Tumgik
#Düzyazı Kuramı
edebiyatsoylesileri · 2 years
Text
İlhan Berk / İstanbul benim atardamarlarımdan biridir
Tumblr media
Bir kent; bir ağacı, bir kuşu, bir insanı, bir çarşısı, bir lokantası, bir sokağı anlatılarak var edilebilir mi? O şehir İstanbul, yazan da İlhan Berk ise var edilir. Şair, İstanbul Kitabı'nda, şehrin insan, tarih, coğrafya demek olan mitologyasını yazmak istediğini söylüyor.
İstanbul Kitabı adını taşıyor yeni şiirler toplamınız. İstanbul kenti sizin için hangi özellikleriyle önem kazanıyor. Açıkçası şiirinizde bu kenti birçok boyutuyla işlemişsiniz. Öne çıkarmak istediğiniz bir nitelik oldu mu?
- İstanbul Kitabı, 1944-1980 yıllarını kapsıyor. Kitap iki bölümlük. İlk bölüm, 1947'de çıkan İstanbul kitabımdaki şiirleri içeriyor. Ayrıca o evrede yazıldığı halde kitaba girmeyen altı uzun şiir de bu kitapta yer alıyor. İkinci bölümdeki şiirlerse, üç yıldır üstünde çalıştığım yeni şiirlerim. Mitologyalar dediğim bu bölümde: Lâle, Aya Triada, Güvercin, Kınalıada, Dolapdere, Elia Marvo, Cumhuriyet Lokantası, Kapalıçarşı, Çınar, Beyoğlu şiirleri var. Yıllardır İstanbul'u yazıyorum. Bir bölümü "Kül" adlı kitabımda çıkan bu düzyazı-şiirlerle İstanbul'un insan, tarih, coğrafya demek olan mitologyasını yazmak istedim. Çağımızın mitologya kahramanları artık tanrılar değil; insanlar, kentler, nesneler, hayvanlar. Bu yoldan İstanbul'u İstanbul'un bir ağacını (çınar), bir kuşunu (güvercin), bir insanını (Elia Marvo), bir çarşısını (Kapalıçarşı), bir lokantasını (Cumhuriyet), bir sokağını (Beyoğlu) böylece onu yazmak bu dünyada var etmek istedim. Mitologya dediğim bu. Bu olgu benim daha önceki kitaplarımda da (Galile Denizi, Atlas) var. Hem eski, hem yeni çağların bu büyük kenti, bu dükalık bütün boyutlarıyla vursun istedim. Öte yandan, İstanbul'u anlatmak gözümde daha da bitmiş görünmüyor bana. Benim atardamarlarımdan biri diye bakıyorum ona. Kentler hem benim hep konularım olagelmiştir.
Ulusallık olgusunu, yaratıcının dünyayı kavrayışına bağlarım
Şiir kuramı üstüne çok yazdınız. Sizce bir şair olarak Doğu-Batı kültürü çatışması içinde Türk şiirinin yeri ne olmalıdır? Bugün şiirimiz gelişkin bir şiir sayılabilir mi?
- Doğu'da da, Batı'da da birçok ozanların yaşadığına, yaşıyor olduğuna inanırım. Bu belki şiiri bir dünya şarkısı olarak düşünmek istememden geliyordur. Elimden geldiğince de bu ikiliği yok etmek isterim. Şiiri, şiirin yapısını, yani kendisini bu dogmadan kurtarmak gerekir. Yeryüzünde kapalı ekonomiler çağı geçti, dili zorlamak, ona dünyalık bir yapı kazandırmak gerek. Bu bir tekdüzeliğe gitmek değildir. Şiiri herkesin yapmaktır. Ben ulusallık olgusunu salt yaratıcıya, yaratıcının dünyayı kavrayışına, özümleyişine, yani kendi olmasına bağlarım. Ortada bir ozan varsa (dünyanın neresinde olursa olsun bu), ozansa bu, ulusaldır da. Sorun Doğulu olmak, Batılı olmaktan önce budur. Türk şiiri şimdi bu evrededir. Doğuyla da Batıyla da hesaplaşmaktadır. Kendi olmak için. Nâzım da, Oktay Rifat da öyle gelmediler mi bugünkü yerlerine. Bana gelince, kendime, bir kendime bakıyorum artık.
Çağdaş yazının konusu kentlerdir
Kentlerin şiirle anlatımı konusunda ne düşünürsünüz? Bir kentin tarihi, coğrafyası ve bütün panoraması şiirle çıkarılabilir mi?
- Çağdaş yazının konusu kentlerdir. İnsan yaşamı oralarda çörekleniyor da ondan. Şiir bu yüzden yatağını oralara sermiştir. Yalnız geçmiş değil, şimdi de, gelecek de orada boy gösteriyor. Bir yaşama biçimi koymaktır şiirin işi, kentlerden devraldığı budur. Daha ne istenir? Bir kentin tarihi, coğrafyası dediğimiz de bundan, bu yaşama biçiminden başka bir şey değildir.
(25 Eylül 1980 / Kaynak: https://core.ac.uk/reader/80953945)
0 notes
guncelpdfindir-blog · 6 years
Text
Eş Benlik & Bir Psikanaliz Çalışması
Eş Benlik & Bir Psikanaliz Çalışması 19. yüzyılın, bugün bildiğimiz anlamıyla bilimin başlangıcına ve ilerleme yönünde gelişimine tanıklık eden eleştirmenleri ve edebiyat tarihçileri, edebiyatta eş benliklerin resmedilmesi üzerine yüzeysel bir yorumun ötesine nüfuz etmeyi başaramadılar. Eş benlik motifini derin psikoloji ve mit bağlamında gözlemlemek ve kullanımını daha net biçimde yazarların kendileriyle ilişkilendirmek (Wilhelm Dilthey’in ardından) hem klinik hem kültürel ilgi alanlarıyla psikanalize kaldı. Psikoloji tarihinde, deyim yerindeyse edebiyatın arka bahçesiyle psikanalitik bağlamda ilk kez ilgilenen isimlerden biri olan Otto Rank, Freudcu narsizm kuramı üzerinden temellendirdiği görüşleriyle edebiyat tarihinde sıklıkla karşımıza çıkan eş benlik motifine sezgisel, psikanalitik ve kuramsal bir yorum getirmiştir. Rank’ın, eş benlik motifinin psikolojik, etnolojik, söylencesel ve edebi anlamda ortaya çıkışını açıklamaya odaklandığı bu eseri, eş benliği şiir, tiyatro ve düzyazı edebiyatındaki görünümüyle psikanalitik açıdan değerlendiren yegâne girişimlerden biridir.
Eş Benlik & Bir Psikanaliz Çalışması
0 notes
Text
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3 Onur Bilge Kula, Hegel’in yirmi ciltlik toplu yapıtlarını inceleyerek hazırladığı estetik ve edebiyat kuramı çalışmasının bu üçüncü cildinde “tikellik” kavramına odaklanıyor. Tekil sanatlar dizgesinin ele alındığı bu ciltte, sanatın tekil biçimlerinin birbiriyle olan ilişkisi de sorgulanıyor. Hegel’in deyişiyle “güzelin tümlüğünü eksiksizce üretme” gücüne sahip olan edebiyatın müzik ile ilişkisi de düşünülen başlıklar arasında. Düzyazı ve şiir arasındaki fark nedir? Yazınsallığın özü nedir? Batı ve Doğu edebiyatları Hegel’e göre nasıl farklılaşır? Bu sorulara odaklanan Onur Bilge Kula, bir sonuç olarak “sanatsal irdeleme” kavramına ulaşıyor ve Hegel’in “son arzusu” olan “güzelin ve hakiki olanın idesinin birbirine kopmaz bir bağla bağlanması” arzusunu gerçekleştiriyor.
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3
0 notes
ebookindiroku-blog · 6 years
Text
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3 Ebook
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3 Onur Bilge Kula, Hegel’in yirmi ciltlik toplu yapıtlarını inceleyerek hazırladığı estetik ve edebiyat kuramı çalışmasının bu üçüncü cildinde “tikellik” kavramına odaklanıyor. Tekil sanatlar dizgesinin ele alındığı bu ciltte, sanatın tekil biçimlerinin birbiriyle olan ilişkisi de sorgulanıyor. Hegel’in deyişiyle “güzelin tümlüğünü eksiksizce üretme” gücüne sahip olan edebiyatın müzik ile ilişkisi de düşünülen başlıklar arasında. Düzyazı ve şiir arasındaki fark nedir? Yazınsallığın özü nedir? Batı ve Doğu edebiyatları Hegel’e göre nasıl farklılaşır? Bu sorulara odaklanan Onur Bilge Kula, bir sonuç olarak “sanatsal irdeleme” kavramına ulaşıyor ve Hegel’in “son arzusu” olan “güzelin ve hakiki olanın idesinin birbirine kopmaz bir bağla bağlanması” arzusunu gerçekleştiriyor.
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3 Ebook
0 notes
pdfindiroku-blog · 6 years
Text
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3 Onur Bilge Kula, Hegel’in yirmi ciltlik toplu yapıtlarını inceleyerek hazırladığı estetik ve edebiyat kuramı çalışmasının bu üçüncü cildinde “tikellik” kavramına odaklanıyor. Tekil sanatlar dizgesinin ele alındığı bu ciltte, sanatın tekil biçimlerinin birbiriyle olan ilişkisi de sorgulanıyor. Hegel’in deyişiyle “güzelin tümlüğünü eksiksizce üretme” gücüne sahip olan edebiyatın müzik ile ilişkisi de düşünülen başlıklar arasında. Düzyazı ve şiir arasındaki fark nedir? Yazınsallığın özü nedir? Batı ve Doğu edebiyatları Hegel’e göre nasıl farklılaşır? Bu sorulara odaklanan Onur Bilge Kula, bir sonuç olarak “sanatsal irdeleme” kavramına ulaşıyor ve Hegel’in “son arzusu” olan “güzelin ve hakiki olanın idesinin birbirine kopmaz bir bağla bağlanması” arzusunu gerçekleştiriyor.
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3
0 notes
erkankarakiraz · 7 years
Photo
Tumblr media
. N°4189 MELİH CEVDET ANDAY’DAN EDEBİYAT YAZILARI: “SUÇUMUZ EDEBİYAT” Everest Yayınları, Melih Cevdet Anday’ın “Şiir Yaşantısı: Şiir Yazıları” (2015), “Kalabalığın Şiiri: Garip ve Orhan Veli Üzerine Yazılar” (2016) isimli deneme toplamlarının ardından, edebiyat yazılarını “Suçumuz Edebiyat” adıyla yayımlıyor: “Bu derlemede, hem bir kısmı dergilerde kalan, hem de farklı deneme kitaplarına dağılmış edebiyat hakkındaki yazıları bir araya getirildi. Böylece Anday’ın edebiyat hakkındaki yazıları ilk kez tek bir kitapta toplandı. Bu yazılar 1939-1996 yılları arasındaki hayli uzun bir dönemi kapsıyor. Anday, tüm denemelerinde olduğu gibi meseleleri farklı biçimde ele alma alışkanlığıyla bir dönemin tartışmalarını, olaylarını, kitaplarını, yazarlarını kendine özgü bakış açısıyla değerlendiriyor. Edebiyatı bir yandan estetik boyutuyla ele alırken diğer yandan da estetiğin toplumsal konumunu sorguluyor. Çoğunluğu gazetede yayımlanan Anday’ın bu denemeleri, kısa köşe yazısının sınırlarını hayli aşan bir niteliğe sahip. Yazılarda, edebiyat kuramı ve edebiyat tarihinden güncel tartışmalara kadar çok geniş bir alanda çetrefil sorulara cevap aranıyor: Bizim klasiklerimiz var mı? Bir düzyazı (ya da eleştiri dili) geleneği kurabildik mi? Eleştirinin amacı ‘doğru’yu bulmak mıdır? Sanatçı kendi yapıtını açıklayabilir mi? Edebiyatın toplumsal ‘değeri’ var mıdır? Melih Cevdet Anday, ‘Suçumuz Edebiyat’ta okurunu ‘edebiyat suçu’na ortak olmaya davet ediyor.” @e_karakiraz @KarakirazErkan (İzmir, Turkey)
0 notes
guncelpdfindir-blog · 6 years
Text
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3 Onur Bilge Kula, Hegel’in yirmi ciltlik toplu yapıtlarını inceleyerek hazırladığı estetik ve edebiyat kuramı çalışmasının bu üçüncü cildinde “tikellik” kavramına odaklanıyor. Tekil sanatlar dizgesinin ele alındığı bu ciltte, sanatın tekil biçimlerinin birbiriyle olan ilişkisi de sorgulanıyor. Hegel’in deyişiyle “güzelin tümlüğünü eksiksizce üretme” gücüne sahip olan edebiyatın müzik ile ilişkisi de düşünülen başlıklar arasında. Düzyazı ve şiir arasındaki fark nedir? Yazınsallığın özü nedir? Batı ve Doğu edebiyatları Hegel’e göre nasıl farklılaşır? Bu sorulara odaklanan Onur Bilge Kula, bir sonuç olarak “sanatsal irdeleme” kavramına ulaşıyor ve Hegel’in “son arzusu” olan “güzelin ve hakiki olanın idesinin birbirine kopmaz bir bağla bağlanması” arzusunu gerçekleştiriyor.
Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı-3
0 notes