good-person-1

[good-person-1]

Hayatının en kötü dönemini geçiriyorsun ve yanında kimse yok

[good-person-1]

[good-person-1]

birinin bana verebilecegi en guzel sey oncelik... herkesten ve her seyden onde tutulmak

[good-person-1]

[good-person-1]

[good-person-1]

ilgi bagimlisiyim evet kiskancim evet zirt pirt opulmek isterim evet surekli temas halinde olmak isterim evet

[good-person-1]

" Dayanamıyorum " diyorum.

"Daha yaşın kaç?" diyorlar.

[good-person-1]

sesi fulleyin 🫀

[good-person-1]

Ne bok olduklarını yüzlerine vurmadığımız için, kendini kusursuz sanan insanlar var.

[good-person-1]

Benimki can çekişip ölmemek*

[good-person-1]

kendinizden iğrendirmeyi o kadar iyi başarıyorsunuz ki, benim ekstra bir şey yapmama gerek kalmıyor.

[good-person-1]

hiçbir duyguyu hissetmeyen, ağlayamayan, umursamaz birisine dönüşümü hayretle izliyorum.

[good-person-1]

Kahraman Deniz'in de dediği gibi; “ihtiyacım yok geri ödemeli iyiliklerinize.“ 

[good-person-1]

Sahip olduğum her şey için şükür olsun. Gidenlere de teşekkür ederim, var mı yok mu diye endişe etmektense yokluğuna alışmak daha iyi oldu benim için.

[good-person-1]

Kararsızımdır ama bir kez ok yaydan çıkarsa ölsem yolumdan dönmeyecek kadar da kararlıyımdır. Kendi irademden korkuyorum bazen.

[good-person-1]

Bir kere şüphe ettiğin insana istesen de eskisi gibi güvenemiyorsun. En kötü kısmı yanılmak değil tekrar inanamamak.

[good-person-1]

Her yara bir gün iyileşmez