Tumgik
#tenekeci mahmut
aykutiltertr · 20 days
Video
youtube
Mektebin Bacaları - Zekeriya Ünlü ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Hicaz...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/wB8jLfcqb64 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Mektebin Bacaları - Zekeriya Ünlü ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Hicaz Oryantal Muş Sıra Gecesi) MEKTEBİN BACALARI Yöresi- İli MUŞ   İlçesi- Köyü -   Kaynak Kişi MUAZZEZ TÜRİNG Derleyen TRT MÜZİK DAİ. BŞK. THM. MD. Notaya Alan YAŞAR AYDAŞ İcra Eden Makamsal Dizi HİCAZ Konusu - Türü Aşk Sevda Karar Sesi La Bitiş Sesi La Usül 4/4 En Pes Ses Sol En Tiz Ses Mi Ses Genişliği 6 Ses Em Mektebin Bacaları Vay Lele Lele Lele C Vay Lele Lele Lele B Vay Lele vay Em         C Ders Verir Hocaları Am       C        B Uy Amman Can Kurban Em Kim Yarimi Sorarsa Vay Lele Lele Lele C Vay Lele Lele Lele B Vay Lel vay Em      C Odur Birincileri Am       C        B Uy Amman Can Kurban Em Ay Doğar Bedir Allah Vay Lele Lele Lele C Vay Lele Lele Lele B Vay Lele vay Em         C       B Bu Sevda Nedir Allah Am       C        B Uy Amman Can Kurban Em Ya Benim Muradım Ver Vay Lele Lele Lele C Vay Lele Lele Lele B Vay Lele vay Em        C       B Ya Beni Öldür Allah Am       C        B Uy Amman Can Kurban TÜRKÜNÜN SÖZLERİ MEKTEBİN BACALARI Vay Lele Lele Lele DERS VERİR HOCALARI Uy Amman Can Kurban KİM YARİMİ SORARSA Vay Lele Lele Lele ODUR BİRİNCİLERİ Uy Amman Can Kurban AY DOĞAR BEDİR ALLAH Vay Lele Lele Lele BU SEVDA NEDİR ALLAH Uy Amman Can Kurban YA BENİM MURADIM VER Vay Lele Lele Lele YA BENİ ÖLDÜR ALLAH Uy Amman Can Kurban BEDİR : Dolunay MURAT : MURAD : Dilek, istek, arzu --------------------------------- NOT : TRT THM Repertuar Kurulu'nun 2020 yılında yaptığı inceleme sonucunda alınan kararı ile bu türküye ait notanın "eksik - hatalı" olduğu düşünülerek, düzeltilip yeniden yazılmıştır. Yeniden yazılan notada yapılan değişiklikler : * El yazması olarak duran nota, bilgisayar programı marifeti ile temize çekilmiş... * Türkünün bağlantı bölümü, saz bölümü olarak yazılmış.. Türkünün yeniden yazılan notası siteye yüklenmiş olup, ilgilenenler için eski notaları da yayınlanmaya devam edilmektedir. "Muş türküleri" kategorisindeki sayfalar A Atım Atım Kıratım Açıldı Laleler Güller H Havada Bulut Yok Bu Ne Dumandır K Kınayı Getir Aney M Mektebin Bacaları Zekeriya Ünlü Kimdir? Zekeriya Ünlü, 962 yılında Şanlıurfa'da dünyaya gelmiştir. Memleketi'nde Kazancı Bedih ve Tenekeci Mahmut Güzelgöz'den ders almış kendi kendine sıra gecelerinde yetişmiştir. İlk ve ortaokulu memleketinde bitiren Zekeriya Ünlü, Şanlıurfa Ticaret Lisesini bitirmesinin ardından Kazancı Bedih, Tenekeci Mahmut Güzelgöz gibi ustalardan ders almaya başladı. Kendini sıra gecelerinde yetiştiren Zekeriya Ünlü, sanat yaşamına İstanbul'da devam etmeye karar yerdi. Burada 7 kaset ve 3 LP yaparak Türkiye'nin tanınmış ve sevilen sanatçıları arasında yerini alan Zekeriya Ünlü, müzik çalışmalarını Şanlıurfa Sıra Gecesi ve arkadaşları gurubunda sürdürüyor. Zekeriya Ünlü, evli ve 3 çocuk babasıdır. Sıra gecesi veya Sıra geceleri ya da Urfa'da bilinen adıyla Sıra gezmek,Türkiye'de Şanlıurfa iliyle özdeşleşen halk kültüründe ses, saz ve söz üzerine sohbet yapılan toplantı ve aktüalite meclisidir. Sıra gecesi tam anlamıyla baştan sona musiki, muhabbet ve edebiyat bütünü olarak ele alınabilir. Sıra geceleri ariflerin söze geldiği, çırakların dize geldiği, şiirlerin saza geldiği gecelerdir. Sıra kelimesinin kullanılması, gecelerin sırasıyla herkesin evinde yapılmasından kaynaklanmaktadır. Halkın içinden gelen ve günümüze kadar yaşatılmış bir gelenektir. Sıra geceleri genel olarak erkekler arasında yapılır. Buralara çocuklar küçük yaşlarda götürülerek, cemaat ile oturup kalkmayı, dinlemeyi ve adab-ı muaşerat öğrenirler. Halk içerisinden çıkan müzisyen ve şarkıcılar bu gecelerde özellikle uzun hava başta olmak üzere yöresel türkü ve şarkılar ile şiirleri seslendirirler. Terbiye veren ve öğreten bir yer olduğu için örneğin, bu gecelerde bir gazelin tek hecesini yanlış okuyan bir sanatçı bir daha utandığından dolayı bu gecelere uzun süre tekrar katılmazdı.[2] Sıra gecelerinde, ikramın da bir o kadar bol tutulması da gelenek ve göreneklerdendir. Ayrıca bu gruplara diğer sıradakilere haber verilmeden başka misafir çağrılmazdı. Gecelerde saz ve sözün yanı sıra "Fincan saklama" veya "Tolaka" gibi oyunlar da oynanarak vakit geçirilirdi. Bu nedenlerden dolayı sıra geceleri aynı kültürdeki bu insanlar arasında bir dayanışma alanına da dönüşmüştür.
0 notes
drygt88 · 6 years
Audio
Sadist Anadolu geleneklerimizden biridir kınada gelini ağlatabilme ritüeli :)). bu amaçla gayet etkili türkülerimiz mevcut. işte onlardan biri: 
Not: beni de ağlattı ya bu :(
Geline gerek bir ana 
Ağlayalım yana yana
Kime deyem hanım ana
Yeri kızım yeri yeri  sağlığınan
Eli telli güllü güllü yağlığınan
Geline gerek bir bacı
Ağlayalım acı acı
Kime deyem hattın(hatun) bacı 
Yeri bacım yeri yeri sağlığınan
Eli telli güllü güllü yağlığınan...
2 notes · View notes
gamgelirgamdan · 7 years
Video
youtube
0 notes
mp3indirmp3dinle · 4 years
Photo
Tumblr media
Tenekeci Mahmut Güzelgöz – Ay Doğar Aşmak İster Tenekeci Mahmut Güzelgöz - Ay Doğar Aşmak İster türkü indir, Tenekeci Mahmut Güzelgöz - Ay Doğar Aşmak İster türkü dinle, Tenekeci Mahmut Güzelgöz - Ay Doğar Aşmak İster mp3 dinle turkuarsivicom
0 notes
urfaobjektif-blog · 4 years
Photo
Tumblr media
Sanatçı Mahmut Güzelgöz Mezarı Başında Anıldı Şanlıurfa müziğinin simgelerinden Tenekeci Mahmut lakaplı Mahmut Güzelgöz mezarı başında sevenleri tarafından anıldı. Müzisyen, Türk Halk Sanatçısı ve Şanlıurfa kültüründe örnek gösterilen isimlerden Tenekeci lakaplı Mahmut Güzelgöz vefatının 32.
0 notes
keremulusoy · 7 years
Text
1997 yılı, Ankara da bir öğrenci evinde Eşkiya filmini izliyorum. 30 yıl hapis yatmış Baran, kendisini ihbar eden Mustafa’dan hesap sormak için avludan içeri giriyor. O sırada bir Urfa klasiği olan sıra gecesi yapılmakta. Orta yaşlı, ellerinde enstrümanlarla müzik yapan adamların tam ortasında onlardan biraz daha yaşlı bir adam; büyüleyici, tok bir sesle gazel okuyor. Ömrümde ilk defa gazel dinliyorum. Arkadaşım Abdullah, Kazancı Bedih bu diyor. Urfa deyince ilk akla gelen isimdir…
Öyle mi? Oysa bizim aklımıza ilk İbrahim Tatlıses geliyordu. Ben de birçok insan gibi Kazancı’yı Urfa’da bir semt zannediyordum. Çünkü popüler kültürün sert bir fragmanla beynimizde kazındığı bu yıllarda gazeteler ellerinde keserle inşaatta çalışırken aniden meşhur oluveren gençleri yazıyordu.
Doksanlı yıllar ise özel kanalların birbiri ardına açılmaya başladığı yıllar oldu. Özel kanalların gelmesi ile batı kültürüyle daha fazla tanışmaya başlamış her gün yeni bir şarkıcıyla tanışır olmuştuk. Klipler, gösterişli neron ışıklar gençliğin yeni gözdesi olmuştu. Yonca Evcimik’e abone olmamanın cehaletle nitelendirildiği yıllardı. Anadolu’nun derin ve zarif müziği geri kalmışlıkla ifade edilir olmuş; Kazancı Bedih gibi nice ozan, aşık, gazelhan ise kaybolmaya, türlerinin son örneği olarak anılmaya başlanmıştı. Kazancı Bedih ise bu isyanını ömrünün son yıllarında çıktığı Savaş Ay’ın programında “Hafızamda binlerce parçalık arşiv var. Bunları birileri derlese, kayıt altına alsa keşke. Hep Hülya Avşar’a, İbo Show’a çıkıyoruz, böyle mi olmalıydı?” diyerek dile getirmişti.
“O SAÇLARI KESTİR” Bedih Yoluk, nam-ı diğer ‘Kazancı Bedih’ ile ilgili bütün bildiklerim o güne kadar arkadaşım Abdullah’ın anlattıklarından ve Eşkıya filminden ibaretti. Bu yüzden yolum Urfa’ya düştüğünde ilk yaptığım iş Abdullah’tan beni sıra gecesine götürmesini istemek oldu. Bilenler bilir, sıra gecelerinin yapıldığı mekânların kendine has bir havası vardır. Yazılı olmayan bir düzen söz konusudur. İçeri ilk pir girer. Pir; gecenin üstadı, hem yaş olarak hem de yetenek olarak herkesin saygısını kazanmış kişidir. Sonra sırasıyla iki yanına cümbüş üstatları oturur. Pir ve ekibi yerini aldıktan sonra herkesi selamlar. Tüm bu seremoniden sonra Abdullah ile ben de ilk ekiple birlikte içeri giriyorum. O dakikaya kadar kelli felli adamların seslerinin bu kadar muhteşem olacağını hiç tahmin etmemiştim. Şarkı arasında Kazancı Bedih, “yeğen, senin adın ne” diyor. “Halil” diyorum. Yüzüme bakıyor ve “bizim pederin de adı Halil idi, fakat sen o saçları kestir, adı Halil olana yakışmıyor…”
  “ASIL MESLEĞİM KAZANCILIKTIR BENİM” Kendisini ilk defa Eşkiya filminde gördüğümü söyleyince “Hekimdede mahallesinde doğdum ben. Hekim Dede Osmanlı divan edebiyatının en önemli şairlerinden, Nabi’nin de doğduğu mahallenin yakınıdır. Nabi’nin de çok gazelini okurum. Bu akşam okudum ama sen herhalde fark etmedin” diyor. Utanıyorum… Müzikten para kazandın mı? diyorum. Kızıyor, misafirim diye bozmak istemiyor. Sonra “Urfa’da herkesin sesi güzeldir. Burada müzisyenlik diye bir meslek yok. Asıl mesleğim kazancılıktır benim” diyor.
ÇULHACININ BAKIRCI OĞLU BEDİH Cumhuriyetin ilk yıllarında dünyaya gözlerini açan Bedih’in doğum tarihini net olarak bilen yok. Nüfus cüzdanında o dönem nüfusa kaydedilen çocukların çoğu gibi 1 Ocak yazıyor. Babası Halil, çulhacılık yaparmış. Modern dokuma tezgâhları çıkınca çulhacılık mesleği de ömrünü tüketmeye başladı diye oğlunu bakırcı Hasan Diyar Usta’nın yanına çırak olarak vermiş. İşte Kazancı Bedih’in hikâyesi o dönemde başlamış.
1960’tan evvelin Urfa’sında, Dergâh- Balıklıgöl ve Hasan Padişah Camisi’nin arasında yer alan Mecmue’l Bahr denilen yerde, bazı geceler müzikli toplantılarla fasıllar geçilir; Urfa’nın müzik ustalarından Mukim Tahir, Kel Hamza, Tenekeci Mahmut gibi ustalar bülbül sesleri ve su sesleri arasında burada meşk edilirmiş. Genç yaştaki Bedih ise babasıyla gittiği Mecmue’l Bahr’da gramofondan Hafız Burhan, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar gibi ünlü sanatçıları ilgiyle ve hayranlıkla dinlermiş. 17 yaşındayken cümbüşle tanışması ise hayatını şekillendirmiş. Babasından kendisine cümbüş almasını isteyen Bedih, cümbüş çalmayı da Şıh Müslüm’den öğrenmiş. Bedih daha sonraki yıllarda ud ve tambur çalmayı da öğrenince; Gazelhan Sıra Gecesi geleneğinin yapı taşlarından birisi olmayı başarmış.
BANDOCU BEDİH 1949 yılında askere gidinceye kadar, gündüzleri bakırcılık, geceleri ise müzik yaparak yaşamını sürdürmüş. Bando birliğinde yaptığı askerliğini tamamlayıp döndüğünde aile nüfusunun artması üzerine daha iyi gelir getirdiği için 1960’ların başında belediyede işe girmiş. Aynı zamanda belediyenin bando takımında da görev almış. Yıllar geçtikçe Kazancı Bedih sıra gecelerindeki kişiliği, güzel sesi ve icrasından dolayı, çıraklıktan kalfalığa; kalfalıktan, ustalığa giden bir yolda “Pir” ve “Bedih Usta” lakabıyla da anılmaya başlamış. Ailesini geçindirmek Bedih için gün geçtikçe zorlaşınca, İstanbul’a gitmeye karar vermiş. İki yıl çeşitli işlerde çalışıp bir de çığırtkanlık yaptıktan sonra Urfa’ya, belediyedeki işine geri dönmeye karar vermiş.
ZÜĞÜRT AĞA Sesinin eşsizliği, taklit edilememesi, kendi has yorumu ile bir anda bütün Urfa tarafından tanınan bir adam olur. Televizyonla ilk tanışması 1985’te Züğürt Ağa filmdeki küçük bir sahneyken gerçek anlamda tanınması 1993’teki programdır. 1993’te çıktığı programda okuduğu gazelden sonra ünlü olmuştur. Aynı programda karşılaştığı Ahmet Kaya için İbrahim Tatlıses tanıyor musun? diye sorduğunda, “Tanımıyorum ama saçını sakalını kesse iyi olur” demiştir. Bedih’e göre ahalinin karşısına çıkılıyorsa ona saygı gösterilmeliydi. Birkaç TV programına daha çıkan Kazancı Bedih, bu işi de sevmemiş ilerleyen yıllarda bir çok programdan davet edilmesine rağmen gitmemiştir. 2003’te müziği bırakmaya karar verir Kazancı Bedih artık sadece ilahi ve mevlit okur. 70 yaşından sonra gelen şöhreti ben ne edeyim, para kazanıp da rafa mı dizeceğim diyen Kazancı Bedih; 2 bin üzerinde kaset sahibiydi. 2000’e yakın türkü ve gazel derlemiş; “Sıra geceleri bir konservatuardır. Hepimiz o okuldan mezun olduk ne güzel. Yüzlerce türküden, gazelden, mayadan, hoyrattan oluşan dağarcığımız oluştu…” diye özetlemiştir aslında her şeyi. Kazancı Bedih, müzikten inanılmaz paralar kazanmadı. İdeolojik şarkılar seçip bir kesimin hayranlığını kazanmak gibi kurnazlık yapmadı. Onu ünlü edecek bir hikâyesi de olmadı. İkinci eşiyle birlikte katalitik sobasından çıkan gaz yüzünden hayata gözlerini yumdu. Ne yazık ki sesi, hafızasındaki o değerli arşivi, ustalığı kimse yaşarken fark etmedi. Alın teri, emek, sevgi ve saygıyla geçen bir ömür, bir Bedih geçti bu dünyadan. Çulhacının oğlu olarak doğdu, Kazancı olarak öldü.
NOTLAR: *Kazancı Bedih: “Sizi neden TV programlarında görmüyoruz?” diye soran gazeteciye: “Memlekette rakı tüketimi artar diye korkuyorum” diye nükteli bir cevap vermiştir.
*60 yıldan fazla süre sıra gecelerinde türkü söyleyen Kazancı Bedih’in, 2000’den fazla mahalli kaseti bulunmaktadır.
*Züğürt Ağa filminin yönetmeni Nesli Çölgeçen olsa da birçokları bu filmi, senaryosunu yazan Yavuz Turgul ile başrolde oynayan Şener Şen ikilisinin bugüne kadar ulaşan kimyasıyla hatırlar. Şener Şen kadar anılmaya değer diğer rollerde ise Füsun Demirel ve Erdal Özyağcılar adeta döktürür. Nice başarılı yardımcı oyuncunun yanı sıra, Ağa’nın babası ile genç kızın düğününde çalan saz takımının arasında, Urfalı halk ozanı Kazancı Bedih de görünmektedir.
Yazı: Halil Yıldız
*Bu yazı Marmara Life dergisinin 102′inci sayısında yayınlanmıştır. (2017, Mayıs/Haziran)
Garip Bir Kuştu Gönlü Bedih’in 1997 yılı, Ankara da bir öğrenci evinde Eşkiya filmini izliyorum. 30 yıl hapis yatmış Baran, kendisini ihbar eden Mustafa’dan hesap sormak için avludan içeri giriyor.
0 notes
gulveask-blog · 7 years
Photo
Tumblr media
Tenekeci Mahmut Parkında'da
0 notes
gamgelirgamdan · 10 years
Audio
2 notes · View notes
gamgelirgamdan · 10 years
Audio
şair eşref'in tasvîr-i ahvâl'inden
tenekeci mahmut yorumu
Ağarmış saçların bir dağ başında kara dönmüştür, O dağın dâmeninde gözlerim enhâra dönmüştür, Bütün mûy-i siyâhım bembeyaz ezhâra dönmüştür, Tenimde cevher-i can bir çekilmez bâra dönmüştür.
Dâmen: etek. Enhâr: nehirler. Mûy-i siyâh: kara kıl. Ezhâr: çiçekler.Bâr: yük.
Cihâna geldiğim günden beri pek çok cefâ gördüm, Ezildim bâr-ı gam altında, bin türlü ezâ gördüm, Değil bigânelerden, âşinâlardan belâ gördüm, Vücûdum âlem-i sıhhatte bir bimâra dönmüştür.
Bâr-ı gam: gam yükü. Bigâne: yabancı. Âşinâ: tanıdık. Bimâr: hasta.
Sen ister boynuna ip tak, diler cevherli kordon tak, Bu dünyâdan nasibîn en nihâyet bir avuç toprak, Bekaası var mı dehrin dîde-i im’ân ile bir bak, Nice ma’mûre-i âlem harâbezâre dönmüştür.
Bekaa: bakilik, kalıcılık, ölümsüzlük. devamlılık. Dehr: dünya. Dide-i im’ân: inceleyen göz. Ma’mûre-i âlem: dünyanın bayındır yerleri.
Ne olmuş olsa âdem kalmamıştır zevki dünyânın, Hele me’mûr olursa râhatı olmaz bir insânın, Hükûmetlerde feryâdı çekilmez lâle-girânın, Felek Haccâc-ı Zâlim’den daha gaddâra dönmüştür.
Lâle-girân: lâleye (demir halkaya) vurulmuş olanlar.
Duyan yok, söyleme başında bin türlü belâ olsa, Emin olma sakın bir şahsa hattâ evliyâ olsa, Sokar akreb gibi fursat bulunca akrabâ olsa, Bütün ebnâ-yı âdem bir zehirli mâra dönmüştür.
Ebnâ-yı âdem: insan oğulları. Mâr: yılan.
Görüp de sûretâ bir zâhidi zannetme bîçâre, Açar isterse tîğ-i cevr ile sînende bin yare, Verir evvel nasîhat, sonra âdemden alır pâre, Büyük gümrükte vâiz sanki bir simsâra dönmüştür.
Zâhid: din kurallarına sıkı sıkıya bağlı olan, sofu. Tîğ-i cevr: cevher kılıcı. Sîne: göğüs. Vâiz: vaaz eden.
Büyüklerce cihanda âciz aldatmak dirâyettir, Yalan söz söylemek onlarca gûyâ bir zarâfettir, Küçüklerden sudûr etse fakat bunlar cinâyettir, Büyüklük, seyyîatı setr için astara dönmüştür.
Dirâyet: beceriklilik. Sudûr etmek: meydana çıkmak. Seyyiât:kusurlar, suçlar. Setr: örtme.
Kuşatmış mülk-i islâmı serâpâ düşmen-i devlet, Küsûfa uğramış hurşîde dönmüş âdetâ millet, Mezâlim kaplamış etrafını, fânûs-i hürriyet Zalâm-ı leyl içinde parlayan envâra dönmüştür.
Serâpâ: baştan sona kadar. Küsûf: güneş tutulması. Hurşîd: güneş.Mezâlim: zulümler. Zalâm-ı leyl: gecenin karanlıkları. Envâr: ışıklar.
Cihanda var mıdır bizler kadar bilmem garez-mu’tâd? Görürsek kimde âsâr-ı liyâkat eyleriz berbâd, Edilmez mi teessüf? bizdeki erbâb-ı isti’dâd Habiste uykudan mahrûm olan bidâra dönmüştür.
Garez-mutâd: gareze alışmış. Âsâr-ı liyâkat: değerlilik eserleri.Bidâr: uykusuz, uyanık.
Olur mu câzibe, seyr eyle, her mahbûb-i gül-femde? Kemâl olmaz mekâtibden yetişmiş her bir âdemde, Şehâdetnâmeli câhil mi istersin bu âlemde? Maârif şimdi bizde meyvasız eşcâra dönmüştür.
Câzibe: çekicilik. Mahbûb-i gül-fem: gül ağızlı sevgili. Kemâl:olgunluk. Mekâtib: mektepler. Eşcâr: ağaçlar.
Cehâlet âdemi mahrûm eder her bir saâdetten, Cehâlettir cihanda var ise eşna’ esâretten, Uzağa gitme, Eşref, bu yakınlarda cehâletten Koca bir milletin ikbâli bak idbâra dönmüştür.
Eşna': çok iğrenç. İkbâl: talih düzgünlüğü, işlerin iyi gitmesi, yükselme. İdbâr: talih yüzçevirmesi, işlerin ters gitmesi, düşme.
Felek gayet dönek, dünya bir cellad-ı müthiştir İçinden çıkması bu müşkilâtın hayli bir iştir Değirmen sanki yıl, ay onun çerh-i eyyamı birer diştir İçinde adem oğlu bir ufak çavdara dönmüştür.
4 notes · View notes
gamgelirgamdan · 11 years
Audio
kısa türkiye güzellemesi
0 notes
gamgelirgamdan · 11 years
Audio
1 note · View note
gamgelirgamdan · 11 years
Audio
hele yar yar zalım yar
ayrılık var ölüm var
0 notes
gamgelirgamdan · 11 years
Audio
0 notes
gamgelirgamdan · 12 years
Audio
0 notes
gamgelirgamdan · 12 years
Audio
1 note · View note