Tumgik
#evet bu saatte
perfavor · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media
canım sıkıldı size sarıcam
35 notes · View notes
arveaf-bitti · 2 years
Text
Tumblr media
54 notes · View notes
beyzamio · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Cocuk parkinda oturup hayati sorgulamak... 10/10 aktivite
8 notes · View notes
psklg-man · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Konum belirtmeye gerek yok galiba 😎
1 note · View note
ve-bittim · 2 years
Text
Güünayyydııınnnnn🥳🥳🤩
6 notes · View notes
applee--pie · 2 years
Text
gecenin planını anlatıyorum
denemedeki yanlışlarımı gözden geçirip analiz yapmak
arkadaşlarımla kütüphaneye gitmeyi ayarlamak
duş alıp kendime gelmek
bir şeyler yerken dizi seyretmek
6 notes · View notes
dususbitti · 2 years
Text
08.15 dersine tüküreyim ya
1 note · View note
Text
Bekaretimi İlk Sevgilime Verdim! (Sena 18 Y., Eskişehir)
Selam arkadaşlar. Ben Sena, 1.70 boyunda, dolgun ve çıkık popolu, yuvarlak göğüsleri olan, erkekleri kolayca etkileyebilen bir bayanım. Anlatacağım olay 16 yaşımda, Lisede okurken gerçekleşti. Okulumuzda oldukça yakışıklı erkekler vardı. Ama benim en çok ilgilendiğim, benimle de en çok ilgilenen ve sonradan bana ilgisini açıkca söyleyen Murat bir başkaydı. Murat 1.92 boyunda, omuzları geniş, spor yaptığı için kaslı bir vücudu olan, dudak ısırtacak derecede yakışıklı bir erkekti. Onunla tanışalı 2 ay olmuştu ve bizim aramızda hoş bir muhabbet oluşmuştu. Beni sınıftan alır, birlikte bahçeye çıkardık. Birlikte sigara içerdik.
Bir haftasonu arkadaşlarla buluşacaktık ve Murat da gelecekti. Birlikte bir kafeye gittik sohbet muhabbet derken yanıma sokuldu ve elini omzuma attı. Bende hafifçe kendimi ona doğru bastırdım. Bir süre öyle oturduk. Sonra yavaşça elimi tuttu ve kulağıma "Sevgilim olur musun prenses?" diye fısıldadı. O anda dünyalar benim olmuştu. Ben de onun kulağına uzandım ve sessizce, "Evet!" dedim. Artık bahçede, koridorda, kantinde hep el eleydik. İlişkimizin 8. ayında ilk defa öpüşmüştük. Ama ne öpüşme!
Yine parkın tenha olduğu bir saatte yan yana oturuyor, birbirimiz öpüyor, okşuyor, bir yandan da sohbet ediyorduk. Sonra Murat beni nazikçe belimden tutarak kucağına oturttu. Siki tam olarak amımın altındaydı ve taş gibiydi. Hissedebiliyordum. Sonra yavaşça işaret parmağıyla çenemi yukarı ittirip yüzümü yüzünün hizasına getirdi. Kulak mememi öptü ve "Seni istiyorum prenses!" diye fısıldadı. Sonra yavaşça dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Benim karşılık verdiğimi gönce nazikçe dudaklarımı öpmeye başladı. Ben de onu öpüyordum. Bir eli belimde, bir eli ise popomdaydı. Nazikçe okşuyordu. Benimse bir elim göğsünde, diğer elimse saçlarındaydı. Dudaklarımı emiyor, dilini ağzıma sokuyor, beni delirtiyordu. Dillerimiz resmen birbirini sömürüyordu. Nefes nefese kalmıştık. Başımı omzuna yaslamış nefesimin düzene girmesini bekliyordum. Murat ise bana iltifatlar ediyor, saçlarımı okşuyordu.
Aradan bir hafta geçmişti Murat beni evlerine çağırdı. Aileme, bir kız arkadaşımda kalacağımı söyleyerek, adeta uçarak Murat'ın evine gittim. Yaz mevsiminde olduğumuz için altıma mini şort, üstüme askılı üzerime 1 beden büyük gelen bir tişört giymiştim. İçime kırmızı bir tanga giymiştim, sütyen takmamıştım. Hafif makyaj yapmış, kırmızı bi ruj sürmüştüm. Saçlarımı açık bırakmıştım. Ayağıma da Vanslarımı giydiğimde tam bir afet olmuştum. Hemen Murat'a gittim. Güzel bir yemek hazırlamış masayı kurmuş, iki tane mum yakmıştı. Çok romantik bir ambiyanstı. Hemen yanıma geldi ve sarıldı. Çok hoş bir parfüm sıkmıştı. Kokusu beni benden alıyordu. Sonra yavaşça beni popomdan tutarak kaldırdı ve şehvetle öpmeye başladım. Bense kendimi kaybetmiş deli gibi inliyordum ve sırtını okşuyordum. Sonra yavaşça kucağından indirdi beni ve "Hadi yemek yiyelim!" dedi. Güle eğlene yemeklerimizi yedik, biraz da içtik.
TV'ye bir romantik komedi türünde film aktardı, izlemeye başladık. Kafasını göğüslerime yaslamıştı, bense saçlarını okşuyordum. Sonra bacaklarımı okşamaya başladı. Bu beni çıldırtıyordu. Aniden bana doğru döndü ve ben de mecburen kanepeye uzandım. Şimdi tamamen üstümdeydi. Vücudunun her hattını hissedebiliyordum. Sonra dudaklarıma yapıştı. Sanki hayatı buna bağlıymışcasına emiyordu. Elleri popomda doğruldu ve beni kucaklayıp yatak odasına götürdü. Beni yavaşça yatağa bıraktı ve tekrar üstüme çıktı. Dudaklarımı tekrar sömürmeye başladı. O kadar çok zevk alıyordum ki, adeta uçuyordum. O kaslı ve mükemmel vücudun altında sadece kıvranabiliyordum.
Askılı tişörtümü çıkardı ve hiç zaman kaybetmeden göğüslerime yumuldu. Bense o zamana kadar hiç tatmadığım bir zevki tadıyordum. Göğüs uçlarımı emiyor, ısırıyor, zaman zaman tamamını ağzına almaya çalışıyor, alt yuvarlağını ısırıyor, beni adeta uçuruyordu. Sonra şortumla birlikte tangamı da indirdi. Hemen amıma yumuldu. Amımın ıslak olmasına aldırış etmeden çılgınca yalıyordu. Bense başını amıma bastırıp, delice inleyebiliyordum sadece. Dilini amımın içine sokuyor, klitorisimle oynuyordu. Ve ben kasıla kasıla, çığlıklarla orgazm oldum. Murat ise orgazm olmama aldırış etmeden halen daha amımı yalıyordu. Çok geçmeden tekrar orgazm oldum. Kafasını amımdan kaldırdığında yüzünde tutkuyla karışık çok tatlı bir gülümse vardı. Hemen kalktım udaklarına yapıştım...
Dudaklarımız ayrıldığı gibi onun boynunu, göğsünü yalaya yalaya aşağıya indim. Pantolonunun fermuarını indirdim, sonra da boxerını. Ve işte beni göklere uçuran Murat'ın yarağı gözlerimin önündeydi. Bileğimden daha kalın, uzun, oldukça heybetli ve damarlıydı. Kafası pespembeydi. Ellerini popoma attı ve "Şimdi sıra sende prenses!" dedi. Daha önce hiç sakso çekmemiştim, ama pørnø filmlerde çok izlemiştim. Murat'ın yarağının kafası anca ağzıma sığıyordu. Bir elimle taşaklarıyla oynuyordum, diğer elimle yarağına 31 çektiriyodum. Hemde yarağını deli gibi emiyordum. Ben emdikçe zaten dev gibi olan yarağı dahada büyüyordu. Emdikçe sıvıları geliyordu, çok tatlıydılar. Hepsini emiyordum.
Sonunda, "Yeterli!" dedi ve beni omuzlarımdan iterek yatağa yatırdı. Kulak memelerimi emmeye başladı, o sıradada göğüslerimi okşuyordu. Sonra boynuma doğru indi. Ben artık dayanamıyordum. Amım yanıyordu. "Sik beni aşkım, sik beni Murat. Erkeğim!" diye inliyordum. Üzerime uzandı, "Bakire misin sevgilim?" diye sordu. "Evet, ama bekaretimi sen al istiyorum, senin kadının olmak istiyorum!" dedim. Yavaşça kalktı, odadan çıktı. Geldiğinde elinde peçeteler vardı, "Bunlara ihtiyacımız olacak!" dedi ve gülümsedi. Aman Tanrım o kadar sexydi ki!
Üzerime çıktı, bacaklarımı ayırdı ve yarağını amıma hizaladı. Yavaşça sokmaya başladı. Başı girdiğinde sanki dünyam başıma yıkılmıştı. O kadar canım yanıyordu ki, o an attığım çığlık hala kulaklarımda. Bir süre öyle bekledi. O sırada kulak memelerimi emiyor, göğüslerimi okşuyordu. "Zor kısmı bitti birtanem, kafası girdi. Artık sen de zevk alacaksın!" diye fısıldıyordu. Sonra yavaşça daha da girmeye başladı. Tanrım o nasıl bir acıydı, sanki içimi yarıyordu. Sonunda tamamı içimdeydi ve içimi tamamen doldurmuştu. Rahim duvarımı zorluyordu. Eğildi ve göğüslerimi emmeye başladı. Sonra uzanıp peçeteleri aldı ve yavaşça sikini çıkardı. O an amımdan bir miktar kan aktı.
Sonra yavaşça tekrar soktu. Hareketlerinde beni incitmemeye, bilhassa zevk almama çok önem veriyordu. Hızlanmaya başladığında artık acının yerini zevk almıştı. Müthiş zevk alıyordum. Sonra pozisyon değiştirdik ve Murat ayaklarımı göğsüne koyup amıma kökledi. İlk seferki gibi yavaş davranmıyodu. Sanki bir tren pistonu gibi gidip geliyordu. Ve benim vücudumu bir titreme sardı. Orgazm olmuştum. Zangır zangır titriyor, durmadan kasılıyordum. Murat ise durmak bilmiyordu. En az yarım saat beni o pozisyonda sikti. Defalarca kez orgazm olmuştum.
Sonra o sırt üstü yattı ve benim üstüne çıkmamı istedi. Hemen çıktım. Yarağı kalın olduğu için kolayca alamıyordum. Resmen amımın duvarları yırtılıyordu. Yavaş yavaş oturup kalkarak yarısını aldım. O damarlı sert yarak beni kendimden geçirmişti. Birden tamamen oturdum üstüne ve derin bir, "Ohhhh!" çektim. Murat ise uzunca nefesini verdi. Ben hareket etmeye başladığımda Murat da boş durmuyor, göğüslerimi yoğuruyordu. Aman Tanrım! Göğüslerimi okşamasının etkisiyle sarsıla sarsıla orgazm oldum ve üzerine bıraktım kendimi. O ise durur mu? Alttan pompalamaya başladı, beni yine zevkin doruklarına çıkarıyordu. Hem pompalıyor, hem benle öpüşüyor, hemde vücudumu okşuyordu. "Mükemmelsin! Harikasın!" gibi şeyler söylüyordu.
Sonra beni yan yatırdı ve arkama yatıp öyle sikmeye başladı. Tanrım, en az bir buçuk saattir sikişiyorduk ve ben orgazmlarımın sayısını unutmuştum. Oysaki Murat'da ne bir kasılma, ne bir duraksama. Kaşık pozisyonunda da yarım saate yakın sikiştik. Artık dermanım kalmamıştı. Bacak kaslarım kasılmaktan yorulmuştu. Son orgazmımı olduktan sonra ona, "Aşkım ne olur artık boşal. İnan çok yoruldum, bayılacağım!" dedim. O ise, "Peki kadınım!" dedi ve misyoner olduk. Hızla gidip gelmeye başladı. Yarağı o kadar şişmiş ve uzamıştı ki, resmen kolum kadar olmuştu. Bense o anda sadece içimdeki sert yarağın zevkini çıkarıyordum. Beş-altı dakika daha gidip geldikten sonra ben son orgazmımı olurken, o da amımdan çıktı ve göğüslerime ve biraz da göbeğime fışkırdı. Ama ne fışkırma! Dölleri en az yarım çay bardağını doldururdu. Sonra yanıma yığıldı.
Bir süre nefesimizin düzene girmesini bekledik. Sonra bana doğru döndü ve dudaklarımdan öptü. "Harikasın birtanem. Keşke seni daha önce sikseydim!" dedi ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Yatak benim am sularım ve tükürüklerle dolmuştu. Çarşaf ise kaymıştı. Bu kadar çılgınca sikiştiğimizin farkında değildim. Beni kucağına aldı ve "Hadi banyo yapalım!" dedi. Beni kollarında banyoya götürdü. Önce o beni yıkadı, sonra ben onu yıkadım. Sonrasında çarşafları değiştirdik ve çırılçıplak birbirimize sarılarak uyuduk. Uyuduğumuzda zaten saat 05:30 idi. Sabah uyandığımda yanım boştu. Şortumu ve askılımı giydim. Bir baktım ki sevgilim bana kahvaltı hazırlıyor. Gel de böyle bir sevgiliyi sevme!
Murat ile halen devam eden güzel bir ilişkimiz var. O şu anda Anadolu Üniversitesi'nde okuyor. Ve bir aksilik olmazsa, seneye ben de onun okuduğu bölüme gideceğim :)
[Sena]
115 notes · View notes
murat-o41 · 6 days
Text
BOYNUZA ALIŞMAK (2)
Nasıl bir hazırlık yapacaksa artık… Hasan anal seks meraklısı olduğundan mutlaka anal yapacaklarına göre önceden lavman mı yapacak, temizlenecek mi, jartiyer filan mı giyecek, bilmiyordum ki… 
İşe gittim bir kaç saat orada kendimi oyamaya çalıştım. Zaman geçmek bilmiyordu bir türlü… Ben çalışmaya çalışırken, Hasan evimde, benim yatağımda karımı sikiyordu. Mesai bitimine yakın Melek aradı. 
“Gelebilirsin aşkım” dedi. Kendi evime gitmek için izin gelmişti. Moralim yerlerde, bozuk bir halde geç saatte eve gittim. Melek de yorgun, bitkin bir haldeydi. Ortağımı uğurlamış, kocası geldiğinde başını bile kaldıracak durumu yoktu. 
Hasan epeyce hırpalamış olmalıydı karımı… Durum onu gösteriyordu. Dudakları örselenmiş, öpülüp emilmekten şişmiş, saç baş dağılmış durumdaydı. Üzerine geçirdiği sabahlıkta yer yer ıslak lekeler görünüyordu. Sperm olmalıydı bu lekeler, ortağımın dölleri… Dayanamadım,
“Çok yorgun görünüyorsun.” dedim yüzüne bakarak… 
“Evet aşkım, çok ama çok yorgunum… Bittim…” dedi kısaca… Orospu çocuğu, benim güzel, narin karımı, öpmelere kıyamadığım karımı mahvetmişti sike sike…
O gece ev pek sessizdi, neredeyse hiç konuşmadık. Melek yatak takımlarını bile değiştirme gereğini duymamıştı. Yanıbaşımda, kendinden geçmiş kırık bir kukla gibi yatağa serildi, uykuya daldı hemen… 
Bense buram buram yabancı bir erkek teninin kokusunun sindiği, Hasan’ın terinin koktuğu, akıttığı spermlerinin ıslak ıslak üstüme bulaştığı yatakta sesimi çıkartmadan uyumaya çalıştım.
İki gece sonra poker gecemizdi. Hasan’ın yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum. O resimleri yine para yerine sürecekti. Nasıl katlanacaktım bu sefil duruma? 
Poker gecesine ayaklarım geri geri giderek ayrıldım evden. Zaten artık Metin de biliyordu o kadının karım olduğunu… Belki Mehmet de biliyordu. Belki değil, mutlaka biliyordu. Görünüşte herkes normal davranıyordu. Fakat kaçamak bakışlardan, mimiklerden herkesin olayı bildiğini anladım.
İçine düştüğüm durumu Metin’e anlatırken aramızda sır olarak kalmasını istemiştim ondan… Fakat anlaşılan böyle matrak bir konuyu anlatmadan duramamıştı Metin… Rezil olmuştum. Tam bir rezaletti.
Hasan ise kaçamak filan bakmıyor, direkt gözlerimin içine alay edercesine, istihzayla bakıyordu bana… Her zamanki gibi oyun kızışıp sikiş hikayelerini anlatmaya başladığında ben rahatsızlığımı gizlemeye çalışıyordum. Anlattığı sikiş olayının kahramanı elbette karımdı. 
Ballandıra ballandıra ismini vermeden kocasının yatağında kadını nasıl becerdiğini, isterik kadının götünü sikmesi için nasıl yalvardığını anlatıyordu. Bana ara sıra bakışlar atıp, benim kızarıp bozulmamdan keyif çıkartmaya çalışıyordu sanki… 
Karımın resmine tekrar bakma fırsatı olduğunda Metin’in de heyecanlandığını ama bana belli etmemeye çalıştığını hissettim. Telefonda karımın resimlerine bakarken elleri titriyordu, karımın sikilmiş götünün resimlerine bakıyordu herkes… Offf… Ne büyük utanç…
O gece Hasan sırf bana karımın sikilmiş resmini göstermek için bir el de bana özellikle yenildi. 
Ben de diğerleri gibi titreyen ellerimle Hasan’ın telefonundaki resimlere baktım. Zor bir duyguydu karımın arka deliğinin öyle bollaşmış halini görmek. Özellikle sanki başka bir kadının resimleriymiş gibi Hasan’a yaptığından dolayı iltifat etmek çok ağırdı. Olayın ne olduğunu odadaki herkes biliyordu oysa…
Hasan o anların her saniyesinin zevkini çıkardı. O gece eve döndüğümde Melek beni gülerek karşıladı. Hasan ben daha eve varmadan ona telefon ederek olayı anlatmış. Çok keyif almış yaptığından… Karımın da hoşuna gitmişti yaşadıklarım… Gülümseyerek karşımda kalçalarını okşarken,
“Gerçeğini görmek ister misin hayatım? “ dedi şımarık bir şekilde… Kendime engel olamadım. Heyecanla, 
“Evet! “ dedim. “İsterim. Çok isterim hem de…” 
Soyunup bana da domalacağı, götünün son halini gösterip o genişlemiş deliğini bana da siktireceği beklentisiyle sikim sertleşmeye başlamıştı bile… Önümdeki kabarıklığı ve aşırı istekli halimi görünce bir kahkaha attı karım,
“O zaman Hasan’dan rica et canım… Bir dahaki sefere senin yanında siksin beni… Sen de gerçeğini görmüş olursun. Hahahaha! “ diye gülüp yatak odasına, uyumaya gitti.
29 notes · View notes
bir-devrin-tarihcisi · 2 months
Text
"Sahurda yeşillik, protein ve yağ ağırlıklı hazırlık yapın. Zeytinyağlı salata, yoğurt, yumurta gibi besinler sahur için uygundur. Bu besinler sindirilirken vücut su dengesini koruyacakları için hem sizi susuz bırakmazlar hem de kan şekerini ılımlı etkileyecekleri için uzun süre tok kalmanızı sağlarlar. Sahurda börek, tatlı, bol ekmek gibi karbonhidratlardan sakınmaya çalışın. Ne kadar karbonhidrat, o kadar susamak demektir. Karbonhidratlar sindirilirken vücuttan su tüketirler ve aynı zamanda kan şekerini hızlı yükselttikleri için insülini fazla uyarırlar. Bu da kan şekerini tekrar hızlıca düşürür ve kısa süre içinde tekrar sizi acıktırır.
"Sahurda ne kadar sulu şeyler tüketirsem ya da su içersem gün içinde o kadar suya ihtiyacım azalır" gibi bir düşünceniz varsa yanılıyorsunuz. Sahurda içtiğiniz bol su, sahurdan sonraki süreçte vücuttan hızla atılır. Böylece günün ilk saatlerini sürekli tuvalete gidip gelmekle geçireceğiniz gibi gün içinde de susamaya devam edersiniz.(Evet bu ben😕)
Gün içindeki acıkma tamamen beynin fizyolojik sinyalleri ile alakalıdır. Beyin, kendini kişinin beslenme rutinine göre ayarlar ve saati geldiğinde mideye uyarı yollayarak önceden asit salınımı ile hazır etmek ister. Her gün öğle yemeği yiyen birinin midesi o yüzden benzer saatte kazınır ve açlık hissi oluşur. Bu nedenle bedenini sık yemeye alıştıran, karbonhidratlara alışkın olan kişiler Ramazan'ın ilk günlerinde zorlanırlar. Ancak üç-beş gün içinde kazanacakları yeni rutini ve beynin bu yeni sağlıklı alışkanlığını korumak için çaba göstermeliler. Özellikle iftardan sonra çok dikkat etmeliler.
İftarda ağır beslenmek, karışık yemek, acele ile çiğnemeden yutmak, yemek sırasında gereğinden fazla su içmek, ekmek ve diğer karbonhidratlara aşırı derecede yüklenmek; gün içi kazanımlarımızı korumak yerine sindirim sistemimimizi ve özellikle karaciğerimizi oldukça yoracaktır.
Tüketim toplumu haline geldiğimiz için akşama kadar boş duran boğazlarımıza iftardan sonra yüklenme gereği hissediyoruz. Halbuki iftar bittiğinde beslenmeyi kesmek ve sindirim sistemimize sindirim için süre tanımamız gerekir. Hele ki dolu mide ile uyumak, sindirimin tamamlanamamasına ve besinlerin çürüyüp gaza dönüşmesine neden olur.
İftardan sonraki yanlış beslenme alışkanlıkları hem orucun detoks etkisini yok etmekte, hem ertesi günkü orucun rahat tutulmasına engel olmakta hem de birçok sağlık problemine neden olabilmektedir. Tabi ki sıvı gıdalar ve başta da su içimi iftardan sonra önemlidir ancak tatlı, abur cubur, kuruyemiş gibi gıdaları iftarla birlikte kesmek gerekmektedir.
Ramazan bir arınma ayıdır. Öncelikle ruhen sonra da bedenen arınmak bu ayın amaçları arasında olmalıdır. Ramazan sadece oruç ayı değildir, öncelikle Tevhid üzere Allah'a ﷻ yakınlaştıracak salih amellerin oldukça kıymetli olduğu bir aydır. Öncelikle mânen sonrasında ise bedenen en güzel şekilde hazırlıklarımızı tamamlayarak girebilmek duasıyla."🤲🏻
Dr. Bekir TOK
25 notes · View notes
master1wayne · 8 months
Text
Gençlik Öfkesi S1 - B2
BÖLÜM 2 [SAHTEKÂR]
Spiker: ŞURA Holding sahibi Sayın Ahmet Şura Bey ve ailesi yardım balosuna geldiler hemen sizlere çalışanımız Leyal ile aktarıyorum, evet Leyal sendeyiz.
L: Evet Hande Hanım, burası çok kalabalık bir sürü zengin aile Türkiye ve bazı Avrupa devletlerinde büyük işler yapan, zengin isimler hepsi burada, bu gece ki büyük yardım bağışı için toplanmış durumda.
Sp: Gördüğünüz üzere bu gece söylediğimiz gibi. Bir sürü önemli aile, bir sürü insan için mazlumlar ve yoksullar ayrıca hastalık derdi olanlar için büyük bir bağış toplanacak ve gelir vakıf aracılığı ile dağıtılacak.
L: Ahmet Bey, Ahmet Bey açıklama yapmak ister misiniz, bu bağışlar sizce yetecek mi?
Ah: Halkımız merak etmesin! Burada toplanan 1 kuruş bile cebimize girmeyecektir, bütün yardımlar gerekli yerlere yollanacaktır.
L: Ahmet Bey, aileniz ile sizi görmek bizleri şaşırttı normalde her gittiğiniz yerde tek görürdük sizleri.
Ah: Ben de bir babayım yoksulluk çektim azim ettim, zengin oldum ve şimdi buradayım hayatta değişmeyen tek şey ailem oldu bugün onlarla burada olmak istedim.
L: Başka bir açıklama yapmak ister misiniz efendim.
Ah: Fazla insanları bekletmeyeyim Hanımefendi ben artık içeri geçeyim bütün emekçi kardeşlerime iyi geceler.
L: İyi geceler efendim. Evet Hande Hanım şu an burada başka bir gelişme yok sizdeyiz efendim.
Sp: Leyal Hanım'a teşekkür ederiz. İşte gördüğünüz gibi ŞURA Holding sahibi ve ailesi'nin katılımıyla herkes gelmiş oldu sayın izleyenler, ileri ki saatte olacak gelişmelerden sizleri haberdar edeceğiz.
Babamın yaptığı konuşmadan sonra içeri girdik, babam sağına annemi soluna da ablamı almıştı bütün arkadaşları ile, teker teker konuşarak selamlaşıyor, annem ve ablamı onlara tanıtıyordu. Ben arkadan bir masaya geçtim ve kenardan insanları izliyordum.
Babam kenardan hiç olmadığı kadar sakin ve tatlı bir seslenmesiyle kendime geldim.
B: Oğlumm gel arkadaşlarımla tanış!
Hafifçe yerimden kalktım ve yanlarına doğru gittim. Bir adam elini uzattı ve bana "merhaba delikanlı!" dedi.
Ben de kendisine "Merhaba Beyefendi!" dedim. Diğer adamlarla da tokalaştım ve tanıştım. Babam kenardan beni yalandan övüyor ve sevgi dolu yaklaşıyor ablam da, annem de babama katılıyordu.
X: Ee genç adam, böyle bir aileye sahip olmak seni mutlu ediyordur, sonuçta baban hem Türkiye'de hem de Avrupa'daki işlerde başarılı bir adam.
İlk baş biraz bekledim, tam lafa girecekken hemen annemin omzumu sertçe sıkması ile içimden sinirlendim.
Fakat bazı şeyleri belli etmeden, normal bir şekilde cevap verdim.
Evet efendim, çok iyi bir aileye sahibim onlar benim için çook değerlidir (gülerek) hakları ödenemez!
Ablam araya girdi ve; sen istersen etrafta dolaş biz bir şey olursa sana haber veririz!
İyi siz bilirsiniz!
Uzak bir köşeye çekildim fakat ne olur, ne olmaz diye babamın hareketlerini takip ediyordum.
Bir süre sonra şık giyimli, buğday tenli, 1.70 boyunda, güzel bir vücuda sahip mankenleri andıran bir kadın yanıma yanaştı.
Xk: Merhaba!
Merhaba!
Xk: Siz Ahmet Bey'in oğlu olmalısınız!
Evet, siz kimsiniz acaba?
[Elini Uzattı]
Xk: Ben babanızın ortaklarından biriyim, uzun zamandır bizimle çalışıyor, daha doğrusu biz ona çalışıyoruz.
Anladım, siz de mi bağış yapacaksınız?
Xk: Evet, burada toplanacak her para tamamen yerine ulaşacaktır.
Umarım...
Kenardan babam bizi görmüştü hemen yanıma geldi ve yüksek bir sesle "hoş geldiniz, gelin bizim tarafımıza diğer ortaklarla konuşuyoruz hem" dedi.
Kadın "Oğlunuz da pek maşallah yakışıklı çocukmuş!" demişti. Babam da bana sarılıp "öyledir bir tanedir benim oğlum" diyordu.
Bu yapmacık tavırlarından hemen soğumuş, babamı iktirmiştim.
Hanımefendi size iyi geceler, umarım büyük bağışlarda bulunursunuz!
Xk: Çok bağış yapacağız merak etmeyin genç beyefendi iyi geceler!
Hızlı adımlarla yanlarından uzaklaştım. Babamı uzaktan takip ediyordum, aradan biraz süre geçti ve bir an ablam dibime geldi.
A: Babamı mı izliyorsun sen?
Çok bayılıyorum ya zaten babana!
A: Dua et eskisi gibi pek davranmıyor sana, yoksa kapıda köleydin hala!
Derdin ne kızım senin, eğlence merkezi miyim ben? Git aptal olan mal arkadaşlarınla, oyna, takıl ne yapıyorsan yap!
A: Bak Aras...
Ne Aras'ı kızım ha, ne Aras'ı. Benden başarılı değilsin, benim kadar dürüst, adil, akıllı birisi değilsin, insanlar senden nefret ediyor. Sırf baba parası ile buradasın, bentley'e biniyorsun ama haketmiyorsun.
Çevrendeki insanlar seni para için yanında tutuyor. Benim belki bir ailem yok ama bazı şeylere sahibim ve senin bunlara sahip olman çok zor.
A:...
[Babam gözden kaybolmuştu, hemen etrafa bakındım.]
A: Bana baakkk.
Ya bi siktir git.
A:...
Babanı bulunca ağlarsın ona hadi görüşürüz.
Hemen ablamın yanından ayrıldım ve etrafta babamı aramaya başladım. Etrafı iyice arıyor, didik didik ediyordum. Hemen aklıma bir kaç arkadaşına sormak geldi. Yanlarına gidip teker teker soruyordum ama kimse nereye gittiğini bilmiyordu.
Biraz sonra erkekler tuvaletinin olduğu taraftan babam sakince çıkmıştı. Fakat bu sefer dikkat etmiştim ki kravat yoktu. Yeni aldığı kravat yok ve babam o kadar para veriyordu bu kravatlara. İlginç?
Hemen hızlıca babama görünmeden erkekler tuvaletine doğru gittim, ilk baş başkaları var mı diye, bütün kapıları tıklattım fakat sonra kapıyı açtığımda hepsinin boş olduğunu gördüm. Aklıma içeride çöp kutusu olduğu geldi ve hemen çöpün kapağını açtım.
Biraz karıştırdıktan sonra babamın kravatı elime geldi hemen çektim ve biraz inceledikten sonra gördüğüm şeyler beni şaşırtmıştı. Diş izleri ve ıslaklık ile beraber küçük delikler vardı. Ayriyeten siyah bir ruj lekesi de belli oluyordu.
Tahmin ettiğim gibi kadın bu bağış balosuna gelmişti, acaba kimdi?
Hemen kravatı cebime koydum ve ellerimi yıkayıp lavabo'dan çıktım.
Hızlı adımlarla birlikte tekrar geri döndüm.
Etrafıma bakıyor, terleme ya da makyajını tazeleyen biri var mı diye. Fakat herkes neredeyse kırmızı ya da koyu tonlarda kullanıyordu rujunu. Büyük ihtimal ile kadını göremeyecek hatta kim olduğunu bulamayacaktım.
Fakat Derya abla bana adrese git demişti ancak ben kadını ilk baş kendi gözüm ile görmek istiyordum. Neden böyle bir düşüncedeyim anlayamıyorum fakat içim içimi yiyordu bir nevi...
[Kısa bir süre sonra]
B-bir dakika, ya az önce konuştuğum kadınsa. İsmini söylememişti!
Allah! Belki o kadın babamın annemi aldattığı kadın dı. Amacım şu an onu bulmak ve ismini sormak olmalıydı ama etrafta görmüyordum.
Düşünüyorum, etrafıma da bakıyorum ama yoktu. 5 dakika düşündükten sonra davetli listesine bakmak gelmişti aklıma. Yavaşça acelem yokmuş gibi kapı'daki görevlilerin yanına gittim, uzun olan adam'a listeyi görebilmek için ricada bulundum.
Adam koca listeyi bana uzatmıştı, iyi ki liste alfabetik sıra ile yazılmıştı. Hemen yukarıdan okumaya başladım.
Sıra ile bütün isimleri gözden geçiriyordum. Biraz daha baktıktan sonra Alya Rhamil isminde bir kadın gözüme çarptı.
Listede tek bu isim A.R kısaltmasına uygundu, hemen telefonumu açtım ve ismini yazdım. Biraz araştırınca da şirketimize çalışan bir kadın olduğunu tamamen teyit etmiştim.
2 dakika hava aldım ve sonra tekrar içeri geçtim. Biraz daha babamı takip ettikten sonra, Alya Rhamil isimli kadın arkadan gelip babamın yanında duruyordu. Annem saf olmasa belki işkillenebilirdi ama maalesef ki anlayamayacak kadar saf kalıyordu bu konumda.
Biraz daha sıkıcı atmosferde bulunduktan sonra arka kapıdan çıktım, telefonumu çıkardım ve Derya abla ile konuşmaya başladım.
Abla.
De: Evet canım?
Kadını buldum!
De: Nasıl orada mı o kadın da?
Evet ismini öğrendim zaten adresi biliyorduk, tek yapmamız gereken şu an bir fikir üretmek. Ben senin yanına geliyorum evindesin değil mi?
De: Evet canım!
20 daikaya oradayım, görüşürüz!
Telefonu kapattığım gibi bir taksi çevirdim ve adresi verip Derya abla'nın yanına yol aldım.
[!Burada, sizleri sıkmamak için olayları Derya'ya anlatılmış olarak gösterdim buradan sonrası plan yapma aşamasıdır!]
De: Peki şimdi ne olacak?
Güzel ve kaliteli bir kamera ve birazcık çaba lazım.
De: Baba'nın videosunu mu çekeceksin?
Başka ne yapabilirim sence kamerayı?
De: Haklısın...
Neyse ablam ben gideyim, kendine iyi bak!
De: Sen de...
De: Şeyy ya da, yani istersen kalabilirsin yarın tatilim var sonuçta.
Hmm? Aslında iyi olur. Hem tekrar dönmek taksi tutmak falan, biraz yorar beni!
De: Aç mısın?
Ne yalan söyleyeyim, evet açım.
De: Lazanya var, gel masaya yiyelim beraber.
Beraber yemek yerken, gözüm hep Derya abla'nın üstündeydi. Derya abla çok güzel bir kadındır keşke bir şansım olabilseydi ona karşı ama bu imkansız gibi duruyor.
De: (gülerek) Neden öyle bakıyorsun bana?
Hiç. Sadece...
De: Söyle bakalım canım benim.
(ne söylesem kifayetsiz kalacaktı, büyük ihtimalle ona olan duygularımı anlayacak ve belki de benden uzak duracak ya da bu düşüncemi kafamdan silmemi isteyecekti)
Y-yok abla bir şey merak etme.
Lavabo ne tarafta acaba?
De: Koridor'da sol 3.kapı canım.
Sakin ve içimde buruk bir duygu haliyle lavabo'ya gittim, kapıyı açtığımda ışık otomatik olarak yanmıştı. Hemen elimi sabunlayıp yıkamaya başladım, nedense içime bir ateş düşmüştü. Yanıyor gibiydim, gömleğimi çıkardım, göğüs kafesimden başlayarak yüzüme doğru soğuk su tutmuş, bir nebzede olsa ferahlamıştım.
Gözüm bir an arkamda duran kirli sepetine takıldı. İçimde olan merak arzusu ile yöneldim hızlıca. Kirli sepetine açtığımda kıyafetleri vardı biraz aşağıya elimi soktuğumda beyaz dantelli içini gösteren bir külot vardı.
Kafamdaki karanlık köşeden bir ses "İçine çek, kokla onu, koklamalısın hadi!" diyordu.
Bir taraftan gelen "Sen bu değilsin, haydi bırak onu yerine" diyordu.
Alnımdan yavaş yavaş terler akıyor, ellerim titriyor, vücudumu tekrar ateş sarıyordu. Kalbimin atışı hızlanmaya ve ortamın gerginliği artmaya devam ediyordu...
En sonunda, kendimi kaybetmiş bir şekilde. Bir canavar gibi burnuma doğru külotunu götürdüm. Sanki hiç nefes almamış gibi kokusunu içime çekiyordum. Gözlerim kapanmış koku içimde dolaşıyor beynimin derinliklerine işliyordu. Kokusu müthişti...
[Bir an çalan kapı sesiyle]
De: Aras! İyi misin?
Bu sesle gözlerim açıldı ve hemen kendime geldim, elimde duran külotu yerine tekrar koydum ve tok bir sesle; İyiyim abla, iyiyim sadece biraz başım dönüyor merak etme.
Elimi lavaboya dayamış diğer elimle de gözlerimi ovuşturuyor boğazımı kaşıyordum.
De: Gelebilir miyim?
Gelebilirsin.
De: İyi misin?
İyiyim abla yok bir şey.
De: Bak bir şey varsa söyle!
Yok abla, hatta ben gideyim!
De: Nereye?
O an cevap vermeden gömleğimi ve ceketimi alıp çıktım, merdivenden aşağı doğru inerken gömleğini giymiş ceketimi de hızlıca giymiştim.
Kapıyı açtım dışarısı yağmurluydu ağır ağır yağan yağmur asfalt zemine mermi gibi düşüyordu.
Bir an yağmura aldırmadan dışarı çıktım yavaş yavaş yolun karşısına yürüdüm, taksi gelmesini bekliyor, yağmurdan ıslanan takım elbisem vücuduma yapışıyor soğuktan titremeye başlıyordum.
Bir an gözlerim gökyüzüne doğru kayarken, gözüm Derya abla'nın evinin camlarına kaydı. Derya abla beni yukarıdan izliyordu.
Onu görünce yine aynı duygular kafamdan geçmeye başladı, içimde o yine daralma ve aşırı sıcaklık duygusu beni kemiriyordu.
Boğazım sanki düğümlenmiş içim daralmıştı, elimi göğüs kafesime attım, derin derin nefesler alıyordum.
Ama sanki aldığım her nefes beni daha fazla çökertiyordu.
Gözlerim kararmaya ve dengemi kaybetmeye başlamıştım, göz kapaklarım sanki ağırlık altında eziliyor ama yine de ayakta kalmaya çalışan bir asker gibiydi.
Ve bir anda kendimi kaybettim ve yere devrildim...
Herkese merhaba maalesef bu bölümde yine sex yok. Ama merak etmeyin ilk sezon uzun sürecek potansiyelde ve sex olacak.
-HERKESE İYİ SEYİRLER AMINA KOYAYIM-
31 notes · View notes
cehennemindibindeki · 3 months
Text
Yarim kilo midye söyledim. Evet bu saatte
17 notes · View notes
panzehri · 3 days
Text
evet bu saatte çiğ köfte sipariş edilirmiş.
9 notes · View notes
filyokusu · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
evet bu saatte...niyesini anlamışsınızdır artık beni tanıyorsunuzdur umarım
35 notes · View notes
sadecedoruk · 8 months
Text
Sabah saat 07:45 te kontak açtım. 11:55 te kapattım. Ve hiç arabadan inmedim. Sadece bir koli almak için durdum ve geri döndüm. Normal olarak bu kadar saatte Ankara'ya gidebilirdim. Gidip geri geldiğim yol toplam 48 km. Evet bu son kararım. İstanbul'da yaşanmaz...
ABV trafik.
😤🤯
21 notes · View notes
jupiterdengelenn · 2 months
Text
Sanırım kitap okumaktan başka aktivitem yok evet bu saatte bunu düşündüm ve şimdi kitap okumaya gidiyorum
7 notes · View notes