Tumgik
#kız arkadaşa hediye
ciceklihediye · 11 months
Text
Doğum günü hediyeleri
Doğum Günü Hediye Sevdiğiniz insanın doğum gününü kutlarken onun hayatındaki en özel kişi olduğunuzu hissettirmelisiniz. Doğum günleri sevdiklerinizin dünyadaki varlıklarından, ve onu tanımış olmaktan ne kadar mutlu olduğunuzu gösterebileceğiniz önemli bir gündür. Herkes doğum gününde hatırlanmak ister, hatırlanmayı bekler. Çünkü insanlar dünyadaki mevcudiyetlerinin yakınındaki insanlar için bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gercekbilgi · 1 year
Text
Kız Arkadaşa Sevgililer Günü İçin Hediye Fikirleri 2023
Kız Arkadaşa Sevgililer Günü İçin Hediye Fikirleri, 14 Şubat Sevgililer Günü’nün yaklaşması ile birlikte en çok aranan başlıklardan. Sevgililer Günü, aşkınızı göstermeniz için mükemmel bir fırsattır. Kız arkadaşınıza alabileceğiniz en güzel hediyelerden birini seçmek isteyebilirsiniz. Ancak, sıradan ve beklenen hediye seçeneklerinden sıkılmış olabilirsiniz. Bu nedenle, size yaratıcı ve farklı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gariphanim · 1 year
Text
İnstagramda takip ettiğim bir bayan , süpriz hediye vereceği bir çekiliş yapıyordu bende katıldım haha bana çıkmış 😂 hediye ne peki dedim yüz serumu canım dedi . Aaa yok abla ben öyle şeyler kullanmıyorum yüzüme başka bir arkadaşa ver benim yerime dedim . Tatlım sen çok güzelsin o zaman kız yazmış .ihtiyacın olmadığına göre dedi . Ya evet güzelim biraz deyip şimarıp başkasına devrettim hakkımı😂 kırk yılda çekiliş çıkar oda işe yaramaz birşeydir 😬 şans 😑
16 notes · View notes
binkelam · 4 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sevgililer Günü hediye sepeti nasıl hazırlanır?
https://www.binkelam.com/sevgililer-gunu-hediye-sepeti-hazirlamanin-puf-noktalari/
0 notes
ahdeniz · 4 years
Text
Tumblr media
"Yoğun günlerdi, bilgisayardan bir yere yazı yetiştiriyorum. O ara tanımadığım biri sürekli Twitter'dan mesaj atıyor. Kısa cümlelerle art arda yazıyor, bildirim yağmuru demek bu. Baktım en sonunda derdi neymiş diye. "Kaçıracağım abi kızı. Aklımı zaten kaçırdım." diyor bir yerde. Muhabbet hangi ara buralara geldi bilmiyorum. Beni okumuş, dertleşmeye değer bulmuş. Bir yandan ona laf yetiştiriyorum, diğer taraftan işime bakıyorum. Saat epey ilerliyor. En sonunda nazikçe işime döneceğimi söylüyorum ve konuşmayı noktalıyoruz.
Aradan biraz zaman geçti, telefon çaldı. Tanımadığım bir numara, saat de gece 12 filan. Açtım. "Abla çıksana dışarı, bir şey konuşacağız şurada. Alo, balkona çıktım da abi, selamün aleyküm." selamı alıyorum, o da sigarasından derin bir nefes çekiyor. Ne olup bittiğine dair bir fikrim yok. "Abi şimdi bu bizim mesele 6 yıllık. Seviyorduk, evlenecektik." diye lafa giriyor. Yazışırken nasıl bir hata yaptıysam telefonumu vermişim. O günler kafam çok dağınık, mesaj atanı, arayanı kenarda bekletiyorum. Kimle konuştuğumu anca anladım. Karşımdakiyse kaptırmış gidiyor zaten, anlattıkça anlatıyor.
Telefonda konuşmaktan hazzetmem, uzun konuşmaktansa hiç hazzetmem. Fakat aşık adam dinlenir modundayım, gecemin geri kalanını da veriyorum ona. "Bu bana bir keresinde kıyafet hediye etmişti. Üstümden hiç çıkarmadım. Ama nasıl bir görsen, yere filan oturmuyorum tozlanmasın diye. O aldı çünkü..." Anlatıyor böyle.
Kız da bunu seviyormuş, 6 yıl sonra niye başkasıyla evlenmeye koyulmuş diye merak ediyorum hikâyenin sonlarını. Fakat beşinci sigarasını filan yaktığı sırada "Dostum bir dakika... gecenin bir yarısı tanımadığım biri arıyor, sigaradan derin nefesler çekerek sevdiği kızdan yediği kazığı anlatıyor. Kendimi festival filminin ortasında gibi hissettim, tek laf etmeden dinledim, eyvallah. Ama artık kapatmalıyım be hacı." diyorum. 1 saati geçmişiz telefonda. Daha sonra kaldığımız yerden devam etmek üzere anlaşıp kapatıyoruz.
Ertesi gün mesaj yağmuruna tuttu yine. Sonra yine, yine... Baktım bu böyle olacak gibi değil, dikkate almamaya başladım. Karşılık bulamadığı için mesaj atmayı kesti bir yerde. Müsait olduğumda yazdım. Cevap vermedi. Telefonla aradım, açmadı. Telefonla yine aradım, yine açmadı. Bana intihara kalkıştığından bahsetmişti. "İntihar etmiş olmasın bu manyak?" deyip ortak takip eden kim var kim yok onlara baktım telaşla. Bir kişi vardı. Ona mesaj attım ismini cismini, yerini yurdunu biliyor mu diye. Bilmiyormuş.
Bir ara, iş görüşmesine gittiği bir kurumdan da bahsetmişti. O kurumdaki bir ağabeyi arayıp durumu anlattım. Tanımadılar, yine bulamadım kim olduğunu. Telefondaki ağabey de diyor ki, "Yalnız sırf sevdiği için intihara kalkışmışsa..." o bitirmeden "Salağın tekidir di mi abi?" diyorum sinirle. "Yok, on numara adamdır diyecektim." diyor. "Abi napıyorsun ya, çılgın mısınız hepiniz?"
Evde dört dönüyorum. Kendimi suçlu hissediyorum. Çocuğun son konuştuğu kişi benim ve dikkate almamışım yazdıklarını. Telefonunu aramaya devam ettim. Israrla aradım ve en sonunda açıldı o telefon. Daha ikinci telefon görüşmemizde kırk yıllık dostuma kızar gibi kızıyorum:
"Nerdesin lan sen?"
"Uyuyakalmışım... Günlerdir hiç uyumuyordum, yeyip içmiyordum. Bayılmışım resmen."
"Oğlum intihar ettin filan zannettim."
"Onu iki kere denedim abi, nasibimde yokmuş o. Olmayınca olmuyor, artık zorlamam merak etme."
"Neredeysen çık gel, buluşacağız."
Buluşma yerine motorla giderken benim motorun benzin hortumunun çatlayacağı tutuyor. En yakın tamirciyle aramda da hatırı sayılır bir mesafe var. Motoru elimle ittirmeye başlıyorum. Arkadaş telefonla arıyor, gelmiş. Biraz gecikeceğim deyip durumu anlatıyorum. "Oğlum yok, ben hallederim şimdi." diyorum dinlemiyor ve konumumu soruyor. Telefon görüşmesinden kısa süre sonra biri minibüsten inip koşarak yanıma gelerek motora el atıyor. Onu böyle tanıyorum. Direksiyonun sağından o itiyor, solundan ben. Koşturuyor, bir taraftan da muhabbet ediyoruz. Caddede hayat her zamanki akışında, biz sırıtıyoruz.
Adamla ilk kez karşılaşıyorum ama yoldan geçenler bize baksa bir yerden motor yürütmüş iki sıkı dost filan görecek. İkimizin tipi de serseri gibi o gün. Pazar poşetli teyzeler uzun uzun süzmeye devam ediyor. Hırsız olmadığımız anlaşılsın diye arada "Bu da bozulacağı günü buldu." filan diyorum yüksek sesle.
Tamirini hallettiğimiz motora atlayıp beraber tevafuk dolu bir yolculuğa çıktık. O beni kız kaçırma planına dahil etmeye çalıştı, ben onu sakinleştirip vazgeçirmeye çalıştım. Birkaç gün sürdü bu mücadele. Deli gibi davranıyordu, kendinde değildi resmen. Yoksa kız kaçırmaya karşı olduğum söylenemez, bazı durumlarda evladır. Burada en hayırlısı unutmaktı.
Sık sık kızıyorum arkadaşa. Çünkü çok konuşuyor. Sevgisini, aşkını hırsa dönüştürenden hoşlanmıyorum. Bu işler tamamen teslimiyete dayalı olmalı. Mahvolmaksa kendi içinde kıvranmalı bir mahvolmak. Karşı tarafta da değişik bir dengesizlik yok değildi. Zor günler yaşatmadılar diyemem bizimkine. O günlerden sonra da zor günler geçirdi. Ama şimdiyse çok daha iyi. Yakında da evlenecek inşallah. Birkaç yıl önce ona bakınca kendi enkazından asla çıkamayacak birini görürdünüz. Tam bir kara sevdalı. Ama mümkünmüş. Çıktı.
Yanlış kişilerle sınanırsınız. Hatta belki en yanlışları size isabet eder. Kendi kanınızdan da olabilir bu kişiler. İmtihandır. Yaşananlar karşısında fevri davranmak yerine sabırda inatçı olduğunuzda "Olsun bakalım, bu da geçer." rahatlığı size bahşediliyor. Kızgınlığınıza, kırgınlığınıza, gücünüze giden onca şeye sebep olanın yanlışlığı umurunuzda olmayıveriyor. Hatta çoğu sefer hikâyenin yanlış kişileri kendi ayaklarıyla karşınıza geliyor ve ona karşı büyük bir galibiyet aldığınızı hissettiriyor size. Ki bu galibiyet bile umurunuzda olmayıveriyor.
Kalbimiz hassas kalmalı ama derimiz biraz kalınlaşmış gerektir."
4 notes · View notes
sanamisorcamit · 3 years
Text
94 bölümlük ingilizce fanficin 42. bölümündeyim karakterlerin içinden geçicem artık kız aşık just friends right diyo oğlan aşık arkadaşlar birbirine hediye alır falan diye kıza mağaza kapatıyo bir renk elbise seçince bebeğim sende sarı rengi çok seviyorum diyo be amına koduğumun çocuğu arkadaş arkadaşa mağaza mı kapattırır
1 note · View note
herseydenbirazzz · 4 years
Text
EVLİLİK ÜZERİNE
Bir süredir evlilikle ilgili çok olumsuz görüşlere sahibim,temmuz ayında arkadaş boşanıyordu, ev eşyalarının paylaşımı vardı bende işte destek olayım üzülmesin diye gittim.5 dakika içinde daha ne olduğunu anlamadan kendimizi karakolda bulduk.O zaman evliliğin iyi bir şey olmadığını düşünmeye başladım, insan bir zamanlar sevdiği insanla bu duruma nasıl gelir?
Sonra daha geniş kapsamlı düşündüm su-i misal emsal olmaz.Kötüden örnek olmaz...Biraz genişlettim bu düşüncemi epey detaylı hale getirdim.Bir sonuca vardım.Öncelik karşıdaki insanın gözü tok olması lazım, dürüst olması lazım.Yani evliliği insana zindan edecek tiplerden uzak durmakta fayda var.Sonra ise her kim olursa olsun bir evlilik sözleşmesi şart.Ben 1 sene evli kalıp ömrümün sonuna kadar nafaka ödemek istemiyorum.Millet bu işi meslek edinmiş, bir kere evlenip sonra huzursuzluk çıkartıp boşanıyorlar, bir ömür nafaka almak için işe girmiyorlar, asla evlenmiyorlar ve dost hayatı yaşıyorlar.Bu işin önünü almak lazım.O yüzden evlilik sözleşmesi şart.Boşanınca çocuğuma nafaka vereyim de kadının yatıp kalktığı adama after sex coffee ısmarlamak istemiyorum.
Evlilikte güven,sadakat, iş bölümü çok önemli.Evliliği,beraber yaşamayı "iş" ve "zorunluluk" olarak gören birisiyle bu iş yürümez.Şimdi bu durum şöyle olmalı, her iki tarafta karşıdakinin zevklerini, önceliklerini, prensiplerini dikkate almalı.Benim çok yakın dostlarımın evliliklerini örnek alıyorım.Her iki tarafında özel zamanları var, birisi arkadaşlarıyla meyhanede içki içerken diğer taraf arkadaşlarıyla sinema,müze, kahve, alışveriş etkinlikleri yapabiliyor,biz erkek erkeğe tatil yapmaya giderken diğer taraf daha farklı zaman geçiriyor ama kimse kimseyi aldatmıyor.Mesela benim arkadaş pandemiden önce eşine şarap tadım davetiyesi hediye etti, aradan biraz zaman geçti eşi benim arkadaşa 2 adet ehli keyif ve bir şişe no10 rakı aldı, bizimki parfüm hediye etti, eşi gitti nike tişört aldı.Bu tip şeyler çok önemli.Ama bizde kadınların genel çoğunluğunda şöyle bir düşünce var."Hep bana hediye alınmalı, hep ben mutlu olmalıyım,hep benim isteklerim dikkate alınmalı".Böyle bir dünya yok.Biz sevgilimize özel alanlarımız olsun dedik, kız sevgilisi olduğunu unutup yeni sevgili edindi.Böyle yapıp,sürekli kapris yapıp, sürekli mutsuz olup insanı canından bezdiriyorlar,çileden/zıvanadan çıkartıyorlar.Ondan sonra adam bağırıp çağırdığı zaman vaaay kadın hakları/istanbul sözleşmesi şu bu.
Kimse aldatıldığında,sürekli kaprisle karşılaştığında,sürekli mutsuz bir insanla beraber olup bağırmadan durmaz.O yüzden önce saygı gelir, sonra sevgi.Zaten kendine saygısı olan insan fırsattan istifade edip aldatmaz,kapris yapıp zıvanadan çıkartmaz,yalan söyleyecek kadar sıkıştırmaz.Derdi sorunu varsa oturur konuşur, ben şu şu durumlardan rahatsızım değiştirebilir miyiz? der...Bizde bu yok, bizde "kapris,huzursuzluk,ben mutsuzum o da mutsuz olsun, aldatmak için bahane yaratayım,boşanınca nafaka dolandırıcılığı yapacak duruma getireyim, öyle çıldırtayım ki adam artık kendini kaybedip beni dövsün ki mağdur olayım,cinselliği ödül/lütuf gibi sunayım, istediğim olmadığında, hayır dendiğinde cinselliği elinden alayım ki dediğimi yaptırayım,hep benim dediğim olsun" var.
Evlilik basit iş, ben yemek yapıyorsam arkadaş bir zahmet sofrayı kursun, ben makinaya çamaşırları koyduysam bir zahmet mabadını kaldırıp toplasın,arada bir iki meze yapıp bir rakı sofrası kursun, o nevresimleri değiitiriyorsa ben de viledayla yerleri bir ufak sileyim,birbirimizin zevklerini ve patlama noktalarını bilelim.Bunlar çok zor şeyler değil.Mesela banyo yaptıktan sonra banyoyu kurulayıp çıkması benim için önemli,evde traş olma alışkanlığım olmadığı için benim banyo ile ilişkim duş yapmak ve ihtiyaç gidermekle sınırlı.Bunlar basit ama önemli şeyler.
Gelelim ev tutma , eşya işine.Şu birbirmizin anneleri bize iç çamaşırı almasın,benim giyeceğim boxer'ı, karımın giyeceği tangayı neden annelerimiz belirliyor?Koltukların bazalı olup olmaması neden çatışma konusu?Pembe, kahverengi,turuncu,mor,açık mavi ve su yeşili koltuktakımı rengi hariç her beğeniyi saygı ile karşılarım ha bir de koltuk takımı avangard tabir edilen varaklı olmasın, perdeler de stor olmasın.Bana hayatı boyunca dışarı çıkarken bir kere bile takmayacağı gerdanlığa 10-15.000 verdirmesin davul zurna istemesin.Adam gibi çok yakın 50 kişiyle yatta ,boğazda kokteyl tarzında bir şey yapalım balayımıza çıkalım,düğüne az balayına çok para harcamak evliliği sağlamlaştırır.50 kişi evliliğimize karışmasın mesela, kimin ne sorunu varsa doğru zamanı ayarlayıp bunu karşı tarafa iletsin,ortak noktada buluşulsun.Mümkünse akraba ziyaretleri git-gelleri olmasın, arkadaşlarla da dışarıda görüşelim.Ev eşyalarını göstermeye garip tipler yatak odamıza kadar girmesin.Bilmem kaç yüz parçalık hiç kullanmayacağımzı yemek takımımız, kristal bardaklarımız, gümüş çatallarımız olmasın.Bunun yerine çok fazla kek kalıbımız, kahve makinamız, füme /gri renkte yuvarlak ve dikdörtgen 6'şar tane tabağımız olsun.Büyük kahve kupalarımız, porselen çay fincanlarımız, saten peçetelerimiz olsun mesela...İki tarafta evinden istediği eşyalarını getirebilsin.Mesela ne olursa olsun kitaplarımı ve notlarımı ve içki bardaklarımı kendi evime götürmek isterim,bornoz rengime kendim karar vermek isterim.Diş fırçası değiştirme zamanını takip etme alışkanlığım yok o işi sürekli annem takip eder,eşim de bir alışverişte 4-5 kapalı paket diş fırçası alıp banyo dolabına koyarsa makbule geçer.Büyük ve led ekran bir televizyonumuz olmalı,ya antrede ya oda geçişlerin de ya da salonda büyük bir kitaplık, gece açık kalacak aplikler, duşakabin olmayan tercihen küvetli bir banyo (jakuzi) daha makbule geçer.Mumluklar, şamdanlar önemli,evin balkonlu ve 2+1 3+1 olması önemli bir odaıyı giyinme veya çalışma odası olarak kullansak fena olmaz.
Bunun dışında da yılda 2 hafta falan tatile gidelim, kışın haftasonları bir yerlere kaçalım, diğer zamanlarda da sinema, tiyatro, dışarıda yemek,bar/kulüp tarzı yerlere gitmek gayet keyifli olur.Ama tekrar ediyorum aldatmak bunların içinde yok.Böyle bir evlilik olursa herkes evlenir.Ama diğer taraftan insanı canından bezdirecek bir evliliğe kimse yanaşmaz.
Bir insanın mutlu olduğu bir işi, bir evi, bir arabası olur, kazanır, yer , içer, gezer, sevişir, çocuk büyütür,nadiren akraba ziyareti yapılır.Bu iş böyle yürür.Ha bir de çocuğa 2 isim koymamak sekülerliktir.
Böyle bir evlilik arıyorum, bulursam evlenirim, yoksa şimdilik yalnızlıktan büyük bir sıkıntı hissetmiyorum.Herkes böyle detaylı plan yapsa, ince düşünce dünya cennet olur yaşamaya doyulmaz...
4 notes · View notes
morintraket · 5 years
Text
Helllooooo. Bunu okuyan varsa bir konuda yardıma ihtiyacım var. En yakın kız arkadaşa ne hediye alınır, bende hediyeler tükendi, bulamıyorum. Bir de bana help eli uzatalım.
6 notes · View notes
ciceklihediye · 6 months
Text
Doğum Günü Hediyesi French Press Hediye Kutusu
Doğum gününde arkadaşınıza, annenize, sevgilinize alabileceğiniz doğum günü hediye seti Anneler gününde annenize alabileceğiniz şık hediye kutusu. Yeniyıl yılbaşı hediyesi sevgiliye arkadaşa çiçek hediye seti, Sevgiliye hediye. Doğum günü hediyesi, Arkadaşa hediye, 8 Mart kadınlar günü hediyesi, Kız arkadaşa hediye, Eşe romantik hediye kutusu, Yeniyıl yılbaşı hediyesi çiçek hediye seti Ürün…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
tavsiyeiste-blog · 6 years
Text
Kız arkadaşa hediye olarak ne alınır?
Tumblr media
Bir kızın hoşuna gidebilecek hediyeler ne olabilir yardım eder misiniz? Kız arkadaşa hediye fikirlerinizi bekliyorum. Read the full article
0 notes
binkelam · 7 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
14 Şubat’ta kız arkadaşınıza hoşuna gidecek bir hediye sepeti hazırlamayı düşünür müsünüz? Bence düşünün, fena fikir değil.
http://www.binkelam.com/kiz-arkadasa-bayan-ese-sevgililer-gunu-hediye-sepeti.html
0 notes
butunhediyelik · 4 years
Photo
Tumblr media
Anneye kız arkadaşa kupa bardak çiçek demeti hediye seti 8 Mart Kadınlar Günü için hediye seçimi konusunda kararsızlık mı yaşıyorsunuz? O halde anneniz, eşiniz veya arkadaşlarınız için hoş bir 
0 notes
herseydenbirseyblog · 4 years
Text
Kız Arkadaşa Ne Hediye Alınır?
Tumblr media
Sevgililer günü, doğum günü gibi özel günlerde sevgilinize şık bir hediye almak isteyebilirsiniz. Ancak herkesin hediye seçme konusunda son derece başarılı olduğundan söz edemeyiz. Kız arkadaşa ne hediye alınır konusunda erkeklerin aklı bir hayli karışabiliyor. Elbette  gönüllerden geçen seçilen hediyenin beğenilmesi oluyor. İşte bu noktada hediye fikirlerine ihtiyacımız olabilir.
Öncelikle kız arkadaşa hediye fikirleri arasından hangisini tercih edeceğiniz, kız arkadaşınızın yaşam tarzı ya da kişiliğiyle de alakalı olmalıdır. Bu konuyu hemen bir örnekle açıklayalım. Teknolojiye çok fazla ilgi duymayan bir kız arkadaşınız varsa ona teknolojik bir ürün almanız anlamsız olabilir. İlgi alanları ve zevkleri ile uyumlu bir hediye seçmeye özen göstermelisiniz. Peki, en çok hangi hediyeler beğeniliyor?
Kablosuz Kulaklık
Özellikle müzik dinlemekten hoşlanan bir sevgiliniz varsa kablosuz bluetooth kulaklık onun için harika bir hediye olabilir.  Böylelikle kız arkadaşınızın müzik dinleme keyfini ikiye katlamış olacaksınız. Video izleme ya da film izleme keyfini de taçlandıracak olan kablosuz kulaklıklar minimum düzeyde bütçe ayrılarak temin edilebiliyor.
Oyun Konsolu
Bilgisayar oyunlarından hoşlanan bir sevgiliniz varsa bu durumda hediye tercihinizi oyun konsolu modellerinden yana yapabilirsiniz.  Oyun konsolları da artık gayet makul fiyatlarla temin edilebildiği için bütçe konusunda endişe yaşamanıza hiç gerek yok. Onlarca farklı model arasından pratik bir şekilde tercih yapabilirsiniz.
Saç Düzleştirici
Güzelliğine ve bakımına düşkün bir sevgiliniz varsa saç düzleştirici ya da saç maşası gibi ürün çeşitleri harika bir hediyelik olabilir. Böylelikle sevgilinizin saçına şekil vermek için ayırdığı zamanı minimuma çekmiş olacaksınız.  Saç şekillendirici ürün modelleri internetten sipariş verilerek kolaylıkla temin edilebiliyor.
Çay/Kahve Makinesi
Çay ya da kahve tutkunu olan sevgiliniz için  harika bir çay makinesi modeli satın alabilirsiniz.  Tüm ürünleri MediaMarkt internet sitesinde inceleyerek gayet düşük fiyatlarla satın alabileceğinizi biliyor musunuz? Üstelik taksitle ödeme yapma gibi cazip ödeme kolaylıkları da sunuluyor ve aynı zamanda indirim fırsatlarından faydalanma şansı da doğuyor. Ancak acele etmenizde fayda var çünkü MediaMarkt internet sitesinde satışa sunulan ürünler uygun fiyatları sayesinde kısa sürede tükenebiliyor.
Detaylar: https://www.herseydenbirsey.com/kiz-arkadasa-ne-hediye-alinir
0 notes
nefrettevar · 6 years
Note
yakın kız arkadaşa doğum gününde bir erkek ne hediye alabilir
Sevdiği renklerden olan bir far paleti
1 note · View note
adamyaziyoryaa · 7 years
Text
BİR AŞK HİKAYESİ...
Mimarlık fakültesinde okuyan çapkın bir arkadaşım vardı. Bir gün yardım istemeye gittim. Dedim ki, “Canım kardeşim, ocağına düştüm, ne olur bana bir akıl ver.” Ankara’ya o sene gelmiştim, aynı kız tarafından üç sefer reddedilmiştim. Kendimi uzay çöpü gibi hissediyordum. “Fısıldamalısın,” dedi. “Kadınların sana yaklaşmasını istiyorsan onlarla fısıldayarak konuş.” “Neden?” dedim. “Çünkü kadınlar her şeyi duymak isterler.” Makul bir öneri gibi geldi. Onunla tekrar karşılaştığımızda, “İnsan iradesi çelikten bir binadır,” dedim fısıldayarak. “Ama bataklık üstüne inşa edilmiştir, en ufak sallantıda batar.” Bu lafın kendisi de mimarlıkta okuyan arkadaşa aitti. “Ne diyorsun, anlamadım,” dedi o. “Senin yanında kendimi iyi bir adam gibi hissediyorum,” diye devam ettim aynı tonda. “Bir avukat gibi. Bir avukat ne kadar iyi olabilirse.” O ara tıp fakültesinde okuyan bir arkadaş ilaç firmalarının dağıttığı eşantiyon çantalardan hediye etmişti. Aslında o çantayla yürüdüğüm zamanlar kendimi bir avukat gibi hissediyordum ama bunu söyleyemedim tabii. “Ve kendimi senin yanında bir doktor gibi hissediyorum,” diye devam ettim. “Çünkü sonunda hep doktorlar kaybeder. Hayatta bu kadar umutsuz bir meslek var mı? Hemingway, İhtiyar Balıkçı’da, ‘İnsan yenilmek için yaratılmamıştır,’ der. Doktorlar yenilmek için yaratılmıştır. Ve ben senin için yaratıldım. Herkes sustuğunda seninle konuşmak için buradayım. Hep burada olacağım.” “Mıy mıy ne diyorsun anlamıyorum, karnından konuşmayı bırak lütfen,” dedi. O gün bugün karnından konuşmak deyiminden nefret ederim. Akşam bir koli rakı alıp eve gittim. Altı gün boyunca içtim. Sonra sirke gitmeye karar verdim. Çünkü sirkte eğlenebilen biri alkolik olamaz. İnsan bir sirkten ne bekler: Rutinin bozulmasını. Ayıyla güreşen adamı seyrederken beklediğim şey, ayının sinirlenip adama pençe atmasıydı. Lobutları çeviren palyaço onları düşürsün istedim. Ateş yutan adam yansın istedim. Sonuçta sirkte eğlenemedim. Ertesi gün Atatürk Orman Çiftliği’ndeki hayvanat bahçesini denedim. Yedi metrelik bir piton vardı, altı metrelik bir camekânın arkasında duruyordu, bir metresi odanın diğer yanına kıvrılmıştı. Hiç kıpırdamıyordu, kendisine bakan hiç kimseyi umursamıyordu. Başımı cama yaslayıp bir karışlık mesafeden iki saat boyunca pitonun gözlerinin içine baktım ve piton kazandı. Hiç kıpırdamadı. Nefes’e gidip bir bira söyledim. O gece pitonu rüyamda gördüm. Dev bir terazinin üstündeydik, bir yanda ben duruyordum diğer yanda o. Ağırlığımız eşitmiş gibi dengedeydik. Sonra günlerin geçmesini, hatıraların yağmurda sızlayan eski kırıklara dönüşmesini bekledim. Ama bazı hatıralar ölümcül oluyor. Sonuçta Truva atı da bir hatıraydı. Hatıra olarak kabul edilip içeri alınmıştı. Ve ben rüyalarımda ölebilirdim. Bu gezegende, iki insanın birbirlerine duydukları sevgi, bir terazide dengelenmiş midir hiç? Eşitlik fikrine en çok âşıkken inanırız. Çünkü en çok o zaman ihtiyaç duyarız. Emrah Serbes
61 notes · View notes
fezaneverd · 7 years
Text
74. insan bir sirkten ne bekler 
Mimarlık fakültesinde okuyan çapkın bir arkadaşım vardı. Bir gün yardım istemeye gittim. Dedim ki, “Canım kardeşim, ocağına düştüm, ne olur bana bir akıl ver.” Ankara’ya o sene gelmiştim, aynı kız tarafından üç sefer reddedilmiştim. Kendimi uzay çöpü gibi hissediyordum.  
“Fısıldamalısın,” dedi. “Kadınların sana yaklaşmasını istiyorsan onlarla fısıldayarak konuş.”
“Neden?” dedim.
“Çünkü kadınlar her şeyi duymak isterler.”
Makul bir öneri gibi geldi. Onunla tekrar karşılaştığımızda, “İnsan iradesi çelikten bir binadır,” dedim fısıldayarak. “Ama bataklık üstüne inşa edilmiştir, en ufak sallantıda batar.” Bu lafın kendisi de mimarlıkta okuyan arkadaşa aitti.
“Ne diyorsun, anlamadım,” dedi o.
“Senin yanında kendimi iyi bir adam gibi hissediyorum,” diye devam ettim aynı tonda. “Bir avukat gibi. Bir avukat ne kadar iyi olabilirse.” O ara tıp fakültesinde okuyan bir arkadaş ilaç firmalarının dağıttığı eşantiyon çantalardan hediye etmişti. Aslında o çantayla yürüdüğüm zamanlar kendimi bir avukat gibi hissediyordum ama bunu söyleyemedim tabii. “Ve kendimi senin yanında bir doktor gibi hissediyorum,” diye devam ettim. “Çünkü sonunda hep doktorlar kaybeder. Hayatta bu kadar umutsuz bir meslek var mı? Hemingway, İhtiyar Balıkçı’da, ‘İnsan yenilmek için yaratılmamıştır,’ der. Doktorlar yenilmek için yaratılmıştır. Ve ben senin için yaratıldım. Herkes sustuğunda seninle konuşmak için buradayım. Hep burada olacağım.”
“Mıy mıy ne diyorsun anlamıyorum, karnından konuşmayı bırak lütfen,” dedi. O gün bugün karnından konuşmak deyiminden nefret ederim.
Akşam bir koli rakı alıp eve gittim. Altı gün boyunca içtim. Sonra sirke gitmeye karar verdim. Çünkü sirkte eğlenebilen biri alkolik olamaz.
İnsan bir sirkten ne bekler: Rutinin bozulmasını. Ayıyla güreşen adamı seyrederken beklediğim şey, ayının sinirlenip adama pençe atmasıydı. Lobutları çeviren palyaço onları düşürsün istedim. Ateş yutan adam yansın istedim. Sonuçta sirkte eğlenemedim.
Ertesi gün Atatürk Orman Çiftliği’ndeki hayvanat bahçesini denedim. Yedi metrelik bir piton vardı, altı metrelik bir camekânın arkasında duruyordu, bir metresi odanın diğer yanına kıvrılmıştı. Hiç kıpırdamıyordu, kendisine bakan hiç kimseyi umursamıyordu. Başımı cama yaslayıp bir karışlık mesafeden iki saat boyunca pitonun gözlerinin içine baktım ve piton kazandı. Hiç kıpırdamadı.
Nefes’e gidip bir bira söyledim. O gece pitonu rüyamda gördüm. Dev bir terazinin üstündeydik, bir yanda ben duruyordum diğer yanda o. Ağırlığımız eşitmiş gibi dengedeydik. Sonra günlerin geçmesini, hatıraların yağmurda sızlayan eski kırıklara dönüşmesini bekledim. Ama bazı hatıralar ölümcül oluyor. Sonuçta Truva atı da bir hatıraydı. Hatıra olarak kabul edilip içeri alınmıştı. Ve ben rüyalarımda ölebilirdim.
Bu gezegende, iki insanın birbirlerine duydukları sevgi, bir terazide dengelenmiş midir hiç? Eşitlik fikrine en çok âşıkken inanırız. Çünkü en çok o zaman ihtiyaç duyarız.    
-Emrah Serbes
3 notes · View notes