Tumgik
#doğudanuzakta
Text
"Adam geçen gün bize yirminci yüzyılda yaşanan iki büyük felaketin komünizm ve antikomünizm olduğunu söylüyordu."
Tarihçi yeni bir öngörüde bulundu: "Yirmi birinci yüzyılın iki büyük musibeti de radikal İslamcılık ve radikal İslamcılık karşıtlığı olacak. Seçkin gelecekbilimcimiz kusura bakmasın ama, bu durum gerileme içine girecek bir yüzyıl vaat ediyor."
6 notes · View notes
melobar · 7 years
Photo
Tumblr media
Kafa dinlemece💆🏽 #okumahalleri #aminmaalouf #doğudanuzakta #kitap #kitapaşkı #okumaaşkı #okumavakti #okumavakti #read #reading #coffee #starbucks #coffeeandbook #stationary #stationery #pencilcase #fountainpen
1 note · View note
letsvilly · 7 years
Text
‘Doğudan Uzakta’ üzerine ya da 1+1=1 in matematiği ...
Merhaba sevgili öğretmenim; uzun zaman bu yazıyı nasıl yazacağımı ya da yazmam gerektiğini düşünüp durdum. Hep bi profesyonellik kondurmak istedim. Ama yapılması gereken içtenlikle hissettirdiklerimi anlatmaktı. Böylesi belki de kendi arafına gelip tıkanıp kalmış, sonuca gidemeyen hayatına "yolun keyfini çıkar" yapacak başka bir şey yok diyen bir kadın için en ön açıcı hamle olurdu. Mektup gibi kaleme almam da bundan... bu kadar çelişkiyi hayatında barındıran ve herbiri için hayal kırıklığı ve biraz da artık bilinemezcilik taşıyan, kendini çağının mutantı sanarak geçirdiği çocukluğu, herşeyi en yüksek perdeden seslendirerek geçirdiği ilk genç kızlığı ve genç kızıllığı ... Kutsal kitaplardan kurtulmak için edinilmiş yeni kutsal kitaplara da ihanet etmenin haklı mazeretlerini aradığı olgunluk çağı ile benim. vildan 'ın. veled -an olarak açılıp  ÇOCUKLAR manasında geçtiği kurandan gelen ismimle...tekil bir kimliğin etrafında duramayan bir hayat çizgisi... içindeki bir çok çocukla beraber yürüyüp giderken doğudan uzakta ile kurduğum eleştirel ilişkide sözcüklerim profesyonel ve üstten bir bakış açısıyla yazılamazdı tabiki. Elbette din ,kültür, inanç ,coğrafya mozaiği açısından çeşitliliğe yanaşmak zordu ama duygusal girdileri itirafları ile biz de Doğu akdenizliyiz. Ki son reyhanlı olayı da bizim için buna artık çok yakın olduğumuzun kanıtı gibi oldu bana.... Kendim olmayı seçmeyi hakettiğim günden beri hayatımı bir gergefte geçiriyor gibiyim. Kendime sormadan edemediğim ben fazlasıyla Adam gibi oluverirken öz kardeşimden bir Nidal çıkmış olması. Ya da ramzi ve ramiz hikayesini sadece bir kötü eşe bağlayıp bağlayamayacağımız. Murad gibi yükselirken alçalan dostlarımızla bağlarımızı ya da tersinden mutlak öfkemizi nerede sonlandıracağımız . Kanımızda bir Semiramis bir Dolaris dolaşırken acaba hangisinin rahminden doğan çocukla insani neslimizin devamında debelenip duracağımız. Hepsi birer Adem olacak çünkü "Adında doğmakta olan insanlığı taşıdığına inansak bile nesli giderek tükenen insanlığa ait olacak"... Önüne bir a öneki alarak tanrıdan kurtulamıyor ki insan ...hep bir cenaze de fatiha okumamamın vicdani tuhaflığını hissederken. Ritüeller diyip geçiyoruz da bütün bu ritüeller yüzünden insanları boğaz kesmeye götüren tuhaf hikayenin hiçbir yerine ait değiliz ki biz ...ne yapacağız bu kadar çok olup iki olamadığımız arafın matematiğinde... Bir filmin açılış sahnesini anlatacağım. Bir kadın havuzun başındaki sandalyenin ucuna ilişmiş oturmaktadır. Yaşlı olmaktan çok yıpranmış, acıyla çökmüş bedeni yüzündeki kemiklerinin net hatlarındaki inatla oluşturulmuş bir resimle uyuşmayan yüz, belki son kalesini kalbini ve  son umudunu da yitirmiş bir general gibi gözlerini tarifsiz bir boşluğa dikmiş öylece oturmaktadır. Arafından cehennemine gönderilmek için tüm dualarını tersten okumaktır sanki bu...  Ölümcül kinlerin sulamadığı toprak yok gibidir. Bu kadının yüreği de işte o topraklardan biridir. ‘İçimdeki yangın’ böyle bir etnik kinin, ne kadar çok derinlerde kir bırakabileceğini anlatır. 1+1=1 eder mi? yi belki farklı bir bağlamda sorgulatır ama hepimizi kötü bir sessizlikte öylece bırakıverir film. Doğudan uzaktayı okurken o filmi hatırladım. İnsanları komşu kılan bir ülke nasıl olur da onları bu kadar da düşman kılar....kardeşleri benzeşmezler yapar, farklı olanların da kaderini ortak...bir Türkiye gerçeğidir bu da...zaten büyüdüğümden beri öğrendiğim bir şeyi haklı çıkartır. Ben bir mutant değilim.Bu toprağın doğurduğu en normal çocuk benimdir. Herkes gibi...ama başka başka... Sevgilerimle Vildan...
20.05.2013 tarihinde sevgili hocam Hayri Özbek’in önerisi üzerine okuduğum Amin Maalouf’un  Doğudan Uzakta kitabı ve o günlerde yaşanan reyhanlı faciasının bana kaleme aldırdıklarıdır. Bahsi geçen film, yıllar önce seyrettiğim Denis Villeneuve’ye ait İncendies isimli filmdir. Filmin sonunda oturup bir saat aralıksız ağlamıştım. Filme değil gerçeğe ağlıyor insan hep...o zaman bu zamandır herşey acıyı çağırıyor. Sonrasında herşeye küsmek başlıyor, kaleme kağıda  hatta müziğe bile...şimdilerde hali hazırda düşmüşken cemre dilime ve kalemime belki aklıma ve umuduma da düşer diye başladığı yeri hatırlamak istedim umutsuzluğun ...ve bittiği yeri görünceye kadar devam edeceğim yazmaya ....belki bir gece ansızın Lizbon’a Gece Trenine bir bilet alırım Gregorius un arkasından ben de...
‘Bazen bir şeyden korkar insan, çünkü başka bir şeyden korkmaktadır’
Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
mustafaokutan · 6 years
Photo
Tumblr media
.. eğer ikiniz de kitap okuyanlar alemine aitseniz paylaşılmış bir cennete el ele girmek üzeresiniz demektir .. 🐔Binlerce Kitap Fotoğrafı Yorumu ❤📮🌷✏Gönderi Sahibi 🐝 @mavibibliyofil teşekkür ederiz.🐾💐🌱 Galerisini takip etmelisiniz.🔍 ⏩etiket👏 #kitapokufotografcek 🐞Paylaştığınız fotoğraflar ilk fırsatta sayfamızda paylaşılacaktır. Gizli hesap iseniz mesaj atın. Fotoğraflarınızı✏ 🐣instagramda✏ 🐤 facebookda✏ gebzevecevresifotograflari 🐥tumblrda✏ . 🐓 twitterda✏ (ayın ilk 10'u ve okuduklarım) aynı anda kişisel facebook hesap okutanmustafa yayınlıyoruz #fotografcekkitapoku #aminmaalouf #doğudanuzakta #pazar #mutlupazarlar #sunday #alıntı #okudumbitti #kitapalıntıları #kitapkurdu #kitapsever #bibliyofil #okumakgüzeldir #kitaptavsiyesi #kitaplarlahayat #basucukitaplari #books #lovebooks #bookstagram #instabook #bookshop #philosophy #bookworm #bookweek #vasco #instagram
0 notes
gamarka · 9 years
Photo
Tumblr media
#doğudanuzakta #coldblanket #bookaddict #alreadymiss #alreadydead #alreadylost (at 300 Aragveli)
0 notes
Text
Altın buzağının hâkimiyetindeki bir dünyada, öncelikler içinde birinci sıranın Tanrı'yı sınır dışı etmeye verilmesi gerektiğinden emin değilim. Savaşılması gereken altın buzağıdır, hem demokrasiye hem de tüm insani değerlere yönelik en büyük tehdit odur. Komünizm insanları eşitlik adına köleleştirmişti, kapitalizm de ekonomik özgürlük adına köleleştiriyor. Dün olduğu gibi bugün de Tanrı mağluplar için bir sığınak, başvurulacak son mercidir. Ne adına onları bundan mahrum etmek istiyorsun? Yerine ne koyacaksın?
2 notes · View notes
Text
Her insanın gitmeye hakkı vardır, onu kalmak için ikna etmesi gereken ülkesidir -koca koca laflar etmeye meraklı siyasetçiler ne derse desin. "Ülken senin için ne yapabilir diye sorma, sen ülken için ne yapabilirsin, onu düşün." Milyardersen, üstelik kırk üç yaşında ABD başkanı seçilmişsen bunu söylemek kolay! Ama ülkende ne çalışabiliyor, ne tedavi olabiliyor, ne barınabiliyor, ne eğitim alabiliyor, ne özgürce oy kullanabiliyor, ne görüşlerini ifade edebiliyor, ne de sokaklarda dilediğin gibi dolaşabiliyorsan, John F. Kennedy'nin bu meşhur sözü kaç para eder ki? Beş para etmez!
Önce ülken sana karşı belli taahhütleri yerine getirecek. Orada tüm haklara sahip bir yurttaş olarak görüleceksin, baskıya, ayrımcılığa, hak etmediğin mahrumiyetlere maruz kalmayacaksın. Ülken ve yöneticileri sana bunları sağlamak zorunda, yoksa sen de onlara hiçbir şey borçlu olmazsın. Ne toprağa bağlılık, ne bayrağa saygı. Başın dik yaşayabildiğin ülkeye her şeyini verirsin, her şeyi, hatta hayatını bile feda edersin; ama başın yerde ya-şamak zorunda kaldığın ülkeye hiçbir şey vermezsin. İster doğduğun ülke, ister seni kabul eden ülke söz konusu ol- sun. Yüce gönüllülük yüce gönüllülüğü, umursamazlık umursamazlığı ve aşağılama da aşağılamayı doğurur. Özgür varlıkların anayasası böyledir ve ben de başka bir anayasa tanımıyorum.
3 notes · View notes
Text
Ekim 71'di, onun evinin taraçasındaydık. Gündüz denizin, gece de şehir işıklarının seyredilebildiği çok büyük bir taraçaydı. O akşamki bakışlarını hâlâ hatırlıyorum: Kamaşmış, doygun gözler. Bu ev onundu, ondan önce babasına, dedesine, büyük dedesine, hatta yapımı 18. yüzyıl başına uzandığına göre, daha önceki atalarına ait olmuştu.
Benim ailemin de eskiden Cebel'de güzel bir evi vardı. Ama bizimkiler için orası bir yuva ve mimari bir bildirgeydi. Onun ailesi içinse, bir vatan söz konusuydu. Murad orada her zaman, bir ülkenin kendilerine ait olduğunu bilen insanlarınkini andıran bir tür bütünlük duygusu içinde yaşamıştı..
Bense, on üç yaşımdan beri, her yerde kendimi bir konuk gibi hissetmiştim. Çoğunlukla kucaklanarak karşılanan, bazen sadece hoş görülen bir konuk; ama hiçbir yerde yüzde yüz hak sahibi bir sakin gibi görememiştim kendimi. Kimseye benzemez, çevreye uyumsuz -ismim, bakışım, hal ve davranışlarım, aksanım, gerçek veya varsayımsal aidiyetlerim. İflah olmaz derecede yabancı. Hem doğduğum toprakta hem de daha sonra sürgünde.
0 notes