Tumgik
#ışın tedavisi
Text
Bir hikaye anlatmak istiyorum huzurlarınızla, kendimi kendimden sevmediğim kadar beni sevecek kadar değerli birisini kaç gündür hep aklımdaydı anlatmak artık dayanamadım ve paylaşmak istedim okunur okunmaz benim için bir önemi yok burası benim blogum ve burada kendi yazılarımı paylaşıyorum paylaşmak istediğim vakitlerde olur da bir şey yaşarız yarın olmayız burası hep bir hatıra sen deac olmadığın sürece insanlar senin hayatta olduğunu bile bilemeyecek, kendinle birlikte yazdıklarında seninle kalacak içindeki döktüğün duygular çok kişiyi kendisiyle yakın da hissettirebilecek, üzebilecek te, üzülün diye anlatmıyorum. Yaşadığım duygulu şeylerden dolayı tamamen, en hassas noktalarımdan biridir benim kardeşlik duygusu hele birde senin kardeşinse, yanında olamasada her zaman seni izleyeceğini bilip yanındaymışın gibi her an onla konuşan biriyseniz. Önce son günlerdir neden duygusallığımın ağır bastığını anlatayım. Çok değerli bir annemin arkadaşının kardeşinin 15 sene sonra ikizleri dünyaya geldi tek yumurta kız çocukları. Şuan 2 side 5 yaşındalar her an birlikteler. Maaalesef ki bir tane çocuğun beyin kanseri olduğu öğrenildi 1 haftadan beri her gün kemoterapi ve ışın görüyor minik yavrucak. O bedende, güçsüz bedeninde dayanmaya çalışıyor, ilk gün etkileri başlamış hemen, 2. günde kusma kabı almış yanına, midem bulanıyor demiş.. Diğer kardeşi de onu hiç bırakmıyor hastanede her yerde beraberler, oraya iyileşecek ve sağlık okulu diye gidiyorlar. 2. gün de dişleri sararmaya başladı saçlarını kestiler, bu cuma günü de gözlerinin kaydığını farkettiklerinde hemen göz doktoruna gitmişler göz doktoru nörolojiye, nöroloji de onkolojiye yönlendirmiş, omurilik sapı dediğimiz yer beyinde en tehlikeli ve ameliyat yapılamayacak yer, ömrünün kalmadığı ve yaşayamayacağını söylemişler öyle bir yıkıldım ki koca gün bu masum bir çocuğun bunla baş edemeyecek bir tedavisi bile olmadığını öğrendiğim de, 6 ay içinde bugün yarın diğer gün birden dünyaya gözlerini yumacak, diğer kardeşinin de nasıl bunlarla baş edebileceğini düşünmeden alı koyamıyorum kendimi. Eksiklik dediğim şey de bu yüzden başlıyor, biliyorum yaşadım, yaşıyorum, yaşayacağım bu eksikliği daima.
Gelelim şimdi benim hikayeme annem 30 küsür yaşında doğurdu bizi, bu anlatacağım doğurmadan geçen olay, annesinin karnında saç yumağının olduğunu öğrendi doktora gittiklerinde, ve bu saç yumağının bir yumurtasını kocaman sardığını diğerine de bulaşmadan tek yumurtasının kesinlikle alınması gerektiğini öğrendi, düşünsenize 30 küsür yaşınıza geliyorsunuz ve hiç bir belirti yaşamadan bunları doktorunuz size söylüyor ve bunun doğuracağı sonuçları da biliyorsunuzdur, hamile kalamamak vs vs.. annem şükür uzunca süren bir riskli ameliyatını oldu atlattı ve gel geçen zaman derken gelelim neşeli habere. Hamile olduğunu öğrendiğinde tekrar doktora gittiklerinde doktor ilk babamı çağırmış parmaklarını birleştirip 2 işaretini yapıp gülümsemiş annemde olayın şokunu anlayamamış tabi, bir mucize geliyor diye söylemiş doktor, annem çok mutlu olmuş bu tek kalan yumurtasıyla bir çift değil, ayrı değil, birlikte doğacak tek yumurta ikizleri, kardeşimle bizi bir mucizeyi dünyaya getirecek olmanın mutluluğu.. Prematüre 7 aylık doğduk biz, anneme 22 yaşındayım hala sorarım hangimiz tekmeliyordu diye, ikiniz de beni hiç rahat bırakmadınız der, aslında hep sorarım böyle soruları o ana gitmek için. Kardeşim yaşam mücadelesini veremedi ben 15 gün küvezde kalıp yaşam mücadelemi verebildim benden 300-350 gram zayıftı tam gelişememişti doğduğu gün vefat etti, bu boktan dünyaya gelmesini de istemezdim işte eksiklik, tek büyümek yüzüne çarpa çarpa vuruyor her defasında insana.
Anneme çok bağlı bir insan olarak büyüdüm el üstünde el bebek gül bebek büyüdüm keşke kimsenin psikolojisi bozulmasa ki hiç kimseye bir şey olmasa ama bu durumu atlatmakta hala çok zor benim için. Üniversite okuduğum yıl ilk ve acil yardım dersime üstte hemen bahsettiğim aileme mucize diyip kardeşimle beni doğurtan doktorumun hocam olması şoku da hala aklımdadır, tesadüfler üstüne tesadüfler, sınıfta o gün sen mucize çocuksun demişti öyle de tanıtmıştı arkadaşlarıma. Doğduktan sonra kardeşimle konuşma fırsatım olmadı onu taniyabilme de, biz ezelden beri tanışmıştık. Annemin karnında 2 beden, son sözlerimi, birbirimizi çok sevdiğimizi ozaman söyledik birbirimize, 7 ay boyunca. Çocukluğumda karşımda baktığım her yerde o varmış gibi konuşur tabaklarımı çatallarımı fazladan eklerdim daha nicesi..
Bugün yatağımı kırdım 20 küsür seneden sonra bugüne denk geldi ranzalı bizim yatağımız başka yatakta da rahat yatacağımı sanmıyorum neye alıştıysam her gece ne kadar üzülerek ayık, en çok sarhoş bi şekilde sabah sonunda tek başıma iki kişilik yatağa girsemde insanın kendisine ait olduğu yerde yatmak onun kendi mirasıdır. Üst kat benim di, alt katta kardeşimin. Alt katını açtım çarşaflarımı serdim yastığımı koydum yorganımı koydum açma cesaretini kendimde bulabildim bu saatlere kadar hala ağlıyorum güzelce bir uyku çekeceğim, kabus görmeyeceğimi biliyorum senin yanındayken. Kedimde ayağıma geldi kokladı etti ilk, yattık birlikte çok huzurluydu kendisini güvende hissettiği bir yer yanın, yatağın. Çünkü yaşasaydı orası senindi, benim can kardeşimindi, yaşasaydı yatakta birlikte yatıyor birbirimize sarılır olurduk kendi yatağımda yattığımda eksikliğini fazlasıyla hissettiğim özlemin benden solmayacak kokun dolanıyor odanın her tarafına, zorunlu olmadığı müddetçe yatağına kimseyi yatırmadım özel ve özel olarak kalacak. Her gece benimle uyuyorsun can kardeşim yatağında yatıyorsun. Yataktan hiç çıkmak istemedim, misler gibi uyudum uyuyacağım, seni her geçen gün çok çok seviyor ve özlüyorum huzur içinde uyu iyiliklerini yapmaya devam et bir günah işlemeyecek kadar temiz, benim can kardeşim.🖤
73 notes · View notes
ayssiyy · 8 months
Text
Biraz babamdan bahsetmek istiyorum özlemle anıyorum seni babacım 🥀
Yıl 2019 hangi ay bilmiyorum kardeşim ilik nakli oldu hastahanede yatıyordu babam yanına gidip geliyordu sürekli çünkü farklı sehirdeydi yine gittiği bir gün hastahanede epilepsi nöbeti geçirmiş ve orada kanser olduğunu öğrenmiş gelip bize söylemişti o gün hepimiz çok ağlamıstık çok küçüktüm henüz farkında değildim nasıl bisey olduğundan... Ama iyiki kötü huylu değildi 2021 yılının son aylarına kadar... Korona virüsü geçirmiştik hepimiz iyiydik ama babam 20 gün yoğun bakımda kaldı ilaçlardan mı artık virüsten mi kanseri kötü huylu olmuş tabi bizim haberimiz yok babam da kontrollerini aksattığı için ve ilaçlarını düzenli kullanmadığından epilepsi nöbetleri çok sıklaşmıştı 2022 Eylül ayında çok sık baş ağrısı kusma tanısıyla hastahaneye aldılar tümör çevresinde ödem olduğu için acil tümör ameliyatı olması gerekti Ekim ayının basında ameliyatı oldu hersey çok güzeldi iyiydi yolundaydı hepimiz çok mutlu olmustuk Bi süre hastahanede yattıktan sonra eve geldiler kafası çok şişti korkunç derecede ameliyatın tel dikişleri vardı yaklasık 35 40 kadar vardı. ödem olduğu için kafatası kemiğinin sağ tarafını kesip karnına koymuşlar çok tuhaf değilmi bizde çok şaşırmıştık ama iyiydi eskisi gibiydi konusması yürümesi yolundaydı sonra her epilepsi nöbetinde hastahaneye gitti..
Aralık ayına kadar herşey yolundaydı evde ilaçlarını kullanıyordu durumu iyiydi sonra sıvıyı yutamama ya bizleri unutmaya basladı Bi zaman sonra sol tarafı tutmuyordu ve ışın tedavisi almaya basladı 1 ay boyunca hergün ışın aldı sonunnda daha iyi olmustu kafasının şişi inmişti kemiği olmayan yer içe çökmüştü tuhaf biseydi ama gözümüz de alısmıstı
Temmuzun sonunda doğru tekrar kötüleşmeye başladı sol tarafı tutmadı kafası yerinde değildi yürüyemiyordu dik oturamıyordu daha sonrasında sağ tarafı da tutmamaya başladı çok kötüleşti söylediklerimize tepki bile vermiyordu hastahaneye götürüyorlardı sürekli ama kesin bişey diyen olmadı 2 ağustosta hastaneye yatırdılar tümör üreme yapmıs 4. Evre ameliyat olması imkansız Bi yerdeymis ayrıca zatürre teşhisi konuldu 1 hafta normal odada kanser bölümünde tedavi gördü 7 ağustosta ziyaretine gittim... Aslında hastanelerden nefret ederim ilk defa ziyaretine gitmiştim çünkü çok özlüyordum gittim gördüm öyle kötü Bi haldeydi ki yüzüme bile bakamıyordu elleri kıpırdamıyordu zor nefes alıyordu.. O gün berbat Bi halde eve geldim sonraki gün sabah 8 de ölüm haberini aldım.
Babamı toprağa verdim kalbimin ağrısı asla dinmedi simdi toprağın altında yatıyor.. Dağ gibi adamdı babam hastalık yedi bitirdi kuruttu. Aslan kızım diye severdin babam keske hiç büyümwseydim de gitmeseydin..
Sen öleli 26 gün oldu babacım hasretin kardeşlerimi annemi ve beni mahvediyor büyüyoruz babam ama sen yoksun yokluğun çok zor dayanılmaz bisey sensizliğe alısmak imkansız babacım.. Mekanın cennet olsun
Tumblr media
2 notes · View notes
songsforsinglepillows · 2 months
Text
Işın Tedavisi ile Kemoterapi Arasındaki Fark Nedir? Başta kanser olmak üzere pek çok hastalıkta kullanılan iki tedavi olan ışın tedavisi ile kemoterapi arasındaki fark nedir sorusunun cevabını bu yazımızda bulacaksınız. Kanser ile mücadelede tercih edilen iki farklı yöntem olarak kullanılan ve kanserin türüne göre uygulanışı ayarlanan bu tedavilerin ne olduğu, hangi durumlarda kullanıldığı ve tedavilerin süresi boyunca dikkat edilmesi gerekilen ko... https://www.begonya.com/isin-tedavisi-ile-kemoterapi-arasindaki-fark-nedir/?feed_id=187481&_unique_id=65e522c503ec9
0 notes
elazigsurmanset · 4 months
Text
Elazığ’da bir ilk daha: Tüm aşamaları kapalı yöntemle yemek borusu kanseri ameliyatı yapıldı
Tumblr media
Elazığ'da, yutma güçlüğü, yemek yerken takılma hissi ve kilo kaybı şikayeti ile hastaneye başvuran bir hastaya, tüm aşamaları kapalı yöntemle yapılan başarılı bir ameliyatla yemek borusu kanseri (özofagus) teşhisi konuldu. Hastanenin açıklamasına göre, yutma güçlüğü, yemek yerken takılma hissi ve kilo kaybı şikayeti ile hastaneye başvuran hastanın yemek borusunda tıkayıcı bir kitle tespit edildi. Ameliyat öncesi onkolojik ilaç ve ışın tedavisi planı yapılan hasta, ameliyata alındı.
Tumblr media
Ameliyat öncesi Cerrahi Onkoloji Uzmanı Op. Dr. Serkan Yılmaz ve Cerrahi Gastroenteroloji Uzmanı Op. Dr. Sadık Keşmer tarafından yapılan değerlendirmede tüm aşamaların kapalı yöntemle (laparoskopik) yapılmasının hasta açısından daha uygun olacağı düşünüldü. Op. Dr. Serkan Yılmaz, "Ameliyat öncesi kemoterapi ve radyoterapi tedavisi alması gerekiyordu. Bu süreçler medikal onkoloji uzmanımız Doç. Dr. Asude Aksoy ve radyasyon onkolojisi uzmanımız tarafından tamamlandı. Tedavi sonrası cerrahi için hastayı tekrar değerlendirdik ve tüm aşamaların laproskopik (kapalı) yöntemle yapılmasının uygun olacağına karar verdik." dedi. Laparoskopik yöntemlerin özellikle hasta açısından çok daha konforlu olduğunu ifade eden Op. Dr. Yılmaz, "Ağrılı dönemin kısa olması, hastanın erken zamanda ayağa kalkması ve erken dönemde ağızdan gıda alımı olması nedeni ile hasta ve doktor açısından avantaj sağladığını" vurguladı. Op. Dr. Yılmaz, "Bölgedeki hastalarımız daha büyük merkezlere gitmeye gerek kalmadan bu tarz hastalıklar için hastanemize başvurabilirler. Kanser cerrahisi ekip çalışması gerektirmektedir. Özellikle sindirim sistemi kanserleri cerrahisinde hastanemizde deneyimli ve tecrübeli bir cerrahi ekip mevcuttur. Tüm ekibimizle birlikte Elazığ'a ve bölge illerine katkı sunma gayreti içerisindeyiz. Hastamıza ve tüm hastalarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz." şeklinde konuştu. Laparoskopik yemek borusu kanseri ameliyatı nedir? Laparoskopik yemek borusu kanseri ameliyatı, karın ve göğüs boşluğuna yapılan küçük deliklerden kamera ve cerrahi aletler sokulması ile yapılan bir ameliyattır. Açık ameliyata göre daha az ağrılı ve iyileşme süresi daha kısadır. Bu ameliyatın avantajları şunlardır: Daha az ağrı Daha kısa iyileşme süresi Daha az enfeksiyon riski Daha az kanama Daha iyi kozmetik sonuçlar Bu ameliyatın dezavantajları ise şunlardır: Daha karmaşık bir ameliyat tekniği gerektirebilir Açık ameliyata göre daha fazla zaman alabilir Laparoskopik yemek borusu kanseri ameliyatı, yemek borusu kanserinin erken evrelerinde uygulanabilir. İleri evrelerde ise açık ameliyat gerekebilir. Read the full article
0 notes
afyonhaberleri · 1 year
Text
Açık Cerrahiye Hayır!
  Özel Fuar Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Yunus Acar Tarafından Safra Kesesi Ameliyatı Laparoskopi (Kapalı Yöntem) ile yapılmıştır. Daha önce bağırsak kanseri nedeniyle  birkaç kez ameliyat olmuş ve ışın tedavisi görmüş hasta safra kesesi ameliyatı için başvurdu.Ameliyatta karın içerisinde çok ileri düzey yapışıklıklar mevcuttu. Uzun uğraşlar sonucunda, açık cerrahiye geçmeden ameliyat…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Memede Kitle Nedir
Memede Kitle Kanser Demek Değildir
Meme kanserine karşı alınacak en etkili önlem, kadınların kendi kendine yaptığı muayenedir. Çoğu zaman ele gelen doku iyi huylu ve zararsız kitlelerden oluşsa da var olan değişimler karşısında hızlıca doktora başvurulması gerekir. Memedeki kistler sıvı dolu keseciklerdir. Genellikle 35 ile 50 yaş arası kadınlarda gözlenir. Regl öncesi dönemde büyüyebilir, ağrılı ve hassas hale gelebilirler. Tek memede olabileceği gibi, her iki memede birden fazla olabilirler. Bazıları hissedilmeyecek kadar küçük olmakla beraber, nadiren birkaç santimetreye ulaşabilirler. Meme ultrasonografisi ile kolayca tespit edilirler. Kistler iyi huylu yapılardır ve genellikle tedavi gerektirmezler. Büyük ve hastada rahatsızlık uyandıran ağrılı kistler iğne ile boşaltılırlar. Fibroadenomlar ise ergenlik çağında ve genç kadınlarda en sık görülen meme tümörüdür. Genellikle ağrısızdırlar ve hasta kendi fark eder. Muayenede lastik kıvamında, yuvarlak, düzgün yüzeyli, iyi sınırlı ve hareketli lezyonlar olarak ele gelirler. Genellikle 1-2 cm boyutlarında olup, nadiren büyük boyutlara ulaşırlar. Özellikle hamilelik ve emzirme dönemlerinde boyutları büyüyebilir. Tanı meme ultrasonografisi, mamografi ve ince iğne biyopsisi ile konur. Fibroadenomlardan kanser gelişmez. Tipik olarak fazla kilolu ve meme yapısı büyük olan kadınlarda ve travma ile yağ nekrozu denilen iyi huylu meme kitlesi oluşabilir. Muayenede ağrısız, yuvarlak ve sert kıvamda kitle ele gelir. Bazen kitlenin üzerinde çekinti, morarma görülebilir. Muayene bulgusu olarak kanserle en sık karışan lezyonlardan biridir. Bu nedenle, memesinde kitle veya değişiklik fark eden kadınlar hemen doktora başvurmalı ve bu kitlenin ne olduğu araştırılmalıdır. Meme kanserinde cerrahi yöntemler hastaya göre değişir Meme koruyucu cerrahi, günümüzde erken evre meme kanserinin standart tedavisidir. Memenin tamamı alınmadan, memedeki tümörün çevresindeki sağlam doku ile birlikte çıkarılması ve koltukaltı lenf nodlarında metastaz durumunun belirlenmesidir. Cerrahi sağlam sınır, en az 2 mm olmalıdır. Koruyucu cerrahi tedaviden sonra lokal tekrarlama riskini azaltmak için mutlaka radyoterapi (ışın tedavisi) yapılması gerekir. Modifiye Radikal Mastektomide, tüm meme dokusunun üzerindeki cilt, meme başı ve areola ile beraber çıkarılmasıdır. Koltukaltı lenf nodlarında metastaz varsa aynı seansta koltukaltı lenf nodları çıkarılır. Tümörün durumuna göre, deri koruyucu mastektomi veya meme başı-areola koruyucu mastektomi şeklinde de yapılabilir. Aynı seansta sentinel lenf nodu biyopsisi ile koltukaltı lenf nodu tutulumunun değerlendirilmesi, lenf nodu tutulumu varsa koltukaltı lenf nodlarının çıkarılmasıdır. Sentinel lenf nodu tümördeki kanser hücrelerinin yayılma ihtimalinin en fazla olduğu lenf nodudur.  Radyoaktif madde veya özel mavi boya tümörün içine, çevresine ya da meme başı çevresine enjekte edildikten sonra lenf nodu radyoaktivite ölçümü ya da renk değişikliği (mavi) yardımı ile bulunur. Çıkarılan lenf nodu patolojisi aynı seansta (frozen section) ya da daha sonra normal takiple incelenir. Eğer metastaz (tümör tutulumu) pozitif gelirse, koltukaltı lenf nodlarının tamamı çıkarılır. Meme kanserinde mastektomi sonrası meme rekonstrüksiyonu (yeniden meme yapılması) uygulanır. Koruyucu mastektomi ya da erken evre meme kanseri nedeniyle yapılan mastektomilerde aynı seansta meme rekonstrüksiyonu yapılabilir. İleri evre meme kanserlerinde ise kemoterapi ve radyoterapi tamamlandıktan 6 ay sonra meme rekonstrüksiyonu yapılır. Meme rekonstrüksiyonu implant (silikon) veya hastanın kendi dokusu (cilt+kas dokusu) ile gerçekleştirilir.
0 notes
haberceptenet · 2 years
Text
4. Doz Aşılar, Ölüm Riskini Yüzde 54 Azaltıyor 
Tumblr media
4. Doz Aşılar, Ölüm Riskini Yüzde 54 Azaltıyor  Dünya genelinde ve Türkiye’de vakalar hızla artarken uzmanlardan uyarılar da gecikmiyor. Maske tekrar zorunlu mu olacak?  4. hatırlatma dozu aşıları yaptırılmalı mı? Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Dane Ediger, “Kapanma olsun istemiyorsak maskeler tekrar hayatımıza girmeli. 4. dozu belli bir yaşın üzerine öneriyoruz ama toplumun geneli için “illa 4 doz uygulanmalı” diye bir veri yok. Diğer yandan yapılan araştırmalar 4. doz aşıların ölüm riskini en az oranında azalttığını ortaya koyduğu için aşılanmanın önemli olduğunu belirtmek gerek” dedi. Yeni tip koronavirüs görülen ülke ve bölgelerdeki vakalara ilişkin verilerin derlendiği “Worldometer” internet sitesine göre, dünya genelinde Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 6 milyon 404 bin 837’ye vaka sayısı 575 milyon 879 bin 848’e ulaştı. Ülkemizde de durum farksız. Vakalar hızla artıyor. Peki neler yapmalı? 4. Doz aşıların alerji riskini artırdığı doğru mu? Uzmanlar hatırlatma dozunun vurulmasını öneriyorlar mı? Yeniden maskeli yaşama mı döneceğiz? Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Dane Edigerülkemizde bir haftada vakaların ikiye katlandığı bilgisini vererek şunları söyledi: “DSÖ, geçen aydan bu yana artışları belirtmişti. Ülkemizde 1 haftada vaka sayıları ikiye katlandı. Günlük 32 bin vaka önümüze çıkıyor artık. Bu artış, yeni dalganın büyüklüğünü gösteriyor. Belli önlemler alınmazsa yayılma oranı artacak ve sağlık sistemine binen yük de eşzamanlı olarak artmış olacak. Pandemiyi son iki yıldır yaşayan bireyler olarak mayıs ayında hafiflemeyle kendisi gösteren gevşeme durumu, özellikle kapalı mekanlar ve toplu taşımalarda maske zorunluluğunun getirilmesiyle son bulmalı. Hastanelerde bile maske takılmama durumunu gözlemlemiştik ama hastaneler ve toplu taşıma başta olmak üzere N95 maske kullanılmasını önermekteyiz.”
“TOPLUMUN GENELİ İÇİN İLLA 4. DOZ UYGULANMALI DİYE BİR VERİ YOK, AMA…”
4. hatırlatma dozu aşıları hakkında da önemli bilgiler veren Dr. Ediger, ABD’de 50 yaş üzeri bireylerin 4. doz aşılarını olduklarında ölüm riskinin azaldığını ortaya koyan araştırmaların olduğunu söyledi. Yine İsrail’de yapılan bir çalışmayı da aktaran Ediger, “60 yaş üzerindeki kişilere 3. Doz üzerinden 4 ay geçtikten sonra yapılan 4.doz aşı ile; ağır hasta olma durumunun , ölüm oranının da azaldığı gözlendi” dedi. 50-60 yaşları gibi belli bir yaşın üzerindeki kişilerin aşı olması gerektiğini belirten Ediger, diğer yandan riskli durumları barındıran, kronik hastalığı olan bireylerin, bağışıklık yetmezliği bulunanların, son bir yılda kemoterapi alıp son 6 ayda ışın tedavisi alanlar ve organ nakli yaptıranların da yine aşı olması gerektiğinin altını çizdi. “Toplumun geneli için illa 4. doz uygulansın diye bir veri yok”diyen Dr. Ediger, “Sağlıklı bir bireyin de mutlaka yaşlı ve kronik hastalığı olan aile bireyleriyle teması olduğunu düşünürsek genel olarak toplumda aşılanmayı teşvik ediyoruz. 3. doz aşıyı olanların oranı ülkemizde ’lerde kaldı. Biz 4. dozu saydığımız kişilere önermenin dışında aşı olanların oranının artırılması gerektiğini de düşündüğümüzden aşıyı öneriyoruz” şeklinde konuştu.
“KAPANMAK İSTEMİYORSAK MASKELER TEKRAR HAYATIMIZA GİRMELİ”
Covid geçirenlerin 3 ay sonra kandaki antikor seviyesinin düşmesinden dolayı 4. doz hatırlatma aşısını yaptırabileceklerini ifade eden Ediger sözlerini şöyle tamamladı: “Kış aylarında sokağa çıkma yasağının önüne geçmek için bugün önlem almak şart. Omicron’un semptomları, boğaz ağrısı, ateş, halsizlik, vücut ağrısı, üst solunum yolu semptomları olarak kendini gösteriyor ve izolasyon süreci olmayınca da bulaş riski artıyor. Bu semptomlar görüldüğü an mutlak suretle test yapılıp izolasyon sürecine girilmeli ve kapanma yaşansın istenilmiyorsa maskeler tekrar hayatımıza girmeli.”
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Hakkında:
Ülkemizde alerji ve immünoloji alanında kurulan ilk dernek olan Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD), erişkin- çocuk alerji ve klinik immünoloji uzmanlarını bir çatı altında toplamaktadır. Alerji ve Klinik İmmünoloji biliminin ve hizmetinin ülkemizde gelişimine katkı sağlamayı ve alerjik – immünolojik hastalıklar konusunda toplumda farkındalık oluşturulmasını hedefleyen AİD, uluslararası katılımlı kongre ve bilimsel toplantılar gerçekleştirerek branş hekimlerinin ve ilişkili sağlık personelinin en yeni bilgiler ile güncellenmesi sağlanmaktadır. Uluslararası bilimsel kurumlarla (AAAAI, EAACI, SIAF, WAO) iş birliği yapan dernek bu iş birliklerinin ışığında uluslararası kurumların düzenlediği kongre ve kursları ülkemizde başarıyla gerçekleştirmiş, ülkemizi başarıyla temsil ederek biliminin ilerlemesine önemli bir katkı sunmuştur. Yine farkındalık yaratma misyonuyla öne çıkan dernek, üyeleri için bilimsel toplantılara katılımı için maddi destek sağlamakta dernek üyeleri dışında da bedelsiz bir şekilde kurs ve okul şeklinde çeşitli eğitim toplantıları düzenlenmektedir. (BSHA) Read the full article
0 notes
utmanet · 3 years
Text
Işın tedavisi ile Kemoterapi arasındaki fark nedir?
Işın tedavisi ile Kemoterapi arasındaki fark nedir?
Işın tedavisi ile Kemoterapi arasındaki fark nedir? Kemoterapi ve ışın tedavisi, radyasyon, çoğu kanser türü için en etkili tedaviler arasındadır. Aynı hedeflere sahip olmalarına rağmen, iki terapi türü arasında temel farklılıklar vardır. Bu yazıda, bu tedavilerin nasıl çalıştığını, birbirlerinden nasıl farklı olduklarını ve ne tür yan etkilere sahip olabileceğini açıklamaya yardımcı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sondakikadunyacomtr · 3 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "Türk doktorlardan müthiş buluş! Sağlık çalışanları filtre sistemiyle koronavirüse karşı korunuyor" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. Türk doktorlardan müthiş buluş! Sağlık çalışanları filtre sistemiyle koronavirüse karşı korunuyor Son Dakika Son Dakika Dünya
0 notes
huzur-un · 4 years
Text
Kanserden muzdarip olan bir gencin, gördüğü ışın tedavisi, kemoterapi sebebiyle saçları dökülmüş,
bu halinden utanmış, çekinmiş,
arkadaşlarının arasına nasıl çıkacağını düşünüyormuş.
Tam evine gelince, evinin önünde onları görmüş.
Yaklaşık 50 arkadaşı onu karşılayıp: “Evine hoş geldin!” demişler ama onu asıl şaşırtan başka bir şeymiş:
50 arkadaşı da kafalarını sıfıra vurmuşlar, aynen onun gibi!
“Mü’minler, birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidirler.
Vücudun herhangi bir azası rahatsız olursa diğer azaları da bu yüzden ateşlenir ve uykusuz kalır.”
Tumblr media
166 notes · View notes
songsforsinglepillows · 7 months
Text
Işın Tedavisi ile Kemoterapi Arasındaki Fark Nedir? Başta kanser olmak üzere pek çok hastalıkta kullanılan iki tedavi olan ışın tedavisi ile kemoterapi arasındaki fark nedir sorusunun cevabını bu yazımızda bulacaksınız. Kanser ile mücadelede tercih edilen iki farklı yöntem olarak kullanılan ve kanserin türüne göre uygulanışı ayarlanan bu tedavilerin ne olduğu, hangi durumlarda kullanıldığı ve tedavilerin süresi boyunca dikkat edilmesi gerekilen ko... https://www.begonya.com/isin-tedavisi-ile-kemoterapi-arasindaki-fark-nedir/?feed_id=164250&_unique_id=6526eefeb67be
0 notes
Text
Radyo Terapi
Radyoterapi Nedir?
Radyoterapi en kaba tabirle, iyonlaşmış radyasyon enerjisi kullanılarak kanser hücrelerinin öldürülmesi olayıdır. Zaten bu tedavinin bir diğer ismi de ışın tedavisidir. Özellikle teknolojinin gelişmesiyle beraber gelişen yeni cihazlardan elde edilen özel, yüksek enerjili radyasyon, kanser hücrelerine verilerek bu hücrelerin büyük hasar almasını sağlayabilir. Hatta pek çok durumda kanser hücrelerini direk öldürebilir.
Geçmişte bu uygulama kemoterapidekine benzer bir şekilde çok geniş bir alana uygulanırdı. Bu sebeple yan etkileri ve sağlıklı doku üzerinde bıraktığı hasar çok büyük olurdu. Ancak günümüzde gelişen teknolojiyle beraber yalnızca kanserli dokuya yoğunlaştırılıp gönderilmesi mümkündür. Tabi ki bu %100 başarı ile sağlıklı dokulara hiç zarar verilmeden uygulanan bir yöntem olduğu anlamına gelmiyor. Sağlıklı dokularda da bırakılabilecek birtakım hasarlar söz konusu ancak geçmişe oranla bu durum azalmıştır ve her geçen gün azalmaya devam etmektedir. Burada önemli olan sağlıklı dokulara da verilecek hasarın hesaplanıp tolare edilebilecek düzeyde verilmesidir. Bu koşulda kişide çok büyük yan etkiler görülmeyecektir. Sağlıklı dokular geri dönülemez bir şekilde hasar almayacaktır.
Radyoterapide Hangi ışınlar Kullanılır?
Radyoterapide sıklıkla kullanılan ışın türü x ışınlarıdır. X ışınları kişinin vücuduna, uzaktan kontrol edilen bir bilgisayar tarafından, hastaya herhangi bir temas söz konusu olmaksızın uygulanır. X ışınlarının yanında gama ışınları da radyoterapide kullanılan bir başka ışın türüdür. Bunlar dışında kullanılan bazı proton bazlı ışınlar olsa da en sık kullanılan iki ışın, x ve gama ışınlarıdır diyebiliriz. Radyoterapi genel olarak 3 kategoriye ayrılabilir.
Bunlardan ilki eksternal yani harici radyoterapidir. Bu yöntemde uzaktan lokal olarak uygulanan bir ışın tedavisi söz konusudur. İkinci radyoterapi türü internal yani dâhili radyoterapidir. Damar yoluna yerleştirilen birtakım radyoaktif maddeler de işin içine girer bu durumda. Biraz daha karmaşıktır fakat kimi zamanlarda daha iyi sonuçlar almak için kullanılabilen bir yöntemdir. Üçüncü ve son yöntem ise sistemik radyoterapidir. Tüm vücuda uygulanır. Bazı durumlarda radyasyonun tüm vücuda uygulanması gerekebilir. Bu tip durumlarda kullanılması gereken radyoterapi türü budur. Tabi ki hangisinin ne zaman gerekli olduğunu en iyi doktorunuz bilecektir. Bu sebeple doktorun söylediği şeyleri dikkate almak e uygulama konusunda sıkıntı çıkarmamak tedavi açısından oldukça önemli ve gereklidir.
Radyoterapinin Kullanım Amaçları Nelerdir?
Radyoterapi ya da halk arasında daha sık kullanılan ismiyle ışın tedavisi temel olarak 4 farklı amaçla kullanılmaktadır.
Bunlardan ilki neoadjuvan radyoterapidir. Bu şekilde uygulanan radyoterapinin amacı tümör kitlesini küçültmek ve ameliyata hazır hale getirilebilmektir. Bilindiği gibi belli bir büyüklüğün üzerinde olan tümörlere cerrahi müdahale yapılamamaktadır. Neoadjuvan radyoterapi ile tümöre bir şekilde hasar verilip küçülmesi sağlanır. Ve tümör yeteri kadar küçülürse cerrahi müdahale ile olduğu yerden çıkartılır.
Radyoterapinin ikinci kullanım amacı ise adjuvan radyoterapidir. Bu tip radyoterapi uygulamasının asıl amacı ise vücutta kalmış olan olası kanser dokularının temizlenmesidir. Eğer ameliyattan sonra tek bir kanser hücresi bile kalmışsa kanser yeniden nüksedecek demektir. İşte bu durumun önüne geçmek ve kişinin kanserle yeniden mücadele etmesini engellemek adına uygulanan bir tedavidir. Bir bakıma sağlama almak için yapılan bir tedavi olduğu da söylenebilir.
Üçüncü yöntem ise primer radyoterapidir. Bazı özel kanserlerde, örneğin ses telleri kanseri gibi, kanserin yalnızca radyoterapi ile tedavi edilebilmesi durumunu ifade eder. Bazı vakalar cerrahi müdahaleye gerek kalmaksızın yalnızca radyoterapi ile temizlenebilecek vaklardır. Bu tip vakalarda kişi cerrahi müdahale yerine radyoterapi almayı tercih edebilir. Radyoterapi uygulaması bu vakalarda cerrahi ile uygulanana çok benzer sonuçlar verebilmektedir.
Dördüncü ve son durum palyatif radyoterapidir. Bu yöntem ileri evre kanser hastalarında uygulanır. Özellikle beyin ve kemik metastazının ortaya çıktığı durumlarda hastanın ağrılarının azaltılması hedeflenir. Kişinin vücudunda oluşabilecek kanama, nefes darlığı, patolojik kırıkları bilinç bozukluğu gibi durumların önüne geçilmesi hedeflenir. Bir bakıma hastayı daha rahat ettirebilmek temel hedeftir.
Radyoterapi Nasıl uygulanır?
Radyoterapinin nasıl uygulanacağı vakadan vakaya değişiklik gösterebilir. Ve kime nasıl uygulanacağı konusunda en yetkin kişi hekimdir. Burada yazılacaklar genel bir ortalamayı yansıtmaktadır fakat kesinlikle bir reçete değeri taşımamaktadır. Bu sebeple böyle bir tedavi alıyorsanız mutlaka hekiminizin söylediklerini dikkate almalı ve uygulamalısınız. Fakat genel bir ortalamadan bahsetmek gerekirse, bu tedavi genel olarak 3-9 hafta arası bir süre boyunca uygulanır. Ve uygulama haftada 5 gün yapılır. Kimi zaman günde birden fazla kez de yapılması mümkündür. Bunun kararını verecek olan kişi yine doktordur. Her radyoterapi seansı yaklaşık olarak 15 dakika sürer ve bu sürecin ardından kişi günlük hayatına devam edebilir. Lokal uygulandığı ve bu sebeple tüm vücuda büyük hasarları olmadığından dolayı kişinin gündelik hayatına devam etmesinde de büyük bir sakınca yoktur.
Harici radyoterapi uygulamasında kişi büyük bir masa benzeri yapıya uzanır. Doktor veya hemşire makineyi çalıştırmak için başka bir odaya gider. X ışınları, gama ışınları, proton veya elektron ışınları gönderilerek hastaya 15 dakika boyunca uygulanır. Uygulama sırasında hasta herhangi bir acı hissetmez. Ve uygulamanın sonlanmasından sonra genellikle eve gönderilir. Brakiterapi yönteminde ise yani internal yöntemde ise hastanın vücuduna birtakım implantlar yerleştirilmesi gerekir. Bu implantlar kişinin vücudunda ömür boyu kalıcı olabileceği gibi yalnızca radyoterapi süresi boyunca da kalabilir.
Bu uygulamanın ardından hasta genellikle hastanede yatırılır bir süre. Bunun sebebi implantların radyasyon yayıyor oluşudur. Bu durum çevredeki insanlara zarar verebileceğinden dolayı kişi eve gönderilmez. Ancak kalıcı olarak implantlara sahip kişiler için durum böyle değildir. Bu implantlar daha az enerji yaydığından dolayı etraftaki insanlara da bir zarar vermeyecektir. Bu sebeple kişinin evine gitmesinde herhangi bir sakınca bulunmayacaktır.
Kanserde Kullanılan Diğer Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Kanserde kullanılan diğer tedavi yöntemleri içerisinde şüphesiz en eski ve en kullanışlı olanı cerrahi müdahaledir. Ancak her kansere istendiği an cerrahi müdahale yapmak mümkün değildir. Cerrahi müdahale için tümörün belli bir boyuttan küçük olması gerekir. Bunun için öncelikle kemoterapi, radyoterapi gibi uygulamalarla tümör küçültülmeye çalışılır, ardından tümör küçülürse cerrahi müdahale ile alınır.
Kemoterapi de bir başka tedavi yöntemidir. Aşırı agresif bir kimyasal tedavidir kemoterapi. Kanser hücrelerine verdiği gibi sağlıklı vücut hücrelerine de büyük zararlar verir. Ve vücutta bir takım reaksiyonlara yol açar. Saç dökülmesi, aşırı bulantı, kusma, halsizlik, ciltte solgunluk gibi durumları ortaya çıkartan bir tedavi yöntemidir. Fakat kanserin vereceği zarar çok daha büyük olacağından mecburen tercih edilmesi gereken bir tedavi yöntemidir.
Bir diğer yöntem ise immünoterapidir. Bu tedavi yöntemine aynı zamanda biyolojik terapi veya biyoterapi de denilmektedir. İmmünoterapinin genel olarak 2 mekanizması mevcuttur. Bunlardan birisi bağışıklık sisteminin kanserle savaşabilmesi için özel olarak eğitmek ve güçlendirmek. Bir diğeriyse bağışıklık sistemini genel olarak güçlendirmektir. Dışarıdan bağışıklık hücrelerine özel proteinler verilerek sağlanır bu durum.
Bu şekilde kanser tedavisinde kullanılabilecek onlarca farklı tedavi yöntemi vardır. Fakat burada doktorunuzun size özel olarak ne söylediği ve ne uygulamak istediği çok önemlidir. Zira tüm durumlar vakadan vakaya değişebilmekte ve bir tedavinin bir kişide oluşturduğu etki bir başka kişide oluşturulamamaktadır.
1 note · View note
grun-geist · 4 years
Text
Tam ekipmanı toplayıp dağın başına çıkıp izole şekilde hem kimseye zarar vermeden hem de kafayı yemeden kamp yapma zamanı. Ama bilin bakalım kimin tedavisi sürmek zorunda?
Kemoterapi alırken bir anda hastaneye karantina kararı alınsa içeride kalma ihtimalim? Girer çıkarken(haftada 5 gün hastanedeyim) virüsü kapma ihtimalim? Kemoterapi sürecindeki bir kanser hastası olarak yüksek risk grubunda olmam? Kafalar yürüdü, doğal olarak.
Bugün itibariyle 8 ışın, 2 kemoterapi ve aklım yallah tazyik.
5 notes · View notes
yorgunb1radam · 4 years
Note
Lafı açılmışken var mı biri
Şaka bir yana bu aralar başka sorunlarım var. Annem ışın tedavisi görmeye başladı ve bu ikimiz için de çok sarsıcı bir deneyim..
2 notes · View notes