rivotill

[rivotill]

[rivotill]

[rivotill]

[rivotill]

[rivotill]

[rivotill]

[rivotill]

[rivotill]

~

[rivotill]

キングスフィールドIII KING’S FIELD III (PS1, 1996)

[rivotill]

[rivotill]

[rivotill]

girl eating fingers

[rivotill]

[rivotill]

sen kötü bir şey yaptın. iyisi kötüsü bir yana, sen çok büyük bir ayıp yaptın. bunu bana dokunmayışı değiştirmez. sen birine bir bıçak çektin. sen birine namlu doğrulttun. sen el kaldırdın. sen taş topladın hem de fırlattın. ama ben, ben allahsızım öyle mi. neden. yüzüme bak. niye ben allahsızım. bıçağı tutamadığın için mi. kurşun sıyırdı, o attığın taşlar değmedi diye mi. hı. attığın yumruk isabet etmedi diye mi. yaktığın ateş beni yakmadı diye mi. ben yanmadım yaralanmadım, bana işlemiyor diye mi. ama sen kötü bir şey yaptın. ama olmadı. ama yaptın. sen yaptın. bambaşka olabilirdi. o taşlar alnıma gelebilirdi. dün öptüğün alnıma. sen benim gözüme gözü dolmadan bakamayan adamsın. sen kendine kıydın güya bana kıyamazsın. e devirdin ya bir dağı başına, ben oradaydım. o kayalar bana da gelebilirdi. kendi kafana sıkmışsın amenna, elin kaysa ben vurulabilirdim. öldüm diyor hiç mi acımıyorsun ama sen, sen beni anlamıyor musun. ben de ölebilirdim. bir bıçağı çıkarıp belinden hızla boynuna dayadın ve o an ben kesilebilirdim. sana derdimi anlatamıyor muyum. kötü bir şey oldu ve ama bana bir şey olmadı diye ben iyi ve ben kötü müyüm. bak. sen bir şey yaptın ve o şey beni mahvedebilirdi ama etmedi. ama bak, duyuyor musun, edebilirdi. şimdi kimin tuzu kuru kim allahsız. ben mi yaptım. ben mi attım seni ateşe. sen yaptın. sen kendine bir şey yaptın. benden çıktı her şey. ama bana bir şey olabilirdi. bundan korktuğun için mi beni suçluyorsun. sen bana kıyamazsın değil mi. çok güzel. bak. bana bir şey olabilirdi. o zaman ne olacaktı. bana bir şey olmaz elbet ama olabilirdi. olsa dert değildi ama olabilirdi. görmüyor musun. kendini birinin dibine girip yakamazsın. üstüme benzin sıçratamazsın. insan üç adım bekler. madem erkeksin, madem aşık, üç adım atıp yapsaydı. ya bana bir şey olsaydı. ya ben de tutuşsaydım. derdim ben değilim, bana bir şey olsaydı, o zaman ne yapacaktın.

[rivotill]

[rivotill]

[rivotill]

hiçbir şey yapmadan yapabileceklerimi düşündükçe kulaklarım çınlıyor, bir uğultu sarıyor etrafımı, başım dönüyor, göğsümde sıkışıyor alnımda çatlıyor bu his. benim gibisinin eline ip verilmez. kuyu muyu ben sevmem çamurlu işleri. ben öyle sevmem öyle şeyleri. kuyuya inmek istiyorsan indiririz. çıkmak istiyorsan çıkarırız. kimseyi altımdayken ezmem ben. ben karşımdayken, ben kadar dik dururken, ben kadar kan varken damarında, kaç yumruk sıktıysam, atacak yüreği varken severim savaşmayı. benim gibisine öyle şeyler verilmez işte. güce tapan gücün de taptığıdır biliyorsun. taşlar yerine oturur ve su bulur oyuklarımı. yapmam ya yok hiç hevesim. ya yaparsam. yutkunuyorum bunu düşündükçe. ben kendime o kadar güvenmiyorum ki. ben kalbime, zihnime. sözümün bile hükmü yok bir diğer sözümün üstünde. senin iyiliğini istiyordum ve bu bir kötülük oldu ya hani. şimdi kötülüğünü istesem o da iyiliğin olacak biliyorum. ve biliyorsun ben pek sevmem işe yaramayı. buna güveniyorsun değil mi. belki de yapar diye düşünüyorsun. alnını alnıma yaslıyor, derin bir nefes alıyorsun. benim içimdeki şeytanın bizi bir yola getirmesinden medet umuyorsun. allahtan ve kitaptan söz ediyordun. bana senin allahın yok, yok diyordun. şimdi allahsızlığıma umut bağlıyorsun. bunu yapsa yapsa o yapar. bunu yapsa yapsa benim itliğim yapar değil mi. ondan çomak sokuyor, karıştırıyorsun içimi. seni kurtarmak isterdim. seni ancak seni mahvederek kurtarabileceğimi bile bile. bunu en son denediğimde dünya dönmüştü tersine. ama dedim ya, kaderi değiştirmeye değmezdi. değmez dünya düze dönse de.