Tumgik
#Büyük Çarşı
sexcxsblog · 1 year
Text
NASIL BAŞLADIM
Benim adım gül. Ben ağrı şehrinde doğup büyüdüm. 3 kardeşiz, bir abim ve birde benden küçük kardeşim var. Ben 16 abim 19 adı Semih ve erkek kardeşim 15 adı selim yaşında. Ben süt gibi beyaz tene annemden aldığım koca bir göte ve portakala yakın memelere sahip 1.50 bir kızım. İlk sikilişim 16 yaşındayken oldu. O zamanlar ergenliğin verdiği azgınlıkla dolup taşıyordum. İster istemez her şeyde azgınlıkta tavan yapıyordu. Örneğin abim mesela bazen evde boxerla gezer sallanan sikini görünce amımda karıncalanmalar olurdu. Neyse hikayemize geçelim. Bir gün babamın asker arkadaşının oğlu Fikret abi askerden döner dönmez babama ziyaret için bize geldi. Ha bu arada annemi ben 14 yaşındayken kaybettik. Evin bütün işi bende. Babamda bizim için evlenmedi bir daha. Neyse o gün sofrayı kurdum, Fikret abi geldi yemekler yenildi. Ama bu süre zarfında Fikret abinin gözü hep üzerimdeydi. Fikret abi 24 yaşında esmer, boylu poslu orta yakışıklıkta biriydi. O günde evde spor yaparken giydiğim içimi gösteren tayt ve bluz giymiştim. Eğildiğimde memelerim fırlayacak gibi oluyordu. Altımda ne külot üstümde de sütyen vardı. Çünkü spor yaparken babam iş çıkışı Fikret abi ile birlikte gelmiş üstümü değiştirmeye fırsat bile bulmadan mutfağa girmiştim. Normalde de zaten evde çok açık giyinen biriyim bizimkiler pek laf etmez. Ama bugünkü giydiklerim bşraz tehlikeliydi. Ne var ki babamın gözleri ileri derece olmasa da miyoptu işte çok takıp bunaldığı için evde çıkarırdı. Bu sayede giydiklerimin içinde amımı veya meme ucumu göremiyordu. Büyük ihtimalle Fikret abinin bakışlarını da. Yemekler yenildikten sonra babam kızım çay koy dedi bize. Kalktım çay koyup getirdim. Tepsiyle Fikret abinin önünde eğildim. Fikret abi gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde göğüslerime bakıyordu. Çayı eli titreye titreye aldı. Ama eli o kadar titremişti ki yanlışlıkla üzerine döktü çayın yarısını. Birden o panikle yandım anam yandım diye bağırdı. Babam koş kızım bez getir dedi. Gittim getirdim bezle dökülmüş yerlerini(kasık bölgesini)siliyordum. Silerken bir şey fark ettim. Fikret abinin siki şahlanıyordu. Sonra babam. -yaktın çocuğu salak kızm diye bana bağırdı. Fikret abide
-deme öyle kıza ben adam akıllı tutamadım hem çok yanmadım ama abinin eşlarından varsa verir misin Gül böyle ıslak ıslak oturmayayım dedi. Hemen gidip abimin odasına kıyafet almaya gittim. Abim halısafa Maçına gitmiş akşam arkadaşında kalıp sabah dönecekti. Abimin odasında bir şort bir de boxer alıp Fikret abiye verdim. Oda abimin odasında giyindi ve babamın yanına geçti. Ama bir şey fark etmiştim. Fikret abi yürürken yarağı öyle belli oluyordu -ki inik haliyle- sallana sallana gidiyordu. İçeri girdiğimde baktım abimin boxerını giymemişti. İçimden bu adam beni sikmese bari dedim. Amacım sadece teşhircilikti. Fikret abi artık 12 ay nasıl karısızlığa dayandıysa bu gece benden hıncını çıkarırsa diye korkuyordum. İçeri geçtim babamla Fikret abi maç izliyorlardı. Ordan babam kızım abur cubur getirde kuru kuru izlemeyelim aman sakın çay getirme yine yakarsın mazallah çocuğu diyr güldü. Fikret abi. -ben bacıma yardım edeyim çok yoruldu diyerekten benim peşimden geldi. -Fikret abi kusura bakma bilerek yakmadım valla dedim. -olur mu Gül’üm senin ne suçun var. Ben 12 ay karı görmeyince e senin gibi böyle fıstık gibi kız görünce de heyecanlandım döktüm. -ay harbi abi hiç mi görmedin kadın çarşı izninde bile mi? -yok be gülüm ordaki karılar artık çürük çarık karılar. Senin gibi tazesi vardı ben mi istemedim dedi iç çekerek. Ben de sadece gülümsedim. Bir yandan da bir şeyler hazırlıyorum Fikret abiden de boyum yetişmediği için ondan tabak bardak istiyordum. Oda verirken arkamdan tabağı bardağı uzatırken aynı zamanda da bana dayıyordu. Onun giydiği şort ve benim giydi tayt o kadar inceydi. ( zaten benim giydiğim tayt nerdeyse şeffaf dikkatlı bakılırsa amım gözüküyor onun giydiği şort hem kısa hemde bol yani isterse yarrağını şortunu biraz çekse yarrağı bütün çıplaklığıyla ortada olur) Yarrağı sertti ve amıma baskı yapıyordu. Her istediğim şeyi verirken biraz daha baskı yapıyordu. Yarrağı hissettiğim kadarıyla baya büyüktü. Bu baskılardan dolayı ben baya sulanmıştım. İçimden inş görmüyor diye geçirdim. Babam nerde kaldınız kızım diyişle tamam baba geliyoruz dedim. Eğer babam çağırmasa herhalde Fikret abi taytımı yırtıp o koca yarrağını benim bakire amıma sokacaktı. Çünkü çok derinden nefes alıp veriyordu. Fikret abi -Gül ben bi lavoboya gidip geliyorum dedi. Anlamıştım 31 çekip gelecekti o kadar kolay rahatlamasına izin vermicektim. -ohooo Fikret abi bu nasıl yardım etmek yaa. -tamam gülüm gel beraber getirelim şunları. Beraber içeri girdik koyduk masaya. Babam sanki az önce yemek yememiş gibi saldırdı. Cipsler döküldü yere. Bende toparlarken Fikret abiye doğru domaldım. Yerdeki cipsleri masaya koyuyordum. O an aklıma ıslaklığım geldi. Beyaz tayt yüzünden belli olan amım şimdi ıslaklık yüzünden kabak gibi ortadaydı. Alttan Fikret abiye bakınca telefonuyla oynuyormuş gibi yapıp beni çekiyordu. (Nerden anladınız diye sorarsanız zoom yaptığı belliydi parmaklarından). Islaklık aklıma gelince hemen kalktım ve koltuğa oturdum. Aha dedim ıslaklığı gördü şimdi oda istekli olduğumu anlayacak çatır çatır sikecek. Fikret abi arada babamla konuşuyor arada yastıkla kapattığı yarrağını okşuyordu. Ve benim karşımdaki koltukta. Anlaşılan amının ıslaklığı ona cesaret vermişti. -gülüm bana su getirir misin dedi Fikret abi. Gittim getirdim. Bi içiyor bir yandan da sinsice gülüyordu. Bardağın yarısına gelince bardağı üstüme doğru boşalttı geri kalanını kasıklarıma. -intikamımı aldım dedi gülerek Fikret abi -babamda hak ettin benim salak kızım dedi ve güldü. Tabi babam gözlüğünü takmadığı için olayın farkında değildi. Cropum ıslandığı için memelerim hiçbir şey giymiyormuşum gibi kabak gibi ortada keza amımda aynı şekilde ortadaydı. Sonra Fikret abi arkamdan sarılarak. - oy kıyamam ben sana Island’ın mı sen diyerek yine arkada dayıyordu. Babam oturduğu yerden gülüyordu
248 notes · View notes
mnsrykt · 1 year
Text
"İktisad ve hıssetin çok farkı var. Tevazu, nasılki ahlâk-ı seyyieden olan tezellülden manen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memduhadır. Ve vakar, nasılki kötü hasletlerden olan tekebbürden manen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memduhadır. Öyle de:
Ahlâk-ı âliye-i Peygamberiyeden olan ve belki kâinattaki nizam-ı hikmet-i İlahiyenin medarlarından olan iktisad ise, sefillik ve bahillik ve tama'kârlık ve hırsın bir halitası olan hısset ile hiç münasebeti yok. Yalnız, sureten bir benzeyiş var. Bu hakikatı teyid eden bir vakıa:
Sahabenin Abadile-i Seb'a-yı Meşhuresinden olan Abdullah İbn-i Ömer Hazretleri ki; halife-i Resulullah olan Faruk-u A'zam Hazret-i Ömer'in (R.A.) en mühim ve büyük mahdumu ve sahabe âlimlerinin içinde en mümtazlarından olan o zât-ı mübarek çarşı içinde, alış-verişte, kırk paralık bir mes'eleden, iktisad için ve ticaretin medarı olan emniyet ve istikameti muhafaza için şiddetli münakaşa etmiş. Bir sahabe ona bakmış. Rûy-i zeminin halife-i zîşanı olan Hazret-i Ömer'in mahdumunun kırk para için münakaşasını acib bir hısset tevehhüm ederek o imamın arkasına düşüp, ahvalini anlamak ister. Baktı ki Hazret-i Abdullah hane-i mübarekine girdi. Kapıda bir fakir adam gördü. Bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti. Sonra hanesinin ikinci kapısından çıktı, diğer bir fakiri orada da gördü. Onun yanında da bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti. Uzaktan bakan o sahabe merak etti. Gitti o fakirlere sordu: "İmam sizin yanınızda durdu, ne yaptı?" Herbirisi dedi: "Bana bir altın verdi." O sahabe dedi: "Fesübhanallah! Çarşı içinde kırk para için böyle münakaşa etsin de, sonra hanesinde ikiyüz kuruşu kimseye sezdirmeden kemal-i rıza-yı nefisle versin!" diye düşündü, gitti, Hazret-i Abdullah İbn-i Ömer'i gördü. Dedi: "Yâ İmam! Bu müşkilimi hallet. Sen çarşıda böyle yaptın, hanende de şöyle yapmışsın." Ona cevaben dedi ki: "Çarşıdaki vaziyet iktisaddan ve kemal-i akıldan ve alış-verişin esası ve ruhu olan emniyetin, sadakatin muhafazasından gelmiş bir halettir; hısset değildir. Hanemdeki vaziyet, kalbin şefkatinden ve ruhun kemalinden gelmiş bir halettir. Ne o hıssettir ve ne de bu israftır."
İmam-ı A'zam, bu sırra işaret olarak
لَا اِسْرَافَ فِى الْخَيْرِ كَمَا لَا خَيْرَ فِى الْاِسْرَافِ
demiş. Yani: "Hayırda ve ihsanda (fakat müstehak olanlara) israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur."
32 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Çanakkale'de bir üniversite gömdük biz.. Dünya tarihinin en kahraman ve kanlı muharebelerine sahne olan Çanakkale Savaşları'nda, yeni kurulmakta olan birliklerin subay ihtiyacı İstanbul'daki üniversite ile Anadolu'daki liselerden karşılandı. Seferberlik başlangıcında ilk silah altına alınanların üniversite ve medrese öğrencileri olması nedeniyle, Çanakkale Savaşı için "Subaylar Savaşı" da denildi. Çanakkale Savaşı'nda 100 binden fazla okumuş ve aydın insan kaybedildi, bu kaybın olumsuz etkileri Türk İstiklal Harbi'nde ve Cumhuriyet Türkiye'sinde görüldü. Mustafa Kemal Atatürk bu kaybı şöyle ifade etmiştir: 'Biz Çanakkale'de bir dar-ül fünün (üniversite) gömdük' Savaşta yüz binden fazla okumuş ve aydın Türk kaybedildi. Atatürk, bu durumu "Biz, Çanakkale’de bir Dar-ülfünun (Üniversite) gömdük" diye anlatmıştır. Atatürk, ayrıca Çanakkale'yi şeyle özetlemiştir: Balkan harbinde alnımıza sürülen lekeyi Çanakkale’de temizleyebildik... Galatasaray'dan 5 mezun 1912’de 60 mezun veren Galatasaray Lisesi, 1915 yılında 18, 1916’da 4 ve 1917’de 5 öğrencisini mezun edebildi. Çanakkale’ye gönüllü olarak gitmek üzere başvuran İstanbul Lisesi öğrencileri, 13 Mayıs 1915’te Arıburnu’na sevk edilen ikinci tümene katıldılar. Lise öğrencilerinin kolunda sarı kurdele bağlıydı. 19 Mayıs Taarruzu’nda, “hedef olmamaları” için bu kurdeleleri çıkarmaları emredilmişti onlara... Ama sadece İstanbul Lisesi bu taarruzda 50 öğrencisini kaybetti. Yoklama: Şehit Bu haber duyulunca okuldaki öğrenciler, okulun kapılarını ve pervazlarını siyaha boyadılar ve Çanakkale Zaferi'nden sonra okulda yapılan yoklamada şehitlerin ismi okunduğunda “Şehit... Cennet-i Âlâ’da!” diye bağırdılar. Vefa Lisesi ve Çapa Erkek Öğretmen Okulu da bu yıllarda Çanakkale Savaşı’na katılan ve şehit düşen öğrencileri nedeniyle mezun verememişti. 1916-1917 öğretim yılında Balıkesir Lisesi, Çanakkale Savaşları’nda 94 şehit verdi. Balıkesir Erkek Muallim Mektebi’nden de büyük miktarda öğrenci harbe dâhil oldu ve bu okul, 1914-1918 yılları arasında yalnızca 2 mezun verebildi. Balıkesir’de yayınlanan Karesi Gazetesi’nin o günlerde verdiği bir habere göre, babaları Balkan Savaşı’nda şehit düşen ve Edirne Lisesi’nden Balıkesir Lisesi’ne yatılı olarak nakledilen 25 izci öğrencinin tamamı gönüllü olarak Çanakkale’ye gitmiş ve orada şehit olmuştu. Sivas mezun veremedi 17 yaşındaki öğrencilerini cepheye gönderen Sivas Lisesi’nde öğrenciler okuldan ayrılırken, hocalarına hitaben tahtalara; “Hocam biz Çanakkale’ye gidiyoruz. Hakkınızı helal edin.” diye yazdılar. Savaşa giden öğrencilerin geri dönmemesi nedeniyle 1915’te Sivas Lisesi’nde hiç mezun verilmedi. Edirne Lisesi’nin öğretmen ve öğrencileri de harbe katılmıştı, onlar da geri dönemedi. 1911’de 64 öğrencisini mezun eden Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesi 1916- 1917’de cepheye gidenler nedeniyle hiç mezun veremedi. Trabzon, Erzurum ve Konya Gazi liselerinde de durum bundan farksızdı. Bu savaş “Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı” türküsündeki gibi ülkeye “gençliğim eyvah” dedirtti ama o öğrencilerin cesaret aşılayan mücadelesi hem Çanakkale’den zaferle dönenlerin hem de sonraki kuşakların vatanı müdafaa kararlılığını artırdı. 100 binden fazla aydını kaybettik - Çanakkale muharebelerine Türkler 310 bin, İngilizler 460 bin (yabancı kaynaklara göre 410 bin), Fransızlar 79 bin kişilik kuvvetlerle katıldı. - Bu muharebelerde İtilaf kuvvetleri, Türk kaynaklarına göre toplam 180 bin (İngilizler 155 bin, Fransızlar 25 bin), yabancı kaynaklara göre de toplam 252 bin (İngilizler 205 bin, Fransızlar 47 bin) zayiat verdi. Türkler ise kara muharebelerinde 57.084, deniz muharebelerinde 179, toplam 57.263'ü şehit, geri kalanı yaralı, esir ve kayıp olmak üzere 211 bin kayıp verdi. - İstanbul’un elden çıkma korkusu silindi. - 18 Mart Deniz Zaferi, Gelibolu Yarımadası’nda cereyan eden kara muharebelerinde, Türk askeri için büyük bir moral kaynağı oldu. - Çanakkale Zaferinin Türk ulusuna en büyük armağanı, Mustafa Kemal Atatürk’ü ve onun askerî dehasını ortaya çıkardı. - İtilaf devletlerinin planı boşa çıktı, savaşın en az iki yıl daha uzamasına neden oldu. Çanakkale savaşlarında 100 binden fazla okumuş ve aydın Türk kaybedildi, bu kaybın olumsuz etkileri Türk İstiklal Harbi’nde ve Cumhuriyet Türkiyesi’nde görüldü. Mustafa Kemal Atatürk bu durumu şöyle ifade etmiştir: "Biz Çanakkale’de bir Dar-ülfünun (Üniversite) gömdük."
youtube
16 notes · View notes
doganaytmr · 4 months
Text
-BURSA-
2024. 30-31 Ocak ve 1 şubatı kapsayan bu üç günlük Bursa gezimin özeti…
30 Ocak Salı ilk günüm
Bursa ve otel hakkında ilk izlenimlerim : Trafik yok, araç ile ulaşım kolay kafa karışıklığı yaşanmıyor. Loyalcity de kalıyorum ve otopark var yazmasına rağmen yok ve her yerde Bursa park günlük park ücreti kesiyor, sorun değil ancak otopark var yazıyordu bu bir eksi. Otel çok sakin tatlı ve hoş bu hoşuma gitti. Oda fazla büyük değil ancak yeni bir yapısı var yani eşiniz ve ailenizle gönül rahatlığı ile kalabilirsiniz, varoş bir havası yok kısaca.
Tumblr media
Abdullah Usta Normal bir esnaf lokantası ekstra bir özelliği yok. Patlıcan kebabı ve pilav yedim, yağlı bir yemekti yalnızca süt helvası güzeldi diyebilirim ancak sadece süt helvası için de buraya gidilmez.
Tumblr media
Tophane saat kulesine çıkarken manzara ve ortam çok hoş tarihi doku her noktada hissediliyor. Türbeler, Bursa Kalesi, saat kulesi hepsi bir bahçe de ve gidip görülmesi gerekiyor, beğendim. Manzaraya karşıda gümüşlük kahve de Türk kahvesi keyfi yaparken küçük bir dinlenme molası da vermiş olursunuz. Özellikle manzara ve fotoğraf çekinmek için uğramadan geçmeyin.
Tumblr media Tumblr media
Akay çiğ börekte Levent Üzümcü ve ekibi ile denk geldik hoş bir rastlantıydı. Ancak mekan hakkında şunları söylemek istiyorum, 1 çok küçük rahat bir ortam yok, 2 usta fazla ısrarcı ve sürekli bişey kitlemeye çalışıyor hatta peynirli istememe rağmen pastırmalı yaptı fiyatları sormadım fakat eminim 10-20 tl daha pahalı olduğu için yaptı bunu hoş değildi. Kibar gibi gözüküyor konuşması vs ama fazla çakal. He börek güzeldi 2 tane yiyip geçin, aklınızda kalmasın ama bir daha Bursa’ya gelsem gitmeyeceğim bir yer.
Ulu camii… Gerçekten büyük bir cami ancak bir Selimiye kadar etkilemedi beni. Fazla kasvetli bir havası var, bunun dışında bir yorum yapmayacağım sonuçta Bursa’nın sembollerinden.
Tumblr media Tumblr media
Hanların içinde kayboluyorsunuz gezerken çok büyüleyici gerçekten çok hoşuma gitti. Çok büyük kesinlikle tüm gün gezseniz asla ezberleyemezsiniz ve haritaya bakmadan çıkamazsınız içinden.
Tumblr media
Çarşının içinde Tanju Geye de Kazandibi yedim. Kazandibi seviyorsanız mutlaka gidin kıvamı tadı çok güzel. Karşılaştırma yapmak gerekirse İzmir Hisarönü bir tık daha önde onu da söylemek istiyorum.
Tumblr media
Bağdat hurma tatlıcısına da uğramadan dönüş yoluna geçmek istemedim. Bence farklı bir tat bunu mutlaka denemelisiniz. Kemalpaşa desem değil, kalburabastı desem değil yani farklı bir deneyim.
Otele dinlenmek için dönerken yerli bir işletmeden (adını Şuan hatırlamıyorum poşetlere bakınca yazacağım 😁) eski kaşar, kaşar loru ve badem ezmesi aldım. 15 aydır aralıksız vücut geliştirme ile uğraşan birisi olarak Lor konusunda ustalaştığımı düşünüyorum. Kaşar lorunu çok çok çok beğendim. Tuz yok denecek kadar az kıvamı ne kaymak ne ayran, tam arası bir noktada. Bilmem anlatabildim mi ? Badem ezmesi enfes zaten kötü olmasını beklemek hata olur. Beyaz şarap ve fıstığımı da çantama koydum, yine çarşı içinde ki pazardan biraz siyah biraz yeşil zeytin koydurdum şuan otel odamdayım.
Akşam iskender yemek için yeniden hanların olduğu kısma geçeceğim. Şuana kadar 15.000 adım attım. Otelin konumu iyi, benim gibi biraz yürümeyi seviyorsanız ideal bir yerde ancak çarşının ortasında değil.
(Hüdapar) lanet hüdapar… bu partinin bayrağı varlığı bulunduğu her yer gördüğüm her saniye şehir ile alakalı tüm görüşümün değişmesine sebep oluyor. Yaşasın cumhuriyet… Allahım sen vatanımı Atatürk’ün yolundan, izinden başka yere saptırma. Din ile halkın kafasını karıştırmaya çalışan eğitim yoksunlarından, cahillerden koru…
Gelelim iskender meselesine.. Kebapçı Hüseyin o kadar kalabalıktı ki, hayatımda ilk defa bol masalı ,iki katlı, büyük bir mekanın önünde sıra gördüm. Gerçekten lezzetli olduğundan emin olmuştum artık. Ancak beklemeye canım yetmedi ve bende buradan vazgeçip Bursa’nın ilk dönercisi İskenderoğluna gitmeye karar verdim. 250 m daha yürüyüp mekana vardım. Tat, ortam, şıra her şey ama her şey gerçekten çok lezzetliydi. Mekanın tarihi dokusundan da etkilenmemek elde değil, enfes bir ambiyans. Ancak bu iskender meselesine de bir eleştirim olacak. Bu fiyatlar nedir yahu. Farkındaysanız Şuana kadar hiç fiyat yazmadım söylemedim çünkü hepsi Tr şartlarını da düşününce kabul edilebilir seviyedelerdi. Ama iskender için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Tamam anlıyorum Bursa denince iskender ama…işte mesele de bence Bursa dendiğinde akla ilk gelenin İskender olması. 1 porsiyon 450 tl… 30 Ocak 2024. 1 şıra-1 porsiyon iskender 500 tl… Ayıp. İçinde yalnızca 100 gr et olduğunu düşünürsek bu resmen Bursa denince akla gelenin İskender olmasından faydalanmaktan başka bir şey değil. İnanın fiyatlar 50 aşağı 20 yukarı popüler mekanlarda aynı. 1 porsiyon da yeter mi ? 55 kilo anneme evet.
Tumblr media Tumblr media
Neyse ben odama geçip, bir yandan şarabımdan yudumlarken, bir yandan da 100. Sayfasına yaklaştığım Ahmet Ümit’in Sultanı Öldürmek isimli kitabında kaybolmaya devam edeyim.
Yarın ki deneyimlerimi yeniden yazmaya devam edeceğim tabi üşenmezsem..
2 notes · View notes
veradansatirlar · 10 months
Text
Buraya her gün mağaza günlüğümü yazmaya karar verdim. - biz ne alaka dediğinizi duyuyorum ama olsundu- ya da mağaza ne ya hu dediğinizi- Malatya’da bir mağazamız vardı , daha doğrusu evimiz. Babamın 42 yıllık bebeği gibiydi. 2. Büyük depremde yanında bulunan apartman üzerine yıkılınca mağazamızda yıkıldı. O zamanlar kar kış tabi biz el mecbur il dışına çıktık aylarca gelemedik birkaç ay sonra mağazamızın enkazı ile ilgili abime haber gelince abim Malatya’ya döndü. Döndüğünde birçok dolabın, süpürgenin çalındığını gördü üstüne üstlük nakliyeciler “çıkarırız ama 2 dolap size 1 dolap bize” şeklinde çıkardılar . Aylarca eşyalarımız dağınık şekilde bekledi. Bu süreçte belediyeden haber geldi ki konteyner çarşı yapılacak ve bizde orada olacağız. Bizim için ışıklar geri yandı tabi. Kurban bayramından sonra mağazamızı açtık. Ama yeğenlerimin okulları olduğu için abilerim il dışına gitti. Kalakaldım ben. Bu yüzden mağazaya ben gidip geliyorum. Bu hem mutlu ediyor hem tedirgin. Mutluyum çünkü Zafer Ticaret yeniden açıldı. Tedirginim çünkü eskiden çok az çalıştım bu yüzden çok fazla bilgim yok beyaz eşya ve ya esnaf olmakla alakalı. Yavaş yavaş öğreniyorum. Satış ve atama yapmak çok eğlenceli. Ama en çok sıkıntı yaşadığım konu eşyaların taşınması. Çoğunlukla servis tek kişi geliyor eşyaları bırakıp gidiyor ve ya mağazadan çıkan eşyaları biz dışarı çıkarıyoruz servis oradan alıp gidiyor. Mesela bugün babamla buzdolabı, ocak taşıdık. Normalde hep bana “ evin tek kızısın ne çok nazlısındır” diyorlar ama babamı tanımıyorlar galiba ya da yaşam tarzımızı bilmiyorlar. Babam hiçbir zaman “ aman sen bayansın kızım taşıma” ya da “ sen bayansın erkeklerin olduğu ortamda durma” demedi. Annem yapar bunu genellikle. Babamın yaptığı daha iyi bence. Çünkü bayanlarda güçlüdür. Abilerim yok mesela olsalar da onlarda benimle taşırlardı. Toplumun kalıpları hep garip gelmiştir bana. Mesela çalıştığımız konteyner çarşıda çalışan bir bayan görmedim , ben dışında hepsi erkek ve bana bazıları bön bön bakıyor bazıları da takdir ediyor. Böyle olmayı seviyorum. Bayanım diye cici olmak zorunda değilim, evin tek kızıyım diye her daim poh pohlonmuyorum aksine çoğunlukla babam milletin içinde bile en küçük bir olayda bile azarlayabiliyor beni. Muzaffer Ağa olmak bunu gerektirir çünkü. Bu süreçte elbette hatalarım olacak önceden çok fazla mağazaya gidemezdim, çünkü babam okulumu bitirip memur olmamı isterdi hep. Ama şimdi abilerim olmadığı için hayalleri suya düştü. Neyse işte bu süreci bir şekilde götüreceğiz. Daha sonra eğer başarılı olamazsam babam tamamiyle kapatmayı planlıyor mağazayı ama eğer doğru yaparsam beelkii devam eder bilmiyorum süreçte belli olacak. Ama çok güzel geçiyor süreç çok şükür. Zafer Ticaret’in kapanmasını istemiyorum çok ağır bir yük omzumda ama öyle güzel ki bu ağırlık asla rahatsız etmiyor💕🫠
2 notes · View notes
06chrome06 · 10 months
Text
TEMMUZA KARŞI / TÜRKAN İLDENİZ
Acının ağzından öpüyorsun yine
yine cehennem yürek
yine hüzne gönüllü devriye.
Turaçlar amansız iklimde kanat açmadı ama
ağaçlar zamansız açtı çiçek
kar vurdu birden , pusudaymış fırtına
ardından bir yağmur , bir yağmur ki
yağmur değil sanki kezzap...
heba oldu onca heves , onca emek
onca kitap.
Söylemeye gerek yok , zaten herkes farkında.
Ey nice cendereden süzülen direnç
hangi acı denenmedi ki bizde
kitap yakılan yıldan ,
insan yakılan yıla vardık
katliam katladık , çağ atladık.
Gel de içlenme.
Bu şiir bir büyük VAH - Temmuza karşı
Ağustos kapısı nerede , nereye çıkar bu çarşı
Bir Türkân İldeniz şiiri... Neredeyse toplumun hiç mi hiç tanımadığı, bilmediği, hukuk öğrenimini yarıda bırakıp (1959) kendini tamamen şiire adayan bir güzel insan. Yakın zamanlarda yitirdik.
Nereye çıkar bu çarşı
ki...
hem kalabalık , hem karanlık.
Tehlikeden geçiyoruz - belli etme - ilerle
Tumblr media
4 notes · View notes
etaali · 1 year
Text
Tumblr media
Boko Haram'ı kuranlar, eğitime kabul verdikleri için binlerce genç kız çocuğu öldürdüler bu güne değin. Boko Haram'ın türkçesi Eğitim Haram demek. Sırf bunun için kurulan bir örgüt... Batı Emperyalizmi bunlara karşı hep sahtekârca bir politika izledi. Karşıymış gibi göründü ama esasta tahkim etti.
Kezâ Taliban, ülkede Üniversite eğitimini kapattığını ilan ettiğinde hiçbir Batılı Devlet müeyyidesine maruz kalmadı. Binlerce genç şimdi evinde oturuyor. Çarşı pazarda avâre.
Yine Hazara Türkleri, her yıl yüzlerce kız okullarından cesetlerini topluyor çocuklarının. Sırf onlar okumasınlar diye onlarca okul, canlı bombalarla patlatılıyor. Ülkede okumak, ateşten gömlek giymek gibi.
Şimdi ise sırada İran var. Bu ülkeye acımasız bir eğitim aksatma saldırısı düzenliyorlar.
Ülke, bir büyük alçaklıkla karşı karşıya.
Nüfusunun %60'dan fazlası 40 yaşın altında olan bu ülkede kız öğrencilerin okul ve yurtlarına karşı sitematik bir kimyasal gaz saldırısı durumu sözkonusu.
Nasıl olduğu, kimler tarafından yapıldığı henüz aydınlatılamayan bu durum, istikrarsızlık ortamı yaratarak eğitimi aksamak amaçlı...
Yaklaşık 100 okula ulaştı saldırılar ve 2 bin civarında öğrenciyi etkiledi. Askeri noktalara değil, okullara açılmış bir savaş. daha önce de Bilim adamları hedefteydi.
Saldırı olur olmaz, ağız birliği etmişçesine ülke dışında konuşlanmış isyan hareketleri, alelacele halkı okulları boykot etmeye, öğrencileri ders bırakmaya çağırıyor. "Katil olay mahallinde" derler ya, o misal...
Okul, okumak, üniversite eğitimi almak, sadece öğretimli değil, eğitimli olmanın da yapıtaşlarıdır. Diyalektik düşünme, sorgulama, güdülmeme'nin barınağıdır bu, genç nesil için.
Buradaki olaylarda toplumu cahil bırakma amacındaki etmenler çok boyutlu ve göründüğü kadarıyla karmaşık bir yapının organizesine benziyor. Bu kötülük organizasyonu, çarkını cehalet taşında döndürdüğü için türlü türlü oyunlar kuruyor. Gençliği, okulsuz etmeyi hedefliyor.
Çok özel ve kapsamlı bir saldırı çeşidine maruz kalan İran, bu konuda en üst düzeyde yaptığı açıklamada oldukça sertti. Hükümet yetkilileri, suçluların yakalanması halinde alacakları cezanın çok ağır olacağını belirtiyorlar.
Cehaleti, bunun doğuracağı tahribatı, kendi kültüründen uzak tutmak için Direniş, büyük emek harcıyor. Eğitimi, her şeyin üstünde tutmaya gayret ediyor. Bilim, İlim, Sanat, Kültür alanlarında mürteci kesimin hükümranlığına set çekiyor.
Ancak gel gör ki, İslam dünyasına IŞİD gibi bir insanlık sorununu sokmuş Batı Emperyalizminde oyun bitmiyor, düşmanlık hız kesmiyor, sömürü iştahı azalmıyor.
Baksanıza vurduğu yere, okul...
Nijerya'da, Afaganistan'da, Irak'ta ve daha bir çok ülkede eğitim alanlarına gerek ateşli silahlarla gerekse de yumuşak savaş tarzında saldırı düzenleyip genç neslin geleceğini tahrip eden Batı Emperyalizminin bu son İran saldırısı, ülkenin yıllardır yaşadığı düşman saldırısında yeni ve enteresan bir çeşit...
4 notes · View notes
pazaryerigundem · 2 days
Text
Bursa mutfağına yoğun ilgi
https://pazaryerigundem.com/haber/173227/bursa-mutfagina-yogun-ilgi/
Bursa mutfağına yoğun ilgi
Tumblr media
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Türk Mutfağı Haftası etkinlikleri kapsamında tarihi İpek Han Meydanı’nda ‘Bursa Kadın Kooperatifleri ile Bursa Mutfağı’ programı düzenlendi. Bursa’nın yöresel lezzetleri ve ürünlerinin sergilendiği etkinliğe, vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.
BURSA (İGFA) – Cumhurbaşkanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinesinde 21-27 Mayıs tarihlerinde düzenlenen ‘Türk Mutfağı Haftası’, Bursa’da da renkli etkinliklerle kutlandı. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Bursa Valiliği koordinasyonunda düzenlenen ‘Bursa Kadın Kooperatifleri ile Bursa Mutfağı’ programı, Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi İpek Han Meydanı’nda vatandaşların yoğun ilgisiyle yapıldı. Kentin farklı ilçelerinde faaliyet gösteren kadın kooperatifleri ve kadın derneklerinin stant açtığı etkinlikte, coğrafi işaretli ürünler ve yöresel lezzetler tanıtıldı. Bursa’nın ünlü şeflerinin de deneyimlerini paylaştığı programda, birbirinden renkli ve lezzetli görüntüler ortaya çıktı. Programın açılış törenine, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Bursa Milletvekilleri Emine Yavuz Gözgeç ve Emel Gözükara Durmaz, Vali Yardımcısı Rıza Gençoğlu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kamil Özer, Dış İlişkiler Daire Başkanı Pınar Işıkyıldız, kadın kooperatifleri, kadın dernekleri, gastronomi derneklerinin temsilcileri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Tumblr media
“HER BİR KÖŞESİNDE AYRI BİR LEZZET” Stantları gezerek vatandaşlarla sohbet eden Başkan Mustafa Bozbey, yöresel lezzetlerin tadına bakarak kadınlara emeklerinden ötürü teşekkür etti. Kentin birçok farklı ilçesinden programa katılan, Bursa’nın gastronomi mirasını yaşatan ve bu mirası gelecek nesillere aktaran tüm kadınlara teşekkür eden Başkan Mustafa Bozbey, Bursa’nın verimli toprakları, su kaynakları ve elverişli ikliminin hediyesi tarım ürünleriyle bereketini hayata sunan bir şehir olduğunu söyledi. Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Bursa’nın bu sayede mutfak kültürünün de zenginleştiğini belirten Başkan Bozbey, “Her bir köşesinde ayrı bir lezzet, her bir lokmasında ayrı bir tarih saklı Bursa’nın. İşte tam da bu yüzden Bursa, gastronomi turizminin önemli bir parçası. Bursa Kebabı’ndan kestane şekerine, cantık ve pideli köftesinden tahinli pidesi ve cevizli lokumuna, Osmanlı saray mutfağından Girit, Rumeli yemeklerine sayısız kültürle renklenen bir mozaiktir. Bu mozaik, Bursa’nın kent dokusuna da yansımıştır. Galle Han, Pirinç Han, Tuz Pazarı, Balık Pazarı bu dokunun ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bu lezzetlerin ardında büyük bir emek, özveri ve aidiyet var. Kadınlar, geleneksel tarifleri koruyarak ve yenilikçi lezzetler oluşturarak Bursa’nın gastronomi turizmine büyük katkı sağlıyor. Onların emekleri, bu lezzetlerin dünyaya açılmasında ve tanınmasında büyük öneme sahiptir” dedi.
“HEP BİRLİKTE BU MİRASI DAHA İLERİYE TAŞIYACAĞIZ” Kadınların üretime katılmasının toplumun genel refah seviyesini de yükselttiğini dile getiren Başkan Bozbey, kadın kooperatiflerinin ekonomik ve sosyal kalkınmanın lokomotifleri olarak büyük bir rol üstlendiğini anlattı. Kadın kooperatiflerini desteklemenin herkesin görevi olduğunu söyleyen Başkan Bozbey, “Kadınların el emeği, büyüklerimizin tarifleri, komşularımızla paylaştığımız sofralar, geçmişimizden bugünümüze taşınan bir miras. Etkinliğimiz boyunca geniş bir yelpazede lezzetler yer alacak. Unutulmaya yüz tutmuş yemeklerimizi de yeniden keşfedecek, her bir yemeğin ardındaki hikayeleri öğreneceksiniz. Bursa mutfağının ne kadar zengin ve çeşitli olduğunu bir kez daha göreceğiz. Bursa’nın gastronomi mirasını yaşatan ve bu mirası gelecek nesillere aktaran tüm kadınlara teşekkür ediyorum. Hep birlikte bu mirası daha da ileriye taşıyacağımıza, Bursa’nın coğrafi işaretli ürünleri arasına yenilerini katacağımıza gönülden inanıyorum” diye konuştu.
Vali Yardımcısı Rıza Gençoğlu, Türk Mutfağı Haftası etkinliklerinin Bursa’ya yakışır bir şekilde kutlandığını belirterek, programların düzenlemesinde emeği geçen başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilçe belediyeleri ve kaymakamlıklara teşekkür etti. İl Kültür ve Turizm Müdürü Kamil Özer, mutfak kültürü ve gastronominin artık turizm alanında önemli bir yer tuttuğunu ifade ederek, zengin kültürümüzün gelecek nesillere Türk Mutfağı Haftası sayesinde sağlıklı bir şekilde aktarılabileceğini anlattı.
Konuşmaların ardından Başkan Mustafa Bozbey, Vali Yardımcısı Rıza Gençoğlu, Bursa Milletvekilleri Emine Yavuz Gözgeç, Emel Gözükara Durmaz ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Kamil Özer tarafından üretici kadın kooperatiflerine çalışmalarından dolayı plaket takdim edildi. Program, Şef Barış Uysal’ın sunumuyla coğrafi işaretli ürünlerin tanıtıldığı ‘Bursa Sofrası’ tanıtımıyla devam etti. Ardından moderatörlüğünü Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Öğretim Görevlisi Fatih Yıldırım’ın yaptığı, Ankara Başkent Üniversitesi’nden Öğretim Görevlisi Hakan Güleç, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Öğretim Görevlisi Erdoğan Bozan ve Şef Barış Uysal’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Bursa mutfağının sürdürülebilirliği ve atıksız mutfak’ konulu panel düzenlendi. Panelden sonra Şef Dr. Esat Özaka’nın sunumuyla yapılan ‘Mutfak’ sohbetleri büyük ilgi gördü. Etkinlikler, Şef Dr. Aysel Gürel ile gastromüzik korosu’ konseriyle devam etti.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
elazigsurmanset · 16 days
Text
BAŞKAN ENGİN DOĞAN: ÜLKE FELAKETE SÜRÜKLENİYOR İKTİDAR VERİLERLE KANDIRIYOR!
Tumblr media
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adıyaman İl Başkanı Engin Doğan, yapılan açıklamada, Türkiye'nin ekonomik durumu ve enflasyonla ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Başkan Doğan, TÜİK ve ENAG'a göre enflasyon verilerinde büyük bir yanılgı olduğunu söyledi. Başkan Doğan, ülke ekonomisine ilişkin değerlendirmede bulundu. TÜİK'in tamamıyla iktidara ait bir kurum olduğunu savunan ve iktidarın halkı sahte verilerle oyalamaya çalıştığını söyleyen Engin Doğan,gerçek enflasyonun çarşı ve pazarda alenen hissedildiğini ifade ederek şunları söyledi:" Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizi derin endişeyle izliyoruz. Enflasyonun alarm verici seviyelere ulaşması ve halkın temel gıda maddelerine erişiminde yaşanan zorluklar, halkımızı derinden etkilemektedir. ENAG ve TÜİK verilerine göre enflasyonun 5 ve civarında seyrettiği bir dönemde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın yılsonu enflasyon tahmininin olarak belirlenmesi gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Bu tahmin, ekonomi yönetiminin ciddiyetsizliğini ve sorumluluktan kaçışını göstermektedir. Günlük hayatta karşılaşılan fahiş fiyat artışları da halkımızın yaşadığı sıkıntıları gözler önüne sermektedir. 1 kilo kıyma 520 lira, 1 litre süt 45 lira ve 1 kilo beyaz peynir 250 lira gibi rakamlar, vatandaşlarımızın temel gıda ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektiğini göstermektedir. Saray erbabını pazara, markete davet ediyoruz. Halkımızın yaşadığı yoksulluğu, çocuklarımızın gıdaya erişimindeki zorlukları görmelerini istiyoruz. Halktan kopuk olan AKP'nin yanlış ekonomi politikaları, ülkemizi felakete sürüklemektedir dedi. Read the full article
0 notes
gamekoliknet · 2 months
Text
Civilization 6 Rehber, Temeller, Mekanikler ve Dahası
Tumblr media
Civilization serisi köklü bir strateji serisidir. Biz de sizin için serinin son çıkan oyunu olan Civilization 6 Rehberini hazırladık. Rehbere geçelim.
Tumblr media
Civilization 6 Rehber, Temeller, Mekanikler ve Dahası Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, bu rehber size yol gösterecek tarzda bir rehber olacak. Bu sebeple oyun hakkında detayları göremeyebilirsiniz. Oyunu bilen arkadaşlar için de biraz hatırlatıcı gibi bir rehber. Daha çok oyunun mekaniklerini, oynanış tarzlarını ve birkaç şeyi daha sizlere anlatacağım. Zaten bunları bilerek oyunu rahatlıkla, yabancılık çekmeden oynayabilirsiniz.   Zaman içinde de oyun hakkında bilmediğiniz diğer birçok şeyi öğreneceksiniz. Oynaya oynaya oyunu kavrayacak ve ustalaşacaksınız. En sonunda Civilization 6’yı Tall oynamanın tadına varacaksınız. Daha fazla uzatmadan rehberimize geçelim.
Ana Oyun - Civilization 6 Rehber
Tumblr media
Civilization 6 Rehber, Temeller, Mekanikler ve Dahası Oyun, iki farklı oyun moduna sahiptir. Birincisi, sandbox tarzında olan, kendi hikayenizi yazabildiğiniz, kafanızın estiği gibi oynayabileceğiniz bir gameplay sunar. Diğeri ise oldukça az bir kısmın oynadığı ve oyunda bazen varlığının bile unutulduğu senaryo modudur. Bu senaryo modu da, adından da anlaşılabileceği üzere, farklı olay ve durumlarda olan medeniyetleri, size verilen hedefleri yerine getirerek tamamlamak üzerine. Bu oyun modları hakkında uzun süre konuşmaya gerek yok. Sadece bunlara eklenebilecek birkaç şey daha var. Onlar da dlcler ile gelen oyun modu seçenekleri. Mesela oyuna zombileri ekleyebildiğiniz bir dlc bile var. Oynadıkça bunları da öğrenirsiniz.  Şimdi asıl önemli olan konulara geçelim.
Liderler ve Medeniyetler
Tumblr media
Civilization 6 Rehber, Temeller, Mekanikler ve Dahası Bu konuya gelmişken şuna da değineyim. Bu rehber, oyunun sandbox modunu esas alınarak hazırlanmıştır. Bu sebeple anlatacağım çoğu şey sandbox modu için geçerlidir. Liderlere gelecek olursak… Oyunda oynanabilir 50 farklı medeniyet, 78 farklı lider bulunmaktadır. Bu lider ve medeniyetlerin hepsinin birbirinden farklı özellikleri bulunur. Bunların hepsini burada anlatamayız ama size bu özelliklerin neye, nelere göre verildiğiniz söyleyebiliriz. Civ serisi tarihi bir oyun olduğu için bu medeniyet ve liderlerin özellikleri de tarihe göre belirlenmiştir.  Mesela, oyunda Kanuni’nin yönettiği Osmanlı bulunuyor. Bu medeniyetin özellikleri arasında, sadece osmanlıya özel bir yapı olan Grand Bazaar, yani büyük çarşı bulunuyor. Lider olan Kanuni’nin özellikleri arasında ise sadece Kanuni’ye özel bir birlik olan Yeniçeriler bulunuyor.  Resim(Kanuni - Osmanlı) Bu tür birçok farklı medeniyet ve lider bulunuyor. Hepsini detaylı incelemek için oyunun wikisine gidebilirsiniz. Biz sizin için kısaca oyunda bulunan tüm lider ve medeniyetlerin özetini aşağıdaki tabloya çıkarttık, inceleyebilirsiniz. MedeniyetLider(ler)Medeniyet ÖzelliğiÖzel BirlikÖzel Yapı
Tumblr media
American
Tumblr media
Teddy Roosevelt
Tumblr media
Teddy Roosevelt (Bull Moose)
Tumblr media
Teddy Roosevelt (Rough Rider)
Tumblr media
Abraham LincolnFounding Fathers(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
P-51 Mustang
Tumblr media
Film Studio
Tumblr media
Arabian
Tumblr media
Saladin (Vizier)
Tumblr media
Saladin (Sultan)The Last Prophet(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Mamluk
Tumblr media
Madrasa
Tumblr media
Australian
Tumblr media
John CurtinLand Down Under (Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Digger
Tumblr media
Outback Station
Tumblr media
Aztec
Tumblr media
MontezumaLegend of the Five Suns(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Eagle Warrior
Tumblr media
Tlachtli
Tumblr media
Babylonian
Tumblr media
HammurabiEnuma Anu Enlil(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Sabum Kibittum
Tumblr media
Palgum
Tumblr media
Brazilian
Tumblr media
Pedro IIAmazon(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Minas Geraes
Tumblr media
Street Carnival
Tumblr media
Copacabana
Tumblr media Tumblr media
Byzantine
Tumblr media
Basil II
Tumblr media
TheodoraTaxis(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Dromon
Tumblr media
Hippodrome
Tumblr media
Canadian
Tumblr media Tumblr media
Wilfrid Laurier
Tumblr media
Four Faces of Peace(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Mountie
Tumblr media
Ice Hockey Rink
Tumblr media
Chinese
Tumblr media
Qin Shi Huang (Mandate of Heaven)
Tumblr media
Qin Shi Huang (Unifier)
Tumblr media
Kublai Khan (Chinese) Read the full article
0 notes
falancaportal · 3 months
Text
Ramazan Etkinlikleri: Geleneksel Türk Kültüründe Ortak Bir Deneyim
New Post has been published on https://renklihobi.com/ramazan-etkinlikleri-geleneksel-turk-kulturunde-ortak-bir-deneyim/
Ramazan Etkinlikleri: Geleneksel Türk Kültüründe Ortak Bir Deneyim
Tumblr media
İçindekiler
Ana Noktalar
Geleneksel Ramazan Etkinlikleri: Kökleri Derin Türk Kültüründe
1. İftar Sofraları
2. Teravih Namazı
3. Ramazan Eğlenceleri
Ramazan Ayında Toplumsal Bağların Güçlenmesi: Etkinliklerin Toplumsal Rolü
Ramazan Etkinliklerinin Toplumsal Açıdan Önemi:
Lezzet Dünyasında Ramazan: Geleneksel Türk Mutfağının Önemi
Lezzetin Kaynağı: Geleneksel Türk Mutfağı
Geleneksel Türk Mutfağının Bugünkü Önemi
Ramazan Etkinliklerinin Müzikal Zenginliği: Türk Müziğinin Rolü
Türk Müziğinin Ramazan Etkinliklerindeki Yeri
Türk Müziğinin Ramazan Etkinliklerindeki Çeşitliliği
Sonuç
Ramazan Etkinlikleriyle Güçlenen El Sanatları: Kültürel Mirasın Korunması
Ramazan Etkinliklerinde El Sanatlarına Yeniden Can Verme
Kültürel Mirasın Korunmasında Ramazan Etkinliklerinin Rolü
Sıkça Sorulan Sorular
Ramazan etkinlikleri nelerdir?
Ramazan etkinliklerine nasıl katılabilirim?
Ramazan etkinlikleri genellikle hangi saatlerde yapılır?
Ramazan etkinlikleri ücretsiz midir?
Ramazan etkinliklerine ailecek katılmak mümkün müdür?
Ramazan ayı, müslümanlar için özel bir dönem olup, ramazan etkinlikleri geleneksel Türk kültüründe önemli bir yer tutmaktadır. Ramazan boyunca düzenlenen çeşitli etkinliklerle birlikte toplum içinde bir araya gelme ve paylaşma kültürü daha da belirgin hale gelir. İftar sofraları, Ramazan geceleri düzenlenen etkinlikler ve hayır işleri, Ramazan ayının ruhunu yansıtmaktadır. Bu makalede, ramazan etkinlikleri ve onların geleneksel Türk kültüründeki yeri üzerine derinlemesine bir inceleme yapacağız.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Ana Noktalar
Ramazan ayının önemi ve geleneksel Türk kültüründeki yeri
Ramazan etkinliklerinin çeşitleri ve önemi
Toplumda birlik ve beraberliği pekiştiren ramazan etkinlikleri
Ramazan etkinliklerinin gelecek nesillere aktarılması ve sürdürülebilirliği
Geleneksel Ramazan Etkinlikleri: Kökleri Derin Türk Kültüründe
Ramazan ayı, Türk kültürünün derin köklerine sahip geleneksel etkinliklerle doludur. Bu etkinlikler, yüzyıllardır Türk toplumunun bir parçası olmuş, her yıl Ramazan ayının coşkusunu ve birlikteliğini arttırmıştır. İşte Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan geleneksel Ramazan etkinliklerinden bazıları:
1. İftar Sofraları
Ramazan ayının vazgeçilmez bir parçası olan iftar sofraları, aile bireylerini bir araya getirmenin yanı sıra komşular ve dostlar arasında da bir birliktelik oluşturur. İftar sofraları, paylaşım, birlik ve beraberlik kavramlarını ön plana çıkarır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
2. Teravih Namazı
Ramazan ayında geceleri kılınan teravih namazı, camilerde topluca kılınır ve bu ibadet, sabır, ibadet ve topluluk ruhunu pekiştirir. Cami avlularında yapılan teravih namazları, geleneksel bir Ramazan etkinliği olarak Türk kültüründe yerini almıştır.
3. Ramazan Eğlenceleri
Ramazan’ın coşkusunu arttıran bir diğer etkinlik ise Ramazan eğlenceleridir. Özellikle sokaklarda ve çarşı pazarlarda düzenlenen eğlenceler, neşe, dayanışma ve topluluk ruhunu güçlendirir. Ramazan akşamlarında yapılan geleneksel eğlenceler, Türk kültürünün renkli birer parçasıdır.
Ramazan ayı, geleneksel etkinlikleriyle Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bu etkinlikler, Türk toplumunun birlik ve beraberliğini pekiştirirken aynı zamanda köklü bir kültürün izlerini de taşır.
Ramazan Ayında Toplumsal Bağların Güçlenmesi: Etkinliklerin Toplumsal Rolü
Ramazan ayı, İslam dünyasında büyük bir öneme sahip olan manevi bir dönemdir. Bu ay boyunca oruç tutarak, ibadetlerini arttırarak ve yardımlaşma, dayanışma gibi değerleri pekiştirerek Müslümanlar bir araya gelirler. Ramazan ayı, toplumsal bağların güçlenmesi açısından da büyük bir rol oynamaktadır.
Bu dönemde düzenlenen iftar sofraları, teravih namazları, hayır işleri gibi etkinlikler sayesinde toplumsal dayanışma ve birlik duygusu artar. İnsanlar, aynı sofrada iftar yapmanın verdiği birliktelik duygusuyla daha da yakınlaşırlar. Aynı şekilde camilerde düzenlenen teravih namazları, toplumun ortak bir amaç etrafında bir araya gelmesini sağlar. Bu etkinlikler, toplumun birbirine destek olma, paylaşma ve yardımlaşma gibi değerlerini pekiştirir.
Ramazan Etkinliklerinin Toplumsal Açıdan Önemi:
Toplumsal Bağların Güçlenmesi Birlik ve Beraberlik Duygusunun Artması Yardımlaşma ve Dayanışmanın Teşvik Edilmesi İftar sofraları ve toplu ibadetler, insanları bir araya getirerek toplumsal bağların güçlenmesini sağlar. Ramazan etkinlikleri, insanlarda birlik ve beraberlik duygusunu arttırarak toplumun dayanışmasını güçlendirir. Hayır işleri ve yardımlaşma faaliyetleri, toplumda yardımlaşma ve dayanışma duygusunun gelişmesine katkıda bulunur.
Toplumsal bağların güçlenmesi, birlik ve beraberlik duygusunun artması, yardımlaşma ve dayanışmanın teşvik edilmesi gibi olumlu etkileri olan Ramazan etkinlikleri, toplumun sosyal ilişkilerini güçlendirir ve insanların birbirlerine daha da yakınlaşmasını sağlar.
Lezzet Dünyasında Ramazan: Geleneksel Türk Mutfağının Önemi
Ramazan ayı, Türk mutfağının zengin lezzetlerinin sofralara taşındığı, manevi değeri yüksek bir aydır. Geleneksel Türk mutfağının Ramazan ayındaki önemi, hem coğrafi hem de kültürel zenginliklerimizin bir yansımasıdır.
İftar sofraları, Türk mutfağının en güzel örneklerini barındırır. Ramazan ayının gelmesiyle birlikte, evlerde ve restoranlarda geleneksel Türk yemekleri daha fazla rağbet görür. İftar sofralarının vazgeçilmezi olan çorbalar, zeytinyağlılar, kebaplar ve tatlılar, Türk mutfağının zenginliğini ortaya koyar.
Lezzetin Kaynağı: Geleneksel Türk Mutfağı
Geleneksel Türk mutfağının en önemli özelliklerinden biri, yerel ürünlerin en iyi şekilde kullanılmasıdır. Bu da lezzetin ana kaynağının kaliteli malzemeler olduğunu gösterir. Türk mutfağında kullanılan baharatlar, yöresel sebzeler ve et ürünleri, yemeklere benzersiz bir tat katar.
Türk mutfağının bir diğer önemli unsuru ise yemek kültürünün geçmişten günümüze aktarılmasıdır. Anneannelerden dedelere, ustaların çıraklarına aktardığı tarifler ve yemek yapma teknikleri, geleneksel lezzetlerin korunmasını sağlar.
Geleneksel Türk Mutfağının Bugünkü Önemi
Geleneksel Türk mutfağının bugünkü önemi, küreselleşen dünyada yerel lezzetlerin korunmasını sağlamakla başlar. Türk mutfağı, yemek kültüründe 3 önemli kavramı (lezzet, sağlık, kültürel miras) bir arada sunar. Bu da Türk yemeklerinin sadece birer yemek olmanın ötesinde, birer kültürel miras ve sağlıklı beslenme biçimi olduğunu gösterir.
Lezzet, sağlık ve kültürel miras; İşte Türk mutfağının bugünkü önemini belirleyen 3 kelime.
Ramazan Etkinliklerinin Müzikal Zenginliği: Türk Müziğinin Rolü
Ramazan ayı, İslam dünyasında çok özel bir yer tutar. Bu ay boyunca oruç tutan Müslümanlar, iftar ve sahur sofralarında bir araya gelerek manevi bir atmosferde birlik ve beraberliklerini pekiştirirler. Ramazan etkinlikleri de bu birlikteliği güçlendiren ve insanların ruhunu besleyen önemli etkinlikler arasında yer alır. Bu etkinliklerin müzikal zenginliği ise Türk müziğinin önemli bir rol oynar.
Türk Müziğinin Ramazan Etkinliklerindeki Yeri
Türk müziği, Ramazan etkinliklerinde önemli bir yere sahiptir. İftar çadırlarında, cami avlularında ve meydanlarda düzenlenen etkinliklerde geleneksel Türk müziği ve ilahilerin yanı sıra tasavvuf müziği de sıkça seslendirilir. Bu müzikler, insanların manevi duygularını harekete geçirir ve Ramazan’ın ruhuna uygun bir atmosfer oluşturur. Ayrıca, Türk müziği enstrümanları da bu etkinliklerde sıkça kullanılır ve canlı performanslarla insanların ruhunu okşar.
Ramazan etkinliklerinde Türk müziğinin bu denli önemli bir yere sahip olmasının temel sebepleri arasında, Türk müziğinin derin bir kültürel geçmişe sahip olması ve insanların duygularına hitap edebilme kabiliyeti bulunmaktadır. Türk müziği, insanların iç dünyalarına dokunabilen ve onların duygusal bağlarını kuvvetlendiren bir yapıya sahiptir.
Türk Müziğinin Ramazan Etkinliklerindeki Çeşitliliği
Türk müziği, Ramazan etkinliklerinde geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Geleneksel Türk müziği, tasavvuf müziği, ilahi ve sema müziği gibi farklı türler, insanların farklı duygusal ihtiyaçlarına hitap eder. Ayrıca, farklı Türk müziği enstrümanları da bu etkinliklerde çeşitlilik sunar. Kemençe, ney, ud, kanun gibi enstrümanlar, farklı sesler ve dokunuşlarla Ramazan etkinliklerine renk katar.
Bu çeşitlilik, Ramazan etkinliklerinin her kesimden insanı kucaklamasını ve herkesin kendini ifade edebilmesini sağlar. Türk müziğinin zengin enstrüman çeşitliliği de bu etkinliklerin dinamik ve renkli geçmesini sağlar.
Sonuç
Türk müziği, Ramazan etkinliklerindeki müzikal zenginliğiyle insanların ruhunu dinlendirir, manevi duygularını pekiştirir ve birlikte güzel anılar oluşturmalarına yardımcı olur. Türk müziğinin bu önemli rolü, Ramazan etkinliklerinin kültürel ve manevi birikimine katkıda bulunur.
Türk Müziğinin Rolü Önemi Türk müziği, Ramazan etkinliklerinde manevi bir atmosfer oluşturur. Ruhaniyet Farklı türlerdeki Türk müziği, herkesin duygusal ihtiyaçlarına cevap verir. Çeşitlilik Türk müziği enstrümanları, etkinliklere renk katar. Çeşitlilik
Ramazan Etkinlikleriyle Güçlenen El Sanatları: Kültürel Mirasın Korunması
Ramazan ayı, İslam dünyası için büyük bir öneme sahip olan kutsal bir dönemdir. Bu dönemde, birçok toplumda geleneksel el sanatlarına ve kültürel etkinliklere özel bir vurgu yapılmaktadır. Ramazan etkinlikleri, el sanatlarının yaşatılmasına ve kültürel mirasın korunmasına önemli bir katkı sağlamaktadır.
El sanatları, bir toplumun tarihini, kültürünü ve değerlerini yansıtan önemli bir unsurdur. Ancak modern yaşamın getirdiği hızlı değişimler ve teknolojik gelişmeler, bu geleneksel sanatların unutulmaya yüz tutmasına neden olmaktadır. Bu noktada, Ramazan etkinlikleri ve özel günler, el sanatlarının canlanmasına ve güçlenmesine yardımcı olmaktadır.
Ramazan Etkinliklerinde El Sanatlarına Yeniden Can Verme
Ramazan ayı, birçok İslam ülkesinde el sanatlarına özel bir vurgu yapılan bir dönemdir. Özellikle iftar ve sahur sofralarının süslenmesi, geleneksel el sanatlarına olan ilgiyi artırmaktadır. Seramik, cam işçiliği, ahşap oymacılığı gibi el sanatları, ramazan etkinliklerinde tekrar popüler hale gelmektedir. Bu sayede, toplumların kendi kültürel miraslarına sahip çıkması ve bu mirası gelecek nesillere aktarması sağlanmaktadır.
Kültürel Mirasın Korunmasında Ramazan Etkinliklerinin Rolü
Kültürel miras, bir toplumun kimliğini oluşturan önemli unsurlardan biridir. Bu mirasın korunması ve yaşatılması, toplumların geçmişlerine sahip çıkması anlamına gelmektedir. Ramazan etkinlikleri, bu kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli bir rol oynamaktadır. El sanatları sayesinde, geçmişten gelen gelenekler ve değerler yaşatılarak, toplumların birbirleriyle ve geçmişleriyle bağlarını güçlendirmelerine olanak sağlanmaktadır.
Sonuç olarak, Ramazan etkinlikleri el sanatlarının güçlenmesine ve kültürel mirasın korunmasına büyük katkı sağlamaktadır. Bu etkinlikler sayesinde, geleneksel el sanatlarına yeniden ilgi duyulmakta ve kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılması sağlanmaktadır. Bu nedenle, Ramazan etkinliklerinin önemi ve etkisi, kültürel mirasın korunması açısından oldukça önemlidir.
el sanatları, kültürel miras, Ramazan etkinlikleri
Sıkça Sorulan Sorular
Ramazan etkinlikleri nelerdir?
Ramazan etkinlikleri iftar çadırları, etkinlikler, seminerler, konserler, sergiler ve diğer kültürel etkinlikleri içerebilir.
Ramazan etkinliklerine nasıl katılabilirim?
Ramazan etkinliklerine katılmak istiyorsanız yerel camiler, belediyeler veya kültürel merkezlerin duyurularını takip edebilirsiniz.
Ramazan etkinlikleri genellikle hangi saatlerde yapılır?
Ramazan etkinlikleri genellikle iftar saatlerinden sonra, akşam saatlerinde veya teravih namazından sonra düzenlenir.
Ramazan etkinlikleri ücretsiz midir?
Çoğu ramazan etkinliği ücretsizdir, ancak bazı özel konserler veya etkinlikler için bilet almanız gerekebilir.
Ramazan etkinliklerine ailecek katılmak mümkün müdür?
Evet, çoğu ramazan etkinliği ailecek katılmak için uygundur ve ailelerin katılımı teşvik edilir.
0 notes
barkoturktv · 3 months
Link
0 notes
futbolpenceresi · 3 months
Text
LACIVERT BUYU
FUTBOL'UN PSİKODİNAMİKLERİ
”Türkiye'de, Fenerbahçe Cumhuriyeti sağlıklı başarılı ve ilkse bu ülkede her şey mutlu ve huzurludur. Esnafın yüzü güler, perakendeci ve toptancıların tezgahında mal kalmaz. Tiyatrolar, sinemalar, sazlar, barlar meyhaneler fuldur. Stadlar Türkiye'nin her vilayetinde lebaleptir. Fenerbahçe gittiği her kente kendi ile birlikte büyük bereketini götürür, i...ler diye uğurlanmasına rağmen.
Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte,adı konamaz... "
İslam ÇUPİ, 19 Eylül 1985
“Hürriyet Gazetesi, Türkiye’de son dönem seçim araştırmalarının en başarılı ismi Adil Gür yönetimindeki A&G Araştırma Şirketi’ne oldukça kapsamlı ve ilginç sonuçlar elde edilen bir futbol araştırması yaptırdı. Ortaya en ateşli, en çok taraftara sahip, en çok kızılan, en çok para harcayan, en erkek taraftarı olan takımlar çıktı.
En çok taraftar yüzde 33.8 ile Galatasaray’ın. Ardından yüzde 26.6 ile Fenerbahçe geliyor. Beşiktaş 18.4 ile üçüncü. Yüzde 10.1 ile dördüncü Trabzonspor’u yüzde 2.9 oranla Bursaspor izliyor. En ateşli taraftar yüzde 44.8 ile Çarşı taraftarı. Bunu Fenerbahçe, Galatasaray ve Bursaspor takip ediyor. Takımına en bağlı taraftar Cimbombom’un. Aynı şekilde en sıkı seyirci ve izleyici kitlesi de sarı-kırmızılı. Futbol için en çok taraftarı bulunan Galatasaraylılar futbola en çok vakti de harcıyor. Ama iş paraya gelince cimriler. En az harcamayı onlar yapıyor. Fenerbahçe taraftarı spora en çok parayı harcıyor. “
“Türkiye'de Fenerbahçe Amerika'dır,öbür kulüpler bütün dünya...Bütün dünyada darbeler bir kelle düşürüp yerine başka kelle koyabilir, sosyalizm, komünizm beklenmeyen yumuşama resitalinin tuşlarına doğru parmak uzatabilir, utanç duvarı, özgürlük kuleleri, yıldızı tek ve kırmızı saraylar yerle bir edilebilir, dünya döner, yaşam bir başka biçimde çığlıklar atar sabahlara...Ama paranın tek sahibi giderse, hayat biter. O zaman dünya rekabeti değil, dünya mezarlığı kurulur bu yaşı başı belirsiz yuvarlak kürede...” İslam ÇUPİ, 05-09-2000
http://www.galatasaray.org/index.php
“Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte,adı konamaz... "   İslam ÇUPİ
”According to Kant, the world outside ourselves causes only the matter of our sensation. Our brains order this matter and supply the concepts of which we understand experience”.
"Kant'a göre dışımızdaki dünya yalnızca duyumlarımızın maddesine neden olur. Beynimiz bu maddeyi düzenler ve deneyimden anladığımız kavramları sağlar." Systems Thinking, Systems Practice, Peter Checkland, Wiley
 “Doğa yasalarını andıran ona sığmayan birtakım sanılardan oluşan çerçevelere paradigma denir.”
 “Mayıs: Galatasaray, UEFA Kupası’nı kazandı 2000 yılı Mayıs ayında Galatasaray, UEFA kupasını kazanan ilk Türk takımı oldu.”
 “Yalnız, aykırı tek bir örnekten ötürü paradigma yanlışlandı diye kenara bırakılamaz.”
“KADIKÖY'DEKİ MAÇLAR
Fenerbahçe ile Galatasaray'ın Kadıköy'de yaptığı son 11 resmi maç şöyle:
Tarih Organizasyon Sonuç (FB-GS) ---------- -------------- ------------- 07.02.2001 Türkiye Kupası 4 – 4 06.05.2001 Lig 2 – 1 16.02.2002 Lig 1 – 0 06.11.2002 Lig 6 – 0 29.02.2004 Lig 2 – 1 22.05.2005 Lig 1 – 0 08.03.2006 Türkiye Kupası 2 – 1 22.04.2006 Lig 4 – 0 03.12.2006 Lig 2 – 1 08.12.2007 Lig 2 - 0 
1. juninho fenerbahçe türkiyenin en büyük kulübü ve galatasarayayla kadiköyde yaptığı maçlara bakınca çoğunu fenerbahçe yenmiş yani bu haber fenerbahçe için çok önemli değil fenerbahçe her zaman galatasaraydan üztündür
http://magazinhaberi.com/magazin-haberleri/37961/buyu-bozuldu
http://yeni.beykent.edu.tr/WebProjects/Uploads/METIN%20INCEOGLU_Tutum-algi-iletisim.pdf
Üç büyük klübümüz arasında Fenerbahçe, medya ve kitle iletişim araçları arasında, uzun zamandan beri, yönetici, yazar, muhabir düzeyinde en çok temsile sahip olanıdır. Bu yüzden kitle iletişim araçları, gazete, televizyon, radyo ve dergilerin yayınlarında Fenerbahçe haberleri daha ağırlıklı yer tutar, Fenerbahçe daha başarılı ve büyük bir takım olarak tanıtılır. Sürekli olarak bu mesajlara (propagandalara) maruz kalan Fenerbahçe taraftarı, spor yazarı, yöneticisinin zihninde Fenerbahçe’nin gerçekten en büyük takım olduğuna ilişkin kalıplar, yargılar oluşur. Bu kalıp ve yargılar ise dış dünyadan gelen uyarılardan bağımsız bir algılama yaratarak bu büyüklük inancını ve kalıplarını besler. Üç büyük klüp arasında (bugüne kadar) sportif alandaki başarılar açısından büyük bir fark olmamasına rağmen Fenerbahçe camiasının üyeleri arasında kendilerinin en başarılı, en büyük, en çok taraftarı olan klüp olduğu inancı yaygındır.
Bu inancın oluşması ise mesleklerinin zirvesinde yer alan bazı Fenerbahçe taraftarlarının medya içinde önemli mevkilere tırmanması, kendi benliklerine ilişkin özgüven, başarı ve mükemmellik duygularıyla inançlarını seçtikleri varlıklara atfetmeleri, kendi benliklerinden pay alan kusursuz ve en büyük Fenerbahçe kalıbının oluşması, ellerindeki medya gücüyle bu doğrultuda yapılan yoğun bir “EN Büyük Fenerbahçe” bombardımanına girişmeleri ve Muzaffer Şerif’in grup içi uyum mekanizmalarına ilişkin deneylerinde elde ettiği bulgulara uygun olarak diğer Fenerbahçe taraftarlarının da grup içinde ağırlığı olan bu ağır abilerin oluşturduğu grup ortalamasına uymasıyla gerçekleşmiştir.
 Bu süreç sonunda Fenerbahçe taraftarlarının zihinlerinde “Büyük Fenerbahçe” kalıbı oluşmuş, dış dünyadan alınan duyu verileri bu kalıbın süzgecinden geçtikten sonra bilince ulaşır hale gelmiş ve Fenerbahçe taraftarları, zihinlerinde bulunanı dış dünyada da bulur olmuşlardır. Zihinlerindeki kalıba uyan veriler abartılmış, uymayanlar ise ego ve savunma mekanizmalarıyla rasyonalizasyon süzgeçlerinden geçirilerek elenmiş, önemsiz hale getirilmiştir. Bu sanal büyüklük inancı fazlasıyla abartılmış, yazılara, tavırlara, davranışlara yansıyan kibir halesi yaygınlaşmıştır. Bu kabından taşan kibirli hal ve davranışlara karşı gösterilen tepkiler de yine aynı mekanizmalar sonucunda Fenerbahçe’nin büyüklüğü inancını beslemiş, Fenerbahçe camiasi, kendi kendini onaylayan, dış dünyadaki tepkileri de onaylama vesilesine dönüştüren kapalı bir inanç grubuna dönüşmüştür.
Oysa zihinlerdeki büyük Fenerbahçe ile fani dünyadaki kanlı canlı Fenerbahçe arasında dağlar kadar fark vardır. Zihinlerdeki Fenerbahçe’nin büyüklüğü camia mensuplarında beklentilerin de yüksek olması sonucunu doğurur. Beklentilerle doğru orantılı başarı olmadığı için de klüp yöneticileri, teknik direktörler, oyuncular sürekli değiştirilir. Sürekli transfer yapılır, sürekli hoca değiştirilir, sürekli yönetimler değişir. Bu yüzden, klüp yönetimine yıllarca kaos ve kargaşa hakim olmuştur.
Fenerbahçe taraftarı, Fenerbahçe söz konusu olduğunda rüyalar aleminde uçuşa geçer, çünkü zihninde bir masal dünyası yaratmıştır. Bu masal dünyasının sırça köşkü ise kitle iletişim araçlarının yoğun bombardımanı sonucunda inşa edilmiştir. Aynı taraftar, gerçekliğin başka herhangi bir alanı söz konusu olduğunda her fani gibi, her fani kadar nesnel, tarafsız olabilmektedir.
Türk futbol dünyasının, yaklaşık yüz yıllık tarihinde, üç büyük klüp arasında maddi ve manevi açıdan büyük farklar olmamıştır. Buna karşılık Fenerbahçe’de, camia üyeleri arasında var olan yüksek beklentiler nedeniyle oluşan kaos, kargaşa ve istikrarsızlık diğer iki büyük klübe göre daha fazla yer tutmuştur. İmkanların eşit, yönetim ve istikrarsızlığın dengesiz olduğu bu koşullarda diğer iki büyük takımın Fenerbahçe’ye göre az da olsa daha başarılı olması gerekirken her üç klübün de başarı açısından kabaca aynı düzeylerde bulunması futbol dünyamızın loş kalmış köşelerinin ağırlıklı olarak sarı lacivert renklerle bezenmiş olmasıyla açıklanabilir ancak.
Fenerbahçe ve diğer iki büyük klüp arasındaki arzu, istek ve beklenti farkı klüplerin başarı çizgisinden de izlenebilir. Galatasaray ve Beşiktaş takımları 14-15 yıl gibi uzun süreler şampiyonluk hasreti çekmişken bu süre Fenerbahçe camiasında 5-6 yıldan öteye gitmemiştir. Beşiktaş ve Galatasaray takımları istikrarlı şampiyonluk serilerini daha kolay yakalarken, Fenerbahçe aynı istikrarı yakalayamamıştır. Beşiktaş ve Galatasaray daha huzurlu ve sakin yönetilirken Fenerbahçe bir türlü kargaşadan kurtulamamıştır.
Fenerbahçe taraftarlarının zihninde yaratılan büyük Fenerbahçe imgesinin altı yıllarca doldurulamamıştır. İslam Çupi’nin, “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte,adı konamaz... " ibaresinde görüldüğü gibi zihinlerde ve gönüllerde olan büyüklük bir türlü tanımlanamamaktadır çünkü dış dünyada bu imgeye tekabül eden bir büyüklük bulunmamaktadır.
Galatasaray’ın 2000 yılının Mayıs ayında UEFA kupasını alması ise Fenerbahçe taraftarlarının gerçek dünyadaki sıradan Fenerbahçe gerçeği ile kendi zihinlerindeki büyük Fenerbahçe sanrısı arasında ördükleri kalın zırhta derin bir delik açarak büyük bir travmaya yol açmıştır. Zihinlerde ve gönüllerde Fenerbahçe en büyüktür ama dış dünyada büyüklüğün en somut göstergesi olan Avrupa başarılarında Galatasaray öndedir. Egoları sarsan, gururları ayaklar altına alan bu gerçeği silmenin yolu olan daha büyük bir başarıyı kısa vadede yakalamak ise hayaldir. Bu durumda zihinlerdeki büyük Fenerbahçe imgesini korumak için , dış dünyadaki büyüğü, en azından kendi evinde sürekli yenmek, yaraları sarmanın en kolay yolu haline gelir.
Yine futbol dünyamızın loş sarı lacivert köşelerinde kalan bir seri sonucunda bir Saraçoğlu efsanesi yaratılmıştır. Dış dünyada en başarılı, en büyük Galatasaray’dır, ama zihinlerdeki en büyük Fenerbahçe, en büyüğü sürekli yenmektedir. Yaralar sarılmış, ego tamir edilmiş, kırılan gurur ayağa kaldırılmıştır. Yaşar Kemal’in “Dağın öte Yüzü” üçlemesinde anlattığı yoksul ve çaresiz köylülerin yaşama tutunmak için ürettiği ermiş köylü Taşbaş efsanesi gibi Saraçoğlu Efsanesi yaratılmış ve ona tutunulmuştur.
İttire, kaktıra yaratılan Saraçoğlu efsanesi giderek kendine doğrulayan bir kehanete dönüşmüş, her iki camianın, oyuncusundan yöneticisine kadar bütün mensuplarının kendilerine biçilen rolleri kanıksamaları ve o rollere (gardiyan ve mahkum) uygun kişilik ve tavırlar sergilemesiyle sonuçlanmıştır. Böylece çok ciddi sonuçlara yol açabilecek bir travma hasarsız olarak atlatılmıştır.
Galatasaray’ın UEFA kupasını kazanması ise benzer tutum, davranış ve tepkilerin Galatasaray camiası mensuplarında da ortaya çıkmasıyla sonuçlanmış, taraftarların zihninde az da olsa maddi bir temeli olan “Büyük Galatasaray” imgesi doğmuştur. Fenerbahçe’nin yıllarca içinde kıvrandığı ortama bu defa Galatasaray yuvarlanmış, istikrarsızlık, sürekli transfer ve hoca değişiklikleri olağan uygulamalar haline gelmiştir. UEFA kupası yolunda, içine düşülen borç tuzağı, yükselen beklentilerle beslenen transferlere, istikrarsız yönetimlere yol açmış ve sonunda takımın ve klübün dibe vurmasıyla sonuçlanmıştır. UEFA kupasıyla başlayan ve Saraçoğlu efsanesiyle sonuçlanan travmanın nedeni olan dış dünyadaki “Büyük Galatasaray” imgesi yerle bir olmuş, Fenerbahçe’nin Aziz Yıldırım yönetimindeki uzun istikrarlı yönetiminde yapılan alt yapı hamleleri en azından futbol dışındaki dallarda meyvelerini vermeye başlamış, gerek Türkiye gerek Avrupa seviyesinde şampiyonluklar teker teker kayıtlara geçmeye başlamış, böylece “Büyük Fenerbahçe” imgesi yeniden kurulmuş, işlevini, var oluş nedenini yitiren Saraçoğlu efsanesinin Saraçoğlu’nun çimlerine gömülmesi bir çıkmayan kırmızı kart hatasına bakmıştır.
0 notes
eglence-blo · 6 months
Text
İstanbul Gezilecek Yerler 
Yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın en metropol şehirlerinden biri olan İstanbul gezilecek yerler konusunda ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor. Tarihin en eski zamanlarından beri dünya için önemli bir şehir olabilmeyi başarmış ve konumu sebebiyle pek çok tarihi olaya ev sahipliği yapmış olan İstanbul, farklı seyahat ihtiyaçlarını başarılı şekilde karşılayacak kadar geniş olanaklar sunuyor.
İstanbul seyahatinizi planlarken gezmek istediğiniz yerleri önceden karar vermeniz seyahatinizin daha verimli şekilde tamamlanmasına yardımcı olabilir. Oldukça büyük bir şehir olduğunu ve trafikle ilgili yaşanabilecek problemleri göz önünde bulundurmanız gerektiğini de söylemek gerekir.
İstanbul gezilecek yerler listelerinde mutlaka olması gereken;
Ayasofya Camii,
Topkapı Sarayı Müzesi,
Yerebatan Sarnıcı,
Sultanahmet Camii,
Kapalı Çarşı gibi pek çok farklı yer bulunur.
0 notes
guncel-blo · 6 months
Text
İstanbul Gezilecek Yerler 
Yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın en metropol şehirlerinden biri olan İstanbul gezilecek yerler konusunda ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor. Tarihin en eski zamanlarından beri dünya için önemli bir şehir olabilmeyi başarmış ve konumu sebebiyle pek çok tarihi olaya ev sahipliği yapmış olan İstanbul, farklı seyahat ihtiyaçlarını başarılı şekilde karşılayacak kadar geniş olanaklar sunuyor.
İstanbul seyahatinizi planlarken gezmek istediğiniz yerleri önceden karar vermeniz seyahatinizin daha verimli şekilde tamamlanmasına yardımcı olabilir. Oldukça büyük bir şehir olduğunu ve trafikle ilgili yaşanabilecek problemleri göz önünde bulundurmanız gerektiğini de söylemek gerekir.
İstanbul gezilecek yerler listelerinde mutlaka olması gereken;
Ayasofya Camii,
Topkapı Sarayı Müzesi,
Yerebatan Sarnıcı,
Sultanahmet Camii,
Kapalı Çarşı gibi pek çok farklı yer bulunur.
0 notes
sosyal-clup · 6 months
Text
İstanbul Gezilecek Yerler 
Yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın en metropol şehirlerinden biri olan İstanbul gezilecek yerler konusunda ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor. Tarihin en eski zamanlarından beri dünya için önemli bir şehir olabilmeyi başarmış ve konumu sebebiyle pek çok tarihi olaya ev sahipliği yapmış olan İstanbul, farklı seyahat ihtiyaçlarını başarılı şekilde karşılayacak kadar geniş olanaklar sunuyor.
İstanbul seyahatinizi planlarken gezmek istediğiniz yerleri önceden karar vermeniz seyahatinizin daha verimli şekilde tamamlanmasına yardımcı olabilir. Oldukça büyük bir şehir olduğunu ve trafikle ilgili yaşanabilecek problemleri göz önünde bulundurmanız gerektiğini de söylemek gerekir.
İstanbul gezilecek yerler listelerinde mutlaka olması gereken;
Ayasofya Camii,
Topkapı Sarayı Müzesi,
Yerebatan Sarnıcı,
Sultanahmet Camii,
Kapalı Çarşı gibi pek çok farklı yer bulunur.
0 notes