Tumgik
#hüseyin gülerce ortak akıl
hayatoykusu-blog · 7 years
Text
Hüseyin Gülerce Kimdir? I Hayat Öyküsü
Hüseyin Gülerce, 1950 yılında Edirne’nin ilçesi Keşan’da doğmuştur. İlkokulu Enez’de, ortaokulu Keşan’da okudu. Edirne Öğretmen Okulu’ndan mezun olduktan sonra istanbul Yüksek Öğretmen Okulunu ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik-Matematik bölümünü bitirdi. 1969-1977... Kaynak: https://www.hayatoykusu.com/huseyin-gulerce-kimdir/
0 notes
sorhan13 · 7 years
Text
UTANMAZ BENCİL FIRILDAK! Muhsin Er Tuğrul [Arşiv]
[Bu makale 14.5.2011 tarihinde Furkan Haber sitesinde yayınlandı]
Tumblr media
UTANMAZ BENCİL FIRILDAK!
 Muhsin Er Tuğrul
 "Terörist" diye bilinenlerin avukatları ile Yalova'da masa kurup oturup, "Çanakkaledeki şehitler anıtını ziyaret etme fikri toplumsal barışa hizmet eder" diyen Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, oturmuş Usame bin Ladin'in Allah'a vasıl olması üzerine bir yazı yazmış.
 Dillerinden, sevgi, hoşgörü, kardeşlik, edep kelimeleri düşmeyenlerden biri olan Hüseyin efendi, sık sık hatırlattıkları "ölünün ardından dinimizce konuşulmaz" sözüne rağmen açmış ağzını yummuş gözünü!
 Aşağıda linkini vereceğiz, okursunuz, okursunuz ve utanmazlığı görürsünüz. Ziya paşanın;
  "en ummadığın keşfeder esrar-ı derunun
sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın."
 mısraına denk bir yazı.
 Şuna bakın:
 "- Üsame bin Ladin, karanlık bir adamdı."
 Buyrun!
 Bunu diyen kim, çok mu aydınlık biri!
 Bir iddiaya göre, 12 Eylül öncesinden beri Veli Küçük'le irtibatlı biri; Zaman, Aksiyon ve Samanyolutv'de, Susurluk tartışmaları yapılırken isminin çokca geçmeye başlaması üzerine "selam gönderip" tartışılmak istemediğini ileten Veli Küçük'le dost biri.
 Oku bakalım Gülerce efendi:
 "- Dünyanın dört bir yanında bütün vahşet tablolarının ardında maalesef iştihak vardır. Misyoner teşkilatı vardır. Vatikan vardır. Çiyan yuvası, kobraların yuvası, Saraybosna’da akan kanın ardında Vatikan vardır. Keşmir’de akan kanın ardında Vatikan vardır. Amerika’da onların lobileri vardır. Almanya’da lobileri vardır. Başka bir yerde bir hıristiyan teşkilatı hafif gadre uğrasa,yer yerinden oynar, kızıl kıyamet kopar... yani bunlar için kızıl kıyamet koparıyorlar. Mektuplar yazıyorlar. Keşke orada olmasa, yani onlarda bizim kardeşlerimiz ayrı mesele, fakat dünyanın değişik yerlerinde, Keşmir’den Filistin’e kadar oradan Somali’ye kadar, hatta fırsatını arıyorlar, bir yerde Sudan’ı işgal etmek için, Filipinler’e kadar, dünyanın değişik yerlerinde kan seylatları gövde götürüyor fakat seslerini çıkarmıyorlar."
 Ne kadar doğru sözler değil mi, herkesin katılabileceği sözler, bir müslümanın asgari ortaya koyabileceği tavrı aksettiren sözler...
 Tanımışsındır bu sözleri, Fetulah Gülen'in sözleri...
 Bir de şunları oku bakalım:
 "- Pek muhterem Papa cenapları,
 Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zatialilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.
 Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarasi Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazi yardımlarımızı sunmak için size geldik.
 (...)
 Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naciz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir."
 Tanıdın değil mi?
 "Rabbin aciz kulu" imzası ile "Pek muhterem Papa cenapları"na Fetulah Gülen tarafından gönderilmiş meşhur mektup!
 Sorarım şimdi sana, burada böyle orada öyle konuşan, "İslamın yanlış anlaşılmasında en çok müslümanlar suçludur" diye bir aşağılamayı da sade kendine değil TÜM MÜSLÜMANLARA yıkan birisi "aydın’lık" birisi midir?
 Evinizde hiç AYNA yok mu sizin Hüseyin efendi?
 Yok galiba ki, şu BENCİL, dünyayı kendi etrafınızda dönen zanneden ifadeleri yazmaktan da hiç utanmıyorsun:
 "- Tam tersine İslam'ın terörle birlikte anılması, sadece Allah rızası için dünyanın dört bir tarafında fedakârca çalışan müminlerin hizmetlerini zorlaştırıyor. Onlar daha en başta tanıştıkları insanlara, önce Müslüman'ın terörist olamayacağını, İslam'ın yerleştiği bir kalpte, asla kin ve nefretin barınamayacağını anlatıyorlar. "Bir kalpte Allah sevgisi, Allah'ın hatırı varken, kin, nefret ve gayza yer olamaz" diyerek, onları ikna etmeye uğraşıyorlar.
 (...)
 İslam'ı terörle özdeşleştirmek isteyenler; "sevgi, hoşgörü, herkesin konumuna saygı ve evrensel insani değerlerde buluşma" çağrısı yapan Müslümanların alternatif olmasını da istemezler..."
 Bu ne kibir böyle Hüseyin efendi, bu ne gurur, bu ne enaniyet!
 Sen kimsin yahu?!
 Kimsin sen?!
 Her iktidara gelenle al takke ver külah olan biri değil misin?
 Her hükümetle "iyi geçinen" biri değil misin?
 Kimsin sen?
 İkide bir yaptığın "benlik" kokan hareketlerden ötürü, -zerresine katılmasam da- zılgıtı yiyip, AĞLAK AĞLAK ÖZÜR DİLEYEN, kendi fikrini dahi savunmaktan aciz biri değil misin?
 Mavi Marmara'ya sahip çıktın, "Rabbin aciz kulu" bastı fırçayı!
 Apo'nun elemanlarıyla oturup akıl fikir verdin, "Rabbin aciz kulu" bastı kalayı!
 Gıkın çıkmadı!
 Sen NUR'CU da değilsin!
 Bu benim düşüncem, sizinki öyle olabilir ama katılamıyorum bile diyemedin!
 Ağlak ağlak oturdun!
 Senin karakterin buyken, "İslam'ın terörle birlikte anılması"ndan bahsedenlere, "o halde çekin askerlerinizi, ajanlarınızı İslam ülkelerinden, paralı askerlerinize darbeler yaptrıtmayın, menfaatçi siyasileri alın yanınıza, o zaman terör dediğiniz şey olursa ne derseniz haklısınız!" diyemiyorsun, "ağlak ağlak" ezilip büzülüyorsun, suçu hemen, hem de haksızlığa uğramış, tecavüz edilmiş, yaralanmış, hapsedilmiş, öldürülmüş bir, sadece bir müslümanın yanında zerre kadar değeri olmayan "sadece Allah rızası için dünyanın dört bir tarafında fedakârca çalışan müminlerin hizmetleri"nden bahsediyorsun!
 Kendi uyanmazlığına, o "hizmetler"de çalışan ve belki tecavüzler, öldürmeler karşısında hasbi, yanık bir "ahh!" çeken müslümanları da ortak etme enaniyetini gösteriyorsun!
 Yahu “hizmet eden”, “çöllerde, buzullarda kalan” onlar, sen ne yapiyorsun ki?
Koltuğa koyduğun yerinle göbek büyütmekden başka ne “hizmeti” yaptın yahu sen?
 Suratına bakan tek bir gün “sıkıntı, ıstırap, acı” çekmediğini anlar, sen ne yaptin ki, o “hizmetliler”in üzerinden laf atıyorsun?
 Bu ne ukalalık!
 Bu ne enaniyet!
 Lafa bakın:
 "- Samimi hiçbir Müslüman, terörü, terörizmi kabullenemiyor."
 Kendi adına konuş; "samimi müslüman" deyip de, şu ödül vererek yaranmak için peşinde koşup durduğunuz, ziyaretinizi kabul ettiğinde de sizleri baştan ayağa "sıvayan" general eskisi Çevik Bir'in "mütedeyyin müslüman" lafını çağrıştırma!
 Müslüman, müslümandır!
 "Radikal... ılımlı müslüman" laflarına "olmaz böyle şey" deyip karşı çıkıyordun, haklıydın, o halde bu ne peki, "samimi müslüman" lafı ne?
 Senin arşivine girsek, bunun gibi, hatta bundan beter ne tezadlar, ne "kendine yontmalar" buluruz da uğraşmıyoruz Hüseyin efendi!
 28 Şubatlardan bahsedip de Çevik Bir'den bahsetmeyişiniz, ona ödül vermek için yalvar yakar olmanız zaten yeter!
 Daha neyin/izle uğraşalım!
 Uğraşmamamız için de dua et!
 "- Üsame bin Ladin, karanlık bir adamdı. Afganistan'da Ruslara karşı savaşırken CIA ile irtibatlıydı."
 Sen ne dediğinin farkında mısın Hüseyin efendi?
 "Rabbin aciz kulu" kaç sene vizesiz yaşadı ABD'de; "oturma izni" için CIA, FBI, Yahudi dernekleri ayağa kalkmadı mı, CIA ajanlarının piri Graham Fuller ile CIA baskanı mektub yazmadı mı?
 Aynaya bak Hüseyin efendi, aynaya!
 El-Kaide adına, onların yapmadıkları eylemler olabilir, mümkündür, büyük ve ismi kendinden de büyük bir örgüt, yalanlama yapmamış, "provokasyonlar bile işimize yarar" deyip üzerine gitmemiş olabilirler, tıpkı SİZİN, her “çıkan” cd-ses kaydı- belgeyi "F Tipi"nden bilmelerine, neredeyse yarısının sizin dışınızda birileri tarafından yayınlanmış olma ihtimali olmasına rağmen "ses çıkarmamanız" gibi ( şimdi ama ortaya çıkıp "hatalı olanlar olabilir" demesi Rabbin aciz kulu’nun, işin şakadan kakaya doğru döndüğünü de görmesidir); "örgüt üyesi" misin ki El-Kaide'nin bütün yaptıklarını "içyüzleriyle" anlatma ukalalığını gösteriyorsun?
 İslam ülkelerinde, para imparatorluğu kurmuş, devletle arayı iyi tutmaya çalışan "samimi müslüman" diye senin andığın tipler dışındaki MÜSLÜMANLAR, yani İSLAM MİLLETİ, Bin Ladin için dua eder, gıyabi cenaze namazı kılarken, senin bu dediklerinin aynısını kendi devletlerinde diyen "para imparatoru samimi müslümanlara" da -sen anlarsın!- "dua!" ediyorlar elbette!
 Aynaya bak Hüseyin efendi, aynaya!
 Fırıldak gibi dönüp duran birisinin söyledikleri nerde, Osmanlı'nın eksikliğini içinde duyan, bu eksikliği gidermek için de uğraşan, dünyada nerede EZİLEN MÜSLÜMAN VARSA YARDIM İÇİN ÇIRPINAN, davası uğrunda da ölen Bin Ladin nerede!
 Sizin değil dünya üzerindeki ezilen müslümanlara yardımınız zararınız varken, (Çeçenistan'da mesela, hain Kadirov'u "kutsayan" siz değil misiniz, lafını yaptığınız "dış türkler.. türkmenler"i, "ezen" Barzani'ye sahip çıkan siz değil misiniz, bunlar ortada, en bilinenleri) zerre kadar faydanız yokken dünya üzerinde, burada, memleketimizde çok mu faydanız var?!
 Bir tek örnek ver Hüseyin efendi, bir tek örnek, biz şu filanca müslümanın derdini-sorunun çözdük?!
 Verebiliyor musun?
 İstersen hafızanı yokla, elle, pandikle, mıncıkla ne yaparsan yap, BULAMAZSIN HUSEYİN EFENDİ, BULAMAZSIN!
 Sizin kendinizden başkasına faydanız yok ve hatta laf aramızda kalsın kendinize bile faydanız yok!
 Bunu da çok yakında görürsün!
 Muhsin Er Tuğrul - 14.5.2011
Kaynaklar:
 1) Hüseyin Efendi. “Satranç tahtasında Ladin hamlesi”. 4 Mayıs 2011. Zaman. http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1129710
 2) F. Gülen “markası”ndan piyasaya çıkacak ürünler: Prezervatif!
http://www.mesajhaber.com/haber.php?haber_id=3009
 3) Ergenekon-ETÖ ile Fetulah Gülen ve “gönül bağlıları”nın ilişkisine dair:
http://aleyhtar.org/2011/04/ergenekonda-derin-baglanti-fethullah-gulen/
 4) Papa ile “dialog” çalışmalarını herkes destekliyormuş:
http://ismailaga.files.wordpress.com/2011/04/fethullah_gulen_fethullah_gc3bclen_diyalog_dinler_arasc4b1_diyalogfethullah_hoca_fthg_fg_fethullah_gc3bclen_siesi_sohbet_kirik_testi_fethullah_gc3bclen-1.jpg
http://ismailaga.wordpress.com/2011/04/30/fethullah-gulen-diyalog-fethullag-gulen-fgulen-fethullah-hocaefendi/
 5) Uğur Dündar “gerçek aydın”mış!
http://3.bp.blogspot.com/_JMVLPtw7BME/SibU0-dDZPI/AAAAAAAAWPw/Bqx7_z0okkE/s400/42342849.jpg
 6) CIA ajanından “oturma izni” için mektub: http://www.odatv.com/images/2011_02/2011_02_08/gulen-icin-benden-mektup-istediler-yazdim--0802111200_m.jpg
  7) Gülen’den fırçayı yedikten sonraki ağlak hali Hüseyin efendinin: http://www.turksolu.org/305/foto/gulerce-hata-ettim.jpg
 8) Dinlerarasi dialogçu Hatemi’den: Gülen’in okulları ABD’nin menfaati için kuruldu! http://gizlibelge.wordpress.com/2010/09/29/gulen-okullari-abd%E2%80%99nin-menfaati-icin-kuruldu/#more-4649
 9) Başörtüsü eylemlerini hçbir zaman desteklemedik. SP’ye oy vermeyiz, Gülen, Erbakan’ı sevmez vs. ıvır zıvırlıklar:
 http://anadoluhaber.blogspot.com/2009/06/fgulen-erbakan-sevmez.html
 “-Hüseyin efendi: Biz yemedik. Hoca Efendi başörtülü gösterileri hiçbir zaman desteklemedi. Ben, 28 Şubat sürecinde Zaman gazetesinde genel müdürdüm. Yayına da ben bakıyordum, müdahale edebiliyordum. Başörtüsüyle direniş, gösteri yapan insanların Zaman gazetesinde o dönem haberleri büyütülerek verildi mi? Hayır. Bunu bilerek böyle yaptım. Bu sorumluluğu da üzerime alıyorum.
 Neden?
 Hüseyin efendi: Çünkü Türkiye"de birileri başörtüsü üzerinden çatışma ortamı meydana getirip bunun arkasından da dindarlara ağır bir fatura ortaya çıkarmak istiyorsa ben orada “Kan kusarım ama kızılcık şerbeti içtim” derim. Sorumluluk gereği bu hassasiyetleri göstermeye kendimi mecbur hissederim. Çünkü ben başörtüsü konusu dahil tüm kutuplaşmaların mutabakatla, toplumsal uzlaşmayla çözülmesinden yanayım. Bu konunun insanlara zorla kabul ettirilmeyeceğini bilenlerden biriyim. “Bizi niye yediniz?” sorusunun muhatabı ben değilim.
 Peki kim bu sorunun muhatabı?
 Hüseyin efendi: Ben hiç kimseye “Başörtülüler çıkın, gösteri yapın, hakkınızı söke söke alın” demedim. Ben bunun toplumsal mutabakatla çözümlenmesi gerektiğini söyledim. Hoca Efendi de “İlim mi, başörtüsü mü?” diye sorulduğunda, başörtüsü bir zaruret olarak dindar bayanların önüne konduğunda "İlmi tercih edin” demiş bir insan olarak nasıl olur da başörtüleri öne itmiş oluyor?”
 10) Darbe-severler: http://a1.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc6/199337_10150145324049435_153273574434_6213228_348756_n.jpg
1 note · View note