Yorgunum, kızgınım sebebini bilmiyorum. Ağlamak istiyorum. Bağırmak istiyorum. Kendimi sıkıyorum o kadar sıkıyorum ki küçük bir kutunun içine sıkıştım kaldım. Çıkamıyorum. Çıkmak istediğimden de emin değilim...
Uzun zamandır kendimde değilim. Bazen yürüyor bazen koşuyorum. Nereye gittiğim hakkında hiç bir fikrim yok. Bu aralar da oturdum kaldım. Gidemiyorum. Kalkamıyorum. Çocuk gibi hissediyorum. 27 yaşında bir çocuğum. Büyümeye direniyorum. Korkuyorum. Büyümeye korkuyorum.
Küçükken de böyleydim ben. Çoğu çocuğa büyüğünce ne olmak istersin diye sorduklarında hayallerini anlatırdı. Bana ise büyüyünce ne olacaksın diye sorduklarında "ben büyümeyeceğim ki" derdim. Direniyorum. Kaçıyorum. Kendimden, insanlardan, geçmişimden, geleceğimden kaçıyorum.
O kadar yoruldum ki nasılsın diye sorduklarında iyiyim diyorum. Nedenleri anlatacak gücüm yok. Olsa da anlayan kimse kalmadı. Anlaşılmayacaksam anlatmaya da lüzum yok. Herkesi hissediyorum da bir ben hissedilmiyorum. Yalnız mutluydum ben. Sahi ne zaman yalnızlık bu kadar canımı yakmaya başladı. Ne yapmam lazım bilmiyorum. Sanki hayatım bir arabanın içinde uçuruma doğru gidiyor. Durduracak gücüm yok.
Eskisi kadar artık film dizi izleyesim gelmiyor. Kendi kabuğuma çekiliyorum yavaş yavaş. Filmlerde gösterilen arkadaşlıklar, aşklar gerçek dünyaya döndüğümüz yok oluyor. Onların dünyasında yaşamaya alıştıkça, yaşadığım bu dünya'nın renkleri gri'den başka bir renk değil.
Renkleri unutuyorum...
İnsanlarla yaşamayı unutuyorum. Konuşmayı unutuyorum. Yalnızlıktan yoruldum ama insanlardan da yoruldum. Gün bitsin diye uyuyorum.