Tumgik
issizliginyankisi · 4 months
Text
Acaba kendimiz için yazılmış bi hayatımız var mı? Acaba bir senaryo mu yaşadıklarımız? Bir kitapta okumuştum, aslında her yıl ölüm yıl dönümümüzü yaşıyoruz. Bizim için belirlenmiş bir ölüm tarihi var. Ölüm günümüzü yaşayarak geçiriyoruz. Bu tarz bir şey diyordu adam. Çok düşünmüştüm bu cümle için. Oturup dakikalarca boşluğa bakıp düşündüm, ölümü. Kesinlikle kolay bir şey değil. Düşünüyorum da ölsem kim üzülürdü arkamdan? Kim mezarıma gelip saatlerce konuşurdu? Kimse. Bu yüzden ölümden ölümüne korkuyorum, sahipsizlik hissi yüzünden. Ölümden daha beter bir şey varsa o da aşk. Aşk güzel şey, insanın mutluluğunu doruklarda yaşamasına sebep olur. Fakat her aşk hikayesi mutlu bitmez. Ayrılık, terk edilmek ve ihanet. Aşık olmak insanınyaşatır. Yaşamak için sebebi vardır aşık bir insanın. O kişiyi hayatının merkezine koymakla kalmaz, o kişiyi hayatı yapar. Ayrılan insanlar ilk başta acıyı hissetmez. Sonrasında hissedilir. Aynı yara gibi, sonradan gelir aşk acısı. Fakat en ufak bir anıda yaranın üstüne tuz dökülür. Aldarılmak öğrenildiği an gibi vücudunu sarar. Asla kurtulamazsın, her yerinde gezinir. İlk başta iliklerinde hisseder, sonra kemikleri sızlar. Ciğerlerinde dolaşır aşk acısı, beyine gider anlam çıkartmaya çalışır. En son rotası kalp olur. Aşk acısı kalp’e yerleşir. Aşk insanı ölüme sürükler. Firidevs hanımın dediği gibi, “Heyecan her yaşta güzel bir şeydir, ama her durumda sonu güzel bitmez. Tutkuyla atılan yanlış adımlar, insanı felakete sürükler. Bazen anlık heyecanlar, ömür boyu yük olur insanın sırtında, pişmanlık olur, utanç olur, vicdan azabı olur -ki çekmesi çok zordur. 'Gençlikte olur.' deyip geçilemez bazı şeyler. İnsanın koparıp atamayacağı bağları vardır; arkasını dönüp gidemeyeceği durumlar, inkar edemeyeceği borçları vardır. Bütün bunlar anlık heyecanlara feda edilemez... Hayat sadece anlık güzelliklerden ibaret değil, cehennemi de bu dünya da yaşar insan. Ben, yanlışlarımdan edindiğim tecrübelerle ikaz etmek istedim sadece.”
Keşke hiç aşık olmamış olsak.
Ben birisini çok sevdim. En zor zamanlarımda yanımda durdu, ıssız adamım oldu. Issız kadın yaprı beni. Affetmeyeceğim onu, asla affetmeyeceğim. Fakat kalbim geri dönmesi için çırpınıyor. Çok söz verdi bana. Öyle bir bataklıktan çıkarttı ki beni anlayamazsınız. Dostum oldu, sırdaşım oldu en önemlisi en büyük aşkım oldu. Hayatıma bıraktığı atki çok büyük, fakat bana yaptıkları da var. Mutlu ettiği kadar da acı çektirdi. Çok bekledim onu, hala da bekliyorum. Hep bekleyeceğim. Bu şarkı bana onu hatırlatıyor. Yağmurlu bir gündü, onların evindeydim. Evde annesi, ondan bir yaş kız kardeşi ve abisi vardı. Babası Akmanyadaydı o yüzden fazla görmemiştim onu. Annesi çok tatlı bir kadın, kardeşi de öyle ama abisi farklı. Ona olan bakış açım annesi ve kardeşininki gibi değil daha nefret doluydu. Abisi ona çok çektirmişti, yaşatmıştı. Bir yağmurlu gün daha. Babamla kavga etmiştik, sinirle kapıyı çarpıp çıkmıştım. Çok yorulmultum o gün. Oturdum yağmurun altında saatlerce ağladım. Sonra onu aradım, yalvarırım bırakma beni, dedim telefonda. Şu an olsa söyleyemezdim, değişti çünkü. Demişti ki “Asla bırakmayacağım seni, asla. Kafama silah dayasalar bırakamam ben seni. Ben sana aşığım çünkü.” devamı önemli değil, önemli olan o silahı onun tutuyor olması ve namlunun başının bana dönük olması.
1 note · View note