Tumgik
#Yeni Çağrı
cninzihni · 2 months
Note
merhaba podcast önerileri yapabilir misin rica etsem🍃☘
Tabii birkaç tane paylaşayım dinlediklerimden
Birinci sıradaa sevgili @oluruvar 'ın yaptığı, bölüm aralıklarının farklı olduğu ve devam edip etmeyeceğinden emin olmadığım ama çok içten, çok tatlı bir podcast verelim. Kendisinin adı "Yüklük"
İkinci sırada Kelime Oyunu şeysiyle iyice kendini ortaya çıkaran Ali İhsan abimizin yine kelimeler üzerine yaptığı eğlenceli bir havası olan podcast olan "Kelimenin Ham Anlamıyla"' gelsin.
Üçüncü sıradaa sevgili Beyhan Budak'ın Youtube kanalıyla eş götürdüğü podcast olan "Kendine İyi Davran" bulunuyor. Terapi tadında bilgilenmeler ve önerilerle kendisini severek dinliyoruz
Dördüncü sıradaa herkese hitap etmese de benim severek dinlediğim, gösterilerinin de epey ilgi gördüğü Meksika Açmazı bulunuyor. Bunu pek anlatmaya gerek yok aslında, adında direkt olarak konusu. Dinlerken epey kafa açabiliyor, tavsiyedir efenim
Beşinci ve son diyelim şimdilik -sonrasında vakit bulursam yine öneririm- "Evrim Ağacı" podcast olsuun. Kendilerini Youtube üzerinden ilgiyle takip etsem de bazen dinlemek de aynı tadı veriyor Çağrı Bey'in keyifli ve istekli anlatımı sayesinde. Size de tavsiye ediyorumdur.
Eveet şimdilik böyle bırakalım, umarım ilgini çeken yeni bir şeyler olmuştur. Olmadıysa da başka öneriler yapmaya çalışırım. Sevgileeer
9 notes · View notes
ekip · 1 year
Text
Birtakım değişiklikler
🌟 Yenilikler
Masaüstünde, Çok Havalı İnternet Tiklerini artık ister Mavi ister Rengarenk yapabiliyorsun. Bunları blogunun ayarlarına gidip ayrı ayrı satın alabilirsin. Bu daha başka yeniliklerin habercisi olabilir mi acaba… 🤔
Çok havalı tikler mevzusunu beğendin mi? Ayıptır söylemesi onlar sayesinde Webby kazandık!
Gelen kutusundaki okunmamış ibaresi, masaüstünde tekrar sayı olarak gösteriliyor. Noktaya elveda.
Kendi gönderini beğenmen, RB'lemen veya yanıtlaman bundan böyle etkinlik akışına yansımayacak.
Masaüstü yeni gönderi düzenleyicide, artık etiket girme alanına tıkladığın anda öneriler çıkacak.
Tumblr'ın parola uzunluk sınırı 72 bayt. Aslında bu yeni bir şey değil, ama bunu tüm platformların parola belirleme ekranlarında belirtmeye karar verdik.
🛠 Düzeltmeler
Kendi gönderine yaptığın RB'lere gelen etkileşimlere ait etkinlik öğelerinin oluşmasına engel olan bir hata vardı, düzelttik.
Masaüstünde, taslakta/sırada/planda yeni bir gönderi oluştururken veya düzenlerken sayfa üzerinde kaldığın yeri artık kaybetmiyorsun.
Masaüstünde gönderi oluştururken ya da düzenlerken etiket arka planının rengi, artık temana göre belirleniyor.
Arama API'mizin çağrı oranı sınırları, artık daha efektif biçimde uygulanıyor.
Safari'de, gönderi seçeneklerindeki liste biçimlendirmesi düzeltildi.
Hediye satın alma deneyimine ufak tefek dokunuşlar yaparak daha sade hale getirdik. O zaman en sevdiğin bloglara Reklamsız Gezinti ya da Yengeç ordusu ısmarlayarak teşekkür etme zamanı!
Engellediğin kullanıcılar artık Tumblr Live karuselinde karşına çıkmayacak.
Soru/cevap gönderilerini artık hiçbir şekilde Ateşleyemiyorsun. Gerçi, sorandan ve cevaplayandan nasıl rıza alınır, bir yandan bunu araştırıyoruz, o yüzden bu olay geri gelirse şaşırma.
Gönderilerin, düzenlendikleri yere göre Ateşleme uygunluğunu sıfırlayan bir hata vardı ve düzeltildi. Bu konuda bizimle bilgi paylaşan herkese teşekkürler, sayenizde sorunun kaynağını daha çabuk bulduk!
Masaüstü yeni gönderi düzenleyicide Control + Z ile geri alınan eylemler, eylemi tekrarlama komutuyla tekrarlanamıyordu. Bu sorun düzeltildi.
Telefon tarayıcısında bir direkt ileti konuşmasının içindeyken "geri" gitmek, artık konuşmaya nereden geldiysen (örn. etkinlik, pano) seni o noktaya geri götürüyor.
Bu hafta Spotify podcast yerleştirmeleriyle ilgili kısa süreli bir sorun yaşandı. Spotify bu sorunu çözdü.
Android uygulaması, "Devamını oku" bağlantısı bulunan gönderilerle etkileşime geçilince "Senin için" sekmesine geçiyordu. Uygulamanın 29.1.1 sürümünde bu sorun giderildi.
🚧 Üzerinde çalıştıklarımız
Spam robotlarıyla mücadelemiz sürüyor. Son zamanlarda görülen spam yağmurunu ortadan kaldırmak için uğraşmaya devam etmekle kalmayıp, ayrıca tekrarlanmasını önlemeye çalışıyoruz. Sen her zamanki gibi bulduğun spam blogların hepsini rapor etmeye devam et, gerisi bizde.
Yardım dosyalarımızı güncellemek için ekip olarak harıl harıl çalışıyoruz. Kafanda soru işareti bırakan ya da tarihi geçmiş bir bilgi görürsen geri bildirimini lütfen bize ulaştır.
🌱 Yakında sunulacaklar
Klavye kullanmayı sevenlere gelsin: Birtakım kısayol iyileştirmeleri yolda.
iOS ve Android uygulaması sevenlere gelsin: Rozet yönetimi yolda.
Bir sorun mu yaşıyorsun? Destek Talebi gönder, en kısa sürede sana geri dönelim!
Geri bildirimini paylaşmak ister misin? Üzerinde Çalıştıklarımız  bloguna göz at ve aklındakileri topluluğumuzla masaya yatır.
Bu gönderileri başka dillerde de takip etmek için diğer ülkelerin Ekip bloglarına göz at!
21 notes · View notes
luminous33 · 1 month
Note
Çağrı sen misin
Benim bu uygulamaya ne kadar zormuş mesajı bile yeni buldum kxkxkddkd
2 notes · View notes
vinceverbatim · 10 months
Text
"
Hep merak etmişimdir, nedir bu bazı insanları dayanılmaz bir şekilde kendine çeken çağrı; kimini yollara, kimini denizlere, kimini dağlara götüren bu çağrı. Neden ve nasıl bazılarını her yerden, her şeyden kopartır da, çoğu insan tarafından hissedilmez, anlaşılmaz bile. Sanırım bazı ruhlarda bu dünyaya karşı çok büyük bir açlık var. Zorba şöyle açıklıyor bunu:
I've got enough fight in me to devour the world, so I fight.
(İçimde dünyayı yiyip bitirecek kadar kavga var, bu yüzden dövüşüyorum.)
Tutku içten geliyor, eylem yalnızca onun dışavurumu.
Bir şair de şöyle demiş:
- Nereye bu yolculuk peki?
- Evimize hep evimize.
Bazıları kendilerine mekan olarak bütün dünyayı seçmişler - bayrak olarak da özgürlüğü.
1924 yılında, Everest'e neden çıkmak istediklerini soranlara "Orada olduğu için" diye cevap veren Mallory, belki de bütün bu soruların cevabını açıklamış oluyordu. Mallory ve Irvine, son kez zirveye yakın bir yerde görüldüler ve bir daha da onlardan haber alınamadı.
Yüzlerce yıldır dağlar, denizler, yollar binlerce insanı yuttu ama bu, yeni gelenleri durdurmaya yetmiyor. Tehlike, korku ve ölüm bazı ruhları durdurmak yerine daha da coşturuyor ve kendine çekiyor.
Gılgamış'ı, Odysseus'u, Marco Polo'yu, Magellan'ı, Colomb'u, Peary'yi, Amundsen'i, Hillary'yi ve daha binlercesini oradan oraya savuran şey hep özgürlüğe düşkün, coşkulu ruhlarının üzerine kurulmuş keşfetme ve bilme tutkusu ve doğaya/kendine meydan okumanın dayanılmaz çekiciliğidir.
Jack London'un Buck'ını sonunda kurtların arasına çeken doğanın çağrısı, bazı insanları da dağların tepelerine, engin denizlere, dünyanın bilinmeyen köşelerine çekiyor - bedeli ne olursa olsun.
Nasuh Mahruki, Bir Dağcının Güncesi
8 notes · View notes
Note
uzun zamandır takip ediyorum seni ama yeni yeni konuşabiliyorum insanlarla. yeni yeni çıktım kendi kabuğumdan biraz zor olsa da. aslında doğum gününü kutlayıp konuşma başlatmaktı amacım ama doğum günü mesajını bile ellerim titreye titreye yazınca pek kolay olmadı. yazdığın her kelime, her hece hepsi fazla hoş. ben değil birçok kişi böyle düşünüyordur diye düşünüyorum zaten. hesabının aurası fazla hoş iken bir şeyleri benzer düşünüyor olmak da fazla hoş geliyor bana ya da belki de fazla anlam yüklüyorum her şeye bilmiyorum. aşamadım daha anlam yüklememeyi. ha bu arada uçurum çiçeği'nin analizlerinin hepsini okumuştum zamanında diğer yazdığın tüm şeyler gibi. kst ve saian ayrılmaz bir ikili bana göre sonrasında çağrı sinci geliyor zaten. üçünün yeri apayrı. neyse çok konuştum. anonimden yazmak çok kolay oluyor, kendi sakladığın için. iyi geceler şimdiden.
doğum günü mesajını yazarken ellerinin titremesine sebep olacak biri değilim, bunu özellikle belirtmek istedim. blog ve yazılarla ilgili teveccühün için teşekkür ederim. anlamlandırabildiğin kadar varsın, ben hep bunu savunurum. o yüzden bence o huyundan vazgeçmemelisin. bir de o muhteşem ikiliden ve çağrı sinci’den sonra mehmet toksoy’u da tavsiye ederim, mesajının haddinden fazla mutlu olmama sebep olduğunu söylemek isterim, eksik olma. bir şeyleri tartışmak, konuşmak için dilediğin zaman yazabilirsin, çekinmene gerek yok. teşekkürler tekrardan:)
14 notes · View notes
thegamerstationn · 8 months
Text
VALORANT: Ajanların Gerçek İsimleri
Valorant oynarken ajanların gerçek isimleri hakkında hiç düşündünüz mü? İşte Valorant ajanlarının gerçek isimleri ve anlamları
Valorant oynarken ajanların gerçek isimleri hakkında hiç düşündünüz mü? 2022’de Riot Games, VALORANT’ın evrenini daha fazla genişletmeye başladı. Favori haritalarımız ve ajanlarımız hakkında birkaç yeni şey öğrendik. Ayrıca FPS oyununun karmaşık bulmacasına yeni parçalar eklemeye devam ediyoruz. VALORANT’taki her ajan, benzer oyunlarda olduğu gibi tek bir kod adı veya çağrı işaretiyle anılır.…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
aynodndr · 10 months
Text
Tumblr media
Çin'de, evliliğinden çok uzun zaman sonra bir oğlu olur adamın. Elli beş yaşındadır o yıllarda adam...Öyle çok sever ki oğlunu...Mutlu olsun diye elinden ne geliyorsa yapar... Eşi bir trafik kazasında ölünce, küçük yaştan itibaren hem anne hem de baba olur oğluna. Öperken burnunun direği sızlamaktadır...
Yıllar hızla geçer... Çocuk büyür ve evlenir...Çin'de yaşlıları yalnızlığa terk etme adetine hiç düşünmeden oda uyar.
Evlenince babasını yalnız bırakıp eşiyle yeni evine taşınır. Artık seksen yaşlarında olan babasının yanına gitmediği gibi, sadece ölüp ölmediğinden haberdar olmak için telefona benzer bir çağrı düzeneği yaptırır...Yaşlı babası her gün bir defa koltuğunun az ilerisinde duran butona basıp"Ölmedim.. Hayattayım"der gibi çağrı göndermektedir oğluna gözyaşlarıyla...
Aradan uzun yıllar geçse de oğlu bir kez olsun babasının yanına uğramaz...Fakat babasından günde birkaç çağrı gelmeye başlayınca içine bir şüphe düşer. Ve pek bir isteksiz halde, babasının evi tarafına işi düştüğü bir gün baba evine uğrar. Daha kapıyı açtığında inanılmaz bir koku duyup, eliyle burnunu kapatır...İçeriye girdiğinde ise dehşeti yaşar genç adam...
Babasının koltuğunda etleri yarım yamalak çürümüş bir iskelet. Yanı başında bir köpek. Önündeki sehpa da ise bir not durmaktadır.
Ürpererek atar adımlarını ve kağıdı alıp okur dehşetle...Kağıtta ise şöyle yazmaktadır:
-"Son günlerde koltuğumdan kalkıp o butona basıp sana çağrı gönderemeyecek kadar halsizim oğlum...Köpeğim Zeytin'e öpücük karşılığı butona benim yerime basmayı öğrettim...Butona her bastığında koşarak yanıma gelip hak ettiği öpücüğünü alıyor. Beni en çok üzen şey ise, o öpücüğün değerini ne kadar uğraşsam da insan olan oğlumun değil, bir hayvanın anlaması...
Zeytin bir öpücük için butona basıp yanıma geliyor da, oğlum yüzlerce öpücük için bir defa bile yanıma gelmiyor...
BABAN "😞🤲
Alıntı.....
3 notes · View notes
irtifuck · 7 months
Text
8 Ekim 2022
"Bir Yaz Gecesi Rüyası..." Bu arkadaş grubuna baktığında, Mavi'nin tek düşünebildiği bu tiyatro oyunuydu. Cemre'nin veziri olduğu grupta, Hazal basit bir piyondu. Berk şahtı. Ege'yle Çağrı da kaleler idiler. Grup daha kalabalık olsaydı, fil ve at rolleri de belirlenirdi elbette... Mavi, Cemre'nin Berk'le Ali tarafından paylaşılamamasına tahammül edemiyordu. Aslında, Ali'yle Berk'in böyle bir çatışması yoktu, ama Mavi öyle yorumluyordu. Nasıl olsa, "Bir Yaz Gecesi Rüyası" gibi oyunların yorumu, kişiden kişiye göre değişmez miydi...? Asıl olan şuydu, Lysander da Demetrius da Hermia'ya âşıktılar; ama onlar, Hermia'dan vazgeçip yönlerini Helena'ya çevirmeliydiler. Demetrius'la Helena'nın geçmişteki ilişkisi de, Mavi'nin küpeyle suçlandığı zamana denk geliyordu.
O piyano saatini, Cemre'nin dolabına Mavi koymuştu, bunu, katil olduğunu bilmeden yapmıştı. O vakitler, okulun en popüler kızına savaş açan gizli bir düşmandı ama, şimdi elinde öyle bir koz vardı ki, her an kimliğini belli edebilirdi; Mavi, o saatin içindeki kayıtlara ulaşamamıştı henüz, ama bu gerçekleşmeden bile bilebilirdi, o saatin bir koz olduğunu. Cemre'nin iplerini ele geçirmeye, çok az kalmıştı. Saat işliyordu, tik, tak, tik tak... Cemre Yılmaz'ın aleyhine işliyordu zaman.
Bu hikâye, "Bir Yaz Gecesi Rüyası"na çok benziyor, Mavi'yse onlar gibi olmak istiyor. Eskisi gibi... Aslında istediği Cemre gibi olmak, ama bunu kendine itiraf edemiyor.
Atacağı en ufak bir adımın bile, Cemre'nin herhangi bir eylemi kadar ses getirip getirmeyeceğini bilmiyor, okulda. Evet, Ali'ye gerçekten âşıktı Cemre, bu yüzden Mavi de biraz hayranlık duyuyor adama, ama bu konuda harekete geçse, farzı-misal bütün okulun önünde Ali'ye ilanıaşk etse, kimse kendisinden taraf olmaz. Çünkü sevgilisi olan bir adama yürümüş olur. Mavi'ye, kendisine taraftar çekebileceği bir hedef lazımdı...
Mavi, kendi hikâyesini Cemre'ninkine benzetecekti. Bunun için çoktan harekete geçmişti bile, önce "abur-cuburları" tıkınıp, sonra kusturuyordu kendini. Aslında Mavi için Cemre'nin okuldaki diğer bir sürü kızdan -veya erkekten— daha ilginç olmasının tek bir sebebi yoktu. Mavi ona acıyacak filan değildi. Her şeyini kaybetmesi lazımdı Cemre'nin... Kardeşinden sonra babası gibi, annesini de... Bu Cemre'yi çözmekte başarılı olamıyor Mavi, çetin bir cevize benziyor Cemre Yılmaz, Mavi'nin nedenlerden biri de bu, zor bir hedef olması Cemre'nin. Lise öğrencileri ve onların klikleri, genç bir kızı kraliçe arı ilan etmeye bayılır, sonra da onun düşüşünü görmek isterler, devrik bir kraliçe... tacını düşürmüş bir ana kraliçe, sonra da yeni bir Heather çıkar ortaya, ve Heather Chandler'ın tahtını alır bu güç savaşında...
Mavi'nin hikâyesi, halen Cemre Yılmaz'ınki kadar ilginç değil. O kadar ilginçleşmesi için, gün sayıyor Mavi; o büyük yüzleşme için. Ama tabii buna daha var. Bu, planının en tehlikeli ve zahmetli kısmı olduğu için, bunu bekletecek.
Neticede Mavi bir taklitçi... o 8 Ekim günü, okula vardığında, Kenan'ın yeni icadı olan "abur-cubur" otomatlarının başında, bir bisküvi için bozuk para attı makinenin içine. Kırmızı paketindeki o bisküvi, tam aşağı düşecekken durdu, lanet olsun, arızaya bağlamıştı otomat. Mavi, öfkeyle makineye vurmaya başladı, tam da Cemre Yılmaz'ın yapacağı gibi. Fakat son zamanlarda peyda olan, kendini kusturma alışkanlığı yüzünden zayıf düşmüş, gücünü o makineye yetiştirememişti... Son çare olarak, aynı bisküvi için bir metelik daha attı. Böylelikle, arkadaki bisküvi paketi, sıkışan öndekini itecek ve, ikisi birlikte düşecektiler. Nitekim öyle oldu. Mavi'nin, tıkınacağı iki paket dolusu bisküvisi oldu. Tıkınacağı ve yine kendini kusturacağı...
Cemre'den nefret ediyordu Mavi. O kadar çok nefret ediyordu ki; kızın kaşlarına düşen kumral kâküllerden, yeşil gözlerindeki Ali'ye bakışlarından, utanmadan Berk'in ellerinden tutuşundan, sanki masum bir melekmiş gibi bazen beyaz giyinişinden... tam bir "pick me"ydi Cemre Yılmaz. "En iyi ben koşarım Ali, en iyi ben yüzerim Berk, yok efendim, annem beni sevmiyor Vefa...!" Tabii ya! Vefa yaşarken bir de o çocuğa kendini acındırıyordu. Düşmanını çok iyi tanıyordu Mavi, kardeşinden kalan o oyuncak tavşanı biliyordu, duvarına astığı Yuno Gasai posterini, telefonunun zili olan Pamela'nın o iğrenç "İstanbul" şarkısını biliyordu, her şeyi biliyordu Cemre Yılmaz'a dair ama, elinden bir şey gelmiyordu...
"Çok yakında senle hesabımızı göreceğiz Cemre..." diye kendine fısıldadı. "Hem de çok yakında..."
*****
Çağrı'nın, kliniğe yatmadan önce bir şartı vardı. Son bir güzel gün geçirmek... Ege, onu nereye getireceğini biliyordu. Çocukluklarından beri hep gittikleri lunapark, gündüz vakti nasıl görünürdü acaba... bu lunaparkı farklı bir gözle görmekten ibaret değildi durumları, Çağrı'yı da farklı bir gözle gördüğünü millete göstermek anlamına da geliyordu bu, aynı zamanda...
"Ege," dedi Çağrı, "Çok belli ediyorsun."
"Eee, n'olmuş yani?"
"Herkes benim kadar anlayışlı olmayabilir."
"Olmasınlar," dedi Ege, ve elini cebine attı. "Bu konuşur."
Ege'nin cebinden çıkan, yüz TL'lik bir banknottu. İyi güzeldi de, ya yoksul olanlar? Onlar saklanmamaktan korkmamak nasıl bir histir, neye benzer, biliyorlar mıydı acaba? Ama hayır, Çağrı bugün bunları düşünmese daha iyiydi, zaten felekten bir gün çalma fikri, kendisinden çıkmıştı...
Okulu kırdıkları o gün, hava da açıktı ve buna rağmen parlıyordu lunaparkın oyuncakları. Havaya doğru, nerede olduğu belli olmayan bir alet, baloncuk üflüyordu. "Sana dondurma ısmarlamak isterdim, ama dün çok... hastaydın."
"Evet... biliyorum."
Ege hatırlatmak istemezdi, ama yaşanan şeyleri inkâr da edemezlerdi. "Ben sadece acıktığını düşündüm..." dedi.
"Ve açlığımı bir dondurmayla geçiştiriverecektin, Ege?"
"Aç mısın ki?"
"Sanırım şeker yeter."
"Yok artık..."
"Yanlış anladın... Pamuk şeker, demek istedim."
"Ona da yok artık. Tozluyakalılar gibi ezik miyiz biz?"
"Hayır, çocukken yerdik, diye dedim..."
"Evet..." dedi Ege. "Gökkuşağı renklerine bezeli pamuk şekerleri severdin sen. En tepede mor renk şeker olacak, ortada mavi, en altta da sarı..."
"Gerçekten hatırlıyor musun? Burcundan ileri geliyor herhalde..."
"Yay'ın böyle bir özelliği olduğundan emin değilim."
"Yay için, içi dışı bir, denir."
"Pamuk şekeri hak ettin," diye gülümseyen Ege, o banknotu şekerciye verdi. Çağrı, pamuk şekerinden bir ısırık alıp, şekerciden birkaç adım uzaklaşmıştı ki, Ege'nin sözleri üzerine şeker boğazına kaçtı:
"Oğlak için, ibnelerin burcu, derler."
"Ben ibne olmadığım için sorun yok."
"Bütün ibnelere baktığında Oğlak olduğunu göreceksin: Ricky, Marilyn..."
"Hangi Ricky, hangi Marilyn?"
"Soyadlarını söylemeye cesaretim yok, duyarcı tayfayla uğraşamayacağım şimdi..."
"Uluorta ibnelikten bahsetmeye cesaretin var, ama Ricky ve Marilyn'in soyadlarını zikretmeye cesaretin yok, öyle mi?"
"İşte tam da bu yüzden... her eşcinsel, duyarcı olacak diye bir şey yok. Belki LGBT'ye eklenen her bir yeni harfin, bu 'komüniteye' zarar verdiğini düşünüyorumdur."
"Nereye gideceğiz?" diye sordu Çağrı kayıtsızca.
"Hızlı trenden başlayalım... sonuçta en adrenalinlisi o..."
"Olmaz, G kuvvetine gelemem! Yani normal zamanda olsaydı, okay ama... şu anda ben, ben değilim. Yani ben Çağrı değilim. Açıklaması zor... Çağrı... Benim adım... annem vermiş. Basit bir ad, beş harf, iki hece... Unutması çok kolay... ben... saçmalıyorum galiba. Kokainin en kötü tarafı da bu... seni bol bol konuşturuyor... bol bol saçmalatıyor..."
"Biz de konuşmakla vakit kaybetmeyelim," diyen Ege, bir adım yaklaştı. "Buraya konuşmaya mı geldik? Hızlı tren yoksa... gondola binelim."
İhtimaller zayıf, neden Ege'nin umudu yüksekti? Nasıl Çağrı'nın onu, onun Çağrı'yı gördüğü gözlerle görmesini sağlayabilirdi? Ege, istediği her kızı tavlayabilirdi, çünkü aslında bu kızların hiçbirini istemiyordu. Çağrı'ysa halen pamuk şekerini bitirmemişti. Gondola binene kadar o, kayıtsızca şekerini kemirmeye devam etti. "Sen de biraz al."
"Olmaz, onun hepsi senin için."
"Daha fazla yersem midem bulanacak."
Ege, mecburen Tozluyakalı ezikler gibi o pamuk şekerin kalanını bitirdi. Çağrı'yıysa, gondol yormuştu; ama Ege'ye çaktırmadı. Zaten Ege'nin bir sonraki sürprizi, yorgunluğunu alacaktı. Bir palyaço...
"Bu sesi siz de işitiyor musunuz?" diye sordu gençlere. Çağrı'ya tanıdık gelen bir sesti, ama çıkaramıyordu.
"Hayır?" diye cevap verdi.
"Size bu sesin nereden geldiğini söylerim..." dedi palyaço. "Karşılığında, bu balonu alacaksınız."
"Bu çok saçma," dedi flamingo şeklindeki balona bakan Çağrı. "Anlaşmalar böyle yapılmaz. Bu o kadar saçma ki, bundan daha saçma bir şey varsa, o da cesetlerle ilgili bir tekerleme söyleyen bir papağandır..."
"Çağrı..." dedi Ege. "Bugün felekten bir gün çalacaktık. Vefa, Vedat, Ali, Veli, kırk dokuz, elli... bunların hiçbiri gündemimizde olmayacaktı."
"Tamam. Ama bu çok korkunç... bu palyaçoyu kime benzettiğimi hatırladım, ve bu pembe balonu istemiyorum."
"Bu ses..." dedi palyaço. "Karınlarınızdan geliyor. Siz acıkmışsınız. Sizi güzel bir piknik yerine götüreyim ister misiniz?"
"Valla' olur," diyen Ege, palyaçonun oyununa uydu.
Çağrı'yıysa bekleyen, envaiçeşit yiyeceğin olduğu bir piknik örtüsüydü. Palyaço,
"Lütfen bu balonu kabul et," dedi Çağrı'ya. "Bu elimdeyken, konserime başlayamam..."
"Bu da çok saçma," dedi Çağrı ama, yine de balonu aldı ve palyaçoya, nihayet biraz harçlık verdi. Palyaço, gelen harçlığı beğenmiş olacaktı ki; gerçekten de nereden çıkardığı belirsiz bir "ukuleleyle", tek kişilik bir konser vermeye başladı. Söylediği şarkı, çok eski bir şeydi, belki kendi on yedi yaşlarından bile eski bir şarkı... Rafet El Roman'dan "Yalancı Şahidim"di. Çağrı, palyaçonun kim olduğunu bulmayı kafaya koymuştu ama, kendisi düşüncelere dalmışken, elinde bir dokunuş hissetti. "Çok belli ediyorsun," dedi tekrar Ege'ye. Ege, onu duymazdan gelerek,
"Biz de en kısa sürede müzik yapmaya başlamalıyız..." dedi. Çağrı da onun sözlerini tınlamadı bu kez. Başını, usulca onun omzuna koydu... Gamsız diye nam yapmış Ege'nin, hissettiği bu dokunuşla badem gözlerinden, belki uzun süre sonra ilk kez yaşlar döküldü. Bu yaşları, annesiyle babası ayrılıp gitmeye karar verdiğinde dökmüştü en son.
"Ege..." dedi Çağrı. "Palyaçonun balon ısrarını sonunda hatırladım. Sen de anımsıyor musun, buraya üç kişi gelmiştik, bir gün..."
"Evet... Berceste teyzenin ölümünden sonraydı. Berk'e de böyle bir balon satmıştı zorla, ama beyaz. Sonra Berk ne demişti, hatırlıyor musun?"
"'Allah'ım...' demişti. 'Annemi benden kopardın. Şimdi, onun yerine bana birini vermek zorundasın. Bana bir kardeş gönder, bu balondan beyaz leyleğinle... Bu dileğimi gerçekleştirmen için, sana bu beyaz balonu adadım."
"Biz Berk'in kardeşleriydik, ama bizi hiçbir zaman kardeşi olarak görmedi bence..."
"Sen de beni kardeşin olarak görmedin."
"Ama benim durumum farklı. Ben seni seviyorum."
Ege'nin o kelimeleri kullanarak, aşkını itirafı üzerine, palyaço konseri bitirdi. Onun için, konser verdiği çift bir kız ve bir erkek, veya iki kız, ya da iki erkek... fark etmezdi. O, mangırlara bakardı. Bir yüklü bahşiş de, Ege'den aldıktan sonra, konser yerini terk etti. Çağrı,
"Ben de bu balonu adayacağım..." dedi. "Ben seni sevmiyorum ama, bir gün sevmek istiyorum."
Çağrı ondan sonra, flamingodan balonu bıraktı özgürlüğe kavuşsun.
1 note · View note
seerendipity · 1 year
Text
çağrı sinci, cilt bakımı, yeni oje, arkadaşlarıma sarılmak, kahve çay tatlı hop modumu yakaladım. zaten kafada bitirdiğim bi şeyi somut şekilde bitirdiğimden baya iyiyim şu an. yarın kraliçeliğime devam ediyorum ve vizelerin içinden geçmek için konuları toparlayıp bitiriyorum, akademik olarak en iyi versiyonum olana kadar yola devam kraliçem
slaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaay 💅🏼💅🏼💅🏼
4 notes · View notes
etaali · 1 year
Text
Tumblr media
Sen beni duymalısın efendim
Uzak bir iklimden sesleniyorum sana.
İnsanlığın çok uzağında, üşüyen yüreklerin coğrafyasından sesleniyorum.
Diri diri toprağa gömülen iffettir, hayadır, ardır, namustur.
Yerküre taşıyamıyor artik, insanlıktan üryan cesetlerimizi.
Yeni bir miraç gerek. Yeni bir çağrı, yeni bir hicret gerek.
Kıyamet kopmadan kıyam etmek belki de...
2 notes · View notes
denizkabuguincisi · 2 years
Text
Nerede kalmıştık? Ecy demişti tam da bu yaşlarda, kalemden kağıttan, cümlelerimden uzak kaldığım bir dönem oluyor şu sıralar diye. Özümü bilerek ergenliğimi besleyen, kendimi büyüten zevklere geri dönmek istiyorum. İzleyeyim, okuyayım, pencere önümü renklendirmeye devam edeyim istiyorum. Bi dönem bu istek yük oluyordu. Nasıl kurtuldum? Akışına bıraktım. İhtiyaçları belirlemek ve buna vakit yaratmaya çabalamak sanırım işe yaradı. Böyle bir girişten sonra bir ayda iki film izlememin coşkusuyla ilk filme giriş yapıyorum.
Dünyanın En Kötü İnsanı
Tumblr media
Bu filmin Norveç yapımı olduğunu söylemekle başlamak istiyorum. Farklı ülke sinemalarının dinamiklerinin farklı olduğunu görmek hoşuma gidiyor. Bu film Cannes’da ödül aldığında gündem olmuştu. Ben yine gündemi kaçırdım ve sonradan eksiğimi tamamladım.
Julie isimli genç bir kadının otuzlu yaşlarıyla başa çıkmasını izliyoruz diye tek cümleyle özetliyim filmi. Bu otuz yaş sendromunu aştıktan sonra ilginç bir olgunluk kazanılıyor sanırım. Son zamanlarda bu konuda çok fazla şey önüme çıktı. Daha otuzuma gelmemişken durumu anlamaya çalışıyorum. 20li yaşların belirsizliği, gençlik ateşi dinginleşmiş hayatı biraz daha rutine alabildiğimiz yaşlar sanırım 30lar. Uzaktan böyle gözüküyor. Ancak bunu konu alan yapımların odağı rutine sıkışmak değil, o yaşlara kadar kendiyle karşılıklı oturup konuşamamış, hayatını şekillendirirken girdiği yollardan emin olmayanların hikayesi. Frances Ha da biraz böyleydi. Fleabag’i düşününce onda da benzer bi tema olduğunu fark ettim. Bu filmin de kilit repliği neyi anlatmak istediğini doğrudan veriyor aslında: “kendimi, kendi hayatımın seyircisi gibi hissediyorum. sanki kendi hayatımın yardımcı oyuncusuyum.”
Tumblr media Tumblr media
Doktor olan Julie mesleğiyle ilgili soru işaretlerinden çıkışı psikologluktan fotoğrafçılığa giden bir arayışla son buluyor. Bir kitapevinde çalışıyor. O zamana kadar bildiği doğrulara yabancılaşıyor. Hayatına giren parterlerinde de kendiyle olan meselesinin yansımalarını görüyoruz. Kendini tanımadan ve kendiyle yüzleşmeden yaşadığı bu ilişkiler o boşluğu gidermediği için savurucu bir etkiye sahip. Özgürlüğünü hayatı anlamlandırabildiğinde bulacak birisi.
Tumblr media
Filmle alakalı yorumlara bakınca yine kendimi biraz tatsız hissettim. Oyunculuklar çok güzel ve inandırıcıydı. Sahnelerin yalınlığı gerçekten hikayeye odaklanmayı sağlıyordu. Filmin episodlara bölünmesi de keza karakterin düşünce yapısını anlamayı kolaylaştırıyordu. Ancak bana çok klişe geldi yaa. Bir filmi sırf bu yüzden çöpe atmam iyi değil ancak film bende kocaman bi “eee, yani?” sorusunu bıraktı. Eve, ele aldığı çağımızın sorunu olabilir ancak zaten yaşıyoruz bunu. Film gibi bir imkan yarattığından insan bir karakter gelişimi görmek istiyor. Olumlu ya da olumsuz. Fleabag bir dizi olarak bunu çok iyi yapıyordu mesela. O nedenle bu filmi izledim ve bitti kategorisinde tozlu raflara kaldırıyorum.
Cebimdeki Yabancı
Tumblr media
Bu film ilk çıktığı zamandan bu yana izleme listemde. Ancak bi türlü hazır hissedemedim izlemek için. Orijinalinin İtalyan olduğunu biliyorum. Önce orijinalini izleyeyim istedim filan derken zaman geçti.
Tumblr media Tumblr media
Bir arkadaş grubu bir akşam yemeği sofrasında bir araya geliyor. Yeni evli çiftten, evliliğini kurtarmaya çabalayan farklı profillerde karakterlerimiz var. Sırları, sakladıklarını olan bu karakterlerimiz bir oyuna kurban gidiyor. Oyun: telefonların bildirimleri ve aramaları açık. Gelen her çağrı cevaplanacak ve ortaya paylaşılacak. Sırlar bir bir ortaya çıkıyor. Ortam baya geriliyor. Bu noktada gerilimi gayet iyi vermişler. Oyunculuklar da fena değildi bu açıdan. Ama eksik bir şeyler vardı. Ya olayın birazcık karikatürize ederek anlatılmasıydı ya da ortada bir gizem olduğunu en başından bilmemizdi. Onun dışında üstünde konuşulabilecek bir film bence. Kendi hayatımızda bu oyunu oynar mıydık, ortaya çıkanlar ne olurdu, vicdan ve ahlak sorgulamalarını yaşattığı için sevdim. Daha da başka bir şey denecek kadar derin bi film değil.
Tumblr media
2 notes · View notes
traveler-writer · 2 years
Text
Kendini Ortaya Koymak Üzerine: Cesarete Çağrı!
Tumblr media
Kendini ortaya koyabilmek, görünür olabilmek, kırılganlıkla birlikte cesaret gösterebilmek, deneyebilmek, samimiyet, yakın iletişim kurabilme ve mutluluk üzerine çok güzel bir yayın, Netflix’te. Yeni bir bakış açısı kazanmak istiyorum diyorsanız, ben önerdim bile! :)
youtube
1 note · View note
beyazesya-servisi · 10 days
Text
Karabağlar Beyaz Eşya Servisi 0232 262 00 33
Karabağlar beyaz eşya servisi, sektördeki deneyimi ve uzman ekibiyle müşterilerine güvenilir bir hizmet sunmaktadır. Eğitimli ve sertifikalı teknisyenler, her türlü beyaz eşya arızasını hızlı bir şekilde teşhis edip çözüm üretme konusunda yeteneklidir. Ayrıca, servisimiz orijinal yedek parça kullanımıyla cihazınızın ömrünü uzatmayı ve tekrar arıza yapmamasını sağlamayı garanti eder.Hızlı Çözüm ve Servis Hizmeti Beyaz eşyalar hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biridir ve bir arıza durumunda hızlı bir şekilde çözüm bulmak oldukça önemlidir. Karabağlar Beyaz Eşya Servisi müşteri taleplerine hızla yanıt veren mobil servis araçlarıyla donatılmıştır. Servisimiz, çağrı merkezimize yapılan başvuruları en kısa sürede değerlendirir ve en yakın servis ekibini sizinle buluşturur. Bu sayede, arızalı beyaz eşyanızın tamiri için beklemek zorunda kalmazsınız.
Geniş Hizmet Yelpazesi Karabağlar beyaz eşya servisi, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, fırın, ocak ve diğer tüm beyaz eşya marka ve modelleri için bakım, onarım ve kurulum hizmetleri sunmaktadır. Ayrıca, servisimiz periyodik bakım hizmetleriyle cihazlarınızın performansını ve ömrünü artırmayı hedefler. Profesyonel ekip, teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek sürekli olarak kendini güncellemekte ve en yeni beyaz eşya modelleri için de hizmet vermeye devam etmektedir.
Müşteri Memnuniyeti Odaklı Hizmet Anlayışı Karabağlar beyaz eşya servisi, müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutar. Müşteri taleplerini dikkatle dinleyen ve ihtiyaçlara uygun çözümler üreten servisimiz, hizmet sonrası memnuniyetinizi ölçen anketlerle sürekli olarak hizmet kalitesini değerlendirir ve geliştirir. Ayrıca, şeffaf fiyat politikasıyla müşterilerine adil ve uygun fiyatlarla hizmet sunmayı taahhüt eder
0 notes
gamekoliknet · 27 days
Text
Oynamanız Gereken En İyi 10 Minecraft Korku Haritası
Tumblr media
Minecraft’ı sadece korkmak için oynayan arkadaşlar için En İyi 10 Minecraft Korku Haritasını sizlere hazırladık. Hadi yazıya geçelim.
Tumblr media
En İyi 10 Minecraft Korku Haritası Şu günlerde Minecraft tekrar popüler olmaya başladı. Evet, oyun zaten oldukça popüler ve bilindik bir oyun ancak son çıkan haritalar ve modlarla birlikte oyuncular tekrar Minecraft’ı oynamaya başladı. Bu modların başında Cave Dweller geliyor.  Bu modu gerek İnstagram’da olsun gerekse TikTok’ta olsun neredeyse her yerde görüyoruz. Bu modun tekrar popüler olmasıyla birlikte, eş zamanlı olarak Minecraft korku haritalarında da bir artış oldu. Biz de bu yeni çıkan haritaları sizlere derlemek istedik. Oynadıklarımız arasında en iyilerini listeye aldık. Şimdi fazla uzatmadan listeye geçelim.
Bloody Revenge: Remake
Tumblr media
Gece yarısında, üniversitenizin bodrum katında patlayıcıları infilak ettirmekle tehdit eden ürpertici bir telefon görüşmesi alırsınız. Bu karanlık çağrı, Bloody Revenge: Remake’in başlangıcını işaret eder. Şimdi, sorumluluk sizin omuzlarınıza düşer; bodrum katının derinliklerine cesurca adım atmalı ve karanlık komplonun arkasındaki gerçeği ortaya çıkarmalısınız. Karanlığın derinliklerine doğru ilerlerken, sırtınızda ürperme hissi uyandıracak dehşet verici sürprizlerle karşılaşmaya hazır olun. Harita Linki
Escaping Michael Myers
Tumblr media
Eğer bu haritanın adı size gerilimi ve dehşeti vermiyorsa, belki de gidip Michael Myers filmlerini izlemeniz gerekebilir. Escaping Michael Myers'ın amacı oldukça basittir; aracınızı tamir edip kaçmaktır. Ancak, Michael Myers'ın pusuda olduğundan haberdar olmanız gerekir. Kaçmak için aracınızı tamir etmek için ürkütücü haritada üç araç parçası bulmanız gerekecek. Sürekli olarak Meyers gözlemek bu haritayı gerçekten eşsiz, korkutucu ve en önemlisi eğlenceli kılıyor. Harita Linki
Beware
Tumblr media
"Beware", eşit ölçüde gerilim yaratma ve doğrudan korkutmalar içeren bir anlatıya dayalı psikolojik korku Minecraft haritasıdır. Bu haritada, ana hedefiniz, eşinizle bir telefon görüşmesinden gelen ipuçlarını takip etmek ve sizi karanlık, tehlikeli bir yola götüren yolculuğa başlamaktır. Harita, ürkütücü ses efektleri, harika atmosferik korku müziği ve sizi ekrana yapışık tutan bir hikaye nedeniyle son derece içine çekicidir. Bu haritayı ışıkları kapalı ve kulaklıkla oynamak, gerilimi iliklerinize kadar yaşatır. Çok beğendiğim bir Minecraft Korku Haritası bu harita. Harita Linki
Disparage
Tumblr media
Disparage, Minecraft'taki bir korku haritasıdır ve diğerlerinden biraz farklıdır çünkü daha çok hikâye odaklıdır ve zorluklara, mini oyunlara veya sadece ürkütücü bir atmosfere sahip bir yapıdan daha fazlasıdır. Bu haritada, Zach adında bir genç kaçak olarak rol alırsınız. Zach, zor ev yaşamından kaçmak için evden ayrılmıştır, ancak kaçtığı şeyden daha korkunç bir şeyin üstesinden gelmek zorunda kalır. Harita Linki
The Void Nightmare
Tumblr media
The Void Nightmare, belirli hedefleri tamamlamak için bir dizi zorluğu geçmek zorunda bırakan bir zorluk odaklı haritadır. Bu harita, atlamalı korkularla dolu veya ürkütücü bir hikayeye sahip olmadığı için tam anlamıyla bir korku temalı değildir, ancak zorluk oldukça zor olabilir ve hayatta kalmak için yolunuzu bulmaya çalışırken kesinlikle kalbinizi hızlandıracaktır. Harita Linki
The Orphanage - En İyi 10 Minecraft Korku Haritası
Tumblr media
The Orphanage, Minecraft için hikaye odaklı bir korku haritasıdır ve hayranlar arasında son derece popüler hale gelmiştir, ancak oyuna yeni başlayan ve ürkütücü bir şeyler arayan kişiler için kesinlikle değerlendirilmesi gereken bir haritadır. Bu oyunda, uzun süredir yolda olan bir kişinin rolünü üstlenirsiniz ve sürüşe bir mola verme kararı alırsınız. Ne yazık ki, sığınacak başka bir yer olmadığı için ürkütücü bir yetimhane yakınlardadır. Şu ana kadar yapılmış en eski Minecraft korku haritası bu sanırım. Tabii bundan da eskisi vardır ama en bilineni bu. Zamanında bu haritayı bizim Türk Youtuberlar da çok oynamıştı. Bildiğiniz bir haritayı oynar mısınız bilmem ama linki aşağıda. Harita Linki
Wait - En İyi 10 Minecraft Korku Haritası
Tumblr media
Wait, bu listedeki diğerlerinden farklı olarak, hikaye odaklı veya bazı diğerlerinde olduğu gibi bir zorluk haritası olmaktansa, bir bulmaca temalı harita olduğu için Minecraft için benzersiz bir haritadır. Puzzle odaklı olmasına rağmen, bu harita kesinlikle yine de tamamen korkutucu bir haritadır ve sizi koltuğunuzun kenarında tutacak birçok gizli sırra sahiptir. Harita Linki
Night Shift On Halloween - En İyi 10 Minecraft Korku Haritası
Tumblr media
Night Shift on Halloween, bir işyerinde gece resepsiyonisti olarak çalışan bir karakteri kontrol ettiğiniz korku temalı bir haritadır. Gece o büyük binada olmak herkesi korkutabilir, ancak o akşam evini belirlemiş olan hayalet, bu haritayı oynayan herkes için işleri daha da korkutucu hale getirir. Harita Linki
Black Light - En İyi 10 Minecraft Korku Haritası
Tumblr media
Black Light, Rusya'da bulunan ürkütücü bir hayalet Hastanesi'nde geçer ve bu şehir, radyoaktif bir olay nedeniyle terkedilmiş gibi görünmektedir. Oyunda, Hastaneden kaçmanız gerekecek. Black Light, ürkütücü yaratıkları ve sizi Minecraft hayatınız için korkuya sürükleyebilecek labirent benzeri bir binayı birleştirir. Harita Linki
Trip To Brennenburg: Remake - En İyi 10 Minecraft Korku Haritası
Tumblr media
"Brennenburg'a Seyahat: Yeniden Yapım", oyunda 1.19.2 sürümünü kullanan nispeten yeni bir Minecraft haritasıdır. Bu haritada, karanlık ve ürkütücü bir kaleyi keşfedecek ve "Hayat Orb'u"nu bulmanız gerekecektir. Kaleye girip hazineyi bulup ardından ayrılmak yerine, gizemli tehlikelerle karşılaşacaksınız. Hayatta kalmak için elinizden gelen her şeyi yapmanız gerekecek. Bu haritanın tamamlanması yaklaşık üç saat süreceği ve size bol miktarda ürkütücü içerik sunacağı tahmin edilmektedir. Harita Linki
Bonus Mapler
Insanity
Tumblr media
Insanity is adını hakkıyla taşıyor; zorlu zorluklar ve kalbinizi yerinden oynatacak anlarla dolu. Oyun, yağmurlu bir gecede uykudan uyanmanız ve kapıda bir tokat sesiyle başlar. Bir korku oyunu için beklenildiği gibi, kapıyı açmak bir hata çıkar. Şimdi, parkur becerilerinizi kullanarak çeşitli bulmacaları ve aşamaları geçmeniz gerekecek. Harita Linki
The Forgotten Fog
Son olarak, The Forgotten Fog var. Vanilla Minecraft'taki en korkutucu yaratık şüphesiz Warden'dır. Bu haritada, Warden'ın pusuda olduğu Sculk Ormanı'nda tutsak olacaksınız. Genel olarak, amacınız Warden'dan kaçarak sculk'tan kaçmaktır, ancak bu söylenenden daha kolaydır. Eğer Warden sizin varlığınızı fark ederse, güçlü saldırılarından kaçınmak için karanlıkta yolunuzu bulmanız gerekecek. Harita Linki Listemizin sonuna geldik. Umarım hoşunuza gitmiştir. Bizi takip etmeyi unutmayın. - Rdr2 Dinozor Kemikleri, Rdr2 Görevleri, Rehber - Hoi4 Benzeri Oyunlar, Hoi4 Serisi ve Strateji Oyunları Read the full article
0 notes
elazigsurmanset · 29 days
Text
Otizmli Çocuklar için Yeni Destek Modeli: Bireysel Sosyal Hizmet Danışmanlığı
Tumblr media
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, otizmli çocuklar ve aileleri için önemli bir adım atarak "Bireysel Sosyal Hizmet Danışmanlığı Modeli"ni hayata geçiriyor. Bu modelle, otizmli çocuğu olan her aileye bir sosyal hizmet danışmanı atanacak ve ailenin özel gereksinimlerine göre destek sağlanacak. Modelin Detayları: Her aile için bir danışman: Bakanlık bünyesinde görevlendirilecek danışmanlar, ailelerle belirli aralıklarla iletişim halinde olacak. Kişiye özel destek: Danışmanlar, otizmli çocuğun gereksinimlerine ve ailenin ihtiyaçlarına yönelik özel bir plan hazırlayacak. Erken tanı ve müdahale: Bakanlık, otizmli bireylerin erken tanısı ve müdahalesinin önemini vurgulayarak bu konudaki çalışmalarını sürdürecek. Toplumsal katılım: Otizmli bireylerin toplumsal hayata aktif katılımlarını sağlamak için yeni modeller geliştirilecek. Hizmetlerin geliştirilmesi: Otizmli bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmak için bakanlık tarafından sunulan hizmetler sürekli olarak gözden geçirilip geliştirilecek. Bakan Göktaş'ın Açıklaması: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, otizmli bireylerin ve ailelerinin hayatlarına dokunmaktan memnuniyet duyduğunu ve bu modelle ailelere önemli bir destek sağlayacaklarını belirtti. Göktaş, otizmli bireylerin ve ailelerinin yaşadığı zorlukları anlayarak destek olmak için çalışmalarını sürdürdüklerini vurguladı. Otizmli Bireylere ve Ailelerine Destek Vermek İçin Yapılabilecekler: Otizm hakkında farkındalığı artırmak Otizmli bireylere ve ailelerine yönelik eğitim ve destek programlarını geliştirmek Otizmli bireylerin topluma katılımını kolaylaştırmak için gerekli düzenlemeleri yapmak Otizmli bireylerin ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal ve ekonomik politikalar geliştirmek Otizm Destek Hattı: Otizmli bireyler ve aileleri, 112 Acil Çağrı Merkezi'nin 115 numaralı Otizm Destek Hattı'nı arayarak bilgi ve destek alabilir. Otizm Hakkında: Otizm, sinir sisteminin işleyişini etkileyen bir gelişimsel bozukluktur. Otizmli bireyler, sosyal iletişim ve etkileşimde, tekrarlayan davranışlarda ve sınırlı ilgi alanlarında zorluklar yaşayabilir. Otizmin tek bir nedeni yoktur ve genellikle erken çocukluk döneminde teşhis edilir. Otizmli Bireylere ve Ailelerine Yardımcı Olabilecek Kurumlar: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Milli Eğitim Bakanlığı Sağlık Bakanlığı Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Otizm Derneği Otizm Vakfı Otizmli Bireylere ve Ailelerine Destek Olmak İçin: Otizm hakkında bilgi edinmek Otizmli bireylere ve ailelerine karşı önyargılarınızı yıkmak Otizmli bireylere ve ailelerine saygı ve hoşgörü göstermek Otizmli bireylerin topluma katılımını desteklemek Bu modelin otizmli çocuklar ve aileleri için önemli bir gelişme olacağına inanıyoruz. Bu modelin hayata geçirilmesi için gerekli adımların atılmasını ve otizmli bireylerin ve ailelerinin ihtiyaçlarının karşılanmasını umuyoruz. Read the full article
0 notes
aykutiltertr · 1 month
Video
youtube
Günah Benim Eypio & Burak King Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop)  Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın Aboneler İstek Şarkı İsteyebilirler. Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=Ul0qEpswXj8 Lise Üniversite Koroları Müzisyenler Solistler Vokalistler Yorumlara isteklerini Yazabilirler. Günah Benim Eypio & Burak King Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop) Bm               F#m Günah benim suç benim Bm                     F#m Kurdum bırak bu düş benim Bm                        F#m Bu kendime verdiğim rüşvetim G                           F#m Dokunma elimde bi düşlerim var Bm                   F#m Yazarım derdimi kendime Bm                 F#m Kaderin benle bu derdi ne Bm                  F#m Fakir yar olmuyo zengine G                   F#m Diyo davul bile dengi dengine Bm                F#m Bak kalbimde cengime Bm                     F#m Yine kalmışım kendi kendime Bm                F#m Sensin çare derdime G                 F#m Verdim ömrümü vergine Bm                    F#m Yine kalmışım gece bir başına Bm                    F#m Bir başına girdim yılbaşına Bm                    F#m Dönmüşüm baktım en başına G                    F#m Sarıldım bazen de yanlışıma N Bm                     F#m Hep azap mı faça kolunda Bm                         F#m Söyle yar kasap mı hep hesap mı Bm                          F#m Yapılan akılda yat mı kat mı G                         F#m Club mü pub mı bu bi iltifat mı Bm                          F#m Gönlüm kaçak yanında inzibat mı Bm                        F#m Uzaktayım kopan da irtibattı Bm                        F#m Kalbindeki söyle kir mi pas mı G                              F#m Bana yazdıran bu gece kick mi bass mı Bm                            F#m Kumar bi aşk mı devam mı pas mı Bm                          F#m Garip bi yas mı o afgan mı fas mı Bm                           F#m Yanlış mı rast mı hep de cana kast mı G                          F#m Aşk deniz gören evdeki teras mı Eypio Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Eypio Doğum adı Abdurrahim Akça[1] Diğer adları A.P.O Abdurhyme Doğum 2 Şubat 1983 (41 yaşında) Konya, Türkiye Tarzlar Rap Hiphop Meslekler Müzisyen, Jüri Etkin yıllar 2002-günümüz Müzik şirketi 3 Adım Müzik · DMC İlişkili hareketler Yener Çevik Fuat Ergin Burak King G.Han 9 Canlı Tahribad-ı İsyan Tepki Kezzo Zumer Çağrı Sinci İndigo Abdurrahim Akça ya da bilinen adıyla Eypio, (d. 2 Şubat 1983, Konya), Türk rap müzisyeni ve söz yazarıdır.[2][3] Hakkında 1980'de Afganistan'dan göç eden bir Türkmen anne babanın çocuğu olarak 2 Şubat 1983 tarihinde Konya'da doğdu.[4] 2002 yılına kadar İstanbul Zeytinburnu'nda yaşadı. 2002'de Hollanda'ya giden A.P.O, ilk kayıtlarını Hollanda'da yabancı bir grupla yaptı ve onlarla çalıştı. Daha sonra tek başına çalışmaya başladı ve ilk albümü A.P.O E.P'yi 2005 yılında çıkarttı. Hollanda'daki çalışmalarına devam eden A.P.O, 2006 yılında RapFabriek'i çıkardı. 2007 yılında Hırsız Var isimli albüm geldi. 6 yıl Hollanda'da yaşadıktan sonra, 2008 yılında Türkiye'ye dönen A.P.O, dördüncü underground albümü olan Apollo'yu çıkarttı. Aynı yıl İstanbul'da kendisine ait Bol Wear isimli HipHop giyim mağazasını açtı. HipHop kültürüyle ilgili her şeyin olduğu bu mağaza kısa bir sürede tanındı ve birçok MC ve HipHop severin tercihi oldu. A.P.O, 2009 Şubat'ında piyasaya çıkan Fuat'ın Kalbüm albümünde konuk sanatçı olarak yer aldı. Bunun ardından 2009 Mayıs ayında vizyona giren gençlik sinema filmi Adab-ı Muaşeret'in Soundtrack'i için Sultana'yla düet çalışması yaptı. Rap çalışmalarına devam eden A.P.O, 2009 Haziran'ında kendi müzik stüdyosunu kurdu. Stüdyosunda kendi kayıtlarını alan A.P.O, dışarıdan kayıt alınmasını da sağlamaktadır. Bu stüdyoda hem rape yeni başlayanlar için rap müziğine ve rap yapmaya dair bilgiler verilmektedir.[1][5] A.P.O, 2013 yılında mahlasını Eypio olarak değiştirmiştir. 2013 yılında Ayrım Yok adlı video klibini paylaşmıştır. 2014 yılında Beton Duvar albümündeki Kral Çıplak ve Ay Kızım adlı parçalara klip çekilmiştir.[6] 24 Aralık 2015 tarihinde Burak King ile birlikte yaptığı "Günah Benim" adlı single parçası 180 milyon izlenmeyi geçmiştir.[7][8] Eypio, yeni albüm hazırlıklarına başlamıştır.[9] 17 Haziran 2016 tarihinde Burak King ile birlikte Ay Bizim Yıldız Bizim adlı milli takım parçasını yayınlamışlardır.[10] 1 Temmuz 2016 tarihinde Günah Benim isimli albümü çıkarmıştır.[11] Massaka'nın Katliam 4 adlı toplu parçasında yer almıştır. 2021 yılında O Ses Türkiye Rap'te jüri üyeliği yapmıştır. Özel hayatı Anne ve babası Afganistan Türkmeni olan Eypio'nun iki kız çocuğu vardır.[12] Diskografi Albümleri 2005 - A.P.O - (EP) 2006 - Rap Fabriek - (1. Stüdyo albümü) 2007 - Hırsız Var - (2. Stüdyo albümü) 2008 - Apollo - (3. Stüdyo albümü) 2011 - AbduRhyme - (4. Stüdyo albümü) 2012 - 16:34 - (5. Stüdyo albümü) 2014 - Beton Duvar - (6. Stüdyo albümü)
0 notes