Bilgi kıymetli bir hazinedir. Kadrini bilerek onu taşıyabilecek ve ilmiyle yeryüzünde Rabbin rızasına uygun bir hayatın inşası yolunda kullanabilecek tek varlık insandır. İlim elde etmek sadece bir bilgi yüklenme gayreti değil, ruhen ve fikren ilerleme çabasıdır. Kişi bildikçe Allah’ın sonsuz kudreti karşısındaki acizliğini fark eder. Böylece ilim, insanı imana götürür. Kur’an’da iman edenlerin, “Rablerinden gelen gerçeği bilenler” (Bakara, 2/2-3) olarak zikredilmesi, bilgi ile iman arasındaki kuvvetli bağın bir göstergesidir. İnsanın bilginin ışığıyla etrafını aydınlatırken onun feyiz ve bereketi ile kendi iç dünyasını da aydınlatması ve davranışlarını bu bilginin gerektirdiği şekilde düzeltmesi beklenir. Bilmek sorumluluğu gerektirir. Bu sebeple amele dönüşmeyen, ahlak veya davranış boyutunda olumlu bir yansıması olmayan ilim, sahibine yük olmaktan başka bir işe yaramaz. Ne güzel özetlemiştir Yunus;İlim, ilim bilmektir, İlim, kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır.
9 notes
·
View notes
🗣️ İlim ile Bilim Arasındaki Fark
Mustafa Kemal Atatürk;
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir diyor.
Aynı zamanda; benim fikirlerim bilim ile ters düşer ise bilimi seçin diyor.
O zaman ilim nedir? Bilim nedir?
Detaylı bir şekilde aydınlatalım konuyu.
İlim dünya dışı bilgi demektir. Her insan bu bilgiye erişemez. İnsanlık tarihi boyunca birçok insan ilim sahibi olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk hem ilim sahibi bir kişilik hem de bilime inanan çok müstesna bir dehadır.
İlim yaratan gücün dünyada yaşayan ve seçtiği insanlara verdiği sırlar ve o sırlar sayesinde yapılanların kendisidir.
Bu insanlar zor zamanlar için seçilirler. Görevleri o zor zamanlar da insanlığın önünü açacak ve şeytani kötülüğün tuzaklarını alt üst edecek güçle yaratan tarafından donatılırlar.
Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı imparatorluğu döneminde ki kötülüğün ortadan kaldırılması ve yaratanın bir parçacığı olan ana dölü ile kayaların oğulları ile evli olan ve ismi Anadolu olarak bilinen topraklar da insanlık devrimi yapma ve sonsuzluğun devletini kurma gücünü yaratan ona verir.
Ata Türk böyle oldu. Kutalmış hakanların ortak ismidir.
Bu devrimleri nasıl yaptığını Nutuk kitabında beşeri tarafını anlatır.
Gençliğe Hitabe ile ve bazı sözleri ile ilim tarafından ilerisi için öngörüde bulunur. Hepsi gerçekleşir.
Dogma ve ayet bırakmıyorum diye özellikle uyarır.
Kendisine yapılmasını değil devrim ve fikirlerine sahip çıkılmasını görev olarak verir. Bunu kendisi için değil bizim için ister.
İnsanlık tarihi boyunca ne zaman bir iyilik yola çıkmışsa aynı paralelde kötülük harekete geçmiştir.
Bunun olacağını Atatürk biliyordu.
Bütün uyarıları bu sebeple yaptı.
O uyarılar bundan sonra işimize yarayacak.
Yüz yıllık uyuşukluk yavaş yavaş geçiyor.
21 Aralık 2015 tarihinde en uzun gecede tüm Türkler ve insanlığını kaybetmemiş olanlar ile dünyanın her yerinde o gün bugündür yürek meydanında gönül kongresi yapıyoruz.
Mobbing Bank kitabım bunun bir şifresidir.
Bir gemi olduğunu, mahşer denizinde yüzdüğünü, susuz bir tufanda Anadolu'yu yıkadığını, zalimleri canlı ölülere çevirdiğini ve bizim üzerimize çöken ve uyuşmamıza sebep olan kötülüğün Anadolu'dan yıkılmaya başlayacağını ilk yazan kitaptır.
Kitapta bunların şifreleri yani sırları var.
Sonradan ihtiyaç hasıl oldukça açıkladığım bilgiler var.
Zamanı gelince açıklayacağım bilgiler de var.
Bütün bunları yaşamının bir sır üzerine kurulu olduğunu bir bankada bunun için uzun yıllar çalıştığımı sonra nefsinden soyunarak dört büyük kut verilmiş Türk'ün ruhunu elbise olarak giyerek bunları yaptığımı yazdım.
Bunun karşısında zalimler ne yapacaklarını bilemedikleri için sadece maddi güçlerine güvendikleri için ve yaşattıkları zulmü kendileri yaşayana bu kötülüğün süreceği için bu süreç biraz sancılı geçmektedir.
Sonuçta kaybedecekler. Bu kadar bilgi yeter. Nasıl kaybedeceklerini yazsam bile anlayamazlar.
Görevim sadece gönüllü danışmanlık yapmaktır. Dünyada ilk kez böyle bir durum gerçekleşiyor. Kendim adına hiçbir talebim yoktur. Maddiyat zul verir bana.
Birileri çıkacak pişman olacak ve yapılması gerekenleri yapacak.
Hepsini yazdım. Neyi nasıl yapacaklarını biliyorlar.
Ve bunu planlıyorlar.
Gerektiği zaman yeni paylaşımlar ile müdahil olarak düzeltmeler yapacağım.
Hatasız bir devrim gerçekleşecek.
Ve dünyada ki bütün insanlık bu devrimi yapmak için sahiplenecek.
Beklenti içinde olsaydım hiçbirini yapamazdım. Zaten sır ile verilen ilim buna asla izin vermiyor.
Atatürk birinci aşamasıydı yarım kalan devrimleri tamamlamak son aşaması olacak.
Atatürk sırlarını neden açık açık yazmadı ya da açıklamadı?
O günkü toplum yapısı buna uygun değildi.
Cebren ve hile ile bütün tersanelere girilmiş yurdun her tarafı işgal edilmiş olabilir derken bugün olacakları haber veriyordu.
İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmiyorsan bu nice okumaktır diyen Yunus Emre de ilim sahibi olmuş biridir.
Atatürk'ün yaptıkları ve kendini bilmeyen bir toplumun başına gelenleri bu dörtlük ile önceden açıklıyor.
İlim sahibi olanlar daha ne yapabilir? Her insanın tek tek yerine geçecek değiller ya!
Us ve duyunç uyuşukluğu geçince düzelecek herşey.
Gelelim bilimin ne olduğuna.
Bilim dünyada ki bilgi demektir.
Beşeri yaşamın huzur içinde yaşanması ve doğaya ve diğer canlılara zarar vermeden yapılması şartıyla bilim vazgeçilmez bir alandır.
İnsanlık ne yazık ki bu konuda bilimi kötülüğün hizmetinde kullanarak kötülüğün kendi sonunu getirecek bir yola girmiştir.
Atatürk dünya bilgisi için söylediği her sözünün ölçüsünü bilim ile ölçerek doğruyu bulun diye özellikle bizleri uyarmıştır.
Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti ve Türk ulusu kötülüğün sayesinde Köy Enstitüleri kapatılarak bilime ulaşacak şah damarı kesilerek cehaletin ve hurafenin insafına terk edildiği için bugün yeni bir başlangıcın eşiğindeyiz.
Böyle yaşanması gerekiyormuş.
Bu bilgileri yazıyor olmak bile büyük umuttur.
Sarılın o bilgilere.
Yarın sizi o bilgiler kurtaracak. Ne yapacağım kaygısını kimse taşımayacak.
Bizi bitirmeye diş bileyen o canlı ölüler o gün ne halde olduklarının farkına varacak ve çaresizliklerine şaşkınlık içinde bakakalacaklar.
İnsan gibi huzur içinde yaşamak istiyorsanız Atatürk'ün fikirlerine bürünün ve hepiniz bir Atatürk olun.
Ne demişti son kutalmış kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk;
✓ Eğer bir gün bir kurtarıcıya ihtiyaç duyarsanız o kurtarıcı kendiniz olmalısınız.
İşte Mobbing Bank bunun eseridir.
Atatürk'ü unutturacaksınız diye siyaset yapanlar, iktidar olanlar o ideolojinin peşinde koşanlar eğer sizde kendinizi kurtarmak istiyorsanız sizin için de yol aynı yoldur. Dönün gittiğiniz yanlış yoldan.
İlim seçilmiş kişilere, bilim ise herkese açık bir alandır.
İlimi anlayın, bilimi kavrayın. İlim seçilenin, bilim herkesindir.
] Önder KARAÇAY [
15 notes
·
View notes
Bahçemiz vardı eskiden. Ufak ufak sebze ekerdik. Konya'da avar denir, Urfa'da bostan.
Bir sabah çıktım avarları dolaşıyorum. Baktım salatalıklar çiçeği burnunda minicik minicikler. Sevdim onları. Büyüyenleri topladım. Domatesleri kokladım. İkindi vakti sulandı sebzeler. Sonra akşamüzeri tekrar çıktım dolaştım. Sabahki minicik salatalıkları görünce şok olmuştum. Nasıl da büyüyüvermişlerdi birkaç saatte.
Su onlar için hayattı. Büyüyüp gelişmek, can bulmak, tohumluktan hayat ve şifa veren bir canlı mertebesine çıkmaktı.
Ve sonra bizi düşündüm. İnsanları. İnsanı düşünen hayvan olarak niteleyen, sadece et ve kemik torbası olarak gören bir zihniyetin insanı hapsettiği o hücreleri düşündüm, insanları hapsettiği çukurlar.
İnsanı insan yapan vahiydi oysa. Çünkü vahiy, insanı yaratan ve bütün cihazatlarını en iyi bilen Rabbin kelamı idi. İnsanı büyüyüp geliştirecek olan vahiy bilgisi ile donanmaktı. Tıpkı salatalıkları büyüten su gibi vahiy de insanı salt beşer olmaktan çıkarıp eşref-i mahlukata yükseltiyordu.
Yiyen, yiyen, yiyen, tüketen, tüketen, harcayan, harcayan, dev aynalarına sahip, haz peşinde koşan koştukça bağımlı olan, bağımlı oldukça silikleşen insan ne kendisine ne çevresine birşey verebilirdi. Ve böylece kendisini bir çukura mahkum ederdi.
Oysa insan düşünen bir varlıktı ve düşünmek çok kıymettardı. Düşünce de vahiyle beslenmezse firavunlaşırdı. Vahiy insanı olması gereken yere koyardı. Vahiyden sapan insan ya köleleşir ya ilahlaşırdı. İkisi de kendisine zulüm tabi ki. İnsan kuldur. Aciz. Noksandır ama köle olmak için de bu dünyaya gönderilmemiştir. Günümüzde eşyanın kölesi, partilerin, gösterişli kutlamaların prangalarında yaşıyor insanlar. En önemlisi nefsim prangaları. Nefis şımarınca tam bir canavar ...
Kur'an ile beslenmeyen akıl nefsin sistemin kölesi olur. Hadiseleri olayları vahiy süzgecinden geçirmeyen insan psikolojik rahatsızlıklara düçar olur. Vahiy gözlüğü ile kâinatı insanı okumayan insan Oxford mezunu olsa bile eksiktir. Cahildir. Dünyanın en iyi üniversitelerinde master yapsa da karanlıktır dünyası.
İlim kendin bilmektir ve kendin bilmen için vahyin talebesi olman elzemdir.
Vahiyle beslenen insan tefekkür eden kişi ömrünü bereketlendirir. Saatleri seneler hükmüne geçer ve Allah o kullarına bilmediklerini bildirir. Evlatlarına sözleri tesir eder. Duaları makbul kimselerin duası mertebesine geçer. Allah'ın nazlı kulları olurlar.
Vahiy ise iki çeşittir. Okunan vahiy okunmayan vahiy. Yani Kur'an ve sünnet.
Ve Bütün insanlık bir barış dili bekliyor. Bütün insanlık adalet ve merhamete muhtaç. Modernizm artık insanların sorunlarına çözüm bulamıyor.
Bu çözümün, yeni bir barış dilinin 'Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (sav)'in rehberliğinde müslüman ümmet tarafından kurulması bekleniyor .
Bizler önce zihinsel işgallerimizden kurtulmalı, ardından sağlam bir özeleştiri yaparak aslımıza dönmeli ve barış dilini inşa edip tüm insanlığa huzur temin eden İslam'ın temsilcileri olmalıyız.
#oxford #üniversite #master #doktora #eğitim #ebeveynlik #annelikokulu #babalıkokulu #ders #dert #çözüm #dünya #barış #kaos #huzur
17 notes
·
View notes
Gezdim Halep ile Şam’ı
Eyledim ilim talep
Meğer ilim bir hiçmiş,
İllâ edep, illâ edep.
Girdim ilim meclisine
Eyledim kıldım talep
Dediler ilim geride
İllâ edep, illâ edep.
#YunusEmre
Osmanlı zamanında birçok yerde “Edep Ya Hu” levhaları asılıymış. Ecdadımız edebe o kadar çok ehemmiyet vermekteydi ki, “Edep Ya Hu” yazılı levhayı evinin en itibarlı yerine asarlardı.
Edep üzerine yine #YunusEmre’den:
İlim ilim bilmektir,
İlim kendini bilmektir,
Sen kendini bilmezsen,
Ya nice okumaktır.
Edebim el vermez
Edepsizlik edene.
Susmak en güzel cevap,
Edebi elden gidene!
Son kez de #HzMevlana’dan:
Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan
Giy ol tacı, emin ol her beladan.
#edep
7 notes
·
View notes
ilmektir anlamışım
İlmektir anlamışım
ilim ilim bilmektir
ilim kendin bilmektir
Yunus Emre demiştir
İlmektir anlamışım
bir müddet çalışmış idim örme fabrikasında
istanbulda Güngören de, top kumaş kontrolleri aklımda
Kırmızı boya kalemle yazardık parti numarasını
İlmek atarken örme makinaları bir aşağı bir yukarı yaparlardı
Cübbeli anlatmış idi Allah’ın sonsuz ilmi olan
Evliyaların makamlarını belirleyen ilmi otomatik çalışır
Otomatik dediysem makamlar bir aşağı olur bir yukarı
Yani bir mazlumun bir meczubun inlemesi alaşağı eder makamları
Dikkat etmek lazımdır, kalp kırmamak lazımdır
Sevmek sevilmek lazımdır. Bir meczup sizden bir şey istediğinde
Aslında istemiyor size vermek istiyordur
Vardır sebebi doludur kesesi maneviyatla
Örnek Behlül Dana;
Çize kumlara bir ev, yanaşır Halife Harun Reşit
Napıyorsun der, ev satıyorum cevabını alır
Kaç para
1 kuruş
Tebessüm eder Harun Reşit Öyle şey mi olur der
Annemiz Harun Reşit’in hanımı alır 1 kuruşa evi
Akşam rüyada gösterirler Koskoca bir Köşk cennette
Harun Reşite bu Köşk kimindir? Hanımınızın derler melekler
Alır hazineden bir kese gider hemen ev almaya
Ama fiyat olmuştur 33 bin altın.
Kaçan balık büyük oluyor kardeşim
Teklif ettiyse bir evliya gel tövbe edelim
Gel bizden el al, tövbe al
Demek ister ki
Anana, babana nesline şefaat edelim kurtaralım
Yediğini helal edelimi giydiğin helal olsun
Kabirde ki ceddinin kabir azabını dindirelim
Yaparlar bu evliyalara neler veriliyor bilemeyiz
Hele Hele seyyid ise bu evliya Mürşid
Kaçırmamak lazım bu fırsatı
Hemen aldım tövbe, başladım beş binden zikrime
Kal zikri bu kardeşim, dil damakta Allah demekte
Kalp Allah demekte, Tariki nakşi kastim Nakşibendi
Tasavvuf okulu, çay muhabbet iyilerle takılmaca.
Adıyaman, Kahta Menzil Şeyhinden aldım tövbemi
Çektim de çektim zikrimi
Aynanın arka lakıydı hayatım
Zikirle oldu ön yansıtan tarafı.
Barış Sağlam
0 notes