Tumgik
ayysmn35 · 6 days
Text
Tumblr media
23 notes · View notes
ayysmn35 · 12 days
Text
Tumblr media
28 notes · View notes
ayysmn35 · 12 days
Text
Tumblr media
20 notes · View notes
ayysmn35 · 12 days
Text
Tumblr media
26 notes · View notes
ayysmn35 · 12 days
Text
Ev Sahibinin Oğlu
Sekiz yıllık evli, etine dolgun bir ev kadınıyım. Yaşım 28. Evliliğimin ilk yıllarında seks konusunda oldukça tecrübesizdim. Kocamsa, sürekli seks yapmaktan ve seks yaparken de fantezi anlatmaktan hoşlanan biridir. Hem beni olaya ısındırmak, seks yapmaya heveslendirmek için, hem de kendi zevki için, hep grup seks hikayeleri, eşlerin değiş tokuş hikayeleri okuyup, tecavüz fantezileri kurarak benimle sevişirdi.
Bu duruma ilk başlarda çok tepki verdim. Kapalı ve muhafazakar çevrede yetişmiş olduğumdan böyle şeyleri kabul edemiyordum ve kocama kızıyordum. Kocam ise her seferinde daha bir iştahla anlatarak beni azdırmaya çalışıyordu. .
Körle yatan şaşı kalkarmış. İlk zamanlar kocama kızmakla beraber, zamanla ben de bu fantezilerden zevk almaya başladım. Artık kocamla daha şehvetle, zevk alarak sevişiyordum. Hatta bazen benden fantezi anlatmamı istiyordu. Ben de anlatıyordum,
“Ormanda bana tecavüz eden iki yabancı erkekle beraber sen de sikiyorsun!”
“Seni başka bir erkekle aldatıyorum! Sen işteyken eve alıp seni boynuzluyorum.”
“Ev sahibi kirayı almaya geldiğinde bana tecavüz etti!” gibi fanteziler. .
Bu fanteziler ikimizin de ritmini artırıyor, vahşice sevişiyor, birbirimizi tüketircesine seks yapıyorduk. Daha önce porno izleyen kocamı sapık herif diye aşağılarken, artık kocamla birlikte seks sitelerine giriyorduk. Seks hikayeleri okuyup, fantezi oluşturuyor ve onların yerine kendimizi koyarak sevişiyorduk. Ya da porno film izlerken bir yandan da seks yapıyorduk.
Bir akşam kocam gece vardiyasına gitmişti. Evde yalnızdım ve seks hikayeleri okuyordum. Kapalı, türbanlı bir kadının kocasını aldatıp azgın bir fahişe gibi kapı komşusuna kendini siktirmesini okuyunca müthiş azdım.
Aynı zevkleri ben de yaşamak istiyordum. Aslında sevişirken azalım diye kocama anlattığım fantezileri birebir ben de tatmak istiyordum, ona söylemesem de... Ama kimle ve nasıl yapabilirdim? İçinde yaşadığımız bu kapalı ortamda kime güvenebilirdim?
Ev Sahibinin Oğlu, resim №2
Bunları düşünüp dururken aklıma o anda üst katımızda oturan, bizim ev sahibinin yakışıklı oğlu Mert geliverdi. Ve onun beni her gördüğünde ilgiyle üzerime dikilen bakışları... Mert evliydi ve ailecek görüşür, sık sık birbirimize gider gelirdik.
Onun bana yönelen sikecek gibi bakışları öylesine etkilemişti ki beni… Kocamla sevişmelerimizde kurduğumuz seks fantezilerine bazen onları da almaya başlamıştım. Kocama Mert'in beni nasıl siktiğini ballandıra ballandıra anlatıyor, ben Mert ile, kocam da onun etine dolgun karısıyla grup seks fantezileri kuruyorduk sevişirken…
Bu fanteziler beni çıldırtmıştı. Kafaya koymuştum sonunda… Mastürbasyon yaparken kurduğum hayalleri hayata geçirecek, kendimi Mert’e siktirecektim. Nasıl olsa o da evliydi. Olayın sonunda bana bir kötülüğü dokunamazdı, kendisi de zarar görürdü.
Hemen kalkıp banyoya gittim, amımı bir güzel temizledim, kaymak gibi yaptım. Duşumu aldım ve açık olmayan, fakat vücudumun tüm kıvrımlarını gösteren daracık, seksi kıyafetlerimden birini giyindim.
Mert ve karısı bizim üst katımızda oturuyorlardı zaten, her zaman yaptığım şeyi yaptım. Elime bir tabak kurabiye aldım, normal komşu ziyareti görüntüsü vererek onlara çıktım. İçimden Mert'in de evde olması için dua ediyordum merdivenleri çıkarken…
Bingo, Mert evdeydi. Karı koca evde yalnızlardı. Geldiğim için sevindiler. Yalnız oturmamı istemiyorlarmış. Oturduk sohbet ettik. Konuşurken bir yandan da karısına çaktırmadan Mert’e frikik veriyordum.
Bir ara karısı lavaboya gidince Mert'le göz göze geldik. Mert de farkına varmıştı frikiklerimin… Bana zaten deli oluyordu, bunu hissediyordum. Kocamın işten ne zaman geleceğini sordu,
“Dedim ya, gece vardiyasında, ancak sabah gelir” dedim. Sonra da gözlerine bakarak üzgün üzgün ilave ettim. “İşte hep böyleyim ben Mert… Kocam işte, ben koca evde yalnızım.”
“Yalnız kalmana gerek yok canım… Neden bizde kalmıyorsun?” dedi. Hınzırca gülümsedim, gözlerinin içine bakarak,
“Neden burada kalmamı istiyorsun?” diye sordum. .
“Hiç… Evde yalnız başımayım dedin ya… Kadın başına… Korkarsın. Gece biri gelir evine girer. Olmadık şeyler yapar sana, sonra kötü olur…” dedi. Ben de iç çekerek, dudaklarımı yalarken,
“Keşkeee!” deyiverdim. “Hiç olmazsa canım sıkılmamış olur, yalnız başıma kalmamış olurum. Bütün gece koca yatakta yalnız yatacağıma…” Bunu söylerken kırmızı ojeli tırnaklarımı eteği iyice sıyrılan elbisemin açıkta bıraktığı bacaklarımda gezdiriyordum.
Ev Sahibinin Oğlu, resim №3
Oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Tam bana cevap verecekken, ben adamı daha da kışkırtmaya devam edecekken, karısı lavabodan çıkıp geliverdi. Biz de hemen konuyu değiştirdik. İlgisiz şeylerden bahsetmeye başladık.
Bir süre daha oturup sohbet ettik. Karısı çay demledi, sohbet, muhabbet derken epey vakit geçirdik. Ben kalktım, evime gitmek için hazırlanırken, Mert yalnızken yaptığı teklifi karısının yanında yineledi,
“Kızım evde tek başına ne yapacaksın? Bizimle kal bu gece… Ben kahveye gidiyorum zaten… Hanıma yoldaş olursun, uykunuz gelince yatar uyursunuz. İkiniz de yalnız kalmamış olursunuz” Karısı da atıldı,
“Aa, ne güzel olur valla Gül… Hadi lütfen, bak misafir odası da var, rahat rahat kalırsın.” Ben yarım ağız itiraz ettim,
“Ya, olur mu? Gecelik yok yanımda zaten…” falan diyerek bahaneler ileri sürdüm ama onlar hemen çürüttüler bahanemi,
“Sanki çok uzakta oturuyorsun, hemen alt kattasın işte, gidip getir"
Sonunda beni ikna ettiler! Ben gecelik getirmeye, o da kahveye gitmek üzere Mert'le beraber evden çıktık. Merdivenlerden birlikte indik. Ben evime girerken Mert’e şöyle bir göz süzdüm. İçeriye tam girmeden kapıya sırtımı vererek onun gidişini izledim.
Merdivenin altında kaybolmak üzereyken başını uzatıp bana baktı. Başı ayak hizamdaydı, alçakta kalıyordu. Zaten kısa olan eteğimi çekiştirip iyice kısaltmıştım. Kasıklarıma kadar açılan bacaklarımı, benim seksi bakışlarla onu izlediğimi, izlerken göğüslerimi, göbeğimi okşadığımı gördü.
Mert çarpılmış gibi oracıkta donup kaldı. Gözleri beni sikecek gibi her yanımda dolaştı o kısacık süre içinde… Ben de şaşkını o haliyle bırakıp döndüm, evimden içeriye girdim. Mesajımı vermiştim.
Ev Sahibinin Oğlu, resim №4
Geceliğimi alıp tekrar yukarıya çıktım. Biraz daha karısıyla oturduk, sohbet ettik. Zavallı kadın, kocasıyla bir olup arkasından çevirdiğim dolaptan kuşkulanmıyordu hiç… Uykusu gelince benim yatacağım odada yatağımı hazırladı, iyi geceler dileyerek kendi yatak odasına gitti. Yanımda getirdiğim seksi geceliğimi giydim ve yatağa uzandım.
Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum. Dış kapının açılmasıyla ben de karanlığın içinde gözlerimi açtım. Epey bir süre tıkırtılar, kapıların açılıp kapanması, banyodan gelen su sesleri falan sürdü. Az sonra odamın kapısının sessizce açıldığını hissettim. Usulca gözlerimi aralayıp baktım, Mert gelmişti.
Yine dikkatle ve ses çıkmasın diye yavaşça kapatılan oda kapısının tıkırtısı, elektrik düğmesinin sesi… Kırmızı gece lambasının ışığı aydınlattı karanlığı… Yüzükoyun yatıyordum yatakta… Kısacık geceliğimin fırfırlı etekleri sıyrılmış, bacaklarım meydanda duruyor, bir bacağımı karnıma çekmişim, küloduma kadar göründüğüme eminim.
Gözlerimi yumdum uyuyormuş gibi yaptım. Hem heyecandan titriyordum, hem de zevkten deliriyordum. Karısı uyudu mu bu adamın? Herhalde uyumuştur, uyanmayacağını düşünüyordur, yoksa odamda ne işi var? Yanıma sokuldu, fısıltıyla seslendi,
"Gül? Uyudun mu?”
Ses çıkarmadım. Omuzuma koyduğu eliyle hafif sarsıp sorusunu tekrarladı. Yine cevap yok. Derin soluklarla uyuyorum hesapta… Omuzumdaki elini yavaşça aşağıya indirdi. Ellerini sırtımda gezdiriyordu. .
İnanılmaz kasılmıştım. İlk defa başka bir erkeğin eli tenimde dolaşıyordu. Nerdeyse zevkten boşalacaktım. Okşadıkça okşadı. Okşadıkça cüretini arttırdı. Sonunda usulca bacaklarımı araladı, elini geceliğimin altına soktu.
Külodumun üzerinden önce popomu okşadı, sonra elini amıma değdirdi. Bir anda irkildim. Biraz bekledi, sonra usulca elini külodumun içine daldırıp parmağını amıma soktu. Geceliğimi belime kadar sıyırdı ve külodumu indirdi. Kıçım tüm görkemiyle önündeydi…
Uyuma numarasına devam ediyordum. Götümün yanaklarını öpüp sonra amımı yalamaya başladı. Zevkten bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Bacaklarımı iyice açmıştım.
Sonra yalamayı bıraktı, her halde soyunuyordu, çünkü üzerimden kalkmıştı. Ne yapacağını merak ediyordum. Sonra yatak onun ağırlığıyla esnedi, ensemi boynumu yalayarak üzerime uzandı.
Sikini hissediyordum, arkadan amıma doğru sürttürüyordu. Sonra külodumu sıyırdı bacaklarımdan, çıkardı. Üzerimde bir tek gecelik kalmıştı şimdi, etekleri belime kadar sıvanmış… Karnımın altına bir yastık koydu, ben de biraz ona yardımcı oldum ve kalçamı geriye doğru iyice çıkardım.
Kısık gözkapaklarımın arasından, tam karşıdaki dolap aynasından bizi seyrediyordum. Loş kırmızı ışıkta beni sikmeye gelmiş çıplak kırmızı bir şeytan gibi görünüyordu. Durmadan önünde kaldırdığı sikini sıvazlıyordu. Bir eliyle amımın dudaklarını araladı ve hafifçe sikini dayadı..
Amım iyice sulanmıştı. Dayanamıyordum, müthiş bir zevkti, bağırmak istiyordum. Amcığım bu gece ilk kez kocamın yarağından başka bir yarakla tanışıyordu. İçime yavaş yavaş girdi, girdi... Sonra bir anda kökledi. Artık dayanamadım ve .
“Oohhh!” diye inleyiverdim. Evet, Mert artık içimdeydi. Uyumadığımı, zevk anladığımı anlamış, artık numara yapmama gerek kalmamıştı. Amımdaki tüm kalınlığıyla gidip gelmeye başlayan sikin zevkini çıkarabilirdim rahat rahat…
“Uyumadığını biliyordum.” dedi fısıldayarak…
“Uyumadım. Seni bekledim.” dedim ben de aynı tonda… Zevkten ölmek üzereydim.
Mert gittikçe ritmi arttırdı, ben de artık kendimi o ritme kaptırdım. Amıma soktukça, ben “Aaahhh! Ooohhhhhh!” sesleri çıkarıyordum.
Ev Sahibinin Oğlu, resim №5
Sonra beni sırtüstü çevirdi, bacaklarımı ayırarak havaya kaldırdı ve orgazmdan vıcık vıcık olmuş amıma yeniden girdi. Sikerken dudaklarıma yumuldu. Bir yandan hırsla öpüyor, ne kadar tatlı olduğumu söylüyordu durmadan. Memelerimi, dudaklarımı, boynumu hoyratça yalıyor ve ısırıyordu. .
Ona iz bırakmamasını söyledim. Beni bir kez daha orgazma ulaştırdıktan sonra sikini amımdan çıkardı ve yalamam için ağzıma verdi. Bana yarağını yalatırken, .
“Nasıl, yarağım hoşuna gitti mi?” diye sordu. İnleyerek, .
“Eveeett!” dedim. .
“İyi yala, şimdi seni götünden de sikecem!” dedi. .
“Hayır olmaz, götümü hiç siktirmedim!” dedim. .
“İyi ya işte, şimdi tadına varırsın, dön ve domal!” dedi. .
Ne kadar istemiyorum dediysem de ikna edemedim, beni güzelce domalttı. Eline bolca tükürüp götüme sürdü, sonra kendi sikine sürdü. Yalvarıyordum, “Yapma!” diye, ama bir yandan da zevkten çıldırıyordum.
“Ben deliğini okşarken sen de klitorisini okşa… Zevk aldıkça açılır götünün deliği…” diye akıl verdi bana… Elimi alttan uzatıp amıma götürdüm. Su içinde kalmıştı, zevk suyum bacaklarımdan süzülmeye başlamıştı.
Parmaklarımı suyumda ıslatıp klitorisimi okşamaya başladım. Mert de bu arada sikinin başını sürterek yine amımda ıslattı iyice… Sonra da götümün deliğine dayadı usulca… Islaklığını deliğimde hissedince zevkle ürperdim.
“Ohhh… Çok güzel…” diyerek inledim.
“Hadi okşa bebeğim… Amcığını okşamaya devam et…”
Bir süre usulca yarağının başını amıma sokup çıkardı, götümün deliğini okşamaya devam etti. Klitorisim taş gibi olmuştu, Mert'in siki gibi sertleşmişti iyice… Son defa amıma şöyle bir sokup çıkardı yarağını, sonra götüme dayadı ve yüklendi.
Onca okşamasına, onca zevk almama rağmen ilk anda canım çok yandı ve siki girmedi. Yukarıdan nişan alıp biraz daha tükürdü sikine ve tekrar dayadı. Bana ıkınmamı söyledi. Ben de ıkındım. Aniden kökleyince götümde şimşekler çaktı bir anda…
“Yeteerr sokmaaa!” diye acıyla inledim.
Götüme kanırtıp, bir süre öylece hareketsiz kaldı. Yavaş yavaş canımın yanması zevke dönüşmeye başlamıştı. Koca sikiyle götüme girip çıkmaya başladı. İyice açıldı deliğim, misafirini zevkle kabul ediyordu artık…
Mert git gide adım adım ritmini arttırdı. Kalçalarımdan pençeleriyle kavramış, arkamda gidip geliyordu. Ben de artık zevkle götümü ona itiyordum. Onun vahşi ritmine uymuştum ve elimle de iyice sulanan amımı, kabarmış klitorisimi okşuyordum…
Bir anda kasıldı, götümün içine sıcak bir volkan patladı adeta… İçime boşalan erkeğin sıcak spermlerini hissetmek bitirdi beni,
“Ohhhhh!” diye şehvetle inledim. Titriyordum, ikinci kez, “Ohhhhh!” dememle ben de kasılmaya, orgazm olmaya başladım. Ses çıkarmamaya çalışıyordum elimden geldiği kadar… Yine de gecenin sessizliğinde inlemelerimiz, kıçıma çarpan erkeğimin kasıklarının şapırtısı yine de duyuluyordu.
Bir süre öylece kaldı arkamda… Sonra sikini çıkardı götümden… Rahatlayıp yatağa devrildim. Ben uzanırken Mert çıkıp karısının uyuyup uyumadığını kontrol etti. Tekrar içeriye geldi,
“Derin derin uyuyor. Hadi gel banyoya gidelim.” Elimden tuttu, çırılçıplak birlikte banyoya gittik. Yıkanırken beni bir posta da banyoda ayakta sikti. Köpüklerin içinde ıslak ve kaygan bedenlerimizle sevişmek çok güzeldi, harikaydı.
Bir kez de o banyoda sikilirken ayakta boşaldım dizlerim titreye titreye… Kendisi de boşalmaya yakın önünde diz çöktürdü ve yarağını ağzıma verdi. Saçlarımdan tutup ağzımı sikerken o da boşaldı.
“Ohhh… Güll… Gül… Fahişem benim… Güzel orospum benim… Harikasın… Ohhhh…” diye diye alçak sesle hırlayarak kasıklarına gömdü başımı… Saçlarımı çekiştire çekiştire döllerini boğazımdan aşağı gönderdi.
Onca pornolarda bu tür sahneleri beraber izlememize rağmen kocam bunu hiç yapmamıştı bana, döllerini yutturmamıştı. Öğürüp yarağını ağzımdan çıkarmaya çalıştım ama engel oldu bana… Boşalması bitene kadar nefessiz kaldım, mahvetti beni…
İlk defa kocamı aldatmıştım, ilk defa götüm sikilmişti ve yine ilk defa ağzıma birisi boşalıyordu. Bu gece hep ilkleri yaşıyordum. Ağzımdaki dölleri çalkaladıktan sonra aşığıma sarıldım sımsıkı,
“Harika sikiyorsun Mert, müthiş bir erkeksin.” dedim. “Ama bak canım... Seninle sadece fantezi olsun diye seviştim. Bir kerelikti bu yaşadığımız… Kocamı seviyorum. Bunların aramızda kalacağına yemin et bana…”
“Deli misin Gül? Bir duyulacak olsa karım gebertir beni… Kayınpederin aşireti ne yapar bilmem. Gizlilik konusunda kesinlikle güven bana canım…” dedi. Sonra kurulanıp giyindik, sarılıp beni öptü.
“Bir kerelik olduğuna emin misin? İkimiz de müthiş zevk aldık, tekrar yaşamamız lazım bu zevkleri…” dedi.
“Ben de çok zevk aldım. Ama… Bilmiyorum. Bakarız.” diye yanıtladım ve usulca ben odama, o kendi yatak odalarına, karısının koynuna gitti…
Mert'in dediği oldu tabi ki… Daha sonraki günlerde kendimi her fırsatta ev sahibinin oğluna siktirdim. Kahveye diye evden çıkıyordu akşamları… Kocam gece vardiyasında çalıştığı geceler soluğu alt katta benim kollarımda alıyordu. Evire çevire sikiyordu beni…
Ve Mert ile kaçamaklarımızda yaptığımız her şeyi sanki fanteziymiş gibi sahne sahne, köpürterek, abartarak kocama anlattım.
Kocam da müthiş zevk alıyordu anlattıklarımdan… Ben anlattıkça azıp kuduruyor, taş kesilen sikiyle bir posta da kocam sikiyordu beni…
"Ulan karı, ne geniş hayal gücün varmış senin… İyi ki seni açmışım” diyordu bir yandan da…
Ne diyebilirim ki… Böyle olmasını azgın kocam istedi.
Yavaş yavaş fantezi hikayelerimde kocamla sikicimi aynı yatakta buluşturmaya başladım. Mert bir yandan, kocam bir yandan dalıyorlar bana, iki erkeğin arasında her deliğimden zevk alıyorum. Kocam da ses çıkarmıyor buna, siki taş gibi oluyor dinlerken…
Sanırım yakında üçlü grup seks var bizim evde
140 notes · View notes
ayysmn35 · 21 days
Text
Kocam Hak Etti
Tam yazlık için toplandık gideceğiz, kocam her zamanki gibi,
"Benim işlerim yoğun, haftaya gelirim!" diye son dakikada sattı beni.
İşi de yok ki. Cebinden üç kuruş çıkmasın diye gelmiyor. Bir ümitle bayır aşağı giden evliliği toparlarız ümidi ile annemlere de 'Siz eve dönün, yazlığı kocamla bana bırakın, baş başa kalalım' demiştim. Kocam ile baş başa geçecek on gün. Belki baş başa iken evliliğimiz kurtulur ümidindeydim.
Yine kavga ettik. Bindim arabaya, ağlaya ağlaya tek başıma yola çıktım. Cebimde benzini dolduracak kadar para anca var. Sormadı da paran var mı diye…
İki günde anca geçti sinirim. Telefonlarına cevap vermedim. Bu köy gibi yer de tek başına kalınca ne kadar sıkıcı... Herkes ya okuldan ya da şehirden yarı tanıdık. Annemin bıraktığı yemekleri yiyerek, tek başıma denize girerek geçti günler.
Suyun içinde eski bir tanıdıkla karşılaştım. Adamın dershanesinde çalışmıştım bir dönem. Oğlu da dershanede öğrencim olmuştu. Sahile döndüğümde kurulanırken arkamdan bir gölge yaklaştı ve
"Hocam?" dedi. Deminki adamın oğlu, Yağız.
Sarıldık, öpüştük. Havadan sudan konuştuk. Yağız dershanede de yağızdı, ama beş yılda 1.90 boyunda, 90 kiloda bir üniversite son sınıf öğrencisi olmuş. Kolları bacaklarım kadar kalın. Akşam kahveye çağırdı. Gittim.
Ertesi sabah da denizin içinde denk geldik Yağız'la. Akşam tekrar kahve. Eve dönerken annesi ile karşılaştık. Kadının yüzü düştü. Oğluna bir şeyler fısıldadı. Yağız da,
"Tamam ya anne!" diye söylendi.
"Ne oldu? Annen neye kızdı?" diye sordum.
"Ya eski konular hocam!" diye geçiştirdi.
Ertesi gün denizde iken bu sefer babası seslendi, oğluyla bir süre konuştular. Yağız'ın eve gitmesini istemiş olmalı ki, alı al moru mor iki kelimeyle vedalaştı benimle, toplanıp gitti. O akşam Yağız beni kahveye de çağırmadı. Ben mesaj attım.
"Ne oldu Yağız?" diye.
"Ya pardon hocam, annem babam eski konulara takıldılar yine!" diye cevap yazdı. Bunun üzerine telefon açtım, konuştuk. Ailesinin bana karşı takındığı üstenci tavıra bozulmuştum doğrusu…Ne konusu, ne eskisi derken, biraz da ben zorlayınca olay çözüldü.
"İşin aslı şu hocam. Ben size aşıktım. Hatta babama da söyledim. Aramızdaki yaş farkını ileri sürüp kızdı köpürdü bana… Bunun üzerine bir ay sonra da sizin nişan haberi gelince moral olarak çöktüm."
"Ah canım benim… Aslında bir şeyler sezmiştim ben, senin hareketlerin, bana bakışların… Ama pek üzerinde durmadım, çünkü ergenlikte böyle şeyler oluyor. Geçici, saman alevi, platonik sevgiler diye düşünmüştüm."
"Ah, değildi hocam. Seni çok sevdim ben. Hayrandım sana, çok seviyordum."
"Yağız… Sana anlatmadım ama… Ben de o evliliği bitirmek üzereyim, bugün ben de moral olarak çökmüş vaziyetteyim aslında..."
"Yani… Eğer kızmazsan pek üzüldüm diyemem hocam. Sosyal medyadan takip ettim seni… Sana layık biri değildi o pislik herif…"
"İşte senin gördüğünü ben görememişim o dönemde… Pislik olduğunu bilemedim."
"Sen gittin evlendin, ben kırık kalple kaldım. Yıllar boyunca uzun süreli ciddi bir ilişkim olmadı bu yüzden... Hep sizin konunuz açıldı ailede. Düzgün ilişkim olmamasının sebebi olarak sizi görüyorlar!" diye açıkladı.
"Anlıyorum Yağız. Ne diyebilirim. Görüşmesek iyi olur o zaman!" dedim.
"Ama ben hala seviyorum. Hatta eskisinden daha çok!" yanıtını alınca cevap veremedim. Gözlerim doldu. Ağlamak üzereydim. Onun bana olan sevgisi, benim berbat ötesi aşk yaşamım… Uzun bir sessizlikten sonra telefonu kapattım.
Sonraki iki gün bunu düşünmekten başım çatladı. Evden hiç çıkmadım bir an bile…
Kocamı aradım. Yine aynı boş laflar. İş kuracakmış da, çok zengin olacakmışız da. Ben fedakar değilmişim de. Zaten üç gündür annemden kalan yemeklerin dibini kazıyordum. Bir de tutmuş,
"Seni özledim!" diyor yılışık yılışık. Ben hiç özlemedim. Yatağa girince iki dakikada boşalan çükünü de, şiş bira göbeğini de, kokan ağzını da…
Yağız öyle mi? Baklavaları var karnında, siyah gözleri parlıyor, kollarında yüzerken şişen kaslar sert sert. Bir de bana aşık çocuk, hayran bana... Kaç yıl geçmiş aradan, hala unutamamış beni… Ah, ne kadar harika bir duygu bir kadın için…
Yağız'ın anlattığı ergen platonik aşkı ben gelince ete kemiğe bürünmüştü anlaşılan…Denizde minik bikinimle uzanırken, vücuduma güneş kremi sürerken bana yönelttiği bakışları geldi gözümün önüne… Hiç de platonik diyemezdim doğrusu o erkeksi, istek dolu, beğeni dolu bakışlara…
Ah, Yağız o kocaman gövdesiyle gelse şimdi kapıma. Şu kanepeye devirse beni bir çırpıda... Islak mayosundan çok büyük olduğu belli olan sikini soksa içime... Amım karıncalandı iyice, o kadar çok zaman geçti ki adam akıllı sikilmeyeli... Libidom tavanlarda geziyordu. Mastürbasyon yaparak uyuyakaldım.
Sabah mesajına uyandım. "Hocam yoksun sahilde. Kahvaltı ederiz diye simit filan almıştım!" diyordu Yağız.
"Annen kızmasın diye gelmedim!" diye cevapladım.
"Annem döndü, ama babam geldi sahile!" Karnım da bir aç, bir aç ki... Telefon kulağımda mutfağa gittim, dolapta iki zeytin, bir damla reçel kalmış.
"Gel istersen, bende kahvaltı ederiz. Çay demleyeyim!"
"Başka bir şey lazım mı hocam, kahvaltılık filan?"
"Ben de tam çıkacaktım, dolap boş aslında!"
"Tamam geliyorum, çıkma sen!"
Çayı ocağa koydum. Acele ile üstüme bir penye, bir etek geçirdim. Sanki gündelik gibi, ama şık ve dekolte biraz, seksi... Hafif bir ruj biraz allık, gözüme ince bir kalem çizgisi.
Kapı çaldığında daha saç tarıyordum. Marketi satın almış. Sucuklar, salamlar, adını bilmediğim peynirler, reçeller. Bir poşet de kendi evlerine alışveriş yapmış, meyveler, kutular onu da dolaba soktu. İkimiz güle oynaya omlet, sucuklu yumurta yaptık, sofra kurduk.
Pehlivan gibi yedi. Sucuklu yumurtayı, simitleri, balları. Taşı sıksa suyunu çıkarır gibi kalın bilekli kolları, kocaman elleri, sert sert pazuları... Off… Baktıkça, ayrıntıları gördükçe fena oluyorum.
Kahvaltı bitti, ortalığı toplamama bile yardım etti. Kocam olacak öküz kalkıp televizyonu açar, başını çevirip bakmaz, sofrayla ilgilenmezdi bile.
"Kahve yapayım mı hocama?" diye sormaz mı bir de…
"Anlar mısın ki?" dedim. Yaptı da. Ben de onu seyrettim yaparken... Yan yana, omuz omuza duruyorduk mutfakta. Altında deniz şortu, üstünde kolları dar gelen bir penye.
Lisedeki öğrencim değil, bana aşık genç bir adam bu. Bana hayran, beni isteyen, bıraksam hemen şuracıkta yatırıp sikecek olan bir erkek... Benim 1.70 boyumla, minyon yapımla yanında kısa kaldığım bir erkek, bir adam. Bana baktı bir süre. Baktığını hissedince ben de başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Bakıştık.
İçim kıpır kıpırdı. Evde yalnızdık, ikimiz baş başa… Dul adayı, fiilen dul bir kadındım, onca sevişmeye rağmen genç bir kız gibi heyecan içindeydim. Dudaklarım titriyordu, nefes almaya çalışıyordum. Yağız bana doğru eğildi. Etli dudağı dudağıma yapıştı.
"Yağız… Sen ne yapıyorsun?" dedim neden sonra dudaklarımı kurtarıp...
"Hocam dedim ya, aşığım size!" dedi.
Gittim içeri oturdum. Elim ayağım titriyordu. Elinde kahvelerle geldi. Hiç konuşmadan içtik kahveleri. O yakıcı gözler üstümde. İlk defa bir erkek kahve yaptı bana. Kocamın dört yıldır yapmadığı mutfak işini yaptı bu genç adam. Dört yıldır yapmadığı alışverişi yaptı.
Geldi yanıma oturdu. Elimi tuttu tekrar. Yaklaştı. Biraz daha… Hala dudaklarım titriyor. Neredeyse öpecek beni… Kalktım. Fincanları mutfağa götürüp yıkadım. Biraz bekledim. Gelse sarılsa dur demem artık. Ama velet hala 'Hocam' diyor bana.
Telefonuma baktım, kocama attığım günaydın mesajı okunmamış. Sözde iş bulacak, öğle olacak neredeyse, tembel köpek, bu saatte uyuyordur.
Dönüp içeriye girdim. Ben ayaktayım, Yağız oturuyordu. Otururken kalın koyu renk bacakları kıllarla kaplı. Deniz şortunun önündeki kabarıklık iyice belli. Gözümü o kabarıklıktan zorla alıp yüzüne baktım. Nereye baktığımı görmüştü, muzip muzip gülümsedi.
"Aşkın liseden beri azalmadı mı hiç?" diye sordum.
"Hiç! Tanıdığım her kızdan sonra arttı daha da!" dedi.
Ne güzel bir cümle bu. İçeriye dolan sabah güneşinden daha aydınlık. Arkamı döndüm, pencereye gittim. Açık tül perdeleri yavaş yavaş kapadım. Daveti anladı. Son perdeyi kaparken arkamdan gelip sarıldı. Offf…
"Yağız…" dedim boğuk bir fısıltıyla, sesim karıncalanarak… O da aynı şekilde arkamdan kulağıma fısıldadı,
"Hocam…" Sesindeki şehveti, arzuyu hissedebiliyordum. Dudakları kulağımda, boynumda dolaştı. Arkama dayanan sertliğini de hissettim bu arada…
Kollarının arasından çıkmadan ona döndüm. Uzun boylu yarimin kollarında barbi bebek gibiydim. Parmak uçlarımda yükselerek şirin suratını kendime çektim ve hırsla dudaklarına yapıştım. O da öpüşmeye devam ederek kalçalarımdan kaptığı gibi beni havalandırdı ve kanepeye oturdu.
Kucağındaydım. Konuşmadan saldırdık birbirimize. Boynundan tutarak dudaklarını yedim. Onun büyük, kalın parmaklı elleri penyemin içine girip sırtımı okşadı.
Sıyrılan eteğimden küloduma değen sertlik kıpırdamaya başladı. Zamanı gelmişti artık… İkimizin de dayanacak halimiz kalmamıştı. Önce üstlerimizden kurtulduk. Sutyenim penyem ile beraber kenara fırlatıldı.
"Denizde gördüğümden beri aklımda bu göğüsler!" dedi.
"Biliyorum küçük azgın…" dedim gülümsemeye çalışarak… İçimdeki şehvet duygusu git gide çağlamaya başlamıştı. "Nasıl baktığını gördüm. Saçımdan tırnağıma kadar süzdün beni… Sikecek gibi bakıyordun."
"Ah… Ahlaksız sevgilim. Peki eve gidip mastürbasyon yaptığımı da biliyor musun?"
"Seni bilmiyorum ama, ben yaptım. Şu şortunun içinde bana kabaran koca şeyi hayal ederek kendimi becerdim."
"Keşke söyleseydin. İkimiz de hayal kurmak yerine sevişebilirdik."
"Yanındayım işte… Hayale gerek yok. Hadi seviş benimle…"
Koca eli ile mememin birini yandan sıktı, dudakları ile ucuna yapıştı. Göğüs ucumu emerken üzerinde oturduğum siki şortunu ve külodumu geçip içime girecek kadar şişmişti.
"Ohhh…" diye zevkle inledim, iki elimle saçlarından tutup başını göğsüme yapıştırdım. Uzun uzun yaladı çıplak, diri, uçları kabarmış memelerimi…
Elimi aşağıya indirip eteğimin yandan fermuarını açınca anladı ve durdu. Kucağından kalktım, biraz onun yardımıyla kalçalarımı kıvıra kıvıra eteğimden kurtulduk. Ben doğrulunca o da oturduğu yerde kıçını kaldırıp şortunu çekiştirdi ve indirdi. Tekrar kucağına oturmadan önce bir çırpıda külodumu da çıkarıp attım.
Onun gözü benim kılsız, kaymak gibi amımda, benimki ise önünde kasıklarından yükselen kuledeydi. Gerçekten 1.90 boyuyla orantılı çok büyük bir kule duruyordu önümde…
Penisi esmer teninden daha koyu, başı ise koyu mor. Kocamınkinin veya üniversitede ağzıma aldığım ilk sevgilimin sikinden büyük. Onlar bunun yanında oyuncak gibi kalır. Göbek deliğine değecek neredeyse. Genç kız olsam gördüğümde korkardım, dudağım uçuklardı. Pornolardaki zencilerin kara yılanları gibi bir alet…
Yeniden kucağına otururken kökünden tutup aramıza yerleştirdi. Göbeğime kadar uzanan sıcacık bir balta sapı. O kadar sert ve büyük ki. Ağzında göğsüm. Oh, kocamın beceriksizlikleri yüzünden düştüğüm duruma bak.
Kocamın hataları, aptallıkları, sevgisiz nobran hareketleri sonrası bu adamın, çıtır delikanlının kucağındayım. Ama şikayetçi değilim. Pişmanlık da duymuyorum. Tam aksine, büyük bir zevk içindeyim.
Bir an önce sikilmeliydim. Ne kadar zor olsa da bu azmanı içime almaya kararlıydım. Amcığımın ıslak dudakları onun muhteşem sikinin köküne sürtündükçe göğüslerimi daha sert emdi. Alev gibi sike sürtünerek bile orgazm olabilirdim.
Kalçamı kaldırıp dizlerimin üstünde yükselince yine göz göze geldik. Hiç konuşmadan birbirimizin dudaklarını ısırarak saldırdık tekrar. Kalçalarımı alttan tuttu. Beraberce azman sikinin mor başını sular damlayan amıma nişanladık. Gözlerimiz birbirine kilitlendi.
Geri itekledim erkeğimi. Sikinin yanan gövdesini tutarak kendimi yavaşça üzerine bıraktım. İkimiz de inledik. Onun sebebini bilmiyorum, ama ben içime saplanan balta sapı nedeniyle inledim. Bir kadının organı bu balta sapını alacak kadar genişler mi?
Genişliyormuş. Ter bastı bir anda... Dudaklarımı ısıra ısıra santim santim indim aşağıya, amımı yara yara giren baltayı köküne kadar almaya çalıştım.
Belini oynattıkça aklım gitmeye başladı. Ben yıllarca sikilmemişim. Bu nasıl bir doluluk? Amımın kaymak gibi dudakları sikinin kökündeki kıllara yapıştı. Oh, sonunda hepsini alabilmiştim.
"Yağız… Dur, bekle ne olur…" diyerek öylece kaldım. "Bekle, biraz alışsın sikine… Çok büyük sikin var canım… Hiç böylesini yemedim ben…"
Beni dinledi, biraz öylece durup bekledi. Vajinamda sikinin kasılmalarını hissedebiliyordum. Zevk sularım artmaya, içimdeki azman aleti yağlamaya başladı. Kalçalarımı milim milim sağa sola oynatıp şöyle bir yokladım. Evet, koca yarak içimde kaymaya başlamıştı.
Konuyu anlayınca elleri kalçalarıma yapıştı yine. Aslan pençesini geçirmiş gibiydi etime, çok kuvvetliydi. Oyuncak bebek gibi indirip kaldırmaya başladı sikinin üstünde… İçime girer çıkarken yine ağzı mememi sardı. Tamamını yutmak ister gibi emiyordu.
Aynı anda hem vajinamda hareket eden kalınlık, hem de göğüslerimin vakum gibi emilmesi… Beynimde şimşekler çaktı. Gözlerimi kapattım, kendimi ona teslim ettim.
Elleriyle kalçama yapışmıştı. Sikini eldiven gibi saran dar kadınlığımın elverdiği ölçüde, olabildiğince zıplatıyordu. Amımdan çıkan su seslerini, şapırtıları duyabiliyordum.
Amım böyle sulandığında kocamın sikini hissetmem zor olurdu. Zaten o da fazla dayanamazdı ya… Biraz girip çıkınca boşalmaya başlardı pezevenk… Ben zevkimi alamadan, orgazm olamadan…
Bu balta sapını ise hissetmemek, unutmak mümkün değil. Amımı yarmaya devam ediyordu.
Belim bıkınım, bütün kaslarım gerildi bir anda. Kulağımda ziller çalmaya başlarken orgazmdan belim kasıldı, spazmlar geçirerek, kasıla kasıla, içimdeki kalın yarağı istemsiz ve ritmik kasılmalarla yoğurarak öylece kaldım üstünde.
Çalan zil telefonummuş meğer... Soran gözlerle baktı. Başımı sallayıp aldırma işareti yaptım. Bu muhteşem anın zevkini bozamazdım asla… Amımdaki kasılma bitene kadar bekledim. Mor başı içimde kalp gibi atıyordu. Siki içimde oynadıkça elektrik çarpıyordu sanki, bir akım yayılıyordu bütün bedenime…
Bitince hiç istemeden sikinden kalktım. İçime girdiğinden daha büyük duruyordu siki. Önünde diz çöküp bu gerçek erkeğe teşekkürümü sunmak istedim.
Kocam böyle bir adam olsa bu durumlara düşmezdim. Ama hak edene canım feda. Am sularım ile kaplı sikin başı ağzıma zor sığdı. Oradan köküne inerken uzunluğunu daha iyi anladım. Hele o koç taşağı gibi büyük koyu renk iki dev top. Onları da öperek tekrar başa döndüm teşekkür için...
Mor mantarı güzelce dillerken yukarıya baktım. Siyah gözleri daha da parladı. Emince kafasını geri attı. Gövdesini kavradım. Bileğim kadar derler ya. Aynen öyle bu koca şey... Elimde genişlemeye başladı sanki.
"Oghh!" diye inlerken geri çekildim. İlk döl dalgası dudaklarıma çarptı. Diğeri bir metre havada süzüldü. Kalanlar elimden fıskiye gibi akarken bana karşı hep saygılı ve kibar davranan öğrencim öküz gibi böğürüyordu.
Uzanıp boynumdan yakaladı. Dudağımın kenarındaki dölü eli ile alıp dilini ağzıma soktu. Kocaman bir et parçası, amıma da girmeli bu dil. Siki elimde inmeye başlayana kadar öpüşmeye devam ettik. Ter içindeydik ikimiz de. İki elim ise bir bardak dolduracak döl doluydu.
"Ben bir duş alayım!" dedi.
"Ben de odamdaki klimayı açayım!" deyince güldü.
Yağız alt kattaki duşa girerken, ben de yukardaki duşa girmeden yatak odasının klimasını açtım. Aynı anda odaya dönmüştük. Beline bir havlu sarmış. Ben daha kurulanıyordum. Havluya sarılmamı istemedi, çekip üzerimden attı. Elindeki biralardan birini uzattı. Bizde olmaz içki. Marketten almış demek.
"Ben içmem biliyorsun..."
"İç aşkım, hem sıvı hem güç, ikisine de ihtiyacın olacak!"
Hayatımda ilk defa içtiğim bira acı geldi. Geğirecek gibi oldum. Güldü. Başucumda duran bardağa boşalttı. Böyle içmem daha rahat olurmuş. Yine acı geldi, ama daha rahat içtim. İçtikçe de dediği gibi hem rahatladım, hem kendime geldim.
Önünde dikilen sikini tutturmuş tatlı tatlı öpüşürken o da göğüslerimi okşuyor,
"Çok sert ve büyükler! Harika göğüslerin var." diye övüyordu. Sevişme sonraları benim öküzden hiç böyle iltifatlar duymamıştım ki… İçim içime sığmıyordu.
Telefon yine çaldı. Açtım. Kocam. Demin de o aramış. Niye açmamışım? Annesinde kahvaltıda imiş. Yeni kalkmış. Annesi kocamın yanına dönmemi söylemiş.
Yağız yanımda, bana sarılmış tüm bunları duyuyordu. Kapat diye işaret etti. Kapatamadım. Bir şeyler gevelerken elimden aldı kapattı. Telefon yine çalmaya başladı. Yine kocam. Yağız,
"Açma, açınca seni üzüyor. Kimse seni üzemez, izin vermem!" dedi. Telefona uzandım, ama aldı uzağa koydu.
"Yapma!" dedim.
"Alabilirsen al!" diye üstüme çıktı gülerek. İki kolumu iki yana açtı. Dili dilimi yakalayarak öptü. Sonra koca dilini siki gibi emdirdi. Boynumu ısırır gibi yalarken telefon hala çalıyordu.
Kollarımı bırakıp iki göğsümü aynı anda sıkarken telefonumun çalma sesi bitmiş, mesaj biplemeleri başlamıştı. Göbeğimden aşağıya inerken durdu ve kalktı. Telefonu eline alıp baktı. Sessize aldı herhalde.
"Amını yemek istiyorum!" dedi bana dönerek…
"Oh, ye hadi!" dedim. Dili değdi bızırımın çevresine. Sonra dudakları am dudaklarımı emdi. Biraz yaladıktan sonra,
"Telefonunu ister misin? Anlat kocana!" deyip telefonumu uzattı.
Tamamen kapamış telefonu... Kocam iyice çıldırmış olmalıydı. Ne telefon, ne mesaj hiç bir şekilde erişemiyor, kusamıyordu üstüme…
Bu durum daha da hoşuma gitti. Kalçamı yükselttim. Anladı. Amıma daha hızlı saldırdı.
"Ye amımı Yağız. Az önce siktiğin amımı ye!" dedim.
"Çok ahlaksızsın hocam… Ama gerçekten çok tatlı amcığın! Yemelere doyamıyorum."
"Yarağınla tatlandı. Amcığım senin sayende gerçek yarak gördü!"
"Pembe amcıklı aşkım benim. Karım… Şu koca memelerin nasıl sallanıyordu sikerken!"
"Ohh… Memelerimin kocaman olması hoşuna gidiyor değil mi? Senin sikin gibi, kocaman… Ye Yağız, bitir amımı. Ah tam orası, bırakma!" dedim. Dilini hızlandırarak bızırımı ezmeyi sürdürdü. Sonra ara verip,
"Anlat kocana aşkım... Sanki kocan buradaymış gibi, yanımızda sikişmemizi izliyor gibi... Anlat ona, amına ne yapıyorum?" dedi.
"Kocacım, sevgilim amımı yiyor! Koca diliyle amımı sikiyor, etli dudaklarıyla bızırımı emiyor. Ohh… Boynuzlu kocam benim… Erkeğim kocaman sikiyle genişlettiği amımı yiyor şimdi de... Ohh! Dili bile senin sikinden büyük... Ahh! Yine orgazm olacağım! Erkeğim amımı yiyerek orgazm edecek beni. Ahh!
Parmağını soktu amıma. Ağlıyorum zevkten, dolma gibi kalın parmağı da adeta yarak gibi. Saçlarımı savurtarak başımı sağa sola sallıyor, sürekli inliyordum. Dudaklarını amımdan ayırmak için çırpınırken ağlar gibi yaşlar süzülüyordu yanaklarımdan.
Güç kalmayan kollarımla boynunu itekleyerek bu zevk işkencesinden kurtuldum. Kızarmış gözleri ve parlamış dudakları ile bana bakıyordu alttan. Üzerime doğru geldi ve
"Evlen benimle. Karım ol aşkım!" dedi. Boynuna sarıldım.
"Hep böyle sikeceksen beni, hiç yataktan çıkamayız!"
"Dur bakalım karıcığım. Bu bir şey değil. Daha yeni başladık!"
Bunu söylerken balta sapı yarağı yeni orgazm olmuş sızlayan am dudaklarıma değiyordu. Tüm devliğine rağmen başı içime kolayca girdi. Biraz belini yerleştirince yine ter bastı göğsümü.
Geri çekildi, bir bacağımı omzuna alıp diğerini yana açtı. Bel hareketi ile siki dibimi bulunca çığlığı bastım. Her içime bastırdığında siki daha büyük geliyordu.
Parlak siyah gözleri ile bana bakıyordu. Tam bir aygır gibi dövüyordu amımı. Amım sızladı genişledi, ama bir yandan da su içinde kaldı.
"Aşkım yavaş, sikin çok büyük!" dedim.
Önce yavaş girdi çıktı. Sonra hızlandıkça hızlandı. Beynim vücudum odayı terk etti. Amım zaten uyuşmuş. İçine giren dev yarağa uyum sağlamak zor. İçimden çıktığında,
"Dur biraz!" diye yalvardım. Dudaklarım kurumuştu. Zorlukla nefes alıp verebiliyordum. Doğrulup baş ucumdaki biradan bir yudum aldım, kalanını o içti.
Sonra dört ayak üzerine çevirdi.
"Bu göt minik bikinin içinde, suda ne güzel parlıyordu. Orada herkesin içinde sikmek istedim seni!"
Dev avuçları ile iki yana ayırdı götümün yanaklarını. Siki amımın yolunu kendiliğinden buldu. Sonra iki eliyle götümün yanaklarını öyle sıktı ki, bağırdım,
"Ahhh, çürüteceksin!" diye.
"Çürüsün!" diyerek sikini sertçe soktu amıma. Ben bağırdıkça hızlanarak sertçe sikmeye devam etti.
"Karım olacak mısın hocam?" diye sordu.
"Hocam demeyeceksen olurum!" dedim. Ahhhhh. Dibine kadar giren sik göbeğime kadar bir tünel açtı sanki içimde. Durdu, sırtımı öptü.
"Tamam aşkım, Sema'msın artık. Bu göt, bu am, bu koca memeler benim artık!" dedi.
"Senin olsun. Benim her şeyim senin Yağız, durma, sik beni!" diye inledim. Bu sefer ev telefonu çalmaya başladı. Arayanın kim olduğunu ikimiz de tahmin ediyorduk.
"Sik beni Yağız. Hadi, sevdin mi amımı?" dedim.
"Daracık amcığın aşkım!" dedi. Telefon tekrar çalmaya başladı.
"Ohhh, genişlet aşkım. Duy bak öküz herif, Yağız amımı genişletiyor!" dedim.
"Ohh, götün ne güzel aşkım!"
"Götümü de sikeceksin. Aç telefonu öküz duysun. Nasıl karı sikiliyormuş öğrensin!"
Kollarımda güç kalmamıştı, iyice yığıldım. Siki içime saplıyken omuzlarımdan kolayca geri çekti, havalandırdı. Siki içimde ayağa kalkınca mor başı bir yerlerime değdi. Çarpıldım sanki.
O halde beni dolap aynası önüne getirip vücudumu kendine çekti. Bir eli göğsümü sıkarken diğer eli amımı önden okşadı. Aynaya baktığımda perişan halde olduğumu gördüm. Gözlerimin makyajı akmış, göğüslerim sıkılmaktan kızarmıştı.
Amıma yavaşça ama derine derine kökleyerek giriyordu. Ayakta sikiyordu beni. Bir canavarın siktiği deniz kızı gibiydim. Her şeyimle onundum...
"Sikine oturacağım aşkım, sik beni, sikinde zıplatarak sik beni!" dediğimde içimden isteksizce çıktı.
Sırtımı boynumu öpüp yatağa sırt üstü uzandı. Dev siki gün ışığı dolu odada parlıyordu. Amımda su kalmaması lazım normalde, ama sularım bacak aramdan damlıyordu. Elim ve dudaklarım ile sikini dolaştım. Sonra da,
"Bekle biraz!" dedim.
Telefonumu açıp abimi aradım. Yağız'a sus işareti yaptım.
"Abi, birazdan kocam olacak öküze boşanacağımı söyleyeceğim. Haberin olsun. Gece de arabaya atlar size gelirim!" dedim. Aileme sürpriz olmadığından iki dakikadan fazla sürmedi telefon konuşmam.
"Annemlere geldiğimde söyleriz!" deyip kapadım.
Yağız uzanıp uzun uzun öptü dudaklarımdan. Dilimin darbeleri ile kısa sürede aynı sertliğe ulaşan sikini bu sefer daha rahat içime aldım. Tam yerleşince yine inledim. Kalan ömrümü bu siki yiyerek geçirmek istiyordum. Üstünde yavaş yavaş oturup kalkarken gözüm aynadaki yansımamıza takıldı.
"Her yerimi morartmışsın bebeğim. Yarın ne giyeceğim?" dedim.
"Giyme bir şey, çırılçıplak dolaş evde… Ben yarın da gelip sikeceğim!"
"Yarın sikemeyeceksin aşkım!"
"Niye?"
"Yarın eve dönüyorum. Haftaya geldiğimde sikişecek bir yer buluruz!" dedim.
Yağız üzülmüştü,
"Bir hafta nasıl dayanacağım?"
"O zaman sesini çıkarma ve bir haftalık sik beni!" diyerek sikinden kalktım.
Yatağın başından güç olarak amımı yüzünün bir iki santim üstüne getirdim. Koca dili iki deliğim arasında gezerken beynim tamamen kayboldu. Hele o güne kadar hiç bir el dil sik değmemiş göt deliğime dili değince aklım gitti.
Sonraları başıma uzun süre bela olacak, ama sadece çirkin bir iftira diye reddedeceğim hareketi de o an, aldığım korkunç zevkle yaptım.
Kocam yüzünden bu hallere düşmüştüm, cezasını çekmeli diye düşünüyordum. Telefonuma uzanıp kocamı aradım. Kocam hemen,
"Neden açılmıyor bu telefon? Günlerdir evde değilsin bir de!" diye bağırmaya başladı.
"Evde değilim, paramız yok diye sen gönderdin! Telefonu niye açmıyorum, biliyor musun?" dedim.
"Benimle düzgün konuş!" dedi.
"Konuşamam!" dedim. O sırada şaşkınlıktan amımı yalamayı bırakmış Yağız ile göz göze idik.
"Konuşamam, çünkü az evvel hayatımın sikişini yaşadım. Senin küçük pipinle veremediğin bütün zevkleri tattırdı bana… Şimdi de o yarağın üstüne oturmaya gidiyorum tekrar!" dedim. Kocam çıldırmıştı,
"Sen ne diyorsun ulan orospu? Amına koduğumun fahişesi… Kiminle sikişiyorsun sen?" diye bağırırken ona aldırmadan sevgilimin her zaman kalkık duran yarağına oturdum.
İnleye inleye sikinin üstünde oturup kalkmaya başladım. Zevk suyum yine akıyor, kasıklarımız birbirine vurdukça şapırtılar yükseliyordu.
"Ohh… Evet? Duydun mu amcığımdan gelen sesi? Ohh… Sevgilimin siki kocaman, at yarağı gibi. Yarım saattir sikiyor, hala taş gibi. Sen hayatında bu kadar dayanamadın değil mi? Hiç bu kadar uzun sikemedin beni değil mi?"
"Nerdesin ulan orospu? Söyle bana, kiminle sikişiyorsun? Cevap ver..."
"Ohhh… O koca yarakla siktikçe amım genişledi. Ahhh… Bak ne diyor erkeğim? Amım daracıkmış benim... İçi pespembeymiş, sanki hiç sikilmemiş gibiymiş!" dedim. Yağız kıpırtısız ve şaşkın dururken bağırdım,
"Hadi aşkım tokatla götümü. At yaraklım benim!" diye. Götümün yanaklarına inen tokat seslerine, kocamın,
"Fahişe, orospu, bittin sen!" sesleri karışırken ben abartarak yüksek sesle inliyordum.
"Ahh, ımm, yarağa bak kol gibi, ahhh!"
Yağız da abartılı inlemelerimle daha da sertleşmişti. Alttan köklediği yarağı ile eş zamanlı tokatlar götümün yanaklarına inip kalkıyordu. Odada şüphe duyulmayacak sert sevişme sesleri çınlıyordu. Hepsini telefonda küfür eden öküz kocam da duyuyordu.
"Kısrak gibi kıvranıyormuşum üstünde. Öyle söylüyor sikicim. Ohhh, kocan seni hiç sikememiş diyor. Sikemedi küçük sikiyle aşkım. Dağıt amcığımı. Ohhh, prezervatifsiz sikiyor hem de. Özlemişim sıcak sikin temasını. Erkeğim şimdi dölleyecek beni. Sen beceremiyordun. Ahh! Götümü de sik. Bakire götümü de sik!" deyip telefonu kapayıp fırlattım.
Aklım yerinde değildi. Doğrulmaya çalışan Yağız'ı yatağa itekleyip üzerinde zıplamaya başladım. Sikine her inişimde içim parçalanır gibi acıyordu. Ama amımda yepyeni yerler varmış zevk veren. Bağırıp çırpınırken Yağız beni zapt etmeye çalışıyordu.
"Sikemeyecek misin, yoruldun mu?" diye bağırdım. "Hadi kocam olacak öküze yıllardır dölletmediğim amımı dölle. Becer beni. Hocanı becer, karın yap, orospun yap!"
Yağız hırsla doğrulup altına aldı beni. Doksan kilonun altında nefessiz kalmışken piston gibi giriyordu siki. Bir yandan da,
"Amına koduğumun gavatı, karını sikiyorum. Benim orospum artık!" diye bağırıyordu.
"Karın yapacaksan dölle beni aygırım. Daha sert sik beni, ölüyorum, ahhhh!" dedim.
"Boşalamıyor muydu amına? Erkek değilmiş gavat..."
"Evet aşkım yıllardır dölsüz amım! Ödlek pezevenk, hep kaputla girdi amıma…" dediğimde Yağız da çıldırmıştı artık.
Nefes alamıyordum altında. Parmakları sarıldığı sırtıma batarken ben omuzlarına yumruk atmaya çalışarak çırpındım. Zaman durdu. Ruhum gitti içimden. Karanlıkta sadece içimi dolduran beyaz beyaz sıcak köpükler vardı.
Üzerimden biraz doğrulduğunda göğsüm terden göğsüne yapışmıştı. İçimden çıktığında amıma doğru baktı. İçimden akanları o gördü, ben hissettim.
Kocam arabasız. Taksi bile tutsa, ki parası yok tutamaz, beş saatten önce gelemez. Evi toplayıp çarşafları makineye atıp bir saat içinde evden çıktık. Yağız'a kalsa götümü de sikecek haldeydi.
Kocam olacak şerefsiz, abimi ve babamı aramış. Onlara benim azgın bir orospu olduğumu söylemiş.
Yaptığı şey boşanma davasını hızlandırmak ve kendini iyice rezil etmekten başka işe yaramadı. Karısının başka bir erkekle sikiştiğini iddia eden boynuzlu bir kocadan başka bir şey değildi. Nasıl ezik bir erkek olduğunu mahkeme kayıtlarına kendisi yazdırdı pezevenk…
Benimse toplum içerisinde saygıdeğer bir kadın olduğumun, nasıl ağırbaşlı, namuslu bir hoca olduğumun yüzlerce şahidi vardı
161 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
çılgın gece 5
İki erkeğin arasına sıkışmış vücudunu sarsılmaya, çırpınmaya başladı. Yine beli geliyordu. Onuncu kez.
Sonra Hakkı'yla Can karımı sikmeye başladılar. Biri amından, biri götünden sikiyordu. Sikleri birer piston gibi giriyor, çıkıyor, giriyor, çıkıyordu. Şule ise zevkten çıldırmış gibiydi. Durmadan belini getiriyordu artık. Durulmaları en çok bir iki dakika sürüyor, sonra yine vücudunu titremeye başlıyor, beli yine geliyordu.
Artık saymama da olanak kalmamıştı. Çılgın bir şeydi bu. Seyretmeye doyamıyordum. Bu çılgın akşamın başlamasından bu yana tahrik olmadığım kadar çok tahrik olmuştum.
Karımın, gözlerimin önünde, benden yalnızca bir kaç metre uzakta, iki çıplak erkek vücudunun arasına sıkışmış, hem amından hem götünden sikilişini seyrediyor ve uçuyordum.
Hepimiz zaman kavramını yitirmiştik herhalde. Ya da en azından bana öyle geliyordu. Bu nedenle, Can'ın birden bağırması beni beklemediğim kadar şaşırttı.
Garibim, sikini bir mengene gibi sıkıştırıp saran o kadife yumuşaklığındaki götün etkisine daha fazla dayanamamış olmalıydı. Belini getiriyor, tohumlarını karımın götünün derinliklerine boşaltıyordu yine.
“Ohhh fışkırt…” diye inledi Şule, bilmem kaçıncı kez kendi de belini getirirken, “Ohhh fışkırt götüme hadi… Ohhh doldur içimi yavrum… Doldur karnımı… Immmmnnnnnhhhh…”
Hakkı ise aşağıdan pompalamayı, sikini karımın amına sokup çıkarmayı sürdürüyordu. Ne de olsa, Can'dan bir kere fazla getirmişti belini o. Bu nedenle de hala dayanıyordu.
Sonra Can Şule'nin arkasından uzaklaştı. Karımın götü, içinden çıkan siki sanki bırakmak istemiyor gibiydi. Ama bunu başaramadı tabii. Can'ın yarı inmiş siki içinden çıktığında ise ürperdiğini fark ettim.
Birden doğrulup, kendi de Hakkı'nın üstünden kalkıverdi. Bir eliyle Can'ın elini tutmuş, gitmesine izin vermiyordu. Sırtını Hakkı'ya dönüp tekrar üstüne oturduğunu gördüm. Bu arada öbür elini aşağı uzatıp herifin o koca sikini tutmuş ve mosmor başını getirip götüne dayamıştı.
Kendini bıraktı ve Hakkı'nın siki, Şule'nin götüne gömülüverdi. Can'ın elini de bırakmamıştı, bütün bunlar olup biterken... Hakkı'nın kıllı taşakları amının dudaklarına yapıştığında ise Can'ı kendine çekmeye başladı.
Ağzı açıldı ve dudakları, götünden daha yeni çıkmış o yarı inik sikin üstüne kapanıverdiler. Hırsla emmeye başladı. Aynı anda da kalçaları hareketlendiler. Şimdi bir taraftan Can'ın tohumlarını içine henüz fırkırtmış sikini emiyor, bir taraftan da götünü dolduran o koca sikin üstünde oturup kalkıyordu.
Tanrım, gerçekten doymayacak gibiydi karım. Kendini sikişin labirentlerinde kaybetmişti sanki. Geri dönmeye de hiç niyeti yokmuş gibi görünüyordu.
Can dinlenememiş, kendine gelememişti bile... Ama Şule'nin ağzı o yarı inik sikine öyle şeyler yapıyordu ki, kendini yeniden kaptırmıştı. Giderek daha çok kalkıyordu siki…
Sonunda iki eliyle karımın başını tuttu ve sikini hırsla sokup çıkarmaya başladı. Bu doymak bilmeyen kadınının ağzını sikme sırası ondaydı artık...
Karımı bu sefer de bir sik götünde, bir sik ağzındayken seyrediyordum. Tıpkı daha önce olduğu gibi… Tek fark, bu sefer siklerin yer değiştirmiş olmasıydı. Gözleri sımsıkı kapalıydı Şule'nin... Zevkten kendinden geçmişti.
Hakkı'yla Can da, yine transa girmiş gibiydiler. Dünyadan kopmuş, karımı sikiyor, sikiyor, sikiyorlardı.
Şule birden durup, Can'ın sikini ağzından çıkardı. Hayran gözlerle, dibinden sımsıkı kavradığı siki seyretti bir süre... Sonra vücudunu geriye verdi ve ellerini Hakkı'nın iki tarafından yere dayadı. Bacaklarını iyice açıp, dizlerini karnına doğru çekti.
Manzara müthişti. Herifin o kocaman siki, dibine kadar gömülmüştü götüne… Onun üstünde de, vıcık vıcık olmuş, susamış bir ağız gibi açılmış amı görünüyordu. İçine yeni bir sik almaya hazır, hatta bunun için yalvarır gibi duran o güzelim am, başımı döndürdü.
“Hadi sok…” dedi zevkten ağdalanmış bir sesle, “Hadi gel amıma sok sikini… Çabuk ol n'olursun… Hadi gel sik beni… Ohhh hadi… Yine amımdan götümden sikin beni n'olur…”
Hırsla saldırdı Can… Bir anda üç vücut birbirine girmişti yine... Aynı anda da, karım yine peş peşe belini getirmeye başlamıştı. İki sik birden yemek, aynı anda iki erkeğe birden sikilmek, bir sikin amına, diğerinin götüne girip çıkması, onu zevkten çıldırtıyordu.
İp tam anlamıyla kopmuştu artık. Üçünün de hareketleri giderek hızlanıyor, sertleşiyordu. Sanki dövüşür gibiydiler. İnlemeleri, haykırmaları, tam anlamıyla birbirine karışmıştı.
Can ayakları yere basılı, öne doğru eğilmiş ve kollarını Şule'nin bacaklarının altından geçirerek, onu omuzlarından kavramıştı. Güçlü kollarıyla yarı havada tutuyordu karımı. Sikini de büyük bir hırsla amına sokup çıkarıyor, neredeyse öldüresiye sikiyordu onu.
Hakkı ise üstünden karımın ağırlığının kalkmasıyla rahatlamış, iki eliyle onu leğen kemiklerinden kavramıştı. Kalçaları bir motor hızıyla yerden havalanıp geri dönüyor, o koca siki Şule'nin götüne dibine kadar giriyor, ucuna kadar çıkıyor, tekrar dibine kadar giriyordu.
Sonra karımın vücudu, şimdiye kadar hiç görmediğim bir biçimde sarsılmaya başladı. Öyle ki, onu tutabilmek için, Hakkı da, Can da durmak zorunda kalmışlardı şimdi. Beli kıvrılıp bükülüyor, kalçaları sert hareketlerle sağa sola, yukarı aşağı oynuyordu.
Bu sefer çok büyük geliyordu beli. Çıldırmış gibiydi. Üstelik bir türlü de durulmuyordu. İçindeki siklere acayip şeyler yapıyor olmalıydı. Ne Hakkı'nın ne Can'ın buna dayanamayacaklarına emindim. Sorun hangisinin önce patlayacağıydı. Herhalde Hakkı ilk olacaktı.
Ama yanılttılar beni. Çünkü birlikte patladılar. Biri amının öbürü götünün derinliklerindeki iki sikin aynı anda fışkırmaya başlaması, karımı da bitirdi. Çığlıklar atarak, yığılıp kaldı.
Bense tepeden tırnağa sik kesilmiş bir halde kalmıştım olduğum yerde. Bu sefer onlar getirmiş, ben getirmemiştim. Şikayetçi de değildim. Çünkü artık karımı sikmek istiyordum. Saatlerdir sikildiği her yerinden ben de sikmek istiyordum onu…
İçerdekiler hala halının üstünde yatıyorlardı. Hakkı altta, karım onun üstündeydi. Can ise hemen yanlarında uzanmıştı. Bu sefer onları bırakıp içeri gitmeyecektim.
Bunu karımın odaya gelmeye kalkışmasından sonra yapmaya kararlıydım. Gerçi bu sefer her şey gerçekten bitmiş gibiydi ama, yine de emin olmak, bir şeyler kaçırmamak istiyordum.
On dakika kadar öylece yattılar içerdekiler. Sonra Şule kımıldadı ilk olarak... Hakkı'nın üstünden inip yere, ikisinin arasına oturdu. Gözleri bir Hakkı'nın, bir Can'ın sikine takılıyordu.
Ama artık ikisi de inmiş, süklüm püklüm olmuştu siklerin. Sahiplerinin de, hiç bir şeye aldıracak halleri yoktu. Karım ellerini uzatıp ikisinin de siklerini okşamaya başladığında, hafifçe kımıldandılar, o kadar…
- “Sikilmek istiyorum…” dedi karım, “Daha sikilmek istiyorum…”
Can'ın yanıtı, yalnızca derin bir inlemeydi. Hakkı ise sesini bile çıkarmamıştı.
- “Heyyy, duymuyor musunuz..? Sikilmek istiyorum dedim size… Hadi kalkın bir daha sikin beni… Ohhhhh çabuk olun… Sik istiyorum…. Daha çok sik istiyorum…”
- “Pezevenk kocanı denesene…” dedi Hakkı, “İçerde uyuyor kocan… Biz burada orospu karısını sikerken, tembel kocan içerde uyuyor… Git uyandır onu…” Can da ona katıldı.
“Evet… Git ona siktir artık kendini orospu… Hadi git kocana ver artık… Böyle taze sikilmiş halinde git, onu uyandır, amını, götünü, ağzını ona da siktir hadi…”
Tam bir rüya aleminde gibi, karımla birlikte ben de dinliyordum bu rezil heriflerin söylediklerini... Ve tıpkı karım gibi benim üstümde de müthiş bir etki yapıyor, beynime işliyordu bu sözler…
Çünkü sonuçta doğru söylüyordu Hakkı… Beni içerde uyuyor sanıyordu. Ve bu süre içinde karımı sikmişlerdi. Hem de acayip sikmişlerdi. Ama sonunda işleri bitmişti onların da... Karım ise bol afrodizyak etkisindeydi hala. Doymamıştı sikilmeye.
Şule birden ayağa kalktı. Saçı başı iyice dağılmış, giysisi vücudunun orta kısmında toplanmıştı. Onlara bakmadan içeri yöneldiğini görünce, ben de yıldırım gibi odama döndüm. Pencereyi kapadım, kapının kilidini açtım ve yatağın üstüne uzandım.
Aynı anda da karım girdi içeri. O kapıyı kaparken, ben de başucumdaki küçük lambayı yaktım.
Üstünü başını düzeltmek zahmetine bile katlanmamıştı Şule. Bacaklarının iç tarafları, am suları ve bellerle sırılsıklam ıslaktı. Hakkı yüzüne fışkırttığı sırada saçlarına gelen beller kurumuştu. Göz göze geldik.
- “Sik beni sevgilim…” dedi yavaşça, “Canım sikilmek istiyor…”
Sonra yürüyüp yatağın üstüne sokuldu. Elleri uzanıp içeri sokmaya fırsat bulamadığım, dimdik sikimi okşamaya başladı. Ama fazla dayanamadı. Bacaklarını açıp üstüme oturdu ata biner gibi…
Yattığım yerden amını görebiliyordum. Şişmiş dudakları iyece açık, içinden peltelenmeye yüz tutmuş beller sızan amı başımı döndürdü. Biraz doğruluşunu ve sikimi dibinden kayrayıp amının altına getirişini izledim.
Bir anda oturdu sikimin üstüne. Alışık olmadığım kadar gevşemişti amı... Bir anda, taşaklarıma kadar aldı beni içine... Ellerini göğsüme dayamış, gözlerimin içine bakıyordu. Amından sızan beller ılık ılık taşaklarıma akıyordu. Zevkten çıldıracak noktaya geldiğimi hissediyordum.
- “Canım sikilmek istiyor…” dedi şehvet dolu bir sesle, “Canım sikilmek istiyor kocacım…”
- “Doymadın mı sikilmeye canım..?” dedim.
Birden donup kaldı karım. Hala göz gözeydik ama artık hareket etmiyordu. Sorumu anlamaya çalıştığının farkındaydım.
Kalçalarımı yukarı doğru bastırıp, sikimi biraz daha kökledim gevşemiş amına... Bu, vücudunun elektriklenmesine neden oldu. Sonra yeniden hareketlendi. Kalçaları şimdi üstümde dans ediyordu.
- “Doymadın mı…?” diye tekrarladım sorumu…
- “Biliyorsun…” dedi, “Neler olduğunu biliyorsun…”
- “Biliyorum…”
- “Ama nasıl..?”
- “Seyrettim…”
- “Her şeyi mi…?
- "Her şeyi, en ince ayrıntısına kadar hem de…”
- “Kızmadın mı..?”
- “Saçmalama, aksine çok hoşuma gitti…”
- “Doğru mu söylüyorsun..?”
- “Evet… Çok hoşuma gitti…”
- “Neler yaptılar bana sevgilim…”
- “Siktiler…”
- “Ah evet sevgilim, siktiler beni… Hem de ne biçim siktiler… Ahhh ikisi birden siktiler beni ve zevkten uçtuğumu sandım… İki sik birden yemek o kadar güzeldi ki… Bir sik amımda, bir sik götümde… Ohhh öyle güzeldi ki… Dünyadaki hiç bir şey bunun yerini tutamaz biliyor musun sevgilim… Hiç bir şey… Yine istiyor canım…”
Hem konuşuyor, hem sikişiyorduk. Elimi götürüp orta parmağımı götüne değdirdim. Vıcık vıcık ve alabildiğine açıktı o küçük delik. Parmağımı sanki içine çekti. Birden vücudu yine titremeye başladı. Bir kez daha geliyordu beli. Ben de fışkırmaya başladım.
- “Ohhh canım çok sikilmek istiyor sevgilim…” dedi durulduğumuzda, “Canım çok sikilmek istiyor. İki sik birden istiyorum hem de… Biri amıma, öbürü götüme…”
- “Hadi yine git içeri o zaman…”
- “Faydası olmaz ki… O sikler kalkmıyor artık… İkisini de boşalttım… Bir daha kalkmayacak kadar boşalttım ikisini de…”
Şimdi yatakta oturmuş, sırtını duvara dayamıştı. Bacaklarını iyice açıp dizlerini toplamıştı. Hem konuşuyor, hem de amını okşuyordu.
- “O zaman talihine küs…” dedim, “Kalkmıyorlarsa, sen de siksiz kalacaksın demektir…
113 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
çılgın gece 4
Daha bu düşünceler kafamın içinden tam geçemeden, Can'ın Şule'nin belindeki ellerinden birini çekip, hemen önündeki o yusyuvarlak kalçalara götürdüğünü gördüm. Önce birini avuçladı. Sonra da başparmağını aralarındaki yarığa sokuverdi.
Karımın vücudunun elektrik çarpmış gibi titrediğini gördüm. Can'ın parmağı altındaki o küçük ve pembe göt deliğinin ne kadar duyarlı olduğunu benim kadar iyi bilen olamazdı.
Onu kim bilir kaç kere yalamış, içine parmağımı, dilimi ve sonunda da sikimi sokmuştum. Kısacası o güzelim götü sikmeye bir türlü doyamamıştım. Şimdi ise orada bir başka erkeğin parmağı vardı.
Ama iş bununla kalmayacaktı tabii. Gerçi Can şimdilik yalnızca yoklama çekiyordu ama, karımın gösterdiği tepki nedeniyle, sikini bu iştah açıcı küçük deliğe de sokabileceğinden emin olmuştu bile.
Bir taraftan da sikinin çevresine sımsıkı dolanmış olan amı sikmeyi sürdürüyordu. Sonra eli iyice hareketlendi. Artık başparmağını Şule'nin götüne sokup çıkarıyor olmalıydı.
Karım çıldırmış gibiydi. Kalçaları çalkalanıyor, dalgalanıyor, kıvranıyordu.
“Ohhhh… Hadi götümden sik beni…” diye inlyedi birden. “Oh hadi götümden sik beni, n'olursun… Hadi götüme sok sikini…”
Can'ın o ana kadarki niyeti neydi, pek emin değildim ama, Şule'nin son sözleri, eğer varsa, kontrolü elinden kaçırmasına neden olmaya yetmişti. Kalçalarını geri çekerek, am suları ve bellerle sırısıl sıklam ıslanmış, pırıl pırıl parlayan sikini karımın amından çıkardığını gördüm.
Sonra eliyle dibinden tutup, başını önündeki pembe göt deliğine dayayışını ve bastırmaya başlayışını, büyülenmiş gibi izledim. Yavaş yavaş giriyordu.
Şule'nin yüzü zevkten iyice çarpılmıştı. Yarı aralık gözlerle benim bulunduğum yere doğru bakıyordu. Ama hiçbir şey görmediğinden emindim. Can'ın kasıkları kalçalarına yapışıp, o çelik gibi sik tümüyle götüne gömüldüğünde, tüm vücudu sarsılmaya başladı.
Ağzından küçük çığlıklar kaçırarak, kim bilir kaçıncı kez belini getiriyordu. Götü, Can'ın sikini bir mengene gibi sıkıştırmış olmalıydı.
Sonra Can karımın götünü sikmeye başladı. Yavaş ve uzun hareketlerle, sikini, o yumuşacık, ateş gibi yanan deliğe sokup çıkarıyor, sokup çıkarıyordu. Manzara, tek kelimeyle müthişti.
Belimin her an gelebileceğinin bilincinde ve bütün gücümle bunu geciktirmeye çalışarak, karımın sikilişini seyrediyordum. Sanki tepeden tırnağa, kocaman bir sik gibi hissediyordum kendimi. Tüm hayatım boyunca bu kadar çok tahrik olduğumu hatırlamıyordum.
Bir taraftan da, Hakkı'nın mutfakta Can'a söylediği sözler kafamın içinde dansediyordu. Hakkı “karımı önce kendisinin sonra da Can'ın sikeceğini, en sonunda da birlikte sikebileceklerini” söylemişti.
Şimdiye kadar seyrettiklerim, karımın gözlerimin önünde, ağzından, amından, götünden sikilmesi yetmezmiş gibi, şimdi de, büyük bir istekle bu sözlerin gerçekleşmesini bekliyor, umuyordum.
Bu arada Can da Şule'nin götünü sikmeyi sürdürüyordu. İki eliyle karımın ince belini sımsıkı kavramış, kalçalarının sert hareketleriyle ileri geri hareket ediyor, artık iyice kızarmış olan sikini sokup çıkarıyordu.
Vücudunun tüm kasları gerilip şişmişti. Onun da çok büyük bir zevk almakta olduğu açıkça belliydi. Gözlerimi biran için bile olsa onlardan ayıramadan, hiç bir ayrıntıyı kaçırmamaya çalışarak, büyülenmiş gibi seyrediyordum. Bu yüzden de, Hakkı'nın gelişini, hemen fark edemedim.
Tıpkı Can gibi, o da içeride soyunmuş, çırılçıplak kalmıştı. O kocaman siki, yine kazık gibiydi. Sessizce gelip yanlarına sokuldu. Sonra da elini uzatıp, karımın sırtını okşamaya başladı. Şule'nin onun varlığından haberdar olması da, vücudunun üstünde dolaşan bu üçüncü el nedeniyle oldu.
Başını çevirip Hakkı'ya baktığını gördüm. Sonra gözleri, o kocaman kıllı sike takıldı ve mümkünmüş gibi, daha da çok şehvet ve sabırsızlıkla parlamaya başladı. Tanrım, artık beklentim gerçekleşmek üzereydi. İkisi birlikte sikeceklerdi karımı.
Hakkı'nın da fazla sabırlı olmadığı kesindi. Koltuğun arka tarafına dolandı. Parmaklarını saçlarının arasına geçirip Şule'nin başını tuttu ve ona doğru sokuldu. O kocaman sik, şimdi karımın yüzüne değmeye başlamıştı.
Büyük bir heyecanla, o öpmeye doyamadığım dudakların açıldığını gördüm. Hakkı biraz daha yaklaştı ve sikini bir anda Şule'nin ağzına sokuverdi. Bu, karımın belinin bir kez daha gelmesi için yeterli olmuştu.
Yine tüm vücudu sarsılıp dalgalanıyor, kalçaları sağa sola dans ediyordu. Can hareketsiz kalmıştı. Siki, o küçük göt deliğinin içinde tekrar hapsolmuş olmalıydı.
Sonra duruldu karım. Aynı anda da, hem Can, hem de Hakkı pompalamaya başladılar. Biri götüne, öbürü ağzına sokup çıkarıyorlardı şimdi. Tıpkı Hakkı'nın söylediği gibi, önce ayrı ayrı sikmişlerdi karımı, şimdi de ikisi birden, iki taraftan sikiyorlardı.
Artık kendimi tutmama olanak kalmamıştı. Elimi bile dokundurmadım sikime. Ama belim, birden fışkırmaya başladı. Başım dönüyor, gözlerim kararıyordu.
Yeniden içeriyi seyredebilecek kadar kendimi topladığımda gördüklerim yine müthişti. Can da, Hakkı da iyice hızlanmışlardı şimdi. Sikleri, birer piston gibi karımın götüne ve ağzına girip çıkıyordu.
Şule ise kendini onlara bırakmış gibiydi. Gözleri sımsıkı kapalı, beli aşağı bükülmüş, kalçaları götüne girip çıkmakta olan sikin işini kolaylaştırmak için iyice havaya kalkmış, dudakları ağzına girip çıkmakta olan o kocaman kıllı sikin çevresine bir vantuz gibi yapışmış, sikiliyordu.
Hem de ne sikiliyordu. İnlemeleri gerçi burnundan geliyordu ama, o kadar şiddetliydi ki, ben bile duyabiliyordum.
“Ohhh, ağzın am gibi…” diye homurdandı Hakkı birden. “Ağzın am gibi orospu…”
Belini getirmek üzere olduğunun farkındaydım. Ama Can ondan çabuk davrandı. Birden dibine kadar geçirdi karımın götüne. Hayvani sesler çikarıyor, kalçaları kasılıyordu.
Tanrım, belini Şule'nin o küçük götünün derinliklerine boşaltıyordu. Bir taraftan da, iki eliyle karımın dalgalanan, çırpınan vücudunu kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Sonra Hakkı da getirmeye başladı.
Şule, gırtlağına fışkıran ilk salvoyla birlikte kontrolden çıkıverdi. Hakkı'nın kocaman siki bir anda ağzından çıktı ve ikinci salvoyu yüzünün tam ortasına yedi.
Bu onu daha da çıldırttı sanki. Öyle ki, Can da tutmayı beceremedi karımı. Bir anda onun siki de çıktı dışarı. Ama hala fışkırmaya devam ediyordu. Beyaz erkeklik sıvılarının havada geniş bir kavis çizip karımın o baştan çıkartıcı kalçalarına yağması öylesine tahrik edici bir manzaraydı ki, sikim yeniden taş gibi oluverdi bir anda.
Sonra ayrıldılar. Can bir koltuğa, Hakkı bir koltuğa oturdu. Şule de oturduğu koltukta hafifçe yan dönüp, bacakları altında, adeta yığılıp kaldı.
Artık her şeyin bitmiş olması gerektiğini düşünüyordum. Öyle ya, Hakkı üç, Can da iki kere patlatmışlardı. Ama rekor tartışmasız karımdaydı. Tam sekiz kez çıkmıştı bulutların üstüne. Orada koltuğun üstünde, tüm yorgunluğu ve sikilmişliğiyle öylece otururken o kadar güzel, o kadar sikilesiydi ki, başımı döndürüyordu.
O anda en çok istediğim, az öncesine kadar siklerin girip çıktığı, bellerin dolduğu amıyla götünü görebilmekti ama, oturuş biçimi buna izin vermiyordu.
Şimdi yerinden kalkıp içeriye, beni uyuduğumu sandığı odaya gelse ve o birbirinden güzel deliklerini bana gösterse, bütün o vıcık vıcıklıklarıyla, sikilmişlikleriyle, bir kere de benim sikimin oralara girip çıkmasına olanak verse ne güzel olur diye düşünüyordum. En iyisi ses çıkarmadan ve görülmeden odaya geri dönmem olacaktı galiba.
On saniye sonra odaya geri dönmüş, pencereyi kapamış ve yatağın üstüne oturup Şule'yi beklemeye başlamıştım. Yaklaşık on dakika kadar da bekledim. Ama bir türlü gelmiyordu karım. Doğrusunu söylemek gerekirse merak etmeye başlamıştım yeniden. Sonunda dayanamadım ve tekrar terasa çıktım.
Salonda her şey, bıraktığım gibi değildi artık. Gerçi Hakkı ve Can, hala koltuklarda oturuyorlardı ama, Şule yerinde değildi. Koltuktan kalkmış, tam ortalık yere, yumuşak halının üzerine, sırtüstü yatmıştı. Bacaklarını alabildiğine açmış ve dizlerinden bükerek göğsüne doğru çekmişti. Tabak gibi açıktı yani.
Sol elini kalçalarının altından geçirerek getirmiş, orta parmağını, az önce Can'ın sikinin girip çıktığı, tohumlarını fışkırttığı götüne sokmuştu. Sağ elini ise önden uzatmış, yine orta parmağını, işaret ve yüzük parmaklarıyla şişmiş dudaklarını iyice açtığı amına sokmuştu.
Gözleri yarı kapalı, Hakkı ve Can'ın önünde, kendini parmaklarıyla sikiyordu karım. Hem amından, hem götünden.
Tanrım, hala sikilmeye doyamadığı belliydi. Hakkı'nın afrodizyakı onu öylesine etkilemişti ki, tam sekiz kez belini getirmesine rağmen, hala doymamıştı sikilmeye. Olduğum yerde donmuş kalmıştım.
Biraz önce görmek istediğim iki delik de, vıcık vıcık olup iyice açılmış amı da, götü de gözlerimin önündeydi şimdi. Seyrine doyulmayacak bir manzaraydı bu.
Sonra akıl edip Hakkı'yla Can'a baktım. Onlar da büyülenmiş gibi seyrediyorlardı Şule'yi... Eze eze, amından, götünden, ağzından sikip yine de doyuramadıkları karımı alev alev yanan gözlerle seyrediyorlardı. Can'ın siki bir kere daha kalkmış, dimdik olmuştu. Hakkı ise yarı kalkık sikini okşuyordu.
“Sikilmek istiyorum…” dedi karım birden… “Ohhh daha çok sikilmek istiyorum… Hadi gelin sikin beni… Hadi gelip sikin beni n'olur… Ohhh hadi… Ohhh hadi n'olur..? Ohhh n'olur…?”
Can bir anda fırladı yerinden. Halının üstünde, Şule'nin yanına diz çöktü. Ama karım bakmıyordu bile ona... Gözleri hala kapalı, parmakları amıyla götüne hızla girip çıkıyor ve konuşmayı sürdürüyordu.
“Hadi sikin beni… Ohhhh sik istiyorum… Siklerinizi istiyorum… Hadi sikin beni… İkiniz birden n'olur… Ohhh ikiniz birden sikin beni hadi… Ohhh sikilmek istiyorum… Hadi sikin beni… Hadi sikin… Ohhh hadi… Sikin beni…”
Bu kadarı Hakkı'ya da yetmiş, o kocaman siki, tekrar kazık gibi olmuştu. Hızla yerinden kalkıp, karımla Can'ın yanına geldi. Şimdi son derece ilginç bir manzara vardı gözlerimin önünde...
Şule pozisyonunu hala değiştirmemişti. Parmakları hala iki taraftan içine girip çıkmayı sürdürüyordu. Yalnızca konuşmaktan vazgeçmiş gibiydi. Şimdi yalnızca inliyordu.
Bir taraftan da, yanındaki iki erkeği algılamıştı tabii. Bunun onu daha da çok heyecanlandırdığını, içindeki sikilme isteğini daha da arttırıp dayanılmaz hale getirdiğini fark edebiliyordum.
Sonra birden beli gelmeye başladı. Dokuzuncu kez belini getiriyor ve can çekişen bir hayvanınkine benzeyen sesler çıkarıyordu. Vücudu gevşeyiverdi aniden. Parmakları içinden çıktı. Bacaklarını indirdi.
Aynı anda da Hakkı girdi devreye. Karımın yanına uzandı önce. Sonra da onu tuttuğu gibi üstüne çekti. Kalçalarının bir an için havalandığını gördüm. Elinin yardımına bile gerek duymadan, o kocaman sikini Şule'nin amına sokuverdi. Tek bir harekette dibine kadar geçirmişti.
“Ohh ne güzel soktun bana…” dedi karım, “Ama yetmedi ki… Bir sik daha istiyorum… Götüm boş kaldı bak… Ohhh bir sik de götüme istiyorum…”
Kulaklarıma inanamıyordum. Hayal edebileceklerimin en çılgınını istiyordu karım. Hakkı'nın üstüne uzanmış, o kocaman sikini dibine kadar amına almış, götüne girecek ikinci sik için yalvarıyordu.
Başım uğulduyordu artık. Kendimden geçmiş gibi, Can'ın doğruluşunu ve Şule'nin arkasına geçişini izledim.
Sikini getirip karımın götüne dayadı. Sonra da hiç zorlanmadan sokmaya başladı. Bir anda kasıkları, önündeki o baş döndürücü kalçalara yapışıverdi. Şimdi iki sik birden vardı karımın içinde. Biri amına, öbürü götüne girmişti. Dibine kadar.
Çığlığa benzer bir ses çıktı Şule'nin ağzından. İki erkeğin arasına sıkışmış vücudunu sarsılmaya, çırpınmaya başladı
75 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
çılgın gece 3
Şule'nin tüm vücudu sarsılıyor, tekrar beli geliyordu.
Sonra Hakkı'nın durduğunu ve başını karımın bacakları arasından çıkardığını gördüm. Birden ayağa kalktı ve pantolonunu çözmeye başladı. Akıl almayacak kadar kısa bir süre sonra belden aşağısı çıplak kalmıştı.
Gözlerimi sikinden alamıyordum. Beklediğimden, ve sandığımdan çok daha büyüktü. Tıpkı sahibinin çıplak bacakları gibi, onun da neredeyse her tarafı kıllarla kaplıydı. Şule'nin gözleri de o noktada kitlenip kalmıştı sanki. Büyülenmiş gibi, biraz sonra içine girecek olan bu allameyi seyrediyordu.
Elini götürüp, amını okşamaya başladı. Bulunduğum yerden göremiyordum ama; parmaklarının altındaki amın, tıpkı susamış bir ağız gibi açılmış, içine girecek siki sabırsızlıkla beklemekte olduğundan emindim.
Hakkı da acele ediyordu zaten. Yeniden karıma sokuldu ve bacaklarını dizlerinin arkalarından tutarak kaldırdı, sonra da göğsüne doğru bastırıp, onu adeta ikiye katladı. Kendi de, dizlerini biraz büküp iyice sokuldu ona.
Siki, az sonra içine gireceği o güzelim amın dudaklarına sürünmeye başlamıştı bile. Birden Şule'nin elini uzattığını ve parmaklarının Hakkı'nın sikinin çevresine dolandığını gördüm.
“Hadi sok artık n'olursun…” dedi, yalvaran bir sesle, “Ohhhh sok bana hadi…”
“Sikilmek mi istiyorsun..?”
“Ohhh evet… Ohhhh sikilmek istiyorum… Hadi sok n'olursun…”
“Kocan içerde sızdı, biliyorsun değil mi… O baygın yatıyor ve sen sikilmek istiyorsun, öyle mi..?”
“Ohhh evet… Beni sikmeni istiyorum anlıyor musun..? Saatlerce kalkmış sikini seyrettirdin bana… Şimdi onu yemek istiyorum… Hadi geçir bana… Gel hadi sik beni… Sik beni… Ohhhh sik beni n'olur…
Birden dibine kadar geçirdi Hakkı. Koltukta neredeyse ikiye katladığı karımın üstüne çökmüş, onu altına alıp ezmişti. Sonra pompalamaya başladı. Tam bir fırlamaydı doğrusu. Dediğini yapmıştı işte. Şule'yi sikiyordu. Üstelik onu bir de yalvarttırmıştı.
Olduğum yerde çömelmiş, nefes bile almadan seyrediyordum. Bulunduğum yerden, Hakkı'nın o kocaman sikinin karımın amına girip çıkışını, en ince ayrıntısına kadar görüyordum. Şule'nin amının dudakları, içindeki sikin çevresine sımsıkı sarılmıştı.
Müthiş bir manzaraydı bu. Ben de, yüzlerce kez sikmiştim o amı. Fakat sikimin girip çıkışını böylesine yakından izlememe, elbetteki imkan olmamıştı. Başka bir yere bakamıyordum sanki.
Uzun ve sert hareketle sikiyordu Hakkı. Geri çekildiğinde siki neredeyse ucuna kadar çıkıyor, sonra bir hamlede dibine kadar geçiriyor ve taşakları karımın o güzelim götüne yapışıyordu.
O da iyice tahrik olmuştu tabii. Bütün akşam boyunca Şule'nin içine düşmüş ve siki neredeyse hiç inmemişti. Fazla dayanabileceğini sanmıyordum. Hareketlerinin giderek hızlanması da, haksız olmadığımı belli ediyordu zaten.
Bu arada ben de kendimi zor tutuyordum doğrusu. Sanki o koltuğun üstünde karımı siken Hakkı değil de benmişim gibi hissediyordum kendimi. Tarifi imkansız bir duygunun pençesindeydim.
Heyecandan titreyen parmaklarımla pantolonumun fermuarını indirdim ve zonklamakta olan sikimi dışarı çıkardım. Belim geldiğinde, çamaşırlarımın berbat olmasını istemiyordum.
Karımın yüzü iyice çarpılmıştı artık. Duyduğu zevk, onu kendinden geçirmişti sanki. İki eliyle, Hakkı'nın, bacaklarını göğsüne doğru bastıran ellerini bileklerinden kavramıştı. Kalçaları kıvranıyor, içine girip çıkan sikin altında adeta dans ediyordu. İnlemeleri, artık küçük birer çığlığa dönüşmüştü. Belinin gelmek üzere olduğunu görebiliyordum.
Sonra Hakkı'nın ağzından ulumaya benzer bir ses çıktı. Bir anda dibine kadar geçirmişti karıma... Kalçalarının titrediğini görüyordum. Bu titremeler, tıpkı bir elektrik akımı gibi Şule'ye de geçiverdi. O ikiye katlanmış haliyle, koltukta çırpınıyordu karım…
Aynı anda, ikisinin de beli geliyordu.
Ben de bunu bekliyordum sanki. Belim terasın betonuna fışkırmaya başladı. Elimi bile değmemiştim sikime. Ama kendimi daha fazla da tutamamıştım işte. Tek yapabildiğim, duyduğum büyük zevkin verdiği duyguların, dudaklarımdan naralar halinde dışarı taşmasını önlemeye çalışmaktı.
Kendimi topladığımda, yeniden içeriye baktım. Hakkı sikini karımın amından çıkarmış ve geri çekilmişti. O kocaman siki, biraz inmiş gibiydi. Karım ise koltuğun üstünde, mest olmuş bir halde kendini toplamaya çalışıyordu.
Bu ilk sikişin ne Hakkı'ya, ne de Şule'ye yetmediği belliydi. Yalnızca nefeslenmek için durmuş gibiydiler. Bunun farkına varmak, daha kendime tam gelememişken, yeniden heyecanlanmama neden oluyordu.
İlk hareket karımdan geldi. Doğrulup, elini Hakkı'nın sikine uzattığını gördüm. Parmakları, biraz önce amına girip çıkan, tohumlarını rahminin ağzına fışkırtmış, yarı inik o koca sikin çevresine dolandı. Sonra; hafif hafif, sanki incitmekten korkar gibi okşamaya başladı.
Gözleri yine yarı kapalıydı. Yüzüne, sikilmek istediği zamanlarda hakim olan o anlatılmaz ifade, yine gelip yerleşmişti. Onca afrodizyaktan sonra, yalnızca bir kere sikilmekle yetinmesine olanak olmadığı belliydi.
Sikinde dolaşan parmaklar, Hakkı'nın üstünde beklenen etkiyi yaratmakta gecikmemişti tabii. Büyük bir hızla huylanıyordu. Bir anda, yeniden dimdik ve kocaman olmuştu siki. Biraz daha sokuldu karıma.
Aklını başından alan sikin böyle yakınına gelmesi, Şule'yi daha da heyecanlandırmış gibiydi. Koltukta kıpırdanıp duruyordu. Sonra iyice doğrulup, o da Hakkı'ya sokuldu biraz. Şimdi herifin kocaman siki, neredeyse karımın yüzüne değiyordu.
Nefes bile almadan olup bitenleri izliyordum. Büyülenmiş gibi Şule'nin ağzını açışını ve o güzelim dudaklarının Hakkı'nın sikinin koca bir mantara benzeyen başına kapanışını seyrettim. Az önce amına girip çıkan, içinde tohumlarını fışkırtan sik, şimdi ağzındaydı karımın…
Şule'nin; alev alev yanan, kıpır kıpır diliyle insanın aklını başından alan, o çıldırtıcı ağzını çok iyi biliyordum. Yüzlerce kez, sikimin o ağzın içinde eridiğini hissederek mest olmuştum. Şimdi ise benim yerimde Hakkı vardı. Sikim yeniden taş gibi sertleşmişti. Hiç bir şeyi kaçırmamaya çalışarak seyretmeyi sürdürüyordum.
Karımın başı sürekli oynuyor, Hakkı'nın sikini ağzının derinliklerine alıp çıkarıyordu. Herifin yüzünde, ne kadar zevk almakta olduğunu açıkça belli eden bir ifade vardı. Başı hafifçe arkaya devrilmiş, gözlerini yarı kapatmıştı. İki eli, birer pençe gibi Şule'nin omuzlarını kavramıştı.
Sonra kalçalarını ileri geri oynatmaya başladı. Artık sikini karımın ağzına sokup çıkarıyor, onu ağzından adeta sikiyordu. Manzara müthişti.
Sonra gözlerim salonun kapısında fark ettiğim kıpırdanmaya takıldı. Can çaktırmadan gelmiş, tıpkı benim gibi, onları seyrediyordu. Aramızdaki mesafe yüzünden yüzünü tam göremiyordum ama, onun da son derece tahrik olduğundan emindim. Karımı sikmek için sırasını beklerken, seyretme fırsatını da kaçırmak istemiyordu anlaşılan…
Bu arada Hakkı'nın hareketleri giderek hızlanmış, sikini Şule'nin ağzına hırsla sokup çıkarmaya başlamıştı. Karımın gözleri kapalıydı. Yüzünde zevkten erimiş olduğunu açıkça gösteren bir ifade vardı. İki eliyle koltuğun kenarlarını sımsıkı kavramış, kendini alabildiğine bırakmıştı.
Herif onu ağzından sikiyor, o da büyük bir teslimiyetle veriyordu. Burnundan çıkan mırıldanma ve inlemeler, bundan ne kadar çok hoşlandığını açıkça belli ediyordu.
Hakkı'nın ağzından hırıltılar çıkmaya başlamıştı. Belini getirmek üzere olduğu belliydi. Kalçalarının hareketleri giderek hızlanıyor, siki her bastırışında, karımın ağzına biraz daha çok giriyordu.
- "Ohhh ağzın am gibi…” dedi hırıldayan bir sesle. “Hadi iyice em bakayım sikimi… İyice em… Ohh şimdi fışkırtacağım ağzına… Gırtlağına fışkırtacağım şimdi… Ohh hadi yut tohumlarımı orospu… Yut tohumlarımı…”
Kalçalarının titrediğini görebiliyordum. Sonra vücudu da kasılmaya başladı. Aynı anda karımın boğazı da oynamaya başlamıştı. Tanrım, herif gerçekten de ağzında fışkırtıyor, o da büyük bir iştahla hepsini yutuyordu.
Aynı anda onun da bütün vücudu titremeye, sarsılmaya başlamıştı. Hakkı'nın tohumları midesine inerken, o da belini getiriyordu.
Aslında yine patlama noktasına gelmiştim ama, kendimi kontrol etmeye çalışıyordum. Seyredeceklerimin bu kadarla kalmayacağı kesindi. Doğrusunu söylemek gerekirse, Hakkı planını aynen uyguluyordu.
En azından söylediklerinin ilkini yerine getirmiş ve karımı sikmişti. Şimdi Can'a verdiği “ona da siktirme” sözünü tutacağından kuşkum yoktu. Zaten Can da hazırdı buna.
Öte yandan, Hakkı'nın işi şimdilik bitmiş gibi görünüyordu. Şule'nin ağzında patlattıktan sonra, karşısındaki koltuğa oturmuş dinleniyordu. O kocaman siki yarı yarıya inmişti. Sonra yerinden kalkıp, salondan çıktı.
Karım, hala koltukta oturuyordu. Eteği artık beline kadar sıvalı, bacakları alabildiğine açıktı. Sağ elinin parmakları ise amıyla oynuyordu. Tanrım, sikilmeye doymamış olduğu öylesine belliydi ki. Çok geçmeden geri döneceğini tahmin ettiği Hakkı'yı beklediğini anlıyordum.
Gözlerimi ayırmadan onu seyretmekte olduğum için, Can'ın salona girdiğini, ancak Şule'nin yüzünde beliren şaşkınlıktan anlayabildim. Gözlerimi kapıya çevirdiğimde gördüğüm manzara beni de şaşırttı.
Çırılçıplaktı Can. Adaleli ve güneş yanığı bir vücudu vardı ama, ne karım ne de ben, işin bu tarafıyla pek ilgilenmiyorduk. İkimizin de dikkati, çelik bir yay gibi yukarıya kıvrık duran sikine yönelmişti.
Acele etmeden, karıma doğru yürüdü Can. Gözleriyle sanki onu yiyip bitiriyor gibiydi. Şule'yi “yıllardan beri sikmek istediğini” söylemişti Hakkı'ya. Şimdi yakalamıştı bu fırsatı işte…
Karım, parmakları hala yeni sikilmiş amında, dudakları yarı aralık ve yüzünde içindeki sikilme isteğini açıkça ortaya koyan bir ifade ile onu bekliyordu. Can iyice yaklaştığında, birden kalkıverdi koltuktan.
Sonra arkasını Can'a dönüp, dizlerinin üstünde, yeniden çıktı koltuğa. Ellerini koltuğun arkalığına dayamış, kıçını dışarı çıkarmış, belini bükmüştü. Yeni bir siki içine almak için hazır bekliyordu.
Fazla bekletmedi Can onu. Arkadan sokulup sikini önünde açılmış bekleyen o güzelim amın dudakları arasına yerleştirdi ve bir anda dibine kadar geçirdi karıma. Şule'nin gözleri kaymıştı. Hiç itiraz etmeden, kendini ikinci bir adama siktiriyordu. İtiraz etmek ne kelime, zevkten bayıldığını görebiliyordum.
Can da zevkten uçmuştu tabii. İki eliyle karımı belinden kavramış, gözleri yarı kapalı, hırsla sikiyordu. Birden belini getirmeye başladı. Vücudu sarsılıyor, kıçının yanakları titriyordu.
Bütün gece heyecanla bu anın gelmesini beklemiş, üstelik, Hakkı karımı sikerken seyretmişti. Bunun onu daha da tahrik etmiş olduğu kesindi. Kendini tutamamıştı işte. Tohumlarını Şule'nin amına dolduruyordu.
İçindeki sikin fışkırdığını hissetmek de, karıma yetmişti tabii. Vücudunun dalga dalga sarsılıp çırpındığını, adeta kendinden geçerek belini getirdiğini görebiliyordum. Durulmalarını elbette ki beklemiyordum ama, Can'ın sanki hiç bir şey olmamış gibi karımı sikmeyi sürdürdüğünü görünce, yine de şaşırdım. Yoksa Hakkı ona da mı afrodizyak vermişti acaba?
Şule'nin yüzü bana dönüktü. Zevkten kaymış gözleriyle, hiç bir yere bakmıyor gibiydi. Beni aklına bile getirmediğinden emindim.
Normal halinde bile sikilmekten ne kadar hoşlandığını bildiğimden, şimdi bir de afrodizyak etkisindeyken ne hale geldiğini tahmin edebiliyordum. Dünyadan kopmuş gibiydi. O anda içine girip çıkan sikten başka hiç bir şeye ilgi duymadığı belliydi.
Can, başını arkaya atmış, gözlerini kapamıştı. Ne kadar zevk aldığı yüzünden açıkça belli oluyordu. Durmadan pompalıyor, sikini, karımın artık iyice şişmiş ve içi tıka basa bellerle dolmuş olması gereken amına sokup çıkarıyor, onu çıldırtıyordu.
Manzara müthişti doğrusu... Seyretmeye doyamıyordum.
Elimi sikime dokundurursam hemen patlayacağımın farkındaydım. Bunu mümkün olduğu kadar geciktirmek istiyordum. İçimden gelen bir ses, daha da müthiş şeyler seyredeceğimi söylüyordu sanki
70 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
çılgın gece 2
Neler olabileceğini merak etmeye başlamıştım.
Hakkı viski bardağını elime verdiğinde, neredeyse tepeleme doldurmuş olduğunu gördüm. Adamın niyeti, benden bir an önce kurtulmaktı. Ama, benim içkiye ne kadar dayanaklı olduğumu bilmiyordu zavallı…
Sesimi çıkarmadan, koca bir yudum aldım viskiden... Sonra da karımın viskisini dudaklarına götürüşünü ve içişini izledim. Gerçekte içtiğinin ne olduğunu bilse, ne düşünürdü acaba?
Bir süre sonra Şule içkisini yarılamıştı. Bu arada afrodizyak etkisini iyice göstermeye başlamış ve artık yerinde duramaz olmuştu. Bir ara eğilip yüksek topuklu stilettolarını çözdü ve çıkardı. Sonra da koltukta yan dönüp, bacaklarını koltuğun kol dayama yerinin üstünden sarkıttı.
Şimdi eteği daha da sıyrılmıştı tabii. Üçümüz de çıplak kalçasını görebiliyorduk. Üstelik böyle otururken vücudu iyice büküldüğü için giysisinin ön kısmı da oyunlar oynamaya başlamıştı. Memelerinden biri neredeyse ucuna kadar meydandaydı. Hakkı'nın da, Can'ın da gözlerinin parladığını görebiliyordum.
Çaktırmadan Hakkı'yı incelemeye başladım. Can'a mutfakta, “karıya baktıkça sikim kalkıyor” derken yalan söylememişti. Gerçi bacak bacak üstüne atıp biraz gizlemişti ama, yine de, pantolonun önünde kocaman bir kabarıklık meydana geldiğini görebiliyordum.
Sonra Can'ın sikinin de kalkmış olduğunu fark ettim. Bu durum daha da tahrik olmama yol açarak, beni iyice şaşırttı. Sanki benliğimin derinliklerinde hep gizli kalmış bir şeyler ortaya çıkıyordu. Başka türlü bir açıklama bulamıyordum.
Öyle ya, iki erkek karımı sikmeyi kafalarına koymuştu ve ben bunu biliyordum. Uygun zamanın gelmesini beklerlerken de, kalkmış sikleriyle onu seyrediyorlardı. Şule de peş peşe devirdiği afrodizyaklı iki bardak viskiden sonra, güzelliklerini büyük bir umursamazlıkla sergilemeye başlamıştı. Benim bütün bunlara tepkim ise tahrik olmak ve sikimin kalkması oluyordu.
Hakkı yerinden kalkıp Şule'ye doğru yürüdüğünde, düşüncelerim dağıldı. Dikkatimi, yine onu izlemeye verdim. Çünkü niyetinin karımın boşalan bardağını almak olduğunu anlamıştım. Sırtı bana dönük olduğu için ben göremiyordum gerçi ama, Şule, Hakkı'nın pantolonundaki kocaman kabarıklığı mutlaka fark etmiş olmalıydı.
Dumanlı gözlerle oraya baktığını gördüğümde yanılmadığımı anladım. Kendisi için kalkan siki görmüştü. Hakkı da, bilinçli bir biçimde yavaş hareket ediyor ve sanki kendini seyrettirmek istiyordu.
Sonunda elinde bardakla bara yöneldiğinde, yine ustaca bir manevrayla kendini bana önden göstermeden geçip gitti. Onun bu işleri çok iyi bildiğini anladım böylece...
Bu sefer viskiye afrodizyak karıştırmaya gerek görmemişti. Ama barda epeyce oyalandı. Sikinin inmesini beklediğini biliyordum. Sonra Şule'nin içkisini getirip, benim daha tam boşalmamış bardağımı aldı. Öyle ya, sarhoş edilip devre dışı bırakılması gereken bendim.
Karım ise kıvamına gelmiş gibi görünüyordu. Bu sefer de tepeleme doluydu bardağım. O an için yapabilecek tek şey vardı. O da; Can ve Hakkı'nın yaptığını yapıp, Şule'yi seyretmekti.
Doğrusunu söylemek gerekirse; gözlerimizin önündeki manzara, gerçekten de seyretmeye değerdi. Karım bizlere yan dönmüş, bacakları koltuğun kol dayama yerinin üstüne uzatmış otururken, dış tarafta kalan bacağını ötekinin üstüne atmıştı. Böylece çıplak kalçası daha çok görünür hale gelmişti.
Gerçi Can'la Hakkı, onun kıçında külot olmadığından henüz emin olamamışlardı ama, iyice kuşkulanmışlardı herhalde. Bu yetmiyormuş gibi, sürekli olarak ayak parmaklarını oynatıp duruyordu. Üçümüz de başka tarafa bakamaz olmuştuk.
Ama o, böyle oturmaktan sıkılmıştı galiba. Bacaklarını indirip, tekrar yüzünü bize döndü. Bunu yaparken bacakları iyice aralanmış ve kısa bin an için amının kılları ortaya çıkmıştı.
İşte bu öldürücü darbeydi. Artık Can da Hakkı da, karımın külodu olmadığını biliyordu.
Hızla düşünüyor, duygularımı inceliyor ve ne yapmak gerektiği konusunda bir karar vermeye çalışıyordum. Gözlerimin önünde, Can ve Hakkı'nın karımı nasıl sikeceklerinin resimleri uçuşmaya başlamıştı. Bunu son derece güçlü bir biçimde arzuladığımın farkındaydım. Peki nasıl olacaktı bu iş?
Aklıma ilk gelen, Hakkı'nın istediği gibi sarhoş olup bayılmak ve böylece onlara aradıkları fırsatı vermekti. Ama olup bitecekleri mutlaka seyretmek de istiyordum. Üstelik karımın seyredildiğini, en azından şimdilik bilmemesi de gerekiyordu. Aksi halde kendini bırakamayacağından emindim. Her neyse, ilk yapmam gereken, bayılma numarasıydı.
Bardağımda kalan viskiyi kafama dikip, peltekleştirmeye özen gösterdiğim bir dille Hakkı'ya kendime bir içki daha alıp alamayacağımı sordum. Bu onu öylesine mutlu etmişti ki, anlatamam.
Bardan doldurduğum bardakla tekrar yerime oturduğumda, Şule, biraz daha yerinde duramaz hale gelmişti. Şimdi kalçalarını koltuğun ön tarafına getirip iyice arkasına yaslanmış durumda oturuyordu.
Çıplak ayaklarının yalnızca parmak uçları yere değiyordu. Dizleri, bir karıştan fazla ayrıktı ve eteği alabildiğine sıyrılmıştı. Eteğin kumaşını bacaklarının arasına soktuğu için amı görünmüyordu.
Beklenenin aksine, duyduğum heyecanın etkisinden olacak, cin gibi ayılmıştım sanki. Ama bunu kimse bilmiyordu. Aksine, Can da Hakkı da, artık düşmek üzere olduğumdan emin gibiydiler.
Hakkı, Şule'nin tam karşısında oturuyordu. Artık beni fazla umursamadığı için de, ilginç şeyler yapmaya başlamıştı. Tıpkı karım gibi, o da kalçalarını koltuğun ön tarafına kaydırmış, arkaya iyice yaslanıp, yarı yatar duruma gelmişti.
Bacakları alabildiğine aralıktı. Pantolonun önündeki kocaman kabarıklık, açıkça görülüyordu. Üstelik, sanki işi garantiye almak istiyormuş gibi, zaman zaman elini götürüp kalkmış sikini okşuyor ve bunu yaparken de, Şule'nin gözlerinin içine bakıyordu.
Karım gözlerini, kendisi için kalktığını bildiği sikten alamıyordu bir türlü... Ağzı yarı aralıktı. Gözleri buğulanmıştı. Burun kanatlarının oynadığını görebiliyordum. Artık tam sikilecek kıvama gelmişti ve sikilmeyi son derece istediğini de belli ediyordu.
Birden yerinden kalkması, üçümüzü de şaşırttı. Parmaklarının ucunda, kalçalarını çalkalayarak bara doğru yürümesini hep birlikte seyrettik. Barın arkasına geçip bardağını tezgahın üstüne koydu ve elini buz kovasına daldırdı.
Aynı anda da Hakkı fırladı yerinden ve hızla onun yanına gitti. Şimdi ikisi de tezgahın arkasındaydılar ve Hakkı karıma yardım ediyormuş gibi görünüyordu.
Can da ben de onları dikkatle seyrediyorduk. Ama ikisinin de bize aldırdığı yoktu. Bizimle hiç ilgilenmiyorlardı sanki. Şule'nin iki eli de tezgahın üstündeydi. Bir eliyle bardağını tutmuştu, diğeriyle de buz kovasından aldığı buzları bardağa koyuyordu.
Hakkı onun sol tarafındaydı. Sol eliyle viski şişesini tutmuştu. Sağ eli ise aşağıdaydı. Karıma biraz daha sokulduğunda, bir şeyler yapacağından kuşkulandım.
Neredeyse aynı anda Şule'nin yüzünde garip bir ifade belirdi. Sarsıldığını ve alt dudağını ısırdığını gördüm. Hakkı'nın elini arkadan getirip eteğinin altına, bacaklarının arasına soktuğundan emindim. Doğrusu herifi alkışlamak gerekiyordu. Gerçekten son derece cesurdu.
Karımın vücudu daha da şiddetle sarsıldı. Gözlerini kapamıştı. Bir eli bardağı kavramış, öbür eli buz kovasının içinde, donup kalmıştı sanki... Hakkı'nın alttan karımın amıyla oynadığını anlamamak için salak olmak gerekirdi. Sikimin çatlayacak hale geldiğini ve zonkladığını hissediyordum.
Şule de son derece heyecanlanmış olmalıydı. Vücudunun görünen üst kısmına bakarak, alt kısmının kıvrılıp büküldüğünü anlayabiliyordum. Herif karımı parmağıyla sikiyordu düpedüz. O da bundan çok büyük bir zevk alıyordu.
Zaman kavramını yitirdiğim için, öyle ne kadar kaldıklarının farkında değildim. Sonra Şule'nin vücudu hafif hafif sarsılmaya başladı. Beli geliyordu. İşler, kelimenin tam anlamıyla kontrolden çıkmıştı artık.
Kendini toparlayıp elinde bardağıyla tekrar yerine giderken, benimle göz göze gelemedi karım. Ama oturuşuna bakılırsa, yaşadığından pişman olduğu söylenemezdi. Şimdi dizleri daha da aralık oturuyordu.
Gerçi yine eteğin kumaşını bacaklarının arasına sokup kasıklarını örtmüştü ama, yalnızca ancak küçük bir külotun örtebileceği kadar bir yer gizlenmiş durumdaydı. Buna karşılık, iki bacağının da iç tarafında, hafifçe parlayan bir ıslaklık olduğunu görebiliyordum.
Hakkı ise hala barın arkasındaydı ve Can'a bakarak, pis pis sırıtıyordu. Sonra o da gelip yerine oturdu ve Şule'nin gözlerinin içine bakarak, sağ elinin orta parmağını ağzına götürüp emmeye başladı. Az önce karımı boşaltan parmağındaki zevk sularını emiyordu. Gerçekten de ustaydı herif.
Artık işi fazla uzatmamak gerektiğinin farkındaydım. Ya karımı alıp oradan gidecektim, ya da kalıp onu sikmelerine izin verecektim. Mantığım gitmeyi, duygularım ise bir yolunu bulup, Hakkı'ya Can'a aradıkları fırsatı vermeyi ve onlar karımı sikerken seyretmeyi emrediyordu. Sonunda duygularım kazandı.
İyice sallanarak kalktım koltuktan... Sonra da Hakkı'ya içerde biraz yatıp kendime gelebileceğim bir oda olup olmadığını sordum. O da, Can da çok sevinmişlerdi tabii. Bu arada Şule'nin de rahatladığını fark ediyordum.
Hakkı önüme düşüp beni, içerideki küçük bir odaya götürdü. Kilitteki anahtarı görünce deli gibi sevindim.
“Ben uyuycam… Tamam mı..?” dedim iyice yayılan bir dille, “Kimse beni rahatsız etmesin bak haaa…”
Sonra da kapıyı kapatıp anahtarı çevirdim. Bir süre kapının önünde kaldı Hakkı… Hatta kapıyı açmayı bile denedi. Sonra uzaklaştığını duydum.
Hemen terasa açılan kapıya yöneldim. Hiç gürültü çıkarmadan açıldı kapı. Ayakkabılarımı çıkarıp, terasın beton zemininde sessizce yürüyerek salonun pencerelerine doğru gittim.
İnce tül perdeler içeriyi olduğu gibi görmeme olanak veriyordu. Onların beni görmesi ise çok zordu. Ayrıca kimsenin bakacağını da sanmıyordum. En büyük avantajım, üstlerdeki üç küçük camın da açık olmasıydı. Bu sayede, her şeyi duyabilecektim.
Şule'nin oturduğu koltuk cama çok yakındı. Bulunduğum yerle arasında yalnızca iki metre kadar mesafe vardı. Onu yandan seyrediyordum. O kadar hızlı gelmiştim ki, Hakkı daha yeni giriyordu salona... Hiç duraklamadan, karımın oturduğu koltuğa doğru yürüdü ve önünde yere diz çöktü. Elini uzatıp karımın bacağının iç tarafını okşamaya başladı.
“Can…” dedi sonra da, “Sen biraz stüdyoya gitsene…”
Ona bakmamıştı bile. Gözleri karımın bacaklarının arasına dikiliydi. Şule de, gözlerini ondan ayıramıyordu. Hakkı öteki elini de götürüp bacaklarını iyice birbirinden ayırdığında, koltukta biraz daha öne kayıp, kalçalarını iyice kenara getirdi yalnızca. Şimdi eteği neredeyse beline kadar sıyrılmıştı.
Hakkı, az önce parmağını soktuğu o güzelim amın şimdi tam içine bakıyordu. Sonra başı, karımın kasıklarına gömülüverdi.
“Ohhhhh…” diye inledi Şule.
Karımın ayaklarının yerden kesildiğini ve havalanıp Hakkı'nın omuzlarına yerleştiğini gördüm. Daha iyi yalanmak için, kendini tabak gibi açmıştı şimdi… Bir elini uzatıp parmaklarını Hakkı'nın saçları arasına geçirirken, öbür eli de memelerini okşamaya başlamıştı.
O kadar çok heyecanlanmıştım ki, neredeyse belim gelecekti. Gözlerimin önündeki manzara o kadar güzeldi ki, kelimelerle anlatılması mümkün değilmiş gibi geliyordu bana...
Karım kendinden geçmiş gibiydi. Afrodizyak etkisiyle saatlerden beri alev alev yanmakta olan amının içine giren dil, onu mest etmişti. Sonra tüm vücudu sarsılmaya başladı. Beli geliyordu. Kendini tutamamıştı.
Şule'nin ne kadar güzel sikiştiğini, sikilmeyi ne kadar sevdiğini, benim kadar iyi bilen olamazdı. Şimdiye kadar yaptıklarına bakarak, Hakkı'nın da hızlı bir sikici olduğu yargısına varıyordum. İkisi bir araya geldiklerinde, ortaya seyrine doyum olmayacak bir sikiş çıkacağından emindim. Gördüklerim de, bu düşüncemin yanlış olmadığını belli ediyordu.
Karım yine çırpınmaya başlamıştı. Hakkı dilini çok ustaca kullanıyor olmalıydı. Yıllardır yalamaya doyamadığım o güzelim amın, şimdi onun ağzının altında nasıl açıldığını görür gibiydim.
Birden derin bir “Iımmmmmhhhhh” çıktı Şule'nin ağzından. Tüm vücudu sarsılıyor, tekrar beli geliyordu.
70 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
çılgın gece 1
Neredeyse beş yılllık bir aradan sonra Türkiye'ye gelince, gazetelerden adını bildiğimiz bu yere gelmiş ve biraz eğlenmek istemiştik. Barın dip tarafında, iki taburelik küçük bir yer vardı. Oranın boş olduğunu görünce hemen kapmış ve çevremizi seyretmeye başlamıştık.
Karım bayağı mutluydu. Gülüyor, eğleniyor, biraz da çevredekilerle dalga geçiyordu. Çeşitli Avrupa ülkelerinde geçirdiğimiz o beş yıllık süre içinde, bir çok yeni tip çıkmıştı piyasaya.
Derken kalabalık arasında Can'ı gördüm. O da beni görmüştü hemen. Doğruca yanımıza geldi. Tabii, o adam da gelmişti. Öpüştük Can'la. Aslında karımla yalnızca göz aşinalıkları vardı. Ama Can onu da öptü.
Sonra da yanındaki yabancıyla tanıştırdı bizi. Adı Hakkı'ydı ve söylediğine göre reklam fotoğrafçılığı yapıyordu. Uzun boylu ve kumral Can'ın aksine, ortadan da biraz kısa, saçları ve kısa sakalları iyice kırlaşmış biriydi. Kaynatmaya başladık.
Başka boş tabure olmadığı için, Can'la Hakkı, yanımızda ayakta duruyorlardı. Ben Can'la konuşurken, Hakkı da karımla meşgul olmaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra onun karıma büyük bir ilgi gösterdiğini fark ettim. Hem hızlı hızlı bir şeyler anlatıyor, hem de karımı tepeden tırnağa inceliyordu. Aslında pek haksız sayılmazdı tabii. En iyisi, size burada biraz karımdan söz edeyim.
Karım, yani Şule 30 yaşında, uzun boylu, uzun bacaklı, ince ve nefis vücutlu bir kadın. Ayrıca çok da güzel ama, onun asıl özelliği, güzelliğinden çok çekiciliğiyle dikkati çeken biri olması.
Açık kumral ve dalgalı saçları omuzlarına kadar iniyor. Şehvetli ağzı ve ilginç ışıklar saçan gözleri, yüzünü büsbütün güzelleştiriyor. Memeleri küçük, karnı hafifçe çıkık, beli incecik ve kalçaları dolgun ve yusyuvarlak.
Ama bunlar yalnızca dış görüntüsü tabii. Bir de değişik, onu büsbütün çekici kılan özellikleri var. Bu özelliklerin en belirgini de, zaman zaman sınırları zorlayan ve onu hep etkisi altında tutan teşhircilik tutkusu. Doğaldır ki, tüm giyim felsefesi de, bu tutkuya uygun biçimde kurulu.
Altı yıllık evliliğimiz süresince, onun bir tek kez bile sutyen taktığını görmedim. Külot ise Şule için yalnız kanama dönemlerinde zorunlu olarak kullanılması gereken bir giysi. Bütün bu özelliklere; bir de bütün giysilerinin, güzelliklerini gizlemekten çok göstermek amacıyla seçilmiş şeyler olduğunu eklemek gerekiyor.
O gece de karım, hakkındaki tüm bu tanımlamalara uygun bir haldeydi. Üstündeki giysiyi, aslında “sade” sözcüğüyle tanımlamak en doğrusuydu ama, yine de, görenin gözlerini yuvasından fırlatacak türden bir şeydi bu.
İnce ve kaygan, siyah üstüne küçük beyaz benekleri olan bir kumaştan yapılmıştı. Üst kısmı karımın vücuduna iyice yapışıyordu. Dekoltesi de, neredeyse göbeğine kadardı. Kolsuz olduğu için, kollarıyla omuzlarını da meydanda bırakıyordu.
Eteği ise oldukça bol ve alabildiğine kısaydı. Böyle bar taburesinde bacak bacak üstüne atıp oturduğunda, neredeyse kalçalarına kadar sıyrılıyordu. Ayaklarında da; yüksek topuklu, dekolte ayakkabılar vardı.
Memelerinin dekolteden görünen kısımlarıyla kumaşın altından birer düğme gibi belli olan başları, sutyeni olmadığının hemen anlaşılmasına yol açıyordu. Eteğinin altında kıçının çıplak olduğunu ise gerçi başkaları görmüyordu ama, ben gayet iyi biliyordum.
Muhabbet koyulaştıkça içki bardakları da peş peşe devriliyordu tabii. Zaten iyi olan kafalarımız, iyice dumanlanmaya başlamıştı. Sonra Hakkı, yakınlarda olan evine gitmemizi teklif etti. Anlattığına göre, hem stüdyo hem de ev olarak kullandığı bir teras katı vardı. Hep birlikte kalkıp bir taksiye atladık.
Gerçekten hoş bir yerdi Hakkı'nın evi. Yüksek bir apartmanın terasının tam ortasında inşa edilmiş bir eve benziyordu. Bütün odalardan alabildiğine geniş terasa çıkılabiliyordu. Biri stüdyo haline getirilmiş iki büyük salonu, iki yatak odası, geniş bir mutfağı ile banyosu vardı.
Salondaki geniş koltuklara oturduk. Hakkı salonun dip tarafındaki barın arkasına gitmiş ve hepimize içki hazırlamaya koyulmuştu. Normal olarak ona dikkat etmemem gerekiyordu ama, kaçamak hareketleri ilgimi çektiği için, çaktırmadan yaptıklarını izlemeye başlamıştım.
Tezgahın üstüne önce üç bardak koymuştu. Ellerini tekrar tezgahın altına götürdüğünü ve bir şeyler yaptığını fark ettim. Sanki elindeki bir şeyi sallıyor gibiydi. Sonra bir dördüncü bardağı çıkarıp ötekilerin yanına ve sol başa yerleştirdiğini gördüm. Birden o bardağın içine bir şeyler koyduğu kuşkusuna kapıldım.
Bir yandan da, onu seyrettiğimi anlamasını istemiyordum. Gidip mutfaktan bir kova buz getirdi. Önce buzları attı bardaklara, sonra da viski doldurdu. Kuşkulu bardağı sağ eline, bir diğerini de sol eline alıp bize doğru geldi. Sol elindeki bardağı bana, sağ elindekini de, Can'la konuşmakta karıma verdi.
Sonra gidip öbür iki bardağı da aldı ve birini Can'a verip, diğeri elinde, koltuklardan birine oturdu. Şimdi sırf dikkat kesilmiştim. Karımın bardağına viski dışında bir şeyler koyduğundan emindim artık. İçimden gidip bara bakmak geliyordu ama, sabretmeye çalışıyordum. Nasıl olsa bir fırsat geçerdi elime.
Hakkı'nın yerine oturduğu andan itibaren gözlerini karımdan ayırmadığını fark etmekten geri kalmamıştım. Yine bacak bacak üstüne atmıştı Şule. Böylece, seyrine doyum olmayacak nefis bir manzara sergiliyordu.
Ara sıra konuşmasını destekleyen hareketler yaparken hafifçe öne eğildiğinde de, memeleri, yarı yarıya ortaya çıkıyordu. Hakkı da, bunların hiç birini kaçırmıyor, karımı gözleriyle yiyordu sanki.
Hakkı'nın yerinden kalkıp içeri gittiğini gördüğümde, beklediğim fırsatı elime geçirdim. Bardağımı elime alıp, sanki buz eklemek istiyormuşum gibi barın arkasına gittim. Hemen yanımda, mutfağa açılan küçük bir pencere vardı ve Hakkı'nın orada bir şeyler yaptığını duyabiliyordum.
Çaktırmadan tezgahın altına bakındım. Gözlerim, bardakların yan tarafında, geriye doğru itilmiş küçük şişeyi yakalayıverdi. Can'ın da yerinden kalkıp içeriye gittiğini görünce, elimi uzatıp şişeyi aldım.
Gerçekten minik bir şişeydi bu ve üstünde “Spanish Fly” yazıyordu. Birden her şeyi anlamıştım. Hakkı, karımı azdırmak için afrodizyak vermişti ona. Sonra mutfaktan gelen sesler dikkatimi çekti. Hakkı'yla Can alçak sesle bir şeyler konuşuyorlardı. Elimde bulduğum minik şişe, dikkatle dinlemeye başladım. Doğrusu sırf merak kesilmiştim.
- “Ulan ne biçim karı be…” diyordu Hakkı, “Hani ilik gibi derler ya…”
- “Güzel, değil mi..?”
- “Güzel de laf mı..? İlik gibi dedim ya… Her yeri am, karının. Baktıkça sikim kalkıyor…”
- “Ne adamsın be…”
- “Ne adamı var mı şimdi bunun… O götün güzelliğine baksana… Üstelik bir de açıyor orospu… Valla sikemezsem deliririm…”
- “Olur mu yav..? Kocası var…”
- “Kocasını boşver canım…”
- “Nasıl boş vereyim yani… Herif burada…”
- “Ne yani..? Sen sikmek istemez miydin..?”
- “Tabii ki isterdim… Ama nasıl yapıcaz ki..?”
- “Sandığın kadar zor değil oğlum… Sen bana bırak bu işleri…”
- “Lan manyaklık etme… Nasıl sikeceksin karıyı kocasının yanında..?”
- “Orasına karışma… Sen sikmek istiyor musun onu söyle bana…”
- “İstiyorum tabii deli misin..? Yıllardır istiyorum zaten de, bir türlü denk getiremiyorum işte…”
- “Tamam o zaman… Önce ben sikerim, sonra sen… Sonra da, istersen beraber sikeriz…”
- “Sen uçuyorsun valla…”
- “Ne uçması oğlum..? Karının amı yanıyor amı… Vermek için içi gidiyordur şimdi…”
- “Tabii, senin yakışıklılığına tav oldu değil mi..?”
- “Oğlum sen hakkaten safsın be… Karının içkisine ilacı dayadım… Görmüyor musun, yerinde duramıyor…”
- “Sen şeytanın tekisin… Peki kocası ne olacak..?”
- “Onu da; içkiyle bayıltırız nasıl olsa…”
Konuşmaları bitmek üzereydi. Elimdeki şişeyi aldığım yere koyup, yakalanmadan bardan uzaklaştım ve gidip yerime oturdum. Duyduklarım ve bulduğum afrodizyak şişesi beni serseme çevirmişti.
Hakkı'yla yeni tanışmıştık. Can'a söylerken duyduğum kadarıyla da, herif daha ilk görüşte karımın içine düşmüş ve onu sikmeyi kafaya koymuştu. Bizi eve davet etmesinin ardında yatan nedenin bu olduğunu, artık biliyordum.
Kafasından geçenleri gerçekleştirebilmek için de, daha oturur oturmaz, karıma afrodizyaklı içki vermişti. Onu böylece azdırıp, beni de sarhoş edip bayılttıktan sonrasıyla ilgili niyetlerini de, Can'a açık açık söylemişti zaten. Üstelik bu yetmiyormuş gibi, Can da karımı sikmek niyetindeydi.
Doğrusu, iyi yere dükkan açmıştık.
Bütün bu olanlar son derece garipti tabii. Ama, aynı anda daha da garip bir bir şey dikkatimi çekmişti. O da hiç kızmamış olmamdı. Normal olarak içimi doldurması gereken öfke ortada yoktu.
Onun yerine, son derece tahrik olduğumu hissediyor ve şaşırıyordum. Şaşmayacak gibi değildi zaten. Herifler karımı sikmeye niyetlenip, bunun için planlar yapıyordu ve benim tepkim ise, sikimin kalkması olmuştu.
Karşımda oturan Şule'ye baktım. Karımın içkisi bitmek üzereydi ve anladığım kadarıyla herifin içirdiği afrodizyak etkisini göstermeye başlamıştı bile. Yanaklarının hafifçe kızardığını, gözlerinin parlamaya başladığını görebiliyordum.
Eteği sanki başta olduğundan daha fazla sıyrılmış gibiydi. Bacaklarının güzelliği, Hakkı'yı anlamama yardımcı oluyordu. Gerçekten de sik kaldırıcı bir manzara sergiliyordu karım. Fazla düşünmeme zaman kalmadan, Can'la Hakkı salona geri döndüler.
Hakkı artık en küçük bir hareketini bile kaçırmadan Şule'yi izliyordu. Böylece ortaya ilginç bir durum çıkmış oluyordu. Can'la Hakkı'nın üstünde, planlarıyla ilgili bir gerilim vardı. Bense onların niyetini bildiğim için gerilim içindeydim.
Şule ise bütün bu gelişmelerin dışında kalmıştı. Hiç bir şeyden haberi yoktu ve hem akşam boyu içtiği viskilerden kaynaklanan kafa iyiliğiyle, keyfi son derece yerinde, oturuyordu.
Afrodizyak da üzerindeki etkisini göstermeye başlamış olmalıydı. Eskisi kadar sakin görünmüyor, yerinde kıpırdanıp duruyordu. En hareketlenen yeri de bacaklarıydı. Bu yüzden eteği artık iyice sıyrılmıştı.
İçkisi bittiğinde, Hakkı yerinden fırlayıp bardağı onun elinden neredeyse kaptı. Bu arada benim içkim de bitmişti. İkimizin bardaklarıyla yeniden barın arkasına dolandı ve Şule'nin bardağını yine tezgahın altına indirdi.
Herif karımın yeteri derecede azmamış olduğunu düşünüyor olmalıydı. Onu uyandırmamak için, bakışlarımı yeniden Can'a çevirdim. Galiba en iyisi, olayları kendi akışına bırakmaktı.
Neler olabileceğini merak etmeye başlamıştım.
92 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
Kocamın yanında benimle Sikişti
sexi hikayeler sex hikayesexsex hikayehikayesex hikayelerhadi hikayemizi okumaya Ben Ayla, 35 yaşında seks esnasında defalarca orgazm olan olay ve kolay doymayan, saatlerce sevişmeyi seven, kocasını çok seven evli bir kadınım. Eşimle hemen hemen her gece saatlerce sevişiyoruz. Her gün seks yapma isteğim oluyor, bunu engelleyemiyorum.. Daha önce hiç grup deneyimi yaşamamıştık ama kocam eşim sürekli porno sitelerinde eşler bölümünde hikayeleri okuyarak karısını başka erkeklerle seviştirenler veya eş değiştirerek sevişen çiftlerin hikayelerini okuyarak kuduruyordu.  Başka bir zevki de beni telefonda başka erkeklerle konuştururken sikmekti.Bu sadece fantezimizdi asla kendimi başka bir erkeğe vermeyi düşünmezdim,ama Doğan!la tanışıncaya kadar.Doğan,daha önce internette tanıştığı bir çiftle başka bir şehirde birlikte olan, bu anısını saniyesi saniyesine yazarak hikaye sitelerine yolladığı için birçok yeni kişiyle tanışan eşinden boşanmış bir adamdı.Onunla önce telefonda sohbetlere başlayıp, msn de birbirimizi gördük,kısa sürede çok iyi dost olduk ve artık karar vermiştim onun kalın aletini ağzıma almak,emmek, sonra da içime yerleştirmek istiyordum.Kocam zaten çok istiyordu.Güveilir bir insan olduğuna iyice kanaat getirdikten sonra buluşmaya karar verdik. Daha sonra beklenen gün geldi bizi arabayla aldı ve doğruca otele gittik, sanki başka şehirden gelmişiz gibi yapıp, 2 tane oda tuttuk ve odalarımıza yerleştik.Daha sonra telefonlaşarak aynı odada buluştuk. Kocam koltukta ben de yatağın üzerinde oturuyorduk,Kalbim heyecandan çarpıyordu, çok heyecanlıydım,o içeriye girdi, gülümsedi yatakta benim yanıma oturdu, düşünebiliyor musunuz kocamın yanında yatakta başka erkekle birlikteydik, müthiş heyecan verici bir duyguydu. Uzanıp dudaklarımdan öpmeye başladı, uzun süre dudaklarımızı ayıramadık, sanki yıllardır birbirimiz bekliyormuş gibi öpüşüyorduk, beni elleriyle soydu, önce bluzümü, sonra sütyenimi, parçalarcasına çıkarttım, sonra yatağa uzandı bir yandan memelerini öperken eteğimi sıyırıyordu, bembeyaz kar gibi ve balık eti bir vücudum vardır. Siki hemen taş gibi olmuştu, ben de onu soydukça sikinden gözümü ayıramıyordum. Boyu aynı kocamınki kadar fakat kalın beyaz bir aletti. En son kilotunu indirerek aleti serbest bıraktım, ellerimle yarağına dokunduğum an müthişti… O da elini amıma uzattı, sırılsıklamdı, zaten amımın sürekli ıslandığını,sürekli seksi düşündüğümü doyumsuz olduğumu söylemiştim. Kalçalarımı ona dönerek sikini ağzıma aldım, aletin başından süzülen ilk kayganlık sıvılarını dilimle alıyor, sikini ağzıma sokuyor çıkartıyor, bazen de yandan dilimle dondurma yalar gibi yalıyordum,kocam bir ara gözümüze ilişti ,kalakalmıştı heyecandan Doğan bizi seyrederek 31 çekmesini söyledi, o da heyecanından kurtulup, koltukta sikini çıkartarak 31 çekmeye başladı,ben uzun süre aleti yaladım,yalamayı çok severim,Doğan da aynı anda kalçalarımı okşuyoramımı yalıyordu, bir an önce içime girsin istiyordum kendimi zor tutuyordum, Beni çevirerek yatağa bastırdı bacaklarımı araladı ve aleti amcığın önüne yerleştirdi, sanki bir mıknatıs siki içeri giriyordu, alet kendiliğinden kaydı ve içeri girdi, o an müthişti inanılmaz bir durumdu, kocamın yanında beni sikiyordu. Kocamdan farklı olarak Doğanın siki çok sıcaktı ateşi amımı kor gibi yakmıştı.Bu kadar sıcak bir sik olabileceğini hiç düşünmemiştim. ikimiz de zevkten ölüyorduk, en dibe girdi,orada bekledi yarrak en dipte içindeyken dudakları dudaklarımda dilini istedim ve dilini vantuz gibi emiyordum. O sırada amımı sıkıp bırakmamı istedi, dediğini yaptım. sikim sanki bir mengeneyle sıkıp bırakıyordum,uzun süre içimde böylece kaldı, daha sonra ritmik olarak hızlı vuruşlar yaptı, bu sırada taşakları iri olduğundan kalçalarıma vuruyor slap şlap diye sesler çıkıyordu.uzunca süre böyle siktikten sonra sikini sadece kafası içeride kalacak şekilde çekti, bir müddet sadece kafasını sokup çıkararak pompaladı,8-10 defa sadece kafasını sokup çıkartıyor sonra tek bir vuruş en dibe yapıyordu,böyle yapınca her vuruşta çığlık atıyordum, ikimiz de çıldıracaktık, en az 3 saat bu şekilde sikiştik ama hala doyamamıştık, ikimizde de büyük açlık vardı, sonra ben sanki onun karısıymışım gibi kocamı da yanımıza yatağa davet etti.Kocam heyecandan tutulmuş kalmıştı, daha sonra anlatıığına göre; önce pişman olmuş, bunu nasıl yapabildiğini kendine sorgulamış,daha sonra karısının tanımadığı bu adamın altımda müthiş zevk aldığını görünce de mutlu olmuş, içinden nereye kadar gidecekse gitsin diyerek seyrediyormuş. Zaten pantalonu çıkarmıştı sadece üstü giyinikti onları da hızla çıkartarak yanımıza geldi, Ben Ayla yani karısı ortada çırılçıplak vaziyette iki tarafında 2 erkek yaraklarını bana dayamış vaziyette bacaklarını benim bacaklarıma sürtüyorlardı. Ben de aletleri ellerimle tutup, okşuyordum. Sanki Doğan benim kocam Ahmet misafirdi, daha sonra sanki kendi karısını misafire sunar gibi benim bacaklarımı ayırarak kocama sundu, kocam yavaşça amcığıma girmeye başladı bacak omuza yapıyordu. Doğan da saçlarımı okşayarak dizlerinmin üzerinde yarağı ağzımna yerleştirdi,müthişti aynı anda bir erkeğin yarağını emiyor diğerini içime alıyordum bir müddet sonra dudaklarımdan öpmeye başladı, kocam öylece bir süre sikti,Doğan dışarıda kalmaktan sıkılmış olacaktı ki,Ahmet ben yine sikmek istiyorum sen nasıl olsa hergün sikiyorsun, karının tadına doyamadım çekil yine ben sikeceğim dedi,kocam ona hak vererek tekrar yan tarafa çekildi.Kocamın yarağı henüz çıkardığı ıslak amcığa tekrar o sıcacık yarağı yerleştirdi. Ten uyuşmamız mükemmeldi , içeriye her girdiğinde sanki yanan bir şömineye su boşaltınca coooozzz etmesi gibiydi, ikincisi de birbirimizi çeken mıknatıs gibiydik,asla birbirimizi bırakamıyorduk, sanki ikimiz tek kişi olmuştuk. Uzun süre bu şekilde neredeyse her poziyonda sikiştik, defalarca orgazm olmuştum,sayısını hatırlayamıyordum daha sonra hayatında hiç bu kadar çok sayıda orgazm olmadığımı ona söyledim.Seviştikten sonra üçümüz birlikte yatakta yattık, sohbet ettik, müthiş bir duyguydu. Daha sonra giyindik ve yemek yemek üzere otelden ayrıldık, bir hafta kendime gelemedim , sanki rüya görmüş gibiydim, içimden iyi ki bunu yaşadım diyordum,hayatım boyunca unutamayacaktım, hayatımın en mutlu günüydü diyebilirim, o da aynı duygular içindeydi, bu inanılmazı yaşamaktı. Kocam beni daha çok seviyordu,çok mutlu olmuştu. Bu olay 1 sene kadar önceydi ve yazdıklarım tamamen eksiksiz olarak yaşandı.Daha sonraki günlerde defalarca birlikte olduk, şu anda da birlikteyiz, istediğim zaman Doğan beni alıp otele götürüyor ve sevişebiliyoruz.Kocamdan sonsuz izinimiz var. Bazen de akşamları üçümüz buluşuyoruz, arabanın arka koltuğunda beni sikerken kocam da ön koltukta bizi seyrederek ve dinleyerek 31 çekiyor.Onu kudurtmak için Ahmet karına yerleştiriyorum, karını sikeyimmi, sikimi çok güzel yalıyor, gibi cümleler kuruyor.Onda ayrıldıktan sonra da evimize giderek sabaha kadar sevişiyoruz.
251 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
Karım...  (1)
Tumblr media
                   *  Bölüm : 1  2  3  4  5  6  7  8   *
Tüm yaşam biçimimi ve anlayışımı değiştiren olay, karımla küçük bir işimizi halletmek için gittiğimiz Ankara'da, öteden beri arkadaşımız olan Fehmi'nin evinde meydana geldi.
Aslında üçümüz de alabildiğine sarhoştuk. Arabayı evin önüne park ettikten sonra kapıya kadar olan bir kaç metrelik mesafeyi yürürken en az yalpalayan, yine de bendim. Fehmi elindeki anahtarı deliğe sokmaya çabalarken, karım da duvara dayanmış, gülüp duruyordu.
Akşamın erken saatlerinde gittiğimiz bir restoranda içmeye başlamış, sonra bir bara gitmiştik. Bütün bunlardan sonra kafayı bulmak normaldi tabii. Ankara'ya o gün öğlen saatlerinde varmış ve Fehmi'yi bulmuştuk. Oradaki işimizi bir kaç saat içinde bitirmiştik gerçi ama, Fehmi kalmamız için ısrar etmişti. Karısı üç günlüğüne İzmir'e gitmişti ve evi boştu. Karımla bana kendi yataklarını vereceğini söylüyordu.
Biraz onu kırmamak için, biraz da yapacak önemli bir işimiz olmadığından, sonunda teklifini kabul etmiştik. Doğal olarak akşamın programını da Fehmi yapmıştı. Ender takıldığımız içkili bir muhabbet, değişiklik olur diye düşünmüştük biz de. Doğrusunu söylemek gerekirse, oldukça eğlenmiştik. Tek eksikliğimiz, karımla benim kılığımızın pek uygun olmamasıydı. Akşam İstanbul'a dönmeyi planlayarak yola çıktığımız için, ikimiz de spor şeyler giymiştik. Benim üstümde bir bluejean pantolonla kısa kollu ince bir gömlek vardı. Karım da kısa bir bluejean etekle kolsuz bir beyaz t-shirt giymişti. Restoranda neredeyse hiç kadın müşteri yoktu. Fehmi'yi tanıdıkları için, bizi dipteki set üstünün en öndeki masasına almışlardı. Bir de dip taraflardaki bir masada iki kadın vardı. Biraz bundan, çokluk da karımın görüntüsünden olmalı, çevredeki erkeklerin ilgisi hep bizim masanın üstünde olmuştu tabii.
Ama aşırı bir rahatsızlık veren yoktu. Bu, anladığım kadarıyla oradakilerin çoğunun Fehmi'yi tanımalarından kaynaklanıyordu. Karımın gittiğimiz her yerde erkeklerin ilgisini çekmesine alışık olduğum için, olanları yadırgamamıştım. Ayrıca adamlara hak da veriyordum. Alkol, her zaman karımın biraz çözülüp rahatlamasına neden olurdu. Yemekte içtiğimiz şaraplar da, aynı etkiyi yaratmıştı üstünde. Dış taraftaki iskemlesinde, biraz aşağıda kalan asıl salona göre bir balkondaymışcasına otururken, zaten oldukça kısa olan eteği sıyrılmış ve bacakları bütün güzelliğiyle meydana çıkmıştı.
Kapanmak için bir çaba da harcamıyordu karım… Tişörtü kollarıyla omuzlarını açıkta bırakıyordu. Küçük, ama yuvarlak ve dimdik memeleri incecik pamuklu kumaşın altından belli oluyor, zaman zaman birer düğme gibi kabaran meme başları, sutyen giymemiş olduğunu kanıtlıyordu. Gerçi başkaları farkında değildi ama, ben külodunun da olmadığını biliyordum. Nefret ederdi külot giymekten. Oradan çıktıktan sonra gittiğimiz barda ise karımın hareketleri daha da rahatlamıştı. Tezgahın önündeki yüksek taburelerde oturduğumuz için çevredekilere unutamayacakları bir bacak şovu sergilemişti. Onun kendini göstermekten hoşlandığını öteden beri biliyordum. Üstelik bu durum, benim de garip bir biçimde hoşuma gidiyordu. Sonuçta, bir takım adamlar karımı ağızları sulanarak seyrediyordu en çok. Nasıl olsa benim karımdı o. Neyse, sonunda iyice sarhoş bir halde, Fehmi'nin evindeydik işte. Önce o bize yardım etti ve yatacağımız yatağın çarşaflarını değiştirdik. Sonra da biz ona, salonun ortasına bir yer yatağı hazırlamakta yardımcı olduk.
Hava sıcaktı ve terlemiştik. Karım, duş yapmak üzere banyoya girdi. Ben de Fehmi'yle oturup çene yapmaya başladım. Tam bir sarhoş muhabbetiydi yaptığımız. Bir süre sonra karım da geldi yanımıza. Tişörtünü hafif ıslak vücuduna yeniden geçirmiş, eteğinin yerine de, beline bir havlu sarmıştı. Ama bu bir banyo havlusu değil, yalnızca büyücek bir yüz havlusuydu galiba. Hem ensizdi, hem de uzunluğu tam yetmediği için, sol bacağının üstünde derin bir yırtmaç oluşmuştu. Kısacası, eteği üstündeyken bundan çok daha derli toplu görünüyordu.
Tişört de, vücudunun bazı yerlerine, bu arada memelerine iyice yapışmıştı. Saçını ıslatmamıştı. Koltuklardan birine oturup, bizi dinlemeye başladı. Ben de duş yapmak istiyordum. Onları salonda bırakıp banyoya gittim. Sonra da soyunup, sıcak suyun altına girdim. Doğrusu çok iyi gelmişti bu. Fena halde sarhoştum girdiğimde… Duşta ne kadar kaldım, tam bilmiyorum. Ellerimi fayanslara dayayıp ılık suyun altında keyifle kendimden geçmiştim.
Sonunda ben de belime bir havlu sararak dışarı çıktım. Niyetim artık karımı alıp yatmaktı. Ama hevesim kursağımda kaldı. Salonun kapısına geldiğim anda, olduğum yerde çakılıp kalmama neden olan bir manzarayla karşılaştım. Karım, Fehmi için hazırladığımız yatakta, yüzüstü yatıyordu. Kollarını iki yanına uzatmış, başını yastığa koymuştu. Gözleri kapalıydı. Fehmi ise yatağın yanında, dizlerinin üstünde oturmuş, karımın sırtıyla omuzlarına masaj yapıyordu. Herhalde masajdan önce yatmaya hazırlanmış olmalıydı ki, soyunmuş, bir tek donla kalmıştı.
Ama kapının önünde çakılıp kalmama neden olan, elbette  bunlar değildi. Sezgilerim, garip bir şeyler döndüğünü algılamıştı aniden.
Bir adım geri atıp, holün karanlığında kaldım. Beni kolayca fark edemeyecekleri bir pozisyondaydım şimdi. Salonun ortasındaki yatak bana göre yanlama durduğu için, onları yandan seyrediyordum. Karımın yüzünde, çok iyi tanıdığım o buram buram seks kokan ifade vardı. Kendini sırtında dolaşan ellere bütünüyle bırakmıştı. Fehmi de yaptığı şeye son derece konsantre olmuş görünüyordu.
İkisi de benim varlığımı, her an duştan çıkıp yanlarına gelebileceğimi unutmuş gibiydiler. Acaba ne olacaktı bu işin sonu? Kalbim küt küt atıyor ve heyecanla bekliyordum. Fehmi'nin elleri şimdi karımın beline inmiş, sonra da iki yandan koltuk altlarına doğru gidip gelmeye başlamıştı. Yaptığı da, artık masaj olmaktan çıkmışa benziyordu. Düpedüz okşuyordu karımı.
Karımın da bu durumdan hiç şikayeti yoktu doğrusu. Aksine, son derece hoşlandığı belliydi. Ağzından küçük memnuniyet mırıldanmaları çıkıyordu. Bunların Fehmi üstünde etkili olacağı açıktı.
Arkadaşımın yüzünü dikkatle inceliyordum. Hafifçe gerilmişti. Heyecanlı olduğu belliydi. Sonra daha rahat hareket edebilmek için olmalı, dizleri üstünde doğruldu. Tanrım; siki kalkmış, donunun önünü bir çadır gibi kabartmıştı. Aynı anda benim sikimin de alabildiğine kalkmış olduğunu fark ederek şaşırdım. Neler oluyordu böyle? Seyrettiklerim beni kızdırıp kıskançlıktan çıldırtacak yerde, tahrik olmama neden olmuştu. Nefes bile almadan seyrediyordum. Karım kendini iyice kaptırmıştı şimdi. Belinin büküldüğünü ve kalçalarının yataktan hafifçe yükseldiğini görüyordum. Fehmi de farkındaydı bunun. Dizleri üstünde yürüyerek, yatağın başucuna doğru gitti.
Şimdi karımın baş tarafında duruyor ve az önce belinden koltuk altlarına doğru yaptığı masaj hareketini, şimdi koltuk altlarından beline doğru yapıyordu. Daha da büyümüştü siki. Elleri de giderek daha aşağılara doğru inmeye, karımın belinde sarılı küçük havlunun kenarlarına kadar uzanmaya başlamıştı.
Parmakları, her aşağı gidişinde havlunun altına doğru uzanıyor, bu da onun iyice gevşemesine neden oluyordu. Karımın kalçaları iyice hareketlenmişti bu arada. Artık küçük hareketlerle kıvrılıp bükülüyor, aşağı yukarı, sağa sola yavaşça çalkalanıyordu. Fehmi sonunda, karımın belindeki havluyu tamamen çözdü. Şimdi o baş döndürücü yuvarlaklıktaki kalçalar, ikimizin de gözleri önündeydi. Ama Fehmi'nin bana göre ciddi bir avantajı vardı. Ellerini karımın yumuşacık kalçalarının üstünde dolaştırabiliyordu.
Duruşu biraz garipti. Dizleri, karımın baş tarafında yere dayalıydı. Ellerini karımın kalçalarına götürebilmek için, vücudunu öne doğru eğip, uzatmak zorunda kalmıştı. Bu durumda, donunu yırtacakmış gibi duran siki de, karımın başının üstüne geliyor, neredeyse değecekmiş kadar yakın duruyordu. Karımın ağzından çıkan mırıldanmalar, artık inlemeye dönüşmüştü. Kalçalarının okşanmasından ne kadar hoşlandığını biliyordum. Doğrusu Fehmi de işini biliyor elinin altındaki beyaz yuvarlakları sanki yoğuruyordu.
Karım artık kalçalarını iyice kaldırmıştı. Birden sol elini uzattığını ve Fehmi'nin donun altından bile büyüklüğü belli olan sikini kavradığını gördüm. - “Ohhhh ne güzel…” dedi, memnuniyetini belli eden bir sesle, “Ne kocamansın böyle…” Parmakları kıpır kıpır oynuyor, sikin üstünde dolaşıp duruyordu. Sonra öteki elini de götürdü oraya ve Fehmi'nin donunu aşağı çekmeye başladı.
Acele ediyor, onun çıplak sikini bir an önce eline almak istiyordu. Bunu başardığı zaman da, duyduğu mutluluğu yüksek sesle dile getirdi: - “Oh yavrum… Nasıl kalkmış bak… Öyle güzel ki…” Fehmi'nin sesi çıkmıyordu bu arada. Gözlerini kapamış, sikini karımın ellerine bırakmıştı. Kendi elleriyse karımın kalçalarını yoğurmaktan vazgeçmemişti tabii… Üstelik şimdi parmakları, o muhteşem yuvarlaklıkların arasına girmeye de başlamıştı. Bu temasın karıma büyük zevk verdiğini görüyordum. - “Oyna benimle n'olur…” dedi, parmakları Fehmi'nin en dibinden kavradığı sikini sıvazlarken, “Oyna hadi…” Sonra başını kaldırdığını gördüm. Ağzı açıldı ve dudakları elindeki sikin şişmiş başına kapanıverdi. Tek bir harekette, yutabildiği kadarını yutmuştu. Bu Fehmi'nin bütün vücudunun titremesine neden oldu.
Karımın ağzının ne kadar marifetli olduğunu benden iyi kimse bilemezdi. Bu bakımdan arkadaşımın neler hissettiğini tahmin edebiliyordum. Nitekim kalçaları hareketlenmişti bile. Önce küçük küçük hareket ediyordu. Sonra hızlanmaya başladı ve sonunda öyle bir hale geldi ki, artık yaptığının tek bir tanımlaması olabilirdi.
Karımı ağzından sikiyordu Fehmi.
*** Devam ***
(Alıntıdır. by@Mofilius)
311 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
Tuğba - 1. Bölüm
Bir tartışmanın bu noktaya geleceğini kim bilebilirdi ki? Selamlar adım Tuğba 35 yaşında 2 çocuk annesi bir kadınım. Bir fabrikada çalışıyorum. Eşimle iyi giden mutlu bir evliliğim var ama her şey o gün o serviste geçen o tartışmadan sonra değişti. Çalıştığım iş yerinde gözleri Sürekli bende olan çok yakışıklı sayılmayacak bir adam vardı. Güvenlikte çalışan Mehmet. Kendini çok iyi tanımıyordum ama gözlerini sürekli olarak üzerimde hissediyordum. İşe girip çıkarken, serviste, yemekhanede. Rahatsızlık vermeden kaçamak bakışları sürekli olarak üzerimdeydi. Tesettürlü bir kadınım başım sürekli olarak kapalı, vücudumu belli etmeyen elbiseler giymeme rağmen bana neden baktığını merak etmiyor da değildim. Bu çekici olmayan benden yaşça büyük adamda fark edilen tek şey o güzel gri gözleriydi. Soğuk snop tavırlarıyla ilk başta insana soğuk ve itici gelen adamın içinde bambaşka bir insan olduğunu onu tanıdıktan sonra anlamış, içinde bambaşka bir insan olduğunu görmüştüm. O kaba saba espriler yapan adamın içinde sevgi dolu aşık varmış.
Evli olduğum için insanlara özellikle karşı hep mesafeli duruyor, oturup kalkmama ve konuşmalarıma dikkat ediyordum. O gün 4’te işten çıkmış servisle eve giderken aynı departmanda çalıştığım iş arkadaşım Gülten’le Mehmet tartışıyorlardı. Gülten görüntüsüyle modern gibi görünse de düşünceleri yobaz ve faşizancaydı. Gülten bir ara kötü bir söz söyleyince ucu bana da dokunan dayanamadım ve araya girdim. Mehmet’te beni destekledi ve konuyu “sus artık” diyerek kapattı. Söylediklerinde haklıydı, Hakkındaki düşüncelerim değişmeye başlıyordu. Biraz daha tanımak istiyordum. Neredeyse 6 aydan beri aynı yerde çalışmış olsak da birkaç merhaba ve günaydın da öteye gitmemişti konuşmalarımız. Aslında benimle beraber çalışan ve kardeşim gibi sevdiğim hakanla araları çok iyiydi. İkisi de hayvan severdi. Onu devreye sokabilirdim ama bu riski ve göze alamazdım. Birkaç kez Aydın'a Mehmet ve ilgili sorular sorduğumda, 45 yaşında evlenip boşanmış yalnız yaşayan bir adam olduğunu öğrendim. Görüntüsü konuşması ve yaşamı ile kendi içinde tezatları olan garip bir adamdı açıkçası. Samimi olduğu insanlarla oldukça yakın, samimi olmadığı insanlara da bir o kadar uzak tıpkı bana uzak olduğu gibi. Bakışlarından bana ilgisi olduğu belliydi ama gerek evli olmam gerekse tesettürlü bir bayan olmamdan dolayı belli ki bir türlü yakınlaşamıyordu sanırım. Belki de benim bir adım atmam gerekiyordu. O gün sabah servisteydik. İşe başlarken kart basıyorduk ve ben o gün kartı sanki unutmuş gibi yaparak güvenliğe gittim.
“Günaydın, kartı evde unutmuşum.” “Günaydın içeri gel hava soğuk içeride atarsın imzayı" “ben kartımı evde unutmuşum imza atacaktım"
“Eyvah sen bugün bedava çalışacaksın demek ki…”
"niye canım olur mu öyle şey…” diye cevapladım. Çekmeceden çıkarttığı imza kâğıdı ve kalemi bana uzattı. Masaya eğilip imza atarken yan gözle ve onu süzüyordum. Tahmin ettiğim gibi bana bakıyor ve inceliyordu. Önü bana dönüktü, başımı çevirmeden gözümün ucuyla bakınca, pantolonunun önündeki kabarıklığı gördüm.
"Aman Allah'ım dedim.” içimden O nasıl bir şeydi giydiği kumaş pantolonun altında oldukça iri kalın aleti belli oluyordu. Acaba beni gördüğü için mi yoksa, önceden mi kalkmıştı? kendimi bir garip hissettim. Kocam ilk erkeğim olmuş ve bildiğim her şeyi ondan öğrenmiştim. Tutucu çevrede yetiştiğim için erkekler her zaman mahrem olmuştu. Şimdiyse tanımadığım bir erkek aletini benim için kaldırmıştı. Belki başka erkekler de bana bakarak tahrik olmuştu ama şimdi ilk kez şahit oluyordum. Kendimi bana kalkan o alete bakmaktan alıkoyamıyordum. Oldukça büyüktü. Kocamla evliliğimizin ilk yıllarına göre gittikçe seyrekleşen monotonlaşan bir seks hayatımız vardı. Bazen vardiyalarımız farklı olduğu için birbirimizi zar zor görebiliyorduk. Ayda 2 ya da 3 defa beraber oluyorduk. İmzayı attıktan sonra doğruldum ve kalemi Mehmet’e verdim. Ardından da
“Geçen gün için teşekkür edemedim” dedim.
“Geçen gün???” diye ne kastettiğimi anlamamıştı sanırım.
“Şey diyorum geçen gün hani serviste Gülten tartıştın ya, onu diyorum.”
“O mu yahu boşver manyak kadın. Bakarsan insan ama faşist yobaz ne demek bütün Kürtler aynı sen kimsin la mesela senin ne olduğu milliyetin, neye inandığın umurumda değil. Sen iyi bir insan mısın? Ben ona bakarım… koduğumun karısı. Ya pardon ben çok sinirleniyorum böyle şeylere.”
Kaba konuşmasına rağmen oldukça samimi gelmişti bana.
“Neyse ben geçeyim yerime” diyerek, ilk kez o gri gözlerine uzun uzun baktım. O da benim gözlerime bakarak
“Hadi bakalım kolay gelsin. İyi çalışmalar görüşürüz” dedi. Güvenlik kulübesinden çıkıp işyerine geçerken ilk kez bir erkek bana farklı bir gözle bakmıştı kocamdan başka.
Çok güzel değilimdir ama kendime bakarım. Genç bir kız değilim ama yediğime içtiğime dikkat ederim. Kendimden bahsetmek gerekirse 160 boyunda, 65 kilo civarında balık etli denebilecek beyaz tenli bir kadınım. Siyah uzun saçlarımı her zaman örten türbanlarla örterim. Uzun, bol vücudumu belli etmeyen elbiseler giyerdim. Erkeklerin dikkatini çekmemeye çalışırdım. Kafamda sorularla öğlen olmuş, yemekhaneye gitmiştim.
4 kişilik masa da 3 kişi oturuyorduk Tabii söylemeye gerek yok bunlardan bir tanesi de kardeşim gibi olan Aydın’dı. Çok zaman geçmedi Mehmet yemekhaneye girdi ve yemeğini aldıktan sonra doğruca bizim oturduğumuz masaya oturdu. İlk kez oluyordu bu. Hepimize afiyet olsun dedikten sonra Yemeğimizi yerken kaçamak bakışlarını yakalıyordum. Diğer masadan kalkan bir adam,
“Abi akşam mesaiye kalacağım Telefon numaranı verir misin?” diye Mehmet’e sordu. O da hemen orada telefon numarasını adama söyledi.
“Neden böyle yaptı? Acaba telefon numarasını bana mı vermek istiyordu?” numarası akılda kalacak kadar kolaydı. İçimden birkaç kez tekrar ederek numarayı ezberlemeye çalıştım. Yemekten mehmet görev yerine giderken bizde sigara içme alanında çaylarımızı içerken kimseye fark ettirmeden Mehmet’in numarasını fabrika güvenlik diye kaydettim. Bir sorun olursa da fabrika güvenliği diyecektim.
Günler böyle geçiyordu birkaç kez bir bahane ile aramak istedim ama yapamadım. Açıkçası bazı şeylerden emin olmak istiyordum nihayetinde evli ve çocuklu bir kadındım. Bu arada hala bakmaya devam ediyor ama bana asla yaklaşmıyordu. Bir gece vardiyasıydı. Yine aynı vardiyadaydık.
Ben Aydın’la yan yana oturuyordum. Fabrikaya giderken bize dönerek
“Siz kendinize Müslümansınız. Kahve içiyorsunuz kapıda bir gariban var ona da ikram edelim demiyorsunuz.”
“Mola saatinde geliriz abi.” Diye cevap verdi hakan.
Mola saatinde 3 tane Türk kahvesi yapıp güvenliğe gittik. Mehmet teşekkür edip sigarasını keyifle içerken konuşuyorduk. Tabii ben çok fazla konuşmalarına dahil olmuyordum. Aydın bir ara lavaboya gidince, bu anı bekleyen mehmet
“Kahveyi sen mi yaptın?”
“Evet.”
“Güzel olmuş eline sağlık. Şey diyecektim. Gece çay ya da sıcak lazım olursa çekinme, gel. Sorun olmaz.”
“Malum fabrika laf söz olur.”
“Bende fabrika güvenliğiyim. Sen de çalışan. Bir şey olmaz. Numarayı da verdik ama herhalde kaydetmemişsin bile.” Deyince beni çağırmasının sebebi belli olmuştu.
“İhtiyacım olmadı ki?”
“İhtiyacın olunca mı ararsın sadece?”
“Tamam… tamam… mesaj atarım sana, kaydedersin.” Dedim.
“Güvenlik önemli insan…” dedi gülerek.
“Ararım lazım olduğunda.”
“İyi bakalım. Lazım olduğum anı sabırsızlıkla bekliyorum.” Dedi. Aramızda o an artık iyice belli olan bir şey olduğu belli olmuştu. Hakan içeri girdi ve
“Abla gidelim mi” deyince oradan ayrıldık. Birkaç saat sonra “kaydet önemli güvenlik 😊” diye mesaj attım. Anında cevap geldi. “Seni koruyorum önemliyim tabi 😊” diye cevap yolladı. Tabi oldukça dikkatli olmaya çalışıyordum tüm bunlar olurken.
O günden sonra çok defa düşündüm, doğru mu yaptım yoksa yanlış mı diye. Bir işe girmiş sonu ne olacak bilmiyordum. Bu tuhaf adam ilgimi çekmişti. Muhabbeti de yeri geldiğinde oldukça ilgi çekiciydi. Bilgili ve zekice. Büyük şehirlerde yaşamış görmediği yer kalmamıştı. Feleğin çarkından geçmişti. Başına buyruk, yaşamayı seven bir adamdı. O snop görüntüsünün altında bambaşka bir adamdı. Benim gibi evli, çocuklu bir kadında ne bulmuştu? Sadece seks için olsa bile çekici olmayan türbanlı bir kadındım. Bunları merak ediyordum. Dediğim gibi o kadar güzel bir kadında değildim. O günden sonra eskisine nazaran daha yakındık. Bir kadın olarak ben ilk adımı atmıştım gerisi ona kalmıştı. Mesajlaşıyorduk sürekli olarak. Mesajlaşmalar gittikçe samimi olmaya başlamıştı. Tabi kimseye belli etmeden… Özellikle Whatsapp durum paylaşımlarında oldukça ilginç komik şeyler paylaşıyordu. Sanki hiç derdi yokmuş, hayatı tiye alan bir görüntüsü vardı. Bu benim için bir ilkti. Kocamdan başka bu kadar samimi olduğum ilk kişiydi. Hatta öyle ki bana çok güzel olduğumu söyleyip, iltifat etmişti. Cevap vermedim ama hoşuma gitmişti beğenilmek her ne kadar yabancı bir erkek olsa da. Mehmet’le ilişkimiz oldukça garip bir hal alıyordu. Bir ay kadar böyle etti.
O gece işten eve gelmiştim. Kocan gece vardiyasında çocuklarsa uyuyordu. Yatakta uzanmış uyumaya çalışıyordum. Her ne kadar yorgun olsam da gözüme bir türlü uyku girmiyordu. Birden telefonuma gelen mesaj uyarısından sonra telefonuma uzandım. Mesaj atan Mehmet’ti. Cinsel içerikli bir fıkra yollamıştı. Okudum komikti. Kendi kendime gülümsedim “serseri seni…” seni diye yazdım. Sanırım harekete geçmeye karar vermişti.
“Tüh… sana mı yollamışım? Özür dilerim.” Diye cevapladı.
“Kime yollayacaktın ki?”
“Yav arkadaşa yollayacaktım, sana gitti yanlışlıkla.”
“Sorun değil.”
“Hoşuna gitti mi? Gittiyse bir tane daha yollayayım sana 😊”
“Densiz… 😊”
“Daha uyumadın mı sen daha?”
“Uykum yok.”
“Cevap yazabildiğine göre kocan işte…”
“Evet…”
“Pöf… evli ol, karın olsun, sen gece işe git. Hayatta işim olmaz.” dedi.
“Nedenmiş?”
“Karı koca gece beraber yatmalı. Ayrı ayrı değil.” dedi. Açılmaya başlamıştı. Konunun nereye gideceğini tahmin edebiliyordum fakat devam ettirmeye karar verdim.
“Taş mı yiyicez? Çalışmazsak…”
“Taş mı bilmem ama taş gibi şeyler var onları yerdim” dedi. Benim için ilk olan bu tür konuşmalar nedeniyle heyecanlanmaya başlamıştım. Kalbim hızlı bir şekilde küt küt atmaya başlamıştı. Gidişat farklı bir boyuta gidiyordu. Gerçek olan şey ise muhabbet hoşuma gitmeye başlamıştı.
“Senin evlenmen lazım. O zaman görürsün.”
“Nedenmiş?”
“Baksana aklın hep o iş de.”
“O iş için evli mi olmak gerek? Bak sen evlisin ama yalnız yatıyorsun. Senin gibi güzel bir kadın bırakılıp da işe mi gidilir. Sen çok güzel bir kadınsın Tuğba” Dedi daha önceki mesajlarında ya da konuşurken hiçbir zaman adımı kullanmamıştı. Bu bir ilkti.
“Teşekkürler.”
“Eğer kocan olsaydım…” diye bitirdi mesajını. Aman tanrım artık ok yaydan çıkmak üzereydi. Ya son verecektim ya devam edecektim. Cümlenin devamını tahmin etsem de yine de duymak istiyordum.
“Eee… olsaydın???” diye devam sordum.
“Devamını kamera açarsan söylerim.” Dedi.
“Ne! Manyak…”
“Sende manyaksın 😊”
“Yataktayım…”
“Çıplak değilsin herhalde 😊”
“Elbette değilim.”
“O zaman sorun yok.”
“Çocuklar uyuyor”
“Tak kulaklığı kimse, kapat kapıyı, aç kamerayı.”
“Manyak şey…”
“Saat bilmem kaç… benimle mesajlaşabiliyorsan, konuşabilirsin de? Hem merak etmiyor musun cümlemin devamını?”
Garip bir oyun oynuyorduk. Aklım yok derken kalbim buna devam ettirmek istiyordu.
“Bekle” diye mesaj attım. Sonra yattığım yerden kalktım. Üzerimde parlak satenden kalçalarıma kadar inen, askılı ve göğüslerime kadar inen bir gecelik vardı. Geceliğin altında sutyenim yoktu ve büyük memelerim nerdeyse taşacaktı geceliğin dekoltesinden. Üzerime sabahlığımı giydim ve kuşağını bağlayarak önümü kapattım. Yine memelerim belli oluyordu. Sonra da başımı evde kullandığım beyaz bir eşarpla bağladım. Siyah uzun saçlarımı tam olarak kapatmamıştı. Biraz da tepkisini görmek istiyordum. Sonra makyaj masasının önündeki sandalyeye oturdum. Görüntülü arama yaptım. Sanki bekliyormuş gibi hemen cevapladı aramamı. Karanlık bir ortam vardı. Yatakta uzanmıştı. Sadece göğüs kısmından üstü görünüyordu.
“Ayaktasın?”
“Sağ olsunlar uyutmuyorlar ki? Dedim.
“Kimmiş o mikrop?” dedi gülerek.
“Bende mikrop çok” konuya giremediğini,
“Yazmak daha kolaymış ya?” deyince anladım.
“Sen istedin beni görmeyi. Şimdi dökül bakalım.”
“Gerçekten çok güzelmişsin.”
“Teşekkürler”
“Seni hep öyle bol giysiler içinde gördüm. Seni kilolu gösteriyormuş. Bak saçlarında uzunmuş. Düşündüğümden çok daha seksi bir kadınsın.” Seksi? Bu kelimeyi kocamdan hiç duymamıştım. Şimdi bir adam benim seksi olduğumu söylüyordu.
“Yalancı… neremi gördün ki?”
“Seni her gece soyuyorum ben.”
“Terbiyesiz. Utanmadın mı beni soymaya?”
“Neden utanayım? Hayal benim değil mi? soyarım da severim de…” derken severim kelimesinin anlamını “sikerim”di.
“Ama vücut benim vücudum. Öyle istediğin gibi kullanamazsın.”
“Valla kullanırım… kullandım da.”
“Nasıl kullandın?” diye sordum. Cevabını merakla beklerken ayağa kalktım ve yatağa uzandım tıpkı onun gibi. Sadece vücudumun üst kısmını görebiliyordu.
“Yatağın…”
“Ne olmuş yatağıma?”
“Tam düşündüğüm gibi ter temiz. Senin kocan olsaydım seni hiç yalnız bırakmazdım. Hele geceleri… bu yatakta… seni uyutmazdım. Tıpkı şimdi yattığın gibi, yatırırdım seni. Güneş görmemiş o bembeyaz vücudunu öperdim, koklardım…” dedi ve sustu. Yabancı bir adam telefonda benimle ilgili fantezilerini anlatıyordu. Anlattıkları beni de etkilemeye başlamış amım sulanıyordu. Bunu hissedebiliyordum. Evli bir kadındım bu yaptıklarım çok yanlıştı ama bende istiyordum artık.
“Öyle bırakır mıydın?”
“Hayallerimde bıraktım mı ki şimdi bırakayım? pırıl pırılsındır. Tek bir tane bile tüy yoktur sende.” Gerçekten de her zaman bakımlı olmuştum. Hiçbir zaman uzatmaz keserdim kıllarımı.
“Yok değil mi Tuğba?” hipnotize olmuş gibi
“Yok… tertemizim ben…”
“Eee…daha ne bekliyorsun?”
“Neyi…”
“Göstermeyi…” neyi gösterecektim ki? Yoksa soyunmamı mı istiyordu.
“Neyi gösterecem sana?”
“O güzel vücudunu.”
“Yok artık… olmaz.”
“Neden… iki saatten beridir hayallerimi anlattırıyorsun bana, şimdi de göstermem mi diyorsun?” haklıydı. Bu noktaya kadar gelinmiştik.
“Fazla ileri gidiyorsun artık.” Diye çıkıştım.
“Sen… ileri gitmiyor musun? Yok diyorsan kapat… bitir herşeyi…” dedi. Bitmesini istemiyordum aslında. Elimi ıslanmış amıma götürmek ve okşayarak boşalmak istiyordum. Sessiz kalmış ama aramayı da bitirmemiştim.
“Tuğba’m… Lütfen…bırak tutma kendini, çıkart içindeki o seksi kadını. İzin ver mutlu olalım.” Gösterecektim, yeniden makyaj masasına gittim ve sandalyeye oturdum. Telefonu beni görecek şekilde aynanın önüne bıraktım.
“Bakalım hayalindekiler gibi mi?” deyip sabahlığımı sıyırdım. Altındaki geceliğimin altından belli olan iri göğüslerimi iki yanından tuttum. Sağa sola salladım. Mehmet
“Harikasın bitanem. Göster onları bana.” Dedi. Askılarından tuttuğum geceliğimi yavaşça aşağıya indirmeye başladım. İri memelerim ortaya çıkmaya başlamıştı. Kocamdan sonra göğüslerimi gören ilk erkekti. Artık onun esiri olmuş gibiydim. Mehmet artık yerinde duramıyordu.
“Yanında olsam göğüslerini avuçlayıp okşasam, uçlarını dudaklarımla emsem…” mehmet boşta olan elini aşağıya götürdü. Sanırım o koca aletini okşuyordu. Sonra yatakta hareket ettirdikten kamerayı aşağıya doğru götürdü… gördüğüm şey karşısında yutkundum. Daha önce kocamın sikinden başka sik görmemiştim. Kocaman bir siki vardı. Kocamınkinden oldukça daha uzun ve kalın… kilitlenmiş sikine bakıyordum. O anda o siki içimde hissetmek istedim. Kocam beni tatmin ediyordu ama iki çocuk doğurduktan sonra “keşke daha kalın olsa” diye içimden geçirdiğim olmuştu zaman zaman.
“Tuğba’m işte bununla siktim seni hayallerimde.” mehmet kocaman yarağını okşarken
"Aşkııımm!?” aşkım… ilk defa bana böyle sesleniyordu. Böyle çağırması hoşuma gitmişti.
“Ben de seninkini görmek istiyorum! Lütfeeennn!" diye yalvarıyordu. Heyecanımı yenmek için biraz bekledim ve sonra ayağa kalktım ve belime kadar inmiş olan sabahlıkla birlikte geceliğimi sıyırınca Mehmet’in karşısında, başımda eşarbım, altımda siyah külotumla kalmıştım. Yavaş hareketlerle yanlardan tutup külotumu da indirdim aşağıya doğru.
“Harikasın aşkım. Muhteşemsin. Yalamak istiyorum onuuuu!" diyordu. Kendime inanamıyordum, çok da iyi tanımadığım bir adama amımı gösteriyordum.
"Ohhh! Çok güzelsin aşkım!" diye iltifat ediyordu. Amım sulanmış yanıyordu.
O kocaman yarağından gözümü alamıyordum. Amıma girmesini öyle istiyordum ki… Kalbim küt küt atıyordu, nefes alamaz hale gelmiştim. Mehmet’e
"Hadi boşal artık!" dediğimde,
"Hadi sen de amını okşa da beraber boşalalım aşkım!" dedi. Karşılıklı mastürbasyon yapıyorduk. Birkaç dakika sonra büyük bir zevk dalgasının kasıklarımı sıkıştırdığını hissettiğim anda, Mehmet’in elinde benim çok türbanıma benzeyen bir şey gördüm.
“Ohhhh…. Tuğba’m…” diyerek boşalmaya başlamıştı. Ama ne boşalma! Boşalma anını daha iyi görebilmem için kamerayı öyle bir ayarlamıştı ki, damarları iyice gerilmiş, fışkırtmasını görebiliyordum. O anda ben de Orgazm olup boşaldım. Daha önce böylesine şiddetli boşalma yaşadığımı hatırlamıyordum. Ben saniyelerce Orgazm olurken, Mehmet’in yarağından akan döller ileri doğru fışkırıyor, türbana attırıyordu… o kocaman sikinden akan döllerin amıma fışkırmasını öylesine arzu ediyordum ki... Üzerimde tatlı bir yorgunluk oluşmuştu. Mehmet eşarpla sikini güzelce temizledi. Ben de olduğum sandalyeye oturdum. Kendime geldim. İçimde bulunduğum durumu düşündüm. Çevremde beni tanıyan herkes, mütevaziliğimin yanında, namusuna düşkün, tam bir aile kadını olarak biliyorlardı. Kapalı giyindiğim için eleştiren komşular, benim yabancı bir erkekle böyle şeyler yaptığımı bilseler ne düşünürdü? Mehmet,
“Aşkım… pişman mısın?”
"Hayır değilim!" dedim.
“İşte gece böyle seni düşünerek kendimi tatmin ediyorum.”
“O eşarp?”
“Senin başını örttüğün her eşarptan bir tane aldım. Senin olduğunu düşünerek attırdım o eşarplara.”
“Mehmet…”
“Efendim aşkım.”
“Bak seni çok istiyorum ama evliyim sonumuz yok biliyorsun.”
“Umurumda değil. Seni istiyorum. Hiçbir şeyi bu kadar çok istemedim. Ne olur buluşalım…”
“Bilmiyorum. Düşünmem lazım… lütfen ısrar etme… şimdi yatmam gerekiyor.” Dedim ve cevap vermesine izin vermeden aramayı bitirdim. Nefsime yenilmiştim. Ya bu işi bitirecek ya da buluşup beni deli gibi arzulayan erkeğin altına yatacaktım. Üzerimi giyindim ve yatağa rahatlamış olarak yattım. Telefona bakınca Mehmet’in mesaj attığını gördüm.
“Seni seviyorum Tuğba’m…”
452 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
Karımla Yapamadığım Grupseks! (Güney 31 Y., Kastamonu)
Selam seks hikayesi sevenler, ben Güney. 31 yaşındayım. Seks'e hep çok düşkün olmuşumdur. En büyük hayalim ise grupsex yapmaktı, özellikle de karımla, yani karımı başka bir erkekle birlikte sikmekti. Karımla bu konuda çok konuşmamıza ve fantazi yapmamıza rağmen, karım reelde buna yanaşmadı.
Sosyal medyada farklı isimde bir hesap açıp, internette insanlarla sohbet etmeye başladım. Benim gibi, karısı grup istemeyen bir sürü erkek olduğunu gördüm. Genelde tek seferlik sohbetler oldu, ama birisiyle uzun zaman sohbetimiz devam etti. Adı Burak idi. İstanbul'dan. Önce evli olduğunu söylemişti. Zamanla sohbetimiz ilerleyince, karısından boşandığını, ama benim yaşadığım şehir olan Kastamonu'da evli bir kadınla ilişkisinin olduğunu, onunla evli bir çiftle grupsex yapmak istediğini söyledi. Karımın bu sohbetlere katılmadığını bildiği için, sadece fantazi ve resim paylaşımlı sohbetler ettik. Birkaç ay sonra, Burak, Kastamonu'daki sevgilisi (Yasemin) ile görüştüğünü, ben istersem 3'lü grup yapabileceğimizi söyledi.
Ben Yasemin'i hiç görmemiştim. Sadece Burağın anlattıklarından, kadının çok isterik ve azgın olduğunu biliyordum. Yasemin, her türlü fantaziye açık, kocasıyla sex konusunda sıkıntısı olan, 27 yaşında, türbanlı bir bayanmış. Küçük memeli ve küçük götlü, 1.68 boyunda, 50 kiloda, kumral bir kadınmış. Burak, Yasemin'le sosyal medyadan tanıştıklarını, yaklaşık iki yıldır görüştüklerini, bir kez Burağın ortağıyla Yasemin'e 3'lü yaptıklarını söylemişti. Hiç görmemiş olmama rağmen, Burağın anlattıkları Yasemin'i çok istememe sebep olmuştu. Yasemin'in sert sikilmekten hoşlandığını, sexte herşeye açık olduğunu, götten sikilmeyi ve oral sex yapmayı çok sevdiğini öğrenmiştim. Bunu okuyan her erkek, böyle bir orospuyu ben gibi arzulamıştır eminim.
Burak'la, karımın şehir dışındaki annesinde olduğu bir Pazar gününe anlaştık. Burak Kastamonu'ya geldi, buluştuk. Yasemin'i de anlaştığımız yerden arabaya alıp, evime geçtik. Yasemin türbanlı, zayıf ve hoş bir bayandı. Evde birkaç dakika havadan sudan sohbet ettik. Sonra ben odadan çıkınca Yasemin peşimden geldi ve koridorda dudaklarıma yapıştı. Bana tecavüz edercesine öpüyordu. Ben de karşılık verdim ve hemen bir elimi götüne, bir elimi memelerine attım. Elbiselerinin üstünden sertçe okşayarak öpüşüyorduk. O da boş durmuyor, pantolonumun üstünden yarağımı okşuyordu. Benim heyecanım tarif edilemezdi. Hem daha 10 dakika önce tanıştığım evli bir bayanla sevişiyordum, hem de ilk kez grup yapacaktım.
Koridorda Yasemin'le ayakta birbirimizi soyarken Burak yanımıza geldi. O da arkadan Yasemin'in kalçalarını okşamaya başladı. Sonra da Yasemin benle sevişirken Yasemin'i soymaya başladı. Yasemin pantolonumu indirip yarağımı ağzına aldı. Hiç yarak görmemiş gibi sakso çekiyordu, bu kadar isterik ve azgın bir kadını ilk kez görüyordum. Burak onu soyunca, Burak'la öpüşmeye başladı ve bana arkasını döndü. Ben de hemen küçük götünü avuçladım ve alttan amına yarağımı bir iki sürttükten sonra amına girdim. Amı oldukça sulanmıştı ve kolayca aldı yarağımı. Yasemin bir taraftan da Burağın pantolonunu indirip ona sakso çekmeye başladı. O sırada biz Burak'la göz göze geldik. Aramızda mükemmel bir orospu vardı ve ikimiz de uçmuştuk. Sexte bu kadar rahat, azgın ve hiçbir şeye hayır demeyen, tabusuz, sınırsız bir kadın var deseler inanmazdım.
Koridorda ayakta domalan Yasemin Burağın sikini yalarken bir süre amından siktim. Burak daha önce Yasemin'in götten sikilmeyi çok sevdiğini ve girerken rahat olmamı, canı yansa da devam etmemi söylemişti. İlk boşalmam bu heyecanlı ortamdan dolayı kısa sürecekti. Götünde boşalmak istiyordum. Amından çıkarıp göt deliğine yerleştirdim yarağımı ve yavaş yavaş yüklendim. Yasemin acıyla, "Ahhh! Offff!" diye inliyordu, ama hiç dur falan demedi. Ben de yüklenmeye devam ettim ve yarağımı götüne tamamen soktum. O yine Burak'la öpüşüyor ve arada da eğilip Burağın yarağını yalıyordu. Birkaç dakika götünden büyük bir zevkle siktim ve götüne boşaldım. Sonra Burak'la yer değiştirdik, Yasemin benimle öpüşürken Burak arkadan amını sikti ve boşaldı. Ayakta yorulduğumuz için sevişmeyi orda kestik. Ama gün uzundu, birer duş alıp, giyinmeden havlularla kahvaltı yapıp, biraz sohbet ederek dinlendik.
Sonra salona geçip koltukta yine öpüşmeye başladık. Yasemin iki erkeğin arasında çok rahat çok istekli idi. Böyle isterik bir kadın olamazdı. 10 kişi sikse zevkten kudurur ama itiraz etmezdi. Bu sefer koltukta Yasemin yarağımı yalarken, Burak götünü sikmeye başladı. Götündeki yarağın zevkiyle kuduran Yasemin, gözüme bakarak, beni ağzıyla uçuruyordu. Bu pozisyon karımla en çok yaşamak istediğim pozisyondu. Ben karımın ağzına verirken, bir başka erkeğin de karımı sikmesiydi. Bunu karımla yapamamıştım, ama Yasemin'le harika bir grup yapıyorduk.
Sonra Yasemin, ben yatarken yarağımı amına alarak üstüne oturdu, Burak ta sırtını öperek götüne girmeye başladı. Tost yapmıştık Yasemin'i. Orospu o kadar zevk alıyordu ki, inlemelerini ve bağırmalarını komşular duymasın diye dudaklarını öpmeyi bırakamıyordum. Memeleri de ufak olmasına rağmen uçları fındık gibi ve sertti. Memelerini avuçluyor ve uçlarını parmaklarımın arasında sıkarak canını yakıyordum. Bu onu daha da kudurtuyordu. Biraz sonra Burak Yasemin'in götüne boşaldı. Ben de amından sikmeye devam ederken, Yasemin gözüme bakarak sanki delirmiş gibi sarsılarak ve inleyerek orgazm oldu.
O ince çıtı pıtı kadının böyle değişebilemesi beni çok şaşırttı. Orgazm olurken resmen gözleri kaymış, kendini kaybetmişti. Ben de birkaç dakika sonra amına patladım. Korunduğunu bildiğim için amına büyük bir zevkle boşaldım. Burak yol yorgunu olduğu için dinlendi. Biz Yasemin'le banyoya gittik. Onu kendi ellerimle her yerini okşayarak yıkadım. Dudaklarını da kemiriyodum resmen, tabii kaltak ta benimkini. Önümde çöktürüp suyun altında verdim ağzına. Beni yalayarak boşaltacaktı. Tam boşalırken ağzından çıkarıp, ilk kez bir kadının suratına 31 çekerek boşaldım. Üçüncü kez boşalmama rağmen bayağı bir sperm fışkırmış, yüzüne gözüne saçlarına dağılmıştı. Yasemin'in çok zevk aldığı belliydi.
Dinlenirken sohbet ettik gün boyu. Kocasının seks yapmayı sevmediğini, hiç sikmese aklına gelmediğini anlattı. Ama o çok azgındı. Zaten kocası yeterince sikse bile, ben onun tek erkekle doyabilceğini düşünmüyordum.
Sabah 8:00'de buluşmuştuk ve Yasemin eve akşam 17:00'de dönmek zorundaydı. O saate kadar evde çıplak dolaştık. Mutfakta, banyoda, salonda... dinlendikçe oynaştık, seviştik ve sikiştik. Burak'la beraber tost yapmadık bir daha, ama üçümüz beraber girdiğimiz duşta da tek tek sikiştik. Hayatımda hiç bu kadar azgın olduğumu hatırlamıyorum. Yasemin'in her deliğini defalarca siktim, 6 defa boşaldım. Onlar gittiğinde de yorgun ve mutlu bir şekilde, yaşadığım rüya gibi günü düşünerek ve bir gün karımı da Tost yapabilmeyi hayalleyerek uyudum :)
[Güney]
179 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
KIZIMIN 17 YAŞINDAKİ SİKİCİSİ BENİ DE SİKİYOR
Merhaba sex hikaye sitesinin seks sevenleri. Ben Banu. İzmirliyim. 38 yaşında, sigortacı bir bayanım. 16 yaşında Liseye giden çok hoş, çok tatlı bir kızımla, benden 15 yaş büyük, Banka Müdürü bir kocam var. Kusura bakmasın ama, çeşitli kereler kocamı aldattım. Sebebine gelince, kocam sekse pek düşkün olmayan, ayda bir siki kalkınca üstüme çıkıp, 2 dakikada boşalan, bitik bir adam. Oysa ben sikilmeye doymayan, döle, sperme aç, hoyratça sikilmek, siktirmek isteyen bir kadınım. İzmirde en çok Sigorta Poliçesini ben pazarlar, hep ödüller alırım. Çünkü bir çok malı, mülkü, yatı, arabası olan olgun erkeklerin, zevk için çoook fahişeliğini yapmışımdır. Ama fantazilerimde hep, ilk ergenliğe geçen bir delikanlıya kendimi çatır çatır siktirmek istemiş, ama bunu uygulamaya cesaret edememişimdir.
Bundan 6 ay evvel, öğlen saatlerinde, unuttuğum bir evrakı almaya eve gittiğimde, evden gelen kızımın çığlık sesleriyle karşılaştım. Paniklemiştim, kızım o saatte okulda olmalıydı! Tam o sırada kızımın odasından, “Ohh aşşkıım, ohh…” diye inlemeleri geliyor, birkaç saniye sonrada yine çığlık seslerine karışıyordu. Usulca kızımın odasına doğru gittim. Anahtar deliğinden baktığımda, daha önce evimize defalarca ders çalışmaya gelen, Canan hanımın oğlu Alper, kızımın götünü sikmeye çalışıyordu! Alper kızıma yalvarıyordu, “Aşkım tamam, ilk olduğu için biraz acıyacak, fakat bakiresin diye amını da sikemiyorum, 31 çekmekten bıktım valla! Nolur katlan biraz da, sikeyim şu götünü!” diyordu. Kızımı öyle görünce kendi gençliğim aklıma geldi, ben de Kız iken ilk götten vermiştim. Halen o ilk götten yediğim sikin tadı götümün en derinlerinde tatlı bir sızı olarak kalmıştır. Kızım da bu götten yediği siki, bu sızıyı hiç unutmayacaktır. Bir süre daha izlediğimde, Alper sikini sonunda kızımın götüne sokmayı başardığını, fakat tecrübesizliğinden dolayı kızımın götünü iyi sikemediğini farkettim. Zaten fazla da dayanamadı, 5 dakika sonra, taze döllerini kızımın ilk kez sikilen götünün derinliklerine boşalttı. Sikini çıkardığında, kızımın götünden sızan hafif kan sikine bulaşmıştı…
Korkunç tahrik olmuştum, o anda içeriye dalıp, Alperin sikini yiyip bitirebilirdim, okadar yani. Bunu yaparsam en büyük fantazim gerçekleşebilir, yada elimden kayıp gidebilirdi. Derhal karar verip odaya daldım. İkisi de panik halinde yorganın altına saklanmaya çalıştılar. Yorganı üstlerinden biraz çekip, “Kızım nedir bu yaptığın?” diye sordum. Kızım, “Anne ne olur kızma, okulun tek bakire kızı benim, ama canım çok sevişmek istiyordu. Alper okulun en yakışıklı öğrencisi, daha önce birkaç kez ağzıma verdi, fakat eğer götümü sikmezse benden ayrılmakla tehdit etti!” dedi. Kızıma, “Götün nasıl?” diye sordum, “Biraz canım yandı ve kanadı, o kadar.” dedi. Kızıma, “Giyin ve evden çık, ben çağırıncaya kadar da gelme, Alperle konuşacaklarım var!” dedim. Kızım apar topar üstünü başını giydi ve çıktı.
Kızım gidince Alpere, “Utanmıyormusun kızımı seni bırakırım diye tehditle götünü sikmeye! Seni annene babana söyleyeceğim!” diye fırça attım. “Banu abla inan kızınızı çok seviyorum, ama 31 çekmekten bıktım, tüm arkadaşlarım bir kızla sikişti, sikişmeyen bir ben kaldım, benle dalga geçiyorlar!” dedi. Yüzü kıpkırmızıydı. “Ne olur anneme babama birşey söyleme, ne istersen yaparım!” dedi. Alperin artık hiç kaçarı yoktu, ne istesem sike sike yapacaktı. Ogün de tesadüfen herzamankinden daha dekolte giyinmiştim. Dudaklarımı hafif ıslatarak, mini eteğimle frikik verip, Alperle gözgöze geldim. Alpere şuh bir sesle, “Günde kaç kere 31 çekiyorsun?” diye sordum. Alper sorduğum soruya iyice şaşırmıştı, gözü bacak arama, mini eteğimden gözüken küloduma takılmıştı. Gülümseyerek, “Hayrola Alper, 31 çekmeye malzeme mi topluyorsun?” dedim. Alpere iyice cesaret gelmişti, “Banu abla zaten seni az düşünüp 31 çekmedim, çarşaflara, banyonun fayanslarına az attırmadım.” dedi…
Ben Alpere daha da cesaret vermek için, “Yaa, öyle mi? Peki en çok neremi sikmeyi hayal ettin? Amımı mı, götümü mü?” diyerek, bacaklarımı biraz daha ayırdım. Alper yutkunarak bakışlarını küloduma kenetlemişti. Alper cevap veremeyince, elimi yorganın altına sokarak sikini yokladım. Siki kalkmıştı. Sikini biraz okşadım ve tekrar sordum, “Haa? Amımı mı sikmek isterdin, götümü mü?” dedim. Alper bütün cesaretini topladı ve “İkisini de, hem amınızı hem götünüzü sikmek isterdim!” dedi. “Sik ozaman, daha ne duruyorsun!” dedim. “Ama kızınıza söylemeyeceksiniz, değil mi? Kızınızı gerçekten çok seviyorum! Kızınızı amından da sikmeme izin verecekmisiniz?” dedi. “Bak Alpercim, tamam kızımı sikmene izin veriyorum, ama amından sikince içine kesinlikle boşalma, tamam mı? Onun dışında izin var!” dedim. Fırlama hemen, “Banu abla tamam da, senin içine boşalmaya izin var mı?” dedi. “Var var, hadi gel seni 31 çekmekten kurtarayım!” diyerek dudaklarına yapıştım. Alper acemice öpüyor, boynumu göğüslerimi okşuyor, arada da bacaklarımı, amımı külodumun üzerinden avuçluyor, mıncıklıyordu. O kadar toy ve tecrübesizdi ki, yanındaki herşeye hazır karıyı doğru dürüst sikemeycek kadar acemice davranıyordu.
Fazla uzatmadan yorganı üstünden tamamen çektim, kasıkları ve taşakları yeni kıllanmaya başlamış dipdiri sikini ağzıma aldım. Siki tazecikti, taşaklarını ısırıyor, Alpere saksonun her türlüsünü çalıyordum. Alper 2-3 dakika sonra heyecandan titreyerek, mis gibi spermlerini gırtlağımın duvarına fışkırtarak ağzıma boşaldı. Ben sikini emmeye devam ettim, sikini yiyecekmişim gibi hırsla emiyordum. Alper nerdeyse zevkten bayılıyordu. Menilerini son damlasına kadar emdim. Boşalmış, fakat siki inmemişti, sikini tekrar ağzıma sokmaya çalışıyordu. “Şşşt… Acele etme!” diyerek dudaklarından öptüm ve hemen soyundum. Alpere önce arkamı döndüm götümü gösterdim, sonra tekrar yüzümü dönüp, bir ayağımı yatağa koyarak, parmaklarımla amımın dudaklarını ayırdım ve “Göt mü? Am mı? Önce hangisini sikmek istersin?” dedim. Artık iyice kendine güveni gelmiş, bana ismimle hitap ediyor, gol atmanın rahatlığıyla, “Banu üstüme çık, amınla sikime otur ve zıpla!” diyordu. Dediğini yaptım. İnanın tam 15 dakika amımı o pozisyonda sikti. Elleriyle götümü avuçlayarak, beni kucağında hoplata hoplata, hayat dolu döllerini amımın içine fışkırttı! Bu sefer de ben zevkten bayılıyordum, üstüne yığılıp kaldım…
Alperin tazecik dudaklarını ve dilini öpe öpe, yalaya yalaya doyamıyordum. “Artık milli de oldun…” diye biraz şakalaştıktan ve dinlendikten sonra, sikine elimi attım, tazecik siki yeniden canlanmıştı. Eee olacak okadar, 17 yaşında gencecik delikanlı, onun siki günde 5-6 sefer kalkmayacak da, kocamın siki mi kalkacak. Alper kalktı ve hemen arkama geçti. Beni yatakta domalttı. Artık sıra götüme gelmişti. Abaza soytarı (sanki bana ‘Götünde şov yapacam, kızından daha çok inletecem!’ der gibi), bu güne kadar onlarca siki rahatlatmış götüme hırsla soktu taze sikini. 2 saat önce kızımın götünü delen çivi gibi sik, şimdi benim götümü çatır çatır sikiyordu. Alper, “Banu, bundan sonra hep, hem seni sikecem, hem kızını! Artık ikiniz de benimsiniz!” diyerek, işini sağlama almak için de, biryandan Cep telefonuna beni götten siktiğini çekiyordu. Aklınca ben yokuş yaparsam beni onla tehdit edecekti. Beni hep sikmek istemesi hoşuma gitmişti, kameraya, “Canım Alperim, erkeğim benim, hem kızımı hem beni hep sik, asla bırakma beni, yarağını esirgeme benden ne olur!” diye cilveler yapıyordum. İyice kuduran Alper götümün içine son 20 yılımın en körpe spermlerini akıttı.
“Canım benim, götümün deliğini döllerinle yıkadın, sağol erkeğim!” diye götümden çıkardığı sikini öpmeye, yalamaya, emmeye doyamadım. Fakat çalan telefonumun sesiyle kendime geldim. Arayan kızımdı, “Anne yaa, ne konuşuyorsunuz iki saatir? Geleyim mi?” diye sordu. Kızıma, “Tamam kızım konuşmamız bitti, yarım saat sonra gel!” deyip kapattım. İkimiz de acele giyindik. Bir süre birbirimize sarıldık, öpüştük. Alper, “Banu seni sikmeye doyamadım, ne olur bana hep ver!” dedi. “Tamam aşkım sana hep verecem, ama kızımın bundan haberi olmayacak!” dedim. “Ayıpsın Banu, ben çocukmuyum, elbette söylemem!” diye söz verdi. Ve sözünü de tuttu, ben de tuttum tabi.
17 yaşındaki fırlama, 6 aydan beri kızımın haberi olmaksızın, hem beni hem kızımı sikiyor! Kızım bu arada kızlığını kaybetti ve mutluluktan uçuyor, amdan sikişmesine izin verdim diye. Kızıma, “Alper içine boşalıyor mu?” diye sordum. “Asla boşalmıyor anne, hemde o kadar, boşal içime aşkım dediğim halde yinede yapmıyor. Ama götümü affetmiyor, en az 2 posta götümü suluyor dölleriyle!” dedi.
Benim gibi hayatı dolu dolu yaşayan tüm olgun bayanlar, etrafınızdaki Alper gibi gençleri kaçırmayın! İnanın tonlarca para verdiğiniz güzellik kremleri vitaminleri yerine, ergen gençlerin spermlerini yalayın, yutun, yüzünüze sürün, amınızı götünüzü fışkırta fışkırta siktirin, bakın nasıl dirileşiyorsunuz!
Tüm gençlerin tazecik yaraklarından öpüyorum! Hoşçakalın!
260 notes · View notes
ayysmn35 · 2 months
Text
Vermeyen Yoktur
Anılarımı bu sayfalarda yazmaya başladığım günden bu yana oldukça ilginç mesajlar oldukça ilginç talepler aldım. 20 Yıldır masörlük yapıyorum her türlüsünü yaşadı demiştim ama bazı talepler gerçekten beni bile hayretler içerisinde bıraktı.
Yine bir gün gelen mesajarı incelerken dikkatimi çeken bir mesaja yanıt verme gereği duydum. Gerçek olduğunu sanmıyorum ama yine de konuşmak istiyorum yazıyordu mesajda. Buyrun diyerek sohbete başladık. Burak yaklaşık 2 senelik evli genç bir delikanlıydı. Evlenmeden önce ve evledikten sonrasında fantazi okumaya bayıldığını sanırım bu fantazilerin etkisi ile cuckold deneyiminin bilinç altında kendisini kemirdiğini vs anlatıp duruyordu. Karısının buna nasıl yaklaştığını sorduğumda fantazimi açmama bile izin vermiyor. Aslında çok açık görüşlü bir kadındır ama bu fantaziyi en doruklardaki anlarında bile söylesem hemen moddan çıkıyor sevişmelerimiz bile yarım kalıyor dedi. Minili dekolteli giyinmeyi sevdiğini ancak bir sefer bile başkasına bakarken yakalamadığını vs anlattı. Nasıl yardımcı olabilirim sana elimden ne gelir ki dedim. Karımı paylaşmak istiyorum be bu konuda yardımını rica ediyorum gerçekmisin değilmisin inan bilmiyorum ama eğer gerçeksen bana akıl ver ya bu içimi kemiren şeyden nasıl kurtulacağımı bana anlat yada bunu nasıl yapabileceğimi dedi. Karısını paylaşmaya gerçekten hazır olup olmadığını denemk için birkaç soru sordum sanalda da olsa paylaşmasını istedim tüm isteklerimi sorunsuzca karşıladı. Hatta çoğu kişi karısının yüzünü gözünü kapatarak foto atar ama açık açık karısının çıplak fotoğraflarını evlenmeden önce yolladıklarını vs her şeyi yolladı. Sence yapabilirmisin bunu dedi. Burak ile konuşmamızda karısının bu kadar katı olması sebebi ile ilk seferinde yanımızda olamayacağını ancak sesleri dinleyebileceğini vs anlattım. Ve yazılarımı okuduysa Anal yapmayı sevdiğimi anlattım. Karısının kendisine bile anal yaptırmadığını vs anlatınca dostum ben yaparım orası seni ilgilendirmez kimseyi de zorla sikmedim bu güne kadar. Üstelik bakire bir götü sikmeden hayatta bırakmam istersen sen bana yollamadan önce yap beni ilgilendirmez sonrasında üzülme diye ekledim. Burak da kabul edince şartları vs konuştuk. Gerekli düzenlemeleri yaptık. Öncelikle adet döneminin hemen sonrasında olmalıydı. Adeti öncesinde de en az bir hafta boyunca karısından uzak durmalıydı. Marmariste bir otelde olacaktı. Otelin SPA sının sahibi eski bir dostumdu. Gerekli ayarlamalar sonrasında kendimi otelde buldum.
Karısı havuzdayken burakla konuşup gerekli ayarlamaları yaptığımı saat 21:30 da karısı ile birlikte spaya gelmesini öncesinde birlikte saunaya gireceklerini sonrasında Hamam ve sauna yapılacağını anlattım. Sauna organizasyonu tamamdı. Normal şartlarda saat 22 de kapanan spa da 22 den sonra ben ve saunanın sahibi arkadaşım ve bir masöz kalacaktı. Burağın erkeğe masaj yaptırmam diyerek kadını almasını vs konuştuktan sonra burağa gerekirse karına bir iki duble içir akşam görüşürüz dedim. Burak da karısının adetinin yeni bittiğini bir haftalık bir iş gezisinden gelir gelmez tatile geldiklerini henüz karısına dokunmadığını vs söyledi. odama çıktım. Karısının resimlerini inceleyerek dinlenmeye koyuldum. Gerçekten çok güzel bir kadındı. 1,55 1,60 boylarında kalçaları ve göğüsleri belirgin hatları mükemmel bir kadındı.
Saat 21 civarında buraktan yemekte rakı içtiklerini karısının spa olayına çok sevindiğini felan yazan bir mesaj aldım. karısının içeceğine azdırıcı bir hap do koyduğunu eklemiş. Keşke yapmasaydın gerek yoktu dediğimde garantiye almak istedim diye yanıtladı.
21,15 gibi spa ya inip gelmelerini bekerken bu sorada da spa nın işletmecisi dostumla sohbet ediyorduk. Tam sözleştiğimiz saatte üzerlerinde bornozları ile geldiler. Konuşmalarıdan ve yüzlerinden hafif çakırkeyf oldukları belliydi. Spa sahibi arkadaşım kısaca bir ön açıklamadan sonra Yoğunluk sebebi ile bu saate aldıklarını Burağa benim Hanımına ise Bayan masözün masaj yapacağını söylerken Burak itiraz etti. Ben erkek masöre masaj yaptıramam ben olmayayım o zaman deyince hanımı canım ne olacak dedi. Olmaz ben masaj yaptırmasam da olur dediğinde tamam o zaman ne varsa sanki beyefendi bana masaj yapsın arkadaş da kocama diyerek konuyu kapattı. Ama sinirlendiği de belli oluyordu. Önce saunaya geçtiler. Yaklaşık 15 dakikalık bir sauna seansından sonra ikisi de pelte olmuş halde şok havuzuna girdiler. Hamam kısmına geçmeden masaj yapalım dilerseniz dediğimizde ikiletmeden biz önlerinde burak ve eşi arkamızda masaj odalarına geçtik. Burak hemen yanımızdaki masaj odasında masaj yaptırırken ben de diğer odalara nazaran biraz daha kuytıda kalan bir duvarı komple ayna ile dekore edilmiş biraz daha geiş bir odaya geçtim. Aslında kadını burağın anlatması ile iyice tanımıştım ama yine de adını vs sorup biraz sohbet ettikten sonra bir adet temiz havlu ve peştemal vererek kurulanıp hazırlanmasını rica ederek arkamı döndüm. Bir dakika kadar sonra bikinisi ile masaj yatağının üzerindeydi. Yandan ipli bikinisi kalçalarını zor örtüyordu. Müsadenizle engel olmasın diyerek sütyen kısmının bağlarını çözerek kenara bıraktım. Aslında hep bayanlara masaj yaptırırım ve çıplak olurum ama kocam işte tutturunca birşey diyemedim dedi. Sorun yok hanımefendi biz alışkınız derken bir taraftan da üzerini peştemal ile örtüyordum. Bir bacağına bolca yağ sürdükten sonra nasıl bir masaj istediğini sorduğumda size bırakıyorum demesi ile ayalarından masaja başladım. Şunu belirteyim ki masaj Ayaklardan kalbe doğru başlanarak devam eden bir uygulamadır. Direk sırttan veya kalçadan başlamaz.
Ayaklarına masaj yaptıktan sonra bacaklarına masaja başladığımda vücudu tepki vermeye başlamıştı. Tüyleri diken diken olmuştu. Zor kadın olduğunu burak söylemişti zaten ama hem sarhoşluk hem de Burağın içirdiği azdırıcı işimi kolaylaştırıyordu. Bacak içlerine masaj yaparken parmağımla yanlışlıkla olmuş gibi bir iki sever amına da dokundum. Amındaki ıslaklık bikinisinin üzerine çıkmış parmaklarıma değiyordu ve hiç itiraz etmiyordu. Bacakları da bitip kalçalarına geldiğinde kalçalarınıza da masaj istermisiniz dediğimde devam edin lütfen dedi şuh bir ses ile. Peştemali biraz aşağı indirerek sormadan bikinisinin kenarındaki ipleri öözdüm. sonra kalçalarına masaja başladım. Ellerimin kareketi ile hem peştemal açılıyor hem de bikinisi aşağı sıyrılıyordu. Harika bir kalça yapısı vardı. Kalçalarını okşarken harika bir vücudunuz var deyiverdim. Kalçasını yavaşça yukarı kaldırıp teşekkür ederim dedi. İşareti almıştım. Kalçalarını bol yağ ile masaj yaparken artık herşeyi meydanda idi. Masaj bahanesi ile kalçalarını ayırdığımda tertemiz amı ve göt deliği harika gözüküyordu. Parmaklarımı her amına yaklaştırdığımda da kalçalarını belli belirsiz havaya kaldırıyordu. Sırtınıza geçiyorum diyerek ellerimi kalçasından çektim peştemali kaldırıp attım. Artık çırılçıplak karşımdaydı. Pozisyon itibari ile beni görmesi imkansız olduğu için şortumu çıkartarak dizlerinin üstüne çıktım. Sırtına masaj yaptıkça benim ufaklık da kalçalarının arasında gidip geliyordu. Artık Burağa sesimizi duyurmamın vakti gelmişti. Yarrağımı hazırladıktan sonra şimdi biraz derin bir masaj yapacağım diye fısıldadım. omuzlarına geldiğimde omuzlarını sıkarak biraz canını yaktıktan sonra vücudumun ağırlığını üzerine doğru bıraktım. Yarrağımın başı ve gövdesi o küçücük amını yara yara içine girerken kız sadece küçük bir çığlık sonrasında derin bir ohlama çekti. Devam etmemi istermisin derin masaja diye fısıldadım. Sadece kalçalarını bana doğru biraz daha kaldırdı. Yarrağımı çıkarmadan üzerinde doğrulup Belinden tuttum yarrağımı yavaşça başına kadar çekip sertçe kepsini köklediğimde bir çığlık daha geldi. Yavaş yapacağımı düşünüyor olmalı ki bir tepki vermedi ama sertçe içinde gidip gelmeye başladım. İkinci bağırmadan sonra bir eli ile ağzını kapatırken bir eli ile yavaş olmam için beni durdurmaya çaışıyordu ama dinleyen kim. Oldukça hızlı bir şekilde sikerken yarrağımın mengene gibi sıkıldığını hissettim. Boşalmaya başlamıştı. Tam zamanı diyerek hareketlerimi daha da sertleştirdim. ağzını kapatmasına rağmen çığlıklarını durduramıyordu. Boşalması bitince durdum ve yarrağımı çıkardım. Üzeriden inip dönebilirsin dediğimde bittim dedi. kulağına eğilip daha yeni başladık dedim. Dönerken bir taraftan da yarrağıma bakıyordu. Ne oldu dediğimde ben bunu mu aldım dedi. Daha çok alacaksın derin masaj yapacağız diyerek sırt üstü yatırdım. koltuk altlarından tutup biraz yatağın kenarına çektiğimde Başı boşta kalmış aşağı sarkmıştı bile. elime biraz yağ alıp göğüslerine sürerken yarrağımı da dudaklarına dayamıştım bile. Yavaş yavaş yarrağımı yalamaya başladığında ona iyi davran ki sana iyi davransın dediğimde öyle güzel yalayıp emmeye başladı ki masajı bırakıp ağzında gidip gelmeye başladım. Her seferinde biraz daha derine derken boşamam yaklaşmıştı. Hepsini yut diyerek biraz daha yüklenip boşalmaya başladım. Yulmak için yutkunmasını hissettiğim anda da iyice yüklendim. Altımda çırpınıyordu ama yarrağım köküne kadar içindeydi. Boşalmam bittiğinde yarrağımı çıkardığımda bir yandan öksürüyor bir yandan da nefes almaya çalışıyordu. Biraz sakinleşince nasıldı dediğimde ben bunu nasıl aldım diyerek yarrağıma bakmaya devam ediyordu. Bitmedi daha dedim. hiç sormadan amına yumuldum. yalamalarım ve dokunuşlarım heen kıvama getirdi. Hassas noktalarını yalarken önce bir sonra ikinci parmağımı sokup git gele başlamıştım bile. Orgazma yaklaştığı anda 3. parmağımı da hızlıca götüne sokmamla mğthiş bir orgazm daha geldi. biraz dinlenmesi için doğruldum ve dudaklarını ilk defa öptüm. Umarım memnun oldun dediğimde ilk defa yaşadığım bir şey ama çok güzel demekle yetindi. Sıra bekarret almaya
gelmişti. 10 dakika kadar getikten sonra tekrar öğmeye başladığımda yine mi dedi. Allahın hakkı 3 değilmiydi dediğimde iyi ama sen diye gülmeye başladı. Allah heryerde aynı değilmi diyerek okşamaya devam ettim. Sonra yarrağımı hazırlaması için ağzına uzattım. Yarrağım hazır olunca da bacaklarını omzuma alıp sertçe sikmeye başladım. Yaklaşık 10 15 dakika daha siktikten sonra kaçıncı orgazmını olduğunu sayamadım ama yarrağımı çıkartıp aynı pozisyonda götüne dayadım. Bir an olmaz diyordu ama başını çoktan sokmuştum. Pozisyon tibari ile kaçamazdı, Sadece acıyor yapma diyordu. Alamam dediğin her yerine girdim merak etme kasma kendini dediğimde braz kendini bıraktı. Üzerinde şınav çeker pozisyon aldığımda aynadan kendime baktığımda kız ikiye katlanmış vaziyette yarrağım götünde harka bir pozisyon gördüm. Yavaşça ağırlığımı bıraktığımda yarrağım götüne yavaş yavaş girmeye başladı. yarrağım girerken de bağırıyordu. Kıza bir şey yapıyorum sanacaklar diye ağzını kapatıp tüm gücümle yüklendim. 5 dakika kadar bekledikten sonra ağzını açtığımda artık bağırmıyor ama acısı yüzünden okunuyordu. Alışır şimdi diyerek yavaş yavaş gidip gelmeye başladım. bir süre sonra zevkten inler vaziyete geldiğinde artık boşalmam yaklaşmıştı. Çıkartıp amına tekrar gömdüm. Ve sertçe gidip gelmeye başladım. boşalmam yakındı. O da boşalmak üzereydi korunuyormusun dediğimde ses çıkarmadı. Ama içini de doldurmasam olmayacaktı. onun orgazm kasılmaları ile ben de son defa yüklenip içini doldurdum. Sonrasında yarrağımı çıkartıp o pozisyonda amına ve götüne baktım. Her ik deliği de açılmış amından döllerim süzüldükçe göt deliğine giriyordu. bacaklarını bırakıp şortumu giyinirken korunmuyordum dedi. O zaman ertesi gün hapı alacaksın baştan söyleyecektin diyerek giyinmeye devam ettim.
Hala Masaj yatağında uzanırken odadan çıktım. Burak kenarda bekliyordu. Abi ne yaptın sen öyle ya deyince sen istedin dedim. Yüzünde bir telaş vardı. Korkma bir şeyi yok çıkar birazdan derkne hanımı çıktı. kocasına doğru garip bir şekilde yürürken hamama girecekmiyiz dediğinde Burak hayatım saat geç oldu yarın devam ederiz diyerek odaya çıkmayı teklif etti. Hanımı da okeyleyince odalarına doğru çıktılar.
Biliyorum burak benim siktiğim delikleri sikmek için götürüyordu.
Ertesi gün mesaj attı. Karısı o gece vermemiş. :)
Kendisine sadece bildiğini söylemesini söyledim. Aksi durumda karısı aldatabilirdi. Bunu istemezdim. Tamam diyerek konuyu kapattık.
Bakalım ne olacak
315 notes · View notes