Muhammed el-Kassâb el-Kerecî Nuket'ul Kurân eserinde, Fussilet suresi 38. ayeti tefsir ederken şöyle demiştir:
"Şayet onlar büyüklenecek olurlarsa, Rabbinin yanında/katında bulunanlar, O'nu gece ve gündüz tesbih ederler ve (bundan) bıkkınlık duymazlar." | Fussilet, 38.
“Bu ayette Allah’tan mekanı ve haddi nefyeden Mu'tezile ve Cehmiyye'ye reddiye vardır. Onlar iddia ediyorlar ki Allah, yerde olmaksızın semada değildir. Gördüğün gibi "Rabbinin yanında/katında bulunanlar" dedi. Onlar meleklerdir ve onların semada olduğundan kimse şüphe etmez. Şayet onlar Allah’la birlikteyseler, o zaman Allah -azze ve celle-, kendi bildiği bir sınırla onların içindedir; yarattıkları bunun aslını bilmede âciz olsalar bile.”
İmâm Buhârî bu eserinde 76 rivâyete yer vermiştir. Bunları konu ile ilişkilendirme açısından üç başlık altında zikredebiliriz: "Konu ile direkt irtibat kurulan rivâyetler, konu ile dolaylı irtibat kurulan rivâyetler ve derin bir tefekkür ile anlaşılan rivâyetler"
Konuların daha anlaşılır olması açısından bâb başlıkları ve haşiyelere bazı eklemeler yapma gereği hasıl olmuştur. Umarım okuyucuya fayda sağlayan alanında doyurucu bir çalışma olur..
Şu görüntüler hem anne, hem baba hem de evlad olma sorumluluğunu bizlere öğretmeli. Ümmete böyle evladlar ve böyle evladlar yetiştiren ebeveynler lazım. Vallahi öyle bir zamandayız ki 'çocuklarımı nasıl güzel yetiştirmeliyim' düşüncesi bizleri meşgul ederken onların çoktan kendilerine dünyevi yollar çizdiklerini görmeye başladık. Şüphesiz vaktin değeri, vaktinde kıymetlidir. Küçük yaştan itibaren onlara edep çerçevesinde şer'i ilimleri sevdirmeli ve Allah’ın kitabı olan Kurân'ı tevhid bilinci ile onlara aşılamalıyız.
Rabbim bizleri malın ve evladın fayda vermeyeceği günde sâlih evladlarımız vesilesi ile vakar tacı ile taçlandırarak şereflendirsin. Kurân'ı gönlümüzün baharı kılsın, onun fehmini, hıfzını ve amelini kolaylaştırsın. Allahumme amin..
Cemiyetimiz tarafından üzerine tahkik, ta'lik ve tercüme çalışması yapılan, ehli hadisin büyük hafız imamlarından olan Ebu Hâtim er-Râzî'nin, "Zühd" ile ilgili eserinin basımı Neda yayınları tarafından yapılacaktır inşaAllah.
Her kim ilahının semavatının üstünde arş'nın üzerinde olduğunu bilmezse o ancak Allah'tan başkasına ibadet eden ve ibadeti ile de yerde olan bir ilaha yönelmiştir. Her kim ibadeti ile yerdeki bir ilaha yönelirse o puta ibadet eden bir kimse gibidir. Çünkü rahman arş'tadır, putlar ise yerdedir.
| en-Nakd ale'l-Merisi
Allah تعالى yaratıklarından ayrı semavatının üstünde arş'nın üzerindedir. Her kim onu böyle bilmezse o kendisine ibadet ettiği ilahını bilmiyor.
Her kim imanını ve ibadetini göklerin üzerinde Arş'a istiva etmiş ve yarattıklarından ayrı olan Allah تعالى' ya yöneltmez ise o ancak Allah'tan başkasına ibadet eden ve Allah'ın nerede olduğunu da bilmeyen bir kimsedir.
Anonim kutusunu bir süre kapatıyorum. Onlarca soru arasında sapla samanı birbirinden ayırmak zor olmaya başladı. Bu da beni fazlasıyla rahatsız ediyor. Sorularında samimi olanlar da kusura bakmasın, şayet gerçekten samimi iseler onlara ayrı bir hesaptan anonim olmalarını sağlarım. Selametle..
Hitap genel gelirse, istisnâ edilenlerin varlığı ile her bir ferdin bu (genelliğe) dahil edilmesinde bir sakınca yoktur.
أن إبراهيم عليه السلام لما سمع من الملائكة قولهم: {إنا مهلكو أهل هذه القرية} عقل منه العموم ولذلك خاف الهلاك على لوط فقال: {إن فيها لوطا} ولم يسكن قلبه حتى أخرج الملائكة لوطا وأهله من المهلكين بضرب تخصيص واستثناء فقالوا: {نحن أعلم بمن فيها لننجينه وأهله} .
İbrâhîm aleyhisselam, meleklerin “Biz, bu beldenin ahalisini helak edeceğiz” dediklerini işitince, bunun genel bir hitap olduğunu anladı, Lût'un da helâk olmasında korktu ve dedi ki: “O (beldenin) içinde Lût da var!” Melekler, Lût'u ve ehlini bir istisnâ ile helâk edilecekler arasından ayırıp da: “Biz orada kimin olduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini mutlaka kurtaracağız” deyinceye kadar kalbi sakinleşmedi.
İmâm eş-Şâfiî, er-Risale'de 'Zahiri âmm olan ve hâss'ı da içine alan ayetler' diye bâb açmış ve şu ayeti delil getirmiştir:
“Erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan âciz olanlar, 'Rabbimiz, bizi halkı zâlim olan bu köyden çıkar' derler.” | Nisâ, 75.
وفيها وفي {القرة الظالم أهلها} خصوص لأن كل أهل القرية لم يكن ظالماً قد كان فيهم المسلم ولكنهم كانوا فيها مَكْثُورِين وكانوا فيها أقل
“Bu ayette olduğu gibi 'halkı zâlim olan köy' ayeti hususiyet içerir, çünkü bütün köy halkı zâlim değildir; orada müslümanlar da vardır, fakat onlar azınlıkta ve zâlimler çoğunlukta idi.”
| İmâm eş-Şâfiî, er-Risale 186.
5 notes ·
View notes
Statistics
We looked inside some of the posts by
hattabi
and here's what we found interesting.