Tumgik
#ülkemizi rahat bırakın
Link
0 notes
osmaniyemhaber2 · 4 years
Text
İletişim Başkanı Fahrettin Altun: 'Sorunlarınız sorunlarımızdır'
https://osmaniyemhaber.com/?p=42794 İletişim Başkanı Fahrettin Altun: 'Sorunlarınız sorunlarımızdır' İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Türkiye’nin kalkınmasına karşı manipülatif ve provakatif data üreterek ülkesine karşı operasyon merkezlerine dönüşen bir kesim bulunduğunu üzülerek görüyoruz. Bu kesimin yeri ulaştığında terör örgütlerinin propaganda aygıtı olarak devreye girdiklerini, ellerindeki medya enerjisini bir tabanca olarak devlete ve millete doğrulttuklarını da müşahede ediyoruz. Bırakın artık bu coğrafyada, bu topraklarda 5. kol faaliyetleri sürdürmeyi ve gerçek anlamda 4. kuvvet olun. Demokrasi düşmanlığı yapmayın, demokrasimize hizmet edin” şeklinde belirtti. İletişim Başkanlığı, medya mensuplarının görevleri esnasında karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi, çözüm önerileri getirilmesi ve sektör çalışanlarının haklarının iyileştirilmesine yönelik bir çalıştay düzenlendi. Video konuşma yöntemiyle meydana gelen “Basın Çalışanlarının Haklarının İyileştirilmesi Çalıştayı”nda muhabirinden kameramanına, foto muhabirinden genel gösterim yönetmenine, sektör derneklerinden sendikalara, toplumsal güvenlik uzmanlarından söz konusu kamu kurumlarının temsilcilerine ve akademisyenlere kadar geniş bir yelpazede katılımcılar, basın mensuplarının haklarının iyileştirilmesine ve sorunlarının çözümüne yönelik önerileri masaya yatırdı. “Milletimiz, lideriyle beraber ülkemizi çıplak elleriyle alçak bir işgal girişiminden kurtardı” Basın çalışanlarının haklarının iyi mi daha ileri bir noktaya götürüleceği ele alındığı çalıştayda konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin belirtti. Altun, “Zira o gün verdiğimiz destansı savaşım, bundan ilkin bağımsızlığımıza, istiklalimize, birliğimize ve dirliğimize meydana getirilen saldırılar karşısında ortaya koyduğumuz mücadelelerin adeta hülasası niteliğindeydi. Ulusal bilincin en damıtılmış, en saf halini o gün, 15 Temmuz 2016 gecesinde gördük. Şunu fazlaca iyi bilmekteyiz ki; Türkiye demokrasi zamanı milletimizin, vesayetçilere karşı verdiği mücadelenin tarihidir. Bu mücadelenin tek bir sebebi mevcuttu esasında. Millet, bir tek kendi iradesi ile yönetilen bir Türkiye tahayyül etti. Dolayısıyla bu millet, 27 Mayıs’tan 12 Mart’a, 12 Eylül’den 28 Şubat’a, 27 Nisan’dan 15 Temmuz’a kadar her zaman bağımsızlık ve demokrasi için savaşım etti. Millet ile vesayetçiler arasındaki bu savaşım 15 Temmuz’da bambaşka bir boyut kazanmıştır. Milletimiz, lideriyle beraber ülkemizi çıplak elleriyle alçak bir işgal girişiminden kurtardı. Meclisimizi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini, kendi kurumlarını kurtaran bu millet, dünyaya fazlaca açık bir ileti verdi: ‘Bu ülkeyi benim dışımda kimse yönetemez, buna izin vermem’ şeklinde belirtti. Ulusal İrade bunu söylemiş oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın o gece ‘Milletin gücünün üstünde bir güç tanımadım ben bugüne dek’ söylemi siyasal tarihimizin bu anlamda özetidir. Bu söz, merhum Menderes’in ‘Yeter söz milletindir’ ilkesinin açıkça bir devamıdır. Tam bu aşamada terör örgütü FETÖ ile mücadelemizde kesin duruşumuzun her geçen gün daha da güçlendiğini hassaten vurgulamak isterim. Örgütün çözülmesi, yeni hücrelerin ortaya çıkması, örgüte dair kripto bilgilerin ele geçirilmesiyle beraber devletin kurumlarında örgüte karşı fazlaca mühim kazanımlar elde edilmiştir. Milletimizin de hassasiyetiyle beraber bu teşkilat her geçen gün daha büyük kayıplar yaşayacak ve sonuçta tarihin en kirli sayfalarında yerini almak suretiyle tamamen yok olacaktır. Sürekli söylediğimiz benzer biçimde onları dünyanın neresinde olursa olsun kıskıvrak yakalayacak ve adalete teslim edeceğiz. Onlar ile birlikte, FETÖ’yle, Fetullahçı Terör Örgütü’yle millet adına görülecek hesabımız var” diye belirtti. “Örgütü en küçük parçasına kadar yok etmeden hiçbirimize rahat yüzü yoktur” FETÖ terör örgütü mensuplarına karşı en küçük bir acımaya ya da müsamahaya yer olmadığını söyleyen Fahrettin Altun, “Şunu fazlaca açık ve net bir halde ifade etmek isterim. Devletimizin ve kurumlarının FETÖ’ye karşı mücadelede en küçük bir zafiyet içinde olduğu yanılgısına tutulmak, bir tek örgütün işine yarayacak bir dezenformasyondan ibarettir. Sayın Cumhurbaşkanımızın canına kast etmeye, milletin iradesini yok etmeye, Meclis’ini ortadan kaldırmaya ve milletin ordusunu millete karşı kışkırtmaya çalışan alçak ve kurnaz bir terör örgütüne karşı, ne devlet katında ne de millet nezdinde en küçük bir acıma ya da müsamahaya yer yoktur ve olması imkansız. Bu milletin hiçbir ferdi, bu devletin hiçbir parçası FETÖ ile savaşım mevzusunda en ufak bir yumuşamaya, rehavete ya da kuşkuya kapılmaz, kapılamaz. Bunu bekleyenler daha fazlaca bekleyecekler. Örgütü en küçük parçasına kadar yok etmeden hiçbirimize rahat yüzü yoktur. Yeri gelmişken şunu da belirtmeliyim. Nedamet getiren hiçbir darbeci olmadığı benzer biçimde, alçak teröristleri affedecek bir devletimiz de yoktur. Kimse boş hayaller içine girmesin. Kimse milletimizin bilincini, vicdanını, ferasetini yok saymaya kalkmasın. Son olarak yok saydıklarında işgali ve darbeyi elleriyle, bedenleriyle durduran milyonlarla karşılaştıklarını kendilerine hatırlatırım. Ve doğal olarak kimse devletin enerjisini, hafızasını, savaşım azmini, kararlılığını, iradesini, kurumlar arasındaki eş güdümünü kontrol etmeye kalkmasın. FETÖ, PKK/YPG, DEAŞ ve öteki terör örgütleriyle gerek yurt içinde gerekse de sınır ötesinde iyi mi savaşım ettiğimizi kimse görmezden gelemez. Bir tek onlar ile birlikte değil, onları yöneten, yönlendiren küresel güç merkezlerine karşı dimdik bir halde iyi mi savaşım ettiğimizi unutmasınlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle artık kuklalarla değil, kuklacılarla savaşım ettiğimizi iyi bilsinler. 15 Temmuz, milletin zaferidir. 15 Temmuz bu ülkenin vatan, bu halkın kalbi inanç dolan bir millet bulunduğunu bir kez daha yedi düvele duyuru etmiş olduğu gündür” şeklinde belirtti. “15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü bazında bu sene etkinlik sayısı 3 bine ulaştı” İletişim Başkanlığının 15 Temmuz’un tarihsel ve toplumsal önemini, FETÖ’nün gerçek yüzünü ortaya koymayı en mühim vazifelerinden biri addettiğini söyleyen Altun, “Bu amaçla son iki senedir hem yurt içinde hem de yurt haricinde tüm 15 Temmuz etkinliklerinin koordinasyonunu sağlamaya çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın, üniversitelerimiz ve sivil cemiyet kuruluşlarımızın 15 Temmuz etkinliklerini eşgüdüm ve koordinasyon içinde yürütmelerine destek oluyoruz. Her geçen yıl 15 Temmuz’u daha kuvvetli anımsamak ve geleceğe taşımak için daha büyük bir çaba içinde olacağız. Büyük bir memnuniyetle şunu söyleyebilirim ki gerek yurt içinde, gerekse de yurt haricinde tüm kamu, sivil cemiyet ve üniversitelerimizin 15 Temmuz’a yönelik hassasiyetlerinde hem kalite hem de nicelik yönünden artan bir ilgi var. Bu, gelecek açısından bizlere ümit veren bir durum. Zira 2019 senesinde ‘15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü’ bazında yurt içinde ve yurt haricinde ortalama bin 500 olan etkinlik sayısı bu sene 3 bine ulaştı. bu bağlamda 2020 senesinde yurt içinde bakanlıklar ve kamu kurumları bin 609, üniversiteler 521, sivil cemiyet kuruluşları 132 tane olmak suretiyle toplam 2 bin 236 program gerçekleştirdi. Yurt haricinde ise söz konusu kurumlar 752 etkenlik icra ettiler. Bununla beraber, İletişim Başkanlığı olarak 15 Temmuz etkinliklerini bir tek koordine etmedik, bununla birlikte birçok çabalama ve projeyi de bizzat yürüttük. Tüm çabamız, tüm heyecanımız 15 Temmuz’u gerek dünyaya, gerekse gelecek nesillere hakkıyla anlatabilmektir. Bunun için her geçen gün daha fazlaca çalışacağız, daha fazlaca üretmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. “İletişim Başkanlığı sorunlarınızın çözümü manasında siz değerli üyelerimizin tarafında” Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sürecinde İletişim Başkanlığının ihdas edildiğini hatırlatan Fahrettin Altun, “Bildiğiniz suretiyle ‘büyük ve kuvvetli Türkiye’ hedefine giden yolda zamanı bir adım atıldı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokrasimiz adına yeni bir kazanım olarak hayata geçti. Bu süreçte İletişim Başkanlığımız da ihdas edildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın çerçevesini çizdiği suretiyle Türkiye markasını güçlendirmek için devlet ve millet arasındaki iletişimi daha sağlıklı bir hale getirmek, basın sektörüne kamu adına katkıda bulunmak, devletimizin kurumsal kimliğini ve kurumlar arasındaki söylem birliğini tesis etmek için yola çıktık. Buna ek olarak Başkanlığımız Türkiye’ye yönelik haksız ithamlara, kara propaganda kampanyalarına ve enformasyon savaşlarına karşı da haklı ve kuvvetli ülkemizin gür sesi olmak benzer biçimde misyonu da yüklenmiş durumdadır. Bu amaçları yerine getirebilmek için bir taraftan günlük krizler, problemler ve gelişmelerle ile yüzleşirken, öteki taraftan kısa, orta ve uzun vadeli stratejik kontakt faaliyetleri ile milletimizin sesini devletimize, devletimizin sesini milletimize ve tüm dünyaya duyurmaya çalışıyoruz. Bu süreçte asla kuşkusuz hükümetimiz adına eşgüdümlerinden görevli olduğumuz Türkiye Radyo ve Televizyonu, Anadolu Ajansı ve Basın İlan Kurumu benzer biçimde köklü kurumlarımızın katkılarından mühim oranda besleniyoruz. Bugün yaptığımız çalıştay ile beraber basın sektörümüzün ve kıymetli çalışanlarımızın her çeşit problemininin çözümü yolunda yapabileceklerimizi beraber değerlendirmeye çalışacağız. İletişim Başkanlığının sorunlarınızın çözümü manasında siz değerli üyelerimizin tarafında bulunduğunu bilhassa belirtmek isterim” açıklamasında bulunmuş oldu. “İletişim Başkanlığımız, Türkiye’de medya mensuplarının, basın çalışanlarının yanında, arkasındadır” İletişim Başkanlığının medya mensupları ve basın çalışanlarının yanında bulunduğunun altını çizen Fahrettin Altun, “Birçok açıdan meşakkatli bir çağda yaşadığımızın tamamımız farkındayız. Iyi mi adlandırırsanız adlandırın, hakikatin, doğrunun ya da gerçeğin yerini algının, manipülatif bilginin, sahteciliğin, yalanın ya da sıkça duyduğumuz İngilizce tabirle fake-news’in almış olduğu, çelişkilerle dolan bir süre dilimini deneyim ediyoruz. Tarihte aklın, rasyonelliğin, doğruluğun kutsallaştırıldığı ya da etik ve etik çöküntünün derinleştiği dönemler olmuştur. Sadece bugün hızla gelişen teknolojinin süratli dönüşümü ve gelişimiyle beraber adeta denetim edilemez, içinden çıkılamaz benzeri olmayan bir hakikat-ötesi periyodu yaşamaktayız. Her gün tamamımız yalan haberlere, idrak operasyonlarına, çarpıtmalara, verisiz analizlere karşı savaşım ediyor ve tüm enerjimizi gerçeği anlatmak için kullanıyoruz. Bu mesele, sanılanın aksine bir tek devlet kurumlarının ya da hükümetin bir problemi değil. Bu mesele, bir tek Türkiye’nin problemi da değil. Bu mesele, bugün ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ve Rusya başta olmak suretiyle birçok ülkenin, hatta geniş insanlık ailesinin ortak problemi halini almış bir halde. Dolayısıyla uğrunda savaşım ettiğimiz şey hakikatten başka bir şey değil. Evet, dünyanın birçok yerinde hakikat savunucuları, hakikat düşmanlarına karşı yoğun bir emek vermek zorundadır. Türkiye’nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da en büyük gücü hakikattir. Bugün savunulması en zorluk derecesi yüksek ve en fazlaca saldırıya uğrayan değerden söz ediyoruz. Bugünlerde, safsatanın, yalan haberlerin, provakatif ve manipülatif bilgilerin, dedikodunun, negatif idrak inşa etme çalışmalarının, itibarsızlaştırma operasyonlarının, nefret suçlarının, sertlik ve hakaret söylemlerinin daha çarpıcı olduğu, daha fazlaca okunduğu, dijital medyada daha fazlaca ‘tık’ almış olduğu bir dünya ve medya sistemi inşa edilmek isteniyor. İşte hepimizin; siz değerli üyelerimizin ve devletimizin savaşım etmiş olduğu nokta tam olarak budur. Bizlere dayatılmak istenen, doğru olanı, gerçek olanı sıradanlaştıran, önemsizleştiren, itibarsızlaştıran, değersizleştiren ve demode kılmaya çalışan bir saldırıya karşı savaşım ediyoruz. Türkiye’nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın küresel idrak ve dezenformasyon merkezlerini rahatsız etmesinin yegâne sebebi de işte bu mücadelenin odağında olmasıdır. Ben basınımızın şerefli mensuplarının bu mücadelede hakikatin yanında durduğunu biliyorum. Asla kuşkusuz hakikati savunmak bir tek siyasetçilerin ya da ülkeyi yönetenlerin değil, bununla birlikte basın sektörünün ve çalışanlarının da esas savaşım alanı olmak durumundadır. Zira verdiğimiz cenk; bir tek kendi ülkemizi savunmak için değil, bununla beraber dünyanın hakikate olan inancını yine kazanmasını, hakikatin tekrardan kıymetli olmasını sağlamak içindir. Sadece basınımızda, dışarıdan fonlanan, etkilere ve yönlendirmelere açık; Türkiye’nin kalkınmasına, dünya milletlerinin gönlüne girmesine, diplomaside zaferler elde etmesine, adaletsiz dünya sistemine karşı iddialı duruşuna ve Sayın Cumhurbaşkanımızın millet tarafınca desteklenmesine karşı manipülatif ve provakatif data üreterek ülkesine karşı operasyon merkezlerine dönüşen bir kesim bulunduğunu üzülerek görüyoruz. Ne yazık ki bu kesimin yeri ulaştığında terör örgütlerinin propaganda aygıtı olarak devreye girdiklerini, ellerindeki medya enerjisini bir tabanca olarak devlete ve millete doğrulttuklarını da müşahede ediyoruz. Bu aşamada bağımsız, yerli ve ulusal bir medya terimi son aşama stratejik ehemmiyet arz etmektedir. Bir tek ülkemiz için değil, bölgemiz için, dünyamız için yaşamsal önemi olan bir husustan bahsediyoruz. Medyada marjinal bir halde de kendisine yer kabul eden bu kesimlere bir çağrıda bulunmak isterim. Bırakın artık bu coğrafyada, bu topraklarda 5. kol faaliyetleri sürdürmeyi ve gerçek anlamda 4. kuvvet olun. Demokrasi düşmanlığı yapmayın, demokrasimize hizmet edin. İletişim Başkanlığımız, Türkiye’de medya mensuplarının, basın çalışanlarının yanında, arkasındadır. Kendi ülkesini ve milletini önceleyen, ülkesine ve milletine düşmanlık yapmayan ve dışarıdan güdümlü şekilde çalışmayan her bir basın mensubu bizim kendisine hizmet etme vazifesiyle yükümlü olduğumuz bir paydaşımızdır. Biz onların hakikat mücadelesinde yanlarında olmaya ve ‘yaşasın hakikat’ demeye devam edeceğiz” şeklinde belirtti. “Iyi mi zor şartlar altında çalıştığınızı en iyi hepimiz bilmekteyiz” Basın sektörünün şartları, çabalama koşulları, karşılaştığı problemler bakımından en zahmetli sektörlerden biri bulunduğunu ifade eden Altun, “Dahası sektörün dinamik değişimi yeni sorunları da bununla beraber getirmektedir. İletişim Başkanlığı, haklarınızın iyileştirilmesi noktasında tüm kurum ve kuruluşlarla oturduğunuz her masada yanınızda yer alacaktır, bundan en küçük bir kuşkunuz olmasın. Zira iyi mi zor şartlar altında çalıştığınızı en iyi hepimiz bilmekteyiz. Salgın sürecinde milletimizin bilinçlenmesi, daha doğru şekilde bilgilendirilmesi için medya sektörümüz fazlaca ciddi bir emek harcadı. Hakkınız ödenmez. Bu vesileyle siz değerli üyelerimizin şahsında basın sektörümüzün kıymetli çalışanlarına şükranlarımı arz ediyorum. Siz değerli üyelerimizin daha verimli, daha etkili olabilmeniz; ülkemizin hakikat savunuculuğuna ve bağımsızlık mücadelesine büyük bir katkı elde edecektir. Katılımcı ve demokratik bir süreç içinde çalıştaylarımızı sürdürmek, kalite ve nicelik açısından bu çalışmaları daha da ileriye taşımak ve sorunlarınızı çözüme kavuşturmak noktasında kuvvetli bir irademiz bulunduğunu yine hatırlatmak isterim. Bildiğiniz suretiyle vatanımızda uygulanmakta olan Basın İş Kanununda gazetecilere hususi bir ehemmiyet verilmiş ve gazetecinin hukuki durumu 4857 sayılı İş Kanunu haricinde ayrı bir yasa ile düzenlenmiştir. Bu yasanın tam adı, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’dur. 1952 yılından bu yana yürürlükte olan söz mevzusu Kanun metni, neredeyse ilk haliyle uygulanmaya devam etmekte ve günümüzün getirmiş olduğu problemler karşısında yetersiz kalmaktadır. Bu aşamada İletişim Başkanlığımızın basın sektörünün sorunlarını yüce Meclisimizin, yasama organımızın gündemine taşımak noktasında elinden gelen tüm gayreti ortaya süreceğine şüpheniz olmasın” şeklinde belirtti. “Sorunlarınız sorunlarımızdır” İletişim ve enformasyon teknolojilerindeki gelişmeyle beraber gazetecilik alanının ekonomik organizasyonunda ve mesleğin yapısında değişimlerin ortaya çıktığını kaydeden Altun, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “Bu yaşanmış olan değişimlerle beraber mesleği yerine getiren gazetecilerin çabalama biçimleri değişmiştir. Bu çalıştay vasıtasıyla gazetecilik mesleğinde terfi, ücretlendirme, izin, sözleşmenin feshi ve kıdem tazminatı benzer biçimde güncel problemler tartışılacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde verdiğimiz kuvvetli, bağımsız ve haklı Türkiye mücadelesinde basın sektörünün ülkesinin ve milletinin yanında, hakikat suretiyle hareket etmesi fazlaca kıymetli olacaktır. Sorunlarınız sorunlarımızdır.” Derya Yetim
0 notes
osmaniyemhaber · 4 years
Text
İletişim Başkanı Fahrettin Altun: 'Sorunlarınız sorunlarımızdır'
https://osmaniyemhaber.com/?p=42794 İletişim Başkanı Fahrettin Altun: 'Sorunlarınız sorunlarımızdır' İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Türkiye’nin kalkınmasına karşı manipülatif ve provakatif data üreterek ülkesine karşı operasyon merkezlerine dönüşen bir kesim bulunduğunu üzülerek görüyoruz. Bu kesimin yeri ulaştığında terör örgütlerinin propaganda aygıtı olarak devreye girdiklerini, ellerindeki medya enerjisini bir tabanca olarak devlete ve millete doğrulttuklarını da müşahede ediyoruz. Bırakın artık bu coğrafyada, bu topraklarda 5. kol faaliyetleri sürdürmeyi ve gerçek anlamda 4. kuvvet olun. Demokrasi düşmanlığı yapmayın, demokrasimize hizmet edin” şeklinde belirtti. İletişim Başkanlığı, medya mensuplarının görevleri esnasında karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi, çözüm önerileri getirilmesi ve sektör çalışanlarının haklarının iyileştirilmesine yönelik bir çalıştay düzenlendi. Video konuşma yöntemiyle meydana gelen “Basın Çalışanlarının Haklarının İyileştirilmesi Çalıştayı”nda muhabirinden kameramanına, foto muhabirinden genel gösterim yönetmenine, sektör derneklerinden sendikalara, toplumsal güvenlik uzmanlarından söz konusu kamu kurumlarının temsilcilerine ve akademisyenlere kadar geniş bir yelpazede katılımcılar, basın mensuplarının haklarının iyileştirilmesine ve sorunlarının çözümüne yönelik önerileri masaya yatırdı. “Milletimiz, lideriyle beraber ülkemizi çıplak elleriyle alçak bir işgal girişiminden kurtardı” Basın çalışanlarının haklarının iyi mi daha ileri bir noktaya götürüleceği ele alındığı çalıştayda konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin belirtti. Altun, “Zira o gün verdiğimiz destansı savaşım, bundan ilkin bağımsızlığımıza, istiklalimize, birliğimize ve dirliğimize meydana getirilen saldırılar karşısında ortaya koyduğumuz mücadelelerin adeta hülasası niteliğindeydi. Ulusal bilincin en damıtılmış, en saf halini o gün, 15 Temmuz 2016 gecesinde gördük. Şunu fazlaca iyi bilmekteyiz ki; Türkiye demokrasi zamanı milletimizin, vesayetçilere karşı verdiği mücadelenin tarihidir. Bu mücadelenin tek bir sebebi mevcuttu esasında. Millet, bir tek kendi iradesi ile yönetilen bir Türkiye tahayyül etti. Dolayısıyla bu millet, 27 Mayıs’tan 12 Mart’a, 12 Eylül’den 28 Şubat’a, 27 Nisan’dan 15 Temmuz’a kadar her zaman bağımsızlık ve demokrasi için savaşım etti. Millet ile vesayetçiler arasındaki bu savaşım 15 Temmuz’da bambaşka bir boyut kazanmıştır. Milletimiz, lideriyle beraber ülkemizi çıplak elleriyle alçak bir işgal girişiminden kurtardı. Meclisimizi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini, kendi kurumlarını kurtaran bu millet, dünyaya fazlaca açık bir ileti verdi: ‘Bu ülkeyi benim dışımda kimse yönetemez, buna izin vermem’ şeklinde belirtti. Ulusal İrade bunu söylemiş oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın o gece ‘Milletin gücünün üstünde bir güç tanımadım ben bugüne dek’ söylemi siyasal tarihimizin bu anlamda özetidir. Bu söz, merhum Menderes’in ‘Yeter söz milletindir’ ilkesinin açıkça bir devamıdır. Tam bu aşamada terör örgütü FETÖ ile mücadelemizde kesin duruşumuzun her geçen gün daha da güçlendiğini hassaten vurgulamak isterim. Örgütün çözülmesi, yeni hücrelerin ortaya çıkması, örgüte dair kripto bilgilerin ele geçirilmesiyle beraber devletin kurumlarında örgüte karşı fazlaca mühim kazanımlar elde edilmiştir. Milletimizin de hassasiyetiyle beraber bu teşkilat her geçen gün daha büyük kayıplar yaşayacak ve sonuçta tarihin en kirli sayfalarında yerini almak suretiyle tamamen yok olacaktır. Sürekli söylediğimiz benzer biçimde onları dünyanın neresinde olursa olsun kıskıvrak yakalayacak ve adalete teslim edeceğiz. Onlar ile birlikte, FETÖ’yle, Fetullahçı Terör Örgütü’yle millet adına görülecek hesabımız var” diye belirtti. “Örgütü en küçük parçasına kadar yok etmeden hiçbirimize rahat yüzü yoktur” FETÖ terör örgütü mensuplarına karşı en küçük bir acımaya ya da müsamahaya yer olmadığını söyleyen Fahrettin Altun, “Şunu fazlaca açık ve net bir halde ifade etmek isterim. Devletimizin ve kurumlarının FETÖ’ye karşı mücadelede en küçük bir zafiyet içinde olduğu yanılgısına tutulmak, bir tek örgütün işine yarayacak bir dezenformasyondan ibarettir. Sayın Cumhurbaşkanımızın canına kast etmeye, milletin iradesini yok etmeye, Meclis’ini ortadan kaldırmaya ve milletin ordusunu millete karşı kışkırtmaya çalışan alçak ve kurnaz bir terör örgütüne karşı, ne devlet katında ne de millet nezdinde en küçük bir acıma ya da müsamahaya yer yoktur ve olması imkansız. Bu milletin hiçbir ferdi, bu devletin hiçbir parçası FETÖ ile savaşım mevzusunda en ufak bir yumuşamaya, rehavete ya da kuşkuya kapılmaz, kapılamaz. Bunu bekleyenler daha fazlaca bekleyecekler. Örgütü en küçük parçasına kadar yok etmeden hiçbirimize rahat yüzü yoktur. Yeri gelmişken şunu da belirtmeliyim. Nedamet getiren hiçbir darbeci olmadığı benzer biçimde, alçak teröristleri affedecek bir devletimiz de yoktur. Kimse boş hayaller içine girmesin. Kimse milletimizin bilincini, vicdanını, ferasetini yok saymaya kalkmasın. Son olarak yok saydıklarında işgali ve darbeyi elleriyle, bedenleriyle durduran milyonlarla karşılaştıklarını kendilerine hatırlatırım. Ve doğal olarak kimse devletin enerjisini, hafızasını, savaşım azmini, kararlılığını, iradesini, kurumlar arasındaki eş güdümünü kontrol etmeye kalkmasın. FETÖ, PKK/YPG, DEAŞ ve öteki terör örgütleriyle gerek yurt içinde gerekse de sınır ötesinde iyi mi savaşım ettiğimizi kimse görmezden gelemez. Bir tek onlar ile birlikte değil, onları yöneten, yönlendiren küresel güç merkezlerine karşı dimdik bir halde iyi mi savaşım ettiğimizi unutmasınlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle artık kuklalarla değil, kuklacılarla savaşım ettiğimizi iyi bilsinler. 15 Temmuz, milletin zaferidir. 15 Temmuz bu ülkenin vatan, bu halkın kalbi inanç dolan bir millet bulunduğunu bir kez daha yedi düvele duyuru etmiş olduğu gündür” şeklinde belirtti. “15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü bazında bu sene etkinlik sayısı 3 bine ulaştı” İletişim Başkanlığının 15 Temmuz’un tarihsel ve toplumsal önemini, FETÖ’nün gerçek yüzünü ortaya koymayı en mühim vazifelerinden biri addettiğini söyleyen Altun, “Bu amaçla son iki senedir hem yurt içinde hem de yurt haricinde tüm 15 Temmuz etkinliklerinin koordinasyonunu sağlamaya çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın, üniversitelerimiz ve sivil cemiyet kuruluşlarımızın 15 Temmuz etkinliklerini eşgüdüm ve koordinasyon içinde yürütmelerine destek oluyoruz. Her geçen yıl 15 Temmuz’u daha kuvvetli anımsamak ve geleceğe taşımak için daha büyük bir çaba içinde olacağız. Büyük bir memnuniyetle şunu söyleyebilirim ki gerek yurt içinde, gerekse de yurt haricinde tüm kamu, sivil cemiyet ve üniversitelerimizin 15 Temmuz’a yönelik hassasiyetlerinde hem kalite hem de nicelik yönünden artan bir ilgi var. Bu, gelecek açısından bizlere ümit veren bir durum. Zira 2019 senesinde ‘15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü’ bazında yurt içinde ve yurt haricinde ortalama bin 500 olan etkinlik sayısı bu sene 3 bine ulaştı. bu bağlamda 2020 senesinde yurt içinde bakanlıklar ve kamu kurumları bin 609, üniversiteler 521, sivil cemiyet kuruluşları 132 tane olmak suretiyle toplam 2 bin 236 program gerçekleştirdi. Yurt haricinde ise söz konusu kurumlar 752 etkenlik icra ettiler. Bununla beraber, İletişim Başkanlığı olarak 15 Temmuz etkinliklerini bir tek koordine etmedik, bununla birlikte birçok çabalama ve projeyi de bizzat yürüttük. Tüm çabamız, tüm heyecanımız 15 Temmuz’u gerek dünyaya, gerekse gelecek nesillere hakkıyla anlatabilmektir. Bunun için her geçen gün daha fazlaca çalışacağız, daha fazlaca üretmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. “İletişim Başkanlığı sorunlarınızın çözümü manasında siz değerli üyelerimizin tarafında” Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sürecinde İletişim Başkanlığının ihdas edildiğini hatırlatan Fahrettin Altun, “Bildiğiniz suretiyle ‘büyük ve kuvvetli Türkiye’ hedefine giden yolda zamanı bir adım atıldı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokrasimiz adına yeni bir kazanım olarak hayata geçti. Bu süreçte İletişim Başkanlığımız da ihdas edildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın çerçevesini çizdiği suretiyle Türkiye markasını güçlendirmek için devlet ve millet arasındaki iletişimi daha sağlıklı bir hale getirmek, basın sektörüne kamu adına katkıda bulunmak, devletimizin kurumsal kimliğini ve kurumlar arasındaki söylem birliğini tesis etmek için yola çıktık. Buna ek olarak Başkanlığımız Türkiye’ye yönelik haksız ithamlara, kara propaganda kampanyalarına ve enformasyon savaşlarına karşı da haklı ve kuvvetli ülkemizin gür sesi olmak benzer biçimde misyonu da yüklenmiş durumdadır. Bu amaçları yerine getirebilmek için bir taraftan günlük krizler, problemler ve gelişmelerle ile yüzleşirken, öteki taraftan kısa, orta ve uzun vadeli stratejik kontakt faaliyetleri ile milletimizin sesini devletimize, devletimizin sesini milletimize ve tüm dünyaya duyurmaya çalışıyoruz. Bu süreçte asla kuşkusuz hükümetimiz adına eşgüdümlerinden görevli olduğumuz Türkiye Radyo ve Televizyonu, Anadolu Ajansı ve Basın İlan Kurumu benzer biçimde köklü kurumlarımızın katkılarından mühim oranda besleniyoruz. Bugün yaptığımız çalıştay ile beraber basın sektörümüzün ve kıymetli çalışanlarımızın her çeşit problemininin çözümü yolunda yapabileceklerimizi beraber değerlendirmeye çalışacağız. İletişim Başkanlığının sorunlarınızın çözümü manasında siz değerli üyelerimizin tarafında bulunduğunu bilhassa belirtmek isterim” açıklamasında bulunmuş oldu. “İletişim Başkanlığımız, Türkiye’de medya mensuplarının, basın çalışanlarının yanında, arkasındadır” İletişim Başkanlığının medya mensupları ve basın çalışanlarının yanında bulunduğunun altını çizen Fahrettin Altun, “Birçok açıdan meşakkatli bir çağda yaşadığımızın tamamımız farkındayız. Iyi mi adlandırırsanız adlandırın, hakikatin, doğrunun ya da gerçeğin yerini algının, manipülatif bilginin, sahteciliğin, yalanın ya da sıkça duyduğumuz İngilizce tabirle fake-news’in almış olduğu, çelişkilerle dolan bir süre dilimini deneyim ediyoruz. Tarihte aklın, rasyonelliğin, doğruluğun kutsallaştırıldığı ya da etik ve etik çöküntünün derinleştiği dönemler olmuştur. Sadece bugün hızla gelişen teknolojinin süratli dönüşümü ve gelişimiyle beraber adeta denetim edilemez, içinden çıkılamaz benzeri olmayan bir hakikat-ötesi periyodu yaşamaktayız. Her gün tamamımız yalan haberlere, idrak operasyonlarına, çarpıtmalara, verisiz analizlere karşı savaşım ediyor ve tüm enerjimizi gerçeği anlatmak için kullanıyoruz. Bu mesele, sanılanın aksine bir tek devlet kurumlarının ya da hükümetin bir problemi değil. Bu mesele, bir tek Türkiye’nin problemi da değil. Bu mesele, bugün ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ve Rusya başta olmak suretiyle birçok ülkenin, hatta geniş insanlık ailesinin ortak problemi halini almış bir halde. Dolayısıyla uğrunda savaşım ettiğimiz şey hakikatten başka bir şey değil. Evet, dünyanın birçok yerinde hakikat savunucuları, hakikat düşmanlarına karşı yoğun bir emek vermek zorundadır. Türkiye’nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da en büyük gücü hakikattir. Bugün savunulması en zorluk derecesi yüksek ve en fazlaca saldırıya uğrayan değerden söz ediyoruz. Bugünlerde, safsatanın, yalan haberlerin, provakatif ve manipülatif bilgilerin, dedikodunun, negatif idrak inşa etme çalışmalarının, itibarsızlaştırma operasyonlarının, nefret suçlarının, sertlik ve hakaret söylemlerinin daha çarpıcı olduğu, daha fazlaca okunduğu, dijital medyada daha fazlaca ‘tık’ almış olduğu bir dünya ve medya sistemi inşa edilmek isteniyor. İşte hepimizin; siz değerli üyelerimizin ve devletimizin savaşım etmiş olduğu nokta tam olarak budur. Bizlere dayatılmak istenen, doğru olanı, gerçek olanı sıradanlaştıran, önemsizleştiren, itibarsızlaştıran, değersizleştiren ve demode kılmaya çalışan bir saldırıya karşı savaşım ediyoruz. Türkiye’nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın küresel idrak ve dezenformasyon merkezlerini rahatsız etmesinin yegâne sebebi de işte bu mücadelenin odağında olmasıdır. Ben basınımızın şerefli mensuplarının bu mücadelede hakikatin yanında durduğunu biliyorum. Asla kuşkusuz hakikati savunmak bir tek siyasetçilerin ya da ülkeyi yönetenlerin değil, bununla birlikte basın sektörünün ve çalışanlarının da esas savaşım alanı olmak durumundadır. Zira verdiğimiz cenk; bir tek kendi ülkemizi savunmak için değil, bununla beraber dünyanın hakikate olan inancını yine kazanmasını, hakikatin tekrardan kıymetli olmasını sağlamak içindir. Sadece basınımızda, dışarıdan fonlanan, etkilere ve yönlendirmelere açık; Türkiye’nin kalkınmasına, dünya milletlerinin gönlüne girmesine, diplomaside zaferler elde etmesine, adaletsiz dünya sistemine karşı iddialı duruşuna ve Sayın Cumhurbaşkanımızın millet tarafınca desteklenmesine karşı manipülatif ve provakatif data üreterek ülkesine karşı operasyon merkezlerine dönüşen bir kesim bulunduğunu üzülerek görüyoruz. Ne yazık ki bu kesimin yeri ulaştığında terör örgütlerinin propaganda aygıtı olarak devreye girdiklerini, ellerindeki medya enerjisini bir tabanca olarak devlete ve millete doğrulttuklarını da müşahede ediyoruz. Bu aşamada bağımsız, yerli ve ulusal bir medya terimi son aşama stratejik ehemmiyet arz etmektedir. Bir tek ülkemiz için değil, bölgemiz için, dünyamız için yaşamsal önemi olan bir husustan bahsediyoruz. Medyada marjinal bir halde de kendisine yer kabul eden bu kesimlere bir çağrıda bulunmak isterim. Bırakın artık bu coğrafyada, bu topraklarda 5. kol faaliyetleri sürdürmeyi ve gerçek anlamda 4. kuvvet olun. Demokrasi düşmanlığı yapmayın, demokrasimize hizmet edin. İletişim Başkanlığımız, Türkiye’de medya mensuplarının, basın çalışanlarının yanında, arkasındadır. Kendi ülkesini ve milletini önceleyen, ülkesine ve milletine düşmanlık yapmayan ve dışarıdan güdümlü şekilde çalışmayan her bir basın mensubu bizim kendisine hizmet etme vazifesiyle yükümlü olduğumuz bir paydaşımızdır. Biz onların hakikat mücadelesinde yanlarında olmaya ve ‘yaşasın hakikat’ demeye devam edeceğiz” şeklinde belirtti. “Iyi mi zor şartlar altında çalıştığınızı en iyi hepimiz bilmekteyiz” Basın sektörünün şartları, çabalama koşulları, karşılaştığı problemler bakımından en zahmetli sektörlerden biri bulunduğunu ifade eden Altun, “Dahası sektörün dinamik değişimi yeni sorunları da bununla beraber getirmektedir. İletişim Başkanlığı, haklarınızın iyileştirilmesi noktasında tüm kurum ve kuruluşlarla oturduğunuz her masada yanınızda yer alacaktır, bundan en küçük bir kuşkunuz olmasın. Zira iyi mi zor şartlar altında çalıştığınızı en iyi hepimiz bilmekteyiz. Salgın sürecinde milletimizin bilinçlenmesi, daha doğru şekilde bilgilendirilmesi için medya sektörümüz fazlaca ciddi bir emek harcadı. Hakkınız ödenmez. Bu vesileyle siz değerli üyelerimizin şahsında basın sektörümüzün kıymetli çalışanlarına şükranlarımı arz ediyorum. Siz değerli üyelerimizin daha verimli, daha etkili olabilmeniz; ülkemizin hakikat savunuculuğuna ve bağımsızlık mücadelesine büyük bir katkı elde edecektir. Katılımcı ve demokratik bir süreç içinde çalıştaylarımızı sürdürmek, kalite ve nicelik açısından bu çalışmaları daha da ileriye taşımak ve sorunlarınızı çözüme kavuşturmak noktasında kuvvetli bir irademiz bulunduğunu yine hatırlatmak isterim. Bildiğiniz suretiyle vatanımızda uygulanmakta olan Basın İş Kanununda gazetecilere hususi bir ehemmiyet verilmiş ve gazetecinin hukuki durumu 4857 sayılı İş Kanunu haricinde ayrı bir yasa ile düzenlenmiştir. Bu yasanın tam adı, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’dur. 1952 yılından bu yana yürürlükte olan söz mevzusu Kanun metni, neredeyse ilk haliyle uygulanmaya devam etmekte ve günümüzün getirmiş olduğu problemler karşısında yetersiz kalmaktadır. Bu aşamada İletişim Başkanlığımızın basın sektörünün sorunlarını yüce Meclisimizin, yasama organımızın gündemine taşımak noktasında elinden gelen tüm gayreti ortaya süreceğine şüpheniz olmasın” şeklinde belirtti. “Sorunlarınız sorunlarımızdır” İletişim ve enformasyon teknolojilerindeki gelişmeyle beraber gazetecilik alanının ekonomik organizasyonunda ve mesleğin yapısında değişimlerin ortaya çıktığını kaydeden Altun, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “Bu yaşanmış olan değişimlerle beraber mesleği yerine getiren gazetecilerin çabalama biçimleri değişmiştir. Bu çalıştay vasıtasıyla gazetecilik mesleğinde terfi, ücretlendirme, izin, sözleşmenin feshi ve kıdem tazminatı benzer biçimde güncel problemler tartışılacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde verdiğimiz kuvvetli, bağımsız ve haklı Türkiye mücadelesinde basın sektörünün ülkesinin ve milletinin yanında, hakikat suretiyle hareket etmesi fazlaca kıymetli olacaktır. Sorunlarınız sorunlarımızdır.” Derya Yetim
0 notes
aylaciltavuk · 5 years
Text
Asker Sözleri – Etkileyici Hudut Sözleri ve Askerlik ile İlgili Sözler
Asker Sözleri  yazımızda, Askerde olan kahraman Mehmetçik tarafından edilen, askerlik ve hudutta vatanı beklemek ile ilgili, duygulandıran ve etkileyici asker sözlerini bulabilirsiniz.
Vatan, millet, Sakarya ile ilgili , askerdeyken ana baba hasreti de içeren ama kahramanca vatan hudutu gözleyen bekleyen askerler ve askerlik hakkında söylenmiş en güzel ve en damar askerlik sözlerini sizler için derledik
Duygusal ve Etkileyici Asker Sözleri
Sevdanın adı VATAN olunca, Dile ELHAMDULİLLAH yakışır.
Uğrunda ölemeyeceğin bayrağın gölgesine sığınma. Ya sahip ol, ya da defol!
Şafak ne kadar zengin olursa olsun, bir gün fakirleşmeye mahkumdur.
Ne palaska ne bot, uçur beni pilot, Dede kaçar uçakla, torun tüfeği kucakla.
Allah bir Kur’an bir. Vatan bir Bayrak bir. Ya birlik oluruz yada birlikte yok oluruz.
Ülkümüz göklerde dalgalanan sancak, Allah’ın huzurunda eğiliriz ancak.
İslam’ın elinde çeklikten bir kılıcız biz bilene, Yanmışız asırlardır ilahi aşkın nar’ı ile. Vatanımız örsümüzdür. Hasmımızın vurduğu her bir darbede. Daha da keskin olduk ve saplandık kirli sinelere.
Bir elinde silah, bir elinde Kur’an. Geldi diyorlar bak şehitlik sıran. Babam da olsa karşımda duran, Önce vatan, sonra vatan.
Torun tombalak, kırma kolunu çek bırak.
  Bil ki kanım vatana toprak olur, bil ki ruhum cennete bekçi olur, Bil ki canım vatana feda olur.
Askerin Söylediği Hudut Sözleri
Hudut boyları, sınır taşları, başımda uçuşan ecel kuşları. Nice şehitler vermiş gürpınar dağları, burası ne han, ne saray, Burası öfkeyle kaderin, neşe ile hasretin yaşandığı zalim van dağları. Burası vatan için yaşamak için öldürmeye mahkum olanların yuvası.
Baba! Ben vatan borcumu ödemeye gidiyorum. Sende benim borçları öde.
Biz babamızdan miras kalan 200 metre kare arsayı kardeşler arasında paylaşırken bile kavga ediyoruz. Sizin gibi itlere toprak mı veririz.
3 günlük dünya dediler, 365 gün kitlediler.
Aramasın gözler o şimdi asker.
Ağaç kırılır gövdesi kalır, Dedeniz Mehmet gider namı kalır.
Vatan aşkı maya gibidir. Sütü bozuk olanlarda tutmaz.
Gidiyorum vatan için, döneceğim senin için.
Şafak olmuş yıldız tilbe, ulan gel de tribe girme.
Aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor 365 gün sonra tekrar deneyiniz.
Ne albay ne yarbay, alayına bay bay.
365 gün vatan için, gerisi senin için güzelim.
Selam söyleyin eşe dosta! Her şeyden vazgeçer vatandan asla.
Sana secde eden ordularına, Yenilgi yüzü gösterme Allah’ım.
Korkusuzdur dağların efesi. Titretir haini, iti komandonun sesi.
İtin derdi et, Yiğidin ki devlet. İt kemikle avunur. Yiğit devlet savunur.
Ülkemizi yıkacaklarmış, yakacaklarmış, böleceklermiş, Kaygılanmayın, hepsini gömecek kadar toprağımız var.
Can verdiğin bayrağın tabutuna sarılmış. Sana yüce yaradan cennetten yer ayırmış. Şehidim rahat uyu, biz bekleriz vatanı. Bu millet affeder mi sana kurşun atanı.
Gecenin karanlığında nöbete kalktım. Yasak da olsa bir sigara yaktım. Aklımı da hep sana taktım.
Şafak sayar gelin evde, Asker eşini hayal eder nöbette. Biter bu hasret dayan askerim, bu vatan senin eserin.
Vatanını sevmeyen ite hilal’in gölgesi haram olsun.
Atarsa vilayet, atmazsa cinayet.
Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar.
Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır.
Torun torun ötmez borun, öterse borun bil ki ben yokum.
Ağaç kurur dalı kalır, ben giderim adım kalır. O Şimdi Asker.
Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütfen 365 gün sonra tekrar deneyiniz.
Biz denizci değiliz ki her limanda sevgilimiz olsun. Biz komandoyuz dağlar sağ olsun.
Ezanla geldik selayla gideriz. Bu vatan için kanımızı şerbet diye içeriz.
Bitmez diyorlar bana senin askerliğin, varsın bitmesin. Ben burada 12 ay değil 12 yıl yapmaya razıyım. Yeter ki şehitlerimiz rahat uyusun yerinde.
Eğer bir gün şafağım için doğacak güneş dağdaki teröristin sırtını ısıtacaksa bırakın o güneş hiç doğmasın.
Her ananın oğlu asker olur ama her genç kızın sevdiği bahriyeli olamaz.
Allah bütün mehmetçik’leri annelerine sevdiklerine bağışlasın.
Bu vatan bizimdir ferman gerekmez. Askerin olduğu yere yabancı giremez.
En büyük asker bizim asker.
Bu asker gidecek geri gelecek.
Ne şehitler verdik vatan uğruna. Bizde bitmez mehmetçik bu vatan uğruna.
Dağlara çizmişler resmimi, komanda koymuşlar ismimi, belki bir gün geri dönemem diye göndermişler sana resmimi.
  Aşkım yatağın, sevgim yorganın, yüreğim yastığın olsun. Asker ocağında rahat uyu bir tanem. Komando vurulunca değil unutulunca ölür.
Sen ağlama güzel gözlüm bu ayrılık vatan borcu.
Geceleri nöbet tutarsın vatan için, sabahları eğitim yaparsın ulus için.
Ey askerim vatanım benim. Sizlerden ayrıldım 20 yaşında. Kendimi gördüm nöbet başında. İsmimi görürsen mezar taşında. Üstüme kapanıp ağlama anam.
Ne şehitler verdik, ne savaşlar geçirdik. Türkiye Cumhuriyetine canım feda. Türk askeri sen çok yaşa.
Dağların aslanları, geceniz gündüz gibi olsun. Dualarım sizinle askerim.
Askerler vurulunca değil, unutulunca ölürler.
Şafak değil sensizlik beni acıtan. Seni çok özledim bir tanem.
Her Türk asker doğar göğsümde ŞANLI BAYRAĞIM GÖNLÜMDE VATANIM.
Asker sözlerimizi beğendiyseniz, teskere sözleri yazımıza da bakabilir, teskere bekleyen asker sözlerini de okuyabilirsiniz.
Asker Sözleri – Etkileyici Hudut Sözleri ve Askerlik ile İlgili Sözler yazısı ilk önce Güzel Sözler | 2019 En Anlamlı ve Güzel Sözleri üzerinde ortaya çıktı.
source http://www.mesajlarisozleri.net/asker-sozleri-hudut-sozleri.html
0 notes
haberci90-blog · 6 years
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bizim siyasetimiz hizmet siyasetidir
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bizim siyasetimiz hizmet siyasetidir - Haberci90
https://www.haberci90.com/cumhurbaskani-erdogan-bizim-siyasetimiz-hizmet-siyasetidir-18438h.html
Adıyaman’da Sakarya Caddesi Emniyet Müdürlüğü yanındaki alanda mitingde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, miting alanındaki binlerce kalabalığa seslendi. Coşkunun hakim olduğu miting alanındaki kalabalığını gören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adıyaman’ın kabına sığmadığını ve Adıyamanlıların bir sel gibi olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında, HDP’nin barajı aşması için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenerek, “CHP’nin Genel Başkanı ‘şu parti barajı geçmeli’ diyor. Barajı geçsin denilen parti örgütün siyasi uzantısı. Örgütün cenaze ve silah işlerine bakıyordu. Belediye başkanları seçildikleri yere hizmet etmek yerine devletin kendilerine tahsis ettiği araç ile parayı götürüp dağa gönderiyordu. Teşkilatları dağa adam toplama merkezi haline gelmişti. Böyle bir partinin illa mecliste olmasını, bir PKK, bir de CHP istiyor. Yurt dışında aynı çadırın bir tarafını CHP, diğer tarafını bölücü örgütün siyasi uzantısı kullanıyor. Benimle ilgili özellikle Adıyaman’da yapılanları duyuyorsunuz değimli. Topunuz gelin, topunuz. Benim Avrupa’daki kardeşlerimiz her şeyi çok iyi biliyor. Bosna Herkes’e hepsi aktı geldi. Hepsi 24 Haziran’a çok iyi hazırlanmıştı. Bunlara gereken dersi verecekler. Bu manzara tek başına oynanan oyunu bozmaya yeter” dedi.
Kürt vatandaşların temsilcisinin de kendisi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkede 81 milyon vatandaşımızın, Kürt kardeşlerimizin de temsilcisi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Benim için Kürtlük, Türklük, Lazlık, Çerkezlik yok. Biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik. Kürt kardeşlerimizin yoğun olarak yaşadığı yerlere hizmetleri biz götürdük. Kültürel ve sosyal haklar konusundaki tüm engelleri biz kaldırdık. Red, asimilasyon, politikalarını biz kaldırdık. Ülkemizde artık hizmeti inancında, sosyal statüsünden dolayı itilip kalkındığını, horlandığını söyleyemez” diye konuştu. 
HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden çıkarılması konusuyla ilgili olarak ise Erdoğan, “Bu terör örgütünün güdümündeki partinin üst üste konmuş bir tane tuğlaları var mı? Muharrem, Sayın Muharrem İnce. Bu Diyarbakır’da yapılan 7 Haziran seçiminden sonra bu ziyaret ettiğin şahıs değil miydi 53 tane benim Kürt kardeşimin ölümüne neden olan? Neymiş adaymış serbest bırakılması gerekiyormuş. Neyi serbest bırakıyorsun. 53 Tane Kürt kardeşimi onlar öldürdüler. Bırakın bu yalanları. Onların hesabını veremezsiniz. Yargı, hukuk, adalet tecelli edecektir. Bunlar sadece ve sadece mezar taşı dikmeyi bilirler. 6-7 Ekim 2014 tarihinde vatandaşlarımızı birbirine kırdıranlar bunlar değil miydi? Cezaevindeki o zatın ellerinde 53 vatandaşımızın kanı var. 2015 seçimlerinde meclise girdilerde ne oldu. Okuldan kütüphaneye, camiden hastaneye her şeyi yakıp yıkmayan teröristlerin ardından bunlar duruyordu. Ekranda saz çalınlar, arka tarafta vatandaşlara kurşun sıkanların sırtını sıvazlıyordu. 
CHP, PKK bunlar beraber yol yürüdü. Dün devlete baskıcı, inanç ve kültürlere saygısız diyorlardı. Bunlardaki riyakarlık bunlardaki kin inanın kimsede yok. Demokrasi için, ekonomi için hangi işin ucundan tuttu. Ülkemizi yurt dışında da kötülemenin, devletleri tahrik etmenin dışında ne icraatları var. Görevlendirdiğimiz kayyumlar o belediyeleri pırıl pırıl hale getirdiler. Diyarbakır’dan Mardin’e, Şırnak’tan Siirt’e kayyumlar adeta tarih yazıyor. Teröristlerin delik deşik ettiği cadde ve sokaklar şimdi pırıl pırıl hale geldi. Onların yıktıkları evleri, iş yerleri, tarihi eserleri çok daha güzel şekilde yeniden ayağa kaldırdık. Onların yaktığı yıktığı kütüphanede evlatlarımız geleceğe hazırlanıyor. CHP bu partiyi meclise sokmam için kendi seçmenini onlara yönlendiriyor. Sahada seçmenini ona buna peşkeş çekenin hizmette sözü olamaz. Yakında bunların kuyrukları birbirine dolanacak” ifadelerini kullandı.
“Muharrem İnce komik bir adam” 
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi komik bulduğunu dile getiren Erdoğan, “Bir kısmını zaten hiç zikretmiyorum onlar sadece oy pusulasına yazdırmak için istiyor. Ana muhalefet adayı kalıyor. Aslında komik bir adam. Kimi zaman yalan dolanla, kimi zaman atıp tutarak zaman geçiriyor. Bu kişiye ülke emanet edilir mi? Türkiye’yi yönetmek çırakların işi değil. Usta, usta. Baş usta. AK Parti’yi kurarken ben Pensilvanya’dan icazet almışım. Ne dedim Sayın Muharrem iddiayı ispat iddia sahibine aittir. Bunu ispat etmek senin görevin. İspat edemezsen namertsin dedim. Tuttu bir kitaptan bir satır. O kitabın yazarı da bu somut değil, soyut bir şey dedi. Dolayısıyla katılmıyorum, dedi. Böyle yalan olur mu? Başındaki adam, Kılıçdaroğlu zaten yalancı. Bu da onun yananda çırak. Oda yalancı. Benim bu güzel ülkemi yalanla dolanla siyaset yapanlara mı teslim edeceğiz. Şimdi kendisine dava açtım. Yargıda hesabını versin. Benim kendimden şüphem yok. Cezaevinden çıktım 42 bin donörle araştırma yaptım. Halkım emretti partimizi kurduk. Onun için haddini bil. Kiminle ne konuşacağını çok iyi bil. Şimdi mahkemede hesabını ver. Bu tür yalanlarla bu yola gidilir mi? Ben size inanıyorum, size güveniyorum” şeklinde konuştu. 
Adıyaman’ın en önemli geçim kaynağı olan tütün ile ilgili de konuşan Erdoğan, “Adıyaman’ın tarihinde ve ticaretinde tütün önemli bir yere sahip. Her ne kadar tütüne karşı olsam da bu ürünün ticari önemini görmekten gelmiyorum. Yinede sigara içmemenizi tavsiye ediyorum. Erkekler hanımlara zulmetmeyin. Sizin içtiğiniz sigara sen aktif içici, o pasif içici oluyor. Bu konuyu istismar ederek, kafanızı bulandırmaya çalışanlar olduğunu biliyorum. Geçmişte tütün bir gramı satışı yasak iken, gerekli düzenleme yaparak tütünün satılmasına biz imkan sağladık. Bu konuda herhangi bir geriye gidiş söz konusu değildir. Biz sizlerin ekmeğine engel olmaya değil, ekmeğini büyütmeye geldik. 24 Haziran’dan sonra bu konuda talimatları verdim. Asla bu konuda sizin önünüz kesilmeyecek, rahat olun. Sizin kazanılmış haklarınızı AK Parti geri almaz” ifadelerine yer verdi. 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adıyaman mitinginde şu şekilde konuştu: 
“Yaparsa yine AK Parti yapar. 16 yılda ülkemizi her alanda 3 buçuk kat büyüttük. Ülkemizi 2023 hedeflerinde ülkemizi iki kat daha ileri götürmek istiyoruz. Bizim siyasetimiz milletimize hizmetkar olmaya geldik. Dün öyleydik, bugünde yine öyleyiz. 24 Haziran’da yeniden hizmet için yatırım için hizmet için bir kez daha destek istiyoruz. Biz hiçbir gücün önünde eğilmedik. Biz sadece Allah’ın huzurunda rükuda ve secdede eğildik. 24 Haziran’da güçlü meclis için AK Parti’yi, Cumhurbaşkanlığında şahsımı desteklemeye hazır mıyız? Adıyaman’ın bu coşkusunu bu heyecanını gördükten sonra Allah’ın izni ile 24 Haziran’da sandıkları patlatacağımızdan eminim. Allah’ın izni ile birinciler hep Adıyaman’dan çıktı. Ama bu defa bir başka çıkacağına inanıyorum. Adıyaman bunu başaracak. 
Dargınlık kırgınlık yok. Bazen duyuyorum dargınlık kırgınlık olanlar varmış; sakın ha. Biz birimizi Allah için seveceğiz. Biz yaradılanı Yaradan’dan ötürü seviyoruz, seveceğiz. Hükümetlerimiz döneminde Adıyaman’a 14 katrilyonluk destek ve yatarım yaptık. Adıyaman bunu hak etti. 
Eğitimde 2875 yeni derslik yaptık. İlköğretim öğrencilerimizi 207 trilyon lira eğitim desteği verdik. Sağlıkta 5400 yataklı Adıyaman Devlet hastan8esi ile birlikte 15’i hastane olmak üzere 44 sağlık tesisini şehrimize kazandırdık. Yaparsa AK Parti yapar. 11 Tesisin yanı sıra 300 yataklı Adıyaman Kadın Doğum Hastanesiyle birlikte yatırım hazırlıkları içerisindeyiz. 16 yılda sosyal yardımlar 2 buçuk katrilyonluk kaynak aktarıldı. TOKİ aracılığıyla 4 bin 300 konut projesini hayata geçirdik. Bölünmüş yol biz geldiğimizde 23 kilometreydi, 205 kilometre ilave ettik. 
Adıyaman ile Şanlıurfa’yı birbirine bağlayan Nissibi Köprüsü abide bir eser oldu mu ? Şimdi bağlantı yollarını da yapıyoruz. Bunun yanında 20 adet köprüyü daha Adıyaman’a kazandırdık. 
Ana muhalefetin başındaki aday, ‘yüksek hızlı treni yapıp ta ne yapacaksın, yatırımlarla bizim işimiz yok’ diyor. Bunların hayatları boyunca dikili ağaçları yok ki; havalimanları bizim işimiz. Adıyaman’da havalimanı var mıydı? Biz yaptık. Yaparsa AK Parti yapar. Gölbaşı-Adıyaman-Kahta hızlı tren proje çalışmaları devam ediyor. İnşallah Adıyaman’ı hızlı trene kavuşturacağız. Adıyaman havalimanına yeni bir terminal binası yaptık. 2005 yılında yolcusu 7 bin iken gecen yıl 260 bine çıktı. Adıyaman’a 10 baraj ve 1 gölet daha inşa ediyoruz. Adıyaman’ın hayat damarları olan sulama projeleri, Koçali, Çetintepe, Gömükan gibi suluma projelerini tamamlayacağız. 16 yılda 1,2 katrilyon liralık tarımsal destek verdik. Bay Kemal hani ne diyordu, çiftçilere bir şey vermiyor. Bunları biz verdik. Bay Kemal bunları biz verdik.”  
0 notes