Tumgik
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Her yaşın egzersizi ayrı!
Tumblr media
Egzersiz yapmak vücut sağlığına olumlu katkılarının yanı sıra size aktif ve sosyal bir yaşam sağlar. Ayrıca stresle başa çıkmak için etkili bir yöntemdir. Dikkat etmeniz gereken hangi yaşta hangi sporların uygun olduğudur.  Pfizer’in “Sen Çok Yaşa” kampanyası için “Her Yaşa Özel Egzersiz Önerileri” uzmanların görüşleri alınarak derlendi. Yaşınız ister 20'lerde olsun, ister 30'larda, ister 40'larda... Spor her zaman yaşamınızın bir parçası olmalı. Beslenme alışkanlıklarınızı düzenlemek ve egzersizi bir yaşam tarzı haline getirmek daha iyi ve daha uzun bir yaşam için basit ama etkili bir yol olabilir. Yaşınıza uygun doğru egzersiz seçimiyle haftada yalnızca birkaç saat ayırarak her yaşta sağlıklı bir ömür geçirebilirsiniz. 20’li yaşlardan 60 yaş ve üstüne kadar hem kadınlara hem erkeklere özel egzersiz önerileriyle yıllara meydan okumak mümkün. Kadınlar için Egzersiz Önerileri 20’li Yaşlar: İddialı bir fitness (fiziksel egzersiz) hedefi belirleyin. Uzun mesafe koşularına ya da yoğun bir antrenman sınıfına katılmayı hep istemiş miydiniz? Bu sizin için bir fırsat olabilir. Bir hedef belirleyin, sonra önümüzdeki on yıl içinde ona ulaşmak üzere plan yapın. 30’lu Yaşlar: 20 yaşından sonra bazal metabolizmanız her on yılda bir yüzde 1 ila 2 oranında yavaşlıyor. 30’lu yaşlarınızda haftada dört gün birer saat antrenman (kardiyo ve direnç) ve en az bir gün 45 ila 60 dakika yüksek yoğunlukta kardiyo hedefleyin. Egzersizler arasında bir gün ara vermeyi unutmayın. 40’lı Yaşlar: 40’lı yaşlarda haftada üç gün günde bir saat ağırlık çalışması ve haftada 5 gün günde 45 dakika kardiyo hedefleyin. Haftada bir gün ara verin. Ancak, yeni bir egzersiz programına başlarken mutlaka doktorunuza danışmayı ihmal etmeyin. 50’li Yaşlar: 50’li yaşlarda haftada 4 ila 6 kez 20-40 dakikalık kardiyo ve haftada iki kez yarım saat ağırlık çalışması yapabilirsiniz. Ancak böyle bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Egzersizlerin ardından mutlaka germe/esneme hareketleri yapmayı unutmayın. 60 ve Üstü Yaşlar: Bu yaşlarda düzenli egzersiz yapmak, ama bu arada eklemleri zorlayan aerobik egzersizden kaçınmak önem taşır. Eklemlerinize yüklenmekten kaçınmak için, kısa yürüyüşler yapabilir, yüzebilir ya da pedal çevirebilirsiniz. Yeni bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmayı unutmayın. Erkekler için Egzersiz Önerileri 20’li Yaşlar: Çoğu insan 20 ile 29 yaşları arasında fiziksel açıdan zirvede ya da zirveye yakın olur. Bundan yararlanın ve bu yaşlardayken “yaşım genç ileride yaparım” demeden düzenli egzersiz yapın. Böylece ileriki yaşlar için sağlığınıza şimdiden yatırım yapmış olacaksınız. Rutini egzersizlerden kaçının ve sürekli farklı egzersizler deneyerek kendinizi monotonluktan uzak tutun. Böylece sıkılmadan ve vazgeçmeden uzun süreler motivasyonunuzu koruyabilirsiniz. 30’lu Yaşlar: 30’lu yaşlarda bazı hormonlar azalmaya başlar, bu da sizi hem fiziksel, hem de duygusal olarak etkileyebilir. Bu nedenle egzersiz yapmak gittikçe daha fazla önem kazanır. Egzersizden doğal bir antidepresan ve stres giderici olarak da yararlanabileceğinizi unutmayın. İş yaşamınızın zirvesinde olsanız bile yoğun programınızda yer açıp egzersiz için zaman yaratın. Fiziksel olarak gelişiminizin özel hayatınıza etkilerini mutlaka hissedeceksiniz. 40’lı Yaşlar: Spor salonundan uzak mı kaldınız? Yakınınızdaki bir spor kulübünde derslere katılabilir ya da motivasyon sağlamakta güçlük çekiyorsanız özel bir antrenörle de çalışabilirsiniz. Azar azar başlayıp fiziksel aktivitelere ayırdığınız süreyi kademeli olarak artırın. Böylece hem bedeninizi fazla zorlamaz hem de motivasyonunuzun sürekliliğini sağlarsınız. Yeni bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmayı unutmayın. 50’li Yaşlar: Egzersiz yağsız vücut kitlesini korumaya yardımcı hormonları uyarır. Egzersiz yapmazsanız metabolizmanız yavaşlamaya başlayacak ve kemik yoğunluğunuz azalacaktır. Spor salonundan uzak kalmayın, ama yeni bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmayı unutmayın. 60 ve Üstü Yaşlar: 60 yaşından sonra formda kalmak kalp hastalığı ve diyabet gibi yaşla bağlantılı hastalıklardan korunmanıza yardımcı olur. Ağırlık kaldırma, bisiklet gibi çeşitli egzersizler güvenli, ancak iddialı egzersiz seçenekleri sunmaktadır. Yeni bir fiziksel egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmayı unutmayın.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Beynini seviyorsan Akdeniz diyeti yap
Taze meyve, sebze, yeşillik, zeytinyağı ve balığın ağırlıklı olarak yer aldığı Akdeniz diyetinin beyin sağlığı için de çok önemli olduğuna dikkat çeken uzmanlar, beyin yapısındaki bağlantıları koruyan Akdeniz diyetinin bilişsel yaşlanmayı yaklaşık 10 yıla kadar geciktirebildiğini kaydediyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Köse, taze sebze ve meyve, balık ve zeytinyağının ağırlıklı olduğu Akdeniz diyeti ile beyin sağlığının da korunduğunu ve sağlıklı yaşlanmanın mümkün olduğunu söyledi. Akdeniz diyeti beyni koruyor Sebzenin az, etin ise daha fazla tüketildiği beslenme kültürlerinde yaşlanma belirtilerinin de erken görüldüğüne dikkat çeken Gizem Köse, beslenme ile beyin sağlığı arasındaki ilişkinin yapılan araştırmalarla da kanıtlandığını söyledi. Erken yaşlılık döneminde uygulanan Akdeniz diyetinin beyin yapısındaki bağlantıları koruduğunun çalışmalarla ortaya çıktığını belirten Gizem Köse, "Alzheimer's & Dementia dergisinde yayınlanan son makalede Fransızlar'ın yaptığı çalışmalarda erken yaşlılık döneminde uygulanan Akdeniz diyetinin beyin yapısındaki bağlantıları koruduğu yer alıyor. Çalışmaya göre Akdeniz diyetinin bilişsel yaşlanmayı neredeyse 10 yıla kadar geciktirebildiği gözlenmiş. Akdeniz diyetinin yararı yıllardır biliniyor ve yaklaşık 30 yıldır da bu diyet ve vücut fonksiyonları üzerine araştırmalar yapılıyor. Özellikle et tüketmeyi seven bir toplum olarak sebze tüketimimizin az olması nedeniyle yaşlanma belirtileri de erken ortaya çıkıyor." dedi. Akdeniz diyetinin beyin sağlığının yanı sıra aynı zamanda dolaşım sistemine ve dolayısıyla kalp üzerine de bolca olumlu etkisi olduğunu vurgulayan Gizem Köse, "Akdeniz diyeti, özellikle protein alımını beyaz ete hatta balık tüketimine yöneltmesiyle omega-3 alımını da arttırıyor. Bol sebze, meyve, balık ve de zeytinyağının öne çıktığı Akdeniz diyeti yeşillikler ve zeytinyağı bir araya geldiğinde bol bol vitamin ve yağ asidi tüketmiş olursunuz. Sağlığınıza olumlu etkilerin yanında bolca K vitamini alarak cildinizin de daha sağlıklı ve canlı olmasını sağlarsınız." dedi. Tahılları çeşitlendirin, her öğünde sebze yiyin Diyetisyen Gizem Köse, Akdeniz diyeti ile ilgili şu önerilerde bulundu: • Kırmızı et yerine balık tüketin. • Her öğünde mutlaka sebze olsun, hatta akşam yemekleri sadece sebze tüketin. • Zeytinyağı en sağlıklı yağdır, her yemekte kullanın ama kalorisine de dikkat! • İşlenmiş beyaz tahıllardan uzak durun, tahılların bir sürü çeşidi var. Alışveriş sırasında raflara iyice bir göz gezdirin. Sebzeli, tam tahıllı, çavdarlı birçok pirinç, makarna, kinoa ve ekmek görebilirsiniz. Tek yönlü tahıl tüketmeyin, hep çeşitlendirin. • Haftada 2 kere kurubaklagil tüketin! Kurubaklagiller hem barsak sağlığı için gerekli hem de bolca bitkisel protein içeriyor. Yani kırmızı et ile alamadığınız proteinin bir kısmını karşılayabilirsiniz. Ancak hatırlatayım kırmızı et olmadan da olmaz! Haftada 1 kırmızı et olsun. • Canınız tatlı bir şeyler istediğinde önce meyve tüketin, baktınız geçmiyor sütlü tatlı tüketin. Şerbetli tatlılardan mümkün oldukça uzak durun, bol meyve… Bol derken günde 1 kilo değil tabii.. Her gün 3 taze meyve yeterli…
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Diyet uzmanları neden makarna yediriyor!
Tumblr media
Sağlıklı Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Dilara Koçak makarna ve obezite hakkında doğru bilinen yanlışları açıkladı. Koçak, "Makarna, hem diyabetik hem de kilo vermek isteyen bireyler için mucizevi bir besin'' dedi. Ünlü diyestisyen Dilara Koçak, makarnanın durum buğdayından üretilen kan şekeri düzeyini olumlu yönde etkileyen hem diyabetik hem de kilo vermek isteyen bireyler için mucizevi bir besin olduğunu belirtti. Koçak, makarnaya;peynir, ton balığı, kıyma, domates, yoğurt, sebze ekleyerek makarnanın hem vitamin değerini yükseltip hem de her yaş için daha eğlenceli ve lezzetli hale getirilebileceğini ifade etti. MAKARNA YANLIŞ ALGILANIYOR Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği'nin ( TMSD ) yaptırdığı bir araştırmanın sonuçlarına da değinenKoçak :halk arasında doğru bilinen yanlışlar olduğuna dikkati çekti. Araştırma sonuçlarına göre:'makarnanın şişmanlatıcı olduğu ana yemek kategorisinde değerlendirilmediği besin değeri düşük ve misafir için özel bir yemek olarak servis edilemeyeceği'' yönünde yanlış bir algının olduğunu belirten Koçak: "Toplumun yüzde 76'sı makarnayı ana yemek olarak değil yardımcı yemek olarak görüyor ve en çok da köfte ve dolmanın yanında makarna pişiriyor, yüzde 95.9'u yemek yapmaya vakti olmadığında makarna pişirmeyi tercih ediyor. Oysa makarna zaman kısıtlı olduğunda acele pişirilen mecburi bir yemek olmaktan çıkarılmalı. Makarna çok özel bir yemek ve misafirleriniz geldiğinde makarna ile çok lezzetli ve sağlıklı bir menü yapabilirsiniz" dedi. " MAKARNA OBEZİTE RİSKİNİ DÜŞÜRÜR" TMSD'nin yaptırdığı araştırmaya göre "makarnanın hammaddesinin ne olduğunu tüketiciye sorulduğunda tüketicilerin %93.2'si "un'' diye cevap veriyor. Oysa makarnanın hammaddesinin durum buğdayı olduğunu belirten Koçak; "Durum buğdayı daha fazla protein içerir, çok az işlem görür ve irmiğe dönüşür. Sonuç olarak makarna irmikten üretilir.Glisemik indeks ve glisemik yük açısından baktığımızda aslında hem diyabetik hem de kilo vermek isteyen bireyler için uygun bir besindir makarna." şeklinde konuştu. Karbonhidratın tek başına suçlu ilan edilmemesi gerektiğine vurgu yapan Koçak; "Obezitenin suçlusu tek bir besin olamaz ama bir besin tek başına da çözüm olamaz. Eğer karbonhidrat tek başına suçlu olsaydı İtalya'da, Fransa'da obezite oranının Amerika'dakin den daha yüksek olması gerekirdi. Obezititeyi etkileyen çok faktör var ve hepsi beraber düşünülmeli. Önemli olan: ne kadar yediğimiz ve aynı zamanda ne kadarını harcadığımız ,kaç kalori olduğu değil bu kalorinin geldiği kaynaklardır. Ne kadarının nereden geldiği hesaplarımız da çok önemli. Karbonhidrat yemeyen vücut kendi kasını yer ve su atarak kilo kaybeder.1 gr kasa karşılık 2.7 gr vücut su atar. Bu geçici bir kilo kaybıdır üstelik kas kaybına dayalı kilo kaybı metabolik hızınızı yavaşlatacağı için tekrar kilo alınır. Tek tek soru cevap şeklinde ben bunu insanlara anlatmaya çalışıyorum ki doğru karbonhidratları yeme konusunda içleri rahat olsun ve çok korkmasınlar. Çünkü ben şuna inanıyorum: 'İnsanlara ne yememesi gerektiğini söylemek değil ne yemeleri gerektiğini ve nasıl yemeleri gerektiğini söylemek lazım. 'O; yasak ,bu yasak , şu da yasak' Zaten asgari ücret belli. Ne yiyecek bu insanlar? Oysa elimizde bir sürü ekonomik kaynak var. Yumurtamız var, makarnamız var, tahıllarımız var. Makarna ve tahıllar en sağlıklı diyetlerden biri seçilen 'Akdeniz Diyeti'nin de parçalarından bir tanesi.Sağlıklı beslenme deyince akla gelen Akdeniz Diyetinin temel özelliği, tahıl, sebze, meyve ve kuru baklagiller gibi ürünlerden zengin olmasıdır. ÇOCUKLAR İÇİN EĞLENCELİ, SAĞLIKLI ALTERNATİFLER! Dilara Koçak makarnanın diğer besinlerle birleştirilerek de özellikle çocuklar için daha faydalı olabileceğini belirtiyor. Süt içmeyen çocuklar için peynirli veya yoğurtlu makarna, sebze sevmeyen çocuklar için sebzeli makarna, parça et yemekte zorlanan çocuklar için kıymalı makarna, balık yemeyen çocuklar için somonlu, ton balıklı, levrekli makarna alternatifleri anneler için kurtarıcı olabiliyor. Koçak çocuklara özel, diğer besinlerle sunulan faydalı makarna alternatiflerinden şunları tavsiye ediyor, Peynir ekle, kalsiyum ve proteini artsın ,daha çok sev. Ton balığı ve ceviz ekle omega 3'ü artsın. Kıyma ekle demir,çinko ve proteini artsın. Sebze ekle daha çok lif,mineral,vitamin al. Domates koy,antioksidan özelliği ve likopeni artsın. Yoğurt koy,kalsiyum,riboflavin ve proteini artsın. Makarnanın nasıl yendiğinin önemli olduğunu belirten Koçak, makarnanın annelerin güvenini, çocukların da midelerini kazanacak kadar sağlıklı bir besin olduğunu söylüyor. ÇEVRE DOSTU MAKARNA! Dilara Koçak makarnanın çevre dostu olduğuna da dikkat çekerek; "Sürdürülebilirlik, karbon ayak izi ve ne kadar su tükettiğimiz gelecekte dünyanın en önemli problemleri arasında yer alacak. Makarnanın yaşam döngüsü analizi gösteriyor ki makarna çevreye en az zarar veren birkaç üründen bir tanesi. Makarnanın karbon ayak izi sadece 14.5 olarak bildirilmiş. Ekosistem araştırmalarına göre tahıllardan 1 kalorilik yemek üretebilmek için 500 ml su tüketiliyormuş buna karşılık 1 kg biftek üretebilmek için harcanan su 15 tondur''dedi. Makarnanın her kalıba girdiğini makarnaya gereken değerin gösterilmesi gerektiğini ve makarnanın mucizevi bir besin olduğunun her platformda dile getirilmesi gerekliliğini belirten ünlü diyetisyen makarnanın başarıyla sınıfı geçtiğini belirtti
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
En az 1 beden incelmek istiyorum diyenlere
Diyetsiz, sporsuz kilo vermek ya da kilo kontrolü yapmak mümkün değil.  Son derece basit bir mantıkla, aldığınız kalori, harcadığınız kaloriden fazlaysa, kilo alıyorsunuz. Yazarken ya da anlatırken o kadar basit ifade edilmesine karşın, uygulaması bir o kadar da zor bir süreç. Fakat teknolojinin gelişmesiyle birlikte yapacağınız diyet ve spora son derece etkili katkı sağlayacak bazı estetik medikal uygulamalar bulunuyor. Bunlardan birisi de karboksi terapi! Karboksi terapi, bölgesel yağlanma sorununa da son derece etkili uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrah Op. Dr. Bülent Cihantimur yaza girerken incelmek ve form kazanmak isteyenlere karboksi terapiden ve uygulama şeklinden bahsetti: "Zayıflama ve bölgesel yağlardan kurtulma tedavileri, kliniklerimizde diyetisyen kontrolünde yapılır. Kişiye özel, sorun ne ise temeline odaklanarak planlanır. Genellikle kliniklerimizde karboksiterapiyi tek başına uyguluyoruz. Ayrıca bölgesel incelme terapilerimiz, nemesis+prix,radyofrekans, Lpg, Geminis, Awt gibi bölgesel incelme cihazlarıyla programlama yapılır. Haftada 1 ve ya 2 seans şeklinde düzenleme yapılır. Ne kadar seans gelmeniz gerektiği muayene sonrası belirlenir, çoğunlukla ortalama 8 ile 12 seans öneriyoruz. Seanslarınız 20 dk. ile 30 dk. arasında değişiyor.1 ve ya 3 bedene kadar zayıflama garantisi veriyoruz Karboksi Terapi Nedir? Karboksiterapi, karbondioksit (CO2) gazının deri altına enjekte edilmesiyle gerçekleşen bir tedavi yöntemidir. İlk olarak Fransa'da kullanılmaya başlayan bu yöntem, hem estetikte hem de tıpta birçok uygulama alanına sahiptir. Estetik kullanımı çok fazla olan karboksi terapi, vücudun elastikiyetini kaybetmesiyle ortaya çıkan sarkmalar, selülit tedavisi, cilt çatlakları, bölgesel yağlanma, yaraların iyileşmesi, kırışıklık problemleri gibi sorunlarda, ayrıca liposuction işlemi öncesi ve sonrası son derece verimli ve etkili sonuçlar alabildiğimiz bir uygulamadır. Karboksi Terapinin Avantajları Karboksiterapi tedavisi, kısa süren ağrısız ve acısız bir işlemdir. Kozmetik uygulamalara nazaran daha başarılı sonuçlar verir. Ağrısız bir işlem olduğu için, uygulama esnasında lokal veya genel anestezi yöntemlerine ihtiyaç yoktur. İşlem sonrası istirahat etmeyi gerektirecek bir durum oluşmaz. Antiaging tedavilerinde etkili rol üstlenir. Herhangi bir yan etkisi yok "Karboksiterapi tedavisi, bilinçli bir şekilde uygulanmışsa, her hangi bir yan etki doğurmaz" diyen Op. Dr. Bülent Cihantimur ayrıca şunları söyledi: "İşlem sonrası, vücutta ödem oluşması son derece normaldir ve bu ödemler kısa süre içerisinde kendiliğinden kaybolur. İşlem sonrası nadir de olsa birkaç yerde, nokta şeklinde morarmalar görülebilir. Morarmalar birkaç günde kaybolur. Karboksiterapi tedavisinde seanslar, problemin yoğunluğuna göre değişiklik gösterir. Karboksiterapi, kilo ve selülit problemlerinin giderilmesi amacıyla uygulanacaksa, hastanın tedaviyi, beslenme ve egzersiz programlarıyla desteklemesi önerilir".
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Hızlı kilo vermek için yağ tüketimini kesenlere uyarı
Tumblr media
Diyet yapanların ilk önce yağ tüketimini keserek büyük bir yanlışa düştüğünü ifade eden Prof. Dr. Sevinç Yücecan, sağlıklı beslenmek için her gün önerilen düzeyde yağ tüketmek gerektiğine dikkat çekti Sağlıklı yaşam trendiyle birlikte ortaya çıkan bilgi kirliliği sağlığı tehdit ediyor. Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, "Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam; yüksek kan basıncı, aterojenik lipit profili, obezite, kardiovasküler hastalık, kanser, tip 2 diabet oluşum riskini artıran en önemli risk faktörleridir. Optimal beslenme ile düzenli ve kontrollü yapılan fiziksel aktivite yaşam kalitesini artıran en önemli etmenlerdendir. Hiç şüphesiz yağlar, optimal beslenmek için gerekli bir besin ögesidir ve önerilen düzeylerde tüketildiğinde vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesini sağlarlar. Diyet yapanlar yağ tüketimini tamamen keserek önemli bir hataya düşüyorlar" diye belirtti. Yağın en çok enerji veren besin olması nedeniyle 'kilo almamak için hiç yağ tüketilmemesi' algısının doğru olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Yücecan, "Elzem yağ asitleri ve yağda eriyen vitaminler (A, D, E, K) vücuda yağ ile alınır. Özellikle antioksidan özelliği taşıyan bileşenler yağsız ortamda emilmez. Bu nedenle günlük beslenmede mutlaka yeterli miktarda yağ bulunmalıdır" dedi. YAĞLARIN ENERJİ DEĞERLERİ FARKLI Yağların mideyi geç terk etmesinden ötürü uzun süre tokluk hissi verdiğinin de altını çizen Prof. Dr. Yücecan, şu açıklamalarda bulundu: "Sağlıklı beslenmek için her gün önerilen düzeyde yağ tüketmek gerekir. Ancak yağlar enerjiye yoğun bir şekilde katkıda bulunur. Bu nedenle sağlıklı beslenmede toplam yağ tüketimi enerjinin %30'unu geçmemelidir. Günlük enerji ihtiyacı 2000 kalori olan bir yetişkinin diyetinde yağdan gelen enerjinin 600 kkal olduğu kabul edilir (günlük alınan enerjinin en fazla %30'unun yağlardan gelmesi gerektiği için). Bu da bireyin en fazla 60-70 gram arasında yağ tüketebileceğini gösterir. Optimal beslenmek için diyet yağının yağ asidi örüntüsündeki (1/3 doymuş, 1/3 tekli doymamış, 1/3 çoklu doymamış) dengeyi sağlamak gereklidir. Yağlar; vücutta emilimleri diğer besinlerle kıyaslandığında daha uzun sürede olduğundan mide boşalmasını dolayısıyla acıkma duygusunu geciktirirler. İç organları ve sinirleri travmalara karşı koruyucu rolleri vardır. Vücut ısısının izolasyonunda görevleri vardır. Besinlere lezzet verir, yumuşaklık ve gevreklik sağlarlar. Bu arada, bilinenin aksine tüm yağların enerji değerleri aynı değildir. Zeytinyağı ve ayçiçek yağının 1 gramı 9 kcal enerji sağlar. Kase margarinler de bilinenin aksine yüzde 60 yağ oranı içerdiğinden 1 gramında sadece 5.4 kcal enerji sağlar. Bu sebeple yağsız bir diyet uygulamak sağlık açısından doğru değildir. Vücudumuzun yağa da ihtiyacı vardır. Sağlıklı olarak yaşamak için en önemli kural: Ölçülü, dengeli, sağlıklı beslen sağlıklı yaşa" dedi
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Obezite Kontrol Edilirse Kanser Azalır
Tumblr media
Obezite, Türkiye'de ve tüm dünyada pek çok kronik hastalığa yol açarak yaşamı tehdit eden önemli bir sağlık sorunudur. Pek çok kronik hastalığın en önemli nedeni olan aşırı kiloların kontrol altına alınması, yalnızca estetik değil sağlık açısından da gereklidir. "Kilosunu kontrol altında tutan bir kişinin hayatını kontrol altına alabileceği" görüşünden yola çıkan Memorial Antalya Hastanesi Kilo Kontrol Merkezi uzmanları, obezite ameliyatı olmuş hastalar ile cerrahiye aday kişilerle Memorial Antalya Hastanesi'nde bir araya geldi. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Alihan Gürkan ve Op. Dr. Tolgay Akın, Op. Dr. Halis Müşfik Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Berna Ertuğ, tarafından, aşırı kilo alımının nedenleri ile tedavi yollarını masaya yatırıldı. Toplantıda, aşırı şişmanlık tedavisinde hangi hastanın nasıl bir tedaviden en yüksek oranda yararı görebileceği değerlendirildi. Cerrahi sonrası kilo vermiş ve yaşamları değişmiş hastalar, katılımcılarla deneyimlerini paylaştı. Obez gencin yaşam beklentisi 12 yıl kısalıyor Memorial Sağlık Grubu Antalya Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de obezite tablosunun her geçen gün olumsuz yönde değiştiğini söyledi. Aşırı kilo sorununun son 10 yılda ciddi bir artış gösterdiğinin altını çizen Prof. Dr. Gürkan, Türkiye'de erkeklerin %25'i, kadınların da %40'ı aşırı kilolu. Yapılan araştırmalar, diyet ve egzersizle kilo verebilen kişi sayısının %3 ila %10'u geçmediğini gösteriyor. Geriye kalan %90, kanser, diyabet ve kalp hastalığı riski altında. Obezite gençlerin yaşamını da önemli ölçüde etkiliyor. 20 yaşındaki bir gencin yaşam beklentisi, yaşıtlarına oranla 12 yıl azalıyor. Ancak tehlikeyi gösteren tüm bu verilere rağmen obeziteye karşı savaş Türkiye'de de dünyada da yeterli değil" diye konuştu. Kanserin en önemli nedenlerinden biri obezite Her 3 kişiden birinin yaşamını aşırı kilolu olarak sürdürdüğü ABD'de mide ve bağırsak kanserine yakalanan hastaların önemli bir bölümünün obez olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gürkan, "Kanser nasıl ciddiyetle ele alınan ve tedavi edilen bir hastalıksa, obezite de aynı şekilde tedavi edilmeli. Yalnızca bir dış görünüm ve estetik sorun olarak algılanmamalı. Ortalama kiloda olan her yetişkin vücut kitle indeksini %1 oranında düşürürse, bu oran yaklaşık 1 kilo demektir ve kanser vakalarının artışı durdurulabilir. Obezite kontrol altına alınırsa, her yeni 100 bin kanser vakası önlenebilir" açıklaması yaptı. Yumurtalık, yemek borusu ve karaciğer kanserleri ile aşırı kilo arasında yakın bir ilişki olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gürkan şu bilgileri verdi: "ABD'de yapılan çalışmalarda, mide ve bağırsak kanserinden 3 kat fazla oranda obezite nedeniyle insanların yaşamını yitirdiği ortaya konulmuş. Tüm kanserlerin %7'sinin oluşum nedeni de obezite. Bu oran, yemek borusu ve rahim kanserinde aşırı kilonun etkisini %40'a kadar çıkarıyor. Obezite, kanserin azaltılması için mutlaka tedavi edilmeli." Obezite ameliyatlarıyla kısır döngüden çıkılabilir Kalıcı kilo kontrolünde en etkili tedavi yöntemlerinden biri olan obezite cerrahisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Gürkan, "Obezite için uygulanan tedavi ve diyet programlarıyla kilo vermeyi başaramayan bazı hastaların ameliyat ile kilo vermeleri sağlanabiliyor. Beden Kitle İndeksi (BKİ) 40'dan yüksek olan ya da BKİ'i 35'den yüksek ve yandaş hastalığı olan, bu nedenle sağlığı tehlike altındaki kişilerde kilo verdirme amaçlı cerrahi girişimler uygulanabiliyor. Bu operasyonlarla, kişiler girdikleri kısır döngüden çıkabiliyor. Obezite cerrahi işlemlerinden biri olan tüp mide ameliyatı sonrası kişiler, endokrinoloji uzmanı ve diyetisyen takibinde 3-4 ay içinde ortalama 30-40 kilo verebiliyor" ifadelerini kullandı.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Üç adımda etkili 'Aile Boyu Fitness'
Tumblr media
Çocukların birçok konuda ebeveynlerini model aldıklarını belirten Herbalife Global Fitness Eğitim Direktörü Samantha Clayton, "Anne babalar kendileri de aktif bir yaşam sürerek çocuklarını aktif olmaları için teşvik edebilirler. Eğer kendi vücudunuz hakkında olumsuz yargılarda bulunursanız, çocuklar bu sözleri cımbızla çekerler ve kendileriyle ilgili güvensizlik yaşamaya başlarlar" dedi. Clayton, aile boyu aktif bir yaşama teşvik edecek önerilerini paylaştı. Çocuklar gelişiminin erken safhalarında fiziksel aktiviteleri öğrenirken ebeveynlerin de onlara örnek olmaları gerekiyor. Çocuklar temelde davranışlarını ebeveynlerini model alarak şekillendirirler. Bu durum vücudumuzun görünümü için de geçerli. Çocuklar ebeveynlerini, insanların gördüğü gibi görmez, selülit ya da fazlalıkları fark etmezler. Onlar anne babalarını sevginin ve mükemmelliğin vücut bulmuş hali olarak görürler. Ebeveynler kendi vücutları hakkında olumsuz yargılarda bulunursa çocuklar da bu sözleri adeta cımbızla çeker gibi alır ve kendileriyle ilgili güvensizlik yaşamaya başlarlar. Herbalife Global Fitness Eğitim Direktörü Samantha Clayton "Eğer çocuklarınızı küçük yaşta başarıya ulaşmaya koşullandırırsanız, yetişkin olduklarında da bu şekilde devam ederler." diyor. Ebeveynlerin, sağlıklı ve aktif olmak arasındaki dengeyi olumlu bir şekilde tutturması gerektiğini belirten Clayton, aile boyu sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürdürmek için 3 önemli yöntemi paylaştı: Olumlu Sözcükler Kurun Seçtiğimiz sözcükler hayatımız için çok önemlidir. Arkadaşlıklarda, ilişkilerde, iş ilişkilerinde, vücudumuzla ilgili söylemlerimizde, kısacası her konuda olumlu bir dil kullanmak için doğru seçimler yapmamız gerekiyor. Her birimizin vücuduyla ilgili bir sorunu olabilir, ancak vücudumuzdaki kusurlardan bahsederken çocuklarımızı üzebiliriz. En zor günlerde bile güzelliğin içten geldiğini fark edip konuşurken olumlu cümleler kurmak gerekiyor. Meselelere her zaman olumlu yaklaşım geliştirmeye gayret edin. Olumlu Düşünün Vücudunuzla ilgili olumsuz fikirleriniz varsa, vücudunuza duyduğunuz güveni arttıracak olumlu ifadeler bulmaya çalışın. Kendinizi daha iyi hissetmek için rutininizde küçük değişiklikler yaptığınızda bu ifadeler çok daha anlamlı gelecektir. Örneğin, başka seçeneklerden mahrum kaldığınızı düşünerek sağlıklı beslenme tarzından korkulacak bir şeymiş gibi bahsettiğinizde, çocuklarınız sağlıksız besinlerin tüketiminin sınırlandırılmasına karşı olumsuz duygular geliştirebilirler. Denge bulmak kolay değildir. Genel sağlık durumunuz için neyin daha iyi olacağı konusunda düşünce yapınızı değiştirmek bu bakımdan kilit rol oynayacaktır. 'Daha sağlıklı oluyorum' veya 'Aktif ve sağlıklı bir ebeveyn olmak için çalışıyorum' gibi olumlu ifadeleri paylaşmaya gayret edin. Buna özellikle çocuklarınızın yanındayken dikkat etmelisiniz çünkü çocuklar ergenlik öncesinde söylediklerinizden çok fazla etkilenirler. Olumlu eylemlerin ve sözcüklerin olumlu düşüncelerle başladığını unutmayın. Harekete Geçmeye Odaklanın Bütün ailenin hareket etmesini sağlamak size bir angarya gibi görünmesin. Haftalık aktiviteleri bir alışkanlık haline getirdiğinizde, bu aktiviteleri aileniz ile birlikte gerçekleştirmeyi iple çekmeye başlayacaksınız. Çocukların spor faaliyetlerinin ebeveynlerin egzersiz yapması için mükemmel bir fırsat olduğuna inanıyorum. Çocuklar oyunla meşgulken, ebeveynler de sportif aktivitelerinde bulunabilirler. Çocuğunuz annesine veya babasına bakıp onun da egzersiz yaptığını gördüğünde, onun önünde harika bir örnek teşkil etmiş olacaksınız. Önce kendiniz aktif olun ve iyi hissetmeye başlayın, sonra yavaş yavaş ailenize de bu fikirleri aşılayın. Aşağıda başlangıç olarak kullanmanız için kolay bir egzersiz programına yer verdim! Haftanın Egzersizi 1- Yürüyüş 2- Düşük Tempolu Koşu 3- Koşu – Seviyenize göre yukarıdaki seçeneklerden ikisini seçin. Not: Eğer daha önce egzersiz yapmadıysanız, 1 ve 2 numaralı seçenekleri tercih edin. Kendinizi hazır hissettiğinizde, 2 ve 3'e geçebilirsiniz. – 45 saniye süreyle düşük numaralı egzersizi yapın ve sonra 30 saniye süreyle diğer egzersizi gerçekleştirin. – Nefesinizi 30 saniye süreyle tutarak birkaç esneme hareketi yapın. – Bu rutini 5 kez tekrarlayın. Tempolu yürüyüş yapmaya hazır değil misiniz? 1 numarada yavaş yürüyün ve 2 numarada da hızlı yürüyüş yapın. Sürelere ve setlere uymaya özen gösterin ancak mevcut seviyenize göre koşu/düşük tempolu koşu/yürüyüş programında ayarlamalar yapabilirsiniz. Harekete geçmek düşünceyle başlar; bu yüzden olumlu düşünün, seçtiğiniz sözcüklerin düşüncelerinizle uyumlu olmasına dikkat edin. Bunun sonucunda, vücudunuz da olumlu karşılık verecektir.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Çocuklarınızla TV izlemek yerine yürüyüşe çıkın
Tumblr media
Obezite; günümüzde hem çocuklar, hem de yetişkinler için endişe verici boyutlara ulaşmış durumda. Şu anda çocuklarımızın %20-25'i obez olarak sınıflandırılıyor. 10 yıl önce diyabet, yüksek tansiyon ve osteoartrit gibi hastalıklar çocuk hastalarda hemen hiç bilinmezken şimdi bunları görüyoruz. Peki ne yapmalı? Obezite & Metabolik Cerrah Prof. Dr. Halil Coşkun, çocuklarda obeziteyi önlemek ve tedavi etmek için yapabileceklerimiz hakkında önemli bilgiler verdi. ÇOCUKLARA DAHA BÜYÜK PORSİYON VERMEYİN "Son 30 yılda yemek yeme tarzımızdaki önemli değişim çocukların daha büyük porsiyonlar ve atıştırmalık yiyeceklerle şekerli içeceklere daha fazla bağımlı olmasına sebep olmaktadır. Daha sağlıklı ve gerekli besinlerden mahrum ederek daha çok şeker verilen bebeklerde, bu tür gıdalara karşı bir tercih geliştiğini bilmekteyiz. MEŞRUBATLAR İKRAM OLARAK KALSIN Oldukça yakın dönemlere kadar nadir birer "ikram" olan meşrubat vs şekerli içecekler, beslenmemizin temel dayanağı haline gelmiştir. Büyük porsiyonlar da ayrı bir problemdir. Daha çok yemek verilen çocuklar, aşırı yemek yemeye eğilim göstermektedir. İyi bir temel kural, porsiyon başına 10 gramdan fazla şeker içeren gıdalardan kaçınmaktır. TATLI YA DA ATIŞTIRMALIK YERİNE MEYVE VERİN Beslenme ile ilgili bir diğer müdahale de daha fazla meyve ve sebze yenmesini teşvik etmektir. Meyve kasesinin dolu olduğundan emin olun ve tatlı ya da atıştırma yerine düzenli olarak meyve verin. Buzdolabınızdaki meyve ve sebzelerin hep çocuklarınızın rahat erişebileceği biçimde yer aldığına emin olun. AİLECEK EGZERSİZ YAPIN Yaşam tarzımızla ilgili çocukluk obezitesine katkıda bulunan bir başka büyük fark da daha az egzersizdir. Yetişkinler olarak yeterince aktif değiliz. Bir aile olarak egzersiz yapmak ve birlikte oynamak aile bağlarını güçlendirmenin yanında genel aktivite düzeyimizi artırmak için de önemli rol oynamaktadır. Çocuklarınız ile birlikte TV izlemek yerine, birlikte basketbol oynayın, yürüyüşe ya da gezmeye çıkın. YAŞAM TARZI DEĞİŞMELİ Çocuğunuz olması gerektiğinden fazla kilolu ise başlamak için en iyi yol, size en yakın çocuk hastanesini arayarak kilolu çocukların tedavisi için mevcut imkanlarını sormaktır. Çocukluk obezitesi problemi yaygın bir hale gelmiş olduğundan, bunu ele alan programlarda da gelişme söz konusudur. Obeziteyi önlemek ve tedavi etmek için yapabileceğimiz her şeyi yapmak zorundayız. Bu, hepimiz tarafından önemli bir kararlılık ve yaşam tarzı değişiklikleri gerektirmektedir. Ancak çocuklarımız için en iyisi neyse onu isteriz ve bu da bazı seçimler yapmak anlamına gelmektedir. İyi haber, değişimin yalnız çocuklarımız için değil, aynı zamanda bu çocukların yaşamlarında bulunan büyükler için de yarar sağlayacağıdır."
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Egzersiz yapmak bazı kanserleri azaltıyor…
Tumblr media
Egzersiz; sağlığınız için faydalı olmakla beraber, kalp rahatsızlığı ve diyabet gibi problemlerle karşılaşma riskiniz azaltıyor… JAMA dergisinde yayımlanan büyük bir çalışma, egzersizin, birçok kanser türüne yakalanma riskinin azaltılmasında önemli bir faktör olduğunu ispatlamıştır. Cleveland Kliniği Onkoloji Tıp Doktoru Dale Sheppard araştırma hakkında şöyle yorum yaptı: "Bu çalışma; 13 farklı kanser türümünün insanların daha aktif olması ile etkilendiğini göstermektedir" Daha fazla aktivite, daha az risk Araştırmacılar, toplamda yaklaşık 1.5 milyon insanı kapsayan 12 farklı çalışmaya ait verileri incelediler ve boş zamanlarda yapılan fiziksel aktivitenin veya egzersizin, 26 farklı kanser türü üzerindeki nasıl bir etkisi olduğunu görmek istediler. Elde edilen verilere göre; 26 kanser türünün 13'ünde (bunlara kolon, baş, boyun ve göğüs kanserleri de dahildir) boş zamanlardaki fiziksel aktivite artışının daha düşük kanser riski ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Doktor Shepard'ın söylediğine göre, böbrek, karaciğer ve akciğer de dahil olmak üzere yedi kanser tipinde aktivite seviyesindeki artışa bağlı olarak kanser riskinde 20% ve fazlası oranında düşme görülmektedir. Kanseri önlemenin anahtarları Bilim adamları egzersiz yapmanın kanser riskini neden etkilediğini tam olarak bilmemektedirler. Ancak, Doktor Shepard'a göre egzersizin hastalığı önlemeye yardımcı anahtardan biri olduğu kesindir. Kanseri önlemenin anahtarlarından bazıları şunlardır: İyi beslenin, bol bol uyuyun, kilonuza dikkat edin ve egzersiz yapın. Doktor Shepard'ın söylediğine göre; "Bunlar kanseri önleyen şeylerdir. Bunlar, birisi kansere yakalandığında, tedavilerini daha kolay atlatmalarında yardımcı olurlar. Yani, egzersiz bunun en büyük parçasıdır." Çok iyi bilinmektedir ki, egzersiz sağlığınız için faydalıdır, kalp rahatsızlığı ve diyabet gibi problemlerle karşılaşma riskiniz azaltabilir. Amerika Ulusal Kanser Enstitüsü Araştırmacıları, fiziksel aktivitenin kalp sağlığına yardımcı olduğu gibi kanser riskini de azaltıp azaltmadığını öğrenmek istediler. Ayrıca, ilişkinin vücut büyüklüğü veya kişinin sigara içip içmediği ile ilişkisini de anlamayı amaçladılar. Bulguları: 26 kanser türünün 13'ünde boş zamanlardaki fiziksel aktivite artışının daha düşük kanser riski ile ilişkili olduğu ve egzersizin, herhangi bir kansere yakalanma riskini de 7% oranında düşürdüğü görülmektedir. HASTALIK RİSKİ DÜŞMEKTEDİR… Orta düzeyden güçlü düzeye kadar aktif katılımcılar için araştırmacıların ulaştığı sonuçlar şöyledir; • Yemek borusu kanseri riskinde 42% azalma — en güçlü etki • Karaciğer kanseri riskinde 27% azalma • Akciğer kanseri riskinde 26% azalma • Kan kanserinin bir türüne ait riskte 20% azalma • Göğüs kanseri riskinde 10% azalma Ancak, artan fiziksel aktiviteye bağlı olarak erken evre prostat ve cilt kanserleri risklerinde de artış görülmektedir. Araştırmacılar, cilt kanseri riskindeki artışın olası nedeni olarak güneşi görmektedirler, çünkü fiziksel aktivite çoğunlukla açık havada yapılmaktadır. Ayrıca, ultraviyole ışığın daha yoğun olduğu coğrafyalarda, fiziksel aktivite-kara tümör ilişkisinin daha güçlü olduğu da görülmüştür. Fiziksel olarak aktif erkeklerin prostat kanseri taramasından geçmesinin daha olası olduğunu düşünmektedirler. Bu nedenle de bu kişilerde bu yavaş gelişen, belirtisiz hastalığın teşhisi daha fazla gerçekleşmektedir. Boş zaman aktiviteleri Bu proje kapsamında araştırmacılar, 12 Amerikan ve Avrupa çalışma grubundan, 1987 ve 2004 yılları arasındaki fiziksel aktivitelerini raporlanmış olan 1.4 milyon katılımcıyı analiz etmişlerdir. Takım ayrıca, takip eden ortalama 11 yıllık dönemde, 26 tip kanserin bu insanlardaki görülme sıklığına bakmıştır. Çalışmalar boş zaman aktivitesi olarak adlandırılan aktivitelere odaklanmıştır. Buna göre boş zaman aktivitesi, kişinin, zinde ve sağlıklı kalmak için yaptığı fiziksel aktiviteler olarak tanımlanmaktadır. Bu tip aktivitelere örnek olarak yürümek, koşmak veya yüzmek verilebilir. Katılımcılar, bu aktivitelere her hafta ne kadar zaman ayırdıklarını bildirmişlerdir. Örneğin, haftada 150 dakikalık yürüyüş, orta düzey bir efor olarak kabul edilmektedir. Araştırmacılar vücut kütle endeksini de dikkate aldıkları durumda dahi, kanser riski ve aktivite seviyesi arasındaki ilişkilerin 10 tanesi geçerliliğini korumuştur. Araştırmacılar, katılımcıların sigara içip içmediğini de hesaba kattıklarında, akciğer kanserlerinde, fiziksel aktivite ile düşük risk arasındaki ilişki daha da güçlü hale gelmektedir.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Aç Kalmadan Kilo Verebilirsiniz!
Aç kalmadan fazla kilolardan kurtulmak hiç de zor değil. Artık sizi açlık krizlerine sokan sıkı diyetlere elveda diyebilirsiniz. Çünkü, doğru alışkanlıklar edinerek aç kalmadan kilo verebilir ve sağlıklı beslenebilirsiniz... • Yemeğe salata yiyerek başlayın. Öğle yemeğine salata yiyerek başlayanların yüzde 12 daha az kalori aldıkları belirlenmiş. Bu nedenle öğleyin krem şantili yiyeceklerden uzak durun ve yemeğe salata yiyerek başlayın. • Kemer takın. Yüksek kalorili ama düşük besin değerli yiyecekler yemek istediğiniz zaman açlık hissetmeyecek kadar kemerinizi sıkın. Ulaşmak istediğiniz ölçüye kadar bu yönteme devam edin. • Baharatlı gıdalar tüketin. Metabolizmanızı çalıştıran kapsaisin en çok acı biberde bulunur. Süt ürünleri ise kapsaisinin görevini yapmasına sudan daha çok yardımcı olur. • 10 öğün yiyin. Eğer iş ya da farklı nedenlerle stres yaşıyorsanız, düşüncelerinizi kontrol edemiyorsanız, çok acıkmış hissedebilirsiniz. Bu durumda birşeyler yedikten 10 dakika sonra yine aç hissedebilirsiniz. Bu durumda günde 10 defa tüketebileceğiniz sebze ve meyveleri belirleyin ve bunları yiyin. • Pizza, lahmacun gibi yiyeceklerdeki yağları peçete yardımıyla azaltabilirsiniz. • Sebze ve meyveleri kabuklarıyla tüketin. Elma, armut, salatalık gibi meyve ve sebzelerin kabukları lif açısından zengindir. Hatta portakalı bile kabuğunun tamamını soymadan beyaz yerini bırakarak yiyebilirsiniz. • Süt için. Günde alınan 1800 mg kalsiyum kalori emilimini sağlıyor. Bu nedenle kahvenizi sütlü ya da kalsiyum içeren gıdalarla için. • Düzenli olarak yiyecek günlüğü tutun. Protein, karbonhidrat, yağ gibi besinleri beslenme planınıza ne ölçüde dahil ettiğinizi böylece kontrol edebileceksiniz. • Yemekten sonra ufak bir parça bitter çikolata yemek size kilo aldırmaz. Bunun dışında minik kekler yada meyve iyi bir seçenek olabilir. • Sadece tek elle yiyin ve için. Eğer bir partideyseniz bir elinizde içecek diğer elinizle çerez tüketmeye çalışmayın. Sağ elinizle içip yerseniz daha az yiyip içersiniz. • Tabakta beslenin. Kavanozdan, kutudan ya da dev kaselerden yemeyin. Gıdaları tabağınıza alarak beslenin. Böylece daha az yersiniz. • Sevdiklerinizle zaman geçirin. İş arkadaşlarınız, dostlarınız veya ailenizden birileriyle vakit geçirin. Bu sıkıntılı dönemi daha rahat atlatmanızı sağlar. • Organik gıdaları tercih edin. Kepekli ve ya tahıllı ekmekleri, lifli gıdaları tercih edin. • Akşam yemeğine ne yiyeceğinize karar vererek çıkın. Restorana gittiğinizde ne yemek istediğinize düşünerek karar verin. Acele etmeyin, küçük porsiyonlu, doyurucu ancak az kalorili yiyecekleri yiyin. • Yıkanmış, doğranmış sebzeleri alın. Evet biraz fazla ödeyebilirsiniz ancak enerji için düşük kalorili bu sebzeleri tüketebilirsiniz. Sebzeleri hemen ulaşabileceğiniz yerlere koyun. Böylece birşeyler yemek istediğinizde diğer kalorili seçeneklerden uzak durabilirsiniz. • Öğleden sonra saat 15:00'de birşeyler atıştırmayı unutmayın. 150 kalorilik bir atıştırma daha sonra yenilebilecek 400 kaloriyi önler. • Dondurma yemek için dışarı çıkın. Dondurmalı soğuk pastalar, cipsler ya da paket dondurmalar yemek yerine dışarı çıkın. Eve bu tür kilo aldıracak yiyecekler almayın. Böylece canınız dondurma yemek istediğinde bir kutu yerine sadece bir külah dondurma yersiniz. • Ellerinizi meşgul edin. Stresliyken birşeyler yememenin en iyi yolu ellerinizi başka işlerle meşgul etmektir. Bir paket cips yemek yerine örgü örerek stres atabilirsiniz. Resim yapmak, ağaçla ilgilenmek gibi işler de sizi meşgul edebilir. • Ekmek almayın. Ekmek uzatanlara gülümseyerek teşekkür edin ve hayır deyin. • Kremadan uzak durun. Burger ya da sandviç yediğinizde mayonez, ketçap ya da krema koydurmayın. Bu tür servis edilenlerin kremalarını bıçakla üzerinden alın. Böylece yarım kalori daha az almış olursunuz. • Bazen çılgın olun. Hiç birşey yememek sizi zayıflatmayacak ya da mutlu etmeyecek. Haftada bir ya da iki öğünde yemek istediğiniz herşeyi yiyerek kendinizi ödüllendirin.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Hızlı yağ yakan detoks diyeti
Tumblr media
Yanlış yapılan detoks diyetleri vücutta kalıcı hasarlara sebep olabiliyor Günümüzün popüler beslenme trendlerinden detoks diyetleri çoğunlukla amacının dışında uygulanmaya başlandı. "Detoksifikasyonu" yani vücutta arınma sağlamak için ortaya çıkan bu diyetler kilo vermek için kullanılıyor.Ancak detoks diyetleri yanlış uygulandığında vücutta kalıcı hasarlara sebep olabiliyor. Uzmanlar detoks diyet uygulamak isteyenlerin doktorlarına danışmalarını; diyetisyen kontrolünde bu diyetlere başlamalarını ve kesinlikle egzersiz veya spor yapmamalarını öneriyor. Bayındır Söğütözü Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Diyetisyeni Gökçen Ural, detoks diyetlerle ilgili şu bilgileri veriyor; Detoks diyetler neden uygulanır? Detoks diyetlerinin amacı; vücudumuzda üretilen kimyasal ve toksik bileşiklerin atımını ya da uzaklaştırılmasını sağlamak. Bunu yaparken de vücudumuz havayı, yiyecekleri ve suyu kullanıyor. Detoks diyetlerinin birçok çeşidi bulunuyor ve besin kaynağı olarak genellikle meyveler, sebzeler, kuruyemişler ve tohumlar kullanılıyor. Hayvansal kaynaklı ürünler, şeker, kafein ve alkol gibi besinsel içerikleri olan yiyecekler de tercih edilmeyen besinler arasında yer alıyor. Detoks diyetlerinde içerik olarak en çok meyve/sebze suları, bitkisel çaylar ve su kullanılıyor. Detoks bilimselliği kanıtlanamamış popüler diyetler arasında yer alıyor. Detoks diyetler kilo verme amaçlı kullanıldığında nasıl sonuç veriyor? Detoks diyetler sebze ve meyve tüketimini artırarak posa ve antioksidan alımını yükseltiyor. Vücut ihtiyacı olan vitaminleri, lifleri ve antioksidanları alıyor. Düşük kaloriye sahip bu diyetler kilo verilmesini de sağlıyor. Detoks diyetinde kilo verilmesinin tek nedeni kalori kısıtlamasının yapılması. Bu diyetler zayıflama için kullanılmaması gereken, insan sağlığını riske atan diyetler. Bu tür diyetlerden özellikle hamilelerin, tansiyon, diyabet ve böbrek hastalığı olan kişilerin kaçınması gerekiyor. Detoks diyetlerin yanlış uygulanmasının zararları nelerdir? Bu tür diyetlerde özellikle et ve süt ürünleri tüketilmiyor. Bu yüzden vücut açlığa girerek kas kayıplarının olmasına neden oluyor ve ileriki yaşlarda hem kemik kırılmaları ve erimelerine hem de sarkopeni denilen ciddi kas kayıplarına neden olarak; ellerde titreme ve kavrama gücünde zayıflık, yutma güçlüğü ve demans (bunama) gibi hastalıkların ortaya çıkmasına da neden olabiliyor. Detoks diyetlerini zayıflama amaçlı yanlış uygulayan kişilerde kısa vadede baş ağrısı, anksiyete, kas ve sıvı kaybı ve kan şekerinde ciddi düşmeler gibi durumlar ortaya çıkıyor. Detoks diyetlerine vücudumuzun ihtiyacı var mı? Vücudumuzda detoksifikasyon işlemini yapan organlarımız var. Detoks diyetleri popüler olmadan önce de karaciğer, akciğer, böbrek ve deri detoksifikasyonu sağlayarak toksinlerin atılmasını düzenli ve olması gerektiği gibi yerine getiriyorlardı. Detoks diyetlerini uygulamak daha fazla vücudun arınmasına yardımcı olur mu? Detoks diyetler vücudun arınmasına yardım oluyor tabii ancak fazla dozlarda ve miktarlarda alınan vitamin, mineral ve posa yine bazı hastalıkların oluşmasına neden oluyor. Mesela fazla alınan lif; demir mineralinin emilimini azaltarak anemiye neden olabiliyor.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Obeziteden koruyan 8 öneri!
Tumblr media
Sağlığı tehdit eden en önemli sorunların başında gelen obezite ile mücadelede hatalı yemek alışkanlıkları geliyor. Uzmanlara göre 8 adımda bu yanlışlıkları düzeltmek mümkün: Göz önünde yiyecek bulundurmamak, mutfakta fazla zaman harcamamak, serviste küçük boy kepçe kullanmak bunlardan sadece bir kaçı… Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Köse, obezitenin önlenebilen kronik bir hastalık olduğunu belirterek "Dünya Sağlık Örgütü'ne göre obezite ve şişmanlık, sağlık için risk oluşturan anormal veya aşırı yağ depolanmasıdır. Obeziteyi belirlemek için Dünya Sağlık Örgütü'nün obezite sınıflaması kullanılır ve genellikle Beden Kütle İndeksi (BKİ) esas alınır. BKİ, vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m) karesine (BKİ=kg/m2 ) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. BKİ değeri yetişkinlerde 18,5 ile 24,9 değerleri arasında olmalıdır. BKİ boy uzunluğuna göre vücut ağırlığını değerlendiren bir gösterge olup, vücutta yağ dağılımı hakkında bilgi vermez. Bu yüzden yapılan son çalışmalarda bel çevresi daha çok önem kazanmıştır" dedi. Obezite çocukluk çağında önlenmelidir Çocuklukta başlayan obezitenin yağ hücre sayısının artışı ile gerçekleştiğini belirten Köse, şunları söyledi: "Bu durum engellenmez ise yağ hücresi sayısı artar bu da yetişkinlikteki obezite riskini arttırır. Yetişkinlikte sonradan görülen obezite yağ hücrelerinin hacminin, normal ağırlıktaki insanlara oranla daha büyük olması anlamına gelir. Burada yağ hücrelerinin boyutu büyür, sayısı değişmez. Bu yüzden obezite çocukluk çağında önlenmesi gereken kronik bir hastalıktır. Okul çağı, 6-11 yaş grubundaki çocukları kapsar. Büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu, yaşam boyu sürebilecek davranışların büyük ölçüde kazanıldığı bir dönemdir. Vücut ağırlığındaki artış yaklaşık 20 yaşına kadar devam eder. Boy uzunluğunda artış ise kızlarda 17 yaştan sonra genellikle durur, erkeklerde yavaş da olsa devam eder. Bu büyüme süreci önemli miktarda enerji ve yeni dokuların yapımı için daha fazla miktarda protein, vitamin ve mineralleri gerektirir. Tüm enerji ve besin ögelerinin yeterli ve dengeli karşılanabilmesi için 6-11 yaş grubu çocukların tüketmeleri gereken besinlerin kaliteli ve yeterli miktarlarda olması önemlidir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise besinlerin içeriğidir. Ayakta hazır beslenme yeterli enerjiyi sağlarken kalitesizliği ile obeziteye sebep olmaktadır." Sağlıklı beslenme için 5 öğün Yeterli ve dengeli beslenmenin tanımına baktığımızda; büyüme, gelişme, sağlıklı ve verimli olarak uzun süre yaşamak için gerekli olan besin ögelerinin her birini yeterli miktarda almaktır. Hem çocuklukta hem de yetişkinlikte uygulanacak beslenme programı, günlük en az 5 öğünlük düzenli ve sık aralıklarla uygulanmalıdır. Ana öğünlerde dört besin grubuna dikkat Ana öğünlerde 4 besin grubundan da tüketilmesi gerekir. Et, süt, tahıl ve meyve-sebze grubu olarak ayrılan besin gruplarına baktığımızda bir öğünde her besin grubundan az miktarda tüketim yapılmalıdır. Örneğin; kahvaltıda et grubundan yumurta, süt grubundan peynir, tahıl grubundan tam tahıllı ekmek ve meyve-sebze grubundan domates ile yeşillik olabilir. Her öğünde sebze tüketilmelidir. Meyveler ise ara öğünde tüketilebilir. Her gün düzenli yürüyüş şart Obezite ile mücadelede fiziksel aktivitenin de önemli olduğunu belirten Gizem Köse, "Yapılan çalışmalara baktığımızda her gün düzenli egzersiz / yürüyüş yapılması obezite riskini azaltmaktadır. Günde 30-60 dakika yürüyüş yeterlidir. Önemli olan yapacağınız aktivitenin düzenli olarak haftanın 4 günü uygulanmasıdır. Günlük fiziksel aktivitenizi arttırmanız vücut sağlığınız için olumlu geri dönüş sağlayacaktır. Bu önerilere kulak verin Obeziteyi önlemek için yemek alışkanlıklarının da önemine dikkat çeken Gizem Köse, hatalı yemek alışkanlıklarının terk edilmesi gerektiğini belirterek 8 sağlıklı öneride bulundu: - Göz önünde yiyecek bulundurmamak, - Mutfakta fazla zaman harcamamak, en kısa surede işi bitirip uzaklaşmak, - Yüksek enerjili ve yenilmemesi gereken besinleri evde bulundurmamak, - Serviste küçük boy kepçe kullanmak, - Yemek biter bitmez sofradan kalkmak, - Servis yaptıktan sonra servis kabını sofradan kaldırmak, - Lokmalar arasında çatal ve kaşığı elinden bırakmak, - Mümkün olduğunca iyi çiğneyerek yavaş yemek."
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Porsiyonunu Kontrol Etme Zamanı
Yıllardır, bazı insanların zayıf kalırken, bazılarının neden şişmanladığı ve fazla kilonun verilmesi ve korunmasının neden bu kadar zor olduğu ile ilgili çokça açıklama yapıldı. Ülkemizdeki obezite oranı son 5 senede yaklaşık yüzde 20 artış olduğu düşünüldüğünde zorunlu porsiyon kontrolü kaçınılmaz son oluyor.  Diyetisyen Kübra Bal porsiyon kontrolünü nasıl sağlayabiliriz konusunu açıklarken, buzdolabınızda olması gereken ve en önemlisi sevilerek yenebilecek besinleri de sıralıyor. Porsiyon Harfiyatından Vazgeç İnsanlar büyük boyu gördülerinde maalesef onu tercih ediyor. Bu durum ağırlıklı olarak hem Türkiye'de hem de Amerika'da bu şekilde ilerliyor. Beslenme alışkanlıklarında ucuz gıdaların ve yağların piyasada gitgide artmasıyla marketlerde kampanyalı ürünler yada büyük paketler daha hesaplı gözüküyor. Cebe faydalı durumlar kişide fazla kiloya ve porsiyon harfiyatına sebep olabiliyor. Ayrıca Türk toplumunun alışkın olduğu büyük tencerelerde yemek pişirme alışkanlığı da daha fazla yemeye sebep oluyor ve dolasıyla da istenmeyen kiloya ve hastalıklara davetiye çıkartıyor. Kontrol Senin Elinde Diyetisyen Kübra Bal ''zorunlu porsiyon kontrolü'' ile her zaman doğru miktarlarda yemek alışverişi yapmanızı, pişirmenizi ve buzdolabınızda hazır halde bulundurmanızı öneriyor. Buzdolabında öğünlerinizin yer alması biranlık açlık krizinin sonunda yüksek kalori almanızı önleyebilir. Sevdiğiniz yiyeceklerden uygun miktarlarda bulundurmanız sizi sağlıklı beslenme alışkanlığına da yönlendirmeye yardımcı olacaktır. Mutfağını Düzenle Et, tavuk, balık reyonu: Et reyonuna geldiğinizde ilk yapmanız gereken tüketeceğiniz etin çeşidini ve alacağınız miktarı belirlemek. Canınız kırmızı et çektiyse görünür yağlarının olmamasına dikkat etmelisiniz. Özellikle yağ içeriği daha az olan antrikot veya biftek kırmızı ette en doğru seçimler olacaktır. Tavuk alacaksanız, göğüs kısmı daha sağlıklıdır. Eğer lezzeti ön planda tutanlardansanız yağ içeriği biraz daha fazla olan but'u da tercih edebilirsiniz. Nadir de olsa kendinize kanat ziyafeti vermek istiyorsanız dikkat: 4-5 adetten fazla tüketmemelisiniz. Balık en sağlıklı et grubu olsa da ülkemizdeki tüketim oranı maalesef çok düşük. Oysa zengin Omega-3 içeriği ile balık alternatifsizdir. Abur-Cubur Reyonu Bizimle Değilsin Aç olarak gidilen alışverişlerde en tehlikeli reyon abur-cubur reyonudur. Eğer alışverişe aç karnına çıktıysanız yada uzun süre besin tüketmemişseniz kendinizi bu reyonun önünde bilinçsizce alışveriş yaparken bulabilirsiniz. Bu yüzden alışverişe her zaman tok karnına çıkmaya özen göstermeli, kendinizi ödüllendirdiğimiz bu reyonda doğru seçimi yapmaya dikkat etmelisiniz. Çikolata alacaksanız daha çok bitter olan çikolatalarla kalori içeriği düşük olan barları; bisküvi alacaksanız light olanları ve krakerleri tercih etmelisiniz. Kremalı, karamelli, yüksek kalorili çikolatalar ise karın bölgesinde yağlanmaya neden olacağı için kaçınılması gerekenler arasındadır. Sağlıklı yaşamın en önemli destekçisi içecek reyonu Doğru içecek tercihi hem kilo vermek isteyenler hem de sağlıklı beslenmeyi bir yaşam biçimi haline getirenler için önemlidir. Asitli içecekler, siyah çay, kahve içmek yerine ıhlamur, yeşil çay, beyaz çay, chai tea, ekinezya, rooibos, kuşburnu gibi bitki çayları şekersiz olarak sıklıkla tercih edilebilirsiniz. Bu sebeple dolabınızda bunlara yer açın. Eğer diyetteyseniz market alışverişlerinizde sıcak çikolatadan uzak durmaya çalışın. Unutmayın 1 bardak sıcak çikolara ortalama 300 kalori demek. Çok canınız çektiyse de light olanını tercih edebilirsiniz. Yağlı, bol salçalı akşam yemeklerinizi ise pişirmemek sizin elinizde. Bunlar yerine sağlıklı sebze yemekleri ve ızgara et seçeneklerini hayata geçirebilirsiniz. Diyetisyen Kübra Bal
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Zayıflamak için yağ yakıcı 5 gıda
Yazın kendini iyice göstermesiyle birlikte fazla kilolarla vedalaşma isteği de hayli artıyor. Kim istemez ki mayo, bikini tercihi yaparken fazlalıkları kapatanları değil rengarenk, desen desen olanları seçmeyi. Hiçbir şey için geç sayılmaz. Çünkü hayal ettiğiniz ölçülere 5 besin sayesinde ulaşabileceksiniz.  Üstelik bunun için sizi aktar aktar dolaştıracak ve yerken ağzınızı burnunuzu buruşturacak memnuniyetsizlik yaratan tatlar da yok. Yalnızca beslenmenize yağ yakıcı 5 gıdayı eklemeniz yeterli. Sports International diyetisyeni Şeyma Yılmaz, özellikle yağ yakımında çok iyi sonuç veren bu 5 besine dikkat çekiyor ve bir an önce forma girmeye karar verenlere bu yiyeceklerin yağ yakıcı etkilerini anlatıyor; "Yağ yakıcı özelliği olan bu 5 besini hemen her yerde bulmanız mümkün. Hemen buzdolabına koşun hepsi olmasa bile en az 3 tanesinin sizi beklediğini göreceksiniz. Kilo vermeye karar verdikten sonra listenizde yer vermeniz gereken bu 5 besinin özellikle yağ yakımına yönelik egzersizlerle birlikte mucizevi etkisi hayal ettiğiniz ölçülere kavuşmanızı sağlayacak." İşte kaloriyi düşürüp kilo kontrolünü gerçekleştirebileceğiniz her an her yerde bulabileceğiniz yağ yakımında etkili 5 besin; 1.KİVİ: 90'ların yemesi lüks sayılan meyvesi kivi artık ülkemizde de yetiştirilmekte, her yerde satılmakta hatta şu an belki de buzdolabınızda. Bu efsane meyve, portakal ve limona göre 2 kat daha fazla C vitamini içermektedir. C vitamini vücutta yağ yakma metabolizmasına etki eden karnitin sentezine yardım eder. Yapılan araştırmalar egzersiz öncesinde yeterli miktarda C vitamini alan bireylerin daha fazla yağ yakabildiklerini göstermektedir. Günde sadece bir kivi yemek günlük C vitamini ihtiyacını fazlasıyla karşılar. Bunların yanı sıra lif içeriği oldukça yüksek olan kivi tok kalmanızı sağlarken yüksek potasyum içeriği ile spor sonrası kas ağrıları için de birebirdir. 2. SALATALIK: Su oranı iyi ve düşük kalorili bazı besinler ara öğünler için çok iyi bir tercih olabilir. Salatalık %95 su içeriğiyle midede doygunluk sağlar ve öğünde alacağınız kalorinin düşmesine neden olur. Kilo kontrolü için hazırlanan diyetlerde sınırsız tüketime sahiptir. Acıktığınızda salatalık iyi bir seçenek olacaktır. Lif içeriğinin azalmaması için kabuklu tüketimi tercih edilmelidir. 3. YOĞURT: Yoğurt ekmekle birlikte memleketimiz hanelerinin demirbaşı durumunda bir besin olup göbek yağlarını eritmekte 10 kaplan gücündedir. Fakat önemli olan yağ yakarken kas kitlesini de korumak olduğundan yoğurt yüksek kalsiyum içeriği ile hücrede yağ yakma metabolizmasını arttırırken yüksek protein içeriğiyle ise kas kitlemizi korur. Yapılan çalışmalarda her gün yoğurt tüketen bireylerin tüketmeyenlere göre daha fazla kilo verdikleri ve bel çevresindeki yağların daha fazla azaldığı görülmüştür. Aynı zamanda yoğurt yağ yakma metabolizmasında etkili olan Konjuge Linoleik asit içermektedir (CLA). Konjuge Linoleik asit süt yağında bulunmaktadır. Hem kaloriyi düşürüp kilo kontrolü sağlamak için hem de yağ yakmada oldukça etkili bu yağ asitinden faydalanabilmek için yarım yağlı yoğurt tüketilebilir. 4. ENGİNAR: Karaciğer dostu olarak tanınan enginar, magnezyum, potasyum ve lif deposu. İçeriğindeki yüksek magnezyumla yağ yakımını hızlandırmakta aynı zamanda yüksek potasyum içeriği ile vücudumuzun sıvı dengesini sağlamaktadır. Yüksek lif içeriğiyle ise tok tutmaktadır. Çiğ veya haşlanmış olarak salatalarınıza ilave edebilir veya ara öğünlerinizde yoğurdunuzun içerisine rendeleyerek yağ yakma metabolizmanızı tetikleyebilirsiniz. 5. AHUDUDU: Sempatik ismi ve yüksek antioksidan içeriğiyle yaz aylarının detoks meyvesi ahududu son zamanlarda yağ yakıcı meyve olarak da yükselişe geçti. Bu dostumuz da yüksek lif içeriğiyle tokluk duygusu yaratırken aynı zamanda bağırsaklardaki fazla yağı bağlayarak dışkıyla atılmasını ve alınan kalorinin düşmesini sağlıyor. Bunların yanı sıra C vitamini ve potasyum içeriği oldukça yüksek. Üstelik bir çay bardağı (150 gr) ahududu yalnızca 51 kcal.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Bu yiyeceklerle yağları çıra gibi yakın
Tumblr media
Yemek.com, kış boyunca pek de oralı olmadığımız yağlarımızdan daha hızlı kurtulmamız için önerilerini sıraladı. 'Düzenli Tüketildiğinde Vücuttaki Yağları Çıra Gibi Yakan 10 Yiyecek' başlığı altında yumurtadan cevize, somondan dolmalık bibere şaşırtıcı isimler yer alıyor. Bilinçli bir diyet ve spor eşliğinde tüketildiği takdirde bu yiyecekler yağlara adeta savaş açıyor. Yaz sezonu yaklaşırken, kışın kalın kıyafetleri ortadan kalkıp altındaki 'yaşanmışlık' meydana çıkınca çoğumuzu bir panik aldı. Yağlardan kurtulmak, yaza biraz daha hafiflemiş girmek için herkes kendince bir yönteme başvuruyor. Bu süreçte,  Düzenli Tüketildiğinde Vücuttaki Yağları Çıra Gibi Yakan 10 Yiyecek başlığı ile bizlere yardımcı olabilecek besinleri sıraladı. Ancak unutmamak gerek, sağlığımızı koruyarak kilo verebilmek için bir uzmana danışarak diyete girmek ve düzenli spor yapmak gerekiyor. Lifli gıdalar bel çevresindeki yağlarla savaşıyor Buğday, yulaf, arpa, muz ve portakal gibi lifli gıdalar, American Journal of Clinical Nutrition isimli derginin araştırmasına göre özellikle simit, yani bel bölgesindeki yağlarla doğrudan savaş içine giriyor. Yeşil çay kilo kaybına yardımcı Yeşil çay kilo verdirmiyor ancak düzenli spor ve doktor kontrolündeki diyet ile birlikte tüketildiğinde kilo kaybına yardımcı oluyor. Yumurta protein içeriği ile yağ yaktırıyor Protein içeriği sayesinde yumurta, kilo vermeye yardımcı önemli bir yiyecek. Vücut proteini parçalamak için daha çok enerji yakıyor, bu da ister istemez kilo vermeye yardımcı oluyor. Yoğurt ve peynir tok tutuyor Peynir ve yoğurt, yumurtadaki gibi tok tutma özelliğine sahip, ek olarak içerdiği kalsiyum da vücudun alması gereken önemli bileşenlerden birisi. Yağsız olanları tercih edildiğinde ve düzenli tüketildiğinde bu ikili de vücut yağlarına etki ediyor. Yakımı en kolay somon Somon balığında bulunan omega 3, insan vücudu tarafından depolanması çok güç olan ve yakımı da en kolay olan mucize bir yağdır. Bu yararlı yağlar vücut içindeki kötü yağların yerini alarak onları bertaraf eder. Cevizin yağı da kilo vermeye yardımcı İçerdiği yağlar, lif ve protein vücudun insüline olan direncini artırarak kilo vermeye yardımcı oluyor. Çünkü ceviz, en iyi omega 3 yağ asit kaynağından biri. Elma yağ yakımını kolaylaştırıyor Elmanın bileşenleri ve lifli yapısı yağ yakımını kolaylaştırıyor. Buna düşük kalorisini de eklediğimizde, yaz kış bulunabilen bu lezzeti tüketmek oldukça faydalı. Dolmalık biber hastalıklardan da koruyor Elmanın tüm özelliklerini barındıran dolmalık biberde bir de C vitamini bulunuyor. Kışın olumsuz etkilerinden kurtulurken kilo vermek şahane! Keten tohumu tok tutuyor Her gün kahvaltıda yoğurdunuza ya da akşam yemeklerinde salatanıza bir yemek kaşığı keten tohumu eklemek, tok tutarak fazla besin alımını engelliyor. Keskin sirke yağlara zarar Sirke vücuttaki yağların harekete geçmesini sağlayarak parçalanmasına yardımcı oluyor. Salata ve çorbalarda sirke kullanmak da ayrı bir leziz oluyor.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Soğuk havalarda iştah açılırsa
Eğitiminin bir bölümünü Oxford Brookes'ta tamamlayan Diyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber, neden soğuk havalar iştah açıyor, kışı kilo almadan geçirmek için 5 kolay püf nokta, doğal iştah kesiciler, evde hareket etmenin yolları ve iştah kesen kış çorbası tarifi ile sağlıklı beslenmenin yollarını açıklıyor. Zamanın çoğunu evde genelde televizyon başında veya film izleyerek ve ne atıştırsak acaba diye düşünerek geçirdiğimiz bu soğuk havalarda iştahınız daha fazla açılıyor ve canınız daha fazla karbonhidrat tüketmek istiyor olabilir. Birkaç ufak beslenme tüyosu ile bu karlı havalardan kilo almadan çıkmak mümkün. Çünkü kış ayında yanlış beslenme, Johns Hopkins Kilo Yönetimi Departmanı'nın verdiği bilgilere göre kısa tatil sürelerinde dahi ortalama 2,5-4 kg arasında almamıza neden olabiliyor. Yani kar tatilinin sonunda dikkat edilmezse pantolonların dar gelmesi kaçınılmaz. NEDEN SOĞUK HAVALARDA İŞTAH AÇILIYOR? Soğuk havalarda iştah açılmasının hem fizyolojik hem de psikolojik sebepleri var. Kısalan günler ve güneş ışığı ile temasımızın azalması sonucunda vücudumuzda D vitamini sentezi azalıyor. Bu da mutlu hissetmemizi sağlayan seratonin hormonunda azalmaya sebep oluyor. Seratonin salgılamanın bir diğer yolu, karbonhidrat tüketmek olduğu için karbonhidrata duyduğumuz çekim giderek artıyor. Psikolojik sebeplere gelince; can sıkıntısı gibi sebeplerle yemeğe yöneldiğimiz gibi, aslında Dünya'da oldukça sık rastlanan "mevsimsel yeme sendromu" ile de karşı karşıya olmamız mümkün. Mevsimsel yeme sendromu yaşayan kişiler, mevsime bağlı yaşadıkları depresyonu farkında olmadan karbonhidratla tedavi etmeye çalışıyor. Yapılan araştırmalar bu sorunu yaşayan kişilerin günde yaklaşık 800 kalori daha fazla almaya meyilli olduklarını da saptamış durumda. BU KIŞI KİLO ALMADAN GEÇİRMEK İÇİN 5 KOLAY TÜYO Kahvaltıyı atlamayın… Kahvaltı etmeyen kişilerin, düzenli kahvaltı eden kişilere göre günlük kalori alımı daha fazla. Gün boyunca enerjik, mutlu ve tok hissetmenin en temel taşı ise kahvaltı. Sıvı almayı ihmal etmeyin… Su ve bitki çayları gibi sağlıklı sıvılar tüketildiğinde sadece metabolizmayı hızlandırmakla kalmıyor. Yapılan bilimsel çalışmalar, yetersiz sıvı tüketen kişilerin daha fazla açlık hissettiğini gösteriyor. Beyinden gelen susuzluk ve açlık sinyallerini kişi bazen karıştırabiliyor. O nedenle canınız birden yemek istediğinde önce su için ve gerçekten aç mısınız değerlendirin. Her öğünde protein alın… Proteinli yiyecekler hem sindirilme süreleri boyunca metabolizmayı hızlandırırlar, hem de daha uzun süre tokluk sağlarlar. Her ana öğününüzde süt ürünleri veya et, tavuk, balık gibi hayvansal kaynaklı bir proteine yer açın. Çorba için… Öğünde çorba içen kişilerin daha uzun süre tok kaldığı ve öğünde çorba tüketmeyenlere göre öğünde yaklaşık 100 kalori daha düşük tüketmeye meyilli oldukları biliniyor. Öğünlere birer kepçe; az yağlı ve bol sebzeli çorba ilave edin. Omega-3'ten zengin beslenin… Omega-3 yağ asitleri depresyona iyi gelir ve daha mutlu hissetmemize yardımcı olur. Böylece mutlu olmak için daha fazla karbonhidrata ihtiyacımız kalmaz. Omega-3 yağ asidinin en kaliteli kaynağı balıktır. Kuruyemişler, keten tohumu, Chia tohumu, semizotu gibi besinlerde bitkisel omega-3 kaynaklarıdır. DOĞAL İŞTAH KESİCİLERDEN YARARLANIN Avokado: Yüksek oranda sağlıklı yağ içeren bir meyve olan avokado, bu içeriği ile tokluk süresini uzatır. Salatalara ilave edebileceğiniz gibi ara öğünde kraker gibi yiyeceklerle de tüketebilirsiniz. Kalorisi yüksek olduğu için günde yarım avokadoyu geçmemeye çalışın. Yumurta: Yüksek protein içeriği ile sindirim süresi uzun olan yumurta uzun süre tok tutar. Tatlı patates: Bilim adamları tatlı patatesin yapısında bulunan bir nişasta türünün sindirim enzimlerini bloke ederek daha uzun süre tok kalmayı sağladığını kanıtladı. Tatlı patates aynı zamanda iyi bir A ve C vitamini kaynağıdır. Toz/Pul Kırmızıbiber: Physiology & Behavior Dergisi'nde yayınlanan bir araştırma sonucuna göre, yarım çay kaşığı toz/pul kırmızıbiber o anda metabolizmanızı 10 kalori kadar hızlandırmakla kalmıyor daha sonraki öğünlerde 60 kalori daha az almanızı da sağlıyor. Badem: 2006 Obezite Bilimsel Toplantısı'nda yapılan açıklamalara göre badem kilo yönetimi konusunda başarısı kanıtlanmış besinlerden biri ve uzun süre tokluk sağlıyor. HAREKET ETMENİN YOLLARI BULUNMALI… Açılan iştah ile alınan kalori arttığından ötürü fiziksel aktivitenin de arttırılması şart. Eğer dışarıda çok vakit geçiremiyorsanız evde kalori yakmak da mümkün. Çünkü 15 dakika ev temizleyerek 80 kalori, 15 dakika bulaşık yıkayarak 30 kalori yakmak mümkün. Yine evde bir saat yoga yapmak yaklaşık 240 kalori yaktırır. Tüm bunların dışında yeni nesil hareketli bilgisayar oyunları ile de sporu eve taşımanız mümkün. İŞTAHINIZI KESECEK KIŞ ÇORBASI Malzemeler (4 kişilik) 2 tatlı kaşığı zeytinyağı, 1 orta boy beyaz soğan, 1 çay kaşığı tuz, 2 diş sarımsak, 2 tatlı kaşığı rendelenmiş taze zencefil, 1 kilogram havuç, 1 adet tatlı patates, 6 bardak su, 8 tam ceviz, 1 su bardağı yoğurt, kıyılmış maydanoz, 1 tatlı kaşığı pul biber. Yapılışı: Zeytinyağında kıyılmış soğanı yakmadan çevirin. Üzerine rendelenmiş zencefili, tuzu ve ezilmiş sarımsağı ekleyip 2 dakika soteleyin. Yıkanmış, soyulmuş ve küp küp doğranmış havuçları ve patatesi ekleyin. Suyunu ilave edin. Yirmi beş dakika kadar malzemeler yumuşayıncaya kadar orta ateşte pişirmeye devam edin. Bir kapta yoğurt, pul biber ve maydanozu harmanlayın. Cevizleri kıyın. Malzemeleri ateşten alın ve blenderdan bulamaç haline gelinceye kadar geçirin. Yoğurtlu karışımı ve cevizleri ilave edip iyice karıştırın ve servis yapın. Afiyet olsun.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 7 years
Text
Obeziteden kurtulayım derken bunu yapmayın!
Tumblr media
Obezite hastalarının, tedavi sonrası psikolojik olarak alkol, sigara ve kumar gibi arayışlara yöneldiği ortaya çıktı. Uzmanlara göre bunu önlemenin en etkili yolu egzersiz… Bağımlı olunan bir maddeden kurtulmaya çalışırken başka bir zararlı alışkanlığa yönelmek olarak tanımlanan "çapraz bağımlılık" sorunu tehlikeli boyutlara ulaşmaya başladı. Yeşilay Dergisi'nin Ağustos sayısında ele alınan konuda daha çok alkol ve madde bağımlısı olan kişilerde görülen çapraz bağımlılığın, şimdilerde obezite hastalarında da rastlandığına dikkat çekildi. Amerikan Bariatrik Cerrahi Derneği, obezite cerrahisi hastalarının yüzde 5'inde ameliyat sonrası yeni bağımlılık türlerinin oluştuğunu belirtirken, başka yayınlarda bu oranın yüzde 20-30'lara kadar yükselebildiği ifade edildi. Aşırı yeme bozukluğu olan bireyler üzerinde yapılan araştırmalarda, obez kişilerde depresyon ve dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gibi bağımlılık davranışıyla ilişkili diğer psikiyatrik hastalıkların daha sık olduğu gözleniyor. Obezite cerrahisi geçiren hastaların yeme ile ilgili bağımlılıklarının, ameliyat sonrasında, diğer bağımlılık yapan maddelerle yer değiştirdiğini gösteren bilimsel çalışmalar da mevcut. Çözülmemiş çatışmalar var Yapılan çalışmalarda, madde bağımlılığı sebebiyle yatırılarak tedavi edilen obezite cerrahisi hastalarının yüzde 75'i, "Neden madde bağımlılığı geliştirmiş olduğunuzu düşünüyorsunuz?" sorusuna verdikleri cevapta, kendilerinde madde ve alkol bağımlılığının gelişmesinin çözülmemiş çatışmalardan kaynaklandığını ifade ediyor. Sigara ve alkol kullanımı artıyor Obezite ve tepkisel aşırı yemek bozukluğu tedavisi sonrası sigaraya başlama ya da mevcut tüketimi, alkol bağımlılığı, kumar bağımlılığı, aşırı kahve tüketimi, ağrı kesici kullanım riski artıyor. Egzersiz Şart Yeşilay Dergisi'nde yer alan bilgiye göre uzmanlar çapraz bağımlılığı önlemenin en önemli yolunun egzersiz olduğunu belirtiyor. Egzersiz, ödül döngüsü ile ilgili beyin bölgelerinde kurabiye ve pasta gibi gıdaların aşırı alınmasıyla sağlanan durumdakine benzer bir etkiyle, dopamin salınımında artışa sebep oluyor. Ayrıca, vücudun tabii morfini olan endorfinlerin salınımı da egzersizle artıyor. Egzersizin, yeni başlayanlarda ilk aşamada biraz sıkıntılı olduğunu, ödül hissinin çok fazla kendini göstermediğini belirten uzmanlar, zamanla fiziksel aktiviteye alışan bedenle kişinin kendini daha iyi hissetmeye başlayacağını ve diğer zararlı alışkanlıklardan uzak duracağını söylüyor.
0 notes