asilmayanduvarlar

[asilmayanduvarlar]

gökyüzündeki göz göze gelinen ve bağ kurulup hayranlıkla izlenilen bir yıldız gibi özel hissetmek isterdim. parlaklılığı ve konumundan dolayı uzaklara dalıp hayatı sorgulatan bir yıldız gibi.. sanki daha önceden bir yerlerde yan yanaymış gibi hissettiren bir yıldız gibi.

[asilmayanduvarlar]

#crash landing on you

[asilmayanduvarlar]

#crash landing on you

[asilmayanduvarlar]

"Eskiden kendimi en doğru şekilde ifade edemezsem konuşmamın bir anlamı yok diye düşünürdüm. Ama susmak mükemmelleştiremedi karakterimi. Uzun uzadıya yıldızlara baktım. Ve her kayan yıldızı işaret kabul ettim hayatıma. Anlaşılma isteğim insanlığımdan soyutlanmama engel oluyordu. Ve anlaşılamadığımı hissettiğim her an bir parça kopardım varlığımdan ellerimle. Bana ait bir şeyler olsun diye yarattığım ütopyalarım her iletişimimde başıma yıkıldı. Sözlerimi duvarlarım dinledi. Ve yemin ederim sadece iyi bir insan olmak istedim. Milyonlarca yıldızı senelerce içinde kullanıp tüketmiş olmanın korkusunu yaşıyorum. Ve ne kadar çabalasam da içimdeki mükemmellik kaygısını susturamıyorum. Geriye bakınca yıldızlarda aradığım her işaretin ne kadar manasız olduğunu fark ediyorum. Çünkü cevap hiçbir zaman trilyonlarca kilometre ötede değildi, bana benden bile daha yakın bir yerlerdeydi. Ve ben galaksilere ulaşmak için kullandığım her kestirme yolu kendime çevireceğim. Belki mükemmel olamayacağım ama var olacağım."

#zwh

[asilmayanduvarlar]

"Bazılarının, sadece normal olmak için ne büyük çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor."

#albert camus

[asilmayanduvarlar]

"Şüphecilik ve kötümserlikle, saf niyetlilik ve hayalperestliğin aynı zihinde buluşması insanoğlunun başına gelebilecek en korkunç yazgıdır. Arafta bulunmaktan bile beterdir bu; onun bir ayağı cennetin pınarlarında serinlerken diğer ayağı cehennemin lavlarında yanıp duruyordu."

#kaankoc #kafadergisi

[asilmayanduvarlar]

Gerçek boyutu merak ediyorum. Asıl gerçeği. Ya da bir gerçek varsa tabii. Bu kadar basit olmamalı. Belki de o kadar basittir ki bu denli basit olmasıdır onu zor kılan, bilemem.

[asilmayanduvarlar]

Sıkıştım ruhumun bi' köşesinde yine.

[asilmayanduvarlar]

"Öylesine kırılgan, öylesine yaralı ve yuvadan atılmış bir yavru kuş gibi duruyordu ki; yüreğimdeki olanca şefkat ona doğru akmaya başlamıştı."

#zülfü livaneli

[asilmayanduvarlar]

"Aslında biz bu yaşamın güzel olduğunu düşünmüyorduk bile artık; o kadar alışmıştık ki, yaşayıp gidiyorduk işte."

#zülfü livaneli

[asilmayanduvarlar]

"Uçurumlar var, var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında, kendiyle kendi arasında, kendiyle başkası arasında."

#nilgün marmara

[asilmayanduvarlar]

düşüncelerimi aktarmakta eskisi kadar iyi değilim, eskiden her ne kadar düşüncelerime esir olsam da onları kaleme dökebiliyordum. şimdi ise ruhuma mıh gibi yapıştılar, tüm ruhumu hem delip geçiyorlar hem de zehrini akıtmama izin vermiyorlar. anlatacak çok şeyim var, anlatabilecek çok az kelimem. yok oluşumu izliyorum. yokuştan aşağı sürüklenirken arkama bakmaya çalışıyorum, bu canımı daha çok acıtmaktan başka bir şey yapmıyor. volkan gibi içim yanıyor bu yok oluşa. bunu hak etmemiştim diye sızlanırken kendim için hiçbir şey yapmadığımı fark edip daha çok kahroluyorum. bir geri dönüş arıyorum, kendime geri dönüş. kendime geri dönebilmek istiyorum, kafamdakiler ancak bu sayede beni terk ederler.

[asilmayanduvarlar]

yeni bir boyut.

[asilmayanduvarlar]

#monna rosa

[asilmayanduvarlar]

"artık ben gideceğim, ata eğer vuruyorlar. hatıralarımı birer birer yakacağım. entarimi parça parça edip zehirli kirpilere bırakacağım. beyaz bir kayanın üstüne çıkıp göğsüme siyah bir gül takacağım. batan güne doğru kurşunlar sıkıp kendimi boşluğa bırakacağım. ayaklarımın altından geçiyor bir deniz... ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım, siz beni ne anlarsınız siz! artık ben gideceğim atım kişniyor; bir bebek mum istiyor, bir ölü şarkı istiyor, ayaklarımın altından geçiyor bir deniz, bir deniz; beni onun gözleri çağırıyor, duramam duramam."

#monna rosa

[asilmayanduvarlar]

bir tavşan varmış, tüyleri bembeyaz ve yumuşacık. başlarda çok sakin ve huzurlu bir ortamı varmış, istediği zaman istediği havucu yiyebilirmiş. tavşan arkadaşlarıyla da arası çok iyiymiş, bazen farklı yerlerde farklı havuçlar keşfederlermiş, daha sonra da manzaraya karşı o havuçları yerlermiş. tek bir sorun varmış ama o zamanlar bu, onun için bir sorun değilmiş. tavşanın kulağı farklı renkteymiş kendi rengine göre. o bunun bir sorun olacağını bile tahmin etmezmiş o zamanlar. bir gün yine arkadaşlarıyla keşfettikleri yerleri gezdikten sonra evlerine gitmek için yola koyulmuşlar. artık bir an önce eve gidip dinlenmek istiyormuş tavşan. eve gidince bir de ne görsün, evini insanlar yıkıvermiş. ortada ev falan kalmamış. tavşan bunun bir rüya olması için dilekler dilemiş içinden, ama anlamış ki bu fazlasıyla gerçek. tavşan ve ailesi çok geçmeden yeni bir ev bulmuşlar. herkes tavşana garip bir bakışla bakıyormuş. başta anlamamış neden kendisine öyle baktıklarını. bir gün bir grup tavşan duvara büyükçe o tavşanı çizmişler. çizdikleri resimde ise tavşanın kulağının uyumsuzluğu. çizdikleri duvarın önünde kahkaha ata ata başka tavşanlara gösteriyorlarmış ve evet, o tavşan da tüm bunlar olurken oradaymış. ağlayarak yeni evine gitmiş. öyle bir şey ki, tüm bu duygularını ailesine de yansıtmamış hiç. günden güne içine kapanmış. artık hiç evinden dışarı çıkmamaya başlamış. bir gün kapısının çaldığını duyarak kapıya doğru ilerlemiş tavşan. bir bakmış o gün dışarda dalga geçen tavşanlan birisi. ondan herkes adına özür dilemiş, bunun telafisi olarak bir havuç partisi düzenlendiğini söylemiş onun için. tavşan bunu duyunca çok sevinmiş. bütün özeni ile hazırlanıp hemen partiye doğru gitmiş. gittiği an üzerine birisi çürük bir havuç fırlatmış. yanlışlıkla da değil, bilerek. ardından bütün tavşanlar türlü türlü havuçları ona fırlatmaya başlamış. o gün tavşan, bir daha eskisi gibi olamamış. tavşanların zorbalıklarının değişeceğine nasıl inandığını sorup durmuş kendine. tüm hevesinin büyük bir travmaya dönüşümüne şahit olmuş. tavşan, artık kendisini hayatta bir hayalet olarak hissetmeye başlamış. görmek isteyenin gördüğü, istemeyenin göremediği..

[asilmayanduvarlar]

"biri, milyonlarca ve milyonlarca yıldızın sadece tekinde var olan bir çiçeği seviyorsa yıldızlara bakmak onun mutlu olmasına yeter."