Tumgik
#kızlıerkekli
paylasimzamani · 2 years
Text
Ayakkabı neden vurur?
#ayakkabı #neden #vurur #istanbul #cute #moda #why #acibadem #ayakkabi #nasıl #giyim #world #smeil #kombin #tbt #man #izmir #mi #kids #tarz #turkey #hairstyl #shoes #yoksun #hair #sporayakkabı #kızlıerkekli #cut #erkekgiyim #kahwe
Yanlış ayakkabı seçimleri ayakların ayakkabı içinde sıkışması ve ayağı vurması biçiminde tepki vermektedir. Bu da ayaklarda şişmeye, su toplanmasına, burkulmaya yahut nasır gibi hastalıklara yol açabilmektedir. Bu gibi negatif sonuçlara yol açan ayakkabı vurmalarının belli başlı sebepleri vardır. Bu nedenlerin her birinin çözümü de mevcuttur. Bundan dolayı ayak sağlığı için ayakkabı seçimine…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kizlierkekli · 9 years
Text
Interstellar’daki Baba Figürü Prezervatifle İlgili Hislerimi Değiştirmişti
Tumblr media
Merhaba. Sizlerle geçen hafta başımdan geçen ilginç bir olayı paylaşacağım. Kapalı bir çevreden geldiğimden dolayı izninizle Gülsüm olan gerçek ismimi Saniye, nişanlımın Bülent olan gerçek ismini ise Mithat olarak kullanacağım.
Geçen hafta kaynanamgilin umreden dönüşünü tebriklemek için kaynanamgile gittiydik. Nişanlım Mithat önce, “Kız benim ne işim var kaynanangilde, deli” diye bana çıkışacak olduysa da “Kaynanamgil içli köfte yapmış, seversin” deyince ikna olmuş ve kaynanamgile benimle birlikte gelmeyi kabul etmişti. Kaynanamgili tebrikleyip akşam yemeğini ifa ettikten sonra müsaade istediğimizde saat henüz altı buçuktu. Mithat ani bir şekilde, “Kız yürü gidek Interstellar’ı izleyek” dediğinde “Ay benim ne işim var Interstellar’da, deli” diye çıkışacak oldumsa da “Nolan, Matthew McConaughey’i oynatmış, seversin” deyince ikna olmuş ve nişanlımla sinemanın yolunu tutmuştum. Salona girmeden önce Mithat durduk yerde, “Kız benim ne işim var popcornla, deli” diye bana çıkışacak olduysa da “Ben şimdi popcorn mu dedim be” deyince mahcup olup susmuştu.
169 dakikalık bu görsel şölen içimizdeki seks ateşini körüklemiş, bedenlerimiz o 169 dakika içerisinde 169 kere yanıp tutuşmuştu. Memento, Prestige, Inception gibi filmleriyle tanıyıp sevdiğimiz 44 yaşındaki İngiliz yönetmenin son filminden çıkıp babamgilin evine doğru yola düştüğümüzde uzaklarda bir yerlerde bir şeylerin kök saldığını hissedebiliyorduk. Film ikimizi de çok etkilemiş, içimizdeki seks ateşini körüklemişti. Zamanın o süreksizliği, fiziğin o kuantumluğu bizi çıldırtmış, koskoca salonda filmi izleyen tek çift olarak aklımız fikrimiz sekste kalmıştı.
Ortodoks Alevisi, eğitimli bir aileden gelen bayandım. Kızlığımı henüz 24 yaşında kaybetmiştim ve pişman da değildim. Ailemin bana cinsel eğitim konusunda tembihlediği en önemli derslerden biri ise her ne olursa olsun prezervatif kullanmaktı. Nişanlım Mithat ise Sünni Protestan ve yoksul bir background’dan geliyordu. Erkekliğini henüz 26 yaşında kaybetmişti ve pişman da değildi. Ailesinin ona cinsel eğitim konusunda tembihlediği en önemli derslerden biri ise her ne olursa olsun prezervatif kullanmamaktı. Bir keresinde bir sevişmemiz esnasında bana amcasının, “Bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur, gerisi Allah Kerim...” sözlerini hatırlatınca seksimize mecburi bir ara vermek ve yeniden heyecanlanmak için bir yarım saat kadar beklemek zorunda kalmıştım.
Doğum kontrolünün bir ihanet olduğuna inanan nişanlım, “Bir nöbetçi eczane bulalım da prezervatif alalım” dediğimde küplere binmiş, “Kaynanangile geldim, Interstellar’ı 169 dakika izledim ama prezervatif, NO!” diye çıkışmış, filmdeki baba figürüne atıfta bulunmayı da ihmal etmemişti.
O gün babamgilin evinin değil de Mithat’ın bekâr arkadaşlarından Yunus’un evinin yolunu tuttuk; hem de prezervatifimiz olmadan. Şimdi aradan geçen yılların ardından bundan pişmanlık duymuyor, en büyük oğlumuz Fatih’in böyle bir aşkın ve bilinçli düşünce tarzının meyvesi olmasından gurur duyuyorum. Yeni evlenen arkadaşlarıma ise verdiğim öğüt sabit: Bu ülkede yıllarca bir doğum kontrolü ihaneti yaptılar ve neslimizi kurutma yoluna gittiler. Neslin önemi, gücü ekonomide olduğu gibi manen de çok önemli. Beylerinizle sevişirken lütfen bunu unutmayın.
Dünya ve ahir dünya hakkında benzersiz bir yapıt olan Interstellar adlı filmin bizi böylesine bilinçlendireceğine açıkçası asla ihtimal vermezdim. Teşekkürler Christopher Nolan!
Hikâyenin devamı için: http://ohaber.com/-dogum-kontrolu-ile-yillarca-ihanet-edip-neslimizi-kurutmak-istediler--h-493946.html
2 notes · View notes
unsuzdusunurr · 10 years
Photo
Tumblr media
Ne desek ki
5 notes · View notes
paylasimzamani · 2 years
Text
Ağızda neden yara çıkar?
#ağızda #neden #yara #çıkar #istanbul #hayat #incel #why #siirsokakta #hızlandır #nasıl #şiir #düşük #world #kufursokakta #öğünleri #tbt #aşkacısı #vermenin #mi #kitap #sende #turkey #hüzün #keyfini #yoksun #duvaryazıları #ile #kızlıerkekli #agirsozler
Ağız içerisinde çıkan yaralar aft yahut ağız ülseri olarak da adlandırılırlar. Küçük olmalarına karşın boylarından büyük acılara neden olan bu yaralar, beslenmenin sıkıntılı bir süreç şekline gelmesine de neden olurlar. Daha fazla yanakların ve dudakların kenar kısımlarında, dilde, damakta ve diş etlerinde görülebilen ağız yaralarının neden ortaya çıktıkları tam anlamıyla bilinememekte. Lakin…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kizlierkekli · 10 years
Text
Hepimizin Duası Aynı Anda Kabul Olmuştu
Tumblr media
Merhaba. 30-40 kişilik dar bir yakın arkadaş grubumuz var. Genellikle bekar arkadaşlardan oluşan bu grubumuz dışında pek kimseyle görüşmüyor, zamanımızın çoğunu bu gruptan arkadaşlarla geçiriyoruz. Bekar bir bayan olarak başımdan geçen bu olayı sizlerle paylaşmaya biraz çekiniyorum ama içimde daha fazla tutamayacağım.
Dedim ya, 30-40 kişilik bir grubuz ve çoğumuz da bekar olduğu için ister istemez bazı duygusal çekimler olabiliyor. İşte bu hikayemin başlangıç noktası olan Nihat’la da tanışıklığımız bu arkadaş grubuna dayanıyor. Yakın bir arkadaşım olan Nihal bir gün heyecanla yanıma gelip, “Ayfercim, inanmayacaksın, Norveç’te DJ’lik ve prodüktörlük yapmakta olan erkek kardeşim Nihat Türkiye’ye kesin dönüş kararı aldı, burada bir kulüpte resident dj olarak işe başlayacak!” diye müjdeyi verdiğinde içimde bir şeyler kıpırdanmıştı. Nihat’ı, arkadaşım Nihal’in Facebook sayfasındaki fotoğraflarından uzun süredir takip ediyor ve oldukça da beğeniyordum. Geceler boyu rabbime Nihat'a kavuşmak için dualar ettiğimi bilirim.
Bununla beraber, yine Nihal’in Facebook sayfasındaki fotoğraflardan anladığım kadarıyla, Nihat’ın gönlü de yine bizim grubumuzdaki yakın arkadaşlarımızdan Serap’taydı. Çeşitli yorumları okuduktan sonra konuyu çaktırmadan Nihal’e açmış, Nihat’ın geceler boyu Serap için dualar ettiğini öğrenmiştim. Yaşça çoğumuzdan genç olan Serap, 415 Kahraman Arıyoruz ilanı üzerine bir üniversiteye başvurmuş, mülakatlar sonucunda kahraman olarak seçilince Türk Dili ve Edebiyatı okumaya başlamıştı. Nihal’in Facebook sayfasındaki fotoğraflardan anladığım kadarıyla, Serap’ın gönlü ise Taner’deydi.
Taner’le ortaokul ve liseyi aynı okulda, hatta aynı sınıfta okumuştuk. Yediğimiz içtiğimiz yıllardır ayrı gitmiyordu ve her zaman için birbirimizin canciğer panpaları olmuştuk. Taner’in gönlünün öteden beri bizim gruptaki arkadaşlardan Handan’da olduğunu biliyor, yıllar yılı Taner’in Handan için yanıp tutuşmasına en yakından tanıklık ediyordum. Çok defalar Handan için dualar eden Taner, bir türlü bu çok sevdiğimiz arkadaşımıza açılamamış, o her şeyin devamını getirecek ilk adımı atamamıştı.
Canımdan çok sevdiğim Tanerciğime bir türlü söyleyemediğim şey ise Handan’ın gönlünün başkasında olmasıydı. Dayımın oğlu Fatih askerden döndükten sonra arkadaş grubumuza dahil olmuş, sevecenliği ve iyi kalpliliği ile herkesin kısa zamanda sevgisini ve saygısını kazanmıştı. Özel bir şirkette inovasyon sorumlusu olarak çalışan Fatih’e abayı yakan Handan, gerek yetiştirilme tarzı gerekse de içine kapanık, utangaç kişiliği nedeniyle Fatih’e açılamıyordu.
Esasında iyi de oluyordu, zira Fatih’in gönlü bendeydi. Çok uzun zamandır kardeşim gibi gördüğüm Fatih’in bana olan ilgisinin son dönemlerde başka bir yöne evrildiğini hissediyordum. Benimle daha çok zaman geçirmek için bahaneler uyduruyor, yan yana oturduğumuz zamanlarda bedenime dokunmak için olmadık nedenler üretiyordu. Bu zeki, çalışkan ve yakışıklı gencin ilgisi hoşuma gitmekle birlikte, benim gönlüm Burak’taydı ve dualarım ona kavuşmak içindi.
Bununla beraber, yine Nihal’in Facebook sayfasındaki fotoğraflardan anladığım kadarıyla, Burak’ın gönlü de yine bizim grubumuzdaki yakın arkadaşlarımızdan Deniz’deydi. Çeşitli yorumları okuduktan sonra konuyu çaktırmadan Nihal’e açmış, Burak’ın geceler boyu Deniz'e kavuşmak için dualar ettiğini öğrenmiştim. Yaşça çoğumuzdan genç olan Deniz, 415 Kahraman Arıyoruz ilanı üzerine bir üniversiteye başvurmuş, mülakatlar sonucunda kahraman olarak seçilince Türk Dili ve Edebiyatı okumaya başlamıştı. Nihal’in Facebook sayfasındaki fotoğraflardan anladığım kadarıyla, Deniz’in gönlü ise İlker’deydi.
İlker’le ortaokul ve liseyi aynı okulda, hatta aynı sınıfta okumuştuk. Yediğimiz içtiğimiz yıllardır ayrı gitmiyordu ve her zaman için birbirimizin canciğer panpaları olmuştuk. İlker’in gönlünün öteden beri bizim gruptaki arkadaşlardan Pınar’da olduğunu biliyor, yıllar yılı İlker’in Pınar için yanıp tutuşmasına en yakından tanıklık ediyordum. Çok defalar Pınar'a kavuşmak için dualar eden İlker, bir türlü bu çok sevdiğimiz arkadaşımıza açılamamış, o her şeyin devamını getirecek ilk adımı atamamıştı.
Başta da dediğim gibi; kardeş gibi olan dar bir gruptuk ve bunun avantajları olduğu gibi, dezavantajları da vardı. Bu grup dışında pek kimseyle görüşmediğimizden olacak, gönlümüzü de yine bu gruptan arkadaşlara kaptırıyor, arkadaş olduğumuz için birbirimize açılamıyor ve geceler boyu birbirimize kavuşmak için dualar etmekle teselli buluyorduk.
Yine toplandığımız bir gün havada garip bir şeyler vardı. Herkes sanki gizli bir hazırlık içindeydi. Sanki birazdan herkes birbirine açılacak ve rahatlayacaktı. Fakat kimlerin duaları kabul olmuştu?..
Anladığım kadarıyla hepimizin olmuştu, zira o gece sabaha kadar bir salonun içinde herkes birbirine açılıyordu. Ben Nihat’a açılırken, Nihat Serap’a açılıyor, Serap Taner’e, Taner Handan’a, Handan Fatih’e, Fatih bana, ben Burak’a, Burak Deniz’e, Deniz İlker’e, İlker Pınar’a, Pınar Ender’e, Ender Yonca’ya, Yonca Serkan’a, Serkan Hande’ye, Hande Metin’e açılıyordu.
Sabah hiçbirimizin kılını kıpırdatacak hali kalmamıştı. Uzunca bir süre, "E, hepimiz bir diğerine kavuşmak için dua ediyoruz ama hangimizin duaları kabul olacak ki!" diye düşündükten herkesin dualarının aynı anda kabul olduğunu görmüş, unutamayacağımız bir deneyim yaşamıştık. Bunu çok daha fazla tekrarlamaya söz vererek ayrıldık. Üç yıldır her cumartesi bir araya gelir ve “grupça” görüşürüz.
 Hikayenin tamamı için: http://www.ensonhaber.com/nihat-hatipogluna-ilginc-ask-sorusu-2014-07-08.html
0 notes
itsvintagemermaid · 10 years
Photo
Tumblr media
http://itsvintagemermaid.tumblr.com/
4 notes · View notes
harctengazel · 10 years
Text
Cinsellik...
İnsanların cinselliğin dünyanın en utanılası, günah ve kötü bir olgu olarak göstermeye çalışıp fakat bunun yanında "en az üç çocuk" ve "we wants you" gibi söylemler ile bol çocuk yapın askere gönderin, sistemin kölesi olun demesi nasıl bir ironidir... 
12 notes · View notes
paylasimzamani · 2 years
Text
Zona neden tekrarlar?
#zona #neden #sunnyday #istanbul #tekrarlar #holiday #why #томхарди #nasıl #basen #world #планетаобезьян #tbt #video #mi #russia #turkey #mortalkombat #yoksun #love #kızlıerkekli #joker #kahwe #conor #dünya #america #kadınlar #bayram #raczek #ibrahim
Zona hastalığı bir deri hastalığıdır. Deri üstündeki sinirlerde hassaten gövde, bacak ve yüz bölümlerinde ağrılı bir biçimde oluşan kabarcıklardan ortaya çıkar. Bu kabarcıklar zaman içinde dökülmektedir. Zona yaşlılarda daha sık gençlerde nadiren görülür. Zona hastalığının daha önce suçiçeği geçirmemiş kimselerde görülme ihtmali düşüktür. Bu virüsün tekrar aktif olması için kişinin derisine…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinliadamli · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
basitzordur · 11 years
Photo
Tumblr media
#kızlıerkekli ev mi?
Bu ülkedeki yurtlar “şöyle” olmalı gibi bir açıklama yapabilirim. Birileri de “hadi yahu” diyebilir. Sonuçta ben de başkaları da zurnıanın son deliği olarak bu fikirsel tartışmayı yürütürüz. Bu tartışmada “bence polis evlere ahlaksızlığı önlemek için” baskınlar yapabilir de diyebilir miyim? Tartışılır. Eğer temel insan haklarını temel alarak yaşamak gibi bir iddiamız varsa, böyle bir laf sarfediyor olmam, düzünden saçmalık olur. Hadi ben, dediğim gibi, zurnanın son deliğiyim ya, peki kamusal bir figür olarak bir ülkenin Başbakan'ı benzer bir cümleyi kurarsa, ve daha sonraki iki konuşmasında da bu pozisyonu – yanlış anlamaya mahal vermeyecek biçimde – savunmaya devam ederse, hangi kelimeyi kullanırız onu da siz seçin.
Ancak konumuz Başbakan değil.
Konu aslında öğrenci evleri de değil. Konu öğrenci evlerini de kapsayacak biçimde, bu ülkenin gençlik politikası.
Kabaca iki döneme ayırıyorum “gençlik politilarını”;
“Pasif – aktif dönem”, kısıtlı imkanlar sağlayarak, ya da hiç imkan sağlamayarak bir politikasızlık dönemi, ki bu anlayışın kendisi bizzat bir gençlik politikası. Bunu zaten 2008'de açıkca yazmıştık. Neo-liberal dönemler sağolsun, gençlere imkan sunmayıp onları ailelerinin ve mahallenin inisiyatifine bırakırsak zaten pasifize oluyorlar. Olmayanlara da olabildiği kadar derme çatma spor etkinlikleri sağlanıyor. Yerel yönetimler sağolsun, bu konuda hakikaten ilerleme var. Bu yaklaşım özellikle 2000'li yılların ortasına kadar devam etti. “Pasif” çünkü ortada bir imkan yok gibi, ama bu pasifliğin kendisi aslında “aktif” bir politika, çünkü derdi gençleri bastırmak.
“Aktif – aktif dönem”, daha fazla bütçe, daha fazla imkan, daha fazla görünürlük, büyük projeler, bolca medya görünürlüğü üzerine şekillenmiş bir gençlik politikası. Bu dönem de kabaca 2007'den sonra ve özellikle Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın kurulması süeciyle zirve yapan anlayış. Ayrıntısı Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın sitesinde var, ayrıntıya girmeye gerek yok.
Ayrı dönemler olsa da her iki dönemin benzer noktaları bol. Her ikisinin de “ideal” bir gençlik tanımı mevcut. Hatta mevcut gençleri bir sorun olarak görüp bu sorunu “çözmek” üzerine yaklaşımlar ürettiği bir gerçek. Bu politikalar gençleri homojen hayal etti, hatta hepsini öğrenci sandı. Onlar “için” iyiyi belirledi, gençlerin ona uymasını sağlamaya çalıştı.
Bu paragraf daha uzar, ama sosyal mühendislik ne kadar mümkün olur bilemedim.
Bakınız #direngeziparkı
Not: Foto Penguen Dergisi tabi...
0 notes
selluka-style · 11 years
Text
"Kızlı Erkekli" muhabbetini eleştiren erkeklerimizin en iyimser tahminle %90ini konu kendi eşi kızı bacısı devreye girince görmek isteriz..
0 notes
paylasimzamani · 2 years
Text
Zona neden olur?
#zona #neden #olur #istanbul #sunnyday #holiday #why #shoredich #томхарди #nasıl #paris #basen #world #melbourne #планетаобезьян #tbt #madrid #video #mi #kensington #russia #turkey #hydepark #mortalkombat #yoksun #china #love #kızlıerkekli #tokyo #joker
Zona hastalığının oluşumunun tek nedeni ‘’Herpes Zoster’’ virüsleridir. Oldukça zor süreçler geçirmeye neden olan bu hastalık halk arasında genelde gece yanığı ya da kuşak hastalığı olarak bilinmektedir. Zona hastalığının tek nedeni bir virüs olsa da günlük hayattaki bazı durumlar da hastalığın oluşmasına yardım etmektedir. Stres, travma, üzüntü, depresyon gibi bağışıklık sisteminin ciddi bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kizlierkekli · 10 years
Text
Şu Ramazan Elbet Bir Gün Sona Erecekti!
Tumblr media
Merhaba. Ortaokul ve lise yıllarımdaki yüksek başarılarım, course’larıma olan ilgim alakam ve exam’lerden aldığım high score’lar, hayatımda bir kez bile dershane denen o illetten adımımı içeri atmamama rağmen, gerek kendi okulumdaki eğitimci büyüklerimin gerekse de yaşadığımız yer olan Denizli’nin eğitim community’sinin dikkatini çekmemi sağlamıştı.
Agriculture engineer olan babam ve ev hanımı olan annem, Hukuk okumamı ve ileride Başbakan Yardımcısı olmamı diliyorlardı. Yine ödül aldığım bir tören sırasında okul müdürüm yanımıza gelmiş, “Doğan Bey, oğlunuz Şahin derslerinde çok başarılı, karıda kızda da gözü yok, bunu İstanbul’daki Ankara’daki üniversitelerde anarşist yaparlar, gel bunu okumaya Amerika’ya gönderek” dedi. Bu idea mom and dad’i gururlandırmış, varlıklı bir aileden gelmem nedeniyle school application işlemleri hemen başlatılmıştı.
Her şey bir anda olup bitmiş, Amerika Birleşik Devletleri’nin Florida eyaletindeki Miami şehrinde bir college’a register olmuştum. Dar bir çevreden gelmenin engellerini Miami’de geçirdiğim ilk zamanlarda hiç hissetmemiş, international students environment’ın ve local guyz’ların ilgi odağına yerleşmiştim. Hem derslerimde başarılıydım hem sanatla ilgili discussion’larda çevremdekileri etkileyebiliyordum ve hem de sosyal olarak herkesle çok rahat iletişim kurabiliyordum.
Miami’de zaman geçirdikçe, bir başka gizemli yönümü daha keşfetmeye başlamıştım. O da kadınların bana olan attention’ıydı. Gerek Türk olmam gerekse de fiziğim nedeniyle oldukça ilgi görüyor, bense bu ilgiyi mahçup tavırlarla geçiştiriyordum. Neden sonra, okulumdaki Paraguaylı arkadaşlarımdan Larissa, “Sende tam jön tipi var Şahin, neden ünlü bir yapım şirketinin yarın yapılacak seçmelerine gitmiyorsun” dedi. “Ben ne anlarım kız oyunculuktan” diyecek olduysam da Larissa üsteledikçe üsteliyor, bir yandan da elindeki kamerayla boy boy fotoğraflarımı çekiyordu.
Ertesi sabah, o yapım şirketinden bir telefon aldım! Larissa yapacağını yapmış, önceki gün çektiği fotoğraflarımı benden habersiz şekilde production company’ye gönderivermişti. Telefondaki ses, saat tam 11.00’de stüdyolarında olmamı, gelmeden önce traş olup duş almamı,  yanımda yedek çamaşır ve sabun getirmemi tembihliyordu. Hemen duşa girdim.
Her insana olduğu gibi, yaradan rabbim tarafımdan bana da bahşedilen şehvet duygusu; âile kurumunun tesis edilmesi, toplumun güç ve kuvvet kazanması ve Allah Teâlâ'nın rızâsı doğrultusunda dünyanın imâr edilmesi gibi dünyevî faydalar gerçekleştirmek gibi nedenlerle bende de vücut bulmuştu. Bu gücü (şehvet gücünü) doğru yolda harcamayı -ki bu, gücü yeten kimsenin evlenmesidir- kullarına emreden rabbim, bu depolanmış gücün (şehvetin) ihtilâm olma (rüyâlanma) yoluyla dışarı çıkarılmasına da onay veriyordu. Allah Teâlâ'nın kullarının bünyelerine yerleştirdiği bir yol olan ihtilâm, o gece bana bir kez daha uğramıştı. Kadın ve erkekteki cinsel gücün başka bir tarafa yönlendirilmesi olarak tanımlanabilecek bu olguda, gücün dışarı çıkarılmasıyla ilgili olarak insanın herhangi bir rolü ve etkisi yoktur. Aksine bu güç, insanın tabiatının gereğidir ve insan bundan dolayı dînen sorumlu tutulmaz.
İhtilâmın rabbim tarafından bünyelerimize yerleştirilen şehvet duygusunun bir yansıması olduğunu bilmenin rahatlığı, bir saniye olsun başka bir fikirle içime kurt düşürdü: Ramazan ayındaydık ve niyetliydim! Şimdi ne olacaktı? “İhtil’amına koyayım!” diye kendime kızarken konuyu google’lamaya karar verdim. Search results, bana ihtilâmın orucu bozmadığını söylüyordu. İçim rahatlamıştı. Orucum bozulmamıştı.
Saat tam 11.35’te stüdyonun kapısındaydım. Bir şeyler ters gibi geliyordu bana. Etrafta yarı çıplak, koca popolu, vücutları kremlenmiş yağlanmış kızlar ve erkekler fink atıyor, kah meme kah bacak, dört bir yanım bu çıplak ama biçimli vücutlarla dolup taşıyordu. Stüdyodan içeri adım attığımda yaşadığım şokun etkisi ikiye katlanmıştı! O da neydi! Dün bana bu audition’ı haber veren Larissa içerde anadan üryan dolaşıyor, yanından gelip geçen yakışıklı gençlere öpücükler atıyor, şakalaşıyor, biçimli ve yuvarlak poposundan makas almalarına izin veriyordu!!
Tumblr media
Neden sonra beni gördü ve Türkçe olarak, “Şahin!” diye bağırdı! Elimden tuttuğu gibi beni yönetmenin yanına götürmüş, bir çırpıda bu 25 yaşlarındaki genç adamla tanıştırıvermişti. Yönetmen, beni görür görmez, “Larissa, sen gerçek bir yetenek avcısısın, bu Türk yeni yıldızımız olacak!” diye kahkahayı basmıştı. Bense şaşkınlık içinde olup biteni izliyor, etrafımı saran tazeler beni soyarken itiraz bile edemiyordum.
Neden sonra Larissa beni bir yatağa yatırdı ve tüm kameralar bir anda yatağın etrafına toplandı. Neler olup bittiğini anlayamamıştım ama oruçlu olduğumdan dolayı bu durum beni artık bir miktar rahatsız etmeye başlamıştı. Gerçi vücudumun alt tarafı aynı şeyleri söylemiyordu ama yine de “Ama ben niyetliyim” diye karşı çıkacak oldum. Güldüler. Hairy Pooter and the Deathly Swallows, Fear of an Anal Planet, Clockwork Orgy, Ally McFeel gibi filmleriyle tanıdığımız Panama asıllı Amerikalı yönetmen yanıma gelmiş, “Konuyu google’ladık, hassasiyetlerinizi biliyoruz, bugün sadece bir audition olacağı için cinsel birleşme gerçekleştirmene gerek yok” diye içimi ferahlatmıştı. Ortama ısınmaya başlamıştım ve deneme çekimlerindeki partnerim Larissa da gözüme her an daha da güzel görünmeye başlamıştı. O gün o yatağın üstünde ve sonrasında da stüdyonun dört bir tarafında, diğer oyuncuların ve set çalışanlarının hayret ve hayranlık dolu bakışları altında o güzel kadına bakarak kaç kere dokunmadan boşaldığımı hatırlamıyorum!
Meziyetlerim karşısında nutlu tutulan Panama asıllı Amerikalı yönetmenle o gün hemen oracıkta 10 filmlik bir anlaşma imzalamıştık. Ramazan dolayısıyla henüz dokunmuyordum ama musluk da sonuna kadar açıktı. Bugünler elbet geride kalacak, Ramazan ayı elbet sona erecekti ve işte o zaman “çekimlerin” hakkını daha da iyi verebilecektim. 
Hikayenin tamamı için: http://www.radikal.com.tr/turkiye/hayrettin_karaman_kadina_bakarken_bosalmak_orucu_bozmaz-1200594
0 notes