Ümidin tükendi ama hanımeli kokusu geliyor sokaktan, kayıp yaşıyorsun ama dişlerini de fırçalamak zorundasın yatmadan, baktığın her yerde hüzün görüyorsun ve karıncaların yuvalarına buğday tanelerini taşımaya devam ettiğini. Devam ediyorsun işte.
Telaşsız sevgiye, minimal bir hayata, zarif insanlara, samimi ve sıcak muhabbetlere, sanata ve sanatkârlara, bir yaz akşamı hafif hafif esen rüzgara zaafım hiç bitmeyecek..
Tolstoy diyor ki: “Belki de her şeyi kabullenip hayatı akışına bırakmak lazım. Zorlamak bazen çözüm değildir. Ve zorla olan hiçbir şey güzel değildir.”