Tumgik
Video
Dünya sinemasına uzun yıllar önce yön veren, canlandırdığı klasik tiplemelerle kült olmuş İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu, yazar ve komedyen Charlie Chaplin'i aramızdan ayrılışının 39. yılında saygıyla anıyoruz.
266 notes · View notes
Quote
Read. Read anything. Read the things they say are good for you, and the things they claim are junk. You’ll find what you need to find. Just read.“
Neil Gaiman  (via akumuhana)
25K notes · View notes
Photo
Tumblr media
Tanrı bir anlığına yeryüzüne eğilip usulca üfleyerek hafızamızı silseydi ve biz yaşanmış her şeyi unutarak, iki yabancı gibi yeniden karşılaşsaydık ne olurdu? Birbirimize aldırmadan geçer miydik? Yaşadıklarımızı bir daha yaşamak için birbirimize doğru bir daha yürür müydük? Bilmiyorum, kim bilebilir ki zaten. Duygular diyor Tezer. Duygular, duygular, duygular. Bırak kentleri, bırak yapıların görkemini, yoksulluğunu, bırak yolları, istasyonları, insanları, yabancıları, sevdiklerini, çocukluğunu, ölen uzaktaki insanlarını, bırak, bırak, bırak içinde seni kemiren seni bırak. Bak nerelere varıyor gökyüzü. Hangi zamanlara. Hangi sonsuzluğa. Git. Öyle anlar olur ki boşlukta hissederiz kendimizi – oysa bir yanılgıdır bu: çünkü, aslında, zaten, sürekli boşluktayızdır’da ancak belirli anlarda – arada bir – hissederiz bunu: olup biten, boşluğa düşmemiz değil boşluktalığımızı duymamızdır; çünkü duysak da duymasak da, zaten boşluktayızdır.
183 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Eğer bu satırları okumaya başladıysan; lütfen iyi oku ve lütfen tamamını kalbinle oku. Öncelikle merhaba, Ben Berkcan Ergin. Türkiye’de İstanbul’da yaşayan bir insan. Yalnızca insan. İllaki hepimizin söylemek istediği, haykırmak istediği bir şeyler var, vardır. Benim de öyle, yalnızca bunları yazmak için biraz beklemeyi daha doğru buldum ve gördüm ki ülkenin çok az sayıda kişiden oluşan insan topluluğundanım. Sana bilmediğin, görmediğin yahut duymadığın bir şeyden bahsetmeyeceğim. Aksine gördüğün, bildiğin ne varsa özet geçmeye çalışacağım. Bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını canı pahasına koruyan ve hatta bu uğurda hayatını kaybeden asker, köprülere el koydu. Sonra yavaş yavaş diğer devlete ait önem arzeden kuruluşlara girmeye başladı. Sonrasında bu ülkenin silahlı kuvvetleri ülkenin yönetimine el koyduğunu açıkladı ve TRT’den bildirim okunmaya başladı. Ardından yine bu ülkenin cumhurbaşkanı, halkı(bizi, biziz o biliyorsun değil mi?) sokağa, meydanlara çıkmalarını, demokrasiye sahip çıkmalarını söyledi. Bize dedi? Pardon, bize dedi. Milli irade? denildi. Demokrasi? Egemenlik? kelimeleri bolca kullanıldı. Fakat bu gecenin öncesinde, halk demokratik hakkını yaşamak, egemenliğini, özgürlüğünü kazanmak; milli iradesini kullanmak için sokaklara, meydanlara çıktığında, hatırladığım kadarıyla “pek hoş” karşılanmamıştı. Sonra ne mi oldu? Bu ülkenin polisi, bu ülkenin askeriyle karşı karşıya geldi; bu ülkeyi koruması gereken iki kuruluş birbirinin hayatını kaybetmesine sebep oldu. Nefret edilen polis, kahraman; gurur duyulan asker, vatan haini oldu. Bu ülke, bu topraklar için canını veren askerden, “terörist” diye bahsedildi. Polis, askeri kırdı. Asker; polisi, halkı kırdı. Halk, askeri kırdı. Kırdı derken? Sen biliyorsun. Camilerden selalar okundu, ardından “meydanlara gidin” anonsu yapıldı, enteresan? Ben darbeyi bilmem, yaşamadım; yalnızca anlatıldığı kadarıyla bir şeylerden haberim var. Fakat herkes 40 küsür yaşlarında sanırım, darbeyi bilir gibi ahkam kesiyor “bilir kişiler.” Darbe diyen de oldu, aksini söyleyen de, ben öyle ya da böyle diyemedim, diyemiyorum. Sanki herkes kötü, herkes haksız; inancım yok kimseye, geldiğimiz hale bak. İnancımızı elimizden aldılar. Söylemeye dilim varmıyor, parmaklarım acıyor yazarken fakat 15 Temmuz gecesi şahit olduğum en acı, en vahşi, en kötü geceydi. İnsanlar nasıl birbirine düşürüldü? O insanlar neler yaptı birbirlerine, aklım almıyor artık. “Millet Kazandı” diyorlar ya, işte asıl “Millet Kaybetti”, bu gecenin asıl kaybedeni ve belki de tek kaybedeni biziz. Şimdiyse yine meydanlarda, sokaklarda aldıkları canların, döktükleri kanların kutlamasını yapıyorlar sanırım. Bu caniliği, bu vahşiliği benim daha fazla midem kaldırmıyor. Utanıyorum. Canım acıyor ve çok utanıyorum. Ben Berkcan Ergin. Hayatım boyunca kimseden nefret etmedim, kimseye beddua okumadım. Kimseyi öldürmek isteyecek kadar kendimi kaybetmedim. Ben Berkcan Ergin. Hiçbir zaman politikaya inanmadım. Hiçbir zaman bir ideolojim, bir siyasi görüşüm olmadı, buna ihtiyaç duymadım. Ben Berkcan Ergin. Ben, askeri yakalamış bir polise; “Vurmayın, affedin, ne olur!” diyen kadının merhameti; cevap olarak ise; “Nasıl vururum, sarılırım ben ona, o benim kardeşim.” diyen polisin vicdanı; “Vur emri verilirse, kendi kafamıza sıkarız!” diyen askerlerin yüreğiyim. Ülkenin yüzde kaçıyım bilmiyorum ama şiddetsiz bir ülkenin hayaliyle yaşıyorum. Ben Berkcan Ergin. Kaybetmekten korktuğum bir şey yok; Ailem ve arkadaşlarımdan başka. Onlarla yetinmeyi biliyorum. Hiçbir başarı, hiçbir para miktarı ve hiçbir maddi olgu onların yerini alamaz. Ben Berkcan Ergin. Hala insanları birbirlerini sevebileceklerine, birbirimizi sevebileceğimize inanıyorum. Ben Berkcan Ergin. Yaşamaya, yaşatmaya çalışıyorum, umarım yalnız değilimdir. Eyvallah.
1K notes · View notes
Text
“aşkla bağlıydık, sevişirken ağlardık sevgin vardı vermediğin, şevkatin vardı gizlediğin”
194 notes · View notes
Text
º○
Keşke gözümü açtığımda başka bir yatakta, başka bir bedenle veya ne bileyim öylesine bir evrende uyansam.
14 notes · View notes
Text
o tüm yaşananların yükünü üzerine yıkıyor ve sen onu hâlâ herkesten koruyorsun. kendi öfkelerinden bile.
474 notes · View notes
Text
ölümüne inanamadığın kişinin bir süre sonra bir zamanlar yaşadığına da inanamıyorsun, bunun da özel bir adı olmalı
259 notes · View notes
Video
youtube
“Kendime gelirken yoruldum, işte bütün hikayem budur.”
2 notes · View notes
Quote
Yaratmak için kendimi yaralardım eskiden.  Yarım yarım harcardım kendimi hiç bitmem sanarken.
Adamlar-Kapısı Kapalı
2 notes · View notes
Text
Yapmak zorunda olduğum hiçbir şeyi sevemedim.
2 notes · View notes
Text
Bazı anlar ve duygular
Bazı anlar oluyor, hiçbir şekilde dile getiremediğimiz ama tüm benliğimizle hissettiğimiz o derin duygulara kapılıyoruz. 
Peki bunlar hangi anlar? Bazen yapacak hiçbir şeyimizin olmadığını fark edip sahile indiğimizde soğuktan ellerimizin buz kestiği ama denizi izlemekten vazgeçemediğimiz o an, bazen annemize sarıldığımızda varoluşumuzdan beri bildiğimiz, bize huzuru hatırlatan “anne kokusunu” içimize çektiğimiz o an ve bazen de anlamsızca gökyüzüne bakıp bulutları herhangi bir şeye benzetmeye çalıştığımız o an...
Peki o derin duygular? Belki o hafta içinde, belki son bir saat içinde, belki de hayat boyu, her zaman kalbimizde bir yerde hissettiğimiz duygular. Huzur, üzüntü, sevgi, hayal kırıklığı, mutluluk, kaygı, güven belki de yalnızlık...
2 notes · View notes
Video
youtube
“leyla tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır sen, güzel insanlığınla ışıksız bir sokakta ben, bütün insanlığımla peşinde”
7 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Yolculuk esnasında çekilen fotoğraf güzelliği.
1 note · View note
Text
Ne olduğunu, neden olduğunu bilmediğim bir kargaşa içerisinde sürüklenip duruyorum.
1 note · View note