olsa bilimsel bulgu soran da yoktu.
Türk Tarih Tetkik Cemiyeti Umumi Kâtibi Dr. Reşit Galip, Birinci Türk Tarih Kongresi’nin 3 Temmuz 1932 tarihli oturumunda sunduğu tebliğinde, Âdem’in Türk ırkından olduğu iddiasının ardından, Anadolu’da yaşayan tüm insanların, Etilerin ve Mezopotamya’daki Sümerlerin Türk olduğunu ifade etti.(21)
Birinci kongrede unutulan konular ikinci kongrede gündeme getirildi.
İkinci Türk Tarih Kongresi’nde 23 Eylül 1937’de sunulan tebliğler sonrası tartışmada söz alan Prof. İsmail Hakkı İzmirli,Peygamber Hazreti Muhammed’in bir hareminin Türk olduğu, peygamberin Türkçe bir mektup yazdığı ve Kuran’da Türkçe kelimelerin bulunduğu analizini yaptıktan sonra, “Arap yarımadasında Türk kültürünün izleri görülüyor. Peygamber’in ırk itibariyle Türk’lüğü bile bahsolunabilir” iddiasında bulundu.(22)
Tarihi keşifte, 5 Şubat 1937’de laiklik Anayasa’da yer aldığı halde yedi ay sonra peygamberin bir karısının Türk ırkından olduğu iddiasına kadar gelindi.
Bu, laikliği de Türk’ün tarihinin derinliğini de yeterince izah etmektedir.
TÜRKLER, ORTA ASYA’DAN GELMEMİŞ MİYDİ?
Ermeniler, 1915’teki tehcirle yani yerinden-yurdundan kovalamayla Anadolu’dan temizlenmişti. Rumlar da Türkiye ve Yunanistan Mübadele Sözleşmesiyle Anadolu’dan gitmişti, denebilir, ama yanlış. Çünkü 1,2 milyon Rum mübadilinancak 112 bini antlaşma gereği gitmiştir.
Böylece İslamlaştırılan/Türkleştirilen Anadolu’nun Türk yurdu ve Sümerler ile Hititler/Etiler de Türk’tü keşfinde kalınmadı. İsimler kurumlarda yaşatıldı, yakın döneme kadar. 1933’te tekstil sanayiiyle ilgili olarak Sümerbankkuruldu. İki yıl sonra 1935’te de madenciliğe finansman kullandıracak Etibank faaliyete geçti. Her iki banka özelleştirme kapsamında satıldı.
Türkçülük kurmacasında sınır yoktur. Sümerler ve Etiler, Türk’tü dense de yeni dönemde yeni keşifler yapılmaktan geri kalınmadı. 1922’de Türk yurdu ilan edilen Anadolu’ya, 1930’larda Türk Tarih Tezi’yle Türklerin, kuruyan Orta Asya’dan geldiğine hükmedildi. Sadece Anadolu’ya değil, Orta Asya’dan dünyanın her tarafına giden Türkler, medeniyet de götürmüştü.
1922’den 1930’lara gelindiğinde resmî tarihe, “Türk yurdu Anadolu’ya, Türkler geldi” esprisi de yazıldı! Ve Türkler geldiğinde, Anadolu’da da Ermeniler, Rumlar, Kürtler, Süryaniler vesaire milletler vardır!
NOTLAR:
(1) Martin Gilbert, Churchill Bir Yaşam, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul-2011, s. 480, 502-518, 531.
(2) Martin Gilbert, age, s. 488-489.
(3) Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, cilt: 1, 2. baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara-1986, s. 498-499; Nutuk, cilt: 3, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara-1989, s. 1748-1749, belge 226 (b).
(4) Aktaran Bilâl N. Şimşir, Malta Sürgünleri, Milliyet Yayınları, İstanbul-1976, s. 201-204, 374.
(5) Aktaran Bilâl N. Şimşir, age, s. 42-43.
(6) Vartkes Yeghiayan, Malta Belgeleri, Belge Yayınları, İstanbul-2007.
(7) TBMM ZC, devre: 2, cilt: 1, 21 ve 22 ve 23 Ağustos 1923, sf. 111-241 ve 245-261 ve 264-291.
(8) 1920-1922 dönemi BCA’da ilgili kararnameler (Fon: 30.18.1.1), K: 1, D: 11, S: 17 ve K: 1, D: 12, S: 10 ve K: 2, D: 33, S: 5 ve K: 2, D: 35, S: 3 ve K: 3, D: 19, S: 7 ve K: 3, D: 23, S: 15 ve K: 3, D: 24, S: 12 ve K: 3, D: 26, S: 4 ve K: 3, D: 26, S: 10 ve K: 3, D: 28, S: 3.
(9) Pontus Meselesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Matbuat Müdiriyet-i Umumisi, Matbuat ve İstihbarat Matbaası, Ankara-1338 (1922), Dr.Yılmaz Kurt (hazırlayan), TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları No: 68, TBMM Basımevi, Ankara-1995.
(10) TBMM GCZ, cilt: 3, 10.6.1922, s. 409.
(11) Ermeni Komitelerinin A’mâl ve Harekât-ı İhtilâliyyesi, İ’lân-ı Meşrutiyyet’den Evvel ve Sonra, Matbaa-i Orhaniyye, İstanbul-1332 (1916), H. Erdoğan Cengiz (hazırlayan), Başbakanlık Basımevi, Ankara-1983.
(12) TBMM ZC, devre: 1, cilt: 14, 10.11.1921, s. 169.
(13) Pontus Meselesi, s. 3.
(14) Pontus Meselesi, s. 4.
(15) TBMM ZC, devre:1, cilt: 10, 9.5.1337 (1921), s. 269.
(16) Pontus Meselesi, s. 4-6.
(17) Pontus Meselesi, s. 12.
(18) Pontus Meselesi, s. 17-19.
(19) Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt: 2, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara-1989, s. 129-130.
(20) TBMM ZC, devre: 1, cilt: 24, 1.11.1922, s. 305.
(21) Birinci Türk Tarih Kongresi, Ankara: 2-11 Temmuz 1932, Türk Tarih Kurumu, Ankara-2010, s. 99-161.
(22) İkinci Türk Tarih Kongresi, İstanbul: 20-25 Eylül 1937, Türk Tarih Kurumu, Ankara-2010, s. 280-289.
http://ozguruniversite.org/2023/08/23/lozana-anadolu-turk-yurdu-kesfiyle-gidildi/
0 notes
dipnotski · 10 months
Text
Baskın Oran ve Ali Dayıoğlu – 100. Yılda Lozan İhlalleri Yunanistan ile Türkiye, Azınlıklar ve Ege (2023)
24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması 8 devlet tarafından imzalandı. Fakat asıl önemli olan bunlardan 2 tanesiydi: Türkiye ve Yunanistan. Çünkü Lozan, 1918’de son bulan I. Dünya Savaşı’nı bitirmenin yanı sıra, 1919-22 Türk Kurtuluş Savaşı’nı da bitiren antlaşmaydı ve bu harplerden ikincisi Türkiye ile Yunanistan arasında cereyan etmişti. Dolayısıyla, her ne kadar 30 Ocak 1923 Lozan Mübadele…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pariteo · 2 years
Link
0 notes
ozel-buro · 2 years
Text
KURTULUŞ SAVAŞI DOSYASI /// Naim BABÜROĞLU : ''22 gün 22 gece Sa karya''
KURTULUŞ SAVAŞI DOSYASI /// Naim BABÜROĞLU : ”22 gün 22 gece Sa karya”
Naim BABÜROĞLU : ”22 gün 22 gece Sakarya” E-POSTA : naimbaburoglu 24 Ağustos 2022 Çarşamba 101 yıl önce, 23 Ağustos 1921 Salı günü… Sakarya Meydan Muharebesi’nin başladığı gün… Millî Mücadele’nin İstiklal Savaşı evresi, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlar tarafından işgaliyle başlar ve 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Andlaşması’yla son bulur. Sınırsız bir işgal hırsı ve hayaliyle yola çıkan İngiliz…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
doriangray1789 · 7 months
Text
Bugün linkedin yazdığım bir yazıma şöyle bşr yorumda bulunuldu yorum yapan kişi founder pozisyonunda, profil fotoğrafına bakınca büyük ihtimalle 60-65 lı yaşlarında, gönderimin tumblr da da paylaştığım MONDOROS yazısıydı neyse uzatmadan yaptığı yorumu yazayım “80 sene CeHaPe iktidarı sona erdi solculardan kurtulduk solculardan izin almadan işe gidemiyorduk hatta ibadet yapamıyorduk neyseki ülke bunlardan kurtuldu ümmeti cihanın yeniden lideri oldu bununlada bitmedi ihracatımız xxx TL, uçağımızı tankımızı yapıyoruz halk refah ve Huzur içinde vs vs” adam haklı kardeşlerim Menderes in AP si (Anarşist partisi) vardı 1961 de bundan memnun olmayan komünistler darbe yaptılar ülke sahada sola kaydı derken Demirel-Türkeş -Erbakan MC hükümeti var yakın tarihin siyasi aktörleri (MC-Marksist Cumhuriyet partisi üyelerinin hemen tamamı anarşik ve komünistti kalanıda sosyalist) Demirel in DP sini hatırlarsınız ( DP-devrimci parti), sonra ülke yeniden komünizm rayından çokınca sağ olsun Kenan- netekim paşa darbe yaptı ülke yeniden sol zeminine oturdu ardından Turgut Özal’ın ANAP’ı geldi hatırlayın ( ANAP- anarşizmde nitelikli anarşistleri yönetime getirme partisi, “g” harfi parti adında araya kaynamış ) sonra Demir lady solun Yılmaz savunucusu, sağdan yatsa bile mutlaka solundan uyanan kişi Tansu Hanımın DYP sini unutmayalım (DYP-devrimci yol partisi) şimdi ise ülke bu gibi zındıkların yönetiminden yani sol siyasetten kurtulmuş oldu yerli ve milli bir raya oturdu, ülke ile birlikte vatandaşlarda oturdu … ancak aklıma takılan bşr husus var 80 senedir demiş demekki bu arkadaşın CeHaPe si ve diğer anarşikleri solcu kitapsızları 1940 larda iktidar olmuş teeee 2002 ye kadar sorsan 1940 öncesinden de Abdülhamit haşemetmahap ları iktidarda diyecek … yani hepi topu 2 lobluk beynin 1,5 lobunu bu işlere harcamaya değer mi evladım… gerçi sende haklısın tarih hep yanlış yazıldı hepimiz yanlış okuduk, bilerek yanlış okuttular hepsi İncülüz uşşakları,  zaten ortada koskoca “Kuruluş Ertuğrul” gibi Meydan Larousse- Anabritanica vb tarihi yapıtlar varken başka tarihe ne gerek var. Vikipedi nın vikisi gibi maşallah… haa bu arada Aklıma takılan bir husus daha var unutturmamakta yarar var…nedir o? -> yeniden yazılan muhteşem ötesi secret tarihimize göre 24 Temmuz 1923 den bu yana gizli maddelerden çok çektik bilmiyorduk sadece yoğurt üretiyorduk herşey çok gizli idi yani “top secret” bu topik gizli maddelerde ülke petrol altın elmas kaynıyor hatta gemi tank tüp uçak halka ekmek süzme yoğurt yapabiliyoruz çok değerli madenlerimiz bile var yer altı altın nehirleri vs vs var az kaldı bekleyin uçacağız çok gazımız var, bu gizli maddeler nasıl gizleyebildiyse!? Artık yer mi Anadolu çocuğu çözdük bildik uyandık.. şimdi siz korkun İngiliz’i amerikalısı mogadişulusu Yunanlısı heleki İsrail
12 notes · View notes
habergecesi · 2 years
Text
Lozan olmasa cumhuriyet kurulamazdı
Lozan olmasa cumhuriyet kurulamazdı
Lozan Barış Antlaşması’nın 99. yıldönümünü töreninde konuşan Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, bu özel günün bayram olarak kutlanması gerektiğine dikkat çekti. Batur, “Çok anlamlı bir milli bayram olacak. Lozan olmasa cumhuriyet, cumhuriyetin ülkemize getirdiği özgürlük ve demokrasi olmazdı, cumhuriyet de kurulamazdı” dedi.   Konak Belediyesi, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
baskatipnet · 2 years
Text
Soyer: Lozan mağlubun mağlup olduğunun beyanıdır
Soyer: Lozan mağlubun mağlup olduğunun beyanıdır
Cumhuriyet’in kuruluş senedi Lozan 99 yaşında     İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Lozan Barış Antlaşması’nın 99’uncu yıl dönümünde “Cumhuriyet’in Kuruluş Senedi Lozan Antlaşması” başlıklı konferansa katıldı. Başkan Soyer, “Lozan mağlubun mağlup olduğunun resmen beyanıdır” dedi.     İzmir Büyükşehir Belediyesi 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 99’uncu yıl…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mevcutbilgi · 2 years
Text
Soyer: Lozan mağlubun mağlup olduğunun beyanıdır
Soyer: Lozan mağlubun mağlup olduğunun beyanıdır
Cumhuriyet’in kuruluş senedi Lozan 99 yaşında     İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Lozan Barış Antlaşması’nın 99’uncu yıl dönümünde “Cumhuriyet’in Kuruluş Senedi Lozan Antlaşması” başlıklı konferansa katıldı. Başkan Soyer, “Lozan mağlubun mağlup olduğunun resmen beyanıdır” dedi.     İzmir Büyükşehir Belediyesi 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 99’uncu yıl…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
listemakale · 2 years
Text
Soyer: Lozan mağlubun mağlup olduğunun beyanıdır
Soyer: Lozan mağlubun mağlup olduğunun beyanıdır
Cumhuriyet’in kuruluş senedi Lozan 99 yaşında     İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Lozan Barış Antlaşması’nın 99’uncu yıl dönümünde “Cumhuriyet’in Kuruluş Senedi Lozan Antlaşması” başlıklı konferansa katıldı. Başkan Soyer, “Lozan mağlubun mağlup olduğunun resmen beyanıdır” dedi.     İzmir Büyükşehir Belediyesi 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 99’uncu yıl…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes