Tumgik
iconic1 · 22 hours
Text
Küçük bir çocuktum, balonumun ipi elimden kaçtı ve gökyüzüne doğru uçtu... Küçük bir çocuktum, çok ağladım... Büyüyünce unutursun dediler. Büyüdüm, duygularımı unuttum. Sahi, ben kimdim? Ağlayan küçük bir çocuktan kötü bir insana nasıl evrildim? Balonum elimden uçup gitmeseydi şayet iyi bir insan mı olurdum? Kötülüğü nereden ve nasıl öğrendim? Peki siz nereden öğrendiniz? Sahi, siz kimsiniz?
6 notes · View notes
iconic1 · 1 day
Text
Tumblr media Tumblr media
"Karanlığın olmadığı yerde buluşacağız."
64 notes · View notes
iconic1 · 3 days
Text
Kanalizasyona düşmüş balık, kirli suyun içinde yaşamına devam eder. Ta ki bir gün o kirli suyun içinde hastalanıp da acı çekmeye başlayana dek. Balık, acıdan kıvrandıkça suyun derinliklerine dalıyor gittikçe de hastalanıp acı duyuyor. Hastalıktan bitap düşen balık sonunda ona yenik düşüyor ve hayatı kirli suyun derinliklerinde son buluyor. Cenazesi düzenlenmiyor, etrafına lağım fareleri üşüşüyor. Sonra günlerden bir gün, göğün yarıldığı ve yağmurun şiddetli yağdığı bir gün, kanalizasyondan sesler geliyor. Rögar kapağı çok şiddetli bir kuvvetle sarsılıyor ve çok gürültülü bir ses çıkıyor. Civardaki insanlar rögar kapağının etrafına toplanıyor ve olan biteni anlamaya çalışıyor. Yağmur şiddetlendikçe rögar kapağı gürültüyle sarsılmaya devam ediyor ve yıldırım düştüğü an da rögar kapağı göğe yükseliyor ve ardından kirli suyun içinde ölmüş balık, kirli suyla beraber göğe doğru yükseliyor. Küçük balık meğer öylesine büyükmüş ki, insanlar onun balık olduğundan bile şüphe duyuyor. Yağmur suyu ile kirli suyun karışımından tüm sokaklar yıkanıyor ve her yer siyah ile beyazın kokusuna hakim oluyor. İnsanlar yıkanıyor ve kusuyor; öfke duyuyor, ama anlayamıyor. Dirilen büyük balık insanlığa doğru insanları kusuyor. Denizlerde ölen insanları yiyen balık; insanların etini, gözlerini kusuyor. Kustukça küçülüyor, can çekişiyor ve yükseldiği gökten düşüyor. Ölü insanların parçaları yaşayan insanların etrafına yağmur suyu gibi saçılıyor. Sanki ölü insanlardan kar yağıyor da kardan insanlar yapmak için koşan çocuklar ölüyor gibi. Sokaklara umutları sönen ölmüş insanların gözleri saçılıyor. Parça parça dağılıyor, bir bütün olmayı diliyorlar. Balık küçülüyor, küçülüyor ve kirli su ile temiz suyun karıştığı ölü insanların arasına düşüyor ve ölüyor. Lağım fareleri kokulara geliyor, insanlar evlerine koşuşturuyor. Umutları sönen gözler ortalıkta kalıyor ve lağım fareleri onlara koşuyor. Gözler bir kez daha yeniyor... Küçük bir kız geliyor ve avucuna bir göz alıyor. Kahverengi göze şefkat ile bakıyor ve onu kalbinin üstündeki cebine koyuyor. Onunla her gün konuşuyor, unutmuyor ve unutturmuyor...
2 notes · View notes
iconic1 · 6 days
Text
Sonunda sonum geldi. Buraya yavaş yavaş geldim. Yıllar, bir tümör gibi beynime sessizce yerleşti. Yalnızlığım boynumu büktü. Beni güçsüz kılan, yine benim zihnimdi. Artık yılların benden aldığını iade ediyorum. Artık sessizliğimin gözyaşında gizlenmiyor, açık seçik bağırıyorum: YORULDUM. "Kimse yok mu? Hiç mi kimse yok?" Aslında zihnimde bir ordu var. Hiç susmayan, beni zehirleyen, yalnızlığa iten, kabuslarımın sebebi olanlar yine zihnimdekiler. Gece yarısı zihnimde bir arbede çıkacak. Ya öleceğim ya öldüreceğim. Ötesi yok. Düşünmek yok. Ya öl, ya öldür! Susmak yok. Hep bir ağızdan konuşacaklar, dinlemek yok. Öl, ölmek istemiyorum diyerek haykıracağım ve bıçağı boğazına doğrultacağım. Öldür, ben katil değilim diyerek son anda elimden bıçağı düşüreceğim. Ben bu değilim. Yaşamak için öldüremem yahut gitmek için ölemem. Bir zevke kurban gittim zaten, daha fazlasına gerek yok. yavaş yavaş çürüdüm, yavaş yavaş öldüm, sonunda hep kaybettim...
8 notes · View notes
iconic1 · 7 days
Text
"İlk seferinde tatsız bir izlenim olur, ama bu önemli değildir; iki dakika kalır üzerinizde bu izlenim, sonra geçer, hissetmezsiniz, her şey gibi geçer, çünkü siz de kötü kokarsınız, elbiseniz kokar, elleriniz kokar, her şey kokar... böylece alışırsınız."
8 notes · View notes
iconic1 · 8 days
Text
Tumblr media
4 notes · View notes
iconic1 · 8 days
Text
Tumblr media Tumblr media
Çok yalnızım, ama zihnimde bir ordu var.
11 notes · View notes
iconic1 · 13 days
Text
"Sabah beş. Allah belasını versin o sabah beşlerin. Uyumazsınız ama çok rüya görürsünüz."
7 notes · View notes
iconic1 · 15 days
Text
Hıçkırıklarını tut küçük çocuk, şimdi ağlayamazsın. Senin için savaşıyorum, beni güçsüz kılamazsın. Sen ağlarsan eğer ben de ağlarım ve ben de ağlarsam kimse bizi kurtaramaz. Oysa kurtulmalıyız, buradan çıkmalı ve evimize gitmeliyiz. "Ben evimin adresini bilmiyorum ki." O zaman ailen seni almaya gelir. "Ama beni nerede bulacaklar ki." Ailen seni bulur. Anne ve babalar çocuklarını bulurlar. Merak etme. "O zaman neredeler? Neden bizi kurtarmıyorlar?" Ben bizi kurtaracağım. "Ailem sen misin?" Belki de. İster miydin? Senin ailen olmamı ister miydin? "İsterdim. Beni buradan kurtaracağına dair söz ver." Söz. "Senin evin nerede?" Benim bir evim yok. "Nasıl yani? Ailen yok mu?" Yok. Benim ailem de evim de yok. Bir önemi de yok. Seni kurtaracağım ve evine, ailene kavuşacaksın. "Sen?" Ben? "Sen yalnız mı kalacaksın? Nereye gideceksin?" Bilmem, bakarım ben başımın çaresine. "Ya karnın acıkırsa. Anneni özlersen? Evsiz kalma. Benimle gel." Seninle gelemem. "Neden? Annem izin verir. Bizde kalırsın. Hem benim kardeşim yok. Bana kardeş olursun. " Olamam. Ben kimsesizim. Yalnızım ve buralardan gideceğim. "Nereye gideceksin?" Uzaklara. Çok uzaklara. Bulutların arkasındaki evime...
7 notes · View notes
iconic1 · 15 days
Text
Duyamadığın hıçkırık yüzünden kendini suçlama. Binlerce çocuk aynı anda ağlarken bile uykundan uyanamayabilirsin.
10 notes · View notes
iconic1 · 19 days
Text
"Yalnız kalmaktan korktukça yalnızlığım artıyor."
9 notes · View notes
iconic1 · 23 days
Text
Çok düşünüp, az konuşuyorum. Tıpkı babam gibi. Bu aralar nedensiz bir öfke var üzerimde. Kim bana bir şey sorsa hemencecik tersliyorum. Babam da böyle aksiydi. Birisi ona “Nasılsın?” diye sorsa, “Sana ne? Nasılsam nasılım, bu seni ne ilgilendirir. Sanki önemsediğinden soruyorsun da.” diye terslerdi. Huysuz bir adamdı benim babam. Ama içten içe de yumuşak kalpliydi. Sevgisini göstermeyi bilmiyordu. Bazen bize çikolata alırdı, anneme de bir çiçek getirirdi. Biz ona teşekkür edince de yine huysuzluğu tutardı. “Çikolata indirimdeydi ondan aldım. Çiçeği de mezarlıktan koparttım.” derdi. Bazen bu söylenmelerine kızardık ama babam böyleydi işte. Sevgi dilini bilmiyordu. Hiç sevgi görmeden büyümek böyleydi işte. Ben onun gibi olmasam da yine de huysuzlaşmaya başladım. Çoğu zaman aksi ve çekilmez oluyorum. Ancak bunu kasıtlı yapmıyorum. Düşüncelerimi içimde barındırdıkça yalnızlaşıyor ve giderek insanlardan uzaklaşıyorum. Hissettiğim ve gördüğüm sevginin azalması ile de huysuz birine dönüşüyorum. Yaş aldıkça babama benziyorum, huysuz ve aksi.
9 notes · View notes
iconic1 · 25 days
Text
Unutursan, alışırsın.
Alışırsan, terk edilirsin
Ve terk edilirsen, ağlayamazsın.
10 notes · View notes
iconic1 · 29 days
Text
Tumblr media Tumblr media
"Yıkalım demiyorum, örmüşsün o kadar ama pencere mi açsak bu duvarlara, hem kuşları görürsün, belki çiçek koyarsın önlerine. Ne bileyim."
105 notes · View notes
iconic1 · 1 month
Text
"Beni anlamıyorlardı. Zararı yok. Zaten beni, daha kimler anlamadı."
16 notes · View notes
iconic1 · 1 month
Text
Bilinmezliğin sırları cazip geldiği kadar birçok kişiyi de korkutmaktadır. İnsanoğlu en tabi hakkı olarak her şeyi bilmek ister? Peki, bu onun gerçekten hakkı mıdır? Bilmek isteriz, her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilmek isteriz. Hayatımız hakkında her şeyi öğrenmek isteriz. Sonra kendi hayatımızla da kalmaz başkalarının hayatına da burnumuzu sokar, onların hayatı hakkında da her şeyi bilmek ve hatta duyurmak isteriz. Bu da insanların tabi olan hakkı mıdır? Kendi hayatımız neyse, ama başkasının hayatından bize ne? Kendi hayatımız hakkında da öğrenmemiz doğru mu? Bir kitabı okurken spoiler yediğimizde keyfimiz kaçar ve “Zaten sonunu biliyorum” diyerek kitabı yarım bırakmaz mıyız? Ben, aynı şeyin hayatımız içinde geçerli olacağını düşünüyorum. Hatta ileriye giderek nasıl ve ne zaman öleceğimizi bilirsek, o gün yaklaştıkça keyfimiz kaçar ve garip bir ruh haline bürünürüz. En nihayetinde kim ölüme doğru yürüdüğünü bilmek ister ki…
Merak ettiklerimiz sınırlı olmalı. Her şeyi merak edemeyiz veyahut öğrenemeyiz. Evet, evet bu daha doğru olur. Meraklı insanlarız, istemesek de merak ediyoruz. Peki ya, cevabı öğrenmeden rahat edebilir miyiz? Tabii ki hayır! Eğer merak ediyorsak cevabı öğrenmeliyiz. Ki ben de öyle düşünüyorum ama bir şey daha doğrusu bir söz kafamı karıştırıyor.
“Merak kediyi öldürür!”
Merak tüm canlılar için tehlikeli bir şey. Evet. Ama bunun önüne nasıl geçeceğiz. “Düşünme!” Ama düşünmeye başladıktan sonra bu pek de etkili bir cümle olmuyor bayım, üzgünüm.
10 notes · View notes
iconic1 · 1 month
Text
"Yalnızlık, hafızayı zayıflatıyor."
14 notes · View notes