Yosun bağlayan kalplere müsamahaya doydum, kendim de dahil!.. Basitleştirilen ikiyüzlü yalan çemberinin, yüksek sesli çığlıklarından nasibimi aldım, yeterince, kendilerini mükemmel bir iğrençlikle içselleştirip; diğer her şeye salya sümük tüküren güruhtan yıldım!.. Kendim de dahil: dinleyerek, anlayarak, hissederek, bir cehennem oldum, çirkin ellerle yoğrulmuş zihnimin derinliklerinde!.. Kelimeler bir çift gözü telaffuz edemedikçe: kamçıladım kendimi duvarlardan sarkan örümceklere, sekiz bacaklarına birden!. Sokaklara, yosunlara, küflere, sessiz hıçkırıkların doğurduğu güçlü küfürlere, her gün istisnasız benimle beraber batmaya devam eden güneşe, önyargılı tatminkârlıkla huşu içinde dalınan gecelere, kırgınlıklar üstüne inşa edilen, samimiyet sanılan sevimsiz gülüşlere, acıyla elde edilen neşelere. Fevkalade insanlık isteminin ardındaki bencilliğe dalıp gitti gözlerim, alçaldım, alçaldım... Böyle bir rezilliğe maruz kaldıkça; karanlığa!
Kur'an'da bir ayet var ki; Kur'an üzerine düşünmemeyi, ayetler üzerine düşünmemeyi, önyargılı yaklaşmayı, tedebbür etmemeyi, kalpler üzerinde kilit bulunmasıyla eş değer tutuyor. Çok çarpıcı değil mi?!
"Kur'an'ı okuyup düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?"
Merhum Ali et-Tantavi (r.aleyh) bu konuda şöyle demektedir:
Ka'beye gittiğinde görürsün ki; orada insanlar Kur'an'ı okuyorlar. Belki elli bin insanın aynı anda Kur'an'ı okuduğunu görürsün. Ama sen onların arasından elli tanesini Kur'an'ın anlamını bilerek, anlayarak okuduğunu göremezsin!
Ben kesinlikle Kur'an okumanın ecrini inkar etmiyorum. Fakat Yüce Allah ne buyuruyor: "Kur'an'ı okuyup düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?" Ayetten de anlaşılacağı üzere bu kilidi ancak ayetleri anlayıp, düşündüğümüzde, tedebbür ettiğimizde kıracağız.
2023 Nobel Edebiyat Ödülü alan yazarın kitabını merakla aldım. Doğrusu sıcacık bir doğum hikayesi ile başlasa da kitabı ilginç buldum, yazarın tarzını anlayamadım. Hiç nokta kullanmıyordu. Gerçi bunu yadırgamam da biraz şey... Bilge Karasu da hiç nokta kullanmıyordu koca kitapta. 2024'e şahsına münhasır yazarlarla başlamışım farkında olmadan.
Kitap 100 sayfacık ve çok akıcı bir çırpıda okunabilir olmasına rağmen pek tat almayarak 70 sayfalara kadar geldim. Bir ara "Bu yazarda ne varmış da ödül almış ayol" noktasına geldim. Lâkin sonu öyle güzeldi ki... Kitabın adı neden Sabahtan Akşama, yazar neden daldan dala atlar gibi anlatıyor, inançla ilgili diyaloglar, hepsi çözüldü. Iyi ki önyargılı davranıp okumayı bırakmamışım. Garip gelen bir şey vardı kitapta ama merak da uyandırıyordu zaten.
Doğum ile başlayan kitap ölüm ile bitiyor. Johannes'in anne rahminden dünyaya fırlayışı ve ihtiyar olup öldüğü günü okuyoruz yalnızca. Çok sade ve çok incelikli, doğarken de ölürken de insanın yapayalnız oluşu... Inanç, Tanrı, yaşam, ölüm üzerine düşündürücü bir öykü.
Yazarın Türkçeye çevrilmiş 3 kitabı var. Neyse ki merakla üçünü de almıştım.
Beyhan budak ara ara takip ettiğim ve bazı düşüncelerini beğendiğim bi adam. Adil yıldırımsa arada yutup shortsta karşıma çıkan ve birkaç saniye içinde püü lanedossun diyerek hızla geçtiğim bi adam. İkisinin video çekmesi baya şaşırttı beni. Önyargılı olmamak için tamamını izledim videonun. Tüm video boyunca aklımda tek bi cümle yankılandı "insan ilişkilerinde taktik yapmak zorunda hissetmek rezalet bi şey"... Baya korkunç bi şey bu, hele de bi psikoloğun onun deyimiyle "manipülasyon olmadıkça minik taktikler yapmanın gerekli olduğu, sorun olmayacağı" lafı baya bi güvenimi kırdı. Güvenimin kırılmasının nedeni güvendiğim bi adamın böyle söylemesi değil de genelin bunları doğal ve olması gereken olarak görmesi. Biz ne zaman insan olcaz? Biz ne zaman kendimiz olcaz? Ne zaman hislerimizi, isteklerimizi rahatça söyliycez? Neymiş kadın şöyle yaparmış, erkek böyle yaparmış, erkek gizemli kadın severmiş, çapkın ve cool kadın severmiş... Abicim ben bi erkeğe kendimi beğendirmek için kendim olamayacaksam erkek zaten başkasını beğenmiş oluyor. Şaka mısınız siz ya bunlar ne biçim muhabbetler? Neden ilkokul çocuğu gibi konuşuyor bu insanlar ve nasıl bu kadar insan bunları mantıklı bulup teşekkür yağdırıyor? Ben mi bambaşka bi gerçeklikte yaşıyorum cidden aklım almıyor ya korkunçç