Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için;
Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.
Mecnun inler, kanını
Leyla’ya katmak için.
Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için.
Şair neden gam çeker?
Şiir yaratmak için.
Dağda niçin bağırılır?
Feleğe çatmak için.
Açılır tatlı güller
Arılar tatmak için.
Tanrı kızlar yaratmış
Erlere satmak için.
İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.
Ve
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için..
Artık hiç bir şey eskisi gibi değil.
Ben de öyle.
Çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime.
Kılığıma kıyafetime..
Çorapsız da basıyorum artık yere.
Eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip ne nezle.
Nane limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de.
Takılmıyorum artık şu her kış ve bahar şişen bademciklerime.
Çok sıcak yada soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi bir kaç gün gene.
Olur biter
Geçer gider.
Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var.
Olup bitmeyen,
Geçip gitmeyen.
Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama..
Çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna,
Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana..
Nasıl ki bir aşkı kadın güzelleştiriyorsa,
adam -eğer gerçekten adamsa-
kadın, adamı da güzelleştirir.
İzmir’de rakı masası kuralım istiyorum.
Cezalı olsun.
Kim önce sarhoş olursa, o şiiri okur.
Sohbetler sohbeti açarken, ben rakımdan yudumluyorum.
Sırf sen şiir oku diye rakımdan çok az içiyorum.
Çünkü sarhoşken şiir okumanı istiyorum.
Çünkü aşk ne kadar güzelse, o kadar güzel okunur şiir.
Çünkü sadakat ne kadar fazlaysa, o kadar içten okunur şiir.
Çünkü bir kadın rakı masasında şiir okuyorsa sevdiğim, işte o aşk gerçek aşktır.
Bunun hiçbir lügatta aksi iddia edilmez
Edilmesi teklif dahi edilemez.
“Durakta üç kişi
Adam kadın ve çocuk
Adamın elleri ceplerinde
Kadın çocuğun elini tutmuş
Adam hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
Kadın güzel
Güzel anılar gibi güzel
Çocuk
Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel”
Son bir haftadır: Yol, yer, yön, iz. Sonra duraklar, istasyonlar. Evler. İnsanlar. Bu defa gerçekten bir eksik var içimde. Çünkü daha önceleri keyfim bu kadar acele etmiyordu gitmekte.
Eğer kendime olan saygım ve koşullar gerektirirse yalnız da yaşayabilirim. Mutluluğu satın almak için ruhumu satmama gerek yok. Bütün zevkler benden uzak tutulsa ya da ödeyemeyeceğim bir bedel karşısında satılsa bile, beni hayatta tutacak içsel bir zenginliğe doğuştan sahibim.
WHARTON ESHERICK, Living room interior of the home owned by Lawrence and Alice Seiver, Villanova, Pennsylvania c.1950/1960s. Wood paneling, built-in furniture, lighting, and movable furniture all by Esherick, expect the sofa table by Isamu Noguchi for Herman Miller Company (1948). Black lacquered mobile sculpture by Alexander Calder (c.1950s). / The California Workshop