Tumgik
gitsendekalsanda · 3 years
Note
Ayrilmanizi dört gözle bekliyorum
nolur sus
21 notes · View notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
-: kız +:erkek
-dediklerim ya da bu konuşma, sana iyi gelmiştir umarım.
-ne kadar fayda etmeyeceğini bilsem de.
+bana iyi gelen tek şeysin sanırım...
-iyi geldi mi gerçekten?
+ağlamam durdu en azından, bence bu da bir başarı.
+mesela karşımda olsan, sabaha kadar ağlayabilirim. susamam; uykuda da ağlarım.
-karşında olsam, sabaha kadar göğsümde ağlamana izin verirdim.
-ama karşında değilim, seni sarıp sarmalayamam. ağlama o yüzden, lütfen.
+birinin göğsünde ağlarsam daha çok ağlarım.
-biliyorum. ağla, rahatlayabildiğin kadar.
-sen ağlarken karşında öylece sana bakamayacağımı biliyorsun.
+rahatlatmıyor ki, daha çok acıt��yor.
-biliyorum, klişe bir laf sadece.
+sen de ağlarsın kesin.
-şimdi de ağladım ki zaten.
+biliyorum.
+seni de ağlattım.
+böyle anlat anlat, sonra gel vicdan azabı çek.
+bir de bunun için ağlayabilirim.
-anlat, bir şey olmaz.
-ağlatan kişi sen ol yeter ki.
-ben sabaha kadar ağlarım.
-ve ağlama bunun için, ben senden gelen ağlamayı bile seviyorum.
+ben seni ağlatmayı sevmiyorum.
-ben de seni ağlatmayı sevmiyorum.
-ama senden gelen ağlamayı da seviyorum ben.
-ben senin bana vereceğin acıyı bile seviyorum.
+ben de bunu seviyorum güzelim, senin gibi ben de senin beni ağlatmanı seviyorum.
0 notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
+hafızamı silmek istiyorum.
+ve bu şehirden gitmek.
-hafızanı silemesem de
-o şehirden götürebilirim seni.
-ama şimdi ne benim elimden ne senin elinden hiçbir şey gelmiyor.
-elimden bir şeyler gelse, seni bir dakika bile tutar mıyım sanıyorsun orada?
+ben şimdi gitmek istiyorum.
+ileride değil.
+ileride yurtdışı düşünüyorum olursa.
-hangi ülke?
+buradan uzak.
+olursa başka bir gezegen.
+o olmaz ama; insanların saygı duymayı bildiği bir ülke.
-umarım buraya çok da uzak bir ülke değildir orası.
*kız yavaşça yağan yağmurun altında ıslanan sevgilisine bakmayı bırakır ve yere bakıp gözlerini kapatır.*
+sensiz gitmiyorum.
+:erkek
-:kız
böyle minik kurgusal şeyler yayınlamak istiyorum.
0 notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
ben ona buradan seslenmeyi seviyorumdur belki de.
onu nasıl deli gibi seviyorum? bunu o ve ben biliyoruz.
ona "bebeğim" diye seslendiğimde bana "güzelim" diyişini seviyorum.
bedenen değil, ruhen yanımda olsa bile.. bu neyi değiştirir ki?
onun her şeyini seviyorum.
her bir kirpik tanesini teker teker öpecek kadar çok seviyorum.
0 notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
uykuyla geçmeyecek kadar yorgunum artık.
0 notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
sen benim yağan yağmurda gökyüzünde çıkan gökkuşağımsın.
0 notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
ay ve gece, gün ve güneş, bulut ve gökyüzü, sen ve ben.
3 notes · View notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
sevmeyi bilmiyorsunuz;
asla da sevginin nasıl bir şey olduğunu anlayamayacaksınız.
0 notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
Gitsen de,
Kalsan da,
Acıtsan da,
Hep, benimle yaşa.
Hande Mehan - Benimle Yaşa.
0 notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
yağmur ve şimşek, kar ve beyaz, gül ve kırmızı, sen ve ben.
ay ve gece, gün ve güneş, bulut ve gökyüzü, sen ve ben.
1 note · View note
gitsendekalsanda · 3 years
Text
ay ve gece, gün ve güneş, bulut ve gökyüzü, sen ve ben.
1 note · View note
gitsendekalsanda · 3 years
Text
en son ne zaman böyle hissettiğimi düşündüm. aslında yanıt zaten aklımın bir köşesinde duruyordu. sadece bastırıyordum onu, üstünü kumla örtmüştüm. şimdi çıkan fırtına o kum tanelerini etrafa savurmuştu ve cevap tam karşımda duruyordu.
9 notes · View notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
Kıza bir partide rastlamıştı. Harika bir şeydi. O gün peşinde o kadar delikanlı vardı ki. Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen bu delikanlının davetine şaşırdı ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki kalbinin çarpmasından konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı. "Ben artık gideyim" demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı. "Bana biraz tuz getirir misiniz?" dedi. "Kahveme koymak için." Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı. Kahveye tuz! Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı. Kız, merakla "Garip bir ağız tadın var." dedi. Delikanlı anlattı. "Çocukken deniz kenarında yaşardık. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben. Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum. Annemle babam hâlâ o deniz kenarında yaşıyorlar. Onları ve evimi öyle özlüyorum ki. "Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının. Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı. İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen, evini arayan, evini sakınan biri. Ev duygusu olan biri. Kız da konuşmaya başladı. Onun da evi çok uzaklardaydı. Çocukluğu gibi. O da ailesini anlattı. Çok şirin bir sohbet olmuştu. Tatlı ve sıcak. Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade bir başlangıcı olmuştu tabii. Buluşmaya devam ettiler ve her güzel öyküde olduğu gibi prens ve prenses evlendi. Sonuna kadar mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine, içine bir kaşık tuz koydu hayat boyu. Çünkü onun böyle sevdiğini biliyordu. 40 yıl sonra adam dünyaya veda etti. "Ölümümden sonra aç." diye bir mektup bırakmıştı sevgili karısına. Şöyle diyordu, satırlarında: "Sevgilim, bir tanem. Lütfen beni affet. Sana hayatımda bir kere yalan söyledim. Tuzlu kahvede. İlk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun? Öyle gergin ve heyecanlıydım ki şeker diyecekken 'tuz' çıktı ağzımdan. Sen ve herkes bana bakarken, değiştirmeye o kadar utandım ki yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmaya defalarca düşündüm. Ama her seferinde korkudan vazgeçtim. Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için hiçbir sebep yok. İşte gerçek: Ben tuzlu kahve sevmem! O garip ve rezil bir tat. Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre kadar pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğu oldu ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluyum. Dünya'ya bir daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim. İkinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da." Yaşlı kadının gözleri kâğıdı sırılsıklam ıslattı. Lafı açıldığında bir gün biri, kadına "Tuzlu kahve nasıl bir şey?" diye soracak oldu. Gözleri nemlendi kadının... "Çok tatlı." dedi.
"Bu gerçek bir aşk hikâyesi belki biliyorsundur. Küçük bir yalanla koca bir serüven yaşamışlar. Tanıdık geldi mi? Adam öldükten sonra anlatıyor ama ben gitmeden önce anlatmak istedim. " ~ araf
Bu mesajın canımı öylesine yakmıştı ki, nedeni bizim de buna benzer bir hikâyemizin oluşuydu. Senden nefret etmiyorum aksine, seni seviyorum. Lütfen, dön. Dön ve gel... ~yaren
148 notes · View notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
her dinlediğim müziğin arkasında bile sen varsın. Her baktığım yerde, her attığım adımda, her uyuduğum uykuda, her dokunduğum temasta.. her yerde sen varsın. ben senden sonra bittim.
1 note · View note
gitsendekalsanda · 3 years
Text
içimde anlamlandıramadığım bir cesaret pençelerini üzerime geçirmiş gibi hissediyorum. varlığından emin olmadığım anlarda peşinden gelmekten çekinmiyorum. yanılgı olduğunu, sanrın olduğunu anlamam bir köşede uyuyakalmışlığımla son buluyor. ve sustuğum anlardan biri yine, koca zamanın herhangi bir diliminde. yalnızca kilit vurmuş olduğum dilim zikretmiyor adını. aklımla, kalbimle, bana ait ne varsa. tüm hücrelerimle. dudaklarıma dökülüyor adın sonra. fakat tutamayacağım yemini veriyorum en sonunda. dudaklarımı yakan ismini bir daha anmamaya yeminler ediyorum. bir gece ansızın, bir kâbus bozuyor yeminlerimi. aklımdaki intihar sahnelerinin ucundan kesiyorum. ve senden yine işlemediğim kusrun affını dileniyorum.
16 notes · View notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
bu yaşam, bomboş geliyor. bu oda, o kadar yabancı ki bana. gökyüzünü görebileceğim yerde duran yatağım mesela. yağmur yağarken özellikle sımsıkı sarılırdım sana. sadece elimi uzatsam tenimin altına kadar işleyecek olan soğuk, bedenin ile örtülüyordu. bak, şurada duran çalışma masama. kaç mektup yazdım orada sana? ya da kaç kez resim çizemediğimi yakındım? sırf yanına gelebilmek umuduyla tam orada çalıştığım her âna garip bir şekilde küçük bile sayılsa tebessümlerim eşlik ediyor. sonra şuradaki gardrop. içinde yalnızca pijamalarımı gerekli bulduğum yer işte. hatırlıyor musun, annemin elbise giymemi istediği ufak ama tatlı tartışma anlarımızı. hep yakınarak sana gelirdim ve ilk buluştuğumuzda pijamalarım ile görmek istediğini söyleyişin zihnimin silemediği cümlelerinden biri. peki ya şu pano? notlarımın bulunduğu ve gerekse de fotoğrafların yer aldığı pano işte o. hani, senin fotoğrafının da bir gün bulunacağını söylediğim. fotoğraf çekmeyi içinde bulunuşumuzu sevmezdik ve bunu dile getirmiştin yine. seni sadece bir fotoğraf diye ikna edebilmeyi başarmıştım. yatağımın yanında duran küçük komodin, her gece uyumadan önce okuduğum kitap illaki sabah yerini tam orada bulurdu. şu köşede bulunan rahat bulduğum küçük puf koltuk, acaba kaç saat orada senden mesaj beklemiştim, küsüp inatlaşmıştım. güneş, kalemlerimin birçoğunu kırmıştı ve ben yine hepsini sana anlattığımda gülmüştün. sahiden gülmüştün. şimdi bakıyorum bu odaya. gerçekten yabancı bana. kaç gece sarılıp uyudum yokluğuna bilmiyorum. kaç kez o masa başında sana anlatmak istediklerimi bir kâğıda yazıp attım hiç bilmiyorum. ben, sadece özlüyorum.
39 notes · View notes
gitsendekalsanda · 3 years
Text
Ben size ne onu, ne beni, ne bizi, ne de birbirimize olan sevgimizi anlatabilirim.
Tumblr media Tumblr media
Ben ona benim en tatlı ızdırabım demeyi seviyorum.
Ne kadar Temmuz ayının son gecesi beni "sevgililik" denen o etkiden bıraksa bile; aramızdaki sevginin hiç bitmediğini farketmek sanırım 6-7 ayımızı aldı.
"Denenmişi deneme." derler ama bu denenmiş kelimesine düşürülmeyecek saf bir sevgi. Ayrılığımızın bir nedeni yok, ne o ne ben biliyoruz. Ayrıldıktan sonraki 1,5-2 ay sanırım hayatımdaki en sert ve kötü aylardı.
İkımiz de değiştik, ikimiz de olgunlaştık ve eskisi gibi değiliz artık. Daha olgun düşüncelerle daha güzel sevilmeyi hakeden iki kişiyiz onunla, ve hakettiğimiz güzel sevgiyi sadece birbirimizde bulabiliyoruz.
Bu gecce 31 Ocak 2021, biz tanışalı 2 sene olmuş. Bugün canım özel bir şeyler yapmak ister mi bilmem, ama onu yanımda istemiyor dersem yalan olur.
3 Şubat 2019'dan, 31 Temmuz 2020'ye kadar yaklaşık 1,5 senelik bir uzak mesafe ilişkimiz oldu ve biz bu ilişkiyi birbirimizi hiç görmeden, sadece ruhlarımızı hissederek yaşadık. Geçirdik demek istemiyorum; çünkü ben yaşadığımı o 1,5 senelik zaman diliminde anladım.
Bu 1,5 senelik ilişkide tabi ki kavgalarimız oldu, güzel anılarımız, güzel hayallerimiz oldu ve ben bu gün olmuş; hâlâ o zamanları hatırlayıp gülümsüyorum.
Ondan önceki beni anlatacak olursam da; ailevi olarak da arkadaş çevresi olarak da sevgi, ilgi ve şefkatten uzak büyümüş birisiydim. Ayni zamanda şu anda bile devam eden ailevi problemler, ailemdeki sağlık problemleri, yoğun dersler, akrabalık ilişkileri gibi çoğu sebep beni darlıyordu. Yalan söylemeyeceğim; intihara oldukça meyilli birisiydim ki o da bunu biliyordu. İçinde her zaman bir şüphe olduğunu söylerdi ilk başlarda. "Bana iyi geceler dedikten sonra kendine bir şey yapmandan korkuyorum güzelim." derdi; ben onun bu endişesini gidermek için bu intihar meyillisi halimden kendimi hızla ayırdım. Daha çok onun için yaşamak istedim, sıkıntılı bir hayatta benim için bir güneşti o ve ben o güneşe sıkı sıkı bağlanmıştım. Adımın Su olduğu kadar da eminim ki o da benim için aynı şeyleri söylüyordu. Hayattaki tüm zorluklara rağmen hayatta kalmayı, daha güçlü olmayı öğretti bana. Onun yanında bir bebekten farksızdım, ama o yokken kimsenin yıkamayacağı koca bir deve dönüşmüştü ruhum.
Onunla asla bağımız kopmadı, başka sevgililer gibi birbirimizin sadece "sevgili" adı altındaki o çatı altında bırakmadık. O benim en yakın arkadaşimdı, o benim annem, o benim babam, o benim abimdi, yeri geliyordu kardeşimdi, bazen ise bir sırdaş. Şu anda bile ben içimi ona dökünce rahatlayabiliyorum.
Onun bana "beni unut, bizden olmaz artık." diyişlerinden dolayı başkalarıni sevmeye çalıştım. Umudumu yitirdim, birilerini sevmeye çalıstım, yakın olmak istedim ama hepsinden biraz ondan olmasını bekler gibiydim; bekliyordum da.
Hep de farkındaydım bir şeylerin; ne kadar eskisi gibi hissetmediğimizi söylesek de birbirimize, kalbimizin hep bir yerinde birbirimizden vardık. Onu anlamamız 6-7 ay sürdü belki ama; bu güzel bir farkındalıktı.
O tumblr kullanmıyor, bu yazdıklarımi görmeyecek biliyorum ama ben buraya sadece içimi dökmek istiyorum.
Evet bebeğim, kıvırcık saçlarının her bir tanesine kurban olduğum, teker teker her bir kirpiğine milyonlarca kez ilan-ı aşk ettiğim bebeğim; seninle tanıştığımız 2. senemiz kutlu olsun. Seninle daha nice tanışma yıldönümleri görmemiz dileğiyle, benimle kal, lavinia'yla kal, birbirimize dediğimiz hitap şekilleriyle kal, şair olmadan birbirimize yazdığımız şiirlerle, mektuplarla kal, hoşçakal...
31.01.19 - 31.01.21 ∞ F.`
8 notes · View notes