İlim talep etmek büyük fedakarlıklar ister. Rahatından, zevklerinden ve sevdiklerinden ödün vermeyen kimse, ilme ulaşamaz. Ilmin zirvesinde olan İmam eş-Şafi'i hazretleri, bütün gözlerin uykuda olduğu saatlerde ilimle meş gul oluyor. onu tanıyanlar bu durumu anlamakta güçlük çekiyorlardı. Ama o şöyle diyordu:
🌱 Ey salik! Nefsin kötü arzularının kuşattığı kalbin iyilik ve güzelliklerin yansıdığı bir ayna olması ve ihya edilmesi için nefsin tezkiyesine ve kalbin tasfiyesine ihtiyaç vardır. Nefis tezkiyesi öncelikle hata ve günahlarını fatk etmek ve onlardan nadim olup tövbe etmektir. Sonra nefsinde bulunan her türlü kötü ahlakı terk etmektir. Öfke, hırs, haset, riya, nefret gibi nefisten kaynaklanan kötülüklerle bir mücadeleye girişmektir. Sufilerin seyrüsüluk dedikleri bu nefis terbiyesi çeşitli riyazet ve mücahedeler sonucunda gerçekleşir. Nefs-i emmareden Nefs-i levvameye, Nefs-i mülhimeden Nefs-i mutmainneye kadar türlü basamaklardan geçerek Cenab-ı Hakk'ın rızasına ermeye çalışır. Nefis terbiyesinde kötülüklerin tezkiyesi kadar nefsin güzel ahlakla tezyin edilmesi de elzemdir. Böylece kötülüğü emreden nefis terbiye edilip temizlenerek Rabb'inin ilhamlarını almaya ehil hâle gelir.
İlim tahsil etmek istiyorum ama nerden başlayacağımı bilmiyorum?
Benim de Muhammed emin Yıldırım Hocamdan istifade ettiğim bir videodan not aldıklarımı aktarayım inşallah kardeşim.
1-) Peygamberimiz (s.a.v.)'i kendi öz çocuğumuzu tanıdığımız gibi tanımalı ve onun izinden gitmeliyiz.
2-) Peygamberimiz (s.a.v.)'in mübarek elinde yetişen sahabeyi çok iyi tanımalıyız.
3-) İman hakikatlerini inşa etmeliyiz.
4-) Kavramları inşa etmeliyiz.
5-) Ruhi anlamda eğitim: İradenin güçlendirilmesi ve Kur'an'i ahlakın inşası.
Bunun dışında ilim öğrenmeye başlanacak yerlerden biri de ilmihal öğrenimidir. Bu konuda diyanet işlerinden çıkan lütfi yazıcıoğlunun islam ilmihalini önerebilirim. Ömer nasuhi bilmenin de büyük islam ilmihali istifade edilecek kaynaklardandır. İlmihalin yanında hadis okumaları yapmakta önemli yer tutuyor. Muhtasar hadis kitaplarından faydalanabilirsiniz bunun için. Riyazüs-salihin ve muhtaru'l ehadisi'n Nebevviye önerebileceğim kaynaklardandır. Hadis konusunda kendinizi daha da geliştirmek isterseniz ileri bir seviyede, hepimizce malum olan kütübbü sitte yine faydalanılacak eserlerdendir. Bununla birlikte akabinde tefsir okumaları ve meal okumaları yapabilirsiniz. Tefsire başlangıç eseri olarak diyanetin Kur'an Yolu tefsiri idealdir. Elmalılı tefsiri ilk defa tefsir okuyacak kişiler için ağır kaçar çünkü. Diyanetin tefsirinden sonra elmalılı'yı okumanızı öneririm. Tüm bu saydığım ilimler içerisinde şayet arapça öğrenme düşünceniz varsa günde en az 2 saat düzenli çalışmak kaydıyla arapça öğrenimini günlere yaymanız gerekmektedir. Diğer öğrendiğiniz ilimlerle aynı anda götürmeniz ideal olanıdır. Bunun için Durusul Lugatil Arabiyye eserini size önerebilirim, youtube de videoları da var bu eserin 4 takımdan oluşur başlangıç için bundan gidebilirsiniz. Bununla birlikte yine youtube de videoları bulunan mehmet kılıç arslan hocayı önerebilirim size alanında çok iyidir. Arapça kaynaklar arasında alfa yayınlarından çıkmış olan arapça eserleri de öneririm ve salih zeki keş hocanın video ve kitaplarını da önerebilirim. Salih zeki keş hoca ve mehmet kılıc arslan hocalar alanında çok iyi ve kıymetli insanlardır. Fakat birini dinlemenizi ve hangisi size hitap ediyorsa ondan devam etmenizi öneririm. Çünkü farklı hocalardan öğrenerek devam etmek, Daldan dala atlamak olur ve karmaşaya sebebiyet verir başlangıç için.
İlim öğrenmekle ilgili ebubekir hocanın gençlere tavsiyeler şekinde çok kısa güzel bir videosu var onu da ekliyorum izlersiniz. Allah bizleri muvaffak eylesin, niyetimizi bu yolda halis eylesin inşallah amin..
Ailem tarafından istedilmedigimi artık anladım sürekli yaşımdan vurmalar ,başımıza bela oldu ilk isteyene verelim diye kelimeler ve bunları hak etmiyorum ciddi mana da haketmiyorum bu sözleri ... öğrenciyim zaten son yıl sonra kpss filan ama artık dayanamıyorum bu kelimelerden sonra durmak istemiyorum çünkü yük olarak gözüküyorum onların gözünde bir anca ruh eşim çıksa da gitsem yük olmayayım onlara diye düşünüyorum ve bu halde ders çalışmak imkansiz ve tek çocuğum birde artık ne yapacağımı bilmiyorum artık sabretmelik bir şey de değil çünkü ben durdukça onlar rahatsız olacak bir an önce gideyim de onlara daha fazla yük olmayayım istenmediğim yerde durmak istemiyorum artık ama ne yapacağımı bilmiyorum...
Anlıyorum zor içinde bulunduğunuz durum ama morelinizi bozmayın, metanetli olmaya bakın. Her batış yok oluş değildir, yeni doğuşlara işarettir. Güneş ve aya, yıldıza bakın her gün batar ve tekrar çıkar, doğar. Yeni baslangıca gebedir. Bazen zor zamanları olur insanin. Zanneder ki sabah olmayacak ve güneş yeniden doğup aydınlatmayacak halini. O hapsolunduğu karanlığın içinden kurtulamayacakmış gibi gelir. Ve gücü yetmez içinde bulunduğu durumdan çıkmaya ama gücünüzün yetmediği derdi sahibine bırakın, Allah'a iltica edin. Yaşadığımız çevre, maddi alemin suni dayatmaları ve hayatı idame ettirme güdüsü insanı madde alemine mahkum etse de insan bu karmaşa ve illüzyon İçerisinde kendi ile kalıp, tefekkürle görülebilen Mana Alemine ulaşmaya çalışmalıdır çünkü hakikat; asıl hayat oradadır. Zihinde bu kabilden bir durulaşmaya varın ve tefekkür neticesinde yapmanız gereken sorumlulukların farkına varıp en iyisiyle geri dönün, ders çalışma sorumluluklarınızı yerine getirin. Allah'tan namaz ve dua ile yardım isteyin. Allah'la yakınlık kurun ki mânâ alemine hakikate varın. Çalışmanız gereken derslerinizi yerine getirerek mesleğiniz açısından güzel bir yere atanabilirsiniz ve sıkıntılı olan bu ortamdan uzaklaşabilirsiniz böylelikle. Tebdili mekanda hayır vardır, evde çalışmayın ders, kütüphanelerde çalışmalarınızı sürdürebilirsiniz. Önemli olan bundan sonrası. Ya oturup durmadan kendinize acırsınız ya da canınızın acımasına, sıkılmasına rağmen kalkarsınız ve yola devam edersiniz. Allah gönlünüze sükunet versin inşallah ve ailenle aranı ıslah etsin kardeşim.
Okuma ve düşünce melekesi ünvana, fikirlere kölelikle değil, bir cümleyi, bir mısrayı, bir metni sade ve tek olan, bir piramidin zirvesini teşkil eden, inbikten geçenlerin en süzülmüşü, özü olan bir şeyi bellemek suretiyle bir araya getirip üretme eylemdir.
Hakiki ilim, sayfalarda taşınan değil göğüslerde taşınandır. İlmin amele, davete dökülmesine vesile olan en önemli husus budur. Bir hususta kafa karışıklığı yaşayan, İslam ile alakalı ciddi şüpheleri olan birisi bize bazı sorular sorduğunda, bu fırsatı ezberlediğimiz ilimle en iyi şekilde değerlendirebiliriz. Şair şöyle demiştir: “Ezberleyen ve kavrayan biri değilsen, kitapları toplaman sana fayda vermez. İlmin evde duruyorken mi bir mecliste oturacaksın?”
Abrurrezzak el-San’ani şöyle demiştir: “Sahibiyle tuvalete girmeyen hiçbir ilmi ilim sayma.”
Mescid-i Nebevi müderresi Şeyh Salih el-Usaymi, hocası olan Şeyh Muhammed b. Salih b. Useymin’in şöyle dediğini aktarır: “Çokça okuduk, az ezberledik. Okuduğumuzdan faydalanmamızdan çok ezberlediğimizden faydalandık.” Ki Şeyh İbn Useymin; Buluğ el-Meram gibi binden fazla hadisi içeren ahkam kitabı, Zad el-Mustakni ismindeki Hanbeli mezhebiyle alakalı büyük fıkıh kitabı ve İbn Malik’in Elfiyye’si gibi bir 988 beyitlik Arap dili üzerine yazılmış olan manzum gibi eserleri ezberlemiş olan biriydi.
Yine, İmam el-Gazali’den şöyle bir olay aktarılır: Hırsızlar onun sandıklarını çalınca onların peşinden koşar ve onlara şöyle der: “O çaldığınız kutularda uğruna yolculuk ettiğim kitaplar ve yazdığım şeyler var, onları bana geri verin!” Bunun üzerine hırsız İmam el-Gazali’ye gülerek şöyle deyip kitapları ona geri verir: “Biz onu senden aldığımızda hiçbir şey bilmiyor hale gelmişken nasıl olur da onun ilmini aldığını zannedersin?” İmam el-Gazali bu olay üzerine şöyle der: “Bu kişi, beni meselemde irşad etmesi için Allah’ın konuşturduğu biridir. Geri döndüğümde üç senemi yazdığım her şeyi ezberlemek için ayırdım.”
İmam eş-Şafii’nin şöyle söylediği aktarılır: “Kardeşim; ilme ancak şu altı şeyle ulaşırsın, sana beyanımla onun tafsilini anlatacağım: Zeka, hırs, içtihad (çaba), mal sahibi olmak, üstad ile arkadaşlık ve uzun zaman.”
Âlimlerin hayat hikâyelerini öğrenmek ve ders halkalarında bulunup onlarla hemhâl olmak, bana pek çok fıkıh meselesinden daha öncelikli geliyor. Zira bunlar, topyekûn ulemânın ahlâkı, âdâb ve usulü demektir."