Tumgik
#Portekizce
dahaneler100 · 6 months
Text
Bayern Münih-Galatasaray maçına tanıdık hakem! Daha önce 2 maçımızı yönetti, alınan sonuçlar...Galatasaray
UEFA Şampiyonlar Ligi A Grubu 4. maç gününde lig lideri Bayern Münih’i konuk edecek temsilcimiz Galatasaray, karşılaşmanın hazırlıklarını sürdürüyor. Çarşamba günü saat 23.00’te başlayacak maçtan kısa bir süre önce maçın düdüğünü çalacak hakem belli oldu. ZORLU MATHA PORTEKİZ HAKEM Portekiz Futbol Federasyonu’ndan Antonio Nobre, Bayern Münih-Galatasaray karşılaşmasında düdük çalacak. OYUNU İKİ…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
alotranslate · 2 years
Text
Profesyonel Portekizce Tercümeye Sadece 1 Adım Uzaktasınız.
Dosyanızı Yükleyin, Fiyat Bilgisi Alın ve Portekizce Çevirinizi Başlatın!
0 notes
ivogsantercume · 2 years
Link
PORTEKİZCE TERCÜME
0 notes
siyahinbeyaziii · 5 months
Note
ALMANCA – Ich liebe dich
ARAPÇA – Ana Ba-heb-bak
ARNAVUTÇA – Te dashuroj
BİRMANCA – Chit pa de
BULGARCA – Jbichim te
CAVACA – Kulo tresno
ÇEKCE – Miluju te
DANİMARKACA – Jeg elsker dig
ENDONEZYACA – Saya cinta kamu
ESTONYACA – Mina armastan sind
FARSCA – Asheghetam
FİLİPİNCE – Iniibig Kita
FİNCE – Mina rakastan sinua
FRANSIZCA – Je t’aime
GALCE – Rwy’n dy garu di
GRÖNLANDCA – Asavakit
HAWAİİCE – Aloha I’a Au Oe
HIRVATÇA – LJUBim te
HİNTÇE – Mai Tumhe Pyar Karta Hoon
HOLLANDACA – Ik hou van jou
İBRANİCE – Ani ohev otach
İNGİLİZCE – I love you
İRANCA – Mahn doostaht doh-rahm
İRLANDACA – Taim i’ngra leat
İSPANYOLCA – Te amo
İSVEÇÇE – Jag alskardig
İTALYANCA – Ti amo
İZLANDACA – Eg elska thig
JAPONCA – Ore wa omae ga suki da
KAMBOÇÇA – Bon sro lanh oon
KATALANCA – T’estim molt
KORECE – Tangshin-i cho-a-yo
KORSİKACA – Ti tengu cara
KÜRTÇE – Ez te hezdikhem
LAOCA – Khoi huk chau
LATİNCE – Vos amo
LETONCA – Es milu tevi
LİTVANYACA – Tave Myliu
LÜBNANCA – Bahibak
MACARCA – Szeretlek
MAKEDONCA – Sakam Te
MALAYCA – Saya sayangkan mu
MALEZCE – Saya cinta kamu
MAYACA – Canda munani
NORVEÇÇE – Jeg elsker deg
PAKİSTANCA – Mujhe Tumse Muhabbat Hai
PERSCE – Tora dost daram
POLONYACA – Ja cie kocham
PORTEKİZCE – Amo-te
ROMENCE – Te Ador
RUSCA – Ya vas liubliu
SIRPÇA – Ljubim te
SLOVAKCA – Lubim ta
SLOVENCE – Ljubim te
SRİLANKACA – Mama Oyata Arderyi
SURİYECE – Bhebbek
TAHİTİCE – Ua Here Vau Ia Oe
TAYLANDCA – Phom Rak Khun
TUNUSCA – Ha eh bak
UKRAYNACA – Ja tebe koKHAju
VİETNAMCA – Toi yeu em
YUGOSLAVCA – Ya te volim
YUNANCA – S’ayapo
ZULUCA – Mena Tanda Wena
Her dil bile yetmez sana olan sevgimi anlatmaya seni çok seviyorum ben ♥️
Her Dilde Seviyorum Senii 🤍
20 notes · View notes
ayvadisi74 · 6 months
Text
Portekizce bir kelime #saudade.
Anlamı ;
Kavuşamayacağımızı bildiğimiz kişiye karşı duyulan derin özlem...
Tumblr media
7 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
The Belém Tower (Portuguese: Torre de Belém) is a historic tower located in the Belém district of Lisbon, the capital city of Portugal.
Belém Kulesi (Portekizce: Torre de Belém), Portekiz'in başkenti Lizbon'un Belém bölgesinde bulunan tarihi bir kuledir.
برج بيليم (بالبرتغالية: Torre de Belém) هو برج تاريخي يقع في منطقة بيليم في لشبونة ، عاصمة البرتغال.
80 notes · View notes
Text
Tumblr media
DANONE YOĞURTLARININ #SAMATYA'DAN DOĞDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
Sağlıklı sofraların vazgeçilmezi yoğurda Fransız olan Fransa halkına yoğurdu tanıtan kişi Osmanlı tebaasındandı. İstanbul’dan Paris’e hukuk doktorası için giden Samatyalı Aram Dökmeciyan’ın geçimini temin için teşebbüs ettiği yoğurt imalatı ve markalaştırdığı Aram Yoğurtları’nın, Danone olmasıyla neticelenen hazin hikâyesi…
Yoğurt, “derde deva, batna cila ve tertemiz bir gıda” olarak bilinir. Halis sütten imal edilmişlerinden bahsediyoruz elbette, laboratuvarlarda kimyasal zincirine takla attırılarak üretilen hormonlu peltelerden bahsetmiyoruz!
Yoğurdu pek çok millet, eskiden beri severek tüketmiş. Türkçe bir kelime olan yoğurt, diğer dillere de aynen geçmiştir. Bunu pek çoğumuz biliriz. Ancak… Yoğurdun, Osmanlı tebaasından bir Ermeni tarafından Fransızlara “zorla” sevdirildiğini, sonra bunun geri dönerek Türklere “zorla” sevdirilmeye çalışıldığını pek kimse bilmez.
Gerek Avrupa’da ve gerekse dünyanın diğer yerlerinde yoğurdun tanınmasının, çok bir geçmişi yoktur. Türklerin tepelerinde hükümet kurduğu, emirler buyurduğu toplumların, onlardan öğrendikleri faydalı şeylerin arasında, her türlü hastalığa karşı yoğurt kullanmak da vardır. Zaten bütün Batı dillerinde bu besinin adı, Türkçe yoğurt kelimesinden bozmadır. İngilizce; yoghurt, Almanca; joghurt, Fransızca; yaourt, İspanyolca; yogur, Bulgarca; yogirt, İrlandaca; iógart, Portekizce; iogurte, Romence; iaurt, Yunanca; giaoúrti bunlardan bazılarıdır.
Küçük Aram’ın Büyük İşleri
Gelelim Frenk milletine yoğurdu tanıtan şahsa… Bu kişi, Osmanlı tebaasından 18 Eylül 1866 doğumlu Ermeni Aram Dökmeciyan’dır. Ailesi, Kayseri’de ikamet ederken Sultan Abdülmecid zamanında payitahta göçerek “Canımın İstanbul Köşeleri”nden Etyemez semtine yerleşir. Samatya ve Yedikule civarında besledikleri ineklerle sütçülük ve yoğurtçuluk yaparlar.
O yıllarda Kanlıca ve Silivri yoğurtları çok meşhurdu. Samatya gibi İstanbul’un farklı köşelerinde bulunan yoğurt imalathaneleri ise ancak geçimlerini sağlayacak kadar para kazanabiliyorlardı. İnsanlar özellikle yoğurt yiyebilmek için şehrin en uzak noktalarından Kanlıca’ya geliyorlardı. Bu işin üstadı olan Kanlıcalılar, Galata frenklerine, pudra şekeri serperek yoğurt yedirmeyi bile öğretmişlerdi.
Aile, bu atmosferde rızıklarını kazanmaktayken ailenin en büyük oğlu Mihran Efendi, Galata Yüksekkaldırım’da matbaa harfleri dökümcülüğüne başlar. Bu işten büyük paralar kazandığı için soyadlarını bile Dökmeciyan olarak değiştirirler.
Mihran Efendi, mesleği sayesinde İstanbul’un matbuat çevreleriyle iyi bir münasebet kurar. Küçük oğlu Aram’ı, Venedik’e eğitime gönderir. Yüzyıl başlarında eğitimini bitiren Aram, diğer kardeşi Artin (Edouard) ile birlikte Paris’e gider. Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk doktorasına başlar. Ne var ki babasının ölümü üzerine Türkiye’den gelen harçlıklar kesilir. Kardeşi ile birlikte büyük bir geçim sıkıntısı yaşar. Aram’ın aklına ilk gelen, birkaç inek sahibi olup, bunların sütünü ve sütten elde ettikleri yoğurdu satmaktır.
Ancak kardeşi bunu mantıksız bulur. Haksız da değildir. Zira o günün şartlarında Frenk milletine yoğurt yedirmek, deveyle birdirbir oynamaktan daha zordur. Ancak Aram, kafasına koyduğu işi yapar ve imal ettiği yoğurtları bir köşebaşında sergiler. Gelip geçene de yoğurdun faydalarına dair hayli nutuk çeker. Ancak Fransızlar, ilk defa gördükleri bu beyaz nesneye bakıp geçerler. Aslında Fransa, yoğurtla ilk defa tanışmıyordur. Frenk tarihçilerinin yazdığına göre 1542’de bağırsak enfeksiyonundan kıvranan Fransa kralı I. Françesko’nun hastalığı uzun sürünce sinirleri altüst olur. Onu taht sahibi yapan Kanuni Sultan Süleyman, bir Türk doktor gönderir. Doktor, koyun sütünden elde ettiği “esrarengiz” bir ürün vesilesiyle kralı birkaç hafta içinde ayağa kaldırır.
İşi biten doktor, İstanbul’a geri döner. Fransızlar, yoğurt mayalamayı beceremezler. Birkaç hafta sonra Türk doktorun geride bıraktığı koyun, Paris’in ayazında ölünce, yoğurt yapmaktan vazgeçerler. Yaşananlar, zaman içinde unutulur gider.
Aram, elimde kalmasın diye satamadıklarını, çevresindeki Fransızlara hediye eder. Korka korka ilk defa yoğurt tadan bu insanlar, halktan insanlardır. Üstelik sağlığa zararı olabilir diye de bir dedikodu çıktığından bir daha hediye edecek insan bulamaz.
Aram, hemen pes etmez; doğruca Paris’in ünlü Pasteur Enstitüsü ikinci başkanı ve Nobel ödülü sahibi Prof. Elie Meçnikof’a başvurur. Rus asıllı bu ünlü profesör, o dönem Frenk illerinde ağzına bakılan büyük adam olarak meşhur olmuştur ki, onun sözü tıp için olduğu kadar, insanlar için de bir senettir. Aram, itinayla hazırladığı birkaç kâse yoğurdu, Meçnikof’a ikram eder. Meçnikof’un ilgisini çekmeyi başarır. Ünlü profesör, günlerce laboratuvarda yoğurdu inceler.
Bu sırada Aram, her gün Meçnikof’a birkaç kâse yoğurt göndermeyi de ihmal etmez. Amacı, Meçnikof’tan iki satır da olsa olumlu bir yazı alabilmektir. İsteğine fazlasıyla sahip oluverir.
Meçnikof şu mealde bir rapor gönderir: “Aram’ın yaptığı yoğurdu yedim. Aynı zamanda tahlil de ettim. Sağlığa zararı olmadığı gibi vücut için faydalı ve dinçlik veren özellikleri bulunduğu kanaatindeyim.” Aram, sevinçten deliye döner. İnek ve çalışacak eleman sayısını artırır ve kâselerin üzerine Meçnikof’un raporunu âdeta marka gibi yapıştırır. Eh, faydasını da görür. Daha önce ağız burun kıvıran Fransızlar “vardır bir hikmeti” diye kapışırlar. “Aram Yoğurtları” her Fransızın sofrasında daima bulunan bir gıda maddesi olarak yerini alır. Âdeta bir moda salgını başlamıştır. Aram, talepleri karşılayamadığından fabrikasyon üretime geçer. Gün gelir 5 bin işçiyle bile siparişlere yetişemez olur.
Aram, milyonlar, milyarlar kazanır bu işten ancak Fransız vatandaşı olduğu için askere alınan oğlu İkinci Dünya Savaşı’nda ölür. Evlat acısı, onu fena vurmuştur. Çalışmaktan ve kazanmaktan keyif alamaz hâle gelir.
İmalathanelerini “Danon” isimli bir firmaya satarak Nice şehri civarında sakin bir köşeye çekilir. 1962 yılında 78 yaşında iken ölür.
Danon firmasına gelince…
Önce Aram olan markasını Danon olarak değiştirirler. Danon, firma sahibinin küçük oğlu Daniel’in Katalanca’daki kısaltmasıdır. Fakat bu isimle yapılan satışlar hızla düşer. Herkes, “Aram Yoğurtları” etiketli ürünleri aramaktadır. Şirketin aklı başına gelir ve markayı tekrar Aram olarak değiştirirler. Bu arada milyarlar harcayarak reklamlarda olayı anlatmak zorunda kalırlar. Günümüz Türkiye’sinde Fransız yoğurdu diye satılan ekşili tatlılı Danone yoğurtlarının geçmişi böyle…
2 notes · View notes
musstopya · 1 year
Note
iygeceler canmusum
İyi geceler! - Tüm diller
[Fransızca] Bonne nuit!
[İngilizce] Good night!
[Portekizce] Boa noite!
[Rusça] Спокойной ночи!
[İspanyolca] ¡Buenas noches!
[Basit Çince] 晚安!
[Japonca] お休みなさい。
[Almanca] Gute Nacht!
[Lehçe] Dobranoc!
[Macarca] Jó éjt!
[Hollandaca] Goedenacht! Informal: Welterusten!
'Goeden nacht' is geen correct Nederlands.
[Romence] Noapte bună!
[Türkçe] İyi geceler!
[İsveççe] God natt!
[İtalyanca] Buona notte!
[Fince] Hyvää yötä!
[İbranice] לילה טוב!
[Norveççe] God natt!
[Slovakça] Dobrú noc
[Hırvatça] Laku noć!
[Arapça] ليلة سعيدة!
[Yunanca] Καληνύχτα
[Çekçe] Dobrou noc!
[Danca] Godnat!
[Esperanto] Bonan nokton!
[Slovence] Lahko noč
[Katalanca] Bona nit!
[Arnavutça] Natën e mirë!
[Sırpça] Laku noć!
[İrlandaca] Oíche mhaith
[Estonyaca] Head ööd S
[Hintçe] नमस्ते ; शुभ रात्रि
(Namaste), (Śubh rātrī)
[Litvanca] Labanakt, Labos/Geros nakties
[Tay dili] ราตรีสวัสดิ์!
[Urduca] شب بخیر
(shab bakhair)
[Vietnamca] Chúc ngủ ngon
[Bulgarca] Лека нощ!
[Brezilya Portekizcesi] Boa noite!
[Latince] Vale!
[İzlanda] Góða nótt!
[Afrikanlar] Goeienag, Nag
[Faroe dili] Góða nátt
[Farsça] شب بخیر!
[Makedonca] Добра ноќ!
[Boşnakca] Laku noć!
[Azerice] Axşamınız xeyir, Gecən xeyrə
[Letonca] Arlabunakti!
[Endonezce] Selamat malam
[Ukraynaca] На добраніч ; Добраніч! ; Доброї ночі!
[Moğolca] Сайхан амраарай ; Сайхан унтаарай
[Malayca] Selamat malam
[Bengalce]
shubho ratri
[Tagalogça] Magandang gabi!
[Bretonca] Noz vat ! Nozvezh vat !
All the night : noz. The rest of the night : nozvezh.
[Frizce] Goeie nacht!
3 notes · View notes
celestialsoulx · 11 months
Note
Ben Siyah Kardelen. Tc mi istiyosun :/
-Siyah Kardelen
neyse gel sana Portekizce öğretim
2 notes · View notes
tesekkurller · 1 year
Text
allahım bir ay türkiyeden uzak kalıp sambacıların ülkesinde olmak nasıl iyi geldi yaa portekizce rüyalar görmeye başladım
4 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Ama yaşamak istemediğim bir başka dünya daha var ; Bedenin ve bağımsız düşüncenin kötülendiği, başımıza gelebilecek en iyi şeylerin günah diye damgalandığı bir dünya. Diktatörleri, gaddarları ve katilleri sevmemizin istendiği bir dünya. Yaptığımız her şeyin yalnızlık korkusundan yapıldığı doğru mu? Hayatımızın sonunda pişmanlık duyacağımız her şeyden vazgeçmemiz bu yüzden mi? Düşündüklerimizi bu kadar nadiren söylememizin nedeni bu mu? Yoksa niye bütün o şiddetli geçimsizlik çekilen evliliklere, yalancı arkadaşlıklara, can sıkıcı doğum günü yemeklerine tutunup kalıyoruz ki? Bütün bunlardan vazgeçseydik, sinsice gelişen şantaja bir son verseydik ve kendimize tutunsaydık, ne olurdu? Bastırılmış arzularımızın ve onların tutsaklaştırılmasına duyduğumuz öfkenin bir fıskiye gibi fışkırmasına izin verseydik? Çünkü korkulan yalnızlığın temelinde ne vardır aslında? Söylenmeyen sitemlerin sessizliği mi? Evlilik yalanlarının ve dostane yarı gerçeklerin mayın tarlasından soluğunu tutarak görünmeden geçmek için duyulan zorunluluğun olmaması mı? Yemek yerken karşımızda kimsenin oturmama özgürlüğü mü? Yaylım ateşi gibi süren buluşmalar kesildiğinde önümüzde açılan zamanın bolluğu mu? Bunlar harika şeyler değil mi? Cennetsi bir durum? Öyleyse neden korkuyoruz bunlardan? Nesnesini düşünmediğimiz için var olan bir korku mu duyuyoruz sonunda? Düşüncesiz ana-babalar ve öğretmenler tarafından kafamıza sokulmuş bir korku? Özgürlüğümüzün ne kadar büyüdüğünü görselerdi başkalarının bize imrenmeyeceklerinden nasıl bu kadar emin olabiliyoruz? Başkalarının bizim hakkımızda anlattığı hikâyeler ve insanın kendisi hakkında anlattığı hikâyeler: hangisi gerçeğe daha çok yakındır? Kendi anlattıklarımızın doğruluğu o kadar kesin midir? İnsan kendisi hakkında da otorite sayılır mı? Yalnızlık dediğimiz şey nedir aslında, sadece başkalarının eksikliği olmamalı, insan bir başına olabilir ama yalnız olamaz; ve insanların yanındayken de yalnız olabilir, o zaman nedir yalnızlık? Antik diller öğretmeni Raimund Gregorius lisede ders sırasında ansızın sınıftan çıkar, duyduğu Portekizce bir kelimenin büyüsüne kapılarak yaşadığı şehri, düzenli hayatını terk edip hakkında hiçbir şey bilmediği gizemli bir Portekizli'nin, doktor ve yazar Amadeu Prado'nun izini sürmek üzere Lizbon'a doğru trenle yola çıkar. Prado'nun hayatının değişik evrelerinde yer almış insanlarla bir araya gelip onun farklı söylencelerle dokunmuş hikayesinin derinlerine iner. Bir yandan da kendi içsel yolculuğunu sürdüren Gregorius, Diktatör Salazar'a karşı savaşmış Amadeu Prado'nun kişiliğinde kendine ve insana ilişkin pek çok sorunun yanıtını ararken, bir başkası olmanın dayanılmaz çekiciliğine de karşı koyamaz. Lizbon'a Gece Treni, kendi zihnimizden ve ruhumuzdan da geçen ve dönüşü belli olmayan bir yolculuğun çok sesli anlatımıdır.
Pascal Mercier - Lizbon’a gece treni
6 notes · View notes
alotranslate · 11 months
Text
0 notes
ivogsantercume · 2 years
Link
Portekizce Tercüme
0 notes
lonelypage · 2 years
Text
Portekizce öğrenmek istiyorum
6 notes · View notes
turkiyecapoeira · 2 months
Text
Maculele Nedir?
0 notes
lavienerose · 3 months
Note
Ne kadar değişmişsin. Neler dinliyosun son zamanlarda?
her havadan dinliyorum. her dilden ispanyolca , portekizce fransızca ... her tarzdan... bir zamanlar sevmediğim ağır metal bile dinliyorum artık
0 notes